Arama

Popüler aramalar

‘’Bilic şimdi kazandı!‘’

Fransız So Foot Dergisi, son sayısında Avrupa'nın önemli antrenörlerinin oyun felsefeleri üzerine nefis bir dosya yapmış. Genç yaşına rağmen önemli bir CV'ye sahip olan ve geçen sezon Sevilla ile Avrupa Ligi'ni kazanan Unai Emery, 'Neden sık formasyon ve oyuncu değiştiriyorsunuz?' sorusuna, 'Elimde 24 kişilik yetenekli bir kadro varken neden hep aynı 11 ve formasyonla oynayayım ki?' cevabını veriyor.

Elinde 24 yetenekli oyuncu grubu olmasa da Slaven Biliç'in Trabzon'daki başlangıç kadrosu ve oyun anlayışı bir anlamda Emery'yi çağrıştırıyordu. Son haftalarda formsuz olan Demba Ba'yı yedek bırakıp, maça Pektemek ile başlamak yüksek risk içerse de kararının arkasında durdu. Şayet Beşiktaş şampiyon olacaksa Biliç'in Trabzon karşısındaki cesaretiyle olabilir.

55'e kadar oyun rezaletti

Hırvat hoca normal şartlar altında yer yarılsa, gök delinse 60. dakikadan önce oyuna müdahale etmiyor. Ba'sız oynadığı için Pektemek önde top tutamadı, bol pas hatası yaptı. Kendi takımından Trabzon'un ayakta kalmasına yardımcı oldu. Sanırım, Biliç'in Demba Ba'yı oyuna alabilmesi için Opare'yi çıkarmaktan başka şansının olmayışı da Mustafa'yı bu rahatlığa iten sebeplerden biriydi. Oyunun kalitesi iki takım da 4 pası üst üste yapamadığı için 55. dakikaya kadar rezaletti. Ba girdi, Opare çıktığında Biliç ideal olanı değil Trabzon'un bile beklemediğini yaptı Olcay'ı sağ beke çekti, Pektemek'i sol kenarda kullandı. Bu dakikadan sonra oyunun ibresi Beşiktaş'ı göstermeye başladı. Demba Ba, attığı golden ziyade top tutan tehditkar oyunuyla maçı çevirdi.

Sivok'un pozisyonu net penaltı

Top, Trabzon ceza sahasına ortalandığında Fatih Atik çaprazında kalan Sivok'a bakıyor. Fiziken dezavantajlı olduğunu anlıyor ve dirseğiyle Sivok'un yüzüne vuruyor. Pozisyon net faul, penaltı ve sarı kart. Ama Çakır Sivok'un burnuyla rakibin dirseğine faul yaptığına hükmediyor. Bu çok net bir pozisyon. Çakır kaçırsa 5. ilave yardımcının kaçırmayacağı bir pozisyon.

Biliç, Karabük'ü unutmamış

Sivok sakatlandıktan sonra Biliç, kulübesinde iki stoper olmasına rağmen Pedro Franco'ya bakmadı bile. Çünkü geçen hafta Karabük maçında Necip atıldıktan sonra oyuna aldığında Pedro'nun hatasından sezonu kaybedecek noktaya geldiğini unutmadı. O yüzden Atınç'ı aldı. Sezon bitiminde 'keşke koca sezon boyunca Pedro'ya gösterdiğim sabrı Atınç'a gösterseydim' diyeceğine adım kadar eminim.

Biliç henüz Beşiktaş'a gelmeden sebebini kendinin de anlamadığı inanılmaz bir sempatiye sahipti. Sezon başından aralık ayına kadar Biliç de takımı da çok formdaydı. Herkesin saygısını kazandılar. Ama Liverpool serisi dengelerini bozdu. Mühim olan sezona nasıl başladığın değil nasıl bitirdiğindir.

Beşiktaş'ın şampiyon olabilmesi için Biliç'in Demba Ba'nın sempatik adam olmanın ötesinde birşeyler yapmaları gerekiyor. Tıpkı Trabzon'da olduğu gibi.

03 Mayıs 2015, Pazar 21:55
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe korkularıyla yüzleşti‘’

Kartal’ın oyun felsefesinde savunmanın çok özel bir yeri var. Takımının enerji açığının farkında ve ne kadar az yerse o kadar şampiyonluğa yakın olduğunu biliyor. Fakat Balıkesir karşısında en çok korktuğu iki şey başına geldi. Birincisi Isaac’ın attığı yarı kontratak golü. İkincisi ise biraz daha acıtıcı: Korner golü. Zira bu sezon ilk kez bir takım Fenerbahçe’ye kornerden gol atmayı başardı.

Fenerbahçe hızlı, tempolu bir takım değil. Mümkün olduğunca yüksek pas kalitesiyle maçı ve pozisyonları ellerinde tutmak zorundalar. Atarken de yerken de buna mecburlar.

4 gün önce Bursa’ya attıkları gol 8 saniyede hazırlanmıştı. Bu onların düzeni değil. Rakip kaleye bu kadar hızlı gitmek isteseler de gidememek en büyük sorunları zaten. Zira dün Balıkesir’e attıkları ilk gole bakın. Kuyt iki pas hatasıyla Balıkesir’in 15 metre öne gelmesine davetiye çıkardı. Cihat Arslan’ın öğrencileri 8 kişiyle hücum ederken Egemen topu kaptığında kendini kontratağa kurmuş oyuncu yoktu. Fenerbahçe rakibi düzensiz yakalamasına rağmen Egemen’in başlattığı atakla Caner’in attığı gol arasında tam 27 saniye var. Bu da hız standartlarının ne kadar düşük olduğunun göstergesi.

Gönül çıkarsa tehlike büyük

Gelelim yediklerine... İsmail Kartal’ın takımından istediği kısa ve net pasla ayağa oynamaları. Uzun top bu takımda krizin habercisi. İdeali: Gökhan kalsın, Caner gitsin atağı tamamlasın. Çünkü Sow, alanını boşaltıyor ve Caner’e bol orta imkanı sunuyor. Ama Kuyt, boşaltamadığı için Gönül’e orta görevi düşmüyor. Zaten Gönül’den istenen de çıkması değil stoperlerin yanında imdat freni olması. Gönül çıkarsa arkası sallanıyor. Balıkesir’in ilk golü bunun ispatı.

Diego topu Isaac’e kaptırdığında kalesinden tam 80 metre uzaktaydı. Pozisyonun içinde Kuyt ve Gönül de varken Isaac’in atağı başlatıp, Vargas ve Uğur üzerinden tamamlaması tam 16 saniye sürdü.

Pozisyon öyle ahım şahım bir kontratak sınıfına girmez. Fenerbahçe’nin yıllardır en hızlı oyuncularından olan Gönül, 16 saniyede 80 metreyi kat edip alanını kapatamazsa İsmail Kartal’ın planları alt üst olur.
Volkan sanırım gecenin en şanssız ve formsuz ismiydi. Ama Diego onun yerine de oynadı. 2 asist 1 gollük performans önce Volkan’ı peşinden de Fenerbahçe’yi kurtardı.

03 Mayıs 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’8 günde devri alem!‘’

Fenerbahçe çok tecrübeli takım, 8 gün önce sıkı bir Bursa testinden geçmenin artılarıyla başladı maça. Caner'in kulübede kalıp Kadlec'in sol bek olması tamamen Kadıköy'deki Volkan Şen performansına karşı alınmış bir önlem. Maç boyunca neredeyse hiç çıkmadı Çek defans. Tam da İsmail hocanın istediği tarzda bir oyun bu. Kadlec, oyunun savunma yönünde kalarak, Volkan Şen'e Caner'in arkasındaki alanları bırakmadı. Bu da Bursa'nın oyun şablonunu bozdu. Yanal'ın Fenerbahçesi ile Kartal'ın ki arasında en belirgin fark oyun karakterinde. Yanal, oyunu başlatırken Topal stoperlerin arasına girip inisiyatifi alıyor ve bekleri aynı anda gönderiyordu. Uzun top bir stratejiydi ve forvetlerin bireysel becerilerini gösterecek doğaçlama oyunlarına müsade ediyordu. İsmail Kartal'ın takımında ise beklerin aynı anda çıkması ve uzun top bir kriz sebebi. mutlaka birinin kalmasını istiyor. Gökhan Gönül'ün Kadıköy'deki Bursa maçını kendi sahasında bitirmesinin sebebi de buydu. Hoca Caner'in ofansif yeteneklerine ve orta kalitesine çok inandığı için çıkmasını daha çok tercih ediyor.

