Arama

Popüler aramalar

‘’Obradovic‘’

Van Persie’nin santrfor arkasında olduğu 3 forvetli oyunun işleyebilmesi mutlak olarak orta saha ve savunma kanatlarının rakip alana geçerek bu 4’lüye yakın oynamasıyla mümkün olabilir. Tabii orta sahadaki ikilinin topu çok hızlı çevirebilmesi de diğer şart.

Fenerbahçe bunu ilk yarının belli bölmülerinde bir noktaya kadar yaptı. Takım boyunu kısa tuttular. Yardımcı hakemin kaçırdığı bir ofsaytla gelen golle de öne geçtiler.

Trabzon istediğini buldu

İkinci yarıda Van Persie ve Lens oyundan düştü. Eş zamanlı olarak da orta saha ön taraftan koptu. Böylece ilk yarıda rakibi bekleyen Trabzon böylece ikinci yarıda istediğini buldu. Orta sahadaki boşluğu değerlendirip dirençle karşılaşmadan hızlı çıkabildiler. Ersun Yanal, Bero’yu sağ kanada atıp oyuncusundan İsmail’le stoperlerin arasında çalışmasını istemiş olmalı. Genç oyuncu bunu iyi yaptı. Golü buldu fazlası için de imkanlar oluştu.

İki takımın zevksiz oyunu

Trabzonspor orta sahayı alıp oyuna hakim olmak peşine düşmedi. Onlar da takım boyunu uzun tuttular. Savunmalarını çıkarmadılar. Muhtemelen Lens ve Emenike’nin kontra gücünden çekindiler. Oyun orta sahaların kolay geçildiği bir Rus Ruleti’ne döndü. Emenike Volkan değişikliğinden sonra Fenerbahçe bir 5 dakika solunu iyi kullandı. Burada Esteban iki başarılı kurtarışla skoru tuttu. Sonra oyun akışına döndü. Plansız hücum etmeye çalışan iki takımın zevksiz oyununa yani.

Seyirci bunun böyle olacağını bildiği için tribünleri boş bırakmıştı. Gelenler de istediklerini açıkça ‘Obradovic’ tezahüratlarıyla anlattılar. ‘Bu içgüdüsel oyuna gelmeyiz. Seneye iyi çalışıp derli toplu bir hücum portföyüyle çıkın karşımıza'

28 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’3 doğru transfer ayağa kaldırır‘’

Her yıl bu dönemlerde gazetem benden büyük takımların hangi pozisyonlara transfer ihtiyacı olduğu yönünde yazılar ister. Bu yıl Galatasaray açısından bu soruya cevap vermek oldukça zor. Çünkü açık konuşmak gerekirse Muslera dışında hiçbir pozisyonda herkesin yüzde 100 emin olduğu bir oyuncu yok. Ancak buna karşı çıkmak ve şunu söylemek de mümkün: Bu takım bu kadar standartsız futbol oynayacak kadar kötü bir ekip değil. Dolayısıyla eldeki tüm oyuncular değerlendirilebilir. Bunun örnekleri çoktur. Galatasaray tarihinde de...

96’da Terim takımın başına geçtiğinde Sarı-Kırmızılılar’da 8-9 oyuncu satış listesindeydi. Taraftar kadrodan büyük oranda umudunu kesmişti. Ancak bazı takviyelerle bu oyuncuların hemen tamamı UEFA Şampiyonluğu’na giden yolun önemli kilometre taşları oldular.

Futbol aklı buna cevap vermeli

Dolayısıyla burada Galatasaray Futbol aklının cevap vermesi gereken konu nereye transfer yapılacağından ziyade kimlerin önümüzdeki sene planlamasında takımda kalacağı... Galatasaray hangi oyuncuların potansiyeline güveniyor?

1- Sneijder, Hagi veya Alex

Bu çerçevede temel karar şu: Sneijder ve Selçuk ilk 11 mi oynayacak? Eğer öyleyse ideal diziliş 4-5-1 ya da 3-4-2-1 olabilir. Sneijder’i bir dönemin Hagi’si ya da Alex’i gibi kullanmak mümkün. Burada yapılması gerekenler var tabii. Tolga ya da De Jong ya 2 üst seviyeye çıkacaklar ya da buraya iki yönlü en az 2 oyuncu alınacak.

2- Savunmanın kaptanı yok

Stoperde eldeki oyuncular hep destek eleman. Direkt savunma kooridanatörü ya da kaptanı yok. Ujfalusi’den alınana benzer bir oyun performansı ve liderlik, savunmada Ahmet ya da Serdar Aziz’i bir üst seviyeye çıkartabilir.

