Arama

Popüler aramalar

‘’Hayırlı olsun...‘’

Çok zor bir zaman dilimini duruşları, dayanışmaları, birliktelikleriyle taçlandırmayı başardılar. Helal olsun. Bunca dert, onca hak edildiğini düşünmediğim karmaşa tufanında bunalan camianın, zaman zaman elbette hepimizin üzüntü duyduğu olaylara neden olan bir kısım renktaşı da vardı. Bu yapının, Fenerbahçe yapısının tamamını resmetmediğini kabul etmemiz gerek. Onlarca milyon seveniyle, kendini zaptedemeyen bir kısım taraftarını aynı kefeye koymamak lazım. Devlete ve millete zarar verecek, üzüntü yaşatacak davranışların bir daha yaşanmaması için gerekli, insani uygulamaları sağlamak da lazım!
Nasıl olur bu? Adaletin, hakkaniyetin teminiyle. TFF de dahil, üzerine kurgu yapılan, senaryo üretilen kulüplerimizin dahil edilmek istendiği kaos ortamının ortadan kaldırılmasıyla. Yaşanan problemler, üretilmek istenen sıkıntıların doğuracağı tehlikeler, tüm renkleri kapsama alanına dahil edecek bir felaketin habercisidir. Uyarıyorum!
Sevinçler, üzüntüler zamanla geçip giden kavramlar. Fakat toplumun huzurunu bozacak, camiaları birbirine düşürecek uygulamalara çanak tutmanın bedelini yine aynı toplumun fertleri pek pahalı öder. Ekilen kin tohumları, üretilen düşmanlıklar nesiller boyu devam eder. ‘Böylesi bir afet tehlikesi ortada ama henüz önlenebilecek sınırlarda’ diye düşünüyorum.
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor camialarının birbirine neredeyse ‘düşman’ kutuplar haline getirilmesi aymazlığının faturası çoook pahalı olur ve milletçe ödemekte fazlasıyla zorlanacağımız bir büyük tehlikeye dönüşür.
Devletin derhal gerekli önlemleri almasını ve adaletin hakkaniyetle sağlanmasını istiyorum. Hakkımı talep ediyorum yani! Bu vesileyle 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımızı da en içten dileklerimle kutluyorum.

19 Mayıs 2012, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Rica...‘’

Kupa finali öncesi, anlatmaya çalıştım: Kupa hak edenin olacak ve ertesi gün hayat yeniden başlayacak... Yepyeni hedefler, heyecanlar, umutlar için... Galatasaray da, Fenerbahçe de sayısını unuttuğumuz kupalar kazandı. ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir seda’ olmadı mı yıllarca? Ya son dönemlerin baki kalanlarına bakar mısınız? Saldırı, darp, devlet, millet malına zarar verme, kaos, korku, emniyet güçlerine, çoluk çocuğuyla sevincini yaşamak için sokağa çıkanlara saldırı...
Yani kupa ardından kalan sedalar hep utanılası!
Türkiye asla layık olmamalı böylesi görüntülere. Hoşgörü ilkesini zayi etmiş, sözde renklerine tutkulu, aslında faşizan taraftara ‘dur’ demenin günü geldi de, geçti bile. Bölücülüğün her çeşidiyle başı belada olan ülkemizin, bir de güya kulüp taraftarıyla çirkinliğin aynası olmasına mani olacak önlem ve yaptırımlara acilen ihtiyaç var. Aksi halde bu yapının ürettiği enkazın altında önce kulüpler ve onlara yol veren yönetim anlayışları kalacak. Uyarıyorum!
Foto muhabiri ve muhabir arkadaşlarıma göre, biz spor yazarlarının çok daha iyi şartlarda görev yaptığı gerçeğini, kim inkar edebilir? Hele hele foto muhabirleri, kendi olanaklarıyla edindikleri kameralarıyla ve binbir zorluklarla, kış kıyamet, yağmurda görev yaparlar. Niçin? Yaşanmışlıkları, günümüze yansıtabilmek için. Bir tv kamerasını omuzda taşımanın ve koşturup durmanın, ne demek olduğunu bilir misiniz siz? Meyhanelerde tütsülenip, promil sınırını aşmış kafalarla zevk yapmaya benzemez hiç.
Üzüntümün nedeni kameraları kırılan, darp edilen muhabir arkadaşlarımın başına gelenlerdir. Bu olumsuzluklar da maalesef bir kısım sözde Fenerbahçeli tarafından üretilmiştir. O çocukların göz nurlarını hangi şartlarda edindiklerini iyi bilenlerden biriyim. Ricam, Fenerbahçe yönetiminin, gerekeni yapması ve çocukların zararını tazmin edecek jesti sağlamasıdır. Kalplerini tamir edemezseniz de, hiç olmazsa kameralarını kurtarmış olursunuz...

15 Mayıs 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Unutulmayacak adres!‘’

Önde oynayanlar neredeyse hiç etkili olamadığı gibi, topun kendi alanlarına çabuk dönmesini önleyecek hiçbir katkılarına da rastlanmadı. Hele hele Elmander’de gidince, yandı gülüm keten helva! Baroni sektirmese, Muslera kurtarmasa, breh breh breh.

Fenerbahçe yavaş gibi gözükse de çok pası tercih etti. Kontrolü de, Elmander’in oyunu terki sonrası iyiden iyiye ele aldı. Bütün mesele de hücumların yavaş gibi gözükmesinde! Çünkü ev sahibinin bire birde beklenmedik işler yapan, becerili, etkili ve çabuk oyuncuları var.Ne olduğunu anladığında da, iş işten geçmiş olurdu.İlk 45’te sıkıntılarını gidermenin şart olduğu bir devre arasında yani Galatasaray! Skorun Galatasaray’ın istediği gibi bittiği ama futbol değerlerinin, savunma dışında Terim’in planladığı gibi gitmediği bir şampiyonluk gecesi izledim.

Tansiyon, nuzül, kalp krizi, aklını kaybetme ve daha birçok rahatsızlığın yoğun olarak yaşanma riskinin olacağı, sezonun son 45 dakikası yani! Tüm bu olumsuz olasılıklara önlem almanın yolu yok, kazaya uğrama ihtimali fazla Fenerbahçeli ve Galatasaraylı da çok. İlk dengesel arızalar futbolcular arasında görüldü ama Fenerbahçe Dia’yı kaybetmesine rağmen sahada daha kalabalıkmış gibi gözüküyor. Yoksa bana mı öyle geliyor? Eyvah Ujfalusi de gitti, şimdi Galatasaray daha da mı eksildi? Gala’nın Kadıköy’de olacağını, daha başlangıçta söylemiştim. Muhteşem bir heyecan, özveri, centilmenlik örneklendi... Böylesi olağanüstü bir gala gecesi yaşatan Fenerbahçeliler’i ve Galatasaraylılar’ı kutlamak lazım.

Fatih Terim mi? Sadece kutlamak yetmez. Daha da bir, bağırlara basmak lazım. Kupa’yı asla unutulamayacak bir adresten alıp getirdi çünkü...

13 Mayıs 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kupa gecesi...‘’

Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 100 yılı aşkın sürede kazandıkları kupaları sayabilmek, pek kolay olmasa gerek. Hele hele iki ezeli rakibin ‘yumurta tokuşturma’ yarışının, ülkenin tamamını etkileyeceğini reddetmek mümkün mü? Ya Galatasaray’ın normal sezon süresince örneklediği şık futbol gustosu ve yakaladığı büyük puan farkı? Herkesin saygısını kazandığından eminim. Fenerbahçeli sporcuların, üzüntü ve gerilim nedeniyle yaşamak zorunda oldukları sıkıntıları da, görmezden gelemem. Demek ki saygı duyulması gereken iki camia ve sporcularının, şahane kupa finalleri gecelerinden birine daha şahit olacağız. Öyle bir noktadayız ki; bir taraf üzülürken, diğer taraf büyük ölçüde sevinç tufanı yaşayacak.

Her türlü sonucu insani ölçüler içinde kabullenmek, sevincin de, üzüntünün de sınırını aşmayarak tüm sezonu zor şartlardaki erdemli mücadeleleriyle son geceye kadar büyük heyecanı taşımayı başaran futbolcuların hakkını teslim etmeyi başarmak zorundadır kulüplerinin sevdalıları. Emeğe saygıyı örneklemeyi ya becermek ya da becermek zorunda olduğumuz bir final gecesi. Kötülüklere, şerre yol verilmemesi gereken bir kritik dönemi başarıyla geçmek zorunda Galatasaraylı ve Fenerbahçe’li... Türkiye ve tüm sporseverler; spor etiği, sportif sulh ve erdemli yarışın doğru örneklerini Galatasaray ve Fenerbahçe’nin klas örnekleriyle solumayı arzu ediyor. Doğru davranışları sunmayı bu millete çok görmeyin. Huzura, adalete, karderşliğe en fazla ihtiyacımız olduğu dönemleri yaşıyoruz. Bıktık artık gerginlikten, kavgadan, karmaşadan. Huzur denilen büyük eksiklik ve ihtiyacın başlangıç miladı olsun şu kupa gecesi. İstiklal harbi döneminde yedi düvelin üstesinden gelen, düşmanı def eden iki tarihi gücün evlatları, şimdi de sağlıklı futbol ve insani değerlerin yeniden kazanımını başaramaz mı? Bence başarır. Çoook da ihtiyaç var huzura... Vallahi de billahi de kupadan da, kupalardan da çok daha fazla... Müzeler kupalarla dolu da o geçmişin eşsiz dostluğu ve dayanışmasına ne oldu? Bulunur bu gece inşallah... Galatasaray ve Fenerbahçe camialarına başarılar diliyor, beklentilerin sadece kupa kazanımı değil, çok daha büyük değerler içerdiğini biliyorum.

