‘’Günün kaybedeni Trabzon‘’
İlk yarısını Konyaspor’un, ikinci yarısını ise Trabzonspor’un hak ettiği, ev sahibinin takım halinde, Bordo-Mavililer’in ise Onur liderliğinde yıldızlaştığı bir geceydi. Karadeniz temsilcisi için 6 maçlık yenilmezlik serisi elbette kıymetli ama işe son 2 maçta 4 puan ve dolayısıyla Avrupa potasını yakalama şansının kaçtığını düşünürseniz o zaman da başka bir handikaptan bahsedebiliriz.
Eski Trabzon geri döndü!
İlk 20 dakikada çok bunaltan ama ilk yarı boyunca sürekli devam eden Konya baskısı, Trabzonspor’a son 5 haftadır unuttuğu sıkıntıları tekrar yaşattı. Olcay ve Yusuf Yazıcı gibi oyunun şifresini çözen isimler rakip tarafından kilitlenince, Medjani de ‘Okay’lık’ yapamayınca Bordo-Mavililer’in ayarı bozuldu. Eğer Konyaspor’un pozisyon yakalayan oyuncuları eğer biraz daha iş bitirici olabilseydi, Fırtına çok erken bir hezimetle karşı karşıya kalabilirdi. Burada özellikle direkten oyun alanını terk eden pozisyonda Onur’un hakkını yememek lazım.
Yanal’dan mecburi hamle
Karşılaşmanın ikinci bölümünde Ersun Yanal, erken sarı kart gören gören ve sakar bir gününde olan Mustafa Akbaş’ı çıkarıp stopere Medjani’yi, orta alana da Aytaç’ı aldı. Trabzonspor’un durgunluğunu üzerinden atmasına, uyanışına ise Konyaspor’un Rangelov ile bulduğu müthiş frikik golü sebep oldu. O andan sonra 3. bölgede oynayan tüm oyuncular sihirli bir değnek dokunmuş gibi canlandılar. Bu canlanış Konyaspor gibi düzeni zor bozulan bir takıma bile ağır geldi ve Bordo-Mavililer, oyunun yönlendiricisi olmaya başladılar. Mücadele iyice rakip sahaya yıkılınca gol de pek geç kalmadı. Ara transferin kuşkusuz en faydalı ismi Olcay’ın asistinde Rodallega çok kıymetli bir dokunuş yaptı ve Trabzonspor açısından ideal bir zamanda eşitliği getirdi. Ve böylece son 35 dakikada maç tekrar başladı. Her 2 takım da atabilirdi, olmadı, Trabzon adına özellikle Onur çok büyük işlere imza attı. Konya deplasmanında 1 puan sezon başı olsa kötü denilemez bir sonuç ama hem kredinin azlığı hem de Avrupa hedefi sebebiyle günün kaybedeninin Trabzonspor olduğu kesin.
‘’Trabzonspor ve Haydar!‘’
Rakamlar üzerinden çok net çıkarımlar yapmak her zaman mümkün olmayabiliyor ama dün gece için rakamlarla oyunun örtüştüğünü söylemek hiç yanlış olmaz. Öyle ki, zaman zaman Alanya da tehlike yarattı ama maçın 65. dakikası geçilirken Trabzonspor’un üstünlüğü fazlasıyla netti. 7’si kaleyi bulan 17 şutla adeta rakibi abluka altına aldılar fakat kaleci Haydar, yaptığı kurtarışlarla geceye damgasını vurdu.
Rodallega doğru seçim
Ersun Yanal’ın 4 haftadır kazanan takımda sadece N’doye-Rodallega değişikliğine gitmesinin isabet olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Takımın yarattığı tehlikeli akınların neredeyse tamamının içinde o vardı, birkaç pozisyonda da doğru vuruşları yaptı ama Haydar’ı geçmeyi o da başaramadı.
Artık sistem netleşti
Yanal’ın sistemi yeni beklerle beraber artık netleşti diyebiliriz. Tüm akınlara katılıyorlar, bu anlarda da stoperlerin ortasına bir başka Trabzonlu giriyor. Bunu, Ersun Hoca’nın gelecek sezona dair verdiği ipuçları olarak görmek de mümkün. Doğrusunu söylemek gerekirse oyunu çözmek için Bordo-Mavililer’in kulübesi de, saha içindeki futbolcuları da her türlü etkinliği denedi. Kanatlardan, duran toplarla, göbekten, ceza sahası şutlarıyla... Bunun karşılığında da Trabzonsporlu oyuncular 2 puan kayba rağmen sahayı eskisi gibi ıslıklarla değil, yüreklendirecek alkışlarla terk ettiler.
İlgi artacaktır...
Trabzonlu futbolseverler de artık yavaş yavaş havaya giriyor. Cezaya rağmen 20 bin taraftar en azından bu geçiş süreci için azımsanmayacak bir rakam. Bu pozitif futbol nasılki önce
skorlara yansıdıysa bundan sonra da tribünler üzerinde kendini gösterecektir
‘’Derbi kadar değerli‘’
Hani bir tabir vardır, “3 puandan fazlası!” diye... Elbette her maçın matematiksel karşılığı 3 puandır ama ‘3 puandan fazla’ olan kısım işin psikolojik boyutudur. 4 hafta üst üste kazanıp bir anda ilk yarı sonunda ‘hayal’ olarak kabul edilebilecek hesapları yapmaya başlayan Bordo-Mavililer, sıralamada da bir anda tırmandı.
Tüm bunlar kentte uzun zamandır özlenen atmosferi geri getirirken, kalan haftaların değerini de artırdı. Artık Trabzonspor için her maç derbi! Ersun Yanal ve öğrencileri seriyi eğer 2010-2011 seviyesinin de üzerine çıkarmayı (üst üste 6 galibiyet) başarırsa bunu ancak bu büyük maç konsantrasyonu ile başarabilir. Bugünkü Alanya karşılaşmasının bir önemi de uyanan şehrin bundan sonrasına dair. Eğer seri bugün iyi futbolla devam ederse Trabzonspor’un yeni stadında da şölen sürer. Karşılıklı mesajları alan taraflar birlikte kolkola yürür ki, bu da Avrupa potası için en büyük koz olur.
‘’Trabzonspor'da 'milli' mücadele!‘’
Her başkanın ve özellikle yerli hocanın hayalidir, yabancıların da desteklediği bir Trabzonspor’dan milli takımımıza olabildiğince futbolcu vermek. Son dönemlerdeki hayal kırıklıkları malum, bu hayali gerçek olmaktan çok uzaklaştırdı.
Ancak Trabzonspor’un yakaladığı son çıkışta imzası bulunan yerli oyuncular şimdiden Mart ayındaki Finlandiya maçının hayalini kuruyor, kurmalı da. Onur, Uğur Demirok, Okay, Olcay ve Yusuf Yazıcı’ya, Fatih Terim’in kayıtsız kalacağını sanmam.
Trabzonspor’un yakaladığı müthiş çıkışı birkaç kişiye mal etmek büyük haksızlık olur. Gerçek bir takım oyunu oynamaya başlayan, formunu her geçen gün yükselten Bordo-Mavili futbolcular, camiayı milli bir beklentinin de içine soktu. Son dönemlerin aksine Karadeniz ekibinin kadrosunda A Milli Takım formasına aday oyuncu sayısı 2010-11’den beri ilk kez bu kadar çok. Bu da elbette hem Başkan Muharrem Usta’nın hem de teknik direktör Ersun Yanal’ın gurur kaynağı. Eğer büyük aksilikler olmazsa en az 5 Trabzonsporlu oyuncunun milli takımda oynama beklentisi var, olmalı da.
ONUR KIVRAK
Rakipleri formsuz
Onur Kıvrak, önündeki savunma hattının netleşmesi, beraber oynama ve dolayısıyla da iletişimin artmasıyla tekrar eski günlerine döndü. Son 4 maçta kalesinde sadece 1 gol görmesi, arkadaşları kadar kendi kurtarışlarının da eseri. 1 numaralı rakibi Volkan Babacan, son dönemlerde kalesinde fazla gol görüyor, moralsiz. Onur’un şansı yakın geçmişe kadar 10 birim üzerinden 2 ise şimdi en az 5-6.
UĞUR DEMİROK
En iyi döneminde
Kariyerinin en iyi dönemini geçirdiğini söylemek hata olmaz. Yanal’ın ona duyduğu özgüvenin çok büyük artısı var. Asistleri ve duran toplardaki katkısı onu farklı kılıyor. Ülkedeki stoper sıkıntısını dikkate alırsak seçilmemesi haksızlık olur. Üstelik Ahmet Çalık, Semih Kaya gibi rakipleri bu kadar formsuzken...
OKAY YOKUŞLU
Zaten hep kadroda
Terim’in Trabzonspor’dan kadrosuna en çok aldığı isimlerden. Hatta en kötü günlerini yaşarken bile davet aldı. Son haftalarda ise kendini aştı. Takımla birlikte büyüdü, müthiş işler yapıyor. Terim’in şartlar böyle devam ederse onu kadroya almaması düşünülemez.
YUSUF YAZICI
Terim çok sever
Fatih Hoca, böyle genç yetenekleri ilk kez oynatmayı, oyuncuların kariyerine damga vurmayı sever. Ama sadece bunun için değil elbette, Yusuf Yazıcı sonuna kadar milli formayı hak ediyor. Sürekli bir gelişim halinde. Belki en çok rakibi olan futbolcu ama kadroya bile davet edilmesi onun için büyük bir moral olur.
OLCAY ŞAHAN
Yeniden doğuş için...
Beşiktaş’ta şampiyonluk yolunda verdiği katkıyı şimdiden Trabzonspor’a verdiğini görüyoruz. Zaten o seviyeye çıktığı her zaman A Milli formanın asları arasında yer aldığını düşünürsek Olcay Şahan’ın Trabzonspor’u temsilen kadroda olmasını beklemek mümkün.
‘’Artık Moda Fırtına‘’
Trabzonspor, doğru transfer politikasının, bir takıma çok kısa sürede nasıl sınıf atlatabileceğinin en son ve net örneğini veriyor ligin ikinci yarısıyla birlikte. Sezon başında fazla romantik bir transfer uygulamasına geçilmesi, ‘ya tutarsa’ türü riski yüksek oyuncuların alınması, Bordo-Mavililer’e tarihinin en kötü sportif günlerini yaşattı. Yönetim ve teknik heyetin Ocak ayında vereceği karar sadece takımın değil, kendilerinin de kaderini belirleyecekti.
Sonuçlar da destekleyince...
Usta ile Yanal, hatada ısrar etmeyip önemli bir refleks göstererek ‘garanti’ isimlere yöneldiler ve takımda performansı yerlerde sürünen oyuncular bile ‘transfer etkisi’ yarattı. Bu sürecin devamında tabelanın da çok çabuk değişmesi elbette önemliydi. Doğru yapılanmaya rağmen eğer sonuçlarla bu durum desteklenmeseydi krizi aşmak, bugünkü havayı yakalamak bu kadar kolay olmayabilirdi. Sonuçta 4 maçlık, Konya ile oynanan kupayı da sayarsak 5 maçlık seri Trabzonspor’a ve kente yepyeni bir soluk getirdi. Bu periyot da, bundan sonra devam etmesi de kesinlikle tesadüf değil.
