‘’Dzeko’nun yaşı!‘’
Dzeko sahanın en yaşlısıyken Oosterwolde Fenerbahçe’nin en genç ismiydi. Futbolda yaşın önemi yok demek hayatın normal akışına aykırı elbette. Lakin her futbolcu Oosterwolde gibi genç olacağına Dzeko gibi yaşlı olmayı ister. Dzeko yaşının sorun teşkil etmeyeceğini defalarca anlatmaya çalışmıştı. 3 ay önce Şampiyonlar Ligi finaline çıkması, kariyerinin en çok resmi maçını oynadığı sezonu geride bırakması gibi detayların üstüne açılış maçının ilk 20 dakikasında attığı 2 gol uzunca bir süre yaş tartışmalarını rafa kaldırtmak içindi sanki. Oosterwolde ise Samuel’in sakatlanmasının ardından forma şansı buldu ama performansı göz doldurmadı. Genç sol bekin hala gelişim sürecinde olduğunu varsayarsak; set hücumunda bekin rolleri, orta kalitesinin yükseltilmesi gibi konularda fazla ders çalışması gerekiyor. Zimbru ve Maribor maçlarının başlangıç senaryosunda Tadiç’in konumlanmasının Fenerbahçe için ne kadar önemli olduğunu göstermişti.
Bitiriş kötüydü
Lige başlarken İsmail Kartal maceraya girmemeyi tercih etti. Maribor maçının başlangıç değil bitiriş planı üzerinde duran Kartal, Tadiç’i sol kenarda kullandı. Tadiç sol kenardan oyun kurduğunda çok daha verimli oluyor. Gaziantep FK, 2-0 geri düşmesinin ardından Maxim’in protestodan çift sarı kartla atılması oyunun senaryosunu değiştirdi. Gaziantep’in direnci yükseldi, oyunu dar alana çektiler ve üstüne bir de duran toptan attıkları golle devreye moralli girdiler. Fenerbahçe ikinci yarıda topa sahip oldu, pozisyon buldu, bir de penaltı kaçırdı. Başlangıç planı ne kadar iyiyse bitiriş kötüydü.
‘’Kötü senaryo‘’
Sezonun ilk maçı, ağustos ayının ortası, Kayseri deplasmanı ve Çağdaş Atan faktörü. Galatasaray için yeni sezonun en kötü başlangıç senaryosu bu olsa gerek. Icardi henüz fit olmadığından Okan Buruk, Bakambu’yla başlamanın bedelini ödedi. Galatasaray topu rakip ceza sahasına yeterli sayıda getirse de içeri atma becerisi hep eksikti. Icardi oyuna girdikten sonra Galatasaray rakip ceza sahasına daha çok ortayla girmeyi hedefledi. Bu başlarda işe yaradı. Icardi çok net bir kafayı gol yapamasa da Okan Buruk bu hücum setlerinde ısrarcı olmak istedi. Arjantinli golcünün sahada olması rakip açısından tedirgin edici, ancak Çağdaş Atan bu senaryoyu herkesten fazla bekliyor gibiydi. Zira Çağdaş Atan takip ettiği ekol gereği hedefsiz ortalarla hücum etmez, ama bu ortaları savunmak ister. Icardi girdiğinde kenarları iyi kapatıp Galatasaray’ın merkezden yüksek top oynamasını beklediler. Okan Buruk tam 14 dakika boyunca Angelino’yu sol çizgiye indirme çabası sürse de Zaha ile Kerem’i alarak planını büyük oranda değiştirdi.
Tutukluk yaşadı
Zaha oyuna girer girmez sol forvete geçerken Kerem Aktürkoğlu Icardi’nin arkasına 10 numaraya geldi, Barış sağda devam etti. Zaha klas bir oyuncu, ayağına top çok yakışıyor. Sol çizgiden içeri kat etmek istediğinde Kayserispor’un sağ kenarındaki her oyuncu sol ayağının üzerinde sağlam durmayı denedi. Büyük oranda başarılı oldular, Zaha’nın top ceza sahasına girmesini engelleyip çizgide kalmasını sağladılar. Kerem Demirbay da Zaha gibi ilk kez Galatasaray forması giydi. Merkezde inisiyatif kullanmaya çok istekliydi. Pas kalitesi iyi, tercihleri büyük oranda doğruydu. Zaha’nın girişiyle merkeze gelen Kerem Aktürkoğlu ise çizgide oynamaya aşırı alışık olmanın tutukluğunu yaşadı.
‘’Roller değişince‘’
İsmail Kartal, Zimbru maçında King’in sol forvet performansından memnun kalmış olacak ki, Maribor’a karşı bazı isimler değişse de planını büyük oranda korudu. Zira Fenerbahçe’de trend belirleyen oyuncu açık ara Tadic. Sırp yıldızı Dzeko’nun ya da Batshuayi’nin arkasında kullanmak Fenerbahçe’nin hücumdaki üretkenliğini negatif etkiliyor. Maribor’a karşı Dzeko’nun arkasında kalan Tadic, rolü gereği duvara karşı hücum etmek zorunda kalınca Fenerbahçe üretmekte çok zorlandı. Fenerbahçe için maçın senaryosu ikinci yarının başlamasıyla birlikte değişti. Szymanski girip Tadic sola geçince Fenerbahçe için hücum setleri anlam kazanmaya başladı. Baskılı oyun beraberinde pozisyonları getirirken Becao’nun kornerden attığı duran top golü Fenerbahçe’ye nefes aldırdı.
Kalın kalemle çizilir
Fenerbahçe stoperleri fizik olarak güçlü, fakat pas oyunun başlangıç noktası olmayı başaramadıkları için ilk yarı maçın momentumu ortada ilerledi. Golden bağımsız, Becao ile Djiku’nun birlikte çok kilometre yapması gerekecek. İsmail Kartal takımlarında orta sahaların ‘kısa 8 koşu ve ortaları’ meşhurdur. Bu yüzden Crespo, Zajc, Mert Hakan, İsmail’in rollerinin altı kalın kalemle çizilir. Buna dün gece Szymanski de katılınca İrfan Can’ın arka direk golü geldi. Kartal’ın ikinci yarının üzerinde biraz fazla durmasını beklerim. Tadic’in sol kenarda Szymanski’nin santrfor arkasında kaldığı bir düzen, Fenerbahçe için doğru oyunun kapılarını açıyor
‘’Büyük rahatlık‘’
Zalgiris, kendi liginde 20 haftanın üzerinde resmi maç oynadığından fizik olarak Galatasaray’ı çok zorlamıştı. Özellikle geri koşularda Galatasaray savunmasının müşkül duruma düştüğü pozisyonlar gözlerden kaçmamıştı. Ljubljana, Zalgiris’ten daha iyi bir kadroya sahip olsa da Galatasaray rakibini topla aşırı yıpratarak fiziksel açıdan hiçbir sorun yaşamadı. Okan Buruk, Barış Alper’i sağ kenarda ön alan baskısının anahtarı olarak kullanmayı tercih ederek aslında ne kadar doğru bir karar verdiğini ilk golde gördü. Barış, sezonu bitirdiği seviyeden devam ediyor gibiydi doğrusu. İkili mücadelelerde ayakta kalışı, ön alan baskısında beklentinin üzerinde top kazanımı ve elbette Kerem’e yaptığı asist muazzamdı.
Defolar problem yaratabilir
Aslında Galatasaray’ın attığı ikinci golün başlangıç senaryosu, ilkinden çok farklı değildi. Topla oynama becerisi olan Ljubljana’nın çıkışlarına doğru noktada doğru baskılar getiren Okan Buruk ve öğrencileri için Slovenya deplasmanındaki rahatlık dikkat çekiciydi. Elbette dikkat çeken tek şey olumlu aksiyonlar değildi. Galatasaray’ın kazandığı bir gecede Torreira’nın merkezdeki eksikliği, Nelsson’un kaybettiği basit topların sayısı, stoperlerin geri dönüşlerdeki ağırlığı da Okan Buruk’un gözünden kaçmamıştır. Nelsson’un kaybettiği topların ya da geri koşularda yakalanamayan forvetlerin faturası ödenmiyor gibi görünebilir ama rakipler zorlaştığında, Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasına kalındığında bu defolar can yakar.
‘’Mert Hakan etkisi‘’
Kadıköy’deki 5-0’lık galibiyetin öz güveniyle İsmail Kartal kadrosundaki futbolcuların çoğunu test etme fırsatı da buldu denebilir. Tadic, Kadıköy’deki sol kenar rolünden Batshuayi’nin arkasına gelirken, İsmail Yüksek ile Crespo’nun merkezdeki birliktelikleri dikkat çekiciydi. İsmail bazen top kayıpları yapsa da Fenerbahçe’nin topu geri kazanmasına olumlu katkı yapacağının sinyallerini verdi, devamında yaptıklarıyla gecenin kahramanlarından biri olmayı başardı. Jesus döneminde bulduğu her şansı fazlasıyla kullanan İsmail Yüksek o kadar faydalı oynadı ki; attığı golü fazlasıyla hak etmişti. Crespo sakatlanıp çıktıktan sonra yerine giren Mert Hakan maçın senaryosunu değiştiren isimdi. Mert Hakan, Fenerbahçe kariyerindeki en iyi sezonunu yaşayabilir. Zira İsmail Kartal ile frekanslarının tuttuğunu söylemek yanlış olmaz. Oyuna girdikten sonra ceza sahasına yaptığı koşular ve taşıdığı toplarla doğrudan istatistik katkısı vermeye aşırı odaklıydı.
Göz doldurdu
Önce Tadic peşinden Batshuayi’ye hazırladığı pozisyonların gol olması performansının karşılığı niteliğindeydi. Zimbru karşısında King’in sol forvetteki performansı göz doldurdu. İrfan Can’ın sağ kenardan içeri devrilerek taşıdığı toplar bir çok tehlikeli pozisyonun hazırlayıcısı oldu. Batshuayi, özellikle ilk yarıda Fenerbahçe’nin dar alan hücumlarında bocalasa da ekmeğini taştan çıkarma becerisini gösterdi, 2 dakikada attığı 2 golle maçın fişini çekti.
‘’Santrforun kadar konuşursun!‘’
Avrupa’nın kuzeyinden gelen takımlarla bu mevsimde karşılaşmak özellikle fiziksel açıdan büyük dezavantajlar doğurabiliyor. İklim koşulları gereği Litvanya Ligi yaz döneminde oynanıyor. Kalite ve yetenek açısından zayıf görünse de Zalgiris lig ritmini yakalamış olduğundan Galatasaray’a fiziksel açıdan büyük problem çıkardı. Özellikle Galatasaray’ı arka alanda yakalamak istediklerinde kenar forvetlerinin patlayıcı kuvvet koşuları Torreira’nın yokluğunda başta Berkan olmak üzere Nelsson ve Abdülkerim’i çok zorladı. Nitekim ilk gol de bu yöntemle geldi. Galatasaray maçı ilk dakikadan itibaren domine etti etmesine ama topu içeri atma yüzdesi geçen sezon Icardi sayesinde sorun teşkil etmiyordu. Ne yazık ki, dün ilk yarıda Zaniolo, Barış, Kerem ve Yunus’un dörtlü forvet duruşları pozisyon getirse de gol getirmedi. Galatasaray, Icardi gibi bir golcünün dokunuşlarını maç boyunca çok aradı.
Benzer sorunlar...
Geçen sezona başlangıçta yaşadığı sorunun benzerini dün gece Zalgiris’e karşı da fazlasıyla yaşadı Okan Buruk. Geçen yıl, Rashica devreye girene kadar Yunus ile Kerem’in iki kanadı paylaştığı dönem Buruk’un uykularının en çok kaçtığı dönemdi. Zalgiris’e karşı da Mertens ve 11 dakika sonrasında Halil Dervişoğlu oyuna girene kadar Kerem ile Yunus’un birlikteliği beklenen hücum akıcılığını yaratmaya yetmedi. Mertens dün gece oyuna girdikten sonra Galatasaray’ın sahadaki duruşu, hücumdaki rol paylaşımları kısacası oyun karakteri değişti. Daha özgüvenli ve ne oynadığı bilen bir oyuncu grubuna dönüştüler. Ama Galatasaray için dün geceki beraberliğin en doğru tanımı; santrforun kadar konuşursun. Icardisiz Galatasaray da santrforu kadar konuştu.
‘’Doğru zaman doğru zemin‘’
İsmail Kartal, Fenerbahçe’de geçirdiği iki dönemde de ligi ikinci bitirmesine rağmen kulüp tarihinin en yüksek puan ortalamasına (2.2) sahip yerli teknik direktörü oldu. Mustafa Denizli ve Aykut Kocaman’ın şampiyonlukları olmasına rağmen İsmail Kartal’ın hiç şampiyonluğa ulaşmadan en yüksek puan ortalamasına sahip olması dikkat çekici. 2021-22’deki müthiş bitirişin ardından Jesus gibi büyük bir ismin dışında teknik direktör gelse, yönetim bunu camiaya izah etmekte zorlanabilirdi. İsmail hoca Jesus sonrası sıranın tekrar kendine geleceğini bildiği için bu sezon takım çalıştırmadı. Kartal’ın Fenerbahçe’de yarım kalmış ve tamamlanmayı bekleyen bir hikayesi var. Elbette kendisini bekleyen bazı tatlı sorunlar da yok değil.