3- Omurgayı sağlam tutmalı

Galatasaray son şampiyonluklarında, olmazsa olmazı bize göstermişti. Omurgayı sağlam tut! Ujfa - Semih / Selçuk - Melo / Necati - Elmander... Hem topla iyi hem savaşan bir ekip. Bir daha bu sağlamlığa ve güvenilirliğe sahip bir omurga kuramadılar. Eğer bu sağlanırsa Bruma’nın da, Linnes’in de, Yasin’in de, Sinan’ın da kullanılabileceğini düşünüyorum.

4- Bir kanat oyuncusu şart

Bu yüzden işin temeli lider stoper, çok iyi bir çapa ve mücadeleci bir golcü. 3 doğru transfer takımı ayağa kaldırır. Oyun kurabilen ve 3’lü savunmada orta sahanın solunu da oynayabilecek bir kanat oyuncusu şart.

5- Linnes bile katkı verir

Rollerin iyi paylaşıldığı, görevlerin belirgin olduğu bir takımda Linnes katkı verir. Daha iyisini bulmak da kolay değil. Tabii oyuncunun mutsuzluğuna çare bulmak şart. Carole için aynı şeyi söyleyemem. Sağına atılan her topta geçiliyor. Galatasaray seviyesinde değil. Dediğim gibi Muslera hariç, Sneijder dahil herkes gidebilir. Ancak sorun çözülmez. Galatasaray’ın futbol aklı hangi takviyelerin eldeki hangi oyuncuların performansını maksimize edeceğini bulmalı. Asıl çözüm burada.

25 Mayıs 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’RvP yönetince...‘’

Alper’in 10 numara, Van Persie’nin santrfor olduğu hücum hattı maçın başında bildik sıkıntılarla boğuştu. Lens ve Alper topla koştu. Topu, ya duvara çarpıp kaybettiler ya da Alper’in ayağına dolaştırması ya da pas tercihini yapamayışıyla... Fenerbahçe akın sonlandırmadı. Gerçi Gençler bu topları alıp hızlı bir hamleyle Fenerbahçe’yi dengesiz yakalayamadı ama bu, Sarı-Lavivertliler için hem riskti hem de istenen skoru alma yoluna yetersizlik.

Gençler, Aydın’a kaldı

Gençlerbirliği’nin önde baskılı oynama isteği de gelince Fenerbahçe istediğini yapamadı. Advocaat’ın Van Persie’yi 10 numaraya, Alper’i sola atma tercihi bu anlamda işe yarar plan. Fenerbahçe set oyunları kurmaya başladı. Gençlerbirliği’nde Serdar Gürler’in olmayışıyla yalnızca Aydın’a kalan hızlı çıkma çabası sadece sayı olarak eksik kalmıyor, yapısal olarak da sorunlu duruyor. Bu, Fenerbahçe için avantajdı kuşkusuz. Van Persie’yle bulunan ilk gol Fenerbahçe’den çok da beklemeyeceğimiz bir set oyunundan geldi... Lens’in kalabalık ve yerleşik Gençler savunmasını terse yatırdığı bir arka direk ortasıyla...

Plan deşifre oldu

Bunu iki yönde de bir kaç kez denediler ama ya Sow’u ya RvP’yi bulamadılar. Ya da onlar bir adım geride kaldı. Son derece ilginç, Gençlerli oyuncular için kabul edilmesi zor ama doğru penaltı kararından gelen gol sonrası bir başka durum daha ortaya döküldü. Ligin ilk yarısında planlı kontralarla maç alan Fenerbahçe’nin bu yolu deşifre olmuş görünüyor. Rakip özellikle deplasmanda savunmasını çıkardığında Fenerbahçe’nin kontra oyunundan örnekler görecekmişiz gibi geliyor. Ancak Fenerbahçe orta sahası hemen Lens’i görmek dışında bir plan üretemediğinden geçiş oyunu oynanamıyor ve sistem artık işlemiyor. Bu durumda kalan iki haftada yapılması gereken 10 numarada RvP’yi görevlendirip biraz olsun oyun kurabilmek.

23 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük Fenerbahçe‘’

Şunu unutmamak lazım: Bu takım Final Four evinde olduğu için Avrupa şampiyonu olmadı, Play-Off’ta ev sahibi avantajı olmamasına rağmen şampiyon oldu. Oraları aşıp geldi. Geçen seneki korkunç son saniyeden buraya geldi. Baskonia karşısında 36 sayı geriye düşüp oradan buraya geldi. Ve Final Four’da hep önde kalarak geriye düşmeden buraya geldi. En önemlisi: Avrupa’nın Akrep’i Olympiakos’u, -CSKA maçında da gösterdikleri üzere- hep son çeyrekte dönebilen, her an rakibi sokup paralize etme yeteneğine sahip bir takımı paralize ederek şampiyon oldu.

Obradoviç’in zihni

Spanoulis’in zehirli takımı, değil dönmeği aklından geçirmek, dönüp Fenerbahçe tarafına bakamadı bile. Obradoviç’in zihni sağladı bunu. Bir takım sporunda bir kıtada bu kadar hükümranlık kurmuş bir başka akıl var mıdır bilmiyorum. Fırtına gibi başlangıç. Sadece faullerden sayı bulan Yunanlılar.

Dönüp bakamadılar

İkinci çeyrekte ilk 5’i görünce gelen durulma verdiğimiz hücum ribauntları, Bogdanoviç’in 3 faulle 2. yarıya girişi onun planlarını hiç bozmadı. Hazırlıklıydı. Olympiakos savunmayla bizi kilitledi. Ama Obra açacak yolu buldu. Faullerle açtık içeriyi zorlayarak. Bogdanoviç zorunlu bir şekilde kenarda otururken 13 sayıya çıktı fark. MVP Udoh bloklarıyla bezdirdi. 9 dakika kala geri dönüşlerin kralı Yunanlılar işin bittiğini biliyordu. Gözlerinden okunuyordu bu. Geri dönmeyi bırak, dönüp bakamadılar bile. Psikolojik olarak ezdi Fenerbahçe. İkna etti onları: Yapamazsınız! “Yapamayız” dediler. Yapamadılar...

22 Mayıs 2017, Pazartesi 09:30
YAZININ DEVAMI

‘’Llull'u geçtiniz Spanoulis'i de halledersiniz‘’

Maçı şöyle okumak mümkün: Real’i 80 sayının altında tuttuğunda kazanma ihtimalin yüksekse, ilk çeyrekte 13 sayıda tuttuysan, ilk yarıda 9 top kaybı yaptırdıysan ve pota altını bu kadar iyi kapattıysan her şey istediğin gibi gitmiş olmalı. Ancak Llull faktörüyle durum pek de öyle olmuyor işte. 8 sayı öndeyken 40 saniye varken tedirgin olabiliyorsun. Fenerbahçe ilk çeyrekte her şeyi, ilk yarıda çoğu şeyi, katmanlı bir şekilde, çok çözümlü tedbirlerle hallediyorken 19 sayı attı Llull. Tedirgin etti... Hem de çok...

Profesyonelliğin timsali

Ancak Udoh fazlasını da yapıyor. 38 dakika oyunda kaldı. “2 dakikam nerede” diye Obra’ya sormuş olabilir maçtan sonra. Triple double’ın ucundan döndü. Bu, bir Obra takımı. Paylaşımı ve dayanışması üst düzeyde. Aykut Kocaman’ın futbolda kurmayı hayal ettiği antrenör takımının orijinali. Ama dün bu takımın merkezinde Udoh vardı. Spor alanlarında gördüğüm en asil adamlardan biri o. Ona profesyonelliğin timsali olarak da bakabilirsiniz, gönülden oynayan bir amatör olarak da. Oynadığı basketboldan fazlasını anlatıyor. O bizi iyi okuyor, biz de onu iyi okumalıyız. Çünkü ders veriyor.

Doğru zamanda sahnedeler

Sloukas, Dixon ve Datome’nin doğru zamanda sahneye çıkışlarını, Vesely’nin Udoh’a yardımlarını bu sayfalarda işin uzmanlarından okursunuz. Haddimi aşmayayım. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Llull’u geçtiniz, Spanoulis’i de halledersiniz.

20 Mayıs 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kaleciler daha çok yorulmuş!‘’

Fenerbahçe, ligde olduğu gibi Başakşehir savunmasına baskı yaparak oyun kurmayı engelleyen bir oyunla başladı. Volkan Babacan uzun vurmak zorunda kaldı. Bu baskı maç boyu devam etti. Tabii Emre’nin organizatörlüğüyle çıkmayı başardılar. Ancak Fenerbahçe her defasında bu plana geri döndü. Başakşehir ilk çıktığında kırılan bir yapı olmadı bu. Fenerbahçe planını, oyun merkezini önde, ya da genelde olduğu gibi biraz daha geride almak üzerine kursun hep rakibi bozmak istiyor. Yoksa ligde 4 asist 1 golle oynayan Alper 10 numara pozisyonunda oynamaz. Başakşehir’de Mossoro’nun 6 gol 8 asistle oynadığını düşündüğünüzde Fenerbahçeli mevkidaşından, daha fazlasını beklemek mümkün. Tabii Advocaat bunu beklemiyor. Onun yapması gereken organizasyon işini Van Persie’nin yapmasını istiyor. Organizasyon dediysem de konu Lens’i koşturmak. İlk golde bunu yaptığını da söyleyip hakkını teslim edelim.

Emre’nin liderliğiyle

Fenerbahçe’nin oyun planının bir başka aşaması da Visca ve Cengiz’i de kalabalık merkeze yönlendirmek üzerineydi. Bunu da yaptılar. Fakat Başakşehir, Emre’nin beceri ve liderliğiyle istediği golü buldu. Fenerbahçe skora rağmen risk almayıp plandan uzaklaşmayınca oyun dengede kaldı. Gol sonrası Abdullah Avcı hemen işe yarayan ve Fenerbahçe’yi şaşırtan B planını devreye soktu. 3’lü savunmaya dönüp Napoleoni’yi oyuna aldı. Hemen baskı kurdular. Emre yine devreye girdi ve şiir gibi bir gol attılar. Ancak bu 3’lü savunma organizasyonu Visca’nın ofsaytı bozmasıyla gelen 2. Fenerbahçe golüne de yol açtı. ‘Futbolda risk almanın olumlu ve olumsuz sonuçları’ adlı dersi 2 dakika içinde aldık hep birlikte.

Daha fazla yıpranamazdı

Skordaki gelgitlerin takımları ekstra yorduğunu söyleyebiliriz. Uzatmalarda bu durum daha da ağırlaştı. Başakşehir çok da alışık olmadığı bir düzenle sahada olmanın yarattığı ekstra yorgulukla mücadele etti. Fenerbahçe ise Volkan ve Ozan’ın sakatlığı sebebiyle sahada hep eksik kaldı. İki taraf da penaltıları tercih eden fazla forse etmeyen oyuna yöneldi. Penaltılarda gördük ki kaleciler arkadaşlarından daha fazla yorulmuş! Kurtarma yüzdesi bir yana attıkları (atamadıkları) penaltılar da dikkat çekiciydi. Başakşehir, Trabzon maçı öncesi en kötü senaryoyu yaşayarak finale kaldı. Daha fazla yıpranamazlardı...

18 Mayıs 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gönülden teşekkürler!‘’

U17 Milli Takımı olgun, oyun planına her ne olursa olsun sadık ve standart üstü bir ekip. Atalay, Recep, Kerem gibi çok yetenekli oyuncularımız da var...

Dün ilk yarıdaki İngiltere ise bütün bunlara U21 seviyesinde sahip gibiydi. Hudson Odoi ve Jadon Sancho bizde A Milli Takım seviyesinde psikolojik olarak Emre Mor etkisi yapar. Ama asıl önemlisi kalite ve oyun bilgisi açısından etkisi daha büyük olabilir. Bu yaşta bu vücut koordinasyonu, topla bütünleşme az görülür seviyedeydi. Burada gençlerin enseyi çok karartmaması lazımdı. Zaten bunun sinyallerini maç içinde de aldılar. Afrika kökenli İngilizler’in erken geliştiklerini, fizik olarak olgun durumlarına geldiklerini görmek lazım. Bu yaş grubunda fizik gelişimi tamamlamış rakiplerin tamamlamamış takımlara etkisi sadece bununla kalmıyor. Psikolojik gelişimin tamamlama sınırında bu tip farklar daha büyük etki yapıyor. Takımımız fizik olarak çok öndeki Macarlar’a karşı bunun sıkıntısını yaşamamış, çok olgun ve sabırlı bir oyunla maçı ele almışlardı. Fakat dün durum farklıydı. Hem fizik olarak gelişmiş hem basit oynamayı bilen hem çabuk hem pozisyon bilgisi yüksek hem de soğukkanlı bir rakiple oynadık. Açık söylemek gerekirse ilk yarının 2-1 bitmesi piyango gibiydi.

Direkt oyunla açtık

İkinci yarıya Atalay’sız başlamak oyunumuzu etkiledi. Buna rağmen İngiltere’yi biraz daha direkt oyuna geçerek açtık. Sabırlı pasa dayalı oyunu alan, kat eden oyuna çevirmek İngiltere’nin pozisyon sadakatini sarstı. Ve bu kez onlar ancak bu yaş grubunda görülebilecek bir sorun yaşadılar. Tüm avantajlarına rağmen pas bağlantıları belli oranda kesildi. İlk yarıda sabırlı pasla oyunu açmak isteyen takımımızı fizik avantaj ve pozisyon sadakatiyle durdurdular. Kabul edelim ki bunu çok da zorlanmadan yaptılar. İkinci yarıda biz biraz yaratıcılık ortaya koyunca sorun yaratabildik. Bu yaş grubunda bunlar çok değerli. Ve emin olun 6 ay sonra Dünya Kupası’nda bu 2 takım bambaşka seviyelerde oyunlarla karşı karşıya gelebilirler. Bu takımda iş var. Kalecisinden santrforuna ve hocasına kadar. Onlara şans vermeyerek ya da bütün yükü sırtlarına yükleyerek yollarını kapatmayalım yeter. Benden, gönülden teşekkürler.

17 Mayıs 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şenol hoca aksiyonda‘’

Şenol Güneş baskıyı kırmak yolunda ilginç ve işe yarayan tercihler yaptı. Tecrüben, formsuz olduğun dönemde bile en riskli hamlelerde sonuç çıkarabilme umut ve cesaretini veriyorsa sen hala yaşıyorsun demektir. Şenol hoca hala dibine kadar yaşıyor.

İlk yarıda oyundan çok tribünlerin ve Quaresma’nın agresyonu ön plandaydı. Harun’un özellikle ligin ilk yarısındaki olağanüstü performansıyla ligde kalacak olan Bursaspor’un içinde bulunduğu durumla şekillenen ev sahibi atmosferi ve geçen haftalarda bencil oynamakla suçlanan Quaresma’nın akılalmaz atılma çabası... Bu durumu Bülent Yıldırım idare etti. Aslında Türk futbolunun resmi Yıldırım. Bursa’ya yüklenmiş mücadele hırsı Bilal’in çok erken atılmasına yol açabilirdi misal. Ve tabii Quaresma’nın 30’da Bilal’in bileğine basmak için sarf ettiği çaba bile Beşiktaş açısından büyük bir felakete dönüşebilirdi. Herksin üstüne durduğu acayiplikleri saynıyorum bile. O taban Bilal’in bileğine gelse Quresma sadace atılmazdı. Bilal gibi o da ligi de kapatabilirdi. Bülent Yıldırım bu ve bunun gibi bir dolu pozisyonu idare etti. Dedim ya Türk futbolun resmi o.

İşe yarar...

Oyuna gelirsek. Adnan Örnek’in Atiba’yı Beşiktaş’tan koparmak üzerine inşa ettiği plan orijinal değil. Ama doğru yaparsanız her zaman işe yarıyor. Tolgay ve Oğuzhan ne zaman geriye oyun kurulumuna yardım etti, Beşiktaş oyun kurabildi. Ancak Bursa’nın sert ve disiplinli oyunu önde işi yapmak isteyenlere hep engel oldu. Örnek’in Aziz Behiç, Emre tercihininin Quaresma üzerindeki etkisi büyük oldu. (İkisi de sakatlanınca işleri zorlaştı) Ancak sinirlenmek yerine Gökhan’ı oyuna sokmayı denese ve top dolaştırma hızını artırmaya katkıda bulunsa bu savunmayı çözebilirlerdi. Şenol Güneş baskıyı kırmak yolunda ilginç ve işe yarayan tercihler yaptı. Özellikle Quaresma’yı 2. yarıda oyunda tutmak ve en kritik anda Atiba-Cenk değişikliğini yapmak büyük işler. Yanlış sonuçlarda kariyer sakatlar...

İtiraza hazırlandık!

Q7, 47’de kırmızı görse hepimiz Güneş’e itiraz etmeye hazırdık. Bu gerçek. Ve çok eleştirilen Cenk’in Atiba’nın yerine girişi. Tolgay ve Oğuzhan’la yumuşayan merkez de cabası. Ancak mükemmel bir alan kateden pas oyunuyla hemen gol gelince hoca zaferini ilan eder. Bu işler böyledir. Tecrüben, formsuz olduğun dönemde bile en riskli hamlelerde sonuç çıkarabilme umut ve cesaretini veriyorsa sen hala yaşıyorsun demektir. Şenol hoca hala dibine kadar yaşıyor.

16 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI