‘’İlk yumruğu vuran kazanır‘’
Antalyaspor kağıt üzerinde ağır basan bir kadroya sahip. Özellikle forvet yani ofansif gücü çok yüksek. O nedenle içerideki maçta işi bitirip rövanşa rahat gitmek isteyecekler. Ancak Adana Demirspor’un, Play-Off’u garantiledikten sonra aldığı iki 5 gollü yenilgi Antalyaspor’u rehavete sokmasın. Eğer Antalyaspor bu tuzağa düşerse finale çıkamaz. Adana Demirspor cephesinden bakarsak zaten sezon başı hedefleri Play-Off’tu ve yakaladılar. Konuk ekip ilk maçta alacağı bir beraberlik ya da tek farklı gollü yenilgiyle evinde final yolunu gözleyecek. Diğer eşleşmede Samsun’da evsahibi favori gözüküyor. Geçen sezon Samsunspor’a Play-Off’ta final oynatan Hüseyin Kalpar şimdi Alanyaspor’un başında. Samsunspor iyi bir iç saha takımı ve etkili bir taraftara sahip. Ancak Samsunspor’u bekleyen en büyük tehlike takım savunmasının kırılganlığı. Üstelik Alanyaspor’un Ayite gibi bir gol kralına sahip olması ve ilerideki üçlünün toplam 36 gol atmış olması önemli bir artı konuk ekip adına. Ayrıca Alanyaspor PTT 1.Lig’in yeni takımı olarak ilk sezonunda Play-Off’u yakalamış bir ekip olmanın rahatlığıyla baskısız oynayacak.
‘’Final Bursa'nın hakkıydı‘’
Çok ilginç... Bursa’daki 2-1’lik yenilgiye rağmen İstanbul’daki rövanşa konuk ekip cephesi umutlu baktı. Çünkü ilk maçta Bursaspor normal oyununun çok altında bir performans sergilemişti. İşte İstanbul’a galibiyete, tura gelen Bursaspor dün gece her şeyi istediği gibi, düşündüğü gibi sahaya yansıttı.
İlk yarıda özellikle sağ kanadı çok iyi kullanan Bursaspor, gole sol kanattan Volkan Şen ile ulaştı. Fenerbahçe ise ilk 45 dakikada iki pozisyonla kapattı devreyi. Bursaspor evinde oynar gibiydi. Gerçekten sezon ortalamasına uyan bir futbol sergiledi Timsah...
Panik yapmadılar
1-0’ı yakalayınca daha da iştahlandı ve dikkati elden bırakmadan oynadı Yeşil-Beyazlılar. Çünkü panik yapmadan atacakları bir gol Bursa’da oynanacak finali yakalamaları demekti. Nitekim aradıkları ikinci golü de Fernandao ile bulup amaçlarına ulaştılar. Bir de Kadlec’in kırmızı kart görmesi Bursaspor’un final yolunda işini kolaylaştırdı. Şamil ile gelen 3. gol ise Fenerbahçe’yi kelimenin tam anlamıyla şok etti.
Doğru işler!
Bursaspor sezonun en flaş takımı olarak finali hak etti. Üstelik Fenerbahçe gibi şampiyonluk adayı bir takıma Kadıköy’de 3 gol atıp elemek gerçekten takdire değer bir sonuç. Bu sezon başkanıyla, yönetimiyle, futbolcusuyla doğru işler yapan Bursaspor evinde final oynamayı çok istiyordu ve bunu başarmanın mutluğuyla da taraftarını güldürdü, kutluyorum.
‘’Kıskanmayın‘’
Bir sezon aradan sonra Süper Lig’e hoşgeldin Kayserispor. Geçen yıl 3 Mayıs’ta veda ettiler ve 2015’in 4 Mayıs’ında döndüler Sarı-Kırmızılılar. Sezon başlarken zirvenin en büyük favorisiydiler kuşkusuz. Ve beklendiği gibi rakiplerine oranla güçlü kadrosu, kaliteli yönetimiyle mutlu sona ulaşmayı başardılar. Bu başarı öyküsünü daha çok konuşuruz ama bir ayrıntı var ve bence şu an ondan söz edilmesi gerekiyor, kısaca ona değinmek istiyorum.
Hurma’nın kararı
Sezona Mutlu Topçu ile başlanmış, ancak sonuçlar istenildiği gibi gitmeyince Topçu görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı. Herkes takımın başına kimin geçeceğini merakla beklerken genel menacer Süleyman Hurma radikal bir karar alıp kulübün bünyesinde daha önce görev almış genç bir isme, Cüneyt Dumlupınar’a takımı teslim etti ve mutlu sonra ulaştı.
Dedikoduyu bırakın
Bakıyorum; sağda solda bu başarıyı gölgelemek isteyen, “Arkasında Süleyman Hurma olmasa başaramazdı” gibi kıskançlık dolu söylemler dolanıyor ortalıkta. Daha takımın çıktığı günün ertesinde, “Kayserispor’un yeni teknik patronu Alex de Souza” diye haber yapıyorlar. Elin oğlu Mourinho’ların, Villas Boas’ların arkasında durup başarılarıyla birlikte teknik direktör markaları yaratıyor. Biz de, “Nasıl olur?” deyip, yetenekli insanları linç etme peşindeyiz.
Sahip çıkalım
Mourinho, Robson’un tercümanlığından geldi, Boas’ın çıkış öyküsünü hepimiz biliyoruz, şimdi nerelerdeler herkes görüyor. İşte aradaki fark da bu, onlar nerelerde biz neredeyiz! Önümüzdeki sene Kayserispor bir başka teknik adamla yoluna devam edebilir. Cüneyt hoca kulüpte yine kalır, asla da gocunmaz. Ama önemli olan bu değil. Akademisyen kimliğe sahip birçok tecrübeli ismin yanında kaç yıldır yardımcılık yaptıktan sonra şans verilmiş ve başarıya ulaşmış genç bir hocaya sahip çıkalım, onore edelim.
Yiğitlik gerek!
Süleyman Hurma sahip çıkmış, iyi yapmış ve sonuç ortada; bir başarı öyküsü çıkmış. Ama iş; ‘üzüm yemek mi, bağı dövmek mi!’ olunca gelinen nokta bu malesef. Bir kişiyi sevmemek başka bir şey. Ancak şunu da unutmamak gerek. Türkçe’de bir söz vardır, “Yiğidi öldür ama hakkını yeme.” Bunu söylemek için de ‘Yiğit’ olmak lazım tabi...
‘’Kağıtta kolay sahada zor‘’
Konyaspor: Aykut Kocaman faktörü bir yere kadar. Son maçlarında Mersin karşısında lige havlu atmış bir hallere vardı. Belki futbolcular Arena’da vitrin maçına daha motive çıkacaktır. Ancak ligin bu döneminde Galatasaray, gol yese de bir fazlasını atacak güce sahip, kayıp yaşama ihtimali zayıf.
Mersin (D): Rıza Çalımbay bir Beşiktaşlı. Hisleri ve takımının rahat konumu birleşince Galatasaray zorlanabilir. Mersin gerçekten iyi motive olduğu maçlarda puan veya puanlar alabiliyor. Bu sezon düşme potasından çok uzak olmaları ve bu tür rahatlıkta maçları oynama alışkanlıkları yüksek. Galatasaray’ın canını yakarsa sürpriz olmaz.
Gençlerbirliği: Gençlerbirliği de Mersin gibi müthiş geri dönüşler yapan bir takım. Üstelik kontralar için çok uygun bir kadrosu var. Galatasaray, kalesinde çok tehlike yaşayabilir. Ofansif kalitesi ve bölüm bölüm rakibe yaptığı baskıyı düşünürsek Galatasaray kazanır ama Muslera maça damgasını vurursa şaşırmayın.
Beşiktaş: Bence Galatasaray bu maça kayıpsız gelirse en kolay maçı olabilir. Çünkü Beşiktaş’ın hem derbi karnesi iyi değil hem de bu maçı kaldıracak gerginliğe sahip bir kadroları yok. Üstelik bitime bir hafta kala müthiş bir taraftar desteğiyle oynayacak Galatasaray, Beşiktaş’a göre bir adım önde olur.
Rizespor (D): Rizespor’un puan cetvelindeki durumu bu karşılaşma öncesinde maçın kolay mı zor mu geçeceğini belirler. Her ne olursa olsun çok kırılgan bir yapıdaki takım savunmasına sahip Karadeniz temsilcisi karşısında Galatasaray ihtiyacı olanı alır.
‘’Güzel hücüm, iyi sonuç‘’
Arena’da bekledimiz gibi gollü bir maç oldu. İki takımın da en büyük zaafı malum kolay gol yemeleri. Hal böyle olunca bol pozisyonlu, tribünler adına zevkli bir maç izledik. Bir kupa maçı ve ilk ayağında avantaj yakalamak isteyen takımların mücadelesiydi. Sivas aslında maça müthiş başladı, iyi oynarken golü de buldu ve ardından Da Costa ile 2-0’da buluyordu. Ancak Sabri’nin beraberlik golünden sonra dağılan ve kontrolü kaçıran bir Sivasspor izledik. Sergen Yalçın’ın ekibi top ayağındayken ligin en iyi takımlarından biri ancak top rakibin ayağındayken aynı şeyleri söylemek çok zor. Nitekim Galatasaray orta alanda hakimiyeti kurunca öne geçmeyi de başardı.
İkinci yarı aynı ilk yarı gibiydi. Burhan’ın direkten dönen topu ve Utaka’nın boş kaleye atamadığı mutlak pozisyon, belki de Sivas adına maçın kırılma anıydı.
Dün gece Galatasaray taraftarı Melo’yu alkışladı. Brezilyalı’nın mücadelesine hırsına saygımız var ama faullerine asla değil. İlker Meral’in, Melo’nun faullerine sarı kart göstermemesi hoş değildi. Lig maçı olsa, Sivasspor bu kadar açık oynamayabilirdi. Kupada avantajlı olmak için Sergen böyle bir taktik uyguladı ama Arena’da biraz daha kontrollü futbol doğru olurdu diye düşünüyorum.
Galatasaray kupada final için iyi bir skor yakalarken dün gece hücumsal anlamda da fark yarattı. Bruma’da biraz kıpırdanma gördük. Bu da Galatasaray adına gecenin bir başka kazancıydı. Sabri’yi unutmadık elbette. Sarı-Kırmızılar’ın tecrübeli ismi, çok güzel bir golün yanı sıra futboluyla da alkışı haketti.
‘’Timsah ısırmadı!‘’
Bursaspor kupanın ilk ayağında evinde hiç de iyi gününde değildi. Fenerbahçe ile İstanbul’da oynanan maçın ardından etkili tribün desteği takım üzerinde ters tepki yaratmıştı. Fernandao’nun maçın başında kaçırdığı gol ve Belluschi ile gelen beraberlik golü haricinde evinde pozisyon bulamayan bir Bursaspor vardı sahada. Fenerbahçe’de İsmail Kartal, Eskişehir beraberliğinin faturasını bazı futbolculara kesmiş ve sahaya daha disiplinli, daha ayakları yere basan bir takım sürmüştü. 4-4-1- 1 gibi oynayan Fenerbahçe, orta alandaki üstünlüğüyle Fernandao’nun pas bağlantısını yok etti. Sakin ve kontrollü oynayan Fenerbahçe bir orta alandan kapılan, bir de serbest atıştan gelen 2 golle yarıyı önde bitirdi. Aslında Başakşehir maçındaki ilk yarıdan ders çıkarmamış Bursaspor. Özellikle Bursaspor’un sol kanadını çok iyi kullandı Fenerbahçe. Şenol Güneş 60’a kadar dayanabildi Volkan Şen’e ve oyundan aldı. Bence bu dakikada iki değişiklik yapıp Bakambu’yu da almalıydı. Bursaspor’un bu sezonki başarılı performansında önplana çıkan özelliği kanatları iyi kullanmasıydı. Ancak dün gece son 25’te yapılan değişiklikten sonra kıpırdayan ve rakibe karşı baskılı olan bir Bursaspor izledik. Ama şu bir gerçek ki Fernandao atamadığı zaman Bursaspor’un işi zor.
Dün gece Brezilyalı az ama çok önemli gollük pozisyonları kaçırdı. Bence Bursaspor bu maçı orta alanda kaybetti ve oyunun iki tarafını da iyi oynayamadı. Fenerbahçe ise dış sahada oynanması gerektiği gibi oynadı ve zorlandığı anlarda da kalesinde devleşen Volkan ile skoru korumasını bildi. Bursaspor kupada avantajını yitirdi, ikinci maçta Kadıköy’de final için zoru başarmak adına sahaya çıkacak.
‘’Federasyon işbaşına!‘’
PTT 1. Lig’de zor haftalar başladı. Düşme hattında kopmalar yavaş yavaş gözler görülür bir şekilde ortaya çıkıyor. Orduspor için umutsuz vaka diyebiliriz. Gerçekten de Karadeniz’in bu güzelim kenti hakkında bunları yazarken içim cız ediyor. Bir şehir bir kulüp 26 yıllık uzun bir aranın ardından Süper Lig’e çıktıktan sonra böyle bir hızlı düşüşle çakılması inanılır gibi değil.
Denizlispor da aynı
Diğer adaylara baktığımızda Denizlispor hakkında da konuşmak lazım. Türkiye’de ilk defa saha kenarında demir parmaklıkları, telleri kaldırmış bir kentten bahsediyoruz. Ne yazık ki içeride dışarıda kaybeden bir takım olarak her geçen hafta umutları azalıyor.
Sorun kötü yönetimler
Öte yandan Ege’nin iki ekibi Bucaspor ve Manisaspor üst üste aldıkları kötü sonuçlarla kan kaybediyorlar. Bakın saydığım bu 4 takım yakın zamanda Süper Lig’deydiler ve şimdi ne durumdalar! Asıl önemli olan konu bu takımlar niye bu hale geldiler? Bunun başlıca nedeni kesinlikle kötü yönetilmeleri. Süper Lig’e çıktıktan sonra yapılan yanlış transferler ve borç batağına girmeleri, işin içinden çıkılmaz noktaya getirdi onları. Bu kulüplerin yöneticilerine sormak lazım... Bu harcamaları yaparken, bütçeleri kullanırken hiç geriye doğru bakmadınız mı! Oysa yakın geçmişe baksalar, Kocaelispor, Sakaryaspor, Malatyaspor gibi bir zamanlar Süper Lig’i titreten ekiplerin şimdilerde ne durumda olduklarından ders çıkarabilirlerdi. Bu ismini saydığım kulüpler hep bu günü kurtaran ve geleceği düşünmeden yapılan harcamalar yüzünden bu hale geldiler.
Kriterler hayata geçsin
Tabii ki bütün bunların birçoğu bilinen ve dile getirilen konular. Gelelim bunun çözümüne; bu noktada iş futbol federasyonunundur. Kulüplerin harcamaları denetlenmezse, bir takım yanlışlara göz yumulursa borç batağı içinde birçok kulüp daha olacaktır. Kriter kelimesinin içi doldurulmalı ve yaptırımlar uygulanmalı. Bence kulüplere ceza verirken, kulüpleri bu duruma düşürenler de cezalandırılmalı. Eğer futbol federasyonu bunu yaparsa herkes taşın altına elini sokarken düşünür. Neyse bugün yarıştan ziyade sorunlardan bahsettik. Çünkü yarış her zaman var, ama ortada kulüp kalmazsa, ne yarış kalır ne de futbol!
‘’Beşiktaş eski coşkusundan uzak‘’
Başakşehir'de aşırı yağmur altında oynandı karşılaşma. Hava şartları zemini her şeye rağmen etkilemedi. Ancak futbolcular için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Özellikle iki takımda da yorulan futbolcular vardı sahada. Başakşehir'den Visca, Mossoro bildiğimiz güçlerinin altındaydılar. Beşiktaş'ta ise başta Gökhan Töre olmak üzere Sosa ve Olcay gibi skoru etkileyecek isimler pek de gününde değillerdi.
İlk 45 dakikada daha baskın olan oyunu kontrol altında tutan taraf Başakşehir'di. Ancak net gol pozisyonlarını atamayan kim derseniz Beşiktaş'tı. Beşiktaş, Avrupa kupasına veda ettikten sonra bildiğimiz coşkusundan uzak bir görünümde. Genç kaleci Günay böyle zorlu bir macın altından kalkmasını bildi. Beşiktaş özellikle orta alanda rakibine üstünlük sağlamakta zorlandı. Bilic ikinci yarıda Tolgay ve Olcay'ı alıp Oğuzhan ile Cenk Tosun'u sokup vites yükseltmek istedi. Ancak bu değişiklik Başakşehir'in orta alandaki üstünlüğünü pekiştirdi. Artık Beşiktaş'ın kazanması icin bireysel yeteneklerin devreye girmesi lazımdı. Çünkü bu oyunla kazanmak ve organize ataklar yapması zor görünüyordu. Ya bir duran top, ya süreriz bir şut Beşiktaş için skoru lehine çevirme sebebi olabilirdi.
Dün gece Başakşehir'de Doka, Visca, Mossoro üçlüsü Mehmet Batdal'In performansına biraz ayak uydurabilseler 3 puana çok kolay ulaşabilirlerdi. Beşiktaş için dün geceki futbolun karşılığı olsa olsa bir puandı. Şampiyonluk yarışında olan bir ekip koskoca ikinci yarıda rakip kalede net bir gol pozisyonu bulamaması düşündürücü. Bilic son ofansif hamlesi Kerim Frei oldu ancak iyi kapanan Başakşehir karşısında o da çare olmadı.
Özetle Abdullah Avcı yıllardır olduğu gibi büyüklere çelme takmayı bu maçta da başardı ve Beşiktaş 3 puan için geldiği maçta bir puana razı oldu.