Maksimum verim aldı
Batshuayi ve Dzeko’nun kullanım şeklinden Zajc, Crespo, Mert Hakan, Rossi, Altay’a kadar İsmail hoca döneminde yükselmiş ama Jesus’la irtifa kaybetmiş isimlerin sahada verecekleri tepkilerin tamamı Kartal’a yazacaktır. İsmail Kartal, camianın bildiği, sevdiği, büyük oranda içine sindirdiği bir karakter. Fenerbahçe’yle teknik direktör olarak şampiyonluk yaşamasa da geldiği gün mevcut kadrodan maksimum verim alması, birçok futbolcuyu yükseltmesi ve umutların bittiği bir sezonu ikinci tamamlaması İsmail hocayı yeniden takımın başına getirdi. İki taraf doğru zamanda doğru zeminde buluştu.
‘’Kuntz'a huzur yok!‘’
Stefan Kuntz, 2016-21 arasında Alman U21 takımının başında 3 kez büyük turnuvalarda final oynadı, 2’sinde kupayı kazandı. Kariyerinde kulüp antrenörlüğü pek yok o yüzden yarışmacı kimliği hep sorgulanıyor. Şenol Güneş’in yerine göreve geldiğinde Dünya Kupası’nda Play Off şansımızı zora sokmuştuk. Kuntz 4/3 yaparak Portekiz ile Play Off oynama şansımızı doğurdu. Ne var ki, o maçtaki Berkan’ın sol bek oynatılması ve üçlü savunma tercihi, Burak’ın kaçırdığı penaltıyla maçın 3-1’e gitmesi kadar büyük şanssızlıktı Türkiye için. O maçtan sonra Kuntz, Uluslar Ligi’nde üst üste 4 galibiyet elde ettiğinde de eleştirilerin hedefiydi, eylül ayında Lüksemburg ve Faroe Adaları’na karşı puan kayıplarında da. Kuntz artık öyle bir noktadaki hemen her maçta kendini yeniden ispatlamak zorunda.
Uzun vadeli planlar...
Milli takımlar teknikDirektörlük koltuğu uzun vadeli plan üzerinden değerlendirilmeli. Elemelerde Hırvatistan ile birlikte grubun favorisiyiz. Ama EURO 2024’te ne yaparız, ne oynarız, makul hedef ne? Sorularının cevabını TFF yönetiminin değerlendirmesi gerek. 2-0 kazanılan bir maçın ardından TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin Kuntz’la ilgili “Bayramdan sonra karar vereceğiz” açıklaması doğal olarak biraz kafa karıştırdı. Görünen o ki, Temmuz ayında bir değişim olma ihtimali masada var. Büyükekşi tek aday olarak giriyor ve geçen yıldan farklı olarak bu kez 4 yıllığına koltuğa oturacak.Daha icracı olacağını tahmin etmek güç değil.
Işık saçmıyor
Stefan Kuntz, grupta çıktığı 4 maçın 3’ünü kazandı. Tabelada başarılı görünse de Kuntz’un oynattığı futbolun ışık saçtığını söylemek zor. EURO2024 finallerine gittiğimizde hedefimiz ne olur şimdiden kestirmek güç. Ama görevde kalırsa Eylül ayındaki Ermenistan maçı da Ekim’deki Hırvatistan ve Letonya maçları da Kuntz için test maçları olmaya devam eder. Yani Kuntz’un stresi hiç bitmeyecek, aradığı huzuru belki de hiç bulamayacak. TFF, net olmalı. Şayet Büyükekşi veHamit Altıntop Kuntz’tan memnun değilse ve geleceğe dair endişe hissediyorsa çabuk hareket etmeli ve planını hemen hayata geçirmeli. Aksi halde önümüzdeki yaz Almanya’da finaller var ve biz orada olmakla yetinemeyiz. TFF, şayet bir değişime gidecekse, yeni hocanın kontratına başarı kriteri koymalı. Önümüzde EURO2024 var ve bizim hedefimiz finallerde olmak değil Almanya’da başarılı olmak. Açık açık bu madde olmalı, gelen de bunu bilerek gelmeli.