Arama

Popüler aramalar

‘’Tecrübesizlerle değişim kolay‘’

Rusya maçından sonra söylediğimi tekrar ederek başlayayım. Bu yılı 8 puanla tamamlamamız halinde bu genç takım tecrübelenir ve o zaman şansımız olabilir. Dünkü maça 4-3-2-1’le başladık. İkinci yarıya 5-4-1 diyebileceğimiz bir dizilişle... Sonra da 5-5-0’a döndük. Bunca değişikliği sanırım görece tecrübesiz bir takımla yapmak, kafasına şablonlar yerleşmiş tecrübelilerle yapmaktan çok daha kolay. Çünkü bu şartlarda teknik adamın direktiflerini yüzde 100’le sorgulamadan uygulamak da kolay oluyor. Burada ihtiyaç biraz şans. Tıpkı İsmail’in korkunç bir hatayla yaptırdığı penaltının hemen sonrasına Hakan’la bulduğumuz gol gibi. Ozan-Kaan-Topal’la savunmanın önüne kurduğumuz duvar, Modric ve Rakitic’i durdurmak ve özellikle dönen topları Hırvatlar’a vermemek açısından çok önemliydi.

Srna’nın bırakmış olması...

Sadece Modric yüzünü kanada döndüğünde açık vermek mümkündü. Ki zaten akınların hemen tamamını da bu yolla buldular. Burada şansımız Srna’nın milli takımı bırakmış olması. Oyun kurulumunda rolü en yüksek sağ bek herhalde odur. Ve Hırvatlar eksikliğini sonuna kadar hissetti. Neyse ki! Rakitic’in oyundan çıkması sonrası bu yaratım işi sadece Modric’in sırtına binince de işler daha da kolaylaştı. Senaryoyu bizim yazmamız da çok kolaylaştı. Burada belirgin bir hücum planımızın olmayışını eleştirmek mümkün değil. Çünkü o alışkanlık henüz bizde yok. Bunu ancak Mart’ta yakalayabiliriz. Önemli olan oraya 8 puanla ulaşmak. Gençlerin kendilerine güveni güzel. Şansımızın yanımıza olması da. Ve tabii Volkan’ın üstün formu da... Tabii asıl önemlisi Hırvatistan’ın Haziran seviyesinin çok gerisinde olması. Umutlu olmak için sebeplerimiz var.

06 Eylül 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güven verici‘’

Terim, 2016’da sadece topa sahip olarak oynaması mümkün olan kadrodan keskin bir dönüşle uzaklaşmış. Dikine hızlı hatta baskın yapmayı amaçlayan bir kadroya dönmüş görünüyor. Bütün stattaki en heyecan verici varlık olan Emre Mor’un ayağına topun her gelişinde ortaya çıkan tribün coşkusu oyunun da temeli. Diğer açıkta da Volkan olunca bu oyunun tam bir salt kontratak planına dayandığını söylemek mümkün. Buradaki soru işareti bunun Hırvatistan maçına özgü bir hazırlık mı yoksa temel plan mı olduğu? Öğreneceğiz.

Oğuzhan da olabilse...
Volkan’ın Ozan’a kaldırdığı, onun iyi vuramadığı ve yine Volkan’ın boştaki Emre yerine Cenk’e atmaya çalıştığı kontratak pası gibi akınları çok daha fazla yapmakla bu oyunun karşılığı alınabilir. Fakat bu orta sahayla rakip baskısını kırıp çıkmak çok zorlaşıyor. İlk yarıda Mehmet Topal gereğinden çok daha fazla savunmanın içine girince orta sahada defans işi yapıp top kapma görevi sadece Ozan’a kaldı. Dolayısıyla rakibi tek ayak üzerinde yakalayacak top kapmalar da eksik kaldı.

Bu duruma Terim’in çözümü Topal’ı gerçekten oraya atayarak savunmayı 3’lemek oldu. Orta sahaya ekstra defansif oyuncu olarak Kaan Ayhan girdi. Emre Mor da Cenk’in yanına merkeze geldi. Aslında 4’lü savunma planında sadece Oğuzhan da olabilse Emre ve Volkan-Töre gibi hızlı adamları kullanmak daha mümkün olabilirdi. Bu değişiklik ise top kapıp baskın yapmanın da ötesinde sonuçlar doğurdu. Özellikle Yunus ve Enes’in oyuna girişinin ardından rakip kalede zaman zaman akın sürekliliği de yakaladık.

Pas hataları kabul edilebilir
Özellikle savunmasında bu kadar - hem de oyun devamlılığı olmayanların gelişiyle - oyuncu değiştiren bir ekip için yapılan basit pas hataları kabul edilebilir düzeyde. Enes, Emre, Çağlar gibi gerçekten genç oyuncuların güvenli halleri de umut verici. Fakat yapısal sorunları gidermek zaman alacak. Buradaki avantajımız gerçekten tecrübeli oyunculara sahipken de bundan daha iyi oynamıyor oluşumuz. Bu yılı 8 puanla tamamlarsak bu kadro tecrübelenir ve şansımız devam eder. Bunu umalım.

01 Eylül 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çatışmaya dönüşmüş!‘’




2016’da özellikle basın toplantıları sırasında açıkça görülen Terim-Arda gerginliği hatta Arda açısından küslük çok daha büyük bir çatışmaya dönüşmüş. Açık iletişim kanallarını kullanarak birbirleriyle konuşarak kamuoyunu bilgilendirerek, bu krizi çözmek mümkün olabilirdi. Ancak iki taraf da bundan uzak duruyor. Sadece imalar ve dokundurmalarla topu kamuoyuna atıyor. Açık söylemek gerekirse; Fatih hocanın bana yönelttiği ‘sen benden daha iyi biliyorsun’ sözlerini kabul edemiyorum. Çünkü iki taraf da net açıklamalar yapmadıkları için aslında benim ve diğer gazetecilerin bildikleri söylentiden ibaret. Umarım çok zorlu bir grupta, yaşadıklarımız, bizi daha çok etkileyip, durumumuzu daha kötüleştirmez. Yeni ve güzel başlangıç olur.

31 Ağustos 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Orta saha eksik‘’

Mehmet Topal ve Josef gibi iki ön stoperle oynamaya alışmış bir takım için 30. dakikada Kjaer’in oyundan atılması zor bir durum. 2 ön stoperle oynarken ‘çapa’ kullanmadan üç net orta sahayla oynamaya karar verdiğinizde iş zaten zorken... Hem de bu orta saha oyuncu havuzuyla.

Gerçi alışkanlık oluşturmak için de çok fazla bir sebep yok. Takım hemen hemen tamamen değişmiş. Lige girerken sadece hocası değil, oyun anlayışı da tamamen değişmiş bir ekip bu.

Fenerbahçe gibi büyük takımlar hazırlığını tam yapmadan, iyi çalışmadan lige girip bir de lige girerken hocasını değiştirince mevzunun zorluğu çok daha büyük oluyor. Üstüne en büyük gücü olan seyirciyi tribünlere çekemeyişini ekleyin. Geriye ne kalıyor ki!

Volkan&Emenike hariç...

Emenike 2 yıl önce vazgeçilmiş bir santrfor. Stoch daha önce. İkisi de sahada. Alper ise öndeki üçlünün solu hariç Fenerbahçe’de direkt pozisyonu yokken orta üçlüde rol alıyor.

Bu takımın ideal olduğunu kimse söyleyemez. Ancak Emenike ve Volkan hariç oyuncuların hiçbirinin işini yapmak konusunda az çaba harcadığını da kimse söyleyemez. Hemen herkes yüzde 100’le elinden gelen her şeyi fazlasıyla yaptı. Ancak Advocaat’ın kafasındaki bu oyun için net bir kalite eksiği var. Konu burada sıkışıyor.

2 transfer şart

Orta sahada kapalı bir savunmaya karşı Alper ve Ozan’la oynamak sıradan bir Anadolu takımının dahi aklına gelmez. Bu oyuncular zihinsel açıdan gelişmiş sanatçılara destek verecek isimler. Bu oyuncular ağır işçi. Bunlar beyin takımı değil. İkisi de Fenerbahçe’de oynarlar ve iş yapar. Ancak işi çözecek adam olamazlar. Verdikleri emek takdir edilesidir. Fakat dar alan savunmalarına karşı işi çözme konusunda parlak fikirler yaratamazlar.

Bu Pereira’nın da sıkıntısıydı, Advocaