‘’En önemli 90 dakika‘’
Abdullah Avcı’nın da gidişi sonrası Trabzonspor’da belirsizlikler arttı. Kongre sürecinde oyuncu grubunun saha içinde konsantrasyon kaybı yaşayacağını düşünüyorum. Orhan Ak oyuncularını maç kazanmaya odaklayacak. Eksikleri de düşündüğümüzde Trabzonspor için her konuda zor ve belki de en önemli karşılaşma olacak. Kongreye az bir süre kala puan durumunda dizilişe göre en ciddi rakiplerinden biriyle karşılaşıyor Trabzonspor. Mutlak kazanmak gerekiyor. Adana Demirspor ligimizin Montella yönetiminde en iyi futbol üreticilerinden olduğunu kanıtlamış bulunuyor. Böylesi güçlü ve estetik bir takıma karşı mutlak doğru oyun ve sabırlı olmak önemli. Kaos dönemlerinde ilginç sonuçlar her zaman var. Geçen haftaki Ümraniye maçı gibi. Orhan Ak’ın tarzını çok bilememekle birlikte Abdullah Avcı tedrisatından geçmiş olmanın ötesinde küçük dokunuşları maça damga vurabilir.
Gomez kenara hapsolmamalı
Taraftar desteği düşük olur. Bu olumlu da yansıyabilir. Ancak şu bir gerçek ki uzun bir aradan sonra Trabzonspor’un en zor maçı olacak. Bakasetas yok, Trezeguet yok... Bazıları için şans maçı haliyle. Basel maçları ve Ümraniye maçı ilk yarısında oynanan oyun golle süslenmemişti. Bu kez üretebilmek, final noktasında doğru şeyleri yapıp, sonuç alabilmek şart. Dolayısıyla Maxi Gomez’in de gol atması için kenarlara hapsolmaması gerekiyor.
‘’Çok geç kalındı‘’
Trabzonspor'da işler belli ki sezon sonuna kadar böyle devam edecek. Tek hedef kupa, o da bu oyunla imkansız gibi... Başkanın istifası ve alınan kongre kararı Trabzonspor'da saha içini çok etkilemez diyorduk, görünen o ki saha da etkilendi. Tribünler etkilendi... Tüm camia bu değişim rüzgarından nasibini alacak gibi duruyor...
İç sahada bu kadar başarılı, dış sahada ise bir o kadar kötü görüntü çizen Trabzonspor, iç sahayı da böylece terk etmiş oldu. Ümraniye zor takımdı, ligde yeri değil oynadığı oyunu ve yeni transferlerini dikkate almak gerekiyordu. Görünen o ki Trabzonsporlu bazı oyuncular ligi"bitse de gitsek" havasında sürdürüyorlar ve Ümraniye'den de bihaber durumda gibiydiler. İlk yarıda alabilecekleri oyunu, ikinci yarı da hamlelerin de etkisizliğiyle Ümraniye takımına bırakmış oldular.
Recep hoca planlarına ulaşırken, Abdullah Avcı yaptığı hamlelerin karşılığını alamadı. Bir savaşan Abdülkadir Ömür olunca (Siopis'i söylemeye gerek yok, Bakasetas zaten yoktu) teslimiyet de bu kadar kolay oldu dün akşam. Elinde Maxi Gomez'in var ama kullanamıyorsun. Bu adama gerçekten yazık oluyor şu kadroda. Özetle; Trabzonspor kan kaybediyor. Trabzonspor'da hiçbir şey iyiye gitmiyor. Son şampiyon tüm aktörlerini tek tek kaybediyor!Neşter vurulmadı, çok geç kalındı. Kangren olan sorunlara kongren çare olur mu? Onu da birlikte göreceğiz.
‘’Erken gol maçı güzelleştirir‘’
İç sahada Trabzonspor’un bileği bükülmüyor. Taraftarlarını üç kulvarda da umutlandıran bu istatistik, deplasmanlarda da gerçekleşseydi bugün bambaşka şeyler konuşulabilirdi. Trabzonspor’da sürpriz sayılabilecek kongre kararı sonrası saha içi bu durumdan nasıl etkilenir sorusu bugün ilk cevabını alır. Kanaatim, Abdullah Avcı ve oyuncu grubunun bu durumdan etkilenmeyecekleri yönünde... Trabzonspor için Avrupa defteri kapandı. Lig de ise yukarılarda pozisyon alabilmek adına artık her maç önemli. Ligin sonuncusu olmalarına rağmen; oyun ve teknik adam özellikleri ile ligin en bilinmezlerle dolu takımı Ümraniyespor, büyüklere karşı hep ilginç maçlar oynadı. Talihsizlikler yaşadı. Mütevazı kadrolarına devre arasında önemli transferler yaptıkları unutulmamalı. Bugünde birbirini iyi tanıyan iki teknik adamın oyunu kilitlenebilir.
Hız ve tempo şart
Trabzonspor’a dair elimizde en önemli veriler son iki Basel maçları. Bu maçlar büyük bir eleniş hikayesi ancak kabul edelim ki iyi performanslardı. Trabzonspor özellikle Basel’de ürettiğinin karşılığını alamamıştı. Seyircinin maça talebi önemli zira iç sahada başarının önemli ögesi onlar. Seyircisiyle bütünleşen Trabzonspor hızı, tempoyu, coşkuyu artırabiliyor. Trabzonspor onu şampiyon yapan oyuna biraz hız, tempo katması problemleri çözer. Maxi Gomez’e yazık oluyor... Sağında solunda doğru oyuncularla gol kralı olabilecek bir oyuncu profili o. Erken gol maçı güzelleştirir.
‘’Bu böyle bitmemeliydi‘’
Maça mükemmel tribün desteğiyle başladı Trabzonspor. Her renkten formasıyla taraftarlarımız büyük bir görsel şölen, büyük bir birliktelik oluşturdular. İş artık oyunculara havale edilmişti. İlk maçın 1-0’lık avantajı da cepte olunca tur küçük stratejilerle bile gelebilirdi artık. Ancak dakikalar 13’ü gösterdiğinde maçın da ilk saçmalığı yaşandı. Avantajı elinde bulunduran takım bu kadar önde yakalanmamalıydı. Bu kadar önde yakalanmanın, ofsaytı da bozmanın cezası ağır oldu ve Trabzonspor kalesinde golü görmüş oldu. Aslında sadece 1-0 avantaj artık kaybolmuştu. Ancak hiçbir şey bitmemiş olmasına rağmen oluşan negatif hava kabul edilebilir durum değildi. Allah’tan erken dağıldı. Golden sonra bir takımın yaşayabileceği tüm olumsuzluklar, şanssızlıklar da böylece başlamış oldu. Kazanılan penaltı... Bakasetas’ın ayağının kayması ve kaçırılan penaltı... Atılan, gol değeri kazanmayan goller... Lahoz, onun gibi bir hakemin kafa karıştıran kararları, kart tercihleri, nedense o kartları maç sonunda daha cömert kullanması!
Garip panik havası
Tüm saçmalıklar, şanssızlıklar bir maça böylece sığdırılmış oldu. Takım tam ritmini yakaladığı anlarda maçın 1- 0 devam ediyor olmasına rağmen gelen oyuncu değişiklikleri yine anlaşılamayan şeyler oldu. Oysa 1-0 da maç uzatmaya gidiyordu. Bu panik hali, değişiklikler Trabzonspor’un turu kaybetmesinde bir başka faktör oldu. Çok yazık oldu. Böylesi duygusal kırılmalar yaşadığımız dönemde, bu maç böyle bitmemeliydi. Her şeye rağmen Trabzonspor Türkiye’ye bu turu, bu morali, bu puanı taşımalıydı. Gerçekten yazık oldu.
‘’Sabırlı oyna turu geç‘’
Geçen hafta ülke olarak tek maça odaklanmıştık. Oyuncular da gereğini yapmış ve kazanmışlardı. O maçın havası, motivasyonu son derece yüksekti. Koreografideki gibi dayanışma vardı. Bugün o maçın taçlanma günü olacak. İki ayaklı bir eleme oyununda eğer ki ezici bir skor üstünlüğü alınmamışsa, en önemli maç elbette rövanş maçı oluyor. Bugün Trabzonsporlu oyuncular yarım kalan işi tamamlamak durumundalar. Basel’de taraftarlarımız olacak. Bu yönden Trabzonspor kendini iyi hissedecektir. İlk maçın 1-0’lık sonucu büyük bir avantaj. Elbette nasıl bakıldığına bağlı olarak...
Bildiği düzene döndü
Basel hızlı başlasa da, kontrollü başlasa da 1-0’ı maç içinde lehine çevireceğini biliyor. Trabzonspor için deplasmana bu skorla gelmenin avantaj olabilmesi için her bloğuyla kontrollü oynaması şart. Trabzonspor onu şampiyon yapan oyununa döndü. Bu oyun kötü deplasman karnesini olumluya çevirecektir. Bu maçların havası elbette farklı. Ancak deplasman fobisi belleklerinde ne denli yer edinmiş bunu da bu akşam görebiliriz. Yan pas geri pas diye eleştiri alan, hocayı da arayışlara iten ‘doğru’ ama eksik oyun bu ak∫am Trabzonspor’un en büyük avantajı olacak.
Baka, Gomez ve Trezeguet...
Trabzonspor bu gece de ilk maç gibi topun hakimi olmaya çalışacak. Ancak ev sahibi için top bu gece daha kıymetli. Bakasetas’a şut attıracak, Maxi Gomez’e de ceza sahası içinde topla buluşturacak her hazırlık oyunu Trabzonspor’u tur biletiyle döndürür. Trabzonspor’un en büyük silahı da çok ve çoğu kez haklı eleştirilen Trezeguet olur. Kısacası burada kazandınız, orada da yaparsınız. Haydi bir daha Fırtına...
‘’Sonsuz teşekkürler‘’
Mükemmel bir koreografiyle başladı karşılaşma... Şanlı bayrağımız, kurtarma ekipleri, ülkelerin bayrakları, enkazlar, yaşama tutunan bebek ve kahraman Proteo... Tribünlerde her rengin mükemmel temsili, formalar, kaşkollar, bayraklar... Trabzonspor sokakları bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşcesineydi. Sonuç hiç kimsenin umurunda olmayacaktı. Dert çok başkaydı dün gece. Dert bir, dert ortak, sevdamız bir, sevdamız ortaktı. O kadar doluydu ki herkes, ekranları başında olanlar, tribünlerde yerini alanlar... Dokunsalar da dokunmasalar da ağlayarak geçirdiğimiz günlerin zirve gecesi olacaktı adeta. Koreografi bir taraftan yükselirken, tulumun o gizemli sesiyle de göz yaşlarımız adeta sel oldu... Şehirler, şehirlerimiz, tek tek ‘Buradaydı’. Tam da kalbimizin ortasındaydı... Asla bir Avrupa maçı değildi, bir Milli maçtı ve maçı Milli hale getiren herkese sonsuz teşekkürler.
Asla bir maç değil
Dün gece maç sonlarında genelde göz yaşı döktüğümüz bu oyunu, belki de ilk defa en başından itibaren dolu gözlerle izledik ülke olarak. Bu duygu karmaşasında oyuncular da görevlerinin ağırlığının altından kalktılar. Onlara da sonsuz teşekkürlerimizle. Dün gece asla bir futbol maçı oynanmadı çünkü. Ve futbol belki de hiç bu kadar ‘asla futbol’ olmadı...
‘’Çok başka bir gece‘’
Anlaşılan o ki; bu gece göz yaşlarımızın gecesi olacak. Büyük hüznümüz içimize oturmuşken, anlık sevinçlerimizin, küçük mutluluklarımızın gecesi olacak. Küçük tesellilerin gecesi olacak. Futbolun o kendine özgü duygu karmaşasının üstüne tonlarca yük yüklediğimiz gece olacak. Simsiyah tribünler yasımız var diyecek dünyaya. Maçtan önce girişlerde toplanan oyuncaklar umutlarımız var diyecekler. Bordo-Mavili oyuncular ise hem yasımız hem de bir görevimiz var diyecekler saha içinde. Yükleri ağır olacak bu gece. Bir ise bin hissedecekler. Ülke olarak ne psikolojide isek onlar da öyle olacaklar.
En güzel rekabet
Başkanlar düzeyinde katılımlar, taraftarlar düzeyinde katılımlarla birlikte bambaşka bir anlama büründü karşılaşma. Bir Konferans Ligi maçının çok ötesine geçti durum. Trabzonspor, karşılaşma gelirini depremzedelere bağışlayacağını duyurduktan sonra büyük bir destek gördü futbol ailesinden. Aile gibi aile görüntüsü verdi futbol ailesi, tam da ailelerimizin dağıldığı şu günlerde. Yardımlaşmada yarıştık, rekabetin en güzeli yaşandı. Sıklıkla ayrıştığımız bu oyun, bugünlerde bizi birleştiren en önemli unsur oldu.
Motivasyonla aşılacak
Bu maçın oluşturduğu birliktelik ruhu ile de sahada bambaşka bir takım izleyeceğiz. Bu gece motivasyonla aşılacak gecelerden... Trabzonsporlu oyuncular başta tribünler olmak üzere, ülke futbolseverlerinin desteğini arkalarında hissederek oynayacaklar. Bu gece bağışlarımızla, sardığımız yaralarla anılacak. Şimdi tüm okuyucularımdan ricam hatıra bilet alarak tarihe güzel bir not daha bırakmaları. Sonrası oyuncuların işi...
‘’Uğurcan da olmasa...‘’
Lütuf gibi bir maç başlangıcı yaşayan ama gerisini getiremeyen bir Trabzonspor izledik. Ön alan baskısıyla rakibini hataya zorlayan ve öne geçen Trabzonsporlu oyuncular lider Galatasaray karşısında meslektaşları kadar becerikli olamadılar. Mücadele edemediler. Bakasetas-Siopis yine her zamanki gibi maksimum enerji sarf ederek arkadaşlarının da yerine koştular, mücadele ettiler. Onların da enerjisi bir yere kadar olacaktı öyle de oldu. Oyunun kontrolü tamamen Galatasaray’ın eline geçince atılan ilk golün moral motivasyonu da bitişi de erken oldu. Oyunda kontrol, atılan gol, akabinde penaltı golü ile topla daha iyi ve yerden oynayan Galatasaray zor bir iklimde stratejik bir galibiyet aldı.
Bu bile başarı
Trabzonspor’da mağlubiyetin anlattığı kadro mühendisliğine dair sıkıntılar bir kez daha görülmüş oldu. Kanadı olmayan, Lahtimi’nin orada henüz ya da sürekli oranın adamı olmadığı görülmüş oldu. Bekleri etkisiz, kanatları kırık, orta alanı alternatifsiz bir takımın şu hali bile büyük başarı denilebilir. Böylesi bir takımda iyi ki Uğurcan varmış dedirten bir büyük maç da bitmiş oldu. Kadro büyük değişim istiyor. Krizi avantaja çevirmek hala mümkün.Djaniny kendisi istedi, istemeyen oyuncularla da şimdiden veda etme şansı iyi değerlendirilmeli. Revize kadro, revize hedeflerle bu takım doğru işler yapabilir. Trabzonspor yeter ki karar verebilsin.