‘’Uzun pasların takımı‘’
Jorge Jesus, geçen sezonki ideal 11’inden 6 oyuncusunu kaybeden Kasımpaşa’ya karşı ilk dakikadan itibaren uzun paslarla gitmeyi tercih etti. Kaleci Altay dahil olmak üzere herkes Kasımpaşa savunmasının arkasına top indirmek için yarıştı. Haksız da sayılmazlar ziraKasımpaşa savunması o kadar boşluk bıraktı ki sadece ilk 35 dakikada Fenerbahçe uzun toplarla 7 kez tehlikeli pozisyon üretti. Bunlardan 2 gol, 1 kırmızı kart çıktığını hatırlatmakta fayda var.
Jesus'un imza golleri
Fenerbahçe, Jesus ile bu uzun top oyununu hemen her rakibe karşı oynuyor. Orta sahası pasörlerden kurulu ve topa sahip olmayı seven bir takıma karşı bu sistem krize girebilir elbette. Sanırım Jesus krizi karşılaştığı anda çözmeyi düşünüyor. Ama Kasımpaşa karşısında King’in üçüncü pas sonunda attığı ilk gol bu sistemin imza setlerinden biriydi. Altay’dan Ferdi’ye uzun metrajlı pas, Ferdi’nin çabuk düşünüp hızlı verdiği pas ve King’in golü. Bu imza hücum setinden, maç boyunca fazlaca izledik. Kırmızı karttan önce Szalai’den çıkan 50 metrelik uzun pas ve Valencia’nın düşürülmesiyle biten pozisyonun mantığı, örgüsü aynı.
Valencia tatmin etti
Gelelim bireysel performanslara… King, Valencia’yla birlikte sahanın yıldızıydı. Attığı gol kadar, kazandığı topları arkadaşlarına taşıması kıymetliydi. Fenerbahçe’nin 4. golünden önce orta sahada baskıyla kazandığı ve sonrasında Valencia’ya asisti göz kamaştırıcıydı. Valencia’nın temposu ve taktik sadakati Jesus’u fazlasıyla tatmin ediyordur. Üstüne 2 gol, 1 asistlik görkemli istatistik gelince tatmin olmaması zor görünüyor.
‘’Antalyaspor siftah yaptı‘’
Nuri Şahin, geçen hafta Galatasaray’a kaybettiği maçın ardından Ümraniye’ye karşı da aynı 11’le sahaya çıktı. Sahaya çok doğru yayılıp, topun yörüngesinde oynayan Ümraniye’yi merkezde Soner ve Fernando ile karşılayan Antalyaspor ilk yarı topun sahibi oldu. Fernando’nun yönettiği hücum aksiyonlarında Luiz Adriano’yu santrfor Wright’ın tam arkasında kullanan Nuri Şahin, topa yatkın iki bekinin avantajlarından sonuna kadar faydalandı. Fernando’nun merkezden sağ koridora attığı pası nefis bir ortayla Wright’ın kafasına indiren Bünyamin maçın en şık organizasyonunun da mimarı oldu.
Zor deplasmandan 3 puan
Golle biten bu hücum aslında Antalyaspor’un imza hücum setlerinden biri olabilir. Wright’ın golünden sonra Ümraniyespor önce 3 oyuncusunu peşinden de maçın senaryosunu değiştirdi. Del Valle, Gagnidze, Gheorghe ve Metehan’ın girişiyle topun hakimiyetini eline alan Recep Uçar ve öğrencileri bitiricilik konusunda zayıf kaldı. Ev sahibi, 1.23 gol beklentisi oluşturmasına rağmen rakip kalede etkili olamadı. Antalyaspor zor görünen bir deplasmandan 3 puanla döndü. Antalyaspor’da Fernando yine ortalamanın üstünde bir performans gösterdi. Brezilyalı orta saha akıllı oyunu, isabetli paslara, hücumda aldığı inisiyatifler ile maçın yıldızlarından biri oldu
‘’Serdar Dursun, oyun değişsin!‘’
Jesus'un sağ bekte Samuel'e dönüşü, merkezde pas kalitesini arttırabilmek adına Crespo'yu sahaya sürmesi, herkesin umudu kestiği Lemos'u sağ stoperde kullanması; 3-0'lık ilk maç skoru kadar, 3 gün önceki Ümraniye beraberliğinin de eseriydi sanki. Sanırım Fenerbahçe taraftarını en heyecanlandıran tercih Arda Güler'in 11'de başlamasıydı. Geçen sezon Sampaoli'nin Marsilya'da sol bek olarak kullandığı Luan Peres'in Fenerbahçe'deki ikinci maçında da sol bek başlaması, Jesus'un oyun planıyla ilgili kafa karışıklığını artıran detaydı.
Sol bekte bir stoper gibi oynayan 1.90'lık Brezilyalı, rakibi karşısına aldığında tek hamle şansı olduğunu bildiğinden kartlık fauller yapmak zorunda kaldı. Slovacko'nun golünde temel bir savunma hatası yaptı. Markajındaki rakibini arkasından savunmaya çalışarak büyük bir hataya imza attı. Jesus'un, bariz şekilde defolar barındıran geriden oyun kurma sorununa çözüm bulması gerek. Stoperler dahil herkes uzun topla krizi çözebileceğini düşünüyor.
Fenerbahçe'nin uzun vadede bölge geçişlerini pasla sorunsuz geçmeyi becerebilmesi ve üçüncü bölgeye yerleşebilmesi gerek. Aksi halde ön alanda top kayıpları can sıkıcı ve yıkıcı oyun düşüşlerine yol açabilir, forvetleri de olduklarından çok daha kötü gösterebilir. Jesus, sahada yardımcı santrforla oynamayı tercih ediyor, Arda Güler ve bazen de Rossi'nin Serdar'ın ekseninde oynamaları bu yüzden.
Ne var ki, İsmail Kartal, İrfancan ya da Zajc'la Serdar'ı desteklerken; Jesus rakip kaleye sayısal olarak daha kalabalık gitmek istiyor. Ama Kartal pasla gidip rakip sahaya yerleşmeyi, Jesus merkezi uzun geçip forvet baskısıyla topu kazanarak kaleye hızlı gitmeyi hedefliyor. Slovacko karşısındaki Serdar Dursun, Jesus'un oyun planına en uygun santrfor modeliymiş gibi görünüyor, en azından dün aldığı sürenin hakkını verdi. Ekmeğini taştan çıkardı, fiziğiyle ayakta kaldı.
‘’Midtjsö'den sonra…‘’
Nuri Şahin, son 1 yılda Antalyaspor’u taktik açıdan çok yukarı çıkardı. Galatasaray’a karşı bölge geçişlerini uzun toplarla kusursuz işleten Şahin, ilk yarıda bir karşı karşıya bir penaltı ile planının karşılığını aldı. Penaltıyı en güvendiği adam, Fernando kaçırmasa maçın senaryosunu istediği yöne doğru ilerletebilirdi. Haji Wright fuleli koşularla Galatasaray savunmasını olduğundan ağır gösterirken Luiz Adriano, Okan Buruk’a ilk resmi maçında fazlasıyla heyecan yaşattı. Yunus Akgün, Galatasaray’ın sahada parlayan yüzüydü. Driplingle rakip kaleye doğrudan gitti, eksiltmeleriyle Antalyaspor’un sol kanadına ekstra mesai yaptırdı. Yunus çok yüksek perdeden bir giriş yaptı sezona. Kerem ile birlikte Seferovic’i oyunun içine çekebilirlerse bol bol şut kanalı bulur, hem atar hem attırabilirler. Galatasaray’da Boey ve Oliviera’nın etkisizlikleri fazla göze battı. Temposuyla fark yaratması gereken Boey henüz ilk yarıda yakalama şansı olmasına rağmen iki kez Wright’a geçildi, Galatasaray kalesindeki en büyük iki tehlikenin de içinde ve sorumlularından biriydi.
Senaryoyu değiştiren karar!
Berkan ile Oliviera’nın iletişimleri sorunluydu. Eski Porto’lu fazla top kaybetti, onca yıllık tecrübesine rağmen sahanın acemilerinden biri gibiydi. Midtsjö 62’de Berkan’ın yerine girdikten sonra sadece Oliviera değil tüm takım yükseldi. Norveçli orta saha stoperlerinden topu doğru yerde istedi, aldı, takımını öne taşıdı. İki ceza sahası arasında arı gibi çalıştı, Gomis’i de asistiyle maçın yıldızı yapmayı başardı. Seferovic ilk resmi maçında tedirgin hatta biraz bezgin gibiydi. Okan Buruk onu çıkarmak yerine yanına Gomis’i sokarak bir anlamda senaryoyu değiştirecek kararı verdi. Maçın genelinde ortada görünmeyen Haris, Midtsjö’ye taşıdığı topla golde en büyük pay sahibiydi.
‘’Süper solak‘’
Lincoln Henrique dün gece Slovacko karşısında ‘süper solak’ rolünü müthiş oynadı. 2 gol ve 1 asistle maçın yıldızı olan Brezilyalı solak Jorge Jesus’un oynatmaya çalıştığı ‘çoklu santrfor hücumları’na nefes aldıran isimdi. Jesus’un elinde dominant bir santrfor yok, görünüşe göre öyle bir isteği de yok. Slovacko karşısında Valencia-Lincoln’lü ön hattın arkasını Emre Mor, Rossi ve Zajc ile destekleyen Jesus’un forvetlere tanıdığı serbestlik oyunda kopmalara yol açsa da bu tercihin yetenekleri ortaya çıkarmak gibi bir artısı oldu. İlk 20 dakika ön alanda yaptığı baskıyla tıpkı Dinamo Kiev maçındaki gibi bir üstünlük kuran Fenerbahçe, Emre Mor’un golünden sonra sağ kenarından bol bol atak yedi. Bunda elbette Mor’un kovalamadıydı adamların Samuel’in kucağına düşmesinin rolü büyüktü.
Fişini çekip gitti
Devre biterken Fenerbahçe’nin oyunu hala dalgalı ilerliyordu ve Lincoln öyle klas bir frikikle golü yaptı ki, maçın fişini çekip soyunma odasına gitti. Lincoln’ün Jesus’tan aldığı saha içi yetkileri bu kadar doğru ve yerinde kullanması Fenerbahçe’yi tura çok yaklaştırdı. Şayet yeni bir santrfor alınmayacaksa, -ki Jesus’un oyun ve oyuncu seçimlerinden anladığımız kadarıyla iş oraya doğru gidiyorhücum setlerinde Pedro’nun ikinci top şutlarına uygun şablon çizmek, Emre Mor’u daha az top kaybıyla oynamaya ve geri koşulara ikna etmek gibi küçük detaylar hızlıca çözülmeli. Bu sayede santrforsuz oyuna uygun homojen bir gol dağılımı yakalanabilir.
‘’Eksik parçayı tamamlamak için‘’
Jorge Jesus’un antrenörlük kariyerinde çalıştığı beklere bakınca Alioski transferinin kaçınılmaz olduğu görülüyordu. Zaten Jesus imza attığı gün sol bek ve santrfor transferlerini ilk sıraya alması beklenen bir durumdu. Ne var ki, en önemli iki pozisyon en sona bırakıldı. Alioski, Bielsa eğitiminden geçmiş, Leeds United ile harika işler başarmış ve sonrasında Arabistan’ın yolunu tutmuş bir futbolcu. Kuzey Makedonya Milli Takımı’nın taşıyıcı kolonlarından biri olan Alioski, Fenerbahçe’nin hücumcu bek ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak gibi görünüyor. Alioski’nin ofansif aksiyon içinde yer alma becerisi ve oyun kurma becerisi Jesus’un onu tercih sebebi olsa gerek. Ferdi Kadıoğlu da ofansif bir bek, ne var ki, Alioski’nin geriden oyun kurma, çizgiye doğru oyunu genişletme becerileri daha önde.
Eksik tuğla yerine konacak
Ayrıca Jesus’un Marsilya’dan aldığı Luan Peres’in sol stoper ve bek kademesi icin vaat ettikleri düşünüldüğünde Alioski transferinin oyun planının eksik parçasını tamamlamak üzere yapıldığı rahatlıkla görülebilir. Jesus, Alioski ile tempolu, oyun kurulumuna destek veren, problem çözen, çizgiye basarak da oynayabilen bek ihtiyacını karşıladı. Samuel’in hazırlık dönemi performanslarının yeterli olduğu düşünüldüğünde Alioski ile duvardaki eksik tuğlanın yerine konduğunu söyleyebiliriz.
‘’İki taraf için de fırsat‘’
Emre Mor, henüz 19’undayken 2016 Avrupa Şampiyonası’nda Milli Takımımız’ın formasını giyip, peşinden Dortmund’a transfer yaptığında, Thomas Tuchel eğitiminden geçeceği için hepimiz heyecanlanmıştık. Ne var ki, Dortmund onun için büyük bir okul olsa da Emre iyi bir öğrenci olamadı. Celta Vigo, Galatasaray, Olympiakos derken, kariyeri hep yokuş aşağı ilerledi. Ta ki, Fatih Karagümrük’te yolu Volkan Demirel ile kesişene kadar. Demirel ile geçen 6 ayda bambaşka bir futbolcuya dönüştü. Artık daha sorumluluk sahibi, sahada problem çözen, beyniyle ayaklarının senkronizasyonunu sağlayan bir forvetti.
Nihayet ikna oldu
2016’dan bu yana Avrupa’nın radarında olan Emre Mor’un Bundesliga, La Liga, Türkiye Süper Ligi ve Yunan Ligi’nde dolaşmasına rağmen, hiç bir sezonunda sahaya 10 kez bile ilk 11 çıkamaması akıl alır bir durum değildi. Emre, nihayet Volkan Demirel ile Karagümrük’te futbol oynamaya, yeteneklerini kullanmaya ikna oldu. Bugüne kadar hiç bir kulüpte başaramadığı şekilde formunun zirvesine çıktı. Karagümrük’te 21 kez ilk 11’de sahaya çıkıp, tüm kariyeri boyunca attığı gol sayısına son 6 ayında ulaşması, Emre Mor’un yeteneklerine umut bağlayan herkesi heyecanlandırıyor doğrusu.
Zamanlama çok doğru
Fenerbahçe, henüz 25 yaşında olan Emre Mor için yeniden vitrine çıkma fırsatı anlamına da geliyor. Galatasaray’a geldiği 2019-20 sezonu başında Celta Vigo’da aradığını bulamamış, istatistik yapamamış, kaybolmaya yüz tutmuş bir genç yetenekti. Bugün formunu yükseltip, sorumluluk alabilen bir forvet. O yüzden Fenerbahçe’ye geliş zamanlaması da Emre adına çok doğru görünüyor. Geniş bir kadronun içine, tecrübeli bir teknik direktörün alanına yüksek perdeden giriş yapıyor. Galatasaray’a çıkış yapmak hatta hayata yeniden dönmek için transfer olan Emre Mor, Fenerbahçe’ye bir şeyleri başarmış, olgunlaşmış bir forvet olarak geliyor. Arada büyük bir fark var.
Jesus’un planına katkı
Bruma’yı forvet rotasyonuna dahil ederek, oyun portföyünü genişletmeyi planlayan Jorge Jesus için en az alternatifli bölge forvetin sağ tarafıydı. İrfan Can’ı bir kenar oyuncusu olarak kullanmayı düşünmek istemediğinde, Emre Mor gibi yetenekli, driplingle kaleye giden, bek arkası koşu yapabilen bir sağ forvete ihtiyaç duyacaktı. Emre, Jesus’un hücum planına çeşitlilik katacak, problem çözecek bir futbolcu. O yüzden bu transfer iki taraf açısından da önemli fırsatlar barındırıyor.
‘’Yapacağı çok iş var‘’
Fatih Terim’den sonra göreve gelmesi gereken isimdi Okan Buruk. Ne var ki, Burak Elmas’ın ‘Ben burada olduğum sürece kapıdan giremez’ dayatması ve Torrent fiyaskosuyla; sezon hezimeti artı 2,5 milyon Euro tazminat sonrası gelen Okan Buruk... Yeni dönemin kendini iyi yetiştirmiş hocalarından biri Buruk. Akhisar’la Türkiye Kupası, Başakşehir ile lig şampiyonluğu kazanmak önemli iş. Akhisar’da geçiş oyunu üzerine kurguladığı planı vardı, Başakşehir ile topa sahip olma konusunda en iyilerden biriydi. Şampiyonluk sezonunda 3. bölge baskısıyla kazanılan toplar üzerine çok efektif planlar geliştirdi. Galatasaray’da önce 3. bölge baskısını geliştirici bir kadro planlamasına gitmeli. Bunun için santrforunu doğru seçmeli. Elbette İrfan-Mahmut merkezinin Başakşehir’de sağladığı oyun konforunu yaratacak bir orta saha kurgulamalı. Yeni bir Fernando bulmak kolay olmayacak ama bunun için Berkan-Taylan’ın bir basamak üzerine çıkabilmeli. Son olarak da kaleci departmanının yükünü Muslera’nın omuzlarından almalı, iyi bir kaleci rotasyonu sağlamalı.