‘’12. adam çok istedi‘’
Bursaspor ligin ikinci yarısında kritik galibiyetler serisine devam ediyor. Önce zorlu Kayseri deplasmanında kazanan Yeşil-Beyazlılar, dün de evinde önemli bir dış saha ekibini son saniye golüyle olsa da yenmeyi başardı. Mersin İdmanyurdu’nun bu sezon sadece Sivas deplasmanında kaybettiğini düşünürseniz, Timsahlar zorlu bir rakibi geçmeyi başardı. Aslında iki tane farklı 45 dakika izledik. İlk yarıda zorlanan, tutuk, pozisyon üretemeyen bir Bursaspor vardı. Ama tabi bunda Mersin’in savunma anlayışı etkiliydi. Nurullah Sağlam’ın öğrencileri alan savunmasını çok iyi yaptılar, adeta Bursaspor’a duvar ördüler. Üstelik çok önemli oyuncularının eksiklikleriyle 16 kişi Bursa’ya gelmişlerdi. Buna rağmen iyi bir mücadele sergilediler.
İkinci devrede maçı kazanmak isteyen ve bunun için her şeyi yapan bir Bursaspor vardı. Ama akın akın gelen bu Bursaspor’un karşısına Mersin’in genç kalecisi Sehiç çıktı. Yeşil-Beyazlılar, gol için her şeyi yaptı, tüm kombinasyonları denedi. Direkten dönen toplar ve Sehiç’in inanılmaz kurtarışları seyir zevkini artırdı. Tüm bunlarla birlikte taraftarlar, Bursaspor’dan umudu hiç kesmedi. İnanılmaz bir seyirci vardı dün Atatürk Stadı’nda. İnanıyorum ki Yeşil-Beyazlılar, maç 0-0 bitse bile futbolcuları bağırlarına basardı. Beklenen gol son saniyelerde geldi. Sahanın yıldızı Batalla, fileleri havalandıran isimdi.
Bursaspor’da Sestak ve Vederson dün göze batan oyuncular olmayı başardı. Sonuç olarak Mersin, son anlardaki golle üzüldü, ama Bursaspor bu futbolla golü bulamasaydı yazık olurdu. Bir gerçek varki; her iki takım futbolcuları mücadeleleriyle alkışı hak etti.
‘’İkisi de oynadı‘’
Skibbe gitti, Ersun Yanal geldi... Herkes merak ediyordu Beşiktaş karşısında nasıl bir Eskişehirspor’un olacağını. Aslında başarılı bir takım aldı ancak önemli eksikleri vardı Eskişehirspor’un. Dede, Diego cezalı, Alper Potuk transfer olmuş. Zaten kadro darlığı yaşanan bir takım olarak bu eksiklerle Ersun Yanal’ın macera aramayacağını biliyorduk. Kadrolar açıklandığında kulübesi her şeyi anlatıyordu. Mehmet Yıldız, Batuhan, Burhan ve Erkan gibi hemen hepsi hücumcu olan oyuncuların kulübede olması Eskişehirspor’un iyi bir iç saha takımı olan Beşiktaş önünde kontrollü bir futbolu seçtiğini gördük. Nitekim tam 54 dakika her şey Eskişehirspor’un istediği gibiydi. Ta ki o dakikada gelen Sivok’un kafa golü bir anda oyunun seyrini değiştirdi. Aslında gol öncesi gol geliyorum dedi. Almeida’nın müthiş şutunu gecenin başarılı ismi İvesa müthiş bir kurtarışla kornere çeldi. O kornerde Fernandes adrese teslim bir atış kullandı ve Sivok her zamanki klasik gollerinden birini attı.
Oyunu iki taraflı oynamak isteyen ve zaman zaman da oynayan iki takımın sahadaki mücadelesi gerçekten zevk verdi izleyenlere. 1-0 yenik durma düştükten sonra Yanal, önce Mehmet Yıldız’ı sonra Burhan Eşer’i ve ardından da Batuhan’ı oyuna sokarak tüm ofansif hamleleri yaptı. Ancak risk alan rakibi karşısında Carvalhal de hamlesini yaptı. İşte bu hamlenin önemli ismi Mustafa Pektemek şık bir gole imza atarak skoru 2-0’a taşıdı.
Şunu gördük, bir kere Beşiktaş farklı bir kadro zenginliğine sahip ve bunun da meyvesini bir şekilde alabiliyor. Eskişehirspor’a gelince; Skibbe’nin hem puan olarak hem de takım olarak Yanal’a iyi bir miras bıraktığını gördük. Bu ekip dün gece de önemli eksiklerine rağmen Camara ile Veysel’le az ama önemli gol pozisyonları yakaladılar. Sanırım Teknik Direktör Ersun Yanal da kısa sürede Eskişehirspor’u eldeki yetenekli isimlerle zirve yarışına ortak eder, bu konuda hiç şüphem yok.
‘’'Kafa'yı kullandılar‘’
Aslında istatistiklere baktığınızda; topla oynama oranı ev sahibini gösteriyordu. Ama gollük anlarda hep Bursaspor vardı. İlk yarıda 4 net pozisyon, ikinci devrede yine 4 pozisyon, 1 direkten dönen top ve kaçan penaltı konuk takımın lehineydi. ‘Kayserispor ne yaptı?’ derseniz, 1-0 geriye düştükten sonra aşırı baskılı oynayan bir takım gördük. Bu bölümlerde Bursaspor skoru koruma içgüdüsüyle geriye yaslandı. Fakat bu anlarda dahi ev sahibinin ciddi tehlikeler yarattığını söyleyemeyiz. Zaten Batalla’nın serbest vuruşunda Stepanov’la gelen gol maçı bitirdi. Atılan iki golün de kafayla gelmesi, Kayserispor’un savunma anlayışındaki zaafını gözler önünde serdi.
Sonuç olarak nefes kesen 90 dakika Bursaspor’un uzun süredir gösteremediği istek ve özgüveni gördük. Nitekim Yeşil-Beyazlılar çok ihtiyaç duyduğu bir 3 puan kazandı. Kayserispor’da ise rakip kaleye gidememe hastalığı sürdü. Üstelik Amrabat’ın yokluğunda bu sorun iyice kendini gösterdi.
‘’Elazığ 'süper' yolda‘’
Bank Asya 1.Lig’de devre arasına girdik. 16 maçlık ilk yarının sonunda puan cetveline baktığımızda; ikinci yarıda yarış sil baştan başlayacağa benziyor. Özellikle son hafta maçlarında alınan sonuçlar bir anlamda herkesi hizaya getirdi. Örnek mi! Sadece Çaykur Rizespor’u versek yeterli. Karadeniz ekibi son 4 maçında 4 beraberlik aldı. Bu beraberliklerin 3 tanesi son sıradaki 3 takıma... Ve son maçta da Boluspor ile evinde bir puan razı oldu Yeşil-Mavililer. Hadi son maçı bir kenara koyalım, ama diğer 3 karşılaşmadan 3 puan yerine rahatlıkla 7 puan çıkarmak mümkündü.
Öte yandan son haftada Elazığspor kaybetti, Akhisar Belediyespor kaybetti, Erciyesspor kaybetti. Ama bu 4 takımın peşinde olan Kasımpaşa ve Konyaspor kazandı. İşte böyle bir ilk yarı finali yaptık ve aklımızda neler kaldı derseniz... Lider Elazığspor en çok kazanan ve içeride en başarılı ekipti. Takipçisi Rizespor ise dış sahadaki başarısıyla dikkati çekti. Şimdiye kadar içeride kaybetmeyen iki takım Akhisar ve Kasımpaşa oldu. Dışarı da kaybetmeyen tek takım ise Konyaspor. Konyaspor’un ilk yarıda tek yenilgili tek takım olması ve bu ligde en az gol yiyen ekip konumunda bulunması da dikkat çekiciydi. Kazanamayan tek takım ise son sıradaki Güngörenspor oldu. Takımlara 10 üzerinden tek tek notlar vereceğiz ve kısa değerlendirmeler yapacağız. Ancak lig nasıl geçti derseniz vasatı aşamadı ve biraz da kısırdı.
Elazığspor (8): Lige yeni çıkan bir takım olarak çok başarılı bir ilk yarı geçirdiler. Zaten lider konumda olmaları her şeyi anlatıyor. İçerideki başarıyı biraz da dışarıya taşıyabilselerdi puanları daha da yüksek olabilirdi. Ancak yeni yeni tanıdığımız genç isimlerle, göze hoş gelen futbollarıyla ilk yarıda sınıfı geçtiler.
Çaykur Rizespor (7): Elazığspor’un tersine, içeriden çok dışarıdan getirdikleri puanlarla zirveyi yakaladılar. Bikoko ve Jallow ikilisinin hücumdaki uyumu ve skora katkıları işlerini kolaylaştırdı. Ancak takım savunmasındaki sıkıntı, golcülerin durduğu zaman ortaya fazlasıyla çıktı. Yine de iyi bir ilk yarı, ama daha iyi olabilirlerdi.
Akhisar Belediyespor (8): İkinci sezonunda zirveye oynamak kolay bir iş değil. Kulüp olarak yeniler, ama takım açısından oldukça tecrübeli bir kadroya sahipler. Zaten bu tecrübe de kendini gösterdi ve oldukça başarılı bir ilk yarı yaşadılar. Özellikle sahasında kaybetmeyen bir takım olarak dikkat çekti Ege ekibi. Hamza Hamzaoğlu’nun öğrencileri ikinci devrede de yarışın içinde olacağını fazlasıyla gösterdi.
Kasımpaşa (7): Kadroya göre beklenti daha yüksekti. Ancak iyi kadro, kendini bir türlü bu lige alıştıramadı. Zaten bu sıkıntı da beklenmedik puan kayıpları yaşattı. Daha sonra toparlandılar ve tekrar Süper Lig adayı olduklarını gösterdiler. İçeride kaybetmeyen iki takımdan biri olmaları da önemli artısıydı Kasımpaşa’nın.
K.Erciyesspor (8): Aslında sezon başı ‘bu takım ligde kalsın yeter’ diyenler çoğunluktaydı. Ancak lig başladıktan sonra sessiz sedasız tırmanışa geçtiler ve ne zaman ki rakipler Erciyesspor’u ciddiye aldılar, puan kayıpları başladı. Her şeye rağmen kadro gücü olarak iyi iş başardılar.
Konyaspor (7): Beraberlik takımı olarak dikkat çektiler. Ancak Süper Lig’de oynamış 4 yabancısı ve kaliteli gençleriyle, yerli tecrübeli isimlerle gün geçtikçe üzerine koyan bir ekip oldu. Dış sahada kaybetmeyen ve tek yenilgili bir takım olması taraftarını fazlasıyla umutlandırdı.
Boluspor (6): Bu kadronun daha başarılı olması gerekirdi. İçerideki başarıyı dış sahaya taşıyamadılar. Ancak son haftada zirvedekilerin kaybetmesine en çok sevinen takımların başında geldi Boluspor. Yarenler teknik direktörsüz kalsa da ikinci yarı için umutlu.
Bucaspor (6): Süper Lig’den düşen Bucaspor inişli çıkışlı bir grafik çizdi. Yetenekli gençlere gurbetçi golcülerin verdiği katkı bir anda Buca’yı ayağa kaldırdı. Gol yollarındaki başarıyı ise savunma anlayışında gösteremediler. Yine de ikinci yarı için umut aşıladılar diyebiliriz.
Adanaspor (5): Bekleneni veremeyen takımların başında geldi Adanaspor. Sezon başı herkesin ortak fikri ‘ilk 6’nın içinde mutlaka olurlar’ yönündeydi. Ancak istikrarsızlık onları gerilerde bıraktı. Son haftalardaki çıkışlarıyla moral buldular ve yarışa tutundular.
Gaziantep B.B. (4): Geçen sezon Süper Lig’in kapısından dönen Gaziantep Büyükşehir Belediyspor’un yerinde yeller esti. Aslında gidenler gelenler oldu, ama kadro omurga olarak yerli yerindeydi. Ancak takımı taşıyacak isimlerin formsuzluğu, bir anlamda ilk yarıdaki başarısızlığın da sebebiydi.
Karşıyaka (4): 100. yıllarında iyi bir başlangıç, iyi bir ilk yarı taraftarının beklentisiydi. Ancak isim olarak iyi futbolculardan kurulu da olsa takım olamadılar. İstikrarsız ve inişli çıkışlı bir grafik çizdi. Şu halleriyle en azından ilk iki hedefinin çok uzağında kaldılar.
Kartalspor (5): Son haftalardaki düşüşü olmasa oldukça iyi bir yerde bitirebilirdi ilk yarıyı İstanbul ekibi. Çünkü bu lig için oldukça iyi kadroya sahiptiler ve bunun da karşılığını aldılar bir süre. Ancak kulüp içindeki sorunlar takıma yansıdı ve kimyası bozulan Kartal soru işaretleri bıraktı.
Göztepe (4): İzmir’in yeni temsilcisi umduğunu bulamadı ilk yarıda. Oysa isim isim baktığımızda iyi bir kadro vardı sahada. Ancak mücadele olarak kadro kalitesi sonuca yansımadı. İstikrarsızlık en büyük sorunları oldu. Sürpriz galibiyetle ve sürpriz mağlubiyetlerle herkesi şaşırttılar. Kısacası ilk yarıyı moralsiz bitirdiler.
Tavşanlı Linyitspor (4): Geçen sezon Play-Off oynayan Kütahya ekibi ilk yarıda sınıfta kaldı. Kadrosundan önemli isimleri kaybeden Tavşanlı Linyitpor’da yenilerin katkısı yetersizdi. İçeride ve dışarıda vasatın altında kalan Tavşanlı, taraftarına hayal kırıklığı yaşattı.
Denizlispor (3): Sezon başı hedeflerine göre çok gerilerde kaldılar. Kulüp yapısı olarak, takım olarak çok daha yukarılarda olmalıydı. İlk yarının ortalarından sonra toparlandılar ve son haftalardaki puanlarıyla biraz nefes aldılar.
Sakaryaspor (5): İçinde bulunduğu şartlara bakarsak alınan puan ve gelinen nokta başarı diyebiliriz. Tamamı Sakaryalı gençlerden oluşan bu kadro, yine bir Sakaryalı teknik direktör Şaban Yıldırım liderliğinde mucizevi bir mücadele örneği veriyor. İlk yarıda yönetimsel kriz ve geçmiş yönetimin yaptığı hatalar olmasa Sakaryaspor belki de bu konumda olmazdı.
Giresunspor (4): Bu kadro yönetimsel sorunlar ve parasal kriz yaşamasaydı son sıralarda asla olmazdı. Ancak dışarıdaki olumsuzluklar, ister istemez takımın kimyasını bozdu. Buna rağmen umutlarını kaybetmediler ve mücadeleye ‘devam’ dedi Çotanaklar. Ancak şartlar düzelmezse ikinci yarı işleri zor tabii ki.
Güngörenspor (3): Bu ligin asansör takımı olmayı baştan kabullenmişler. Aslında kadro olarak çok da yetersiz sayılmazlar. Fakat gol yollarındaki sıkıntı, iyi oynasalar da kazanmalarını engelledi. Sonuç olarak, son sırada olan ve galibiyeti bulunmayan bir Güngörenspor çıktı ortaya.
‘’Bu daha başlangıç!‘’
Bank Asya 1.Lig’de ilk yarı sona erdi. 16 hafta sonunda zirvede Elazığspor ve Çaykur Rizespor oturuyor. Genel averaja göre Elazığspor lider, ikili averaja göre de Çaykur Rizespor lider. Yani bugün lig bitmiş olsa şampiyon Rizespor, ikinci sırada Elazığspor Süper Lig’e çıkmış olurlardı. Aslında ilk yarının bitiminde görünen manzara ikinci yarı ligde yarışın sil baştan başlayacak gibi olduğu şeklinde görünüyor. Özellikle 16. haftada alınan sonuçlara baktığımızda zirvede kazanan yok gibi. Elazığspor, Akhisar Belediyespor ve Kayseri Erciyesspor kaybetti. Çaykur Rizespor ve Boluspor da berabere kalarak 3 puanla tanışamadı. Bu sonuçlara baktığımızda haftanın kazançlı takımları Kasımpaşa ve Konyaspor’du. Süper Lig’den bu sezon düşen iki tecrübeli ekip rakiplerinin puan kaybettiği haftada aldıkları 3 puanla çok kazançlı çıktılar. Alt sıralarda ise büyük bir hareketlilik vardı. Özellikle Sakaryaspor ve Giresunspor altın değerinde galibiyetler alarak umutla kapattılar ilk yarıyı. Kartalspor ve Göztepe gerçekten kötü final yaptı diyebiliriz. 16 hafta sonunda galibiyet alamayan tek takım son sıradaki Güngörenspor oldu. İlk yarı bir maç eksik oynandığı için şimdi önümüzde tam 18 karşılaşma ve alınacak 54 puan var. Süper Lig’de oldukça karmaşık bir ortam yaşanırken, Bank Asya 1.Lig büyük bir ilgi odağı olabilir.
Bucaspor-Elazığspor
Bucaspor, 1.Lig’in en çok gol atan ekiplerinden biri olarak Elazığspor’u da devirmeyi başardı. İnişli çıkışlı bir grafik çizen Bucaspor, lideri 2-1’lik skorla geçerken kolay lokma olmadığını gösterdi. Aslında takım yapısı olarak birbirlerine benzer özellikte iki takımın maçında 3 ihtimalde sürpriz olmazdı ve kazanan taraf ev sahibi oldu.
Ç.Rizespor-Boluspor
Rize’de gerçekten ilginç bir maç izledik. Boluspor teknik direktör Cihat Aslan’ın görvden alınmasıyla karışık duygularla gelmişti bu deplasmana. Önceliği kaybetmemek olan ve en azından bir puanı alıp yarışta ortaklığını sürdürmek istiyordu konuk ekip. Aynı duyguları kısmen Rizespor da yaşıyordu. Ev sahibi, son 3 haftada puan cetvelinde en son sıradaki 3 takımla berabere kalmıştı. O nedenle içerde kazanıp, puan farkıyla lider olup moralli girmek istiyordu devre arasına. Ancak önemli savunma zaafları maça damgasını vurdu. İki takım da puan cetvelindeki yerlerine yakışmayacak defansif hataları sonucu kalelerinde 2’şer gol gördü. Önce Boluspor öne geçti, ardından Bikoko beraberliği sağladı. Penaltıyla tekrar öne geçen Boluspor üstünlüğü koruyamadı ve Jallow son sözü söyledi. Özellikle ikinci yarısı zevkli bir maç izledik. Boluspor tam bir deplasman takımı gibi oynadı. Rize ise son 15 dakikadaki futboluyla 3 puana çok yaklaştı. Hüseyin Kalpar’ın Mehmet Al ve Erkan Kaş’ı oyuna aldıktan sonraki 11’i bana göre gerçek bir iç saha 11’ydi. Nitekim bu 11 en az 3 net pozisyon buldu ve bir de gol.
Karşıyaka-Akhisar Bld.
Bu maçın kaderini bir anlamda hava şartları tayin etti diyebiliriz. Uzun süre beraberlikle giden karşılaşmada ‘golü atan kazanır’ dediğimiz bir maçtı. Ve Karşıyaka ikinci yarıda 3 dakikaya sığdırdığı 2 golle 3 puanı alıp iddialı rakibine büyük bir çelme attı.
T.Linyitspor-Kasımpaşa
Kasımpaşa lige ağırlığını koymaya başladı. Tecrübeli ve zengin kadrosuyla, bu sezon geçen yılı arayan rakibi Tavşanlı Linyitspor’u, Ali Bilgin’le devirmeyi başardı. Ev sahibi ekibin son haftalardaki kötü performansı düşündürücüydü ve olağanüstü bir kararla toplanan yönetim kurulu teknik direktör Coşkun Demirbakan’la yolların ayrılmasına karar verdi.
Sakaryaspor-K.Erciyesspor
Ligde kalmayı kafasına koymuş Sakaryaspor 3 puanı Kayseri Erciyesspor’dan adeta söküp aldı. Ev sahibi ekip genç kadrosuyla gün geçtikçe tecrübe kazanırken, ilk yarının flaş ekiplerinden Erciyesspor’u geçerek büyük bir sükse yaptı.
Konyaspor-Göztepe
Ligin ilk yarısında tek yenilgiyle en az mağlup olan takım Konyaspor, Göztepe’yi 2-1’lik skorla geçerek ikinci devre için önemli mesajlar verdi. Başarılı takım savunmasıyla zor yenilen bir takım kimliği sergileyen Konyaspor, ofansif anlamda da etkili olunca zirvenin ortaklarından biri olmayı başardı. İkinci yarıda oturmuş kadrosuyla daha da etkili olabilirler. Göztepe’ye gelinceÖ İzmir ekibi ilk yarıda istikrarsız bir grafik çizerek taraftarlarını üzdü.
Kartalspor-Adanaspor
Önemli oyuncularını kadro dışı bırakan Kartalspor’da kan kaybı bu hafta da sürdü. Aslında iç sahada rakiplerinin korkulu rüyası olan Kartalspor, bu hafta evinde Adanaspor’a 2-0 yenilirken tehlike sinyalleri verdi. Adanaspor ilk yarıda kötü bir performans çizdi. Ancak kapanışta alınan dış saha galibiyeti büyük bir moral oldu Güney ekibi için.
Denizlispor-Gaziantep B.B.
Son 4 maçta 10 puan toplayan Denizlispor, evinde 3 puanı çok istedi ama alamadı. İlk yarının istikrarsız ekiplerinden Gaziantep Büyükşehir Belediyespor hedeflediği bir puanı alıp evine döndü.
Güngören Bld.-Giresunspor
Bu maç öncesi iki takım da 3 puanla tanışmamıştı. Ancak İstanbul’da Eren fırtınası esti. Giresunspor’un genç golcüsü sahneye çıktı ve attığı 3 golle Giresunspor’u 3 puana taşıyan isim oldu.
‘’Elazığ fırtınası‘’
1. Lig, ilk yarı bitimine doğru iyice kızıştı. Puan cetveline baktığınızda, ince bir kopma da yaşanıyor. 24 puanlı Boluspor’a kadar olan grup, bir anlamda ilk iki ve Play-Off Grubu’nun kuvvetli adayları olacak. Tabi ki, bunu söylerken sürpriz ataklar, sürpriz takımlar ortaya çıkacak. En azından şunu söyleyebiliriz; ilk iki, bu önde oluşan grup içinden olacak muhtemelen... Aslında bu ligde iddialı sözler söylemek, iddialı yazı yazmak her zaman risktir. Ancak bunca yıllık tecrübe ve birikimle, en azından bu kadar tahminde bulunmaktan da çekinmiyorum.
Özkara’nın işi kolay değildi
Zirvede, “Elazığspor rüzgarı” sert esmeye başladı. Gakgoşlar, gerçekten göz kamaştıran bir performansla yarışı sürdürüyor. Üstelik yönetimsel kriz yaşadılar, paralar ödenmedi ve maddi sıkıntı, bir anlamda bu takımı çıkartan teknik direktör Osman Özköylü’nün başını yedi. Tüm bu olumsuzluklar, sahaya yansımadı ve futbolcular çıktılar, aslanlar gibi mücadele edip, 15. haftanın sonunda liderlik koltuğuna takımlarını oturttular. Benim gördüğüm manzara, bu takım bundan sonra bu özgüvenle yarışta her zaman olur. Osman Özköylü’den sonra göreve gelen teknik direktör Hüsnü Özkara için, “İyi bir takım aldı ve iyi durumdaydılar, işi kolaydı” yorumu, doğru bir yorum olmaz. Çünkü Özkara göreve geldiğinde de, parasal sıkıntı sürdü. Üstelik kötü bir durumda takımı alıp, ayağa kaldırınca, “tamam” başarılı sayılırsınız. Ama iyi durumda bir takımı tökezlettiniz mi, “Bak işte yapamadı” denir. O nedenle Hüsnü Özkara, bu ligdeki tecrübesini Elazığspor’da gösterdi. Tabi ki, bir şansı da yönetimsel değişikliğin olumlu sonlanmasıydı. Şimdiki başkan Selçuk Öztürk, daha önce de yönetimdeydi, ama ipler elinde değildi. Oysa maddi anlamda takıma katkı yapan bir ismin, yetkili olarak gelmesi, Elazığspor için önemli bir şans oldu. Gakgoşlar bu hafta da Tavşanlı Linyitspor’u 22 dakikada bitirdi. Son haftaların formda ismi Sinan Özkan, yine maça damgasını vurdu.
Rize’de neler oluyor!
Zirvenin bir başka ortağı Rize’de, “neler oluyor” gerçekten anlamak mümkün değil. Bir hafta Osamn Jallow yoktu, diğer hafta Bikoko yoktu, son hafta ise ikisi birden oynadı ama üst üste 3 haftadır kaybetmiyorlar ancak kazanamıyorlar da... Bence puan cetvelindeki son 3 sıradaki 3 takıma karşı alınan 3 beraberliğin kayıplarını, çok arar Karadeniz ekibi. Bir eleştirim de şu olacak Rizespor için: Sadece bu ikiliden gol bekleyen ve sadece bu ikiliyle şampiyonluğa ulaşma formülü, işi biraz zorlaştırabilir. Çünkü geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi, bu isimlerin formsuzluğu, cezası veya sakatlıkları olabilir. O nedenle Hüseyin Kalpar’ın, en azından devre arası bir ‘B Planı’ üretmesi gerek bence. Şimdilik karamsar olmaya gerek yok, biraz kredilerini kullandılar. Ancak bu bir işarettir ve bunu iyi okumak lazım.
Denizli toparlanıyor
Ege derbisinde gol düellosu vardı. Son haftaların iki formda ekibi Akhisar’da kozlarını paylaştı. Osman Özköylü yönetiminde tekrar ayağa kalkan Denizlispor, 3 maçlık seri galibiyetin ardından, zorlu bir deplasmanda, güçlü rakibi karşısında beraberlik çıkarmayı başardı. Denizlispor’un tecrübesiyle gün geçtikçe bu lige ağırlığını koyacağını tahmin ediyorum. Akhisar Belediyespor ise; bir ilçe takımı olarak gerçekten büyük bir performans gösteriyor... Kayseri’de ise beklenen bir sonuç çıktı ortaya. Kasımpaşa, sezona Süper Lig parolasıyla başlayan bir ekip... Erciyesspor ise sezon başı çoğunluğun, “Bu takım ligde kalsın, yeter” dediği bir ekipti. Ancak Fikret Yılmaz yönetimde önemli bir performansla yarışa ortak olan Erciyesspor, güçlü rakibi önünde evinde, 2-2’lik bir skorla sahadan ayrıldı. Devre arası gereken takviyeler yapılırsa Erciyes, ilk yarıda yaptığını ikinci yarıda da yapar. Kasımpaşa’nın ise artık lige sarılıp, seri galibiyetler alması lazım. Çünkü bu kadro bunun gerçekleşmesi için yeterli...
Bolu’ya 3 puan yetmedi!
Boluspor, karla kaplı bir zeminde, çok zor geçebilecek bir karşılaşmayı, erken bir golle öne geçip, kazandı. Kritik bir galibiyetti, Boluspor için... Çünkü kazanamasaydı, öndeki gruptan bir nebze de olsa kopacaktı. Fakat bu 3 puan, Yarenler’de sorunları çözmedi. Maçın ardından sert açıklamalarda bulunan teknik direktör Cihat Arslan’ın şok bir şekilde görevine son verildi. Karşıyaka ise inişli çıkışlı bir grafik çiziyor. Bu maçtan beklentileri, en azından bir puandı. Ancak aradıkları beraberlik golünü bulamadan, evlerine döndüler. Konyaspor ise rekora doğru gidiyor. 15 maçta 9 beraberlik aldılar. Adana deplasmanında da beklenen sonuç ortaya çıktı ve 0-0’la, 90 dakikadan ayrıldılar. 1. Lig’in tek mağlubiyetle en az yenilen takımı Konyaspor’un, bu başarısı takdire değer. Ancak 3 puanlı sistemde, “beraberlikler takımı” olmak, pek de işe yaramıyor.
Buca golcüleriyle güldü
Gaziantep Büyükşehir Belediyespor, geçen sezonlarını mumla arıyor. Bu ruh haliyle çıktığı karşılaşmada, Kartalspor gibi “nerede ne yapacağı belli olmayan” kaliteli bir ekibi, 2-0’la geçip, derin bir nefes aldılar. İzmir’de de Bucaspor, son haftalarda morallenen rakibi Göztepe’yi, golcüsü Abdulkadir ve genç yetenek Civar’ın attığı gollerle 2-1 yenip, lige “merhaba” dedi. İstanbul’daki gol düellosunu ise konuk ekip Sakaryaspor kazandı. Aslında iki takım için de “6 puanlık” dediğimiz maçlardan biriydi ve gülen Tatangalar oldu...
‘’Kıymetinizi bilin!‘’
Ortalık toz duman... Süper Lig’de yaşanan kaos, ister istemez 1.Lig’i biraz gölgede bıraktı. Çünkü futbol değil, şike ve vetoyu konuşmaktan “futbolda neler oluyor’ demeyi hep birlikte unuttuk. Kamuoyunda ortak kanı, “Bu sezon futboldan soğuduk, içimizden maç seyretmek gelmiyor” şeklinde... Aslında kitleler haksız da değil. Ama kitlelere şu soruyu soru kendimizi sorgulamamız lazım. Olaylar, bağıra bağıra bu noktaya gelirken, herkes herşeyi görmemezlikten-duymamazlıktan geldi. Herkes taraftar duygusuyla, “Aman benim takımıma bir şey olmasın, kazanalım da nasıl olursa olsun. Önemli olan kazanmak” duygusuyla, hiç tepki göstermedi. Hatta, “Helal olsun, iş bitirici başkan. Tuttuğunu koparan adam” gibi usulsüzlükleri, sergilenen çarpıklıkları alkışladı.
Dokunulmazlar yine aynı!
Sonuçta bugünlere geldik, kısaca deniz bitti, kara göründü. Hiç bir şey, iyi veya kötü, sonsuza kadar devam etmez. Ama Türkiye’de yaşananlar çok aleni ve açıkken, dokunulmaz güçler yine kendilerine dokundurmadı. Oysa bu işlere zamanında müdahale edilseydi, şimdi bu işlerden suçlananlar için daha iyi olur ve herkes ayağını denk alırdı. “Bak o yaptı, ben niye yapmayayım” ya da “Bana bir şey olmaz. Arkamda çok büyük bir kitle var. Kimse bana dokunmaya cesaret edemez” gibi düşünceler insanları pervasızlaştırdı, küstahlaştırdı. Bugün Türkiye’de yaşanan kaosun en büyük sorumlusu, Türk futbolunu yöneten(!) üç büyüklerdir... Bunları derbinin oynanacağı gün yazıyorum malesef. Ama herkes biliyor ki, bu hale getirdikleri ortam yüzünden belki de kalite açısından tarihin en düşük düzeyde derbisi oynanacak. Bana göre sadece sonuç merak edilecek ama kimse geçmiş yıllarda olduğu gibi, “Dünyanın en önemli derbisi” gibi, klişe olmuş söylemlerde bulunmayacak. Çünkü bu ortamda, böyle bir şey söylemek kadar komik bir hal olamaz bence.
Bakın ben bile 15 yıldır 1.Lig’in panoramasını yazan bir kişi olarak, daha futbola, maçlara gelemedim. Çünkü futbolun konuşulacak tarafı kalmadi ki... Kimse, “Kardeşim bütün olay Süper Lig’de” falan demesin. Bugün yaşanalar, futbol ailesinin, futbol liglerinin hepsini, çok yakından ilgilendiriyor. Adı geçen şahısların, takımların, yöneticilerin hepsi, Süper Lig’den mi sadece! Ama şunu unutmayalım, her karanlığın arkasında aydınlık vardır. Gecenin en karanlık hali, aydınlığa en yakın olan zamandır. Umarım ve temenni ederim ki, bugün o gündür.
Kulüpler Birliği ne yapar...
Bir an evvel hukuksal süreç işler, cezası olanlar çeker, suçsuz olanlar bir an evvel beraat eder, böylece asli işimize döneriz. Ama gelinen noktada, bundan sonra artık başta Futbol Federasyonu olmak üzere, kulüp başkanlarının kapalı kapılar ardında başka, kamuoyu önünde başka konuşan kimliklerinden sıyrılıp, gerçekçi hareket etmeleri gerek. Bugün “Kulüpler Birliği” diye bir kurum var. Bu kurum, sadece toplantı yapan ve “Digitürk’ten ne kadar para alırım”ın peşine düşen ve sadece Süper Lig’i düşünen, başka ligler yokmuş gibi davranan, bir topluluk. Sanki ilelebet, hep Süper Lig’de kalacak takımları, hiç bir zaman alt liglere düşmeyecekler. Zaten düştükleri zaman, başkanların feryatlarını duyuyorum, ama içimden de “Aklınız neredeydi, niye Süper Lig’deyken toplantılarda, bir-iki kelam etmediniz” demek geliyor.
Yılların patlamasıdır
Bu konuda son sözü söyledim, artık sona geldik. Bugün yaşananlar, yılların birikmiş ve halı altına süpürülmüş sorunlarının patlamasıdır. Geçmişten bugüne, tüm yönetimlerin sorumluluğu vardır yaşananlarda. 6222 sayılı yasanın düzeltilmesi veya kabul edilmesi, geçici bir çözümdür. Olaya, kurumsal çözümler getirilmeli. Futbol Federasyonu seçiminden, kurulmasına kadar önemli radikal kararlar alınmalı. Diyetlerle gelen ve karar alırken talimatları değil, bazı kulüp ve başkanları gözeten anlayıştan, sıyrılmamız lazım.
Son bir örnekle kapatayım konuyu: Elmander’in cezasını indiren kurul, hangi kriterlere göre bunu yaptı. O kurulda o hareketi süzecek kişilerin, futbolla olan ilgisi ve bilgisi ne kadar? Bu sorunun cevabı, bence çok önemli. Hayatında o havayı solumamış, ömrü ofislerde geçmiş insanlar, bir karşılaşmada verilen kritik bir kararı, indirme ve yükseltme hakkına sahip olamaz. Bu hakka sahip, bilirkişi konumundaki kişilere sormaları lazım...
Rize maçı yeterli
Ligimiz için de kısa bir kelam edelim ve bu haftayı da böyle kapatalım: Galibiyeti olmayan iki takımdan biri olan Güngörenspor, bu hafta lider Rizespor ile deplasmanda oynadı. Biri birinci, biri de sonucuydu maç öncesi... 90 dakikanın sonunda çıkan sonuç: 0-0. Herhalde, ligi özetlemek ve tanımlamak için bu skor yeterli. Başta Akhisar Belediyespor olmak üzere, Göztepe’yi, Denizlispor’u, Karşıyaka’yı kutluyorum, iyi bir çıkış yakaladılar... Takımlara tavsiyem; futbolumuzun bu kaos ortamında, iyi futbol ve bol gollü maçlarla, 1.Lig’i cazibe merkezi haline getirmeleri ellerinde... Yani ligin kıymeti bilinirse, marka değeri de hakettiği yere tırmandırılabilir...
‘’Ne şiş, ne kebap...‘’
Aklı Lille maçında olan Trabzonspor rakibin kazanma isteğini kontrollü bir futbolla fazla yıpranmadan durdurmak istedi. Aslında Eneramo ve Rasmussen gibi iki önemli hücum silahından yoksun Sivasspor sahaya savunma ağırlıklı bir kadroyla çıkmıştı. Bütün hafta işlenen, Trabzonspor’un bütün gücünü Fransa’daki maça saklayacağı görüşünün etkisiyle biraz da favori çıkmanın yanıltıcı olacağını düşünen Rıza Çalımbay bir puanı sağlama almak istedi. Aradığı golü ilk yarıda bulan ev sahibi ekibin bu golün üstüne yatıp maçı bitirebileceğini tahmin ediyordu çoğunluk. Ancak kadro revizyonu daha doğrusu kadro rotasyonuna rağmen Trabzonspor’un dün gece ilk 11’de oynayan isimleri hatırı sayılır oyunculardı. İlk 45 dakikada mücadele gücü yüksek hareketli bir karşılaşma izledik.
İkinci yarıda sürprizler ön plana çıktı ve goller ardı ardına geldi. Sivasspor 2. golü atıp skoru perçinlemek isterken Henrique ile bir anda beraberliği yakalayan Trabzonspor’da moraller yükseldi. Ardından bir yan topta kaleci Borjan’ın büyük hatasında Volkan Şen topu filelere yollayınca Trabzonspor beklemediği bir anda galip duruma geçti. İşte bu dakikadan sonra oyun disiplini koptu ve orta alanlara çok çabuk geçilmeye başlandı. Sivasspor’un beraberliği yakalama çabasını Trabzonspor savunması ve kaleci Tolga boşa çıkarmadı. Erman Kılıç iki savunma oyuncusunun arasından kaleci Tolga’nın da gereksiz ileri çıkmasını fırsat bilip. topu aşırtma bir vuruşla filelere yolladı.
Dün gece mücadele vardı, sahanın azizliğinden kaynaklanan hatalar vardı, savunma ve kaleci hataları vardı. Bu hatalarda da denge vardı, maç da dengeli ve gollü bir skorla 2-2 beraberlikle bitti. Açıkçası ne şiş yandı ne kebap.