Arama

Popüler aramalar

‘’Ucuz kurtuldular!‘’

Olasılık tahminim realiteye geçti, hem de gereğinden çok fazla geçti. Üstelik ders alınası bir ilk yarı, uzunca sayılabilecek devre arası ama izlenen ne? Eski hamam eski tas. Galatasaray gol yemekte hiç sıkıntı çekmiyor!

Yalçın’ın henüz müsabakanın başında vurduğu kafa yaşanacak sıkıntılı dakikaların sinyaliydi. Sonra Hamit kaynaklı, Elmander katkılı bir şans golü taraftarı sevindirdi de hepsi o... Savunmasını kalabalık tutan, az adamla çıkan Kasımpaşa İbricic’in ayağından beraberliği yakaladı. O pozisyonda Selçuk da vardı ama olmasaydı daha iyiydi!

Abdurrahman kanadını mükemmel kullanıp Riera’yı bezdirdi adeta. Oysa olması gereken tam tersi değil miydi? Bu sıkıntıda Emre’nin gereken aksiyonların içinde olmamasının katkısı var mıydı acaba? İlk yarı beraberlik kovalayan Kasımpaşa, ikinci yarı galibiyeti yakalamanın peşine düştü ve buldu! 2-1. Az ama öz gelip aradıklarını da buldu Lacivert- Beyazlılar... Sonra Galatasaray kayboldu, Kasımpaşa ve Kasımpaşalılar coştu. Bülent Arınç iyi ki stadyumda değildi, Muslera’nın başına gelenleri gördüğünde mutlaka iki damla gözyaşı döker ve yaşananlara ‘vahşet bu’ diyebilirdi! Kasımpaşa adına neler kaçtı neler? 3-4-5 olması işten bile değildi. Birçok uygulamasını takdirle andığım Aysal’ı uyarıyorum! Futbol işçileri asla ve asla holding personeli statüsünde olmaz, olamaz. Holdinginde beğenmediğini kovar kurtulursun belki, ama futbolda tam kurtuldum zannederken geminin battığına şahit olmak zorunda kalırsın. Kulüpte düzeltilmesi şart çok işler var gibi geliyor bana. Kafası karışık bu takımın!

19 Ocak 2013, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray yine zirvede!‘’

Otel çevresine ulaştığınızda deniz seviyesinden oldukça yukarıda eşsiz bir manzaraya tanık olmanın hazzını yaşıyor mis gibi havayı solumaya adeta doyamıyorsunuz. Galatasaray yine zirvede... En yüksek rakımlı tepeyi mekan tutmuşlar. Bulundukları mevkiden yine aşağıları ve aşağıdakileri izliyor, bir taraftan da mükemmel bir tempoda çalışarak, varabilecekleri yeni zirvelerin hesaplarını yaparak projelerini hazırlıyorlar. Sadece umutlu değil, mutlu ol Galatasaraylı. Terim ve ekibi konuşlanacağı her mevkiyi mükemmel hedefliyor.

Futbolcular için büyük fırsat

Isınma sonrası, Terim’in de içinde olduğu ve her anını çocuklarıyla beraber yaşayıp paylaştığı heyecan dolu bir çift kale antrenmanı izledik. Sahadaki her futbolcunun olanca performasını örnekleyip, hünerlerini kattığı şölen havasındaki çalışma. Yıllarca özel ustalıkları ve becerilerine şahit olduğum Hasan Şaş ve Ümit Davala’nın öğretmenliğe geçerken yakaladıkları performans, öğrencileri için de çoook büyük birer şans olmalı kuşkusuz. Sadece milli forma değil, Galatasaray forması da giydiği halde Terim, Müfit ve Bülent hocaların elinde gelişen futbolcular hatırlarım ben. Sadece Galatasaray’a gelmek değil, böyle bir ekiple çalışma fırsatı bulabilmek de, büyük şans olmalı bir futbolcu için.

İş ciddiyetine saygı duyulur

Takım sadece beni değil, antrenmanı hemen her izleyeni daha yoğun şekilde ümitlendirdi. Gökhan Zan’ın çalışma azmini gündeme getirmezsem, emeğe haksızlık etmiş olurum. Kral Burak’ın hırsına ve iş ciddiyetine yine saygı duymak gerek. Aslında tüm futbolcular için aynı olumlu düşünceleri paylaşmak gerek.

