Arama

Popüler aramalar

‘’Orta saha takımı‘’

Terim’in eli bol değil. Yunus 4, Burak 9, Cenk 8, Mevlüt 4 gol atmış bu yıl liglerinde. Sakatlıklar, yedek kalışlarla tam istim üstünde gol ayaklarımız yok. Cenk ateş gibi. İstiyor... Ve hazır... Ancak 11 devamlılığı başka bir şey tabii. Arda’nın Barça macerasının ilk yılının zorlayıcı geçmesi, Töre’nin ligin 2. yarısında 11’e yerleşemeyişi ve 2 maçlık cezası da var. Volkan Şen’in 11’e geç girişi ve sakatlığı da (Şampiyona sonrası muhtemelen ameliyat olacak)...
Kalede Volkan Babacan’ın üstün formu bir yana geri kalan isimlerin 11 devamlılığı olmadı.

Savunma merkezinde hem tecrübeli hem de formda oyuncu yok gibi. Bazıları tecrübeli ama formsuz, diğerleri formda ama tecrübesiz. Mehmet Topal, 4’lü savunmada stoper oynarsa kimse hayır demez. Daha önce Madrid’de İspanya milli maçında bu pozisyonda düşünülen hatta Aragones tarafından ligde oynatılan Gökhan Gönül’e de kimse hayır demez.

Şu bir gerçek ki, şartlar gereği bu bir orta saha takımı. 4-6-0 oynayacağımız maçlar olacak. Belki hepsinde böyle oynayacağız. Belki savunmada da orta saha oyuncuları oynayacak. Mahmut, Topal kim bilir...

Bu zorlayıcı bir durum. Hele de rakip İspanya’nın Torres ve Mata’yı kadroya almayacak kadar eli bolken. Bunlar büyük dezavantajlar.

Ve eminim Terim bilhassa bu dezavantajları psikolojik bir silah olarak kullanacak. Bu oyuncuların aslında bu yılki seviyelerinin çok üstünde oldukları, haksızlığa uğradıkları teması üzerinden giderek bir direniş yaratmaya uğraşacak. Basını, hocaları vs... Bu psikolojik savaşın ne kadar başarılı olduğu bizim kaderimizi çizecek. Terim bu konuların ustasıdır. Ve bu yüzden, açık söylemek gerekirse, bu takım grup sonuncusu olursa da şaşırmam, yarı finale çıkarsa da...

Toprak ve Töre

2 maç cezası olan Töre’nin çağrılmasının bir kaç anlamı var. Öncelikle bu, kadroya 2. tura çıkacağız mesajı. Sonra Beşiktaşlı oyuncuların yüksek moraline bir gönderme ve katkı. Son olarak da Ömer Toprak’ın -kendi açısından son derece saygın olan- bireysel tavrına bir cevap. Stopere ihtiyacı varken 2 maç oynamayacak ve formunun zirvesinde olmayan ama her zaman silah olabilecek bir oyuncuyu çağırmanın sebebi ancak bu olabilir.

Volkan için Volkan

Volkan Demirel’den bir hamle bekledi Terim. Demirel de protestosunun arkasında durup özür dilemedi. Daha sonra Terim’e yakın kaynaklardan böyle bir özrü beklenmediği bilgisi gelse de, sanırım Demirel bir adım atsa Terim onu çağırırdı. Ancak bu adımın gelmemesi Terim’in elini kolaylaştırdı psikolojik anlamda. Çünkü Volkan Demirel’i kulübede oturtmak kolay değil. Babacan’ı oturtmak da eleme performansını yok saymak. Zor bir durumdu ve kimsenin adım atmayışı, idareyi kolaylaştırdı. Ancak kulübede sezon sürekliliği olan başka bir kaleci olmayacak. Bu da işin zorluğu.

Aykut Hoca çağrılabilir

Tarihi lig 3.’lüğünün milli takıma bir oyuncu göndererek taçlanması Yeşil-Beyazlılar’ın beklentisiydi. Ve bu kadro onları mutlu etmeyecek. Hem de milli takıma ev sahipliği yaparken. Ömer Ali ya da Serkan Kırıntılı kadroda olsa kimse şaşırmazdı. Buna kuşku yok. Ancak olumlu yönden bakmak da analizi kolaylaştırabilir. Bu kısıtlı kadronun doğru planlamayla kazandığı bir başarı. Aykut Kocaman’ın teknik direktör takımı dediği cinsten. Bu seviyede teknik direktör takımı kurduğunuzda, takımın en büyük yıldızı da teknik direktör oluyor.

Yani belki de Fatih Hoca, Aykut Kocaman’ı gönüllü yardımcısı olarak Fransa’ya çağırabilir. Katkısı büyük olur.

19 Mayıs 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şenol Güneş'in zirvesi‘’

Maçın başındaki doğal tedirginliği, Beşiktaş’ı en çok tedirgin eden hattın mendireği Marcelo’nun ortadan kaldırması manidar. Hem de tartışmaya mahal vermeden 3 dakika arayla attığı 2 golle. Savunmasının kanatları kendisini tam ispat edememişken, merkezinin tamamını değiştirmek zorunda kalan bir takımın şampiyonluk yolu fazlasıyla tedirginliklere gebedir kuşkusuz. Önce mutlak değişmesi gerektiği söylenen Tolga formasını geri aldı. Sonra Marcelo pozisyonuna oturdu (dün de gerginliği dağıttı). Son olarak hiç düşünülmeyen Tosiç devreye girdi.
Böyle bir şampiyonluk hikayesi çok ama çok azdır. Belki de yoktur.

Kuşkusuz Gomez’ler, Sosa’lar, Oğuzhan’lar, Cenk’ler varken Beşiktaş’ın şampiyonluğunu savunmadan anlatmak çok doğru gelmeyebilir. Ancak bu ihmal edilebilir bir nokta da değil. Hele de dünkü Marcelo çözücülüğü ortadayken.

Eşşiz bir hikaye

Şenol Güneş’in saha içinde uyguladığı hemen hiçbir negatiflik yok kariyerinde. Pozitif oyunun zirvesini de bu sene yaşattı bizlere. Bu keyifli hücum oyununu daha büyük bir zafere dönüştüren gerçekler var:

Hiçbir şekilde ev sahibi avantajı yaşamadan gelen bir eşsiz şampiyonluk hikayesi bu... Yenilgisiz 2.’likler, 6-0’lar, 7-0’lar, 10-0’lar, namağlup şampiyonluklar, averajla gelen giden kupalar gibi Türk futbolunun unutulmaz sayfalarının en önlerinde yer alacak.

Yeniden doğan Oğuzhan, Gomez, Quaresma, İsmail, Cenk gibi efsanelerin resimleri olacak o sayfada. Bu yıl bu takımda kariyer zirvesi yapmış çok oyuncu var. Ligin en iyisini bu oyuncular arasından seçeceğiz mutlaka: Gomez, Sosa, Oğuzhan... Ya da Atiba... Birilerinin Hakkı’nı yiyeceğiz.

Bize bu zorluğu Şenol Hoca yaşatıyor. Gittiği her takımda yaptığı bu zirveye çıkarış, zirvesini yaptı bu sefer. Bu da onun kendi zirvesi.

16 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’ŞampiSon‘’

Abdullah Avcı’nın top rakipteyken mükemmel daralan takımı, Fenerbahçe’ye nefes alacak yer bırakmadı. İlk yarıda yapamadığını, ikinci yarıda çok iyi yapıp buna çok iyi açılmayı da ekleyince sonuç aslında belli oldu. Ancak Abdullah Avcı bununla yetinmedi. Ek bir hamlesi daha vardı. Volkan Şen’in karşısında olağanüstü oynayan Bekir’e Mahmut’u destek adamı olarak verdi, Nani’nin kanallarını Mossoro’nun da desteğiyle kapattı. Volkan adam geçemez oldu. Mehmet Topal ve Souza adam geçme ve ara paslar konusunda tedirgin davranıp alan boşaltamayınca da Fenerbahçe son 20 dakikaya kadar oyunu hiç ama hiç akıtamadı.

Volkan tartışmaları bitirdi

Artanları da Volkan kapattı. Babacan olanı. Van Persie ve Fernandao’nun çıkması imkansız kafa vuruşlarını çizgi üzerinde çıkarmakla kalmadı... Van Persie’nin penaltısını kurtarmakla da yetinmedi, penaltı şutunu tuttu. Ve milli takım eldivenleri tartışmasını da toptan kapattı. Bezdirici bir performans sergiledi. Üç haftadır övgüler düzdüğümüz Pereira’yı bu maç üzerinden eleştirmek mantıklı olmaz. Aynı kadro sahadaydı. Aynı oyunu oynamak istiyordu. Fakat bu oyunu sindirmiş bir rakibe karşı 3 haftalık bir oyunu maç içinde modifiye etmek kolay değil. Aslında hiçbir şartta bu oyunu modifiye etmek kolay değil. Alper’i çıkarıp Fernandao’yu oyuna aldığınız anda, yüksek oynamak için şansınız artıyor. Ama dönenleri toplamak zorlaşıyor. Geri koşmak zorunda kalıyorsunuz. Ve Nani ve Volkan’ı geri koşturmak çok zor iş. Pereira şampiyon olsaydı da ayrılması gerektiğini düşünüyordum. Ama bu maç için onu suçlamam.

10 Mayıs 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Soğukkanlılık kazandı‘’

Galatasaray’ın bu sezonki en bütün oyunlarından biriyle başladı oyun. 45 dakika yüzde 150’yle oynadı Galatasaray. Kağıt üzerinde Sneijder, Selçuk, Emre üçlüsü Beşiktaş’ın orta sahası için fazla yumuşak duruyordu. Ancak özellikle Sabri’nin önden verdiği destekle Galatasaray diri ve birbirine yakın kaldı. Beşiktaş’ı geri ittiler.

Bunu söylerken bu durumun Beşiktaş’ın çok da istemediği bir şey olmadığını söylemek lazım. Onlar da Galatasaray’ın özellikle orta sahada kaptıracağı toplarda problemli savunmasının arkasına gitmeyi amaçlıyordu. Beklemedikleri, Galatasaray’ın orta sahada kendi standardının çok altında top kaybıyla oynayıp iyi geri dönemeleriydi.İstedikleri şansları, istedikleri sıklıkta bulamadılar. Galatasaray da 7. dakikada Yasin’in savunmanın arkasına sarkarak Muslera’yla karşı karşıya kaldıkları pozisyon dışında sadece uzaktan Poldi şutlarıyla Tolga’yı yoklayabildiler.

Faydasız Donk!

İkinci yarının başıyla birlikte enerjisinin tamamını harcayan Galatasaray’ın takım boyu uzadı ve Sosa Türkiye’ye geldiğinden bu yana en kötü son vuruş performansını sergilemeye başladı. 47-58 arasında 3 net gol kaçırdı Arjantinli. Beşiktaş hızla Galatasaray orta sahasını geçmeye başlamıştı. Ve temel plan işliyordu. Ancak Fenerbahçe’nin Arena’da yaşadığına benzer bir durum yaşanırsa bir puan kaybı olabilirdi. Riekerink’in Sinan hamlesi, 74’te genç oyuncunun Emre’yi savunma arkasına kaçırması bir kez işe yaradı. Donk’un orta sahayı ele almak için sahaya sürülüşü ise fayda sağlamadı.

Yılın en iyi yedeği

Öte yandan geçen haftaki olağanüstü oyunundan sonra Q7’nin sahada yokları oynayışına Cenk’i oyuna sürerek müdahale edişi Şenol Güneş’in doğru hamlesi oldu. Çünkü Cenk o sezonu yaşıyor. Her seferinde oyuna katkısı var. Ve özgüveni zirve yapmış durumda. Yılın en iyi yedeğine sahip olmak da şampiyonluğun olmazsa olmaz gerekliliklerinden. Ve Güneş de bunu biliyor. Gomez’e attırdığı gol, paniğin artık baş göstermeye başlayabileceği dakikada bir soğukkanlılık gösterisiydi.

Beşiktaş eğer şampiyon olacaksa en çok bu yüzden olacak. Geçtiğimiz 3 yılda bu olmadığı için kaybetmişlerdi. Ve bu senenin en büyük farkı da bu. Bunun tek istisnası 14’de Tosic’in sarı kart gördüğü pozisyondu. Fazlası da gelebilirdi. Ve bunu kimseye anlatamazdı. Şanslıydı.

09 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Podolski, Sinan, Muslera‘’

Savunmasındaki 5 pozisyonun hiçbirinde sabit bir oyuncusu olmayan, santrforsuz bir takım, yani Galatasaray’ın Beşiktaş’ı, lideri oyun olarak yenmesi yüzde 1 ihtimal bile değildir, yani mucizedir. Ancak bu durum, Galatasaray maçı kazanamaz anlamına gelmez.

Bunun yolu:

1- Muslera’nın Gomez, Sosa ve Cenk’i yenmesidir...
2- Beşiktaş savunmasını yenecek bir Rodallega bulmaktır.

Atanlarla tutanların maçı

Yani aslında Beşiktaş değilse de Galatasaray açısından bakıldığında bu iki takımın maçı olmaktan ziyade atanlarla tutanların maçı olacak. Podolski ve özellikle Sinan için fark yaratabilecekleri bir oyun bu. Sinan Gümüş’ün skor yapamasa da Rize maçındaki dönüşü sanki sakatlık öncesinden dahi güçlü bir performansın ipuçlarını ortaya koyuyor. Adale sakatlığı yaşayan bir oyuncunun bu kadar güçlü ve asıl önemlisi korkusuz deparlarla oyuna döndüğüne çok az şahit olduk.

Kartal’ın savunmayla imtihanı

Bu, sadece puan olarak değil, oyun olarak da ligin lideri olan Beşiktaş’ın tek sorununu kaşıyabilecek bir silah. Beşiktaş da henüz ideal savunmasına karar verebilmiş değil. İsmail’in hücumda çok etkili olduğu maçlarda savunma sorunu daha da büyüyebiliyor. Ve asıl önemlisi, Mercello’nun yanında kimin oynayacağı da bir muamma. Galatasaray’ın hızlı hücumcularının deparları, Beşiktaş savunmasını kart sorununa da itebilir. Oyunu kazanmak zordan da öte. Maçı kazanmak ise Sinan, Podolski ve Muslera’nın ekstra işlerine bağlı.

06 Mayıs 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zor seçim‘’

Savunmada bu kadar problemli iki takımın mücadelesinde oyun alışılmadık derecede tempoluyken gol çıkmaması iki takımın santrforunun olmayışıyla açıklanabilir mi? Hiç sanmıyorum. 4 stoperli ve sağ kanatta Carole’ün yer aldığı, savunma bilen Selçuk’la tamamlanmış Galatasaray savunmasının bu kadar acık vermesi, hem de Kweuke’nin yokluğunda açıklanabilir mi? Bunun sebebi Rize’nin santrforsuz olsa da maç içinde 5 hücumcular çıkan beklerini sürekli oyuna sokan anlayışı kuşkusuz. 3-1’i çevirmek, en azından tartışma açmak için Hikmet Karaman elinden gelen her şeyi yaptı kuşkusuz.

Umut’u monte etseydi

Sinan Gümüş oyuna girene kadar Galatasaray’ın bu riskli Rize oyununu istediği gibi değerlendirdiğini söylemek kolay değil. Sinan oyuna girdikten sonra Hikmet Karaman’ın maç içinde artırdığı riski değerlendirebildiler. Belki ikinci yarının başında Podolski ve Sinan’ın önüne Umut’u monte ederek başlasa turu galibiyetle ve hatta fazlasıyla tamamlamak kazanmak da mümkün olabilirdi. Sinan’ın attığı şahane deparların panzehiri Rize’de yoktu zira. Formunun zirvesindeyken yakalandığı sakatlıktan tam olaak çıkmış gibi görünüyor Gümüş.

Sağlam bir hoca lazım

Riekerink’in yapısal savunma zaaflarına bulduğu çözümlerin sorunları tam olarak çözmesini beklemek saçma olur. Bu takımda Galatasaray ayarında 4-5 oyuncu var. Geri kalanların ekstra oynayarak onlara yetişmesi gerekiyor. Bunu sağlamak için de sağlam hedefler, seyirci desteği ve yüksek otoriteli (bilgili) bir lidere ihtiyaç var. Oyuncuları hedefe giderken oyuna ikna etmek lazım yani. Galatasaray’ın hedefi kupa ve Rikerink’in otoritesi de buna yetti gibi duruyor. Fazlasını beklemek doğru olmaz.

Ligde kalan 3 maçı Galatasaray muhtemelen çok zor götürecek. Seneye ise ya çok sağlam bir hoca ya da çok sağlam bir kadro lazım. İkisi birden ekonomik olarak mümkün değil. Doğru hocayı bulmalı. Bu, çok zor bir seçim olacak.

05 Mayıs 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Plân değişince RVP de değişti‘’

Pereira’nın bundan önce uyguladığı 3 plan Antep’in arzulu savunmasını geçmekte büyük ihtimalle çok zorlanırdı. Bu plan ise 7-8 gol bulabilirdi. Hem de yine hiç pozisyon vermeden. Nüanslar her şeyi değiştirebiliyor futbolda. Alper ve Volkan’ın birlikte sahada oluşu, Nani’nin santrfor arkasına geçişi, Gökhan, Topal ve Hasan Ali’nin de hücuma destek vermesine yol açıyor. Onların ellerini rahatlatıyor. Burada kilit adam Alper. Onsuz bu sistem uygulanamaz bu kesin. Onun iki yönlü oyunu herkesi rahatlatıyor. Eğer Fenerbahçe şampiyonluk olacaksa, Alper üç 90 dakikada da sahada olmalı. Ben bu işi Ozan’ın yapacağını düşünüyordum. Bu sene olmadı.

Kjaer duvarına çarptılar

Eğer eski plan olsaydı durum farklı olurdu. Çünkü Antep 9’lu bir blok olarak Fenerbahçe’nin karşısında durmayı iyi başardı aslında. Bu planda bile rakip ceza sahasına yerleşmek 20 dakika aldı. Ancak Alper, Volkan ve Topal mikseri, onların yarattığı dinamik oyun, Antep’in Fenerbahçe orta sahasını geçmesini engelledi. Ender de olsa geçtiklerinde ise Kjaer duvarına çarptılar. Alper ve Volkan dinamizmi sağlayınca, Nani ve RVP için hayat daha kolay oluyor. Nani’nin santrfor arkasına, daha doğrusu serbest oyuna geçişi sonrası Souza’nın hücuma destek vermeyişi tartışması da kapanıyor. Çünkü Nani, Alper, Volkan üçlüsü sahada olunca Gökhan ve Hasan Ali’nin oyuna girmeleri kolaylaşıyor. Nani zaten yeni mevkisinde kontrol edilmesi zor bir oyuncu olduğu için 2 rakip orta sahanın çıkmasını engelliyor. Ve Fenerbahçe büyük bir takımın evinde oynaması gerektiği gibi 4 savunma öncelikti 6 hücum öncelikli oyuncuyla oynayabiliyor.

Fenerbahçe hala yarışta

Kağıt üzerinde çok fark yok aslında ama görevlendirmeler ve fiili durum farklılaşıyor. Böyle olunca da Robin van Persie 1 asist 2 golle maçı tamamlayabiliyor. Bundan önceki planda Gomez’i Fenerbahçe’ye RVP’yi Beşiktaş’a verseniz performanslar değişir derken bunu kastediyordum. Ve böyle olunca ‘Acaba RVP bitti mi?’ sorusunu sormak zorunda da kalmıyorsunuz. Plan değişince herkes ve her şey de değişebiliyor. 2 hafta önce ‘Pereira, RVP ve Nani gitsin mi?’ diye sorduğunuzda illa kalsınlar diyene pek rastlamak mümkün olmazdı. Bugün ‘hayır’ cevabını çokça duyabilirsiniz. Bu Fenerbahçe’nin kazancı mı, yoksa anlık bir yanılsama mı? Bunu bilmek zor. Ama şunu söylemek kolay: Fenerbahçe hâlâ yarışta ve hiç de azımsanmayacak bir şampiyonluk şansı var.

02 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Q17 hem bitirici hem sanatçı‘’

Quaresma’nın o özel günlerinden birini yaşadık. Ritmini tutturup yıkıcı bir güce dönüşmesine tanıklık ettik. Hiç top ezmeden oynadığı oyunlardan birine... Radarının hep açık olduğu, çevre kontrolünün en üst seviyede olduğu bir maça. Çalımlarının bir hedefe gittiği bir resitale... Daha 17 yaşındayken Ronaldo’dan büyük bir gelecek onu beklerkenki hallerine...

Hani onu Barça seçmişti, Ronaldo’yu Manchester United... İşte o günlere. Cevherin yeniden parladığı bir akşama. 1. dakikada mükemmel bir çalımın ardından durmaksızın yaptığı uzun orta, muhtemelen Gomez ağır bir hastalıktan çıkmamış olsa golle sonuçlanacak ve bu muhteşem oyun çok erken taçlanacaktı. Ancak bu kayıp onu durdurmadı.

Açık vermemek imkansızdı

Sürekli zorladı. Çok basit, hedefe kilitli ve estetik işleri Kayseri savunmasını hep tedirgin etti. Takımını öne taşıdı. Oyununa Oğuzhan, Gomez ve Sosa’yı da dahil etti ve mükemmel bir alışkanlıkla parçalayıcı ama estetiği çok yüksek bir hücum gücü oluştu. Bu akışkanlık Gomez’e bomboşsa vurduğu bir kafa golü yaptırdı. Kayseri savunmaya oturmuşken açık verdi. Zira bu akışkan hücumda açık vermemek neredeyse imkansızdı. Kayserispor’un 1-0’dan sonra topu alışı, Beşiktaş’ın oyun merkezini geri çekişi, kontra arayıp güvenli oyuna dönüşü acaba yine skoru tutamayacak mı? Sorusunu aklımıza getirmek desem yalan olur.

7-8 tane gol bulabilirlerdi

Ama müthiş baskınlar ve yüzdeli şutlarla işi şova dönüştürdüler. Ligin en iyi yedeği Cenk’in harika golüyle kapanan maç Beşiktaş’ın bu seneki alamet-i farikasının mükemmel bir gösterisiydi. Sadece 1 pozisyon verdikleri bir karşılaşmada 7-8 gol bulabilirlerdi. Bunu en çok basit, net, hedefe kilitlenmiş bir resital sunan Quaresma’ya ve ona mükemmel uyum sağlayan hücum 4’lüsüne borçlular. Muhteşem bir hücum oyunuydu.

01 Mayıs 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI