‘’Tork farkı...‘’
Motor ‘beygir’ gücüyle, tork değerlerini birbirine karıştırmamak lazım. ‘Tork’ aslında, motordan yürüme aksamına iletilen itme kuvvetidir. Yüksek değerler ihtiva eden beygir sayısı ve motor gücü, beklenen sonuca varılacağı anlamına gelmez.
Torku yüksek otomobiller ara hızlanmalar ve tırmanma gibi itme gücünün önem kazandığı yerlerde, patlar ve gider. Arkasında kalanlar da, bakar kalır!
Beşiktaş beygir gücüne, Galatasaray ise tork değerlerine önem vermişti. Yön değiştirme, viraj emniyeti, zemine sağlam tutunma ve diagonal hamlelerle, Sarı-Kırmızılılar sonucu ve galibiyeti hak etti.
Terim’in çok kritik bir derbi gecesinde, 90 dakikayı böylesi sakin bir ruh haliyle geçirmesi ve takımına da belletmesi, daha önce de tanık olunan ‘zafere doğru’ proje hamleleri neticesi ve 22. gala provası gecesiydi.
Aslanlar’a hoş geldin, safa geldin liderlik...
Gecenin sorusu
Beşiktaşlı futbolcular; pozisyon ne olursa olsun hakem kanaatine göre, müsabakanın devam etmesi gereğinden habersiz mi?
Maçın starı
Fernando... İlk golün asistini yapıp, ikinci golü kendisi atan Brezilyalı, derbiye damgasını vuran isim oldu.
Maçın olayı
Top Caner’in ayağından sekti. Bu pozisyonda Caner itiraz peşine düşünce arkadaşlarının da rakiplerinin peşine düşüp gereğini yapmasına mani oldu ve Galatasaray golü geldi.
Kısa mesaj
Futbol dünyamızda, sporcuların öncelikle kuralları öğrenip, riayet etmesi şart. Lüzumsuz çenebazlıklarla kulüplerinizin başarı yolunu da kesiyorsunuz bilgisizlik, dikkatsizlik, görgüsüzlük ve cehaletinizle!
‘’Önce sadede... Sonra saadete...‘’
Kadınlar basketbolu iki eşsiz temsilcisi, muhteşem serinin son katresine geldi. Galatasaray ve Fenerbahçe basketbol armadalarını kutlamak, şükran duygularımızı paylaşmak şık olmaz mı ? İzlenen müstesna pota mücadelelerinde ; teknik sorumluların, sahadaki yıldızların, tribünlerin azim, pozitif hırs, direnç, sportif etik, centilmenlik ve yarış kaliteleri, tüm basketbol severleri mutlu etti.
Bu mutluluk ve başarının mimarı tüm basketbol emekçilerine ‘helal olsun sizlere’ dememiz gerekmez mi ? Fehmi Sadıkoğlu, Yasemin Horasan, Nevriye Yılmaz, Ekrem Memnun, günümüz kalite trendi üretim mimarı gönlüme yazılanları. Birsel Vardarlı Demirmen ve Işıl Alben ise günümüz kalitesini, yıllardır yaşatan, renk ve heyecan katan ezeli rekabete can veren yıldızlarımız değil mi?
Evet mükemmel mücadele, üstdüzey heyecan ve kalitenin geldik; bu etap son kapışması gününe. Hakemleri çok beğendim, TSYD ve TBF yetkililerini son derece içten, başarılı ve herkese yardımcı modunda gördüm. Medyamızla ilgili tüm şartları olabilecek en doğru haliyle sağlamışlardı. Basın toplantılarında kulüp temsilcileri ve TBF sorumluları beklenen ciddiyet ve kaliteyi örneklediler. Sağ olsunlar, var olsunlar...
Kadıköyde Fenerbahçe ile Galatasaray örnek ve muhteşem mücadeleleri, son müsabakasında sahne alacaklar. İnanınız acaba kim kazanacak diye zerre merak etmiyorum. Çünkü bu muhteşem finalde, Türk basketbolu ve kadınlarımız kazandı görüyor, biliyorum... Kutlu olsun hepimize... Sadede geldiler ve saadete erdiler...
Sahne iki dev armada ve kadınlarımızın şimdi...
‘’Kadınlarımız !‘’
Neco üstadın efsane melodisini anımsadım Galatasaray ve Fenerbahçeli kadınların, herkese örnek olması gereken basketbol şölenlerine şahit oldukça. Ne demişti sevgili Neco ? ‘Dünyaya getiren... Besleyip büyüten... Onlar... Baş tacımız, kanlarımız, canlarımız onlar...’ Spor sevdalısı ağabeyiniz, (‘amcamız ‘ da denilebilir )olarak, diyorumki ; ‘Basketbol heyecanımıza renk katan onlar... Azim, mücadele, hırs ve kazanma aşkı’ nedir, cümle aleme ispat eden yine onlar... Sağ olsunlar... Var olsunlar...’ Evet Galatasaray ve Fenerbahçeli kadınların yarı final çekişmesine, kattıkları heyecan ve kalite nedeniyle; tüm emek verenlere sevgi, şükran duyguları sunulur, saygı duyulur.
Galatasaray Kadıköyde kazandı, evinde de kazandı. Hamdolsun çok değerli avantaj da yakaladı. Bu seride ‘ kim ne yaptı da, neden ne oldu ?’ münakaşasını gündeme getirip tartışmaktan ziyade, her iki armada sporcularını da içtenlikle kutlamak gerekir diye düşünüyorum. Ülkemiz basketbolu yarış ve çekişme kalitesine kattıkları ivme nedeniyle.
Fenerbahçe taraftarları Galatasaray’ın kazandığı müsabaka sonrası Sarı Kırmızılı sporcuları alkışlarla uğurladı. Galatasaray kültür ve spor ocağına, eşsiz yapı UltrAslan camiasına yakışacak olan da, aynı sevgi ve saygıyla tüm sporcularımızı renk farkı gözetmeden hem karşılamak, hem de uğurlamaktır. Sonuç kimi mutlu ederse etsin Aslaniçeler de, Sarı Kanaryalar da alkışı ve gönüllerde taçlanmayı ziyadesiyle hak etmişlerdir.
Kadınlarımızı üzmeyelim e mi ?
‘’Alevlerin içinde!‘’
Bursaspor 2009-2010 sezonu Süper Lig, Akhisarspor ise son Türkiye Kupası galibi. Anadolu’dan çıkmış iki armada dün ‘Şampiyonlar Ligi’ değil, dramatik ‘Şampiyonlar dibi’ mücadelesinde kapıştı ve 0-0 biten oyun sonu iki taraf yere yığıldı! Günümüz Türkiye Kupası finalisti puanı şu an 25 etti. Şampiyonluk sezonu 75 puan toplayan Bursaspor ise ancak 30’a gelebildi.
Yeşil- Beyazlı ve YeŞil-Siyahlılar kalan zaman diliminde acaba ne yapar? Ümitler şelale ama puan deresi kurumuş bitmiş be! Çok gergin, tedirgin, huzursuz sporcuların mücadelesi, centilmence geçti. 11’de Latovlevici kontrol edemedi. 25’te Cikalleshi vurdu direkten geldi, dönen top kalleşlik yaptı ve sekti gitti. 35’te Umut Meraş savunmayı kademesiz yakaladı, ortası asist olamadı! 40’ta Manu 50 metrede 5 Bursaspor futbolcusunu çalım manyağı edip geçti gitti, bir şey edemedi! 45+2’de Okan mutlak Akhisar golünü kafayla önledi, 54’te Lopes’in vuruşunu çizgiden çevirdi.
İkisine de yaramadı
61’de Cikalleshi çarşafa değil, topa dolandı buz gibi gol fırsatı kaçtı. 65’te Manu geçersiz bir gol attı. Be birader rakibin bacak arasında senin bacağının ne işi vardı? Uzun sözün kısası Yusuf ve Aytaç’ın çabası, Okan’ın kurtarışları işe yaramadı. Akhisarspor onca fırsatı kullanamadı ve 0-0 iki müstafi şampiyona da yaramadı!
‘’Hayırlı cumalar...‘’
Fenerbahçe’nin Metro Enerji’deki farklı galibiyeti ardından, yazmıştım ‘cuma günü yüzü suyu hürmetine’ diye. Galatasaray’ın tekrar cehennem azabı yaşamaması, adındaydı dileğim. Temel’e büyük ikramiye çıkmış, kimseye haber vermeden şehirden ebediyen tüymek üzereyken baldızından mesaj geldi, ‘enişte ablam öldü!’ Temel keyiflenip, gülümsedi ve dedi ki ‘Allahım nasıl da, yoluna sokuyorsun işleri !!!’
Dün gece de işler, konuk adına yolunda gitti. Aslaniçeler baştan itibaren gecenin komutasını ele alıp sonucu 48 - 59’a bağladı. 80 sayı ortalaması olan Fenerbahçe armadasını ‘48’ de tutmak büyük enerji, motivasyon ve içsel performans gerektirirdi. Sarı Kırmızılılar bu başarıyı örnekledi. Tüm sporcuları, Efe Güven koçu ve coachlığını, elbette sahadaki beş sporcuyu SAT komandosu standartlarına erdiren cast ekibini kutlamak şart. Bravo.
