Konyaspor son yenilgisini, Nef ASY’de yaşamıştı. Uzun dönem rakiplere baş eğmedikleri süreç sonrası; Konya Kartalları, Aslan'ın yuvasında yine puansız kaldı. Üstelik Aslan’a karşı müthiş direniş ve baskı örneklemelerine karşın. Galatasaray kendi ceza alanı cıvarında kalecisiyle oynaşırken, çok gol yemişti. Bu sefer aynı oynaşmayı Skubic ve Sehic yaptı! Mohamed'e de bu aymazlığı affetmedi ve dakika 4’te outletvari fırsat golünü attı: 1-0. İlhan Palut mütevazı kadroyu, sağlam çizgiye taşımış. İzlediğim Konyaspor futbol yapısı, mevcut tork gücüne; bir de F1 şanzıman çabukluğu da kattığı an; seyrine doyulmaz bir futbol vitrini olur. Galatasaray futbol proje ve aklının golleri değil, pahalı yıldızları kişisel becerileriyle sonucu yakalıyor. Daha fazla yıldızlarla donanmış rakipler karşısında da maalesef fıslıyor! Benzeri yapılar karşısında da ya şansı, ya da manitu himmetiyle yırtıyor! Rize’de öyle, Konya’da böyle. Sarı-Kırmızılı armadayı böylesi futbol, sistem, ve plansızlık girdabında boğulur görmek, kimi üzmedi? Dün gecenin 3 puanı Cim Bom için; Bom öncesi sağlanmış Letonya galibiyeti gibi; bir avunma vesilesi oldu yani!

Gecenin sorusu

İlhan Palut’un elinde Rahmanovic değil de, Diagne olsaydı; oyuna acaba son anda mı atardı?

Maçın starı

Muslera. Galatasaray camiası; bu erdemli insana sakın vefasızlık yapma!

Maçın olayı

Konyaspor karşısında Galatasaray savunmasının müthiş takdir toplaması ve puanları kurtarması.

Kısa mesaj

Galatasaray örneklemesi gereken futbol değerlerini, kesinlikle sahneye koyamıyor.

Galatasaray kongre üyeleri imtihan üzerine imtihan veriyor. Veriyor da, emanetin maddi manevi doğru idaresi, muhafazası konusunda, geçerli not alınabiliyor mu? Hayır! Kulübün malını mülkünü korumayı bırakın, riyaset makamları da acımasızca yerle bir edilmekte. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ felsefesi yerini; ‘başkan hasta, yönetim doğduğuna pişman edilir’ sistemine bıraktı! Hak etmediği üzüntüleri yüreğinde barındırdığına defalarca şahit olduğum Özhan Abi’nin; "Bu menhus hastalık, benim 7 ceddimde görülmedi" sözleri ve yaşadığı üzüntü yüreğimden hiç gitmedi. Mustafa Cengiz’in rahatsızlığı hangimizin vicdanını rahatsız etmedi?

Pusu kurup Galatasaray başkanına organize operasyona girişen; ‘ibrasızlık’ utancı organizatörleri hariç tabii! Genel kurulu türlü kumpaslarla uzatıp, Galatasaray‘ı mandepsiye getirenlerin, o tavırları unutulur mu hiç? Mustafa Cengiz dönemi hem mali hem de idari bakımdan ibraya sunulacak. Bu sunum Galatasaray üyeleri; vicdan değerlerini gün yüzüne çıkaracak bir imtihanın vesilesidir. Namusundan zerre şüphe edilemeyecek Galatasaraylılar çoğunlukta mı, yoksa kaybolup gaibe karışma yolunda mı? ‘Donuk toplum’ kriterlerine; spor, eğitim, kültür, çağdaşlık, vefa camiasının; külliyen dahil olup olmadığı gerçeğini de göreceğiz galiba!

Litvanya’dan seslenen TRT spikeri, 'Puan kaybetmeye tahammülümüz yok' diyor. Millet duydu da Melih duymadı galiba ve 70’te topu kendi filelerimize gönderdi. Benim aklıma da şu geldi 'Puan kaybetmeye tahammülümüz yok' demek için ziyadesiyle geç kalmadık mı? Şenol Güneş ile mirasyedi hovardalığında puanları savurduk, tazminatının yarısından az fazlasını aldı diye de avunduk. Şimdi de Kuntz devam ediyor yola; ona da tazminatının tamamını verip yine avunur, 76’da Serdar Dursun’un golüyle de sevince boğuluruz! Peki kaybettiklerimizi bulur muyuz? Zannetmem. Hollanda zirvede kaldı, Norveç yarıya vardı. Biz mi ? Kazanmış olsak dahi, netice yine önümüze bakmaya kaldı.

Hakimiyeti ele geçiremedik

Her 90 dakikayı kendi sahasında kabullenen Letonya, dün gece çok iştahlı ve genelde bizim yarı sahamızdaydı. Bir türlü oyunu, hakimiyeti, riyaseti ele geçiremedik. Durumun bilimsel tarifi galiba şöyle 'Psikobiyolojik bakış açısıyla ülkemiz futbolunda kollektif, limited, hatta holding ölçülerinde donukluk, kopukluk disosiyasyon durumu var. Distopya (karanlık gelecek tablosu) saklanması mümkün olmayan netlikte açık, seçik ortada. Hamit Altıntop ve ekibinin bu sarih gerçeği görememiş olması; direksiyon başında uyuyan ve tüm yolcuları uçuruma savuran sürücünün kabahatinden farklı değildi. Son dakika penaltımız da klasik teselliden ötesi değil tabii 2-1.

Galatasaray iyi başlayıp, Mohammed‘in ayağından 1-0 öne geçtiği Rizespor deplasmanında ‘Çin işi değil Fin işi’ imalatı Joel Julıus Ilmarı Pohjanpalo’nun üst üste attığı 2 golle geriye düştü. Top kazanmayı başaran ve kazandığı topu doğru anlamda kullanan futbolcu sıkıntısı var, Sarı-Kırmızı yapıda. 71’de Feghouli oyundan çıkarken, sahada olduğunu fark ettim. Bu denli etkisiz olabilmek de marifettir yani! Etkili kim mi? Babel, e tabii Mohammed ve Feghouli gittiğinde dahil olan Kerem. İkisinin iş birliği konuk takıma beraberliği getirdi: 2-2. Rizespor’un mutlak golü kaçırması hemen ardından Galatasaray da bir fırsatı heba etti.

Şık dokunuşlar...

Hamza Hamzaoğlu, Rizespor’a şık dokunuşlarla, etkin mücadele enjeksiyonu yapmış. Uzun süre doğru futbol değerlerinden pasajlar sundular. Boldrın sahaya görsellik kattı, Berkan’ın kırmızı kart pahasına 86’da neden olduğu penaltıyı da dışarı attı. Pohjanpalo gol ve denge. Boyd ‘Her yerde olurum’ mesajını verdi. Aminu Umar umulandan çok fazlasını sergiledi. Muhteşem azim ve direniş Mücadele, hakem kalitesi ve futbol heyecanı adına güzel geceydi. 90+’da Diagne ile Kerem’in muhteşem azim ve direnişi; Galatasaray‘a 3-2'lik galibiyeti getirdi. Maçın yıldızı 90 dakikayı bitiren Diagne oldu. Başkan Tahir Kıran mükemmel konukseverlik örnekledi. Tribünden ayırmamızın nedeni, hep bildiğimiz taraftar heyecanı nedenliydi. E tabii olmasaydı daha iyiydi.

Galatasaray savunmasında Marcao çok kritik müdahaleler yaptı. Marsilya savunmasının en kritik savunma aksiyonunda da Polonyalı düdük Pavel Raczkowski vardı. İlk yarının 45+ dakikasında Fransızlar'ı olası golden kurtardı! Arkadaş pozisyonun içine girilir de bu kadar girilir mi? Konuğu adeta yaktı, devreye olmadık yerde girerek; ev sahibinin de gol yemeden devreyi tamamlamasını sağladı! Muhterem hakem ulemalarınız bu ayıplı davranışı nasıl değerlendirecek bakalım?

Aynı düdük Marsilya forveti adına da görev üstlendi ve saçma sapan bir penaltı çaldı. Allah'tan VAR vardı, Aslan’ı mandepsi vasıtasıyla gol yemekten kurtardı. Fransızlar hakemlerle beraber nasıl güç gösterisi yapar ve kazanır, yıllar önce PSG ile Paris'te oynanan müsabakada Sloven düdük ile şahit olmuş çok üzülmüştüm. Aynı rezilliğin Polonyalı düdük versiyonunu izledim dün gece. Uzatmanın uzatmasını oynattı resmen! Marsilya gol atana kadar uğraşmaya adeta yeminli bir yapı. Muvaffak olamadı 0-0 Galatasaray Avrupa standında başarılı olmaya kendisini mecbur hisseden bir yapı. Zor deplasmandan puanla dönmeyi başardı.

Marcao ile Taylan, Galatasaray'da öne çıkan performanslardı. Diagne'ye karşı girişilen ve kırmızı kart gerektiğini düşündüğüm çirkeflik bence gecenin olayıydı. Son olarak şunu söyleyeyim; Haçlı zihniyeti provakatif davranışlarından bıktık artık di mi?

Fatih Terim’e Türkçe anlatmaya çalıştı sevenleri. Başarılamadı!Çareyi İngilizce denemek zorunda kaldım. ‘Futbol’ da ‘ayak topu’nun İngilizcesi değil mi zaten? Hoca da şimdi, ‘ilk yarıyı yenik kapattık ama ikinci 45’te bize yakışan reaksiyonu kadraja soktuk’ diyecek. Kısaca anlamı şu yani; ‘Eğer Göztepe kalecisi yumurtlamasa, Morutan kişisel becerisini sahneye koymasa, hapı yutmuştuk!’ Eğri oturalım doğru konuşalım. Galatasaray‘ın doğru dürüst futbol oynadığını iddia edebilecek, bir kul var mı? Bir sürü taktik versiyon sunan, şekil şemal anlatan var. Var da, astronomik bütçelerle oluşturulmuş, takımın cüce boyutundaki futbol sunumunu, net olarak anlatan yok. Maçı Bodrum 1905 Galatasaraylılar derneğinde, taraftarlarımızla birlikte izledim. Gecenin en iç acıtan seslenişi, takım fena halde bocaladıkça şuydu; ‘Ne yapıyorsun hocam?’ Evet, ‘What are you doing teacher?' Bu performans değerleri ve son dakika iniltileri sadece geceyi kurtarır; bekleneni vermez nokta.

Gecenin sorusu

Sayın Terim bu oyun ve kazanılan 3 puan hedefleriniz için yeter mi?

Maçın starı

Galatasaray taraftarı.

Maçın olayı

Büyük umut ve beklentiler içinde tarif edilen Mohamed’in 90+‘da vakit doldurmak için oyuna dahil olması!

Kısa mesaj

Galatasaray‘ın her daim transfer atağında olması, zerre yarar sağlamaz. Ancak malı mülkü bitirir, hovarda mirasyedi, ‘the end’ macerası olur.

Alanya yenilgisini aşırı yorgunluk ve şahsının rotasyon operasyonunu ihmal etmesine bağlayan Terim; nihayet Kayseri'de neşteri vurdu. Vurdu da! Hasta masada kaldı, maalesef kurtulamadı. Neden? Vahim neticenin püf noktası; ameliyat ekibinde pratiği sınırlı elemanların görev almış olması! Bu denli pahalı ve değerli hastayı, imparator profesör ne denli usta olursa olsun, katiyen pratisyen hekimlere emanet edemezsiniz. Etmemeliydiniz! Hele hele karşınızda ' Karaman'ın koyunu, nasıl çıkar belli olmaz oyunu, geçen sene Ankaragücü postuyla ölçmüştü ya boyunu' gibi bir meşum tehlike ehli varsa! Galatasaray kadrosu her açıdan yer ile yeksan edildi. Aslan formasını giymek çocuk oyuncağı sanki değil mi? Hagi, Popescu gibi dünya yıldızları performansı Cicaldau ve Morutan'dan beklenirken, Okan ve Suat performansı da Assuncao'dan umuldu. Tabi Assuncao ilk golde Thiam'ı takip etmeme kabahatini işlerken, Emrah Başsan'ın attığı golde de topu kaptırdı. 53'te Thiam duran top penaltıya bir daha vurdu ve işi bağladı. Tebrikler Hikmet Karaman. Aslan mı aman da aman! Ustaların geri pas hastalığı ve yıldızların uykulu hali geçmiş sezonlardan kalan berbat bakiyelerdir. Şimdi nev bahaneleri dinleyelim ve önümüze bakalım e mi?

Gecenin sorusu

Galatasaray'ın sorununu ve olacakları ısrarla anlattım da idrak edecek kimlikleri yıllardır bulamadım. Neden?

Maçın starı

Galatasaray'ın beğenmediği star; Emrah Başsan'dı değil mi?

Maçın olayı

Galatasaray formasını giymenin ne denli kolay olduğu belgeseli. 3 gollü Kayserispor yenilgisi!

Kısa mesaj

Fatih Terim zorladıkça su alıyor, batmaya doğru gidiyorsun.

Yukarıdaki başlık kesinlikle Galatasaray'ın yenilgisiyle alakalı değil, tamamen 19 Eylül Gaziler günümüz ve M.K. Atatürk'e ithafendir. Başkomutan emsalsiz lider; geriye dönük övünmelerle vakit kaybedip oyalanmaz, gelecekteki savaşlarını kazanmanın plan projesini yapardı. Alanyaspor'un kazandığı 90 dakikada ne oldu? Terim Lazio Teknik Direktörü Sarri'ye ne yaptıysa; aynını Korkmaz kadim hocasına uyguladı. Muslera kendi kalesine atmadı, üstelik çok golü de kurtardı. Kurtardı da Candeias'ın topa ikinci kez vuruşuna mani olamadı, 87'de 0-1 Alanya. Marcao yok, diğerleri yorgunsa savunmada ciddi problem var. Taylan'a savunma aksiyonlarında 4X4 yardım edecek muavin hattı elemanı yok. Kılınç ne diye yok, sonra varsa baştan niye yok? Gönderilecek diye afişe edilen, hatta görüşmelere yollanan futbolcularda da; maalesef umulan performans yok! Bu vesileyle de yaşanacak ve yaşanması muhtemel sıkıntı da çok.

Gecenin sorusu

Futbolcuların yorgun olacağını ben mi bileceğim, yoksa profesyonel sorumlular mı?

Maçın starı

Çok kritik toplar kurtardı. E tabii mükemmel oynayan Juanfran ve Awaziem'de vardı.

Maçın olayı

Yedlin ve yollanması ima ve ilan edilmiş futbolcuların; gönülleri kırık dahi olsalar ahlaklı ve dürüst mücadelesine tribünlerden reva görülen protesto çirkindir, ayıptır, günahtır.

Kısa mesaj

Bitigen'in mükemmel yönetim performansını kutluyorum.