07 Ocak 2013, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kardeş kardeş...‘’

MOBESE kameralarına yakalanan araç kazalarına rahmet okutturacak nitelikte, futbol arızaları. Hele hele hücuma çıkarken yaşanan aymazlıklar! Trabzonspor ve Galatasaray ayrımı yapmadan iki taraf adına da paylaşmam lazım. Bu düzeyde, bu denli pas defosu olmaz, olmamalı. Bırakın taraftarı, zaten uyandıkları ve rahatsız oldukları da yok ya! İki büyük maestro Şenol Güneş ve Fatih Terim’e ayıp birader. Berbat bir ilk yarı, çabuk olayım derken ziyan edilen toplar, başlamadan sonlanan pozisyonlar ve devre.

Riera’dan mükemmel bir savunmacı üretmek üzere Terim. Mükemmel de, zaman zaman kısa devre yapıyor İspanyol! O lokum gibi topları Muslera cıvarına değil, rakip takım tarafına indirecek. Aksi halde daha çoook, kaldırım üretecek!

Hayri Kozak ‘Yekta Galatasaray’a çok yararlı olacak, önemli bir futbolcu’ demişti geçen sene. Sevgili Kozak’ın sadece hesap değil, futbolcu tercihlerinde de isabetli olduğunu izliyorum memnuniyetle. Alanzinho oyuna dahil oldu, bizim Sürmeneli Salim Karabacak seslendi ‘Şenol hocaaam, bize ‘alan’ değil, Atanzinho lazım.’ Cim Bom savunması Olcan’ı kaçırdı, Adrian da, Noel hediyesi gibi net pozisyonu kaçırdı. Adrian hakem’e ‘gözüne gözlük’ işaretinin Türkçe’sini yaparken, hakem de Portekiz’ce ‘yersen’ işareti yapacaktı ama yapmadı! Kardeş kardeş bitti gece.

24 Aralık 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Olana bereket...‘’

Mesela bir Fenerbahçeli futbolcunun başına gelebilecek büyük talihsizliklerden biridir kalesine gol atmak derbide. Riera’nın kestiği topa ‘cıp’ diye Bekir vurdu, Sarı-Kırmızılılar adına 1-0. Fenerbahçeli bu topa dağınık, üstelik de gözü kapalı çıkmasının acı faturasını mı ödedi acaba?

Ev sahibinin doğru oynadığı dakikalarda, Kaldırım’ın parke taşı tesirli sağ vuruşunu izleyip, Fenerbahçeli olduğu sahneye de içimiz yana yana tanıklık ettik! Bu vuruş Fenerbahçeliler’e Kabe hurması gibi gelmiştir mutlaka. Gerçekten güzel goldü. 1-1 sonrası Fenerbahçe daha sık gelmeye ve dengeli pas yapmaya başladı. Ne zamana kadar? Selçuk duran topun başına gelinceye kadar! Volkan, Selçuk’tan gol yemeye alışık olduğu tarafa doğru bir adım attı yandı! Silifkenin yoğurdu, ah seni kimler doğurdu. Seni doğuran ana Volkan’ı kandırasın diye mi yoğurdu?

2-1 öndedir şimdi Galatasaray. İçeride dışarıda şahane oynarken dahi, ‘Acaba kaç yer kurtuluruz?’ korkusundan inim inim inler, buz gibi havada su gibi terlerdim yıllarca. Kadıköy’de gelen şampiyonluk sonrası böyle bir korkum kalmadı. Üstelik motor da rektefeden yeni çıkmış olmasına rağmen, cirlop gibi seyretmekteyim galibiyet otobanında. Halis Özkahya’nın müthiş yönettiği müsabakada, farkı kaçıran Terim’in tarafıydı. Neyse olana bereket.

17 Aralık 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Eyüp Sultan sabahları...‘’

Sabah ezanıyla birlikte cemaat camide toplanır, namazını kılar, huşu içinde dualar edilir ve güne başlanır. Seferi ayı'nın başlangıcı nedeniyle daha da bir kalabalıktı semt. Yoğun bir Trabzon'lu ve Trabzonspor'lu kalabalığı dikkatleri çekmekteydi. TFF büyük bir incelikle muhteşem organizasyona imzasını atmış, Trabzonspor sevdalıları için Eyüp Sultan'da sabah namazı, ardından dua, sonra Karadeniz pidesi eşliğinde kahvaltı ve hemen sonra da Olimpiyat stadında BB ile müsabaka düzenlemişti. TFF'nin ve Demirören'in bolca kulağı çınlatıldı ve yavaş yavaş kafileler halinde yola çıkıldı. TFF o kadar güzel bir saat tespit etmişti ki, sabah mahmurluğunun olanca haşmetiyle çöktüğü stadın tenha yollarında sadece Trabzon'lular ve BB'nin Bozbaykuşları vardı. Bir de henüz afyonu patlamamış futbolcular.