12 Mayıs 2012, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Güvensin Galatasaraylı‘’

Herkes gergef gibi olmuş. Sadece böyle kalmadığı gibi üstelik de birbirinden kopuşup, neredeyse katliam çıkaracak hale gelmiş. Yangına körükle gidenlere bakıyor, ‘neden böyle oldu?’ türü sorularla, zerre kadar utanmadan adeta insanlarla dalga geçtiklerine de şahit oluyorum. Trabzon’da yanlış yapıldı mı? Yapıldı ama ‘o insanları, gördüğümüz hale kim, nasıl getirdi?’ işin o tarafına da bakılmalı. Durduk yerde insanlar o vaziyete gelmedi ki. Geçen sürede herkesin birbirine düşmesi, ülkenin en önemli sosyal toplum kurumlarının birbirine girmesi ve nefret duygusundan başka hiçbir şey barındırılmaması sağlandı!

Aziz Yıldırım ve tahliyesi gereken, TFF’ce suçlu bulunmayan kim varsa, özgürlükleri teslim edilmeli. Adaletin tecellisi, tehlike sınırını çoktaaan aşmış toplumsal ateşin normal seyrine dönmesini sağlayacak ve solunan sadece futbol heyecanı olacak. Oldukça geç olacak ama inşallah olacak. Devletin de suni gerginlikler oluşturacak her türlü olumsuz gelişmeden uzak kalacak uygulamaları sağlaması gerek. 58. madde operasyonunda olduğu gibi!

Zaten kopmuş olan dananın kuyruğu, hafta sonu bir daha kopacak! Kocaman yine egzantrik söylemler üretmezse, gerilim yaşanmaz. Beşiktaş beraberliği bir şanstır yani! Gıdası gerilim ortamı olanlarla, bigünah olduğu halde gerilimin göbeğine itilenlerin ilginç finalini izleyeceğiz, hafta sonu. Son müsabakalarında adeta gerginlikle beraber yaşama mecburi talimi yapmak zorunda kalan Galatasaraylılar, kocaman gerilimler üretilse de futbolun içinde kalacak.

Cim Bom Kadıköy’den şampiyonuk kupasıyla çıkacak futbol değerlerine de, yeteneklere de, yüreğe de sahip. Yaşanan süreçte beklenmedik handikaplar imal edildiyse de, Sarı-Kırmızılılar son virajı alacak değerlerde. Güvensin Galatasaraylı.

09 Mayıs 2012, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bravo Beşiktaş...‘’

Bu duruşa ‘Bravo Beşiktaş’ demezsem, emeğe saygısızlık etmiş olurum. Oysa Trabzon’dan gelebilecek bir haber Galatasaray’ı Arena’dan şampiyon olarak uğurlama nedeni dahi olabilirdi.

Alışılmış topa sahiplik, kontrol ve baskı anlayışıyla maça başlayan Galatasaray, 2 golle öne geçmeyi de başardı. Başardı da geçtiğimiz hafta da bir hata olduğunu düşündüğüm Emre Çolak’ın yine oyundan alınışı, Kara Kartallar’ı daha da öne taşıdı. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama Emre’nin performansını yerine giren örnekleyemiyor ve topun rakip alanda kalma süresi iyiden iyiye azalıyor.

Sanki hiç gol yememiş gibi dimdik durmaya çalışan Beşiktaş, kepenkleri çekmiş görüntüsü veren kimi futbolcularına rağmen yenilgiye başkaldırısını sürdürdü, Çolak’ın çıkması sonrası daha da kolay Galatasaray alanına yıkıldı ve üst üste pozisyonlarla beraberliği sağladı.

Gerilim dünyasına sürüklenen Sarı-Kırmızılılar, son anlarda beraberliğe dahi razı bir görünüme büründüler. Bu görünümün Galatasaray’a hiç de yakışmadığını söylemek lazım. Bu denli stres yüklenmenin hiçbir manası yok. Kendileriyle olmaları lazım.

Aksi halde futbol değerleri nedeniyle değil, asabını kontrol edemeyen bir takım olmaları sebebiyle çok fazla hak ettikleri şampiyonluk sevincinden uzakta kalabilirler.

Her şeye rağmen gelecek hafta Kadıköy’e büyük avantajla gideceklerini ve sadece konsantrasyon ve dikkatle kupayı kazanabileceklerini bilmek zorundalar. Deplasmanlarda daha kontrollü ve doğru oynama avantajını kullanmak zorundadır Galatasaray. Çok örneklediler, yine örneklerler.

07 Mayıs 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gerginlikten kurtulamadı...‘’

Özkalfa, Necati’nin, Mustafa Yumlu ile yaşadığı pozisyonda ne denli doğruysa, Semih ve Burak kapışmasında da o ölçüde hatalı. Ya Muslera olmasaydı? Golün ardından yaşanabilecekleri, olacakları düşünmek bile istemem. Böylesi kritik dönemde, bırakın sonucu, Süper Final şampiyonunu dahi belirleyecek türde, kritik hatalar yapılmamalı. Daha yoğun dikkat şart. Kupa hakedenin, futbol ortamı da tertemiz ve düzgün olsun. İnsanların gerile gerile, kopmalarına ramak kaldı artık. Yeter!
Güneş kendi adına her türlü önlemi almış. Olabildiğince alan daraltıp, top yapmasına mani olmaya çalıştıkları Galatasaray’ı, rakip alanda karşılamayı planladılar. Nereye kadar? 20. dakikaya kadar! O andan itibaren kontrolü ev sahibi ele aldı. Zaman zaman Olcan ve Burak etkinliklerine rastlansa da, sahanın hakimi Galatasaray’dır artık. ‘Hakimiyet milletindir’ derler ama aksiyonlar da devletin! İşte onun gibi bir şey ve Trabzonspor’un az ama öz Burak’lı aksiyonları daha etkin! Arena yeterince dolu değil, zaten sahadaki futbol da dolu dolu değil!
Futbol değil, sinir harbinin de bolca yaşandığı süreçte, Sarı-Kırmızılılar’ın, gelişmelerden olumsuz etkilendiği gibi bir hava hissettim. Oysa rahat olmalılar. Galatasaray yönetimi tarihi dersler verip, şahane bir duruş örnekliyor. Yani Terim ve ekibi, bu denli etkilenmiş gibi durmamalı. Beklenen futbol ve pozisyonlar olmadı. Bu arada yan hakemin yaptığı da olmadı! Baros’un topuna dokunan Trabzonspor’luydu. Terim tercihleri Galatasaray’ı daha öne taşısa da, umulan pozisyon bereketi olmuyor. Aydın da lüzumundan fazla ileride olduğunu görmüyor! Narinç’in bayrağı, bu kez doğru.
Ekstra üretimler yapması gereken Galatasaray, aksine gerginlikten kurtulamayıp normal işleri de yapamadı ve kazanamadı.

03 Mayıs 2012, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gel de konuşma!‘’

Konuşturanlar Fatih Terim, ekibi ve futbolcuları! Sezon başından itibaren, öylesi mükemmel bir çıkış ivmesi yakaladılar ki, mutlak başarıya inandırıyorlar insanı. İlk etap öyle, şimdi böyle... Futbol bu kadar oynanır arkadaş, gel de konuşma!

Sporseverlerin futbol adına beğenip, takdir edecekleri ne tür etkinlik varsa, oldukça uzun süre Galatasaray tarafındaydı yine dün gece. Kararlılık, kazanma azmi, tempo, pas yoğunluğu, savunma disiplini, gol kazanma isteği... Tamamı Sarı-Kırmızılı’larda. Güneş’in ikinci yarı değişiklikleri, Olcan’ın zaman zaman parlayan saman alevi görüntüsünden öteye gidemedi, ancak sonucu etkilemeye yetmese de 2 gol getirdi. Kolay değil, hedefinin uzağında kalırsan, motivasyonunu da kaybedersin, kazanma arzunu da. Üst üste yaşanan olumsuz sonuçlar, ev sahibini kötü etkileyip, konsantrasyonlarını da negatif etkilemiş. Trabzonspor’u nefes almasına dahi fırsat vermeden bitirdi Galatasaray daha ilk yarıda, 3 gollü bir üstünlük sağladı ve çok zorlu bir deplasmanı bence 45 dakikada aştı.

Selçuk muhteşem çıkışına devamda. 20. dakikada duran topa bir şaplak attı, Tolga’ya sanki feleğini şaşırttı. Top adresi şaşırmamıştı 0-1. Ardından yine bir duran top Selçuk’tan ve Necati’nin ustalara mahsus kafası 0-2. Duran değil, yakan top mu bu? Bir de dikiş, nakış gösterisi üzeri Necati aplikasyonu 0-3. Bitti mi? Bence bitti. Yıldırım da zaten devreyi bitirdi.

İkinci yarı Trabzonspor direnişi, gayretleri 2 gol getirse de, Eboue’nin acele cevabı, olayı 61. dakika da, 1-4’lük skor gözüktüğü anda bitirmişti. Durmak yok, yola devam, Galatasaray....

29 Nisan 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI