‘’İlk dakikadan itibaren yoğun baskı!‘’
Her iki taraf için de mutlak 'Kaybetmemek' üzerine yapılmış planların öncelendiği bir karşılama bekliyorum. Ezeli rekabet konusu ve bir tarafta liderin, diğer tarafta ise en yakın takipçisinin olma hali karşılaşmaya 'Temkinlilik” psikolojisi yüklüyecek gibi... Trabzonspor ev sahibi ve ev sahibi olmanın belli başlı avantajlarını elbette kullanmak isteyecektir. Saha ve seyirci avantajını arkasına alıp daha ilk dakikalardan itibaren rakip alanda yoğun baskı Trabzonspor’a istediği golü erkenden getirebilir. Peki ya getirmezse? İşte burada Abdullah Avcı’nın da benzer soruya bulduğu cevaplarla takımını maça hazırladığını düşünüyorum.
Daha dikkatli olacaklar
Pereira’nın tam da istediği, 'Rakip oyun planı' da bu değil mi? Topu rakibine bırakan, defansif anlamda güçlü oyuncularıyla kalesini çok iyi kapatabilen ve kaptığı toplarla da hızlı geçiş yapabilen oyun anlayışı Fenerbahçe’ye 8 haftalık periyotta önemli puanlar kazandırmıştı. Haliyle buna karşı Avcı’nın ilk 8 haftalık kabına sığmayan Trabzonspor’undan ziyade, daha dikkatli, topu bölüşen bir anlayışla sahada olacağını düşünüyorum.
Abdülkadir damga vurabilir
Hamsik yokken o bölgede onun yerine kullanacağı ilk 11 oyuncusu açıklandığı an bir çok sorumuz cevabını alacaktır maç öncesi. Cornelius, güçlü rakip stoperlerle vereceği mücadeleyle ya başrol olur ya da başrol oyuncusu arkadaşına yardımcı aktör olur. Abdülkadir Ömür kanat değil de merkezde oynarsa karşılaşmaya damga vurabilir.
‘’Avcı'nın tercihi belirler‘’
Trabzonspor’un içinde olduğu tüm karşılaşmalar “en keyifli maçlar” kategorisinde tartışmasız birinci sıradaydı. İlk 8 haftalık mini ligde attıklarıyla, yedikleriyle, eksik kalmalarına rağmen asla bırakmamalarıyla izlenilirliği yüksek bir Trabzonspor kamuoyu nezdinde konuşulan konuydu. Milli ara dönüşlerinde performans anlamında; iyi durumdakiler kötü, kötü durumdakiler de iyi döner diye bir genel kanı var. Şimdi ligin ilk iki sırasında olmaları hasebiyle iyi durumda olduklarını düşündüğümüz iki büyüğün maçı olması beklenti anlamında önemli ancak kafa karıştıran da bir veri bizim için.
Kaliteye etki edecek unsur çok
Performans olarak, saha içinde detayda “kötü” durumda oldukları konuları da olan her iki takım için; bakalım topa daha çok sahip olan mı, topu geri kazanma süresi en düşük olan mı, topu rakibine bırakan ve geçişleri iyi yapan mı kazanacak birlikte göreceğiz. Farklı formasyonların ancak kaliteli kadroların mücadelesinde stratejik oyunlar ortaya temkinli ve de kısır bir karşılaşma çıkarabilir pekala. Ezeli rekabet konusu, kaybetmeme halinin yıpranmaya dair düşük etkisi, liderin ve en yakın takipçisinin maçı olması hali de kaliteye etki edecek unsurlar olarak önümüzde duruyor.
Hamsik şoka neden oldu
Milli maçında sakatlanan Hamsik’in oynamayacağı haberi ile adeta şok yaşayan Trabzonspor camiasında şimdi herkes bir matematikçi hassasiyetiyle seç-beğenal metoduyla kendi kadrolarını yazıp-silip yeniden hesaplamakla meşgul. Üzerine bir de 8+3 kuralı da var. Abdullah Avcı’nın da bu anlamda Hamsik olmadan orayı nasıl düzenleyeceği merak konusu.
‘’Stresi seviyoruz‘’
Özellikle son bölümü inanılmaz heyecanlı geçen bir milli takım performansı izledik. Öyle ya da böyle dün gece milli takım için “matematik müsaade ettiği sürece” sözünün içinin doldurulduğu, mücadeleye devam maçı oldu. Bir kez daha gördük ki; biz bu oyunu, bu seviyede, kendi kendimize ürettiğimiz stresle oynamayı daha çok seviyoruz. Burak Yılmaz’ın oluşturduğu, VAR’ın devreye girdiği, milyonları da ekrana kilitleyen o pozisyon sonrası gelen penaltı ve gol umutlarımızı diri tutmamıza yetti bile. Stefan Kuntz’un tüm iyi niyetiyle kenarda olduğundan şüphem yok. Takımı, oyuncuları tanıma konusunda şimdi zaman da, kredi de kazanmış oldu onun penceresinden bakıldığında.
Değişikliklere kadar
İlk değişiklikleri 65’te yaptık. O dakikaya kadar ne oynadık, ne yapmaya çalıştık hakikaten izahı zordu. Bireysel “çaba” futboluyla bir arpa boyu yol alamadık. Oyuncularımız yoruluyor, mücadele ediyor ancak ortaya somut bir güzellik çıkmıyordu. Topun olduğu her yerde alanı mükemmele yakın kapatan Letonya karşısında baskıyı kıramadık. Değişiklikle golü de kalemizde gördük ancak Serdar ve Halil’e karşı bence Norveç maçında kalma bir küçük borcu vardı Kuntz’un ve onların dahil olması ile iş tamamen lehimize döndü.
Hızlandırılmış kurs şart!
Maç kazanılınca soruların anlamı kalmayabilir ancak şu bir gerçek ki, hızlandırılmış bir “oyuncu tanıma” kursuna ihtiyacı var teknik adamın. Ya da “fısıldayan” doğru bir isme...
‘’Hem değerli hem düşündürücü‘’
Maçın daha başlarında kazanacak, farka gidecek görüntü veren Trabzonspor’un oyun içinde yaşadığı bu gitgellerin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Mükemmele yakın bir hücum gücü ve organizasyon çeşitliği ile taraftarlarını önce umutlandıran ama sonuçlandırmada eksikleri ile de bir o kadar hayal kırıklığı yaşatan bir Trabzonspor var. Milli araya kazanarak gitmek, ne kadar iyiyse, maç içinde oyuna bağlı oluşan kafa karşıklıkları bir o kadar moral bozucu cinsten. Bakasetas’ın biri uzaktan mükemmel şut ve diğeri penaltıdan olmak üzere attığı iki golüyle gelen galibiyeti elbette değerli kılan bir çok şey de oldu. Hikmet Karaman’ın ortaya çıkardığı ve uzun zamandır yükselen oyunuyla dikkat çeken Kayserispor’a karşı kazanmak bunlardan başlıcasıydı. Avcı’nın Siopis’i “yine eksik kalabiliriz” düşüncesiyle oyundan alması bile Abdülkadir Ömür’e duyulan umutları yeşertmesi nedeniyle takdirlikti. Ömür, orta alandan forvet hattına taşıdığı toplar, kurduğu bağlantılar, adam eksiltme, dikine gidişleri ve beceri gösterebilse arkadaşları “asistleriyle” Bakasetas’a verdiğimiz maçın adamı payesini pekala alabilirdi.
Zamanı doğru yönetmek!
Çok yetenekli oyunculardan bir sistem takımı oluşturmanın sancıları olabilir bu yaşananlar. Elbette çözümü Avcı biliyor. Golcülerinin bitiricilikleri bile bu sancıları düşük frekanslı, hissedilmeyecek bir düzeye çok kolay dönüştürebilir. Aslında ortada bir sorun yok bile dedirtebilir. Dün akşam Trabzonspor aldığı 3 puanla zirveden asla ayrılmayacağının mesajını verirken, kadro genişliğiyle bir çok şeyin yoluna girebileceğini düşündürttü. Not: Maç içinde her şey gibi zamanı da doğru yönetmek önemli, hakemin dikkatini bu konuda diri tutmak, maç sonlarında işinizi zorlaştırabilir. Aleyhinize bile olabilir. Olmayan faulden atılan oyuncusu olan takımsınız neticede!
‘’Tempolu ve riskli oyun gerekiyor‘’
Trabzonspor, Kayseri karşısında saha içinde mücadele edeceği oyuncular kadar kenarda da bir futbol aklıyla ‘hamleler’ noktasında mücadeleye hazır olmalı. Hikmet Karaman kabul edelim ki, Kayserispor’un eldeki kadrosuyla çok iyi, çok ses getiren sonuçlara imza attı. Bunu da kısa sürede gerçekleştirdi. Büyüklerde bile saymakta zorlandığımız ‘ideal 11’ konusunda güzel yol aldılar. Bir alkışı da iki önemli yerli oyuncu (Doğan Alemdar ve Emre Demir) ihracatıyla yaparak gönüllerde ayrı bir noktada konumlandılar. Bu detayların hepsi Kayserispor adına önemli moral ve motivasyon nedenleri.