Şenol Güneş mavi kapitone gocuğu, bordo mavili eldivenleri, kadife pantolonu ile çok şıktı. Her dönem şık ceket ve montlarına tanık olduğumuz Bülent Korkmaz düz lacivert sade bir parka tecih etmiş, sporcularını da aynı tonda lacivert kıyafetlerle damatlar gibi sahaya sürmüştü. Bordo- Mavili'lerse bahriyeli zabitler gibi bembeyaz. Lekelemeden oynasalar bari!

Medin Depe'nin fiskemsi teması sonucu, iki seksen bir doksan uzanan Serkan'ın durumu da sevenleri için bir ayrı üzüntü nedeni olmuş, mermi yediğinde dahi kıpırdamayan Trabzon'lu duruşuna leke sürenler tel-in edilmiştir. Faruk Özak, Özkan Sümer ve daha nice bildiğimiz Trabzonspor'lu için bırakın düşmeyi, sendelemek dahi ayıptı bir zamanlar. Aaaah neydi o zamanlar, merak ediyorum sahaya neden sağlam basmaz şimdi kramponlar?

Evet Eyüp'ten yola çıktık ve Olimpiyat stadına vardık. Trabzonspor o bildiğimiz takır takır halinde değil. Öncelikle niyet olarak değil. Bu zafiyet öylesi belli oluyor ki. BB'nin çok daha iştahlı ve hevesli olduğunu iddia etmek yanlış mı? Aslında geçmişin iyi bildiğim Trabzonsporunu 1461 emekçilerinde gördüm ben. Taa 21.dakikada Adrian'ın attığı şuta kadar tık yok. Sonra azıcık kıpırtı, Olcan'ın asistimsi pasına Emerson hamlesi ve Medin Depe'nin gol şansını depdirmesi. Enrike bu kez Adrian'ın dan diye gelen ve kaleciden seken topu ağlara gönderdi. Gönderdi de, bu avantaj dahi Trabzonspor'un gayrete gelmesine yetmedi.
İkinci yarı BB var Trabzon sadece tribünlerde var, sahada yok! BB tribünlerde yok oyunda var, 2 golde de var. Hele hele Ekrem'in attığı. Trabzonspor taraftarının örneklediği dirence, tutkunluğa, sevdaya ve inanca layık olmanın yollarını ya bulmalı, ya da bulmalı. Ayıp olacak yoksa cemaate!

16 Aralık 2012, Pazar 14:40
YAZININ DEVAMI

‘’Hak ettiler...‘’

Pendikspor, Ankaragücü, Balıkesirspor ve tüm diğer temsilcilerimiz gibi 1461 Trabzonspor da saygı duyulması gereken bir mücadele ve futbol izletti. İki taraf da, sonucu haketmiştir.

Konuk ekip mükemmel alan savunması, doğru konsantrasyonu, taktik disiplini ve mücadele azmiyle Galatasaray’la kora kor oynadı. Ev sahibine sallamadan önce, konuğun dirayet ve doğru futbol emeklerine, futbol değerlerine bakmak, saygı duymak lazım. Fizik mücadelede zerre kadar taviz vermeyen Akçay’ın öğrencileri, Galatasaraylılar’ın deneyim ve klas farklarını sahnelemesine de meydan bırakmayıp farka gitme şansını da kıl payıyla kaçırdı. Sercan’ın penaltısı sonrası, onca fırsat 1461 Trabzonspor adına ve Emrullah’ın şahane vuruşu 0-2.

Oyun iyiden iyiye renklendi, tempo yükseldi. Emre’nin 77. dakikada attığı gol Sarı-Kırmızılı camiayı ümitlendirdi, ama bu dakikadan sonra dahi, yine gol fırsatını yakalayan ve kaçıran 1461 Trabzonspor’du. Galatasaray’ın büyük şanssızlığı olarak değerlendirebileceğim bir de Aydın’ın direkten dönen kafa vuruşu var. Var da Bordo-Mavililer’in kapalı savunma anlayışını çözecek bir doğru futbol düşüncesi yok, telaş çok. Akıl almaz şekilde kaçan da çok.

İngiltere’ye özenir, ‘aşağı liglerden ne takımlar çıkıyor’ diye imrenirdik. Buyrun o günlere erdik işte. Terim ‘acaba nerede ne yaptım’ diye düşünecek, Akçay ve talebeleri de tebrik edilip, gelecek müsabakalar için başarılar dilenecek. Bravo 1461 Trabzon.

12 Aralık 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ayakta kalmak!‘’

Hayatın sadece belli bölümlerinde değil, bütününde çoook önemli, elbette gereklidir ayakta kalmak. En ufak bir sendeleme ya da sadmede yere serilmeyecek, direneceksin. Hele hele sportif yarışlarda! Portekiz gibi bir futbol ülkesinden, Avrupa’nın ilk 16 şampiyonundan biri olarak dönmeyi başarmışsın. Üstelik Umut’un bir snipper ustalığında attığı mermiyle, Sivas ikliminde daha ilk dakikada öne geçmeyi de başarmışsın. O zaman ayakta kalmayı da başaracak anlayışı, aklının ve yüreğinin en nadide mevkiinde saklayacaksın.

Eğer Kral Burak’ın şahane koşusu ve klas vuruşuyla gelen 2. gol olmasa, ben hâlâ Amrabat’a sallıyor olacaktım! Be birader ‘süzme yoğurt’ torbası gibi ‘şlap’ diye kendini yere salmak olmaz ki öyle. Celal Sandal ‘sağım uyuşturur, solum uyutur’ derdi ya! Sivasspor’da sağdan uyuşturdu, soldan vurdu Kılıç’la. Ambrabat da yalandan namelerle ‘nakavt’ kararı bekliyordu sanki o anda! Hakem 9’a kadar Ufuk için saydı oysa: 1-1. Aslında Galatasaray sol tarafında, ‘nakavt aday adayı’ oldukça isim vardı dün gece. Sivaspor sağ kanadından öyle tehlikeli işler üretti ki bu vaziyette sol tarafın komple savunma arızalı olması en büyük nedendi elbette. Göbek saplaması kırık kamyon gibi yampiri, bir savunma şekli. Terim bu aykırılığı ikinci yarıda önledi. Umut yine ‘bravo’ dedirtecek bir gol daha attı: 1-3. Bravo.. Yekta’nın katkılarını, artılarını görmezden gelemem tabii. Yıldız statüsüne doğru emin adımlarla gidiyor maşallah. Transfer döneminin karambole gelen değerlerinden Dany’nin kendisini ne denli vazgeçilmez bir sübap olmaya doğru taşıdığını söylemezsem olmaz.

Soğuk Sivas gecesinden ıhlamur tadı ve şifasında bir galibiyet gedi, darısı Arena’ya inşallah....

09 Aralık 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Neşteri attı!‘’

İlk yarıda Galatasaray’ın sahaya çıkma amacının ne olduğunu kestirebilmekte zorlanan oldukça fazla insan olmuştur mutlaka. Üstelik futbolla ilgilenen her 10 kişiden, onbirinin teknik adam olduğu ve maç başına en az 40 çeşit taktiğin üretildiği bir ülkede! Rakibini yanıltan, şaşırtan, beklemedikleri işler yapan, hatta çıldırtan etkinlikler üreten bir Arslan topluluğu düşünüyor, arzu ediyor, ama çıldıranın kendi renklerimiz sakinleri olduğunu görünce de, üzülüyorsun. Umulanların zerresine cevap veremeyen bir Galatasaray mücadelesini, keyifsizce ama umutla izleyenler, tüm beklentilerini ikinci yarıya bıraktı.

Rakip alanda daha kalabalık olmayı sağlayacak anlayış yararlı oldu elbette. Kişisel defoların daha azaldığını da söylemek lazım. İlk yarıda topu topu bir kez Burak soldan inmiş ama ortaya doğru gireni bırak, o tarafa bakan bile olmamıştı! Terim mükemmel tespit etmiş yapılamayanı. Quim’in cıvarında dolaşanlar, ‘radar’ titizliğinde olan biteni gözlüyor ve ilk umut fişeği Kral Burak’tan geliyor 1-1. Aydın da ikiliyor 1-2 şimdi. Futbolcuları elbette kutlamalı, ama UEFA yolundaki unutulmaz Milan maçı dehasının bir farklı versiyonu sunan Terim ve ekibi de unutulmamalı. Ameliyatın en önemli yerinde, Profesör attı neşteri yine.

06 Aralık 2012, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI