Arama

Popüler aramalar

‘’Fener'in isteyeceği deplasman‘’

Sarı-Lacivertliler’in ligde topa yüzde 55’ten fazla oranda sahip oldukları 7 maçta sadece 1 galibiyet alabilmelerinin bir sebebi var. Hücum bölgesinde en fazla pas yaptıkları 9 maçın 2’sini kazanabilmelerinin de...

Advocaat’ın Kayseri gibi rakiplere karşı oyun vaadi yok. Ancak rakip oyunu kontrol etmek istiyorsa iş değişiyor. Bu açıdan bakıldığında oyun tarzı açısından Bursa, Fener’in gitmek isteyeceği bir deplasman.

1-Fenerbahçe, zorlu maçları kazanıp, favori olduğu karşılaşmaları kaybediyor. Bunun en önemli nedeni sizce ne?

Çok pas, az galibiyet!

Fenerbahçe’nin oyununun gücünü rakibi belirliyor. Pas oyunu oynayan, topa sahip olmak isteyen takımlar karşısında Fenerbahçe çözüm üretiyor. Bu sezon ligde topa yüzde 55’ten fazla oranda sahip oldukları 7 maçta sadece 1 galibiyet alabilmelerinin bir sebebi var. Hücum bölgesinde en fazla pas yaptıkları 9 maçın 2’sini kazanabilmelerinin de... Ya da tersten bakalım: Hücum bölgesinde 70’ten az pas yaptıkları 10 maçın hiç birini kaybetmediler. Bunun basit açıklamaları var:

Sow-Lens ortaklığı

1-Önde kalıp rakibi kapattıkları oyunda ya da buna mecbur kaldıklarında, pas süratleri yetersiz, oyunu çizgiden çizgiye açacak uzun paslar atamıyorlar ve orta sahadan araya adam kaçırmıyorlar.

2-Skertel ve Kjaer’in orta sahayla mesafeleri açıldığında geride oynadıklarından çok daha geçirgen oluyorlar.

Aksi oyunlarda, yani savunmada kalıp orta saha merkezini savunma tandemiyle yakın tuttuklarında ise geniş alanı özellikle Sow-Lens ortaklığıyla çok net bir şekilde açıyorlar. Böyle olduğunda Fenerbahçe yüksek bir şutları gole çevirme yüzdesine ulaşıyor. Çünkü bu etkin ortaklık hızlı akında öldürücü paslarla oynuyor. Bu ikilinin Van Persie aklı sahada olduğunda daha etkili olduğunu da söylemek mümkün.

2-Derbi zaferi sonrası çıkılacak Bursa deplasmanı; Başakşehir galibiyeti ardından çıkılan Kayseri maçına benzer mi?

Klasik oynarsa, oyunu alır

Advocaat’ın Kayserispor gibi rakiplere karşı bir oyun vaadi yok. Ancak rakip herhangi bir seviyede oyunu kontrol etmek istiyorsa o zaman iş değişiyor. Başakşehir ve Kayserispor maçları arasındaki fark bu. Bu açıdan bakıldığında gücü bir yana oyun tarzı açısından Bursaspor, Fenerbahçe’nin bu dönemde gitmek isteyeceği bir deplasman. Oyunu almaya çalışan iyi oyuncuları olan orta sahası teknik ama oyununu bir türlü oturtamamış bir şampiyon. Fenerbahçe eğer klasik oyununu oynarsa maçı oyun olarak alır. Skoru alıp alamayacağını bilmek tabii ki mümkün değil. Çok iyi bir kaleci ve Batalla’ya sahip bir takıma karşı garanti yoktur.

3-PFDK’dan ceza alan Van Persie’nin yokluğu, Sarı-Lacivertliler’i nasıl etkiler?

RvP’nin yokluğu oyun aklını düşürüyor

Van Persie merkez hücumcu olarak Fenerbahçe’ye akıl katıyor. Bu anlamda alternatifi yok. Onun yokluğu oyun aklını düşürüyor. Ancak asıl önemlisi Lens-Sow bağlantısı. Fenerbahçe bu bağlantıyı sağlıklı bir şekilde kurarsa sorunları azalıyor. Hollandalı’nın yokluğunda bu bağlantıyı savunma direncini yüksek tutarak sağlamlaştırmak en mantıklısı. Hem Alper hem de Advocaat’ın düşüncelerinin tersine Alper’in merkezden ziyade sol kanatta oynamasının daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Hem orta saha dinamizmi artıyor hem de Hasan Ali daha güvenli çıkıyor. Van Persie varsa o oynamalı. Yoksa Alper solda, Sow serbest... Metot daha belirgin ortaya çıkıyor.