Bambaşka bir takım
Çünkü artık Trabzonspor’un ezbere sayılabilen bir ilk 11’i var... Çünkü artık Trabzonspor’un birbirini ezberleyen, sistemi çözmüş oyuncuları var... Çünkü artık Ersun Yanal’ın, kulübeye baktığında (oyun nasıl sürüyor olursa olsun) kafası daha da karışmıyor, hamle yapacak oyuncuları var... Çünkü artık kentin istediği, heyecanlı, mücadele eden, savaşan bir takım var... Çünkü artık Trabzonspor ‘basit rakip’ statüsünden çıkalı çok oldu, çünkü artık tedbir alınması gereken birkaç sistemi ve futbolcuları var... Özetle artık Trabzonspor’un Avrupa biletini alma umudu ve gücü var. Bununla beraber asıl hedef olarak belirlenen 2017-2018 sezonu için çok sağlam bir zemin kurulmuş durumda. Bu kez yaz döneminde yapılacak doğru hamlelerle Bordo-Mavililer, taraftarına uzun zamandır yaşatmadığı kadar büyük heyecanlar yaşatabilir.
‘’Trabzon için en değerlisi‘’
Doğru transferlerle kısa sürede büyük mesafe kat eden Trabzonspor, seriye Osmanlı deplasmanında önemli bir halka daha ekledi. Belki geride kalan 3 maça oranla daha çok pozisyon verdi, daha zor kazandı ama 'büyük takım kötü oynarken de kazanmalı' mottosundan hareketle ortaya çıkan sonucun değeri büyüktür. N'Doye'a oranla aldığı topları daha etkili kullanan, daha fazla hücum alternatifine ayak uydurabilen Rodallega oynasaydı daha farklı olabilirdi.
Uğur kendini aştı
Son adam sıkıntısı yaşasa da farklı hücumcu seçenekleriyle fark yaratan Trabzon tabelayı yine böyle değiştirdi. Savunmadaki istikrarlı görüntüsüne skora katkı özelliğini de ekleyen Uğur Demirok'un usta işi pasında Olcay'ın o güzelliği ziyan etmeyerek yaptığı mükemmel vuruş, psikolojik avantajı Ersun Yanal'ın takımına geçirdi. Bifouma'nın vurup Onur'da kalan pozisyonun tamamında Trabzon 3 tehlike yaşadı. 4 haftadır gol yemeyen Fırtına'nın sihirini Musa Çağıran bozacaktı ki, bu kez Onur daha zor bir kurtarışla devreyi kapattı.
Bana kalırsa Rodallega
N'Doye, 2. yarı başında uygun durumda o kadar çok eveleyip geveledi ki, belki o an alınması bile gerekirdi. Boğuşması, belli ettiği iyi niyeti tamam ama bu maddeler bir forvetteki ilk yeter şartlar değil. Sanırım Yanal da N'Doye ile Rodallega arasındaki seçimini bir kez daha gözden geçirecektir. Normalde sabırlı bir oyun planıyla oynayan Osmanlı, Trabzon'un hücum aksaklıklarından da güç alarak daha kalabalık gelmeye başladı. Bu anların en tehlikeli olanlarından birinde kahramanlar yine aynıydı. Musa'nın altı pas önündeki vuruşunda Onur, günün en güzel hareketlerinden birine imza attı. Çok baskı yiyen ve bunalan Trabzon'a günün son korkusunu ise Badou yaşattı. Çok uygun durumda karşı karşıya pozisyonda dışarıya attığı şut Fırtına'nın 3 puanı kazandığının ilanı oldu.
‘’Karşınızda yeni Trabzonspor‘’
Sezon başındaki Trabzonspor ile şimdiki Trabzonspor’un görüntüsü, iyi futbolun ancak iyi oyuncularla oynanabileceğinin bir kez daha ispatı. Ana transfer dönemindeki riskler yerine daha ölçülü bir planlama yapılsa, risk seviyesi azaltılsa belki Trabzonlular iyi futbol ve iyi sonuç için bu kadar beklemek zorunda kalmayacaktı. Ancak öyle ya da böyle hatadan dönmek ve çok daha zor olan ara transferde bambaşka bir takım ortaya çıkarmak da kıymetli, kutlanması gereken bir iştir.
Olcay-Yusuf Yazıcı etkisi
Doğrusunu söylemek gerekirse Trabzonspor’un Mehmet Ekici gibi bir oyun planlayıcısını arayacağı görüşüne ilk yarı itibarıyla katılmamak zordu. Ancak kulübeden gelen Yusuf Yazıcı ve yeni transfer Olcay Şahan’ın yaptığı katkı gerçekten de Trabzonspor’a 3. bölgede sınıf atlattı. Sadece gol ve asistleriyle değil, müthiş bir konsantrasyonla sürekli oyunda kalmaları ve yardımlaşmalarıyla da fark yaratıyorlar. Özellikle Yusuf Yazıcı için söylemek gerekir ki, bir altyapı oyuncusu olarak yaptığı her pozitif iş sadece kendi önünü değil, arkadaş gelen birçok arkadaşının da yolunu açıyor. Olcay Şahan’ın da kısa sürede kendisine burun kıvıranlara sahada yanıt verip kredisini ve özgüvenini yükseltti.
Ölçü değil ama...
Trabzonspor’un savunması da Mas ve Pereira katkısından sonra artık tam olarak oturdu diyebiliriz. Her maç, “Acaba kim oynar?” sorusundan, ezbere sayılan bir dörtlüye geçiş Onur’u da rahatlattı. Gaziantepspor elbette tam anlamıyla bir ölçü sayılmaz ama Bursa-Kasımpaşa-Konya ve Antep serisinde Bordo-Mavililer’in sadece 1 gol yemesi bir başarıdır.
İlk kez hamle şansı var
Ersun Yanal’ın ligin ilk yarısında sanıyorum en çok sıkıntısını çektiği konulardan biri yanında oturan hamle oyuncusunun olmamasıydı. Skor iyi giderken oyunu tutacak, kötü giderken durumu değiştirecek ismi yok gibiydi. Şimdi ise bu konuda hayli alternatife sahip. Medjani gibi çok yönlü bir futbolcusu, Rodallega’nın ilk 11 oynayacağını düşünürsek N’doye gibi bir kozu, Yusuf Erdoğan gibi bir hücum gücü olacak. Ve tabii ki iyileştikten sonra Bero gibi bir temiz ayaklı yıldızı var artık.
Bu stat yakında dolar
Açılış için belki 22 bin sayısı az duruyor olabilir ama Trabzonspor için sezonun en yüksek rakamı ortaya çıktı dün. Takımın bu enerjisi birkaç iyi skoru daha beraberinde getirirse ben stadın kısa süre içinde tam kapasiteye de ulaşacağına inanıyorum. Artık kesinlikle izlenesi bir Trabzonspor ortaya çıktı.
‘’Seçim yönetimi ve 50. yıl hedefi‘’
Sadece Trabzonspor kongreleri için geçerli değildir, yönetime yeni adaylar çok büyük olasılıkla ilk seçimlerinde ‘kazanacak bir liste’ ile yola çıkarlar. Yani anlaşmak, hedef, futbol fikri ve hayat görüşü birlikteliğinden ziyade oy potansiyeli olanlarla 15’i tamamlarlar. Bunun sonucunda da doğal olarak listeler son geceye kadar değişir, yenilenir, yedekler asıl, aslar yedek olabilir. Son tahlilde bunun da sonucunda tartışmalar, önce fikir sonra da yol ayrılıkları kaçınılmazdır. Trabzonspor’da daha önceki yönetimler ne sıkıntı yaşıyorsa şimdi de aynısı oluyor. Başkanın çalışma sisteminden memnun olmayanlar, kendi konumunu beğenmeyenler, öncelikleri farklı olanlar, hayalleri ile gerçekleri örtüşmeyenler yine var. Ve üst üste ayrılıklar... Başkan Muharrem Usta şu ana kadar çok yoğundu ve bu yoğunluk sebebiyle bu konulara kafa yoramadı. Fakat artık ara transferin de önemli bölümü bitti, kafası da vakti de rahatlayacak. Yani yönetim içinde çok radikal değişimler ve gelişmeler olabilir.
Yusuf Yazıcı kardeşim...
-Çok yeteneklisin, yeteneklerinin yerine başka şeylerin konuşulmasına yol açacak işler yapma.
-Evet, Trabzonspor’da spor yapan Ramil, 400 bin Euro kazanıyor, haksızlık da, uçurum da büyük ama şimdi kafana takma.
-Hocan şimdi işler kötü giderken sana sarıldı, işler düzeldi, belki ilk kötü gittiğinde kulübeye sen oturursun ama hesap yapma, küsme.
-Yapacaklarının sadece kendi yolunu değil, arkandan gelecek birçok yaşıtının ve kardeşinin yolunu da ya aydınlatacağını ya da karartacağını düşün. Bu omuzlarında yük değil sorumluluk olsun...
-Tribünler en kolay sana dokunacaktır, çünkü ‘mahallenin çocuğu’ sensin. Kulağına gelecek küfürleri duyma, kendini üzme.
Bu Trabzon izlenir mi?
Sezon başında kafa karışıklığı ile oluşturulan ‘ya tutarsa’ şeklindeki ‘muamma kadro’ tutmayınca yönetim radikal ama büyük kulüplerin alması gereken bir kararla strateji değiştirdi.
Bu kez Mas, Pereira, Medjani, Olcay gibi direkt ilk 11’e katkı yapacak, bundan önceki kariyerleri tartışılmayacak isimler alındı. İlk etapta skor olarak iyi reaksiyonlar da alındı. Mevcut kadroya ‘Ersun Yanal kadrosu’ demek güç belki şu an. Yeni transferler arasına Yusuf Yazıcı etkisini de eklersek sezon başına oranla arada dağlar kadar fark olduğu kesin.
Eğer Trabzonspor ilk yarıdaki kadroyla yeni stada geçseydi çok sıkıntılı günler geçirebilirdi ama şu anki takımın çok daha izlenir olacağı, ilgi göreceği kesin.
Transferde yeni kafalar
Asla tartışılmaz, bildiğimiz Caceres sadece Trabzonspor’da değil, Avrupa’nın en üst düzey her ekibinde oynar. Keşke izleyebilseydik, onu izleyen birçok defans oyuncusu da izlerken birçok şey öğrenebilirdi.
Ancak yönetim eski sakatlığından dolayı mevcut risklerinin normalden fazla olduğunu öngördü ve farklı bir sözleşme teklif ederek ekonomik riski düşürmeye çalıştı. Oyuncu da bunu kabul etmedi ve transfer gerçekleşmedi.
Eski kafalar, “Trabzonspor, Türkiye’ye kadar getirdiği adamı alamadı” derdi. Fakat artık devir değişti. Panik atak ve ‘ne olursa olsun’ transferlerin her 2 tarafa da yarar sağlamadığı, işlerin hep FIFA’lık olduğu ortada. Şartlar örtüşmüyorsa olmaz.
Hatta bana sorarsanız Trabzonspor, İstanbul’a olan dezavantajı sebebiyle özellikle yabancı transferlerini getirmeli Trabzon’a, gezdirmeli, her şartı tek tek anlatmalı. Bu samimiyet ve netlik birçok noktada Trabzonspor’un olası sıkıntılarını da, ekonomik olarak daha fazla para harcamasını da önler.
Gazozuna bir gece!
Statüsü rezalet, heyecanı sıfır, kabul. Ancak Trabzonspor’un özellikle bu sezon en son lüksü Türkiye Kupası’nı ‘amaaaan’ diye karşılamaktı. Yaptılar. Sonuç ortada. Konya, Gümüşhane ve Kızılcabölük’lü gruptan çıkamadı, maçını bile oynamadan elendi. Bu geceki maç tamamen gazozuna. Elbette Avrupa hedefi için başkan ve hatta hocanın ‘aman dikkat’ demesi gerekmez. Ancak genel konsantrasyonsuzluk biraz fazlaya mal oldu.