‘’Böylesi görülmedi!‘’
Bank Asya 1.Lig’de, Süper Lig yarışı iyice kızıştı. Baksanıza sezon başında ilk 6 hedefi ile yola çıkan Mersin İdmanyurdu ile Samsunspor zirvenin en büyük ortağı oldu. Özellikle Mersin İdmanyurdu’nun ligin ikinci yarısında yaptığı çıkış, dikkat çekici. Teknik direktör Nurullah Sağlam çıtayı alçak tutup hem kendi, hem de futbolcuların üzerindeki baskıyı azaltıp rakiplerin gözünü de korkutmadı. Böylece hedef haline gelmeden sessiz sedasız zirveye ortak oldu. Gelecek günler ne getirir bilinmez, ama bizim bildiğimiz bir şey var; bu ligde her sezon bir sürpriz çıkar. Bank Asya 1.Lig’in bu seneki sürprizlerinden biri Mersin olursa, şaşmamak lazım. Çünkü eldeki kadro hiç de azımsanacak bir
kadro değil.
Mersin ‘Sağlam’ gidiyor
Hemen hemen hepsi Süper Lig ve şampiyonluk yaşamış oyunculardan kurulu, yetenekli bir ekip Mersin İdmanyurdu... O nedenle rakiplerle karşılaştırdığımızda, kentin ekonomik gücünü, takım eğer arkasına alabilirse, yıllardır özlenen Süper Lig, neden olmasın. Burada en büyük sıkıntı Mersin’in demografik yapısı... Farklı etnik ve sosyal görüşlerin zaman zaman çatıştığı bir kentte futbol en büyük birleştirici, yani sosyal bir tutkal olabilir. Şu ana kadar Kırmızı-Mavililer için söyleyeceğim; teknik direktör Nurullah Sağlam üzerine düşeni yaptı ve Mersin’i Süper Lig yarışına çok iddialı bir şekilde soktu. Denizli’de alınan galibiyet, asla küçümsenmemeli. Denizlispor’un iç sahadaki başarısızlığını gerekçe gösterip, bu galibiyeti küçümsemek hata olur. Yeşil-Siyahlı takımda da Kenan Atik yönetiminde işlerin gitmeyeceğini düşünen yönetim, teknik direktör olarak Serhat Güller’le anlaştı.
Öte yandan Adanaspor maçı öncesi Tavşanlı Linyitspor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay ne demişti bir hatırlayalım: “Bu maçı kazanırsak, ligde kalmayı garantileriz.” Ve Adanaspor maçını kazandılar... Demek ki hocaya göre Tavşanlı Linyitspor ligde kaldı! Ama puan cetveline bakıyorsunuz, Akçay’ın sözlerinin ironi dolu olduğu ortaya çıkıyor.
Yeni Buca: Tavşanlı
Evet Kütahya’nın Bank Asya 1.Lig’deki temsilcisi, uzun ince bir yoldan buraya geldi ve bu hafta da Adanaspor’u devirip 37 puana ulaştı. Kadro olarak değil, ama geçen yılki Bucaspor’un performansına çok benziyor Tavşanlı Linyitspor’un gidişi. Bu hafta Samsunspor dinlendi. Ama rakiplerinden Orduspor ve Boluspor kazandı. 3 haftada 1 puan alan Orduspor, Akhisar Belediyespor’a patladı ve 4-0’la sahadan ayrıldı. Averajla liderliğe yükselen Mor Menekşeler’de yüzler tekrar güldü. Akhisar’da ise bu yenilginin ardından Atilla Özcan’ın yerine teknik direktörlük görevine Hamza Hamzaoğlu getirildi.
Giresun rakip tanımıyor
Karadeniz’de bir başka gülen takım da Giresunspor’du. Çotanaklar ligin ikinci yarısındaki başarılı performanslarını, bu maçta da devam ettirdi. Son iç saha maçlarında dikkat çekici bir şekilde erken sonuca giden Giresunspor, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor gibi bir deplasman takımını, çabuk teslim aldı. İlk 12 dakikada atılan iki gol ve sahadan mutlu ayrılan bir Giresunspor izledi taraftarlar. Konuk ekipte son iki maçta alınan iki mağlubiyet, sıkıntı yarattı.
Diyarbakır’da ise konuk ekip favoriydi ve sürpriz olmadı. Boluspor, zor günler geçiren rakibini yenip rahat bir nefes aldı.
Bu haftanın şok sonuçlarından diğeri Kayseri’den geldi. Erciyesspor bunca yatırım ve önemli transferlere rağmen evinde sezonun kötüsü Altay’a yenilmekten kurtulamadı. Bu yenilgi sonrası Kayseri Erciyesspor Teknik Direktörü Levent Devrim, istifasını verdi. Gerçekten de geçen sezon zor bir durumda aldığı Erciyesspor’u ligde tutup, yeni sezon için Süper Lig hedefiyle yola çıkan Devrim, ne yaptıysa olmadı ve sonuçta takımla yollarını ayırdı. Altay ise kötü gidişe ‘dur’ demek için sahaya çıktı ve hak ettiği bir galibiyet elde etti.
Güngören Belediye klasiği
Çaykur Rizespor ise yine deplasman fobisini taraftarına yaşattı. Güngören Belediyesor karşısında sahadan golsüz beraberlikle ayrılan Yeşil-Mavililer, evine buruk döndü. Rize’nin Süper Lig hedefine ulaşması için sadece içerde değil, deplasmanda da kazanması gerekiyor. Güngören Belediyespor ise güçlü rakiplere karşı oynadığı başarılı futbolu yine tekrarladı ve rakibine 3 puan şansı tanımadı.
Yeni teknik direktörü Reha Kapsal ile çıktığı ilk karşılaşmadan 3 puanla ayrılan Karşıyaka, deplasman takımı Kartalspor’u oyunun sonlarında attığı tek golle geçti. Üst sıralara tutunma ve yarıştan kopmama açısından önemli bir galibiyetti İzmir temsilcisi adına. Kartal’a gelince... En azından 1 puanı haketmişlerdi, ama son saniyelerde kalelerini koruyamadılar.
‘’TRT'ye açık mektup‘’
Bank Asya 1. Lig’de Karadeniz takımları liderliği pek sevdi. Biri bırakıyor, biri alıyor peş peşe. Son patron Samsunspor oldu ve Ordu’dan liderliği aldı Hüseyin Kalpar’ın öğrencileri. Anlaşılan geçen sezonki gibi bir Karabükspor olmayacak ve sonuna kadar hem heyecan hem de sürprizler devam edecek. Nasıl olsa bu ligi daha çok konuşacağız. Ben bu kez ligin marka değeri üzerine bir şeyler söylemek istiyorum. Tabiki marka değeri denince maç yayınları ve bunların kalitesi ilk akla gelen. Biliyorsunuz yeni sezonla birlikte 5 yıllığına TRT’ye geçti yayın hakları. Herkes gibi bizler de açık kanaldan yayın yapılmasına sevindik.
Aslında iyi giriş yaptılar
Geçtiğimiz yıllarda şifreli kanaldan yayın yapılması çok eleştiri konusu olmuş ve bir devlet kurumu olan, yani bizlerin vergisiyle bizlere hizmet eden bir kuruluşun bağımsız bir şekilde hem de önemli bir meblağ karşılığı Bank Asya 1. Lig yayınlarını alması olumlu gelişmeydi. Üstelik bu lige daha önce isim sponsoru olan Bank Asya da yeni bir anlaşmayla 5 yıllığına ‘devam’ dedi. Sezonla birlikte programlar olsun, maç yayınları olsun hızlı bir giriş yaptı TRT. Özellikle benim de geçmişte çok eleştirdiğim ‘maç bitti-yayın bitti’ anlayışından sıyrılıp maç önü ve sonrasıyla dolu dolu yayınlar yapılıyor. Ama benim takıldığım daha önce de yayın yapan kurumlarda da olan maç saatleri... TRT eğer marka değerini artırmak istiyorsa maç saatlerini Süper Lig’deki önemli maç saatleriyle çakıştırmak yerine, yayın periyodunu değiştirmeli. Bugün bir Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin oynandığı saate Bank Asya 1.Lig maçı koymak ne kadar doğru, bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Ben bir futbolsever olarak her iki maçı da izlemek isterim. ‘Biz açık kanalız, Süper Lig şifreli’ derseniz büyük bir yanılgıya düşmüş olur kurum.
Ufak bir öneri...
Herkesin malumu Süper Lig maçları kahvehanelerde, kafelerde, restoranlarda, kısacası her yerde var. O nedenle kurumsal bir hassasiyet gösterip bu konuda maçların yayın saatleri daha izlenebilir bir hale getirilmeli. Ayrıca kanal olarak da devamlı değişiklikler oluyor. Bana gelen mailler ve şikayetler bu konuda çok üst düzeyde. Bence Bank Asya 1. Lig maçları sadece iki kanal; TRT 1 ve TRT 3’ten yayınlanmalı. Çünkü diğer kanallardan verilen maçlar alışkanlık da yaratmadığı için kaynayıp gidiyor, bu böyle biline.
Avantajı kullansınlar
Özellikle TRT 6 ve TRT Anadolu (Çoğu kimse yerini dahi bilmiyor) yapılan yayınlar marka değeri açısından çok sakıncalı. Şu yapılabilir; onu da öneri olarak söyleyeyim, TRT 1 veya TRT 3’ten verdiğiniz yayınları ek olarak TRT 6 ve bir başka kanaldan da izletebilirsiniz. Çünkü çok kanallı olmak güzel, ama burada bir yayın kargaşası ön plana çıkmış durumda. TRT, Bank Asya 1.Lig’in marka değerini artırmak için daha kalıcı saatlerde daha kalıcı kanallarda yayın yaparak izleyiciyi ekrana bağlamalı. Yani izleyiciye bu maç nerede veya niye bu saatte dedirtmeden bir yayın akışı yakalanmalı. Çünkü bu konuda fazlasıyla avantajlılar ve büyük imkanlara sahipler. Maddi anlamda bir kaygı yok, reyting kaygısı yok... Bunlar bulunmaz nimet. Ancak bu kaygısızlık rehaveti öne çıkarmamalı ve kaliteden asla ödün verilmemeli bence.
‘’Bükemediğin bileği‘’
Tolunay Kafkas’ın öğrencileri inanılmaz bir performans ve müthiş bir futbolla ev sahibine uzun yıllardır tatmadığı bir acı yaşattı. Bir söz vardır, ‘perşembenin gelişi çarşambadan bellidir...’ Ligin ilk yarısına iyi başlayan fakat iyi oynayamayan, eleştirilen bir Bursaspor vardı ortada.
Hep söylüyorduk geçen yılki Bursaspor ortalarda yok. Tempo sorunu yaşıyor, üretken değil. Bursa dört maçtan sonra kendini test edebileceği, iyi bir takımla oynadı. Her şey gözler önüne serildi. Orta alan üstünlüğü sağlayamazsa Bursa’nın işi zor. Nitekim, Hürriyet ve Murat Ceylan’dan oluşan dinamo, bitmek bilmeyen enerjileriyle maçın başından sonuna kadar Antep’i taşıdılar. Ama tabii ki bu galibiyet iki kişinin değildi. Kaleciden, defansa, defanstan kanadına, orta sahasına, forvetine kadar her bölgede takım gibi takımdı Gaziantepspor. Ve Bursaspor taraftarının da alkışını almayı başardılar. Çünkü maçı kim hakem hatalarına bağlarsa büyük bir yanılgıya düşer.
Bursaspor’un bu maçlardan alacağı dersler olmalı. Bursa, diğer haftalarda almaları gereken önlemleri, uygulamaya geçirmeli. Maça baktığımızda nerede ne yapacağını bilen, topu ayağa oynayabilen fakat, asla panik yapmayan bir Gaziantepspor’a karşılık, sahasında olmasına rağmen tedirgin ve koordinasyonu zayıf bir Bursaspor vardı.
Ertuğrul Sağlam’ın kulübede olmaması olumsuz bir etkendi Bursa için. İkinci yarıdaki oyuncu hamleleri ev sahibi için geç kalınmıştı. Zaten işe yaramadı. Fazla söze gerek yok, bükemediğin bileği öpeceksin. Bursa taraftarı Gaziantep’in iyi oyununu alkışlayarak, centilmenliğini gösterdi. Bence Timsahlar yarıştan kopmadılar ama ağır yara aldılar. Gaziantep’te Tolunay Kafkas ise sezonun ilk yarısında olmasa da, ligin 2. yarısında hayal ettiği takımı oluşturdu.
‘’Heyecan Fırtınası‘’
Bank Asya 1. Lig toz duman... Kimse lider filan dinlemiyor, içerisi - dışarısı farketmiyor, gününde olan kazanıyor. Baksanıza geçtiğimiz haftaki sonuçlara... Sahaya lider olarak çıkan ve evinde oynayan Orduspor’un, kalesinde 4 gol görerek, mağlup olacağını kim söyleyebilirdi. Üstelik rakip, hafta içi sakatlıklar ve hastalıklar nedeniyle sorun yaşamış bir Gaziantep Büyükşehir Belediyespor iken... Lig öyle bir hal aldı ki, şu anda esamesi okunmayan bir takımı bile, sezon sonunda Süper Lig’de görürsek, sürpriz olmaz. Her zaman söylüyoruz; Bank Asya 1. Lig’in en önemli özelliği bu istikrarsızlığıdır. Bir hafta harikalar yaratan bir takımı, bir hafta sonra tanıyamazsanız...
Tabi ki hep sürprizlerden bahsediyoruz, istikrarsızlıktan bahsediyoruz ama bunun tam tersi olan ekipler de var bu kategoride. Bunların başında Tavşanlı Linyitspor’u sayabiliriz. Bank Asya 1. Lig’e bu sezon çıkan Kütahya temsilcisi, inanılmaz bir disiplinle, büyük bütçeli takımlara kafa tutuyor, geride bırakıyor. Sahasında bu sezon yenilmeyen tek takım olan Tavşanlı Linyitspor, son maçında Boluspor’u da devirmeyi başardı. Bu maç bir anlamda, ilk yarıdaki 5 gollü hezimetin de rövanşıydı Tavşanlı Linyitspor adına... Bu arada sessiz sedasız, kendini hedef göstermeden üst sıralara tırmanan bir başka takım da Mersin İdmanyurdu. Nurullah Sağlam, göreve geldikten sonra çıtayı çok yükseğe koymadı ve takımın üzerinde bir baskı yaratmayıp, çok akıllı davrandı. İlk yarı bitimine kadar takımını tanıyan Sağlam, ikinci yarıya iyi hazırladı ekibini ve takviyelerle birlikte, iddalı bir konuma geldi Mersin İdmanyurdu... Gelelim haftanın maçlarına;
Orduspor-Gaziantep B.B.
Ordu’da 90 dakikada herşey oldu futbol adına. Biri kaçan 3 penaltı, kırmızı kart ve heyecan. Orduspor, rakibinin deplasman karnesinin iyi olduğunu biliyordu. O nedenle temkinli çıktı sahaya... Ama futbolda, yakaladığınız fırsatları değerlendireceksin. Orduspor bunu yapamadı, Gaziantep Belediye ise affetmedi ve evine 3 puanla döndü. Daha önce söylemiştik şampiyonluk yarışı zordur. Liderlik stres getirir. O nedenle taraftar da bilmeli ki, bu tür kazalar olacaktır. Önemli olan ayakta kalmak ve panik yapmamak. Maç sonrası basın toplantısında, teknik direktör Uğur Tütüneker ile bir basın mensubu arasında geçen gerginlik, hoş olmamış, kim haklı olursa olsun!..
Samsunspor-Kartal
Samsunspor kazanması halinde lider olacaktı. Üstelik saha ve seyirci avantajı Kırmızı-Beyazlılar’dan yanaydı, bir de rakip ilk yarıda 10 kişi kalınca ev sahibinin işi çok daha kolaylaştı. Ancak Samsunspor’un karşısında öyle dirençli bir Kartal vardı ki, Karadeniz ekibi bir türlü aradığı golü bulamadı. Bunda Zenke’nin yokluğunun etkisi vardı, fakat şampiyonluk hedefindeki takımın ne pahasına olursa olsun böylesine kritik bir mücadeleyi kazanması gerekirdi.
Denizlispor-Akhisar Bld.
Horozlar sahasında puan kaybına devam ediyor. Bir önceki hafta dış sahada Çaykur Rizespor’u deviren Denizlispor, bu hafta evinde duvara çarptı. Akhisar Belediyespor’un sert savunması karşısında çaresiz kalan Denizlispor, şampiyonluk yarışında önemli bir yara aldı. Akhisar Belediyespor ise ligde kalma mücadelesinde, orta sıralardaki yerini korumak adına, puana ihtiyacı olduğu karşılaşmadan istediğini alıp, evine mutlu döndü.
T.Linyitspor-Boluspor
Tavşanlı Linyitspor, ilk yarıda farklı mağlup olduğu Boluspor’u, tek golle geçip zirve yarışında olduğunu ilan etti. Üstelik bu maça çıkmadan önce, eksik maçı nedeniyle bir anlamda Boluspor gizli liderdi. Tabi ki, bu takımın başarısını bir kaç oyuncuya mal etmek haksızlık olur. Tavşanlı Linyitspor,
70 bin kişilik bir ilçenin, 70 bininin de inandığı bir takım... Hal böyle olunca da, başarı ardından geliyor.
Diyarbakırspor-Mersin İ.Y.
Diyarbakır’da sürpriz olmadı. Tecrübesiz ve yetersiz bir kadroya sahip olan Yeşil-Kırmızılılar, oldukça tecrübeli Mersin İdmanyurdu’na diremedi ve kaybetti. Nurullah Sağlam geldikten sonra inanılmaz bir çıkış yakalayan ve zevk veren futbol oynamaya başlayan Mersin, zirve yarışının da doğrudan doğruya içine girdi.
K.Erciyesspor-Ç.Rizespor
Kayseri’de gol sesi çıkmadı. Çaykur Rizespor adına, böyle zorlu bir kadrodan alınan bir puan için ‘başarı’ denilebilir. Ama Kayseri Erciyesspor’un ikinci yarıya iyi başlamaması, bu kritik karşılaşmadan da 3 puan alamaması, oldukça sıkıntı yaratmışa benziyor. Çünkü Mavi-Siyahlılar’ın hedefi büyüktü, ancak alınan sonuçlar ve gelinen nokta ortada.
Altay-Karşıyaka
İzmir derbisinde yine istatistikler kazandı. Yıllardır rakibine üstünlük sağlayan Altay, en kötü sezonunu yaşadığı bir dönemde Karşıyaka’yı, yine yenmeyi başardı. Bu, Altay için hayati önem taşıyan bir galibiyetti. Karşıyaka’da ise “işler tam yoluna girdi” derken, bu yenilgiyle birlikte moraller yine dibe vurdu.
Giresunspor-Güngören Bld.
Güngören Belediyespor, güçlü ve puan cetvelinde üst sıralarda olan takımlara karşı, iyi motive oluyor. Bu hafta alt sıralardan çıkmaya çalışan Giresunspor önünde, İstanbul ekibi kolay teslim oldu. Giresunspor için oldukça önemli bir karşılaşmaydı ve Karadeniz temsilcisi mücadeleyi kazanmasını bildi.
‘’Futbol iyi ama...‘’
İki takımın da 11’inde değişik isimler vardı. Ertuğrul Sağlam, yine Batalla’yı kulübeye çekip, İnsua’yı oynattı. Bülent Uygun ise ön liberoda yalnızca Alper’e şans verip, ofansif bir takımla sahaya çıktı. Savunması zayıf Eskişehirspor’un Bursaspor gibi kontrollü oynayan takım karşısında zorlanacağını düşünüyorduk. Uygun’un ofansif düşüncesinde Sezer’in direkten dönen şutu gol olsa maç farklı yerlere gidebilirdi. Es Es şanssızlığına karşı Bursaspor güzel ama şans golüyle öne geçti. Sezgin’in hatalı pası sonrası Ergiç’te kalan topu, Sırp oyuncu şık bir vuruşla gole çevirdi. Aslında ilk yarı Bursaspor’un hesaplarına uyuyordu. İkinci yarıda da Timsah’ta işler yolundaydı. Batuhan’ın gördüğü kırmızı kart Bursaspor için avantajdı. 10 kişi kalınca hırslanan Es Es, Batuhan’sız daha organize ataklar yaptı. Kazanılan penaltı ve beraberlik golünün ardından ev sahibi coştu. Ozan İpek’in kırmızı kartı, Ertuğrul Sağlım’ın soyunma odasına gönderilmesi ön plana çıkanlardı.
Oyunun son 30 dakikası çok üst seviyede bir heyecana sahne oldu. Özellikle Ümit Karan ve Alper ile gole çok yaklaşan Eskişehirspor karşısında Timsah öldü öldü dirildi. Bursaspor sonlarda Batalla ve Volkan Şen ile maçı koparma şansını yakaladı ama bu kez İvesa’yı geçemedi. 90 dakikayı 10’ar kişi tamamlayan iki takımın maçında üç puan gitti gitti geldi. Bu da bir gerçek; Eskişehir adına bir puanın mimarları Volkan, Alper ve Erkan’dı... Bursa adına pek iyi bir gün değildi. Özellikle orta alandaki olumsuzluk Bursaspor’a yakışmadı.
‘’Savunman yoksa!‘’
Ancak atılan 5 gol de; niye hem milli takım hem de kulüpler düzeyinde Avrupa’da olamayışımızın en güzel göstergesiydi. Zaten istatistiksel olarak Sivasspor sadece bir maçta bu sezon gol yemeden bitirmiş, o nedenle ortada bir sürpriz yok.
İlk yarıya baktığımızda çok kötü bir Sivasspor vardı sahada. Şöyle söyleyebilirim; oyunu asla iki yönlü oynayamadı, Yiğidolar. ‘Savunmayı yapayım’ derken hücumu unuttu, ‘hücum’ derken savunmada inanılmaz hatalar yaptı. İlk dakikada gelen Trabzonspor golü belki sizin kurgunuzu alt-üst etmiş olabilir ve ilk yarıdaki kötü futbola mazeret kabul edebiliriz. Peki, ikinci yarı için ne demeli! Ofansif hamleler yapılmış, iki kez beraberliği yakalamış bir takım, kendi sahasında birbirinin benzeri böyle 3 gol yerse tabi ki kaybeder.
4 Eylül’de dün ev sahibi adına sahada var olup da, olmayan oyuncular vardı. Ki, bu oyunculardan herkes çok şey bekliyordu. Bir Mehmet Yıldız, bir Erman Kılıç’ın sahne alması gerekirdi bu karşılaşmada ama inanılmaz katkısız ve etkisizdiler. Maç öncesi Trabzon savunmasının eksikliğinin Sivasspor için bir avantaj olabileceği herkesin ortak fikriydi. Ancak o savunma müthiş oynadı. Sivasspor arkaya atılan her topta büyük bir aciz içindeydi. Çok açık söyleyeyim ilk yarıda Trabzonspor maçı kopartabilirdi. Kritik ofsaytlar ve Jaja’nın atamadığı pozisyon Sivasspor’un şansıydı.
İlk 45 dakikada akıllarda kalan sadece Uğur Kavuk’un sert şutu ve Onur’un kurtarışı. Trabzonspor kritik bir virajı kazasız geçerken yine de bu maçı zora sokmamalıydı. Erken golle öne geçmenin rehaveti pahalıya mal olabilirdi. Ancak dün Trabzonspor’da Burak Yılmaz hırsıyla ve son vuruşlardaki becerisiyle maça damgasını vurdu, attığı iki golle ‘şampiyonlukta havlu atmak yok’ dedi.
‘’Böylesi görülmedi!‘’
Bank Asya 1. Lig’de geride bıraktığımız haftaya damgasını Denizlispor vurdu. Tabi ki, Boluspor ve Mersin İdmanyurdu’nun aldığı iç saha galibiyetlerinin önemi büyüktü. Ama Denizlispor’un Kasım ayından beri devam eden 3 puan hasreti, Rize’de son buldu. Üstelik teknik direktör Hamza Hamzaoğlu ile yollarını ayıran Horozlar, bu maça yardımcı hoca Kenan Atik ile çıkmıştı. Türk futbolunda enteresandır, hocaların gitmesi veya yeni hocayla çıkılan ilk maçlar, hep o takım adına pozitif olmuştur. Denizlispor da bu gerçeği yaşıdı ve Rize’de, “yarışta tekrar ben de varım” dediği bir galibiyet aldı. Bu maça baktığımda iki takım adına şunu gördüm: İkisi de Süper Lig’e çıkmak için oynayan ekipler ve devre arasında takviye yaptılar. Ama iş sadece takviye yapmakla olmuyor. Önemli olan o takviyelerin takıma ne vereceği... Lafı fazla uzatmayalım, haftanın maçlarına geçelim.
Güngören Bld-Orduspor
İstanbul’da deplasmanda değil, adeta evinde oynayan Orduspor, ikinci yarının flaş ekibi Güngören Belediyespor’a takıldı. Önce Güngören Belediyespor’dan bahsetmek istiyorum... Ligin sonunda “düşerler, kalırlar” onu bilemem ama takdir edilmesi gereken bir kulüp... Bravo Başkan Yahya Baş’a, Yakup Şahintürk’e, Metin Altınay’a... “Mütevazı şartlarda, nasıl mücadele edilir”in en güzel örneği Güngören Belediyespor... İkinci yarı fikstürüne baktığımızda; ilk 3 maçta Denizlispor ile beraberlik ardından Erciyes karşısında dış sahada alınan 3 puan ve içeride, rakibin büyük bir taraftar desteğine sahip olduğu bir maçta lider Orduspor karşısında alınan bir puan... Bu zorlu fikstürden, bu rakiplerden ikinci yarının ilk 3 haftasında alınan 5 puan, çok değerli bence... Orduspor’a gelince, 1-0 öne geçtiği böyle kritik bir karşılaşmayı, kazanmaları gerekirdi.
Süper Lig adayı bir ekibin, her ne olursa olsun üstelik öne geçtiği bir karşılaşmadan 3 puanla ayrılması lazımdı... İleriki haftalarda bu iki puanı arayabilirler...
Mersin İ.Y.-Samsunspor
Mersin’de misafir umduğunu değil, bulduğunu yedi. İkinci yarı için oldukça tecrübeli bir kadro kuran Nurullah Sağlam, kendisi gibi Gaziantepli Hüseyin Kalpar’ın Samsunspor’una ‘dur’ dedi. Maçın başında gelen golle rahatlayan Güney ekibi, iyi futbolunu maçın sonuna kadar sürdürüp, yarıştan kopmayacağını gösterdi.
Boluspor-Adanaspor
Süper Lig adayları içinde herkesin birleştiği ekiplerin başında gelen Boluspor, Adanaspor karşısında sürpriz yaşatmadı taraftarına... Bolu Beyi, güçlü forvet hattının meyvesini her maç almaya devam ediyor. 3 puanı 3 golle bulan Yarenler, ikinci yarıda maç eksiğine rağmen zirvedeki yerlerini korudu. Adanaspor için fazla söze gerek yok. Turuncu-Beyazlılar çıkışa geçeceklerine, inişe geçti. İkinci yarıda 3 maçta alınan 1 puan her şeyi anlatıyor.
Ç.Rizespor-Denizlispor
Denizlispor için iki transferi saymak yeterli: Ceyhun Eriş ve Adem Sarı... Bu iki oyuncu da Süper Lig’de ilk yarıda takımlarında kısmen oynadılar. Bir anlamda hazır geldiler yeni takımlarına... Rizespor’un yaptığı transferlerin çoğuna baktığımızda; maç eksiği olan ve deyim yerindeyse yatmış oyuncular. Üstelik bu oyunculara şans veriyorsunuz, size ilk yarıda önemli katkılar yapmış (Mithat gibi) oyuncuları da yedek kulübesine çekiyorsunuz!.. Aslında bütün bunları bir maç için yazmıyorum. Belki “Rizespor 10 kişi kalmasaydı, işler değişebilirdi” diyebilirsiniz. Ama “Rakibin devre arası transferleri maça damgasını vururken sizinkiler ne yaptı?” demeden geçemiyor insan. Tekrar söylüyorum çok oyuncu, isim oyuncu almak değil, lazım olan yere, takıma katkı yapacak oyuncu almak önemli...
Gaziantep B.B.-K.Erciyes
Kupada 5-0’lık Beşiktaş yenilgisinin moralsizliğiyle sahaya çıkan Gaziantep Büyükşehir Belediye, yine kendisi gibi moralsiz Erciyesspor karşısında evinde 1 puana razı oldu. Erciyesspor’un öncelikli hedefi; Süper lig, yani ilk iki... Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ise Play-Off... Kebap kentinde oynanan 90 dakikanın sonunda ne şiş yandı ne kebap... İki takım da sahadan 0-0’lık beraberlikle ayrıldı.
Kartal-T.Linyitspor
Kartalspor evinde ilk golünü attı ama bu sezonki ilk galibiyetini yine alamadı. Bank Asya 1.Lig’in flaş ekibi Tavşanlı Linyitspor, içeride ve dışarıda kaybetmeyen bir takım olarak, İstanbul’dan da eli boş dönmedi. Kartalspor ise taraftarına galibiyet armağan etmek istiyordu, ama aldığı 1 puanla, haftayı buruk kapattı.
Akhisar Bld.-Karşıyaka
Karşıyaka üst üste aldığı galiyetlerle moral depoluyor. Akhisar Belediyespor’u iki golcüsü Yunus ve Tiago ile geçen Kaf Kaf, haftanın en mutlu takımlarındandı. Yakın zamanda oldukça sıkıntılı günler geçiren Karşıyaka’da, yüzleri güldüren sonuçlar; Play-Off umutlarını da artırdı. Akhisar Belediyespor ise kaybetmeyi hiç aklından geçirmiyordu, ancak ‘rakibin tecrübesine boyun eğdi’ diyebiliriz.
Altay-Diyarbakırspor
İzmir’de bir Altay klasiği yaşandı. Onur mücadelesi veren Diyarbakırspor, tüm sorunlarına rağmen büyük bir direniş örneği gösterip İzmir’den 1 puanla dönmeyi başardı. Altay’da ise kara bulutlar fazlalaştı. Geçen sezon Play-Off oynayan ve Süper Lig şansını finalde kaçıran Siyah-Beyazlılar’da bu kötü gidiş sürerse, ligin sonu hiçte hayırlı görünmüyor...
‘’"Bu ateş sönmez"‘’
“Üç kulübümüzün bu hamlesi Türk Futbolu açısından çok önemli. Küçük bütçelerle çok iyi işler yaptılar. Artık 3 büyüklere endeksli bir lig hayal olarak kalacaktır.”
Bursaspor’un geçen yılki şampiyonluğunun çok önemli olduğunu defalarca belirttik her ortamda, Türk Futbolu adına. Puan cetvelinde ilk 4’te yer alan Bursaspor ile Kayserispor’un alt sıradakilerle farkı açtığını görüyoruz. Gaziantepspor’un bu sezon olmasa da gelecek yıl için ayak seslerini duyar gibiyim. Anadolu kulüpleri artık şunu öğrendi; doğru işler yaparsanız, bütçenizi doğru idare ederseniz ve yönetimsel anlamda da istikrarı yakalarsanız hedefe gitmek çok kolay. Bugün için 3 takımı masaya yatıralım ve ortak yönlerini gözler önüne serelim.
Bursa, Kayseri ve Gaziantep’te yönetimsel olarak zaman zaman sıkıntılar geçirseler de aynı kadrolar uzun yıllardır görev başında. Uzun süreli yönetimlerde hata oranı tecrübeyle birlikte en aza iniyor ve sonuçta futbolcu da, hoca da biliyorki karşımda ciddi bir muhatap var. Dolayısıyla istikrar otoriteyi, otorite de başarıyı getiriyor. İşte Bursaspor’un şampiyonluğu ve Bursa’dan daha önce bu yola çıkan Kayseri’nin başarısı ve onlardan aldığı güçle Gaziantepspor’un hamlesi Türk Futbolu açısından çok önemli.
Bir de madalyonun diğer yüzü var...
Bu kulüplerden 3 büyüklerin bütçesiyle ve almış oldukları desteklerle karşılaştırırsak yaptıkları başarı daha da değerli hale geliyor. Sadece yayıncı kuruluş, futbolcu satışı ve birkaç küçük sponsor geliriyle borçsuz şekilde büyüklere hem ligde hem kupada kafa tutmak zor bir iş. Bursaspor şampiyonluğa giderken borçlarını ödedi, bir taraftandan da taraftarıyla bütünleşip o ruhu yakaladı ve bugün aynı yolda ikinci şampiyonluğa koşuyor.
Kayserispor müthiş bir gençleştirme ve kadroyu devşirme başarısı gösterip ilk 4’te yerini sağlamlaştırdı. Gaziantep biraz gerilerde ama başarının nasıl geldiğinin formülünü bu iki kulüp de görüp önce teknik direktör seçimi, ardından da takım yapılanmasıyla gösterdi. İnanıyorum ki gelecek sezon ligde çok daha farklı ve iddialı bir Gaziantepspor izleyeceğiz.
Son sözüm; artık 3 büyüklere endeksli bir lig hayal edenlerin hayalleri, hayal olarak kalacaktır.