4-Ligde lider Beşiktaş’ın 9 puan gerisinde kalan Sarı-Lacivertliler için şampiyonluk şansı devam ediyor mu?

Ufak çaplı mucize gerek

Beşiktaş’ın ligin ortalamasının çok üzerinde bir oyunu var. Büyük maçlar dışında zorlanmıyorlar. Sarı-Lacivertliler’in önünde sadece Beşiktaş da yok. Başakşehir’in de güçlü bir oyunu var. Galatasaray da önde. Fenerbahçe’yi asıl zorlayan ligin ilk 7 haftasında kaybettiği 12 puan. Buradan dönmek için her rakibe karşı uygulanabilecek etkin ve esnek bir oyuna ihtiyaç var. Bu oyun şu ana kadar istikrarlı bir şekilde sergilenmiş değil. Ortalama 75 puanla bu ligde şampiyon olunuyor. Yani Fenerbahçe’nin 15 haftada 40 puana ihtiyacı var. 2010-11 sezonu benzeri bir geri dönüşü, bu kez önünüzde 3 rakip varken yapmak gerekiyor yani. Kabul edelim ki buna, şartlarda ufak çaplı bir mucize diyebiliriz.

10 Şubat 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Oynatmak istemediler‘’

Fenerbahçe’nin büyük maçları rakibi durdurmak üzerine kurduğunu biliyoruz. Sahip oldukları tek plan bu. Dün bu başka bir seviyeye çıktı. Oyun oynanmasın istediler neredeyse. Temel plan, orta sahada sert ve sıkı markajla Beşiktaş’ın Quaresma’ya dönmesini engellemekti. Burada Ali Palabıyık’ın tavrı önemliydi. Maçın başında sarı kartla bu sertliğe karşı durabilirdi. Bunu tercih etmedi. Göstermediği sarı kartlar oyunun durma noktasına gelmesine yol açtı. Neredeyse oyun olmadı. Beşiktaş, Quaresma’ya dönemedi. Alışık oldukları akışkan oyuna giremediler bir türlü. Oyunun kuruluşununda Oğuzhan ve Talisca’yla topu çok ender buluşturabildiler. Oyun sürekli durdu ve üzerine konuşacak ya da analiz yapacak bir şey kalmadı. Burada Oğuzhan ve Talisca’nın oyunlarını sorgulamaları şart. Tabii hakemin de...

Araya kaçıramadılar

Bu tavrı Fenerbahçe’yi yüreklendirdi. A planının da dışındaydılar. Böyle olunca 41. dakikada başka bir sonuç oluştu. Van Persie’nin 3 sarı kartlık dalışına da Ali Palabıyık aynı tavrı gösterince Tosiç kontrolden çıktı.. Ve kez kırmızı kart çıktı. Bir ayar sorunu büyük bir ayarsızlığa yol açtı. Maçın da şekli değişti. Yanlış anlaşılmasın Fenerbahçe 11’e 10 oyunda oyuna hükmedemedi. Sadece Beşiktaş’ın gücü eksildi. Beşiktaş’ın yerleşik oyununda araya adam kaçıramadılar. Kalabalık geldiklerinde savunmayı rakip alana çıkardığında dahi araya giremediler. Beşiktaş’ın oyunu gücü, onları 11’e 10’da da etkisiz kıldı. Bu psikolojik bir durum. Şenol hocanın, Talisca-Mitroviç değişikliğinden sonra bu oyun gücünün etkisiyle yüklenmesi kapılan bir topta Adriano’nun ilk kez Lens’i kaçırmasına yol açınca da van Persie golü buldu.

Daha güçlü oyun lazım

Yani Fenerbahçe A planını 11’e 10’dan sonra değil, Beşiktaş orta sahada 1 kişi eksilince 1 kez uygulayabildi. Sonra da alışık oldukları B planına döndüler. Şenol hoca Talisca’yı savunmayı güçlendirmek için almadı. Talisca işlemediği için aldı. Elinde aynı seviye bir hücumcu olmadığı için de savunmacı alıp Atiba’yı öne atmak tek seçenekti. Dürüst olalım... Şu bir gerçek ki bu oyunun Beşiktaş’a karşı oynanmasına hakem sadece büyük bir rakip varsa müsade eder. Ve diğer bir gerçek de şu ki, Fenerbahçe bu oyunu büyük bir rakip dışında kimseye karşı kolay kolay oynayamaz. Daha güçlü bir oyuna ihtiyaç var. Zaten bunu Advocaat da biliyor.

06 Şubat 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bambaşka bir derbi‘’

Quaresma, bu sezon mükemmel performans sergiliyor. Sadece Cenk’e değil, Babel ve Talisca’ya da kafa golleri attırma şansı var.

Fenerbahçe’nin gol silahı belli. Jeremain Lens’i işleten, yüzde 59 gole çevirme oranıyla Moussa Sow... Sow’u işleten Lens. Bu ikilinin verimi çok önemli.

Kanarya başarılı olursa Lens ve Sow’un uçmasını bekleyecek. Beşiktaş presi aşarsa gole yakın 7 adamıyla ceza sahasına çöreklenecek. Çok kart, penaltı, faul rekoru mümkün.

Fenerbahçe bu sezon Beşiktaş’a isabetli şut attırmayan tek takım. Ligin zirvesindeki rakipleriyle ve Avrupa’da oynadığı büyük maçlarda kendi evinde rakipleri durdurma konusunda büyük bir başarı gösterdiler.

Örnekse Galatasaray, Beşiktaş ve Başakşehir, ligde en az şut attığı maçları Fenerbahçe karşısında oynadı.

Fenerbahçe’nin bu durdurma oyununun büyük deplasmanlarda işleyip işlemeyeceğini Vodafone Arena’da göreceğiz.

Öte yandan Fenerbahçe rakip ceza sahasında 20’den fazla topla buluştuğu 10 maçtan sadece 3’ünü kazanabildi. Rakip sahada 70’den az pas yaptığı 9 maçtaysa sadece 1 kez yenildi.
Bu zaten bilinen bir gerçek... Fenerbahçe oyunu geride kabul edip 2. bölgede rakibi top kaybına zorladığı maçlarda başarılı oluyor. Advocaat’ın Kayseri maçında Salih ve Fernandao’yu önde bastıkları için bu kadar sert eleştirmesi bundan. Bu taktiği onlara ben vermedim diyor yani.

Quaresma alev alev

Beşiktaş ise oyuna hükmetmeyi seviyor. Konya maçının ilk 10 dakikasındaki oyun ülke seviyesinin çok üzerindeydi. Bunu büyük maçlarda yapıp yapamayacaklarının sınavı olacak Fenerbahçe mücadelesi.

Zira ilk yarıda Beşiktaş ceza sahasında en fazla topla oynayan takımlar Fenerbahçe, Galatasaray, Başakşehir ve Trabzonspor’du. Ve bu maçlardan sadece birini kazanabildiler. Rakipler ortak bir taktikle bu maçlarda Atiba’yla takımın bağını kesmeyi hedefleyerek ekürisini yalnızlaştırıyorlar.

Fenerbahçe’nin orta saha üçlüsü de bunu yapmaya çalışacak. Bir başka hedefse kuşkusuz Şener’in ilk yarıda büyük maçlardaki top kapma rekorlarına yol açan markaj performansını tekrarlayarak Quaresma’yı durdurmak olacak. Portekizli alev alev... Mükemmel bir asist performansı sergiliyor. Ve artık sadece Cenk’e değil, Babel ve Talisca’ya da kafa golleri attırma şansı var.

Fener’in sağ çıkması zor

Osmanlı maçı dışında tüm oyunlarda topa daha fazla sahip olmuşlardı. Bugün de öyle olacaktır. Fenerbahçe buna itiraz etmez.

Ama 3. bölgeye geçmelerini zorlaştırmak temel hedef olacak. Eğer bunu başaramazlarsa Quaresma’nın ortalarıyla Beşiktaş’ın kafa golleri bulması hiç zor olmaz. Bu sene orta-kafayla gol bulma oranlarını yüzde 16’dan yüzde 28’e çıkardılar. Babel ve Talisca devamlılık sağlarsa ligin 2. yarısında mutlak artacaktır bu oran. Cenk zaten her 3 şutunda gol atıyor. Şimdi marke edilmesi gereken adam sayısı arttı. Fenerbahçe 2. bölgede istediği presi yapamazsa bu hava bombardımanından sağ çıkması zor. Çünkü ligde en fazla kafa golü yeme oranında 4. sıradalar. Hava topu başarısında Beşiktaş’la birlikte en iyi ekip olsalar da gol yiyorlar.

Kanarya için kritik konu...

Fenerbahçe’nin gol silahı belli. Lens’i işleten, yüzde 59 gole çevirme oranıyla Sow... Sow’u işleten Lens. Bu ikilinin verimi çok önemli. Ancak bunu Fernandao’dan çok Van Persie’yle iyi yaptıkları da gerçek. Fenerbahçe’nin bu ikisiyle kontratak başarısı neredeyse garanti. 2. bölgede başarılı bir pres oyunu mutlak kontratak pozisyonu getirir. Beşiktaş 2.5 savunmacıyla oynuyor, Fenerbahçe 6... İşte mevzu burada netleşecek.

Fenerbahçe pas opsiyonunu azaltmak için oynuyor. Beşiktaş ise geçtiğimiz yılların Fenerbahçesi gibi hücumcu beklerini de oyuna sokarak pas opsiyonu sayısını artırarak.

Bu maçta her şey mümkün

Fenerbahçe başarılı olursa Lens ve Sow’un uçmasını bekleyecek. Beşiktaş presi aşarsa gole yakın 7 adamıyla ceza sahasına çöreklenecek. Quaresma da coşacak.
Çok kart, kırmızı kart mümkün, penaltı mümkün, faul rekoru mümkün. Umarım iyi bir maç da mümkün olur. (Bu yazıda Opta istatistik ve analizinden yararlanıldı)

05 Şubat 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kalkavan o kadar kötü ki...‘’

Galatasaray’ın oyunu konvtible değil. Yani oyunlarını kendileri kadar rakipleri de belirliyor. Her şartta başka başarı seviyelerinde de olsa aynı oyunu oynayamıyorlar. Ayrıca Sneijder olmadığında temel plan işlemiyor. Karabük maçında sıfır, Akhisar maçında harika, Başakşehir maçındaki vasatın altında olmak bundan.

Muslera da olmayınca...

Sonra... Muslera bir kaleciden fazlası. Onun yokluğunda kalede çok iyi bir kaleci olsa bile kendisini rahat hissetmiyor. Takım da aynı şekilde. Rakip içinse durum tam tersi. Olağanüstü oynadığınız ve pozisyonlara girdiğiniz bir maçta dahi son şutta, onun varlığı yetiyor. El ayak titretiyor. Galatasaray bundan mahrumdu ama dünkü sorun bu kadar da değildi. Cenk iyi yükselemiyor. Ayak tekniği, bacak gücü açısından çok yetersiz kaldı dün. İki golde de topa yükseleceği yeri doğru seçemedi. Ve iyi yükselemedi. Bu sorun. Ciddi bir sorun.
Bir diğer sorun da Mete Kalkavan ve ekibiydi kuşkusuz. İlk golde kaçırılan ofsaytın sonucu Galatasaray açısından ağır oldu. Emre’nin dirseğine vermediği kırmızı ise kabul edilebilir değil. Mete Kalkavan da yardımcısı kadar kötü. O kadar kötü ki Galatasaray savunmasında oynar.

Sneijder’in çıkışı etkiledi

Sneijder’in erken çıkışı Galatasaray’ı Karabük maçı standardına getirdi. O varken dahi topa sahip olan ama tempo yakalamada zorlanan bir takımken onun yokluğunda oyun zora girdi. Devre arasında Eren’in oyuna alınması doğru tercih. Sneijder yokken Podolski’yi Eren’le tandemlemekten başka bir seçenek yok. Oyunu kanada açıp orta yapacaksınız. Pas oyunundan çıkıp direkt oyuna geçeceksiniz. Yoksa kriz.

İşi kenardan bitirdiler

Başakşehir oyun omurgasından 5 oyuncu rotasyonuyla çıktı. Özellikle Mahmut ve Mossorro’nun yokluğunda oyun akışkanlıkları etkilendi. Tek pas oyunu İrfan ve Pektemek’te takım standardında değil henüz. Skoru Mustafa belirledi ve santrfor işlerini tam yaptı. Ama Batdal’ın orta sahayı işleten tek pas oyunu Başakşehir içn özel önemde. Doka’nın Cengiz ayarında olmadığı da açık. Çok kritik 5 oyuncu Başakşehir’i çok ciddi bir şekilde etkilemişken Emre’nin sakat oynadığı son 15 dakika dışında kontrolü kaybetmediler. Özellikle ilk yarıda Yasin’i oyundan soyutladılar. Carole’ün sağına attıkları toplarda da Galatasaray’ı terse düşürüp kenardan işi bitirdiler.

05 Şubat 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener'in yaptığını Aslan'da yapmalı‘’

Riekerink’in de altını çizdiği gibi Galatasaray koşmuyor ama hem topu hem rakibi peşinden koşturmak istiyor, bir pas oyunuyla. Sezon başından bu yana Selçuk, Sneijder, Podolski, Bruma ve Yasin’le yapılması daha mümkün olan da bu zaten. Bu anlamda haklı. Ve fakat bu oyun rakibin yapısal durumuyla direkt bağlantılı sonuçlar veriyor.

Üçgenlerle kolaylaştırıyor

Eğer Akhisar maçındaki gibi rakip, orta sahada pasla çıkıp oyunu iki yönlü oynayabilecek bir durumda değilse Galatasaray’da önce Selçuk oyuna giriyor. Sonra da Sabri ve Carole. Çünkü geri koşmak zorunda kalmıyorlar. Bruma ve Yasin geri koşup beklerle bağlantıyı koparmamak için ekstra çaba harcamıyor. Carole ve Sabri de rahat ediyor. Dönenleri topluyorlar. Sneijder’e daha fazla ve demarke top geliyor. O da istediği üçgenleri kuruyor. Hayat kolaylaşıyor.

Yüksek çapraz toplar sorunlu

Ancak eğer Karabük gibi kompakt kalabilen ve orta sahada özellikle Selçuk’la takımın geri kalanını koparan bir oyun varsa, dönenleri toplamak zorlaşıyor. Sabri ve Carole bir iki çıkışın ardından Bruma ve Yasin’den dönüşlerde destek kesilince kendilerini riske atmamak, sürekli uzun mesafeleri kat etmek zorunda kalmamak için geride kalıyor. Ve takım boyu uzuyor. Bu tip durumlarda özellikle ters kanat arkasına atılan uzun toplar sıkıntı yaratıyor. Çünkü Carole ve Sabri’de özellikle yüksek çapraz toplarda tepki sorunu var. Bu durum Emre, Mahmut ve Mossoro’yu sert bir rakip yapıyor Galatasaray için.

Adebayor için büyük fırsat

Galatasaray eğer bek açık mesafelerini koruyup Emre ve Mossoro’yu baskılayabilirse, adı ve eleme maçı kültürüyle favori olur. Bunu yapamazsa özellikle Cengiz-Sabri ve Visca-Carole eşleşmeleri çok büyük sıkıntı yaratacaktır. Yani işin sırrı, orta sahayı ele geçirip dönenleri toplamak. Bunu yapan önde kesin üstünlük sağlar. Visca ve Cengiz ligin ilk bölümündeki form durumuna henüz yaklaşmış değil. Ancak Galatasaray’ı orta sahada sıkıntıya sokarlarsa form anlamında geri dönüş için bundan ideal maç olmaz. Aynı şekilde Adebayor’u motive etmek açısından da daha ideal bir maç bulmak mümkün değil. Avcı bu anlamda ilk maçının Galatasaray olmasından muhtemelen memnundur.

Orta sahadaki tedbir önemli

Burada Riekerink’in standart oyundan farklı olarak Başakşehir orta sahasına nasıl bir tedbir getireceği önemli. Oyunu daha geçerli olan Başakşehir. Ancak Fenerbahçe’nin Başakşehir’e yaptığı baskıyı Beşiktaş maçında yapabilen Galatasaray bu oyuna biraz yaklaşabilirse avantajı alır. Tabii tek bir farkla. Bu kez baskıyı biraz daha geç yapmaları gerekiyor.

03 Şubat 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şampiyon gibi oynuyorlar‘’

Açık söylemek gerekirse Beşiktaş’ın her iki devrenin ilk bölümlerindeki oyunu, Türkiye standardının çok üzerindeydi. Pas standardı çok yüksek olan, pas opsiyonu 3’ün altına inmeyen ve kale odaklı paslaşan şahane bir takım. Şampiyon gibi oynuyorlar...

Dün Beşiktaş’ın geçen seneki ideal kadrosunun yarısı yerine yeni oyuncular sahadaydı. Ve sadece 6 ay sonra takım aynı seviyede oynayabiliyordu. Belki daha da ileride.
Açık söylemek gerekirse dün özellikle iki yarının ilk bölümlerindeki oyun Türkiye standardının çok üzerindeydi. La Liga’nın başaltı standardı diyebiliriz. Misal Valencia’nın en iyi sezonlarında oynadığı hücum futbolu standardı diyebiliriz. Enerjiyi ekonomik olarak kullanan, savunmasını orta çizgiye kadar çıkartan, topu kaptırdığı anda 5 saniye içinde yeniden alan, çizgiden çizgiye çok iyi açılan bir takım... Pas standardı çok yüksek olan, pas opsiyonu 3’ün altına inmeyen ve kale odaklı paslaşan şahane bir takım. 9. dakikada Babel golü attığında 4. net gol girişimiydi. Ve Konya, ceza sahasını geçememişti. Anlayın... Bu takımın Şampiyonlar Ligi’nden elenmiş olması acı verici.

Bunu yapan yok

Lig’de bu baskıyı pasla kırabilecek az sayıdaki takımdan biri Konyaspor. İyi yayılmayı bilen 4-4-2’leriyle bunu yapamadılar.

Beşiktaş gol sonrası oyun merkezini geri çekti. Konyaspor bu kez belki de o presin kalkmasıyla kalabalık çıktı. Öyle ki kornere bile 8 kişiyle gittiler. Bunu yapan takım yok. Ve ileride kalabalık kalmaya çalışırken hızlı kontrataklar yediler. 70 metrede 3 pasla Oğuzhan’ın kaleye girişi sonrası Konya’nın baskı kurma çabası arttı. Ayakta durabildikleri için onları kutlamak lazım, çünkü 2 kez gole yaklaştılar, bir de penaltıları ıskalandı. Ancak bu riski cezalandırmak için Beşiktaş da şanslar buldu.

Babel olağanüstü...

İkinci yarıda Beşiktaş’ın yeniden kurduğu baskıda, geçen maçlardan farklı olan Quaresma’nın net bir destekçi bulmasıydı diyebilirim. Babel’in ‘tembellik’ten, hem savunmada dirençli hem de hücumda iş bitirici oyuna bu kadar kısa sürede yükselmesi Hollanda’daki ailesini bile şaşırtmış olmalı. Yıllardır ondan bekleneni, Şenol Güneş tedrisatında bu kadar kısa sürede yapması olağanüstüstü. Ve tabii Cenk... Yükseliyor. Öyle ki Demba Ba yedekliği fazla umursamaz.

Beşiktaş geçen haftanın da üzerine çıktı. Şampiyon gibi oynuyorlar...

31 Ocak 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Artık zor‘’

4 stoper özellikli oyuncuyla Fenerbahçe’nin övgü aldığı maçların tamamı, rakibine orta sahada nefes aldırmadığı oyunlar. Rakibi ceza sahasına yaklaştırmadığı, pozisyon vermediği maçlar. Dün Sergen Yalçın’ın merkezi kalabalık tutup, özellikle Varela ve Güray Vural’la oyunu enine açma planı Fenerbahçe’nin bu oyununu dağıttı. Yenilenmiş, bir dolu transfer yapmış Kayseri’nin maç başı planı Varela’yı kanatta hem dripling hem pas olarak dinamik tutmaktı önce. Salih; Topal ve Souza’dan kopuk oynayınca orta sahada da sayısal üstünlük sağladılar.

Önlem alıyor ama...

Umut’un golünün merkezden gelen şutla oluşması manidar. Fenerbahçe burada açık verince iş hiç yürümüyor. Lens’e alınan sert ikili tedbirlerle de rakibi durdurdular. Fenerbahçe orta sahası önlem almayı biliyor ancak bu tercihlerle önlemleri aşmayı başaramıyor. Umut’un golünden sonra Topal sağ içe geçip Salih’le baskı yapmaya başlayınca oyunu dengeledi. Gol sonrasında da bu devam etti. Yetenek ve organizasyon değil ama bildikleri pres oyunuyla oyunun boyunu kısaltıp dönenleri topladılar. Sergen Yalçın oyuna müdahale edene kadar bu oyun devam etti. Nguemo’nun Lawal’ın yerine girmesiyle dönenleri toplamak zorlaştı ve Kayseri yeniden orta sahada sağlam bir takım oldu.

10 numara, sorunu çözmez

Advocaat’ın hamleleri ise sonuçsuz kaldı. Oyunun boyu, kontrol edilemez şekilde uzadı. Kubilay ve Welliton hamleleri de Kayseri’de üzerine koydu. Fenerbahçe maçlarının yıldızı Güray Vural’ın bu oyun standardını lige yayabilse büyük takımın büyük oyuncusu olabilirdi, bunun da altını çizmek lazım. Fenerbahçe B planı arıyor ama A planı da çöktü dün. 5 puan kayıp hakkı kaldı. Bunu yapabilir mi? Çok ama çok zor. Bana kalırsa yapamazlar. Bunun da bir sebebi var. Fenerbahçe, yıllardır 10 numara arıyor. Sorun 10 numara bulamamaları değil, her şeyi bir 10 numaranın çözeceğini düşünmeleri.

30 Ocak 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tarihi rekor kaçtı‘’

Galatasaray uzun zamandır seyrettiğimiz en akışkan hücum oyununu oynadı. Buna imkan buldu. Akhisar’da Hugo Rodallega sonrası Ricardo Vaz Te’nin sürekli ofsaytta kalan ve önde top tutamayan oyunu savunmada sorunlu Galatasaray için bir nimetti. Custodio’nun yokluğunda oyunun merkezine Olcan’ın yerleşmesi de oyunu kurma konusunda çok ciddi sorunlar yarattı.
Galatasaray arka bloğu hiçbir tehdit hissetmedi.

Yüzlerini kaleye döndüler

Savunmada israrla Galatasaray’ı sol tarafa yönlendirip özellikle Bruma, Yasin Öztekin ve Wesley Sneijder’e rahat top aldırdılar. Podolski’nin hareketli oyununda onlar çok sabit ve atıl kalınca Josue ve Selçuk’un kurduğu oyunda öndeki 4’lü çok rahat dripling ve paslaşmalar yaptı. Akhisar orta saha ve savunması 8’li olarak yerleşti topu karşısına aldı belki ama kaymaları yapmadılar. Bruma, Yasin ve Sneijder çok rahat baskıyla karşılaşmadan yüzlerini kaleye döndü. Rahatça alan boşaltılar, paslaştılar savunmanın arasına girdiler. 6 değil 12 de atabilirlerdi. Bu tip bir hücum istatistiği normal şartlarda 11’e 11 biten maçlarda oluşmaz.

Bruma şov kaçınılmaz oldu

2. golde Bruma’nın çok rahat dalıp 6 kişinin ortasında ama markajsız Podolski’yle girdiği verkaç her şeyi çok net anlatıyor aslında. Bu kadar kalabalık dururken bu buhar gibi bir savunma bulunca Bruma’nın şovu da kaçınılmaz oluyor. Eminim ki maçtan 1 saat sonra oyunu düşündüklerinde Galatasaray’ın özellikle hücum oyuncuları bir ‘Ahh!’ çekecektir. Çünkü bu muhteşem galibiyeti bir lig rekoruna çevirmek işten değildi. 10-0 da mümkündü fazlası da...

29 Ocak 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI