Arama

Popüler aramalar

‘’Şov‘’

Beşiktaş’ın ilk yarıda ikili mücadele kazanma oranı yüzde 63’tü. Neredeyse üçte iki. Bu baskıyı kırmak isteyen Porto’nun özellikle akın yenileme ve akın sürekliliğini baltaladı. Oyunun dengesini Beşiktaş’a çeviren bu oldu. Devre arasında Corona ve Torres’in oyundan alınmasının temel sebebi de bu. Oyunu hücum alanında istedikleri gibi tutmakları mümkün olmadı. Buna Beşiktaş’ın geçiş oyunlarındaki başarısı da eklenince tadından yenmez oldu. Burada Oğuzhan, Babel ve Cenk’in rolleri önemli. Kalabalıktan topu çok iyi çıkardılar. Quaresma’yı bulunca da iş çözüldü. Oyunun sağ kanatta çözüleceğini öngörmek zor değildi. İlk yarıda öyle oldu. Orta sahada Porto oyunu aldığında Brahimi’yle Adriano’nun kanadında etkili geldiler. Ancak Beşiktaş çıkabildiğinde Telles’i takımdan koparıp orayı iyi kullandılar. Q7’nin Talisca’ya attırdığı gol birinci sınıftı.

Hamleler ilginçti

Porto istediklerini çok az yapabildi. Beşiktaş her seferinde baskıyı kırıp çıkmayı başardı. Cenk’in olağanüstü oyunu, driplingleri ve sonunda attığı gol ise bunun da ötesindeydi. Ancak ikinci yarıda iş değişti. Brahimi’yi biraz daha merkezden Beşiktaş’ı baskısını kırmak için kullandılar Danilo da biraz daha öne geldi. Şenol hocanın bu baskıyı kırmak için yaptığı hamleler ilginçti. Kağıt üzerinde Oğuzhan’ın pas becerisine ihtiyaç var gibi duruyordu. Ancak onu çıkarıp Medel’i oyuna aldı. Brahimi’nin hakimiyeti pasla değil sertlikle kırıldı. Sonra Q7’nin yerine Negredo. Babel-Cenk-Talisca’yı dizdi. Porto baskısı eridi.

Ayakta alkışlamalık

Adriano çok iyi oynamaya başladı. Conceiçao da risk alıp, Danilo’nun yerine Hernani’yi alıp son hamlesini yaptı. Beşiktaş topu vermedi. Bunun sonucunda da 3. gol dillere destan oldu. Başından sonuna kadar. Caner’den, Negredo’ya, ondan Babel’e kadar... Oyun anlamında şahane bir geri dönüştü. Ayakta alkışlamalık.

14 Eylül 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İki kale de sorunlu‘’

Opta verilerine göre Volkan kalesine gelen 16 şutta 9 gol yemiş. Kaleci departmanında büyük sorun devam ediyor. Ve bütün çaba ve baskıya rağmen Fenerbahçe dün sadece 2 isabetli şut atabilmiş. Yani iki kale önünde de ciddi sorun var.

Dün Fenerbahçeli oyuncuların çabası konusunda kimsenin bir itirazı olamaz. İtiraz tüm çabanın sonunda ortaya çıkanın yetersiz olmasına olabilir. Başakşehir karşısında yüzde 58 topla oynamak başarıdır diye bakılabilir. Ancak unutmamak gerekiyor ki, Başakşehir’de yerine konulamaz oyunculardan birisi olan Mossoro’nun yokluğunda bu çok anormal değil. Napoleoni onun yokluğunu dripling becerisiyle bir nebze olarak doldursa da sonrasında baskıdan top çıkarmak konusunda yetersiz kaldı.

İrfan Can’la olmadı

Fenerbahçe’de Ozan orayı iyi terörize etti. Asıl önemlisi Souza tek çapa olarak görev aldığında daha alanına hakim ve iyi bir oyuncu olur. Abdullah Avcı Mossoro’nun yokluğu ve Napoleoni’nin topla oyundaki eksikliğini İrfan Can’la kapatmak istedi. Bu hiç olmadı. Genç 10 numara adayının ilerlemesi durmuş halde ve buna fena halde canım sıkılıyor. Böyle olunca Elia ve Visca’yla Mossoro’nun kurduğu şablonlar işlemez hale geldi. Başakşehir istediklerini yapamaz oldu.

2 isabetli şutla maç bitmez!

Aykut hocanın Janssen’i oyuna alma fikri doğru ve değerliydi ancak Isla’nın çıkması Başakşehir sol kanadını 2-2 sonrası hareketlendirdi. Guilano’nun oyundan alınması konusunda ise itirazım var. Eğer Brezilyalı bir 10 numara olarak değerlendiriyorsak 2 santrforla oynaması daha verimli olabilirdi.

Fenerbahçe’nin hücum şablonları yetersiz. Öyle olmasa 2 isabetli şutla maç bitmez. Fenerbahçe’nin kaleci departmanı da çok kötü durumda. Veriler ortada. Üzerine bir de oyunculardaki büyük güvensizliği vurgulamalı. Bunu sağlamadan harcanan enerjinin bir manası olmuyor.

10 Eylül 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İstediğimiz bu!‘’

Caner-Arda ikilisiyle sol kanattan akın yapıp Burak-Cenk, çift santrfor oyunuyla Lovren ve Vida’yı zorlamayı düşündük. 11’de Oğuzhan’ın Arda’yı kaçırdığı pozisyonda Cenk’in atamadığı gol bu oyunun güzel bir gösterisiydi. Pozisyonda içeride Cenk’in arkasında Burak da vardı. Cenk iyi vuramadı. Bunun dışında bu oyunun meyvelerini istediğimiz seviyede toplayamadık. Genelde Caner’le erken ortalar denedik. İstediğimiz çok olmadı. Hatta bunun sıkıntısını da çekmedik değil. Özellikle maçın ilk 15 dakikasında Caner-Arda ikilisinin kanadından açıklar verdik. Şansımız Modric’in oyun zekası ve gücüne destek bulmakta zorlanışı oldu. Onlar da beklenen seviyede değillerdi.

Ön alan presi işe yaradı

Burada yaptığımız ön alan presinin işe yaradığını da söylemem lazım. Oyuna uzun topla girmek zorunda kaldılar. Nuri - Oğuzhan - Hakan üçlüsünün defansif olarak yetersiz kalabileceğini düşünmüştüm maç öncesinde. Ama onları Modriç dışında zorlayan olmadı. Nuri ve Oğuzhan’ın dengeli bir ikili kurdu. Bölgelerine hakim oldular. Fakat Hakan’ı yaratıcılık anlamında bu gruba dahil edemedik. Dolayısıyla 11’inci dakikadaki pozisyon dışında pek bir şey üretemedik. Tabii Arda dahil olmak üzere geri koşmalarda çok fazla enerji sarf etmemiz de yorulmalara yol açtı.

Gol, enerijinin ödülüydü

Ceza sahasına yaklaşamaz hale geldiğimiz dakikada Oğuzhan - Cenk ikilisyle bulduğumuz gol harcanan enerjinin ödülüydü. Oğuzhan buralarda daha fazla inisiyatif almalı. Bunu o da biliyor. Sadece cüret etmeli. Ettiği zaman olmadığı yok. Golden sonra topu kaybettik. Bu belli oranda kabul edilebilir. Ancak Hakan oyundan bu kadar düşmüşken orta sahada topu alıp oyunu soğutacak Emre’nin girmesi çok daha iyi olabilirdi. Ozan’ın riskli bir hamle olduğu da açık. Dinamik hırslı bir takımdı dün seyrettiğimiz. İstediğimiz de bu. Kaan, Nuri, Oğuzhan oyunumuzu değiştiren adamlardı. Herkes elinden geleni yaptı. Dediğim gibi istediğimiz de bu.

06 Eylül 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çok normal‘’

Vardar’a elenen Fenerbahçe’nin arkadaki 6’lısının 4’ü sahadaydı (İsmail, Topal, Şener ve Ozan). Merkezde oynadığında sıradan performanslar veren Tolga da oradaydı...

Yani Türk Milli Takımı’nın hücum 3’lüsü dışında, yerini tartışmasız hak eden tek adam 37’sine girmek üzere olan Emre Belözoğlu. Baştan söyleyeyim, bunun yabancı sınırlamasıyla ilgisi yok. Bakın onca transfere rağmen Başakşehir’in de en iyi oyuncusu Emre. Konu yabancı sınırlaması değil. Buradaki sorun bu oyuncuların rekabet gücünün zayıflığı. Yabancı sınırlaması olan bir ülkede tembel olarak yetişmiş olmaları. Rekabetin gerçek olduğu bir ülkede Hakan Çalhanoğlu, Emre Can, İlkay Gündoğan Mesut hatta Tolga Ciğerci vs. çıkıyor. Bu konuyu kapatalım. İyi bir ülke çocuklarını küresel rekabete uygun donanımda yetiştirir. Rekabetten kaçırıp tembelleştirerek değil.

Hücum planı yoktu

Maça dönelim: Dün bir hücum planımız olduğunu söylemek zor. Bu orta sahayla eldeki yegane plan Cenk ve Cengiz’i koşturmaktı. Bunun dışında bir şey üretmek mümkün görünmüyordu. Neden bu formasyon ve oyuncu tercihleriyle çıktı bilmiyorum. Bu yazıyı yazarken Lucescu henüz basın toplantısını yapmamıştı. Ve an itibariyle Advocaat’ınkilere benzer bir açıklama bekliyorum: ‘Bana yanlış anlatılmış vs’

Böyle üretmek zor

Emre - Tolga - Ozan orta sahasıyla üretmek zor. Topa sahip olmak da... Zaten sanırım Lucescu için bu planı yapan da topa sahip olmayı falan düşünmüyordu. 0-0’da tutup bir kontrayla işi bitirmek istiyordu. Öyle olmadı. Çok kötü bir hakem performansının da eşilk ettiği kötü bir oyun seyrettik. İşi acı tarafı, bu kötü oyun Yarmolenko ve Konoplyanka dışında çok da parlak bir tarafı olmayan Ukrayna’ya karşı sergilemiş olmamız.

03 Eylül 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Oğuzhan için kırıcı oldu‘’

Oğuzhan Özyakup’un Beşiktaş’taki oyununu milli takıma yansıttığını söylemek zor. Ondan daha fazlasını bekliyorduk.

Ve açık söylemek gerekirse benim beklentim Lucescu’nun onun üzerinde Şenol Güneş benzeri bir etki yaratmasıydı. Dolayısıyla önce çağrılmaması sonra çağrılmasından ziyade listeye ilk yazılacaklardan biri olması kırıcı oldu.

Demek ki Lucescu ondan çok da fazla bir şey beklemiyor. Performans alabileceğini düşünmüyor.

29 Ağustos 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Orta saha bırakmış!‘’

Taraftar hakemden şikayet eder. Haklı ya da haksız. Özellikle Türkiye’de hakem üzerine konuşmak bir tür taraftar motivasyonudur. Normaldir. Bu tartışma daha hakemin kim olduğu açıklandığı anda başlar. İtiraz etmek manasızdır. Ancak bütün transfer gücünü, hücumu yeniden inşa etmeye adamış bir büyük takımın 75 dakikada tek isabetli şutu varsa sorun küçük değildir. Rakip en az senin kadar problemli bir Anadolu takımıysa ve 42. dakikadan itibaren 1 kişi eksik oynuyorsa asıl konu hakem değildir. Taraftar konuşur. Bu anlaşılır. Ancak futbolcu, yorumcu, muhabir, yönetici, teknik adam ilk önce hakemden bahsediyorsa aslından durumdan şikayetçi değildir. Amacı hataları örtmektir.

Pas oyunu hikayedir...

Fenerbahçe, Soldado ve Giuliano da kadroya girmiş olmasına rağmen hiçbir şey oynamıyor. Gerçek olan budur. Bir büyük takımda bunu anlamak için şuna bakmak mümkündür. Eğer 2-1 öndeyseniz, rakip zaten kötü durumdaysa, ve bir kişi eksikse ve kaleciniz aut atışlarını ileri uzun vuruyorsa, vaat edilen pas oyunu da hikayedir. Bunun temel sebebi Fenerbahçe orta sahasının futbolu bırakmış olması. Ozan’ın attığı gol onun adına sevindirici.

Asıl faul başka yerde

Ancak Fenerbahçe’nin bu durumdaki ve eksik rakibine karşı toplam 3 şutla ve 1 pozisyonla bitirmiş olması da Ozan’ın bir parçası olduğu orta sahanın asıl sorun olduğunu gösteriyor. Fenerbahçe orta sahasını düzeltmediği ve çevre oyuncular üzerinden değerlendirme yaptığı sürece sorununu çözemeyecek. Hatta büyüyecek. Fenerbahçe dün kazandı. Ama 3 haftanın en kötü oyununu dün oynadığı. Peki pozisyon penaltı mı? Ne önemi var asıl faul başka yerde...

28 Ağustos 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kalite kurtardı‘’

Adriano’nun dün Quaresma’yı doğru destekleyememesi Bursa’nın golündekine benzer sorunlar yaratıyor. Dün Beşiktaş oyuncu kalitesiyle bu kez de duran toplarla işi kurtardı. Ancak orta sahasını tamir etmek şart. Oyunu iki yıl önceki gibi geniş alana yayabilecek bir yapıya ihtiyaç var.

Şenol Güneş, elindeki oyuncuların görev paylaşımlarını iyi yapan bir teknik direktör. Bazen bazı oyuncunun gücünden taviz vererek ona eklemlenen diğer oyuncuların potansiyellerini maksimize ediyor. Bunun en ideal örneği Gökhan Gönül-Quaresma ikilisi. Gökhan ülkenin gelmiş geçmiş en iyi sağ beklerinden biri. Onu iyi yapan özelliklerinin en göze batanı ise hücumun bir parçası
olabilmesi. Öte yandan onunla çalışan uluslararası hocalar tarafından stoper olarak oynatılması düşünülecek kadar dengeli. Geçen yıl Şenol Güneş bu oyuncudan kendisini göstermesinden
ziyade denge istedi. Quaresma’yı parlatmasını. Gökhan, oyununu buna evirdi.

Gökhan olmayınca...

Normalde olabileceğinden daha az direkt hücum katkısı yaptı ama Quaresma da Portekiz dışındaki en iyi sezonunu yaşadı. Beşiktaş buna mecburdu. Çünkü Sosa sonrası bir 10 numara yerine mükemmel bitiricilikteki Talisca’yı bulmuştu. Orta saha eksilmişti. Dolayısıyla ondan yararlanmak için de Quaresma’nın desteklenmesi gerekiyordu. Adriano soldan içeri girerek orta sahayı iyi
destekledi. Gökhan, Quaresma’yı yükselten sütunları kurdu. Beşiktaş sağa yatan bir takım oldu ama hücum gücünden bir şey kaybetmedi. Şimdi Gökhan olmayınca Quaresma’dan yararlanmak eskisi kadar kolay değil. Caner, Adriano’nun yerine oynadığında orta saha eksiliyor. Ancak Caner’in de korkunç bir orta kabiliyeti ve hücum gücü var.

Orta sahaya tamir şart

Bu Le Guen gibi analiz üstadı hocalar için üzerine gidilmesi gereken parlak bir fırsat yaratıyor. Oğuzhan’ı döndürmeyince Beşiktaş’ın oyun kurması zorlaşıyor. Akan oyunda istenen fırsatların istenen sıklıkta yakalanamaması bundan. Adriano’nun dün Quaresma’yı doğru destekleyememesi de Bursa’nın golündekine benzer sorunlar yaratıyor. Beşiktaş oyuncu kalitesiyle bu kez de duran toplarla işi kurtardı. Ancak orta sahasını tamir etmek şart. Oyunu iki yıl önceki gibi geniş alana yayabilecek bir yapıya ihtiyaç var.

27 Ağustos 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sıfır güven‘’

Fenerbahçe ilerlemiyor. Bunun sebebi oyuncuların bu forma için yetersiz olduklarını düşünmeleri. Kendilerine güvenleri sıfır. Herkes Valbuena’ya bakıyor. Sorumluluk alan yok. Bu daha fazla hata getiriyor. Var olan eksiklikler büyüyor. Aykut Kocaman bunu düzelteceğini söyleyerek geldi. Van Persie üzerinden verdiği mesaj da aslında buydu. Ben de bu sayfalardan bunun doğru bir yaklaşım olduğunu söyledim. Ancak ilerleme yerine gerileme var. Yeni bir plan lazım. Ortadaki sorunları da maddeler halinde şu şekilde özetleyebiliriz;

Omurganın değişmesi mecburiyet

Bu orta saha kullanılamaz halde. Oyunun omurgasını değiştirmek artık bir mecburiyet. Fenerbahçe o formaya kendisini layık görmeyen güvensiz oyuncularla uğraşmaz; Maalesef Ozan, Souza ve Topal artık bu sınıfta. Ben tamirattan vazgeçmek lazım diyorum. Aykut Hoca bir gün geç de olsa, ‘Tamirat’a devam diyor. Bu umarım inadın değil, plan program ve inancın söylettiği bir cümledir. Umarım bir mucizeye imza atıp bu adamları yeniden Fenerbahçe futbolcusu sınıfına yükseltir. Ancak bu basın toplantısında ya da soyunma odasında susarak olmaz. Fenerbahçe’nin kaleci departmanı sorunlu. Değiştirmek mecburiyet.

Hemen vedalaşmak şart

Vardar teknik heyetinin de bizler gibi kolaylıkla tespit ettiği gibi bu enine oyundan vazgeçmek lazım. Konyaspor geçen sezon ligin ceza sahasına topla en az giren takımıydı. Bunu Fenerbahçe kaldırmaz. Fenerbahçe için yetersizliği kesinleşmiş oyuncularla hemen vedalaşmak şart. Van Persie istemiyor ya da yapamıyor. Ozan ne yaptığının farkında değil, Neustader kadar bir altyapı oyuncusu çıkaramıyorsanız o altyapıyı kapatın. Fenerbahçe mecbur kalmaz. Fenerbahçe’ye mecbur olunur.

26 Ağustos 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI