‘’Demedi demeyin!‘’
Televizyon ekranlarında mis gibi giden ve yenilgi yüzü görmeyen taktikler, Karaman sahaya indikten sonra fena halde su almaya başladı! Erciyesspor-Galatasaray karşılaşmasının devre arasında kameralara konuşan teknik adam ‘aslında oyuna compact başladık fakat orta alanda dominant olmayı başaramadık ve difans etkinliklerinde de, maalesef fena patladık’ dedi.
Galatasaray Kayseri’nin ayaz gecesine sıcacık bir Sneijder golüyle başladı herkesin içini ısıttı. Dakika 2 ve 1-0. Bu gol Sarı-Kırmızılı ekip için, oyunun tapusunu erkenden eline alma avantajı oldu. Takım halinde kendin emin, iyi pas yapan ve çok sayıda pozisyona giren bir Galatasaray var sahada. 13. dakikada Bruma kale alanına ortaladı, Kral Burak kafasıyla topu direk dibine mıhlayıp 2-0’lık avantajı sağladı. Erciyesspor savunmasının büyük bunalım yaşadığını ve bunun sebebinin Galatasaray forvetlerinin çok alan değiştirmesi olduğunu görüyorum. Savunmada bir türlü denge kuramayıp, Hakan Balta, Melo, Bruma ve Selçuk’un sürpriz çıkışlarına çare bulamıyorlar... Sneijder, Drogba ve Burak’a hele, zaten bulamıyorlar! Asist sırası Muslera’daydı ve bu kez Melo bıraktı 3-0.
İkinci yarı Karaman’ın kendisini sağlam dinletip reytingini yükselttiği anlaşıldı! Kaderine razı görüntüdeki Erciyes gitmiş, yerine Aslan’la mücadeleye daha hazır bir Panter gelmişti sanki. Bu motivasyonun semeresini de aldılar ve durumu 3-1’e getirdiler. Yediği gol Galatasaray’ı daha canlı oynamaya ve olması gereken ciddiyete doğru itti. Karşılıklı çok çok güzel hareketleriyle bezeli futbol gösterilerine şahit oluyor, futbolsever olarak da mutlu oluyoruz tabii. Erciyesspor’un attığı şık gol, Galatasaray savunmasını daha özenli olmaya yöneltti özellikle Kerim, Turgay ve Yasin’in etkinlikleri oyunu daha bir renklendirdi . Yordocevic’in mükemmel kurtarışları da, birbirinden mükemmeldi. Sırp kaleci 3 gol yemesine rağmen açık farkı önleyendi. Galatasaray emin adımlarla Şampiyonluğa doğru yürüyor, Aslan yürüdükçe de birilerinin yüreği fena halde pır pır edip, bacakları titriyor... Demedi demeyin!
‘’Sindirmemeli!‘’
Galatasaray’ın kanatlarının defosu, herkesçe ve futbol alimlerince konuşulurken, göbeğinin kaçıklığı yine belgelendi! Stancu, kalabalığın içinden çok rahat çıktı ve topu Muslera’nın soluna sorgusuz sualsiz bıraktı: 1-0. Yenilen golde, takım halinde hata yapmayı başaran bir savunma kalabalığı izledim. Gol fakiri Gençlerbirliği, 90 dakikaya golle başladı yani.
6. dakikadaki golden sonra, Özdilek’in ‘hastayı sakın yataktan kaldırmayın, enfeksiyon kapmasına da, size bulaştırmasına da mani olun’ nasihatı tüm örneklerini ve bu uygulamaya Yunus Emre misali, huşu içinde bakan bir hakem modeli izledim! Galatasaray’ın iflahını sertlikle yıldırarak kestiği gibi, futbolun sadece ruhunu değil yıldızlarını da katletmeye niyetlenen bir anlayışın taşeronu sanki! ‘DİREN GALATASARAY’ diye yazmıştım, tekrarlıyorum. Bir bütün halinde TFF’si, MHK’sı, eski hocası, eski futbolcusu ve bir sürü iç düşmanlarıyla, Galatasaray’ın kurban edilmesi operasyonu, tüm hızıyla sürdürülüyor ve bu camianın ‘ülkemizin yüz akı’ olduğu, görmezden gelinmeye çalışılıyor.
Açık ve net söylüyorum; bir takım yalaka futbol yorumcularının, şeytanca tutum ve gayretleri, Türk futbolunu iyice gömer. Herkes ayağını denk alsın, aklını da başına toplasın!
Galatasaray’ı futbolla değil, sertlikle sindirme operasyonu tuttu. Çünkü Sarı-Kırmızılı ekipte bazı şişirilmiş balonlar, harbiden uçuyor ve ayakları yere basmıyordu. Ramazan’ın çok iyi oynadığını da söylemezsem, olmaz tabii. Adeta dövülen ve Yunus Emre tarafından ‘çocuk dayak yiye yiye adam olur’ muamelesine tabi tutulan Drogba, bir kafa vuruşuyla 1 puana katkı yaptı ve oyun beraberliğe bağlandı. 1-1. Galatasaraylı, Galatasaray’a karşı uygulanan katletme operasyonunu sindiremez, sindirmemeli!..
‘’Annesi çağırdı!‘’
Bu şartlarda zafere uzanan teknik kadro, futbolcular, tüm emeği geçenler ve ille de büyük Galatasaray taraftarını kutlamak isterim. İki gündür İstanbul’u adeta morartan ayazı, yüreklerindeki ateşle adeta Juventus için cehenneme çevirdi Sarı-Kırmızı sevdalısı çilekeşler.
Mutluluğumuz çok büyük ama dün geceden itibaren yaşadıklarımız ve şahit olduklarımız, Galatasaray’ın ‘ASY’ konusunda devletten yediği büyük kazığı ört bas edemez. Mancini çok akıllı bir diziliş ve oyun planı uyguladı, üstelik bizim gibi akıl oyunları konusunda pek sabırlı olmayan ve Allah ne verdiyse saldırmayı seven plan ve programdan uzak bir yapıyı karşısına almayı göze alarak uyguladı. Mancini vakti zamanında Luciano Pavorottiyi dahi beğenmediğimizi ve İtalya’ya geri gönderdiğimizi bilemez tabii. Yaşanabilecek bir aksilikte İtalyan teknik adama da Pavorotti muamelesi çeker, ‘Mancini seni Padova’dan annen çağırıyor!’ diyebilirdik! Müstafi teknik adam sonra futbol dünyası kralı olmuş ne gam? Bizde Abüziddin’in 10 kişilik kahvesinden 50 teknik adam çıkar... Ne gam!
Juventus’un topla daha fazla beraber olduğu, pas işlevinin Galatasaray’dan daha muntazam olduğunu kabullenmek zorundayız. Özellikle savunmamızdan çıkan neredeyse tüm topların prematüre olduğunu da! Bu büyük eksiklerimizi gidermek için sanırım çok uğraşacak Mancini. 57. dakikada Drogba’nın şık vuruşunu Buffon klasına yakışır bir güzellikte çıkardı. O pozisyon sonrası Juventus’un ciddi baskısına katlanmak zorunda kaldık.
Bu arada HUMMER performansı örnekleyen Drogba’yı her futbolcunun örnek alması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Cansiperane mücadele etti Aslanlar ve Sneijder, 85. dakikada tüm savunmayı çaresiz bıraktı: 1-0 Aslanlar yine sadece taraftarlarını değil, ülkesini seven herkesi zafere boğdu. Gözün aydın Galatasaray, ne mutlu TÜRKİYE, annen mi çağırdı Juve?
‘’Kabahat UEFA'da!‘’
Galatasaray’ın tempolu, Juventus’un temkinli başladığı gecede özellikle Riera sivrildi. Transferinden beri en etkili oynamaya niyetli olduğu 90 dakikada da, bu kez Portekizli hakem Pedro Proença, İspanyola müsaade etmedi. İtalyanlar savunma çizgilerini mükemmel belirlemiş ve Tevez gibi bir tehlikenin yanına Llorente’yi de katarak oyun düşüncesini şekillendirmiş.
Özellikle sol kanattan Riera’nın ürettiği ataklarla etkili olan Galatasaray, çok önemli bir tehlike yaratamadan Llorente’nin ayağından paçasını kıl payı kurtardı. Eski Atletico Madrid’li topla öyle kolay buluşup öyle de sinsi bir vuruş yaptı ki, Muslera ancak bakabildi. Topta zaten hemen direk dibinde dışarı gitti.
20. dakikayı tamamlarken kar önce hızlandı, sonra iyiden iyiye yoğunlaştı ve yemyeşil çimler kayboldu. Saha çizgileri de tabii. Garcia derhal odasına çekildi ve bir daha da sahayı kontrol için dahi geri gelmedi. Bir ara tünelin ucunda gözüktü ama oradan da ileri gelmedi ve maçı ertelediğini ilan etti.
Bu arada Real Madrid’in 2-0 önde olduğu haberi geldi ve taraftar o sevinçle fazla tepki vermeden evine döndü. Galatasaray’ın oynamadığı bir müsabakayla UEFA Ligi’ni garantilediği, Şampiyonlar Ligi ümitlerini de devam ettirdiği bir geceydi yani.
UEFA hava şartları nedeniyle ya Rus veya Norveç’li bir hakem ithal edecek, ya da Portekiz’li düdük için uygun bir ısı oluşmasını bekleyecek... Bu stadın üzerini kim kapatacaktı sahi? Var mı bilen?
‘’7 buçuk dakika!‘’
2. senesini yaşayan bir kulüp, bu yapıda bir defans kurgusuyla sahada olmamalı, geçmişten ders almalıydı. Yazlık takım tadında bir savunma oluşturmuş, o halde de sahaya çıkmışlar. Okan Buruk ne yapsın? Yazık. İlk golü henüz ilk anda yediler. Bu kolay oluşmuş gibi gözüken pozisyonun mükemmel bir arka planı ve cast emeği var. Melo hücumda start alan defans operasyonu anlayışıyla olmayan pozisyonu yoktan var etti ve terse aktarılan top Drogba’nın ayağından asiste dönüşerek ağlara gitti. Bu şık golde Selçuk’un uzak köşeye gönderdiği kafa vuruşu da bir ayrı övgü vesilesi olmalı elbette 1-0.
Bu golden hemen 5 dakika sonra, Burak bir faule maruz kaldı ve ‘kendin pişir, kendin ye’ işi bir gol yaptı. Kaleci Zülküf direğe kadar uzandı ama top daha önce direğe bir buse kondurup ağlara doğru gitmişti bile 2-0 ve henüz dakika 7. İşte bu şok gollerden sonra Elazığspor’dan bir hareketlenme bekledim ama zerresini dahi görmek mümkün mü? Gaziantep BB’nin direniş ve gol arayışları acaba Elazığspor’un futbol bünyesinden de yansır mı diye düşündüm ama 90 dakika boyunca göremedim.
Galatasaray’ın da mutlak terapi alması lazım. Ne terapisi? ‘2-0 avantaj sağlandıktan sonra farkı daha da açmak için ne yapmak gerekir acaba?’ terapisi! Farklı bir kadro yapısı ve oyun anlayışıyla boy gösteren Mancini ekibi; Juventus öncesi 7 dakika gövde gösterisi yaptı ve 2 golle galip geldi. Galatasaray bu sezon gol yemediği ender gecelerden birini yaşadı ama Elazığspor bırakınız gol atmayı kale önüne dahi gelmeyi beceremedi ki! Bu geceden Juventus gecesinin mesajı alınamaz, zaten alınsa da kendini kandırmaktan ötesi olmaz...
‘’Nereye böyle?‘’
Diye sormadan edemedim! Disiplin yok, oyun düzeni kayıp, fizik kalite zayi, beklenen sonuçlar mafiş... Arkadaş bir de üzerine milyonlarca para döküldüğü halde bu ortaya çıkan nasıl bir iş? Galatasaraylı büyük ölçüde tedirgin ve endişe içinde. Üstelik radikal tedbirler ve çözüm formüllerine de rastlanılmıyor. Hatta sorunları halletmeye dönük bir iz dahi ufukta gözükmüyor, bu durum da başarıya alışmış
Galatasaraylılar’ı kahrediyor.
Yaşanan kaos ortamının bir numaralı sorumlusu Başkan Ünal Aysal, yeni yönetimi ve tabii danışman kadrosudur. Bu hatalar sıkıntısının en büyük ortağı da Fatih Terim’dir elbette. Aysal ve Terim in milyonlarca Euro ya mâl olan, daha da fazlasına gebe kalan ego çekişmeleri, sadece yanlış transferlere neden olmakla kalmadı, Galatasaray’ın yola girmiş gibi gözüken tekerine de çomak oldu. 75’lik ve 60’lık iki gencin akıllara sığmayacak ve camianın ufuğunu karartacak Sarı-Kırmızılı camiayı kahreden kimlik savaşı sonuçları fena halde sırıtmaya başladı!
Fatih Terim ve Bülent Tulun arasındaymış gibi gözüken Florya çekişmesi gereğinden çok ama çok fazla uzatıldı ve aralarına Ünal Aysal da katıldı. Gün geçtikçe büyüyen kavga sadece Florya içinde kalmayıp, kulübün tamamını sardı, arada hiç günahı olmayan başkalarını da yaktı. Bu süreçte insanın canını en çok sıkan, sorumlu mevkileri işgal eden profesyoneller ve Galatasaray’a yararlı olmaları için seçilmişlerin egolarına yenilmekle kalmayıp üzerine de kulübü tuş edecek girişimlere gözleri kapalı dalmaları olmalı!
Galatasaray futbolcuları da bu zaafiyet gösterisine gözü kapalı daldı ve ortalığı iyice karıştırdı maşallah! Gelinen vaziyette en az suçlu İtalyan teknik adam Mancini’dir. Bu gerçeği görmek ve kabullenmek gerekir. Aysal ve Terim birilerine dalmaya devam etsinler ama futbolcular çok acele kendilerine gelsinler. Olmazsa olmaz gerekliliktir bu! Galatasaray kadrosu Juventus’u aşacak güce sahip, tabii ki güçlerini doğru yerde harcamaları şartıyla... Home party, night clup ve special topluluk işlerine ara verecek, esas profesyonel işlerine bakacaklar tamam mı?
‘’Züttürü züyt!‘’
İşte Kasımpaşa savunması da aynı öyle sırım gibiydi. Peki Galatasaray savunması? Kalsiyum zafiyetli varoş çocuklarının dişleri gibi sanki! Uzunu, kısası, çarpığı, yamuğu. Boya gidenin eni, ene doğru gidenin de boyu arızalı, normali yok yani! Henüz 4. dakikada Scarıone ofsaytta kalmasa, Galatasaray Eray katkısıyla kalacak! Tehlike kendini önce daha işin başında gösterdi ve 11. dakikada da geldi. Sanki hem cep telefonuyla konuşuyormuş, hem de futbol oynuyormuş gibi Sarı-Kırmızılı savunma arasında dolaşan Scarıone, 3 savunmacı ve 1 kaleciyi halay ekibi gibi dizdi ve Malki topu filelere itti 1-0. Galatasaray, savunma ve orta alanı sanki soyunma odasında tanışmış havasında! Takım halinde dönerken yavaş, hücuma çıkarken yavaş ve çok süratli olmayan ama iyi top kullanıp becerisi yüksek oyunculardan kurulmuş olan Kasımpaşa’nın yanında hızlı trenle, baş etmeye çalışan şimendifer temposunda kaldılar! Drogba ve Burak ileride uğraşıyor ama ortalık akıllı telefondan geçilmezken, bu ikiliye bir akıllı top dahi rast gelmiyor! Galatasaray’da disiplin, kuvvet, çabukluk zafiyeti fena halde sırıtıyor, e bu vaziyette rakipleri fena halde güldürüyor. Bu sezon milleti futbol değerleriyle değil, mutluluktan öldürecekler. Taraftarı da tabii!
İkinci yarıya az daha toparlanıp başladı konuk ve Drogba gayreti, Burak hamlesiyle 1-1’i sağladı. Galatasaray sadece skorda değil, oyunda da denge sağladı. Bu arada Eray, Babel’in yüzde 100 pozisyonunu önledi, az sonra da İsaksson Burak’ın vuruşunda nazire yaptı. Uzatma dakikası başında Drogba’nın penaltı atışlarını dahi aratacak vuruşu geldi ve 90 dakika 1-1 bitti. Sakin ol ve umutlarını koru Galatasaraylı, bu berbat oyunun sonu henüz gelmedi!
‘’Çok istediler...‘’
Arzulu, hırslı, tempolu. Topla daha yakın ve daha fazla beraberler ama sanki değerini bilmiyorlar. Neden mi? Çünkü hücum bölgesinde kolay kaybediyor, Özkan ve Gürler'i aksiyona sokacak beceride orta alan ustasının da, eksikliğini hissediyorlar. İki Serdar rakiplerle uğraşmaktan gol bölgelerine gidecek veya topu gönderecek mecal bulamıyor, öyle olunca da Deniz'in devreye girmesi mümkün olamıyor. Uzun lafın kısası Elazığspor hücumda kabız, savunmada da amel vaziyetini sürdürmeye devam ediyor. Dakikalar geçtikçe Bursaspor oyunda kontrolü eline aldı ve İlker Meral'in de futbola ve topa uzaklığından olabildiğince yararlandı. İlk yarıda Özkan'ı ısıran bir taban var, Bursaspor ceza alanı hemen önünde . Maral bile gördü, Meral göremedi! Daha birçok olayı da süzemedi ve gitti paçası ucundan çekilen Kiraz'a penaltı verdi! Esas faul ceza alanı dışındaydı, içeride paçaya doğru dürüst, yani Kiraz'ı silkeleyecek şekilde yapışılsaydı, o şort mahallinde durmazdı! Olay penaltılık değil RTÜK'lük bir mesele olurdu yani! Sonra Bursaspor ceza alanında Gakkoş'larda kaşıntı nedeni olacak bir olayı daha süzemedi, milleti kaşıntı hastası etti. Şahsen Meral'in kötü niyetli olduğunu düşünmüyor ama futbol için fazla kalın olduğunu görüyorum. Pankreas için mi? Belki! Bu arada Serdar Aziz ve Sow, bel altı vuruştan ring dışına gitti!
15. dakikada Taiwo'nun penaltı vuruşuyla öne geçti Bursaspor ve devre bitti. İkinci yarıya Elazığspor soyunma odalarına bir Bakan gelmişçesine daha da arzulu ve tempolu başladı. Müthiş bir azimle rakip alanda top dolaştırmaya başladılar ve 'azimle dalgalanan deniz, taşı kum edermiş' sözüne uygun bir golle Deniz'in ayağından 61. dakikada 1-1'i yakaladılar. 69. dakikada Görkem'in şık vuruşunu Frey önledi ve dönen top dakika 70'te Bursaspor'a gol olarak geldi. Belluschi topla hareketlendi ve o kadar şık vurdu ki sanki 'sabırla eşelenen mermeri delermiş'in Maria Callas versiyonunu söyledi 1-2.
Yağmur ve insanı buz kestiren, burukluğa burukluk katan bir hakeme rağmen, dolu dolu ve zevkli bir futbol mücadelesi izledik.