Basın toplantısında Fenerbahçe rejisörü; Valerıe Jeanne Marıe Garnıer resmen Prozac ‘lık olmuş, 5.9 şiddetinde deprem sebebiyle dağılmıştı! Hiç beklendik darbeler, negatif sendrom ve anksiyete nedeni olabiliyor. Matmazel’in resmi, Fenerbahçe’nin Avrupa yakasında da, işinin zor olacağının resmiydi gibi !
Netice ; Galatasaray mükemmel savunma yaptı. Fenerbahçe çok şut kaçırdı , baskıda dağıldı.Alt yapıdan gelen evlatlar 4 periyodu müthiş performans ve konsantrasyonla taşıdı. Yabancılar ‘biz emitasyon değil, sağlamız’ dedi. Işıl daim efsane, Ayo rakiplere ‘bu da ne ayol?’ Dedirten makine. Jefferson harbiden süpersonik modunda CNC sistem otomasyonundaydı. 50 sayı yükünü 3 star, savunma işini 12 yıldız ve külliyen tüm kenar üstlendi ; mübarek cuma kazasız belasız geçilip, olası final zaferine yönlenildi. Haydi...
Galatasaray galibiyetini alkışlarla onurlandıran Fenerbahçe taraftarlarını da kutlamak erdemdir değil mi ? Sağ olunuz var olunuz tüm emeği geçenler ve gerçek basketbol severler...
Basketbol gerçekten eşsiz ve güzel oyun...
‘’Çok bilendi, fena köreldi!‘’
Futbol lügatımıza “konsantrasyon, motivasyon, compact activation” gibi terimler duhul etmeden önce, tarif kolaydı. Antrenör müsabakaya bıçak gibi bilendiklerini açıklar, 90 dakikalar hırs küpleri çekişmesi tadında seyrederdi. Battal Gazi’nin torunları Avrupa için, ziyadesiyle bilenmiş! Aşırı gerginlik ev sahibini, Anadolu içine mahkûm etti! Gezen tavuk Onyekuru first class becerisi, dakika 5 Linnes ve 39 Feghouli şık golleri Malatyaspor’u futbol olarak tökezletip, bilenmişliklerini (!) şahlandırdı. Bu hırs öylesi kabardı ki, Galatasaray’ın Konyaspor karşısına çıkacak sağlam 11’i kalır mı, merak ettim! Bu arada 45+’da gelen penaltı 1-2’yi sağlayıp ev sahibini heyecanlandırdı. Ulusoy kasıt içeren hamleleri görmezden geldi. Özellikle Onyekuru, Donk, Feghouli ve diğer arkadaşları insaf dışı hamlelere maruz kaldı. 59’da Onyekuru topu ağlarla buluşturup işi finale bağladı. 74’te attığı da kaymaklı ekmek kadayıfı tadındaydı. Selçuk, Kostas’a 5. golü attırdı ve Malatyasporlu Mina kafayla sonucu 2-5’e bağladı. Final; Galatasaray-Akhisarspor.
Gecenin sorusu?
Eyyy hakemler VAR kararları için bu denli kıvranmayın. Aleksic golü attığında ilk yarının 59. dakikası olmuştu. Var mı böyle bir rötar hakkınız arkadaş?
Maçın starı
Onyekuru hücum presle kazandığı toplar, asist ve kritik anda attığı 2golle sadece dün gecenin değil, Kupa’nın da starı olmalı.
Maçın olayı!
Battal Gazi’nin torunları keskin sirkenin, küpüne zarar verdiğini idrak için 5 gol yemek zorunda mıydı? Malatyaspor kendisi gibi olmalıydı.
Kısa mesaj
Galatasaray cümle alemce bilinen final kulvarları başarı periyoduna ‘Bismillah’ demiştir. Hayırlısı.
‘’Cuma günü ama!‘’
Fenerbahçe - Galatasaray Kadınlar Basketbol Süper Ligi Play Of müsabakası için Ülker Arena’nın yavrusu Metro Enerji salonuna geçtiğim de, kabullendim harbiden. Fenerbahçe tesis anlamında herkesi sollamış gitmiş. Açık ara gitmiş. Tıpkı yarı final müsabakasında vuku bulan, elim sonuç gibi.
Aslında ‘elim sonuç’ tabiri, Galatasaraylı sporculara haksızlık olur. Mücadele ettiler. Ellerinden geleni yapmaya çalıştılar ama potadan dönen hiçbir topu, kazanmayı da başaramadılar! Neden ? Çünkü aradaki fizik farkı öyle böyle değil! Mükemmel donanımlı V 12 otomobille, Zastava’nın yarışması izlendi sanki!
Galatasaray set oyunu kurmadı, topu acele kullandı, savunmada ne taktik ne de maktik faul yapmadı. Şut yüzdesi mükemmel Işıl için, bir defa dışında set ve oyun imkanı hazırlamadı. Stoker , Hartley, Veremeyenka gibi yabancılar karşısında Galatasaray ithal oyuncuları;Made in China merdiven altı imalatı oyuncaklardan farksızdı! Altyapı ürünü Aslaniçeler de olmasa Sarı Kırmızılı’larda, külliyen yandı bitti keten helva. Malını mülkünü, kazanılan milyonlarca dövizi ziyan etmiş, kulübü batırmış ve sessiz kalmış ; ama İbrasızlık peşinde koşanlar, önce şubelerde yaşanan dramatik sorunlara baksınlar ! Yazıktır, ayıptır, günahtır Galatasaray’ın namus hamili camiasına.
Çocuk imam efendiye soruyor ‘hocam babam Cuma günü öldü, cennete gider di mi?’ İmam soruyor ‘içki içer miydi?’ ‘İçerdi ama cuma günü öldü!’ ‘Peki kumar oynar mıydı?’ ‘Oynardı ama cuma günü öldü!’ ‘Kaçak et keser miydi, kaçak et?’ ‘Keserdi ama cuma günü öldü!’ ‘Yalan söyler, haram yer miydi’ ‘Hepsini yapardı ama cuma günü öldü!’
Hoca sakalını sıvalıyor ve cevap veriyor ‘ Cuma günü bişey yapmazlar ama öteki günler iflahını bellerler!’
Önceki gece maçı izlerken anımsadım, mevta olan adamın halini.... Cuma günü yine oynayacak ya Fenerbahçe ve Galatasaray yarı finali ! Çarşamba iflahın kesilmesi, Cuma yüzü suyu hürmetine tekrarlanmaz inşallah... Tekbiiiiir...
‘’Gezen tavuk...‘’
Bitez Galatasaraylı ‘lar 1905 Derneği açılış töreni için gittiğim Bodrum’da birkaç gün geçirdim. Mevsim güzellikleri, yaşam renkleri sadece gözlere değil gönüllere, hatta sağlık ve beslenme mükemmelliğine de etki ediyor bu eşsiz yörede. Hakem sanatı değil, yaşam ve yemek gurmesi Erman Toroğlu ; “Bitez Çökelek Kahvaltı evi ve Restaurant” ta ağırladı bizleri.
Yeşilin tüm tonları ve tabii zenginliğin içinde, “gezen tavuklar” dikkatimi çekti! Olmadık yerlerden adeta kedi çevikliğinde çıkıyor, köşe bucak dolaşıyor ve yumurtalarını en doğal haliyle armağan ediyorlar. Zorlamayla çıkartılmamış, sağlıklı ameliye, vakitli hamule, ömre ömür katan mis gibi yumurtalar. Lezzet şahikası ürünler ve ödediğinizin karşılığını çatır çatır alıp “helal” etme memnuniyeti yani.
Galatasaray’ı izlerken ; ‘çözülmesi şart meselenin çaresi için, tavukların hareketliliğinden esinlenmem mümkün mü acaba?’ diye düşündüm ! Evet Aslanların sıkıntısı “gezen tavuk “ yokluğu problemiydi sanki ! Yani tavuklar gezmedikçe ; horoz ne kadar uğraşsa, sağlıklı - doğal ve lezzetli yumurta üretim imkanı olmuyor. Beklenen ürünü elde edemeyen müşteriler ve tabii patron bunalıma giriyor!
2 Kupa peşinde olduğunu ilan eden Fatih Terim; önce Malatya daha sonra da, kalan müsabakalarda “gezen tavuk” problemini çözerse, işi de çözer. Yani ? Tavuklar dolaşıp, özgürce, sağlıklı yumurtlayacakları alanlar bulacak, ekip duraganlıktan kurtulacak ! Sürpriz ve sağlıklı üretimleri de, hiç kimsenin beklemediği anlarda da, sunacak. Çift sarılı yumurta, iki kupa için sezaryene baş vurmamak, doğal ürün teknikleri icat etmek şart yani... Di mi ? Hadi...