Arama

Popüler aramalar

‘’Geçen yıldan sahneler‘’

Fenerbahçe’nin gole kadarki ve ilk yarının son 10 dakikasındaki ön alan oyunu bu sene Fenerbahçe’den beklenenin sinyallerini verdi. Savunmasını orta çizgiye çıkaran, iki kanat bekini çizgiye basarak ve önde orta sahanın bir parçası gibi oynatan bir oyun. Böyle olunca Topal’dan ince bir asist pası çıktı. Göztepe savunmasını delebildi. Sonrasından Göztepe’nin önde baskısını kırmak mümkün olmadı. Çünkü Fenerbahçe orta sahasından bu tip bir baskıyı kırıp çıkabilecek bir yapı yok. Topu çevirme hızı çok düşük. Üstüne kontraya yatkın bir oyuncusu da yok. Fenerbahçe rakip alana yerleşip hücum etmek zorunda.

Ben burdayım pozu verecekti!

Bunlara bir de Volkan’ın hatası eklenince Göztepe’nin golü geldi. Volkan bunu birçok maçta yapar. Çok dikkat çekmez. Fotomuhabirlerine bir yatay uçuş pozu verir. Bu kez yine bunu yapıp ‘ben burdayım’ pozunu vermek istedi. Ancak korkarım bu poz tarihe ‘artık yeter’ başlığıyla geçebilir. Bu amatörlüğe Göztepe’nin ikinci golünde Neustadter’in yediği kolay çalım, Souza’nın kaptığı topu dışarı vurmak yerine ne yapacağını bilemeyip iade edişiyle gelen 2. golü de eklediğinizde bu sıcakta 3 gol atmak zorunluluğu ortaya çıktı. Ghilas, Gouffran - Scarione kontratak tehdidiyle Göztepe skoru elinde tutarken bunu yapmak zor.

Savunma da geriye yaslanınca

Bu tehdit ve Neustadter hem kendi yaşadığı hem de arkadaşlarına yaşattığı tedirginlikle birleşince Fenerbahçe savunması kendisini geri attı. Takım boyu çok uzadı. Valbuena oyun kurmak için geri gitti. Sadece duran toplarda ondan yararlanmak mümkün oldu. Aslında bu bile yeterdi. Göztepe’nin bu durumdan çok iyi yararlandığını söylemek güç. Kontraya çok yatkın ve takım boyu bu kadar uzayan rakiplere karşı bu sene çok iş yapacaklar. Henüz takım olamamaları Fenerbahçe’nin şansı oldu. Aykut hoca ilk haftaları geçen seneden birbirine alışık oyuncularla geçirmek istiyor. Bu anlaşılır bir durum. Ancak Roman’ın yerine Topal’ı stopere alıp, Souza’nın yerine bir bağlantı oyuncusu kullanmak daha etkili bir tercih olabilirdi.

13 Ağustos 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kaos istiyorlar!‘’

Nereden tutsan elinde kalıyor. TFF’nin bir numaralı organizasyonunda Passolig uygulanmıyorsa basit bir lig maçında uygulanmasının faydası ne! Kupa finalindeki olaylar sebebiyle uzaklaştırma alan taraftar bu maça alınıyorsa ceza nerede! Söylendiği gibi bir pankart stada alınmıyorsa bu kadar meşale ve silah sınıfına girecek aletler nasıl giriyor? Fırat aydınus, bugün EUFA maçında olsa devam ettirir miydi maçı? Sorular bitmiyor. Kaos da böyle doğuyor. Korkarım ki sadece birileri ihmalkarlık yapmıyor, kaos çıksın diye uğraşıyor.

08 Ağustos 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Temel hücum tıkandı‘’

Konya orta sahayı çok iyi kilitledi, Q7’yidurdurdu. Böylece Beşiktaş’ın geçensezonki temel hücum planını tıkadı.

Konyaspor’da değişen 4 oyuncu dışında yunun siyahla beyaz kadar farklı bir yöne evrilmesi önemli. Kocaman’ın pas oyunundan Akçay’ın direkt oyununa geçiş. Hem de ellerinde santrfor yokken. Bazı bölümlerde önde baskıyla Beşiktaş’ın oyun kurmasına izin vermediler.Öncelikleri Oğuzhan ve Tolgay’ı, orta saha-savunma arasındaki pencereye sokmamak oldu. Böyle olunca da Quaresma’ya demarke vaziyette dönemediler. Geçen sezonun temel hücum planı tıkandı. Quaresma akan oyunda ilk ortasını 36’da yapabildi. Konya’nın golünü klasik bir kontra olarak değerlendirmek yanlış olur. Beşiktaş’ta hemen tüm oyuncular yetişebilirdi.

Biraz kendilerine geldiler

Fofana soldan sağa kat etti. Ömer Ali, Adriano’yu merkeze çekti. Traore’nin peşinden kimse gitmedi. Brezilyalı muhtemelen Babel’in onun pozisyonunu doldurduğunu düşünüyordu. Ama o çok uzaktaydı. Golden sonra Beşiktaş’ın biraz hareketlendiğini söyleyebiliriz ama bildik akınlar yoktu. 60’ta Negredo’nun oyuna girmesiyle Beşiktaş 4-4-2’ye döndü. Adriano sağ beke geçti. Asıl önemlisi Atiba’nın orta saha tandemine geçmesiydi. Oyunun kurulumuna daha önemlisi geçiş oyununa daha önde katkı yaptı.

Sadece uyanıklık değil

Beraberliği Caner’in uyanıklığı, Negredo’nun dokunmadan verdiği katkı ve Cenk’in büyük becerisi getirdi. Ancak bu sadece Caner’in uyanıklığı ile açıklanamaz. İki santrfor Konya’nın orta saha ve savunma dengesini bozdu. Oyunun akışkanlığı açısından büyük bir ilerleme olmadı belki ama ceza sahasına daha rahat girdiler. Sonrasında bir Pepe penaltısı geldi. Yeşil-Beyazlılar dün sadece kupayı kazanmadı. Bir santrforla büyük umut vaat ettiklerini gösterdiler. Son olarak Passolig ama korkunç olaylar! Bir şeyleri yanlış yapıyoruz.

07 Ağustos 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gecenin özeti: Transfer‘’

Valbuena’nın Dirar’a attırdığı goldeki, tanım olarak ‘orta’ klasmanına girebilir. Ancak öyle değil. Bu bir pas. Dar alanda attığı çalım, kaçındığı tekme... Sonra çizgiye yaklaşırken kafasını kaldırıp kısa boyuna rağmen içeri topu yollayışı. İkinci yarıda sağdan sola topla süpürüp, sola, Hasan Ali’ye topu çıkarışını, onun da bakmadan ortaya kesişini hatırlayın. Kalecinin hiç çaba sarf etmeden aldığı. İşte bunun tam tersiydi yaptığı. O yüksek savunmanın arkasına nefis bir şandelle yolladı topu. Dirar’ın tam kafasına. Her iki pozisyonda da şekil olarak doğrular var. Ama oyuncu kalitesi çok fark yaratıyor işte.

Ceza sahasına ilk adım

Bir başka dikkat çekici gerçek: Fenerbahçe 32’de golü bulduğunda ceza sahasına topla ilk kez girmişti. Bunda Ahmethan’ın tamamlanmamış formasyonuyla orta sahayı içeri çekmek konusunda eksik kalışının rolü var. Umuyorum sebep tamamlanmamış transferlerdir. Geçen yıl Konyaspor’un ligin ceza sahasında topla en az oynayan takımı olmasıyla ilintili değildir. Dün Fenerbahçe’nin Aykut Kocaman’ın istediğinden çok daha düşük bir pas trafiğiyle oynadığını da söylemek lazım.

Ozan’ın belirsizliği...

İlk maçın gerisinde kaldılar. Bunda Ozan’ın önündeki pozisyondaki belirsizliğin herkesi etkilemesi önemli etki yapıyor. Orta sahayı alamayınca takımın boyu da uzuyor. Bu durumda Graz’ın hızlı hücumları, onların istediği seviyede olmasa da ilk maçtan daha fazla oldu. Yenen goldeki baskın ise Kjaer’le başınıza gelmeyecek bir durum. Neustadter’in ayakları iyi ama orta sahada bu kadar şeffafken bir de topa sahip olamazsanız savunmanızdan daha fazlasını bekliyorsunuz. Takımın hücum ve orta sahadaki transferleri için çabuk adımlar yapmak lazım. Bu kesin.

04 Ağustos 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kahramanlar!‘’

Belki biraz final heyecanı, belki de savunma biraz daha tedbirli olma isteği takımımızın kendi standartının altında kalmasına yol açtı. Avrupa ve Dünya Şampiyonluğu’na rağmen 4 yıl önce pek de iyi geçmeyen olimpiyatların etkisi de buna yol açmış olabilir. Bunlar anlaşılır şeyler.

Standartımızın altındaydık

Topa sahip olup hızlı paslarla iki kanada inebilen Eşref Metin Su’nun hücum organizatörlüğünde çok etkili olabilen bir takımımız var halbuki. Almanya’dan gelen 10 numaranın sahadaki diğer tüm futbolculardan farklı bir kalitede olduğunu da söylemek lazım. Eğer oyunu biraz daha pasla Ukrayna yarı sahasına yıkabilsek ondan çok daha fazla yararlanabilirdik. Hem gol bölgesinde hem de öncesinde. Grupta 3’te 3 yapıp, sonraki iki turu 4’er golle geçişimizin sırrı da buydu. İmamettin-Serhat ikilisinin alan bulamadığı için istenen seviyede kullanılamaması da işi zorlaştırdı.

Kaleci Ersin

Fırat oyuna girdikten sonra ön alanda çift forvetle yaptığımız baskıyla Ukrayna’nın sendelemesi bizi biraz olsun istediğimiz oyuna yaklaştırdı. Oyun ön alana gelince savunmadan yaptığımız uzun vuruşlar, şişirmeler azalmıştı çünkü. Enine geniş alanda biraz olsun oynabildik ama 10’a 1’lik korner üstünlüğüne rağmen pozisyon üstünlüğü yakalayamadık. Uzatmalara da istediğimiz gibi başlamak mümkün olmadı. Gerçekten kendi standartımızın gerisinde kaldık. Ama bütün bunların bir sebebi varmış. Attıklarıyla işi bitiren bu takımda kaleci Ersin’in de finalde kahraman olması gerekiyormuş. 5 penaltıda da köşeyi bilerek 2 penaltı kurtararak şampiyonluğa damgasını vurması... Teşekkürler ve tebrikler.

31 Temmuz 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Dengeli ve iyi‘’

Kaliteli bir oyuncu tam performans aldığınızda sadece kendi pozisyonunda gelişim ve katkı sağlamıyor. Etkisi önce direkt bağlantısı olan pozisyon komşularına oluyor. Sonra şablonların işleyişine. Geçen sene Fenerbahçe’de Hasan Ali korner atıyordu. Ve itiraz edecek halimiz olmuyordu. Çünkü sahada bu işi ondan daha iyi yapacak oyuncu olmayabiliyordu. Böyle olunca sadece kornerden pozisyon çıkarmakta eksiklik yaşanmıyordu. Akın tamamlanamadığı için geri koşmak zorunluluğu doğuyordu misal. Korner kalitesinin düşük olacağını bilen rakip ona göre planını yapıyordu ya da Fenerbahçeliler güvenle gitmiyordu. Valbuena korneri atınca öyle olmadı dün. Rakip ekstra tedbir almaya çalıştı. Her ne kadar alan savunmasında sorun yaşasalar da ekstra çaba sarf ettiler. Fenerbahçeliler de güvenli gittiler.

Tek topla bitirdiler

Dün gol sonrasında Graz’ın biraz daha kontrollü oynaması, oyun merkezlerini geri çekmesi Fenerbahçe orta sahasının maçın başında yaşadığı alan boşaltma sorununun ortadan kalkması anlamına geliyordu. Zulechner’in sakatlanıp çıkmasıyla Alar’ın yerinin değişmesi de buna yardım etti. Fenerbahçe oyunu rahat bir şekilde 2. bölgeye taşıdı böylece.

Souza savunmanın önünde, Ozan bağlantı oyuncusuydu. Tek topla oyuna hakim oldular. Onların önünde olup bitene dikkat çekmek lazım. Alper’i merkeze sıkıştırmak yerine serbest olarak kullanmak iyi fikirdi. Çünkü Alper sırtını çizgiye verdiğinde çok daha dinamik ve etkili oluyor. Bu Ersun Yanal döneminden beri böyle.

Rakibi uyutmak

İkinci yarıda merkeze daha fazla sıkışıp oynamaya başlayınca o her şeyi çözen adam kayboluverdi ve tehlikeli top kayıpları yapmaya başladı. Graz’ın bunlardan bir şeyler çıkarmayışı şansıydı. Bunun yanı sıra. Ahmet’in çalışkanlığı iyidi. İsla oyuna girdikten sonra Valbuena’nın savunma arkası paslarının değeri de İsla’nın değeri de daha iyi görüldü. Souza iyiydi. Topal’la ikisi artık fazla. İkinci yarı gösterdi ki, Aykut hoca, Avrupa’da rakip uyutmayı iyi biliyor.

28 Temmuz 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Temeli düzeltmeden badana yapmak!‘’

Tudor bu maçtan sonra, ilk maçtaki, “Hazır değildik” bahanesini kullansa kabul edebilirdim, tabii belli oranda. Çünkü elinde Carole, Tolga gibi bu takımın birinci tercihi olması imkansız, Ahmet ve Sinan gibi gelişmesi gereken, Selçuk gibi anormal düşüş yaşayan oyuncular var. Ve daha sezon yüklemeleri yapılırken, her şeyi yapmak mümkün olmayabilir. Bunun yanında psikolojik sorunlar da var. Sneijder kriziyle sadece Sneijder kaybedilmedi, Belhanda’ya da büyük zarar verildi.

Temeli düzeltmeden...

Galatasaray en iyi yönü olan ön 4’lüsünde yenilenme yaparken, asıl ihtiyacı olan orta saha merkezini aynı tutarak, hatta belki gerileterek büyük bir yönetim hatası yaptı. Aslında konunun özü bu... Savunmada sadece Maicon’u değil, yanına Ramos’u da alsanız kriz devam edecekti. Temeli düzeltmeden çatıyı yenilemeye, bahçeyi düzeltmeye, boya badana yapmaya kalkarsan bunlar oluyor.
Tudor geç kaldı

Bütün bunların arasında bir proje takımına yenilebilirsiniz. Ancak 2 maçlık bir elemede bu duruma düşmenin, rakibin organizasyonu ne kadar iyi olsa da açıklaması yok. İlk maçtaki pozisyonsuz oyun, kabul edilemezdi. Çünkü Tudor, çalıştırdığı takımın Galatasaray olduğunun farkında değildi. Dün bunun farkına varmış gibiydi. Bu kez de müdahale sorunu yaşadı. İlk yarı sonuna doğru yükselen baskıda iki sorun vardı. Belhanda adam adama markajdaydı. Bunu, yanına Sinan’ı sokarak çözmek, 10 numarayı rahatlatmak istedi ama Sinan kayboldu. Burada Rodiguez’i sola, Eren’i Sinan’ın yerine alıp müdahale edebilirdi. Geç kaldı.

Darmadağın oldular

1-0’dan sonraki genel psikolojiyi idare etmek ne oyuncular, ne teknik heyet için mümkündü. Darmadağın oldular.

Sonuç olarak:

1- Yönetim, Galatasaray’da spor dışında her şeyi iyi yönetiyor.
2- Bu ortamda teknik direktörlük yapmak çok zor. Ve Tudor bu zor göreve hiç hazır değil.
3- İyi tarafından bakmak gerekirse: Galatasaray belki şimdi sezona hazırlanabilir. Tabii yönetim ve teknik heyet görevde kalabilirlerse.
4- Realist bakmak gerekirse: Galatasaray belki şimdi sezona hazırlanabilir. Yönetim ve teknik heyet istifa ederse...

21 Temmuz 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Plajdan gelsen bu olmaz‘’

Galatasaray’ın henüz sezonu yeni açtığı ve hazır olmadığı gerçek. Diğer taraftan Galatasaray, plajdan gelse 5 pozisyon bulur. Hem de Östersunds’a falan değil, misal Fiorentina’ya bulur. Belki 5-0 kaybeder ama 5 pozisyon bulur. Galatasaray, dün yarım pozisyon buldu. Bunun sebebini de Galatasaray’ın hazır olmamasında aramak mümkün. Bunu yapmak ferahlatıcı fakat benim bununla ilgili şüphelerim var. Birkaç sebeple;

1.Galatasaray’ın bir oyunu yok. Ne yapmak istedikleri konusunda herhangi bir sinyal vermiyorlar.

2.Tudor, takım yapısına çok önem veriyor bu konuda haklı ancak bunu bir takıntı haline getirmek hatalı. Takımın sadece duruşu ile ilgili çalışılmış ancak topun nasıl akacağı ve rakip nasıl baskı altına alınır konularına hiç girilmemiş.

3.Rakibi korkutacak, Galatasaray oyuncularına güven verecek oyuncu eksikliği var. Dün Muslera ve yeni bir umut olması sebebiyle Gomis dışında bir kişi Galatasaray’dan ayrılsa bir kişinin bile üzüleceği tek bir oyuncu yok.

Orta saha üçlüsü yenilenmeli

Kuşkusuz transferler yapılacak, kuşkusuz takım hazırlanacak, kuşkusuz bu maç çok erken ancak bir umut görmek de gerekir. Çünkü hem Tudor’un hem de takımdaki bütün oyuncuların başının üstünde bir değil, üç değil, beş kılıç sallanıyor. Sneijder krizi, başkana olan güvensizlik vs vs. Tekrar ediyorum Galatasaray, temmuzun bu vaktinde herhangi bir takıma maç kaybedebilir. Ancak plajdan gelse 5 pozisyon bulur.

Daha adaletli olmalı

Tudor’un da buna inanması, yapı-taktik ve diğer unsurlar üzerinde çalışırken, büyük takım olmanın biraz da ruh, biraz da psikolojik üstünlük ile alakalı olduğunu unutmaması gerekir. Bir bahane olarak almayın ancak 14 Eylül’de başlayacak bir turnuvanın elemesi bugün olmaz. UEFA’nın naklen yayın ve bahis baskılarına karşı koyup takvimi bütün takımlar için daha adaletli bir hale getirmesi gerekiyor.

14 Temmuz 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI