‘’Akılcı fırsat transferleri‘’
Icardi, Mata, Yusuf, Ross ve Rashica transferlerini son gün bitiren Galatasaray akılcı fırsat transferleriyle tüm açıklarını kapattı. 34 yaşındaki Mata’yı saymazsak Icardi dahil tüm transferler 30 yaş altında. Icardi ihtişamlı İnter sezonlarının ardından 2019/20 sezonununda Neymar, Mbappe, Cavani, Sarabia, Moting, Di Maria’nın olduğu PSG’ye giderek büyük bir meydan okumaya kalkıştı. İlk sezonunda Tuchel’in 26 maça 11 başlattığı Arjantinli forvet, Messi’nin de gelmesiyle dakikalarını kaybetti.
Galatasaray’da rekabeti sağlamak adına müthiş bir transfer. Yıllardır United’ta olan ama son iki sezondur büyük bir düşüş yaşayan Mata, tecrübe transferi olabilir. Yusuf, yabancı statüsünde oynayacağından yerli aritmetiği Okan Buruk’u zorlayacak gibi görünüyor. Henüz 21 yaşında olmasına rağmen yeterli tecrübe ve fizik güce sahip Ross ise stoperlere iyi bir alternatif. Rashica ise varlığıyla Yunus ve Kerem’i rekabete çekecek kadar iyi bir forvet.
‘’Bunaltıcı baskı‘’
Jesus, kaybettiği Konya maçından tam 6 oyuncuyu (Valencia cezalıydı) değiştirip, Kadıköy’de çok yüksek şiddette baskı yapacak bir 11 tercih etti. Pedro ile King’in ön alan baskısı o kadar bunaltıcıydı ki, topa sahip olmayı seven Kayserispor, meşin yuvarlağı Fenerbahçe ceza sahasına getirecek fırsatı bile bulamadı. İlk yarıda Joao Pedro topuk pasları, topa dokunuşları, yeteneği ve golüyle büyük fark yarattı. Pedro ile King’in ön alan baskısı Crespo’yu, Kayserispor ceza yayına yaklaştırdı, ikinci toplara koşturdu. Portekizli orta saha, bu sayede oyunda kaldığı süre içerisinde neredeyse tüm hücum aksiyonlarının içinde yer aldı.
Jesus maçı o kadar iyi yaşıyordu ki kenarda bir ara taç atışını yapsın diye Alioski’yi itecek noktaya kadar geldi. Jesus’un enerjisi tüm takıma yansıdı desek abartmış olmayız. Jesus, takımından öyle şiddetli bir baskı istedi ki Kayserispor ilk yarıda Fenerbahçe ceza sahasına bile giremediği gibi tek bir şut deneyemedi. Bu bunaltıcı baskının arttığı 50. dakikada Ferdi orta sahada kazandığı ikili mücadeleyle geçiş atağını başlattı ve King de o atağı bir Premier Lig golüyle bitirerek maçın fişini çekti.
Son dönemin en rahat maçı
Fenerbahçe o kadar yüksek vitesle baskı yaptı ki Kayserispor ilk kez 73. dakikada rakip ceza sahasında topla buluştu ve ilk şutunu kaleye gönderebildi. Rakip kaleye doğru hücum koşuları yapmak kolaydır, Fenerbahçeli futbolcular hücumda o kadar doğru ve yüksek şiddetli savunma koşuları yaptılar ki Kayserispor’u orta çizginin ötesine geçirmediler. Sanırım Fenerbahçe taraftarı son dönemin en rahat maçını dün gece Kayserispor karşısında izlemiş olabilir.
‘’Risk mi, şans mı?‘’
Belçikalı santrfor geçen yıl Beşiktaş ile çok güzel anılar biriktirmemiş olsa da 14 gol 5 asistlik performansıyla kariyerindeki iyi istatistikli sezonlardan birini geride bıraktı. Ne var ki, attıklarından ziyade atamadıklarıyla Beşiktaş taraftarının hafızalarına kazınarak ayrıldı. Batshuayi’nin sorunu rakip ceza sahasında topla buluşmak değil, atağı doğru bitirecek tercihleri yapamamaktı.
Fenerbahçe açısından Batshuayi bir risk olarak değerlendirilebilir. Ama Batshuayi açısından Fenerbahçe önemli bir çıkış fırsatı olabilir. Bildiği, acemiliğini attığı bir ligde tecrübeli bir hoca ve iyi bir kadronun santrforu olmak büyük avantajlar barındırabilir. Jesus’un; rakip stoperlere sırtını dayayarak blok arasına top isteyecek, kendi stoperlerinden uzun çıkan topları indirecek, Emre, Samuel, Rossi veya Ferdi ile hızlı geçişlerini aynı oranda hızlı bitirecek bir santrfora ihtiyacı olduğu aşikâr.
‘’Tam Avcı'ya göre‘’
OPTA verilerine göre Maxi Gomez La Liga’ya adım attığı günden beri Benzema’dan sonra en çok kafa golü atan futbolcu. Gollerinin yüzde 34.6’sını havadan atmış olması Abdullah Avcı’nın oyun planında yüksek topların sayısının artacağı anlamına gelebilir. Avcı’nın hücum planında hedefsiz yüksek top sadece tehlike anında kullanılan bir silah olmuştur. Kopenhag rövanşında tam 35 orta deneyip sıfır çeken Trabzonspor için Gomez’in varlığı pasla açamadığı rakiplere ekstra setler anlamına gelebilir.
Çift forvet oynar
1.86 boyundaki Gomez geniş omuzlu, kas kütlesi yüksek ve mücadeleyi seven bir santrfor. Uruguay’dan Avrupa’ya adım attığında Celta Vigo formasıyla 4-3-3’ün santrforu oldu ve iki sezon çift hanelerde gol üretti. Valencia’da ise 4 farklı hocayla genelde 4-4-2’nin santrforu oldu. Rakip stoperlerle mücadele etmeyi seven Gomez’le birlikte Umut Bozok’un da gelişi Avcı’yı saha düzeninde Bakasetas ve Abdülkadir’in eksikliklerinde ikili forvet oynamaya yöneltebilir.
Seçenekler arttı
Bu da aslında Trabzonspor adına önemli bir sorunu gidermek anlamına gelebilir. Zira Avcı döneminde Trabzonspor’un oynamakta en zorlandığı daha doğrusu en az verim aldığı düzen 4-4-2 denebilir. Avcı’nın Djaniny-Cornelius ikilisi aynı anda sahadayken aldığı düşük verim göz önünde tutulduğunda Umut-Gomez ikilisiyle 2’li forvet üzerinde durması yüksek ihtimalmiş gibi duruyor. Gomez ve Umut Bozok’la birlikte Trabzonspor’un hücum portföyüne yeni enstrümanlar eklenebilir. Kopenhag elenişinde olduğu gibi oyunun sıkıştığı anlarda bir tane güçlü, bir tane bitirici santrforla denenecek 4-4-2 veya türevleri en güçlü maç çözücü seçenek olabilir.
‘’Büyük kararlar‘’
Valencia 22. dakikada tartışmalı bir kararla oyundan atıldıktan sonra Jorge Jesus, Lemos’u çıkarıp santrfora Serdar Dursun’u alarak maçın dengesini elinde tuttu. Bu değişimin ardından Fenerbahçe 3’lüden 4’lü savunmaya dönerek Konyaspor’un defans arkasına top atmasını umut etti. İlhan Palut ve öğrencileri de böyle yaptı. Rakibi eksik kalmasına rağmen topun hakimiyetini eline alamayan Konyaspor sete yerleşip oyunu çizgilere doğru genişletmek ya da ön alan baskısıyla geçiş hücumları yerine savunma arkasına top indirmeyi tercih etti. Bu da onlara ilk 45 dakikada tam 7 ofsayt olarak döndü. Sanırım bu Jesus’un planladığından bile fazlaydı.
İlginç senaryo
Jesus, ikinci yarıya başlarken Samuel ve İrfan Can hamleleriyle başlayıp sahada daha dengeli kalmayı hedefledi. Sağ beke geçen Samuel’in Guilherme’nin arkasına yaptığı koşular Konyaspor’u zorlamaya başlamışken aldığı bir faul sonrası Adil ikinci sarıdan atıldı. Fakat Konyaspor eksildikten sonra 11-10 iken eline alamadığı momentuma kavuştu. Sonrası ilginç bir senaryoya evrildi. Bytyqi’nin sol kenardan savunmanın göbeğine yaptığı ortayı Muhammed kafayla ağlara gönderdi.
Cesur hamleler
Maç 11-11 giderken rakip kaleye gitmekte zorlanan bir Fenerbahçe izlerken Valencia atıldıktan sonra Jesus’un cesur hamleleri takımını sahada dik tuttu. Konyaspor ise sahada bir kişi fazla olmasına rağmen doğru stratejiyi bulmakta zorlandı. Ne zaman ki Adil de atıldı ve sahada takımlar 10-10 mücadele etmeye başladı o andan itibaren ibre Konyaspor’a döndü.
‘’Trabzonspor için dengeli bir grup‘’
Monaco, Fransa Ligi’ni geçen sezon 3. bitirdikten sonra sezonun yıldızlarından 2000 doğumlu orta saha oyuncusu Aurelien Tchouameni’yi tam 80 milyon Euro’ya Real Madrid’e sattı. Niko Kovac’ın yerine geçen sezon ortasında Club Brugge’den Philippe Clement’i getiren Monaco Fransa Lig 1’e kötü bir giriş yaptı denebilir. Kadrosunda Ben Yedder, Martins, Golovin, Volland, Badiashile, Sarr gibi değerli futbolcular barındıran Monaco’nun Trabzonspor’u en zorlayacak takım olduğunu söylemek gerek.
Kızılyıldız sert takım
Geçen sezon Sırbistan Ligi’ni şampiyon tamamlayan Kızılyıldız, Avrupa Ligi’nde de grup aşamasını lider tamamlayıp son 16 turunda daha sonra kupada finale kadar gidecek Rangers’a elenmişti. Kızılyıldız’ı yıllarca İtalya’da Lazio ve İnter forması giymiş Dejan Stankoviç çalıştırıyordu. Çizme’deki taktiksel birikimlerini antrenörlüğünde de fazlasıyla gösteren Stankoviç, sezona 6/6’lık görkemli bir giriş yaptı. Buna rağmen, Devler Ligi'nden elendikleri gerekçesiyle dün istifa etmesiişleri karıştırdı. Yeni hoca Milojevic'in neler yapacağını kestirmek zor.
Zayıf halka ama...
Macar Ligi’nin son şampiyonu Ferencvaros’u 2016 ile 2021 arasını Rusya Milli Takımı’nın başında geçiren Stanislav Cherchesov çalıştırıyor. Macar ekibinin başına geldiği Ocak 2022’den itibaren hedefini Avrupa olarak belirleyen Cherchesov, Şampiyonlar Ligi’nde iki ön eleme geçip üçüncüde Karabağ’a elenerek Avrupa Ligi’ne indi. Kadro olarak grubun zayıf halkası gibi görünse de teknik direktörünün tecrübesine güveniyor.
‘’Yanlış oyun‘’
Abdullah Avcı’nın Kopenhag deplasmanında oynadığı kötü ilk yarının faturasını Trezeguet ve orta sahada tekli plana kesmiş olacak ki Trabzon’da senaryoyu yeniden uyarladı. Dorukhan ile Siopis’i merkezde ikili kullanan Avcı, sol forvette Djaniny’yi sağda ise Abdülkadir Ömür’ü tercih etti. Avcı’nın planı özellikle ilk yarıda neredeyse hiç tutmadı. Dorukhan stoperlerin arasında atıl kalırken iş Bartra’nun atacağı uzun toplara yıkıldı. Trabzonspor’un topu rakip kaleye pas örgüsüyle geçirmesi gerekirken yüksek ve uzun paslar bol bol top kaybetmelerine neden oldu.
Hücumda problem vardı
Trabzonspor’un hücumda bir başka problemi daha ortaya çıktı. Bekleri oyunu çizgiye doğru genişletip orta sahalarin gelmesini beklemek yerine çabuk ve panik ortalar yapmayı tercih ettiler. Bu durum Trabzonspor’un bol bol hedefsiz orta yapmasına ve Kopenhag savunmasının cepheden gelen bu topları rahat savunmasına yol açtı. Sanırım Abdullah Avcı’nın dün gece en şaşırtıcı kararı oyuna geç müdahaleleriydi. İlk maçın kötüsü olsa da Trezeguet’in 66’ya kadar girmemesi maçın momentumunu Kopenhag’da bıraktı.
‘’Alli için riske değer‘’
Beşiktaş; taraftarı, stadı ve Avrupa’da olmadığından haftada 1 maçlık takvimiyle Dele Alli için uygun bir seçenek. Henüz 26 yaşında, iki sezon öncesine kadar Tottenham ve İngiltere Milli Takımı’nın üzerine plan yapılan futbolcusu için riske girmeye değer Dele Alli hamlesiyle, Ismael hoca geri dörtlüsünde sadece sağ stoperde yerli opsiyonuna sahip olacak gibi görünüyor. Eğer yerli-yabancı aritmetiğini bir yana bırakırsak Weghorst’un arkasında Nkodou-Alli-Ghezzal ile rüya gibi bir hücum hattı kurulabilir.
Önce Tottenham’daki konforlu oyun alanını, peşinden İngiltere Milli Takımı’nı kaybettikten sonra Everton’ı çıkış fırsatı olarak gören Dele Alli, Frank Lampard’ın masalında bir kahraman olmayı beklerken kendini çıkış kapısına doğru koşarken buldu. Sezonun son maçındaki Arsenal maçı hariç tek bir müsabakaya bile 11 başlayamayan Dele Alli, çok zorlandığı Premier Lig temposunun altında, hayata yeniden döneceği bir lig ve kulüp arıyor. Beşiktaş; taraftarı, stadı, tesisi ve Avrupa Kupası olmadığından haftada 1 maçlık takvimiyle Dele Alli için uygun bir seçenek. Bunun üzerine İstanbul’un futbolcular için yüksek yaşam standartları eklendiğinde Alli’nin önceliği olması bile beklenebilir.
Özne Dele’yse...
Beşiktaş cephesinden bakıldığında, ‘Dele Alli standardında bir 10 numaraya ihtiyaç var mı ve bu riske girmeye değer mi?’ sorusu sorulabilir. Sorunun öznesi Dele Alli ise cevabı evet olur. Henüz 26 yaşında, iki sezon öncesine kadar Tottenham ve İngiltere Milli Takımı’nın üzerine plan yapılan futbolcusu için o riske girmeye değer. Ne var ki, Beşiktaş’ı en zorlayacak kısım sahadaki yerli aritmetiğine uyum olacaktır. Dele Alli’ye sahada yer açmak için Valerien Ismail’in elinde çok fazla seçenek olmaması şimdilik en büyük handikap.
Ersin avantajı...
Alli gelirse, Ismael hoca kaleci Ersin avantajına rağmen geri dörtlüsünde sadece sağ stoperde yerli opsiyonuna sahip görünüyor. Merkezde ise Berkay ya da Salih’ten sadece bir tanesini kullanabilir. Zira Gedson’u kesmek kolay olmamakla birlikte Souza döndüğünde Ismael tercihlerinde daha da zorlanacaktır. Eğer yerli-yabancı aritmetiğini bir yana bırakırsak Weghorst’un arkasında N’Kodou-Alli-Ghezzal ile rüya gibi bir hücum hattı kurulabilir.