Gervinho’ya alan açılmalı
Kadro kalitesiyle şampiyonluğun en güçlü adaylarından Trabzonspor’un yerli-yabancı ve sakatlıklar nedeniyle detaylarda kullanamadığı güçlü enstrümanları var. Örneğin Siopis’e alan açamamak gibi bir derdi olduğunu düşünüyorum Abdullah Avcı’nın. Gervinho gibi bir aktörün, sakatlıktan dönüşü nedeniyle oyuna sonradan dahil oluşları anlaşılabilir bir durumdu. Oyuna soğuk kaldığı için eksik olunan son iki maçın da kazandıracak golüne imzasını atamadığını düşünüyorum. Gervinho’ya da alan açmak gerekiyor. Yerli-yabancı hesaplama işi olmasa kadro kurmak kolay Trabzonspor’da. Güçlü hücumcuları ve organizasyonları olan her iki takımın karşılaşmasından çok gol bekliyorum. Özellikle Gervinho’nun yarım bıraktıklarını tamamlayacağı bir karşılaşma olacağını düşünüyorum.
Cornelius’a doğru orta...
Trabzonspor 10 kişi kaldığı maçlarda ürettiği tempo ile kaybedeceği maçları kazanmanın eşiğinden döndü. Sanırım kazanmanın da şifresi o oyunda. Topu daha çok ön alanda kullanan, oyalanmayan, oyun yönünü istediği hızda çevirebilen ve en önemlisi riskleri alabilen bir Trabzonspor’du, o izlediğimiz. Bunu maç başından itibaren yapabilecek oyuncu sayısı da var olunca, geriye maç başından itibaren aynı tempoyu rakibe kabul ettirmek kalıyor. Bu arada Cornelius sizden nitelikli orta bekliyor. Böyle bir oyuncu üzerine bir bina kuruluyorsa, doğru orta şart. Yoksa orta rekoru kırmanın çok da anlamı olmadığını Alanya maçında görmüştük.
‘’Dengeyi Özkahya bozdu‘’
Yine 10 kişi kalmasına rağmen, oyunu bırakmayan, kazanma adına her şeyi deneyen bir Trabzonspor vardı. Ligin daha başlarında kayıp puanlara rağmen bu hırslı oyunun hakkını vermek gerekiyor. Ancak liderlik fırsatlarının bu kadar tepiliyor olması da ayrıca düşündürücü bir durum olmaya devam etti. ‘Sorun psikolojik baskı mı?’ diyenler pek de haksız değiller gibi. Alkışı hak eden bir son bölüm olmasına rağmen, ‘neden maç başlarında tam kadro bu üretkenlik olmuyor?’ diye de sormak gerekiyor. Cornelius’un ilk yarıda önüne atılan topları tutması, arkadaşlarına alan açmasına rağmen bu oyuncunun istediği kenar ortaları alamaması da kafa karıştıran bir başka konu oldu. Bu oyuncu sahada olduğu sürece Nwakaeme’nin daha fazla orta atması gerekmiyor mu? Kapalı merkeze rağmen kanatlara zorlanan oyundan yine içeri katedişler atakların sonlanmasında sıkıntıya sebep oldu.
Alanya hiç bırakmadı
Alanyaspor’un Bülent Korkmaz’la birlikte yakaladığı ivme ve ürettiği oyunun sonuçlarının asla tesadüf olmadığı bir kez daha görülmüş oldu. İyi kapanan, temaslı oynayan, iyi de çıkan bir takımı var. Kazanabilirlerdi de. Böylesi bir maçı elbette Halis Özkahya’dan bağımsız değerlendirmek başta hakemlik müessesesine saygısızlık olur diye düşünüyorum. Hakikaten sahada verilen çok büyük emeği faul kararlarıyla, verdiği ve vermediği kart kararlarıyla ‘denge bozan ki∫i’ olarak geceye damga vurdu. Faul ya da sarı kart bile olduğu tartışılacak pozisyonda, üstelik ikinci sarı uygulaması ile Trabzonspor’u mağdur etmek gecenin haftaya sarkacak tartışması olmalı.
‘’Cornelius üzerinden zirveye!‘’
Sürekli maç oynama-izleme halinin futbol hayatımıza çok ciddi etkileri var. Zaman zaten sınırlı ve bir sonraki maç hemen geliyor. Haliyle geçmişe takılan kaybedecek. Sonrakine odaklanılması gerekiyor... Sakatlıklar, sahada eksik kalmalar, erken atılan-yenilen goller, kaleciye geri pas hatalarının ayyuka çıkması yoğun dönemin akılda kalan konuları. Trabzonspor da odaklandığı hedefinde tıpkı rakipleri gibi benzer saha içi sorunlar yaşayarak bu haftaya geldi. Geride kalan Konyaspor maçında bardağın dolu tarafına odaklanıp, benzer hatalara izin vermeden Alanyaspor maçına çalışıldığını düşünüyorum.
Çok zor geçecek
Koca bir maçın neredeyse tamamını 10 kişi oynayıp, üstüne üstlük ikinci yarısında da müthiş tempo üretip kazanabilecek pozisyonu bile yakalayabilmek bu anlamda önemliydi. ‘Asla bırakmayan takım’ görüntüsü üzerine bina edileceği çok fazla hikâyesi olacak Trabzonspor’un. Bülent Korkmaz’la birlikte müthiş bir çıkış yakalamış Alanyaspor’a karşı maçın zorluk derecesini kestirmek zor değil. Fantastik bir hücum gücü var Trabzonspor’un. Alternatifleri de var o bölgede. Üstelik bir kaç haftadır koşulların da zorlamasıyla defansif pratikleri de tazelenmiş, güncellenmiş durumda.
Taraftar faktörü önemli
Sert, dinamik, taktik disipline sadık bir Bülent Korkmaz takımına karşı; sabırlı oyun maçın anahtarı olacak. Özellikle tribünlerdeki izleyicilerin destek-köstek noktasında tercihlerini koşulsuz destek yönünde daha maça gitmeden planlamış olmaları gerekiyor. Trabzonspor’un hücum hattında ortak akıl ve organizasyon kabiliyetine, Alanyaspor oyun öngörümüzü eklediğimizde; Cornelius’un problem çözmede öne çıkacağını düşünüyorum. Onun üzerinden gitmek, hücumda çeşitlilik sağlar ve Danimarkalı forvet fark yaratabilir.
‘’Dersler almaya devam‘’
Erken atılan gol ve erken atılan Vitor Hugo karşılaşmaya dair tüm öngörüleri "işte futbol bu yüzden çok seviliyor" cümlesinin esrarengizliğine terk etti denilebilir.
Daha maçın başında zorlu Konya deplasmanında öne geçen ve artık farkı açması beklenen Trabzonspor bir anda 10 kişi kalınca senaryo tamamen değişiverdi.
Beklenti Abdullah Hoca’nın kenardan hamle yapacağı şeklindeydi. Öyle olmadı.
'Sorun tedaviden büyük'
Berat'ı arka tarafa çekip ilk yarıyı adeta Konyaspor forvetleri ile Uğurcan'ın becerileri arasında geçebilecek bir riskli oyuna terk etti Avcı.
Özellikle Abdülkadir Ömür’ü kazanma adına verdiği savaşa saygı duymakla birlikte, Ömür’ü daha ilk yarıda oyundan almamasını "Yine yeniden sorun üretmemek" şeklinde değerlendirdik izlerken. Ancak üretilen sorun, tedavi edilmeye çalışılandan büyük oldu. Öyle ki, Djaniny hamlesinin oyuna Trabzonspor adına kattığı dinamizm bile ilk yarıdaki hamlesizlik yanlışlığının net ispatı gibiydi.
'Uğurcan'dan bir demet resital'
Büyük bir mücadeleye sahne olan karşılaşmada Uğurcan Çakır adeta bir demet sunduğu resitaliyle takımının kaybetmemesinde en önemli aktör oldu.
Trabzonspor, zengin ve çeşitli kadrosuyla bu ligin ortalama üstü takımlarından.
O nedenle soru şu; 10 kişi ile yaptığı tempo ve kazanma arzusu ile bir puan mı kazanıldı yoksa 2 puan mı kaybedildi?
Lig uzun, sorular sormaya, dersler almaya devam.









