Genetiğine aykırı gol

Fenerbahçe golü atmadan önce 5 dakikalık bir pas trafiğine girdi. Çok etkili olmayan ama takımı ön sahaya oturtan arayış paslarıydı bunlar. Bursa'nın bu sezon en iyi yaptığı şeylerden biri bu baskıları kontrataklarla kırmak. Fakat sütten ağzı yanan İsmail Kartal baskıyı ne kadar artırırsa artırsın iki stoperiyle Kadlec'i orta yayın önüne geçirmedi. Bursa'nın arıza noktası hücuma çıkarken kaptırdığı toplar. 8 gün önceki lig testi bu anlamda Fenerbahçe'nin önünü aydınlatmış belli ki. Volkan, Kadlec'ten dolayı alanını boşaltamadığı için Sener'e çıkma fırsatı da sunamadı. Bu Bursa'yı soldan çıkmaya mecbur bıraktı sıklıkla. Lakin gol tam da bu arıza noktasından geldi. Alves, topu kaptığında Kuyt-Topal üzerinden 4. pasta Emenike golü yaptı. Bir anlamda Bursa'yı kendi silahıyla vurdu. Bu tam olarak bir kontratak değil ama son derece hızlı gelişmiş bir atak. Ve Fenerbahçe'nin gol genetiğine çok da uymuyor.

İsmail hoca korkusuyla yüzleşti

Aslında Bursa da bu golün daha kısa mesafeli olanını attı. İsmail hoca takımının enerji açığının farkında olduğu için sezon başından beri önceliği savunmaya veriyor. Tüm anlayışı bu yüzden değiştirdi. En büyük korkusu çıkarken kaptırılan toplar ve kontrataklar. O yüzden minimum 3 savunmacıyla kalmak istiyor. Diego'nun çıkarken kaptırdığı top Fenerbahçe'nin en büyük arıza noktası. Oyunun tüm odağı Fenerbahçe'nin solundayken Bursa'nın topu kapma anıyla gol arasındaki o kısacık sürede Gökhan Gönül'ün dönmesi mümkün olmuyor. O yüzden ayağa net pas oyunuyla yüksek yüzdeli topa sahip oluyorlar. Oyuncuların sahadaki en büyük korkusu mesafelerinin açılması ve kırmızı kart. Bu çok garantici bir oyun mantalitesi. Şayet bu sezon Fenerbahçe kupada ve ligde hedefine ulaşırsa bu çok attığı için değil az yediği için olacak.

Vakıfköy, La Masia gibi

Bursaspor'un Fenerbahçe karşısındaki 18 kişilik kadrosunda tam 6 oyuncu alt yapının ürünü. Bu kupa maçıdır o yüzden fazladır diye düşünenler fena halde yanılırlar. Zira geçen hafta Kadıköy'deki Fenerbahçe maçında bu sayı 7 olmuştu. A Milli Takım'ın son Hollanda-Lüksemburg serisinde bu 7 Vakıfköylünün 4'ü kadrodaydı ve oynadı. Tabii Şener ve Harun'un da havuzun içinde olan diğer Bursasporlular olduğunu hatırlatırken Şenol Güneş'e kocaman bir alkış göndermeyi ihmal etmeyelim.

28 Nisan 2015, Salı 23:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kalbinize mukayyet olun‘’

Beşiktaş taraftarı, sanırım ezeli rakiplerinden daha fazla kalpten gidecek noktaya gelmiştir. Beşiktaş yönetimi de durumun farkında olacak ki, maçtan önce statta ilk yardımda kalp masajının önemi anlatıldı uzun uzun. Karabük maçından sonra yurt genelinde Beşiktaşlıların tansiyon şikayetiyle ilgili bir istatistik edinebilir miyiz bilmem ama bu haliyle Biliç ve öğrencilerinin kalan 6 haftada sık sık taraftarlarına kalp spazmı yaşatacaklarını görür gibiyim.

Küme düşürmekten daha ağır

Beşiktaş oyuna alışılagelmiş temposunda başlayamadı. Daha doğrusu bu Yılmaz Vural'ın planının bir parçasıydı ve Atiba ile Tolgay'a stoperlerin arasına indikleri andan itibaren yapılan Furkan-Musa-Hakan baskısı Beşiktaş'ı yüksek riskli uzun topa mecbur bıraktı.

Töre bu kadar kötüyken, Demba sezonu kafasında neredeyse bitirmiş gibi oynarken bu planı ancak Yılmaz hocanın öğrencilerinin yapacağı hayati bir tehlike bozabilirdi. Öyle de oldu. Pektemek topu ceza sahası önünde aldığında tam 7 Karabük'lü oyuncu kuş sürüsü gibi topun üzerine gitti. Mustafa'nın uzattığı topu Serdar ortaladığında Demba stoperleri de çekti ve Atiba'ya üç oda bir salon ev yapacak alan kaldı.

Sanırım Yılmaz hoca bu golün tekrarını izlediğinde futbolcularını kovalamaya başlayacaktır. Zira Vural, ligin en çok küme düşen hocası olarak fakirleştirdiği CV'sine 7 oyuncusunun ortak yapımıyla yedirdiği golü de ekledi. -ki maçtan evvel Lig TV mikrofonlarına, 'Kendimi şimdi gerçek hoca gibi hissediyorum. Oyuncularım böyle hissettirecek kadar iyi tepki veriyorlar' demişken. Ve bu, bir antrenör açısından küme düşmekten çok daha ağır.

Pedro sezonu bitirmiş!

Necip atıldıktan sonra Biliç, Demba Ba'yı çıkarıp Pedro'yu stopere koydu. Mecbur kalmasa bunu yapacağını zannetmiyorum. Zira 3 maçtır Sivok-Ersan tandemi görece daha az hata yapıyor. Dikkat edin daha iyi değil daha az hata yapıyor. Yoksa Beşiktaş'ın bu defans hattıyla mucizevi bir sezon geçirdiğine inananların sayısı hiç de az değil.

Pedro Franco maalesef bu seviye bir takımın oyuncusu olmadığını tam bir yıldır defalarca gösteriyor ama ne yönetim ne de Biliç görüyor. Bu sezon kalesinde 21 gol gören Beşiktaş'ın, Musa Çağıran'ın ağlara gönderdiği yan topla kalesine 6. korner golü atılıyorsa ortada büyük bir kriz var demektir. Şampiyonluğa oynayan bir takımın stoperi böylesi hayati bir maçta pozisyonu kaçırıp rakibin ön liberosuna bu kafa golünü attırmaz, attırmamalı.

Waterman sarıya daha yakındı

Maçın kırılma anı Waterman'ın ilk yarıda kırmızıyla atılmasıydı. Ama Bülent Yıldırım'ın kırmızı kararı ağır oldu. Kanaatimce sarı olmalıydı. Nedenini hemen açıklayayım: Demba ba topu kontrol etmek isterken kaçırıyor. Waterman kalesini terketmiş olduğu için yattığında topa sol eliyle müdahale ediyor. Demba'nın topla iletişimi son derece zayıf. Topun gidiş yönünde herhangi bir Beşiktaşlı oyuncu da görünmüyor. Dolayısıyla bu pozisyon bariz gol şansı kriterlerine tam uymuyor.

27 Nisan 2015, Pazartesi 22:45
YAZININ DEVAMI

‘’Doğru oyun Bosingwa'ya bağlı‘’

Mesut Bakkal ile Ersun Yanal’ın benzer futbol kafasına sahip olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. İkisi için de forvet becerileri oyun planının vazgeçilmezidir. Yanal’ın Trabzon macerasında aslolan az yemek değil çok atmakken Bosingwa’nın 70 dakika stoperde kalmasına anlam veremiyor insan.

Trabzon için doğru oyun, 70 ile 80 arasında icra ettiğiydi. Medjani stopere, Salih merkeze, Bosingwa sağ beke, Yusuf önüne, Erkan sola gidince Trabzon için maçı çevirme şansı doğdu.

Trabzon açısından krizin tek sebebi yanlış oyuncu-yanlış pozisyon tercihleri değildi elbette. Böyle kısır maçlarda doğal olarak pozisyonlardan çok hakem kararları konuşulur. Çünkü bir anlamda bu kalitesizlikte onların kararlarının büyük rolü olabiliyor.

Bordo-Mavili takım 67. dakikaya kadar kaleye tek bir isabetli şut çekememişken Yusuf’un asistinde Waris’in direk dibinde dokunup attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Ofsayttansa gole çok daha yakın pozisyon. Hakem golü verse Gençlerbirliği’nden itiraz edecek oyuncu bulamazsınız.

Hakemlerin en çok eleştirildikleri nokta, kart standartlarını tutturamamaları. 13. dakikada Erkan Zengin kendi ceza sahası solundan top çıkarmaya çalışırken, Landel geldi ve yüzüne net bir dirsek attı. Hem de üç hakemin görüş mesafesinde. Bu hareket dünyanın her futbol ülkesinde sarı karttır.

