‘’Bu kadro ile bu kadar‘’
Galatasaray daha iyi başlar derken; Trabzonspor oyuna etkili başladı. Uzun zamandır öne doğru oynayamayan takım tam da güzel işaretler veriyordu ki soldan soldan bir kaç fire vermek suretiyle yiyeceği golün de mesajını vermiş oldu. Gerek Fountas gerekse Eren sol tarafta Barış Alper’i durdurmaya yetemediler. Barış Alper uzun zamandır mevki karmaşası yaşayan oyuncu olarak adeta yolunu bulan spor araba gibiydi. O mu çok güçlü, hızlı ve etkiliydi yoksa Eren-Fountas’lı sol kenar oyuncuları mı yetersizdi sorusuna benim cevabım Trabzonspor’un ‘Genel bek sorunu’ şeklinde oldu! Galatasaray ideale yakın kadrosuyla sahaya çıkarken Zaha’yı en öne koyarak da fark yaratmış oldu. Attığı iki golle de geceye damga vuran isim oldu Zaha. Trabzonspor yetersiz kadrosuyla yediği bir kaç hücumla tüm defolarıyla da yüzleşmiş oldu. Bu kadar eksikle bundan fazlası olabilir miydi emin değilim. Her ne olursa olsun bu kadar fark yenmemeliydi.
Radikal hamleler şart
Stoperleri aksayan, bekleri konuşmaya bile gerek duyulmayacak kadar yetersiz kalan Trabzonspor’da Hüseyin ilk yarıda sağ taraftan orta yapınca bu orta ‘Sezonun da ilk ortası’ olabilir mi diye düşündürdü. Galatasaray oyunun bir bölümünde sezonun en rahat oyununu bile oynamış olabilir. Çünkü Trabzonspor ideal on biriyle de, hamleleriyle de bu lige yanlış kadro mühendisliği ile başladığını bir kez daha göstermiş oldu. Formanın gücüyle Trabzonspor bu ligin üçüncüsü. Bu kadro ile bu kadar ama bu kadro ile de olsa bu fark kabul edilirlikten uzak. Radikal işler şart.
‘’12. adamın katkısı şart ‘’
Trabzonspor ve Galatasaray’ın kadrolarını kıyasladığımızda Okan Buruk’un eli çok daha güçlü gözüküyor. Abdullah Avcı ise bir dönüşüm ve gelecek yılın hazırlığı içinde. Mevcutla sonuç odaklı maçlar oynamaya gayret ediyor. Bu karşılaşmada da benzer oyun izleyeceğiz. Tribün desteği çok önemli olacak. Galatasaray’ın Okan hocayla oyun planı bilindik. Ön alan baskılarıyla başlayıp öyle de bitirecekler yine. Trabzonspor bu oyunun iyi uygulayıcısı Fenerbahçe’ye karşı Kadıköy’de başarılı olmuştu. Özellikle Mendy ve Berat o gün de olduğu gibi bu karşılaşmanın da kilit oyuncuları. Pas oyunu Abdullah Avcı’nın olmazsa olmazı ama baskılar pas sayısını ve ritmini bozdurabilir. Uzun oynayacakları anlarda Uğurcan’a çok iş düşecek yine. Önde yakalayacağı rakibine karşı özellikle yükselen formuyla Fountas’ın ve deneyimiyle Visca’nın koşuları sonuç getirebilir.
Avcı’nın eli zayıf
İyi kapanan doğru çıkan Trabzonspor istediği sonucu alır. Ancak kabul edelim ki kenardan oyuna dahil olacak seçenekler anlamında Abdullah Avcı’nın eli hayli zayıf olacak. O nedenle 90 dakika taraftar desteği ile bu fark bir nebze kapanabilir gibi. Bu karşılaşma, gerçek sabrın, estetiği bir tarafa bırakmanın, tamamen kazanma odaklı oyunun, planlara sadakatin maçı. Taraftarın da, hocanın da bu anlamda müthiş bir imtihanı bu. Kenarları ve merkezi iyi kapat, gücünü ekonomik kullan, hızlı çık, kazan. Kadron bunu söyletiyor çünkü.
‘’Gençlerin aklı nerede? ‘’
Denk olmayan güçlerin mücadelesi güçlü olanın rotasyonlarıyla bir nebze denklik kazanabiliyor. Türkiye Kupası maçlarının bu turlarında teknik adamlar ‘dinlendirme, görme, şans verme, hazırlama’ adına görevlendirmeler yapabiliyor. Merak edilen, edildikçe de ‘oynasa var ya...’ denilerek çok şeyler yapacağı düşünülen isimler şans buluyorlar. Bu vesileyle teknik adamlar neden eldekilerin performansı düşük de olsa bu oyuncuları kenarda tuttuklarını açıklama yapmaksızın ‘buyrun işte merak ettikleriniz’ de derler... Abdullah Avcı şans verdi. Rakip şans kullanma adına idealdi. Kullanamadılar. Trabzonspor’un oyuncu yetiştirme misyonu olmazsa olmazıdır ve aksi düşünülemez. Ancak Trabzonspor takımında hemen o yıl, bilemedin ertesi yıl o sıçramayı gösteremeyen oyuncu varsa alttan gelecek diğer isimlerin önü kesiliyor demektir. Trabzonspor isim vermeye gerek yok. Acilen ‘olamayanlarla’ vedalaşmalı. Dün bu çok net gözüktü. Hadi alttan gelenler böyle. Peki transferde yüksek maliyetlerle kadroya dahil edilip umutsuz(!) olanlar ne olacak?
Ara oyuncu alınmamalı
Trabzonspor’un kadrosunu geliştirmesi, güzelleştirmesi, estetik hale getirmesi ve güçlendirmesi adına hakikaten zamana ihtiyacı olacak. Ara oyuncu asla alınmamalı. Bu tip oyuncuların alttan gelemeyenlerden(!) farkı yok. En azından ‘alttan gelemeyenlerin maliyeti yok’ der geçeriz. Dün sahada Enis Destan bir genç oyuncunun gelecek vaad etmesinin ne anlama geldiğini özetler gibiydi. Hocanın aklı derbide de gençlerin aklı nerede bilebilene aşkolsun! Onun haricinde bu tur için başka söze gerek yok.
‘’Gerçekçi olalım...‘’
Trabzonspor’un bu yılki hedefleri malum. Bu hedeflerden bir Avrupa bileti çıkarmak mümkün. Mevcut kadronun bundan fazla bir hedef belirlemesi zor. Bu kadro ile yeni oyuncu kazanmak da hedefler içine alınır ise asıl başarı bu olur bundan sonra. Antalya’ya gelirken Onuachu’yu Afrika’ya uğurlamak zorunda kalmıştı Abdullah Avcı. Bir de plan dışı sakatlıkla Bakasetas da olamayınca; ‘Kazanırsa ne ala, kaybetmesinler kafi’ aşamasına gelindi! Kabul edelim ki... Bu kadro yapısı ve mühendisliği ile bu kadar. Daha geçen maç elinde Bakasetas ve Onuachu varken de çok fazlasını üretmen mümkün olmamışken, zorlu Antalya deplasmanından çıkan bir puan iyi. Kadronun gücü bu. Rotasyon şansın sıfır. Hem kadro gücün, hem de kadronun fiziksel gücü düşük olunca ortaya çıkan şeye razı gelmek en doğrusu.
Üretme problemi
Maçın başında öne geçen, korumaya çalışan, topa az sahip olan, rakip ceza sahası içinde ceza kesebilecek kadar giriş çıkış yapamayan Trabzonspor, bu 1 puanı lig üçüncülüğü açısında ileride hayırla anabilir. Bekler malum, Mendy-Berat üretmek ve savunmak noktasında vasat kalınca tablo normal bence. Trabzonspor önümüzdeki sezonun planlamasını yapıyor. Devre arası ya da sezon sonu alınacak tüm isimler şampiyonluk planı üzerine alınmalı. Gönderilecekler de öyle. Trabzonspor her ne olursa olsun gelecek seneye şunu net olarak taşıyacak; bu takım en kötü haliyle bile kaybetmeyen, kolay gol yemeyen bir takım. Seneye bu çok lazım olacak işte.
‘’Çok zor olacak‘’
Bu ay zor geçecek demiştik. Yoğun maç trafiğine girildikçe zorluklar daha da fazla hissediliyor. Trezeguet ve Pepe’yi Afrika’ya gönderen Trabzonspor, süreci tam da güzel yönetiyorum derken; sürpriz bir davetle mevcut planlarını yeniden revize etmek durumunda kalacak. Onuachu gibi bir fizik üstünlüğünü topla doğru zaman diliminde, doğru yükseklikte ve doğru hızla buluşturduğunuzda tabelaya gol yazdırmanız garantiydi. Şimdi böyle bir oyuncudan yoksun kalmak büyük bir boşluk anlamı taşıyor. Zaten rotasyon işine giremiyordu Abdullah Avcı. Mevcutlarla iyi işler yapma konusunda mahir teknik adam, bakalım kazanma odaklı oyununda eldeki bitiricilerinden ne kadar faydalanabilecek. Taraftarın da daha fazla süre almasını istediği Enis Destan’a forma şansı doğmuş gibi duruyor. Bakalım Enis bu yükün altından kalkabilecek mi?
Visca ve Fountas’a dikkat
Antalyaspor ise Sergen Yalçın’la ilk galibiyetini de aldı. Moralleri iyi. Zor maç olacak iki taraf için. Aslında öyle bir ay yaşıyoruz ki, koşullar ağırlaştıkça hocanın kazanma odaklı bakış açısının da haklılığı ortaya çıkıyor. Bence empati kuran taraftar bu maç temposunda ‘kazanalım da’ noktasına geldi bile. Trabzonspor Onuachu’suz oyunla rakip stoperlerin öne çıkacağı, Visca, Fountas gibi oyuncularla net kaleye inecek bir oyun deneyecek. Özellikle bu ikilinin maçı olabilir.
‘’Ders alarak kazanmak‘’
Bazı istatistiki değerleri terse yatırmasına rağmen gol bulan, kazanmasına rağmen oyunu eleştiri alan Trabzonspor bu maç trafiğinde iyi iş çıkarmaya devam ediyor. Sonuç odaklı gidiyor. Lig sıralamasında mevcut yerini sağlamda tutuyor ve en yakın takipçisini kendisine yaklaştırmıyor. İnceden inceye de yukarıdaki gelişmeleri takip ediyor. Maç oynanırken ve akabinde yapılan tüm serzenişler ve eleştirileri anlamlı buluyorum. Olabilir diyorum. Ancak akabinde yeni sayfayı açmanın gerekliliğini de eklemek istiyorum. Dediğim gibi maç trafiği yoğun ve kulüpler bu trafikte zorlanıyorlar. Trabzonspor da eksikleri olan, rotasyona girmekte zorlanan takımlardan olunca kazanmanın önemine vurgu yapmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Bekleri üzerine kaç yazı yazdım biliyorum ama yine bekleri çalışmayan bir Trabzonspor izledik. Stoperler özellikle onlerı da eksiklerini kapatırken özellikle Baniya iyi bir maça imza attı Benkoviç’le birlikte…
Oynanan oyunu özeti…
Onauchu demese de önde top tutamıyoruz eleştirisiyle biraz da onu işaret etmişti Abdullah Avcı. Bence istasyon oldu, iyi bir performans gösterdi Onuachu. Yalnızlığını anlatmak için uzun cümleler kurmak yerine oyunun son bölümlerinde sağ korner bayrağı yanındaki yalnızlığını hatırlatsam kafi gelir sanırım. En az üç pas opsiyonu olması gereken yerde yek kişi yoktu. Sanırım maçın da, oynanan oyunun da özeti gibiydi o sahne. Kazanmak Trabzonspor adına güzel. Kazanarak görmek, ders almak daha da güzel. Şimdi Antalya maçına bakmak lazım. Geçmiş geçmişte kaldı bile.
‘’Sabır oyunu‘’
Ocak ayı maç trafiği oldukça yoğun. Kulüpler bu ayı hasarsız ya da minimum hasarla atlatmak istiyor. Trabzonspor da Abdullah Avcı yönetiminde kazanma odaklı oynuyor. Futbolunun taraftarını çok memnun etmediğini konuşmaya gerek yok. Taktik disiplinden taviz vermeyen Abdullah Avcı, saha içinde bir takım arayışlarla hem gidecekleri hem de almak istediklerini daha net belirginleştiriyor. İçeride taraftar desteği eski günleri aratıyor. İç saha avantajı o anlamda henüz yok. Samsunspor karşısında da takım savunması olgusu olmazsa olmaz nokta Trabzonspor için. Zira bek ve stoperlerin kapasiteleri düşünüldüğünde, hücumda çeşitlilik sorunları düşünüldüğünde oyun geçen haftaların kopyası olabilir. Ligimizde de belli bir çoğunluk geçişlerle sonuç alıyorken, riske girmeyen bir Trabzonspor bekliyorum.
Onuachu’ya dikkat!
Lig üçüncülüğü için önemli bir maç oynanacak iken tribünler oyunun hızını artıracak motivasyonu sağlayabilir. Sık tekrar etmekte fayda görüyorum. O sene öncesinde de bu sene gibiydi bir çok şey. Bakınız “Şampiyonluk Yazıları” kitabımdaki maç öncesi ve sonrası değerlendirmelerime... Onuachu’nun maçı olur bence. Ama golleri ama asistleriyle... Sabır oyununa sabırlı olma zamanları tam da.
‘’Kazanarak doğruyu bulmak‘’
Kırk yılda bir indiği çizgide topu rakip kalecinin kucağına atan bir sağ bekiniz ile yüzü kendi kalesine, sırtı iki rakip oyuncuya dönükken topla artistik dönmeye çalışan bir sol bekiniz olunca ‘Önemli olan kazanmak’ değil de başka ne olabilirdi ki? Yine zor maç oldu Trabzonspor adına. Dakikalar 80’leri gösterirken rakibinin üçte biri kadar faul yapmıştı Trabzonsporlu oyuncular. Oynamak isteyenle, oynatmak istemeyen farkı olarak da değerlendirilebilecek bu rakamlar, bana göre mücadeledeki zayıflığına işaretti yine. Fountas’ı beğendim ben. Visca’yı da aynı şekilde... Ama bekleri bu kadar verimsiz olunca kanatlar ofans mı, defans mı yapacak, asli görevleri neydi, bilemedim. Hâl böyle olunca; Onuachu da bir o yana bir bu yana koşmak, presten kaçmak, göğsüyle de boşluğa ya da rakibe indirmek harici pek bir varlık gösteremedi. Zemin kötüydü. Oyunu elbette etkiledi ama Trabzonspor’un oyunu yine istenen hız ve seviyeye ulaşamadı.
Sabır ve stres...
Bu kadro mühendisliği ile bundan iyisini bu sezon izlemek belki mümkün ama yine de zor olacak gibi duruyor. Devre arası transferleri genelde işe yarar transferler olmuştur. Yine öyle bir dönem bekliyorum. Şampiyonluk sezonunun bir evveli de böyleydi. Benzerlikler çok o anlamda. Trabzonspor ve Abdullah Avcı taraftarlarına önce ‘Sabrı ve istikrarı’ yeniden hatırlatıyor gibi duruyor. 90 dakikayı takımla aynı stresi yaşayarak içselleştirin gibi bir mesaj bu. Hedef önümüzdeki sezon şampiyonluk ve bu yıl da lig üçüncüsü olabilmek. Bir de Türkiye Kupası alır bu takım. Önemli olan kazanmaktı. Çünkü kazanarak doğruyu bulmak, kaybederek ders almaktan daha az maliyetli.