Teselli Letonya'dan 2-1

Litvanya’dan seslenen TRT spikeri, 'Puan kaybetmeye tahammülümüz yok' diyor. Millet duydu da Melih duymadı galiba ve 70’te topu kendi filelerimize gönderdi. Benim aklıma da şu geldi 'Puan kaybetmeye tahammülümüz yok' demek için ziyadesiyle geç kalmadık mı? Şenol Güneş ile mirasyedi hovardalığında puanları savurduk, tazminatının yarısından az fazlasını aldı diye de avunduk. Şimdi de Kuntz devam ediyor yola; ona da tazminatının tamamını verip yine avunur, 76’da Serdar Dursun’un golüyle de sevince boğuluruz! Peki kaybettiklerimizi bulur muyuz? Zannetmem. Hollanda zirvede kaldı, Norveç yarıya vardı. Biz mi ? Kazanmış olsak dahi, netice yine önümüze bakmaya kaldı.

Hakimiyeti ele geçiremedik

Her 90 dakikayı kendi sahasında kabullenen Letonya, dün gece çok iştahlı ve genelde bizim yarı sahamızdaydı. Bir türlü oyunu, hakimiyeti, riyaseti ele geçiremedik. Durumun bilimsel tarifi galiba şöyle 'Psikobiyolojik bakış açısıyla ülkemiz futbolunda kollektif, limited, hatta holding ölçülerinde donukluk, kopukluk disosiyasyon durumu var. Distopya (karanlık gelecek tablosu) saklanması mümkün olmayan netlikte açık, seçik ortada. Hamit Altıntop ve ekibinin bu sarih gerçeği görememiş olması; direksiyon başında uyuyan ve tüm yolcuları uçuruma savuran sürücünün kabahatinden farklı değildi. Son dakika penaltımız da klasik teselliden ötesi değil tabii 2-1.