Özkalfa bunu veremediği için 32’de aynı futbolcunun Mustafa Akbaş’ın burnunu kırmasına zemin hazırladı. Ne kadar basit bir hataymış gibi görünse de, Landel, Erkan’ı 6, Mustafa’yı 4 dakika oyundan uzaklaştırdı ve Trabzon’un tüm oyun dengesi alt üst oldu.

27 Nisan 2015, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kartal düzensizliği yanlış yorumluyor‘’

Fenerbahçe, bu sezonki oyun karakteriyle çalışkan ve düzenli bir lise öğrencisine benziyor. Kartal’ın takımı her derste sınıfın en yüksek notuna sahip ama okulun en popüler çocukları hala Yanal’ın düzensiz öğrencileri... Geçen sezon Ersun Yanal’ın takımı düzensizliği düzen haline getirmiş; ‘uzun at, baskı yap, dönen serseri topları al’ mottosuyla bir nevi kaos oyunu oynayarak şampiyon olmuştu.

Fenerbahçe, bu sezon Gaziantep ve Rize dışında düzenin dışına çıkmadı. Bazen çalışkan öğrencinin, gözlükleri kenara koyup, jöleli saçlarını düşünmeden toz toprağa aldırmadan topun peşine düşmesi gerekir. Bursa maçının 2. Yarısında Hasan Ali, sol beke geçtiğinde Caner, sağ önde düzenin dışına çıkarabilmişti Fenerbahçe’yi... Eskişehir maçında da Caner, 10. dakikadan itibaren serbest oyuncu rolünü oynadı ama bir türlü ezberin dışına çıkamadı, takımını da çıkaramadı.

Skibbe, kaderi değiştirdi


Geçen yıl oyunun motoru olan uzun toplar, bu sene ayağa net pas oyunu oynayan Fenerbahçe’nin en büyük sıkıntı kaynağı. Eskişehir’in baskı kurmaya çalıştığı anlarda pasla çıkamayan Emre ve arkadaşları, pas metrajını uzattığında Eskişehir’in iştahını iyice kabarttı.

Skibbe, Serdar’ı alıp oyuna bir fazla becerikli krampon sokarak baskısını artırdı, Emre Güral’ı Mori’nin yanına alarak oyunun kaderini değiştirdi.

Sow, düzenli oyunun forveti olmaktansa düzensizliğin hüküm sürdüğü anlarda doğaçlama yeteneklerini daha rahat ve etkili kullanıyor. Tıpkı Emenike gibi.

Sanırım İsmail hoca, düzenin dışına çıkmayı yanlış anlıyor. Alper yerine Emre’yi dışarı alıp, Eskişehir’in arkayı boşalttığı son 30 dakikada Emenike’yi kale arkasında unutarak kendi düzenini de bozdu. Öyle dağıldı ki Fenerbahçe, uzatmalarda belki de maçın en kritik serbest vuruş organizasyonunda Emre ve Caner çıktığı için topun başına geçirecek oyuncu bulamadı. Galiba dönüş yolunda futbolcular Kartal ile oyun şablonunu ve değişiklikleri sertçe tartışacak.

26 Nisan 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyi ki bir Emenike değiller!‘’

Fenerbahçe ağır tempolu pas trafiğiyle rakip kaleye Ümraniye üzerinden gitmeye çalışırken, Bursaspor Josue’nin başlattığı konratakla 3. pasta rakip kaledeydi. Volkan Şen zorladı, Fernandao denedi, ama Bursalılar olmadı diye üzülmedi çünkü Alper’in çeldiği top ceza sahasının sağ önüne düştüğünde 3 Bursalı (Aziz, Belluschi, Emre) pozisyonun içindeyken Fenerbahçe’nin dönen topu almakla yükümlü sağ açığı kadrajda bile yoktu. 41. dakikadaki bu pozisyon maçın ve Emenike’nin formsuzluğunun özetiydi aslında.

Fenerbahçe pas ortalamasında ligin lideri, Bursa ise tempoda. Henüz 15. dakika dolduğunda Bursaspor’un Volkan Demirel’e gönderdiği şut sayısı 4’ü bulmuştu. Hatta Bursalı Emre’nin dönen şutunu Belluschi tamamladığında Caner ofsaytı bozuyordu. Hakem ofsayt dese de golü yedi Fenerbahçe.

Hasan Ali’yle takım değişti

Kuyt tribüne çıkınca yedek kulübesinde 1 kaleci, 4 defans, 1 defansif orta sahası kaldı İsmail Kartal’ın. Bursa gibi yüksek tempolu bir takıma karşı tek hamleye mecbur kalmak bile Diego’nun Kadıköy’e getirilmemesini tartışmaya açar.

Emenike’nin döküldüğü bir gecede Hasan Ali’yi sol beke alıp Caner’i sağ öne atmak bile Fenerbahçe’nin kimyasını değiştirdi. Emre ve arkadaşları 20-25 ve 45-60 arası iki kez bunaltıcı baskı kurdu. Ama gol bu baskılarla değil Bursa’nın çıkmaya başladığı son 10 dakika içinde Caner’in imzasını koyduğu bir ortayla geldi. Webo’nun bu golünü gördükten sonra sanırım herkes aynı şeyi düşündü: İyi ki bir Emenike değiller!

İçeri giren mi şampiyon yapan mı?

Aziz Yıldırım’ın Emenike’nin arkasında durma isteğini alkışlarken, savunma argümanını doğru bulmadım. Anladığımız kadarıyla Emenike, şike soruşturmasında 4 gün nezarethanede kaldığı için daha büyük bir krediye sahip olmalıymış. Acaba makbul olan içeri girmek midir, yoksa Fenerbahçe’yi sahada şampiyon yapmak mı?

Mesela Alex... O süreçte içeri alınmadı ama 8 yılda 2 kez gol kralı olarak 3 lig şampiyonluğuna büyük katkı sağlamasına rağmen gözünün yaşına bile bakılmadı.

Şayet taraftar da Fenerbahçe için yaptığı fedakarlıkları sıralarsa Emenike formayı çıkardığına bir kez daha pişman olur.

21 Nisan 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Angarya değil tedavi maçı‘’

Fenerbahçeli futbolcuların silahlı saldırının travmasını atlatması için taraftarına ihtiyacı var. Mersin İdman Yurdu ile oynanan ilk maçın 2-1 kazanılması mı Fenerbahçelileri rehavete itti yoksa Maccabi karşısında FB Ülker'i desteklemeyi mi tercih ettiler bilinmez ama ligden çekilme noktasına gelecek kadar hayati bir olaydan sonra şartlar ne olursa olsun tribünlerin dolması ve futbolcuları kucaklaması gerekirdi.

Fenerbahçe, Mersin ile oynadığı Ziraat Türkiye Kupası maçını bir angaryaya değil takım olarak kendi kendini tedavi edecek enstrümana çevirirken ana fikir futbolcuların iştahıydı. Fenerbahçe'nin yedekleri ile as oyuncuları arasındaki performans farkları genelde kupada hissedilen bir durumdu. Dün gece bundan bahsetmek Hasan Ali'nin Uygar'ın ve Kadlec'in gayretlerine haksızlık olur.

Mersin maçının kırılma anı Kuyt'ın maçın başında attığı gol değil, ilk yarım saat dolarken Sow'un rakibin stoperi Efe Halil'i attırmasıydı. Pozisyon ceza sahası dışında başlıyor, Sow içeriye taşımaya çalışıyor ama Halil'in ne kural dışı bir hareketi var ne de teması. İlker Coşkun'un penaltı ve kırmızı kart kararı sanırım moda tabirle tam bir skandal!

Ziraat Türkiye Kupası maçı üzerinden büyük fotoğrafa bakmak gerek. Saldırının dumanı tüterken Diego krizini de yönetmek zorunda kalan Fenerbahçe yönetimini çok zor bir süreç bekliyor. Ligin bitimine 8 hafta kaldı. Şayet Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi biletini alabilirse, haziran ayında kadroda büyük revizyona gitmek zorunda. Zira hali hazırda İsmail Kartal'ın ligde kullandığı 21 kişilik kadroda 13 futbolcu 1980-85 aralığında dünyaya gelmiş, 7 futbolcu ise 85-90 arası doğumlu. İlginçtir 90 ve üzeri doğumlu tek oyuncu Alper Potuk. Kadroyu Şampiyonlar Ligi'ne uygun hale getirmek için yaş ortalamasını 30'lardan 27'lere indirmek gerekecek. Tabii bunun için de iyi bir transfer bütçesine ihtiyaç olacak.

16 Nisan 2015, Perşembe 21:45
YAZININ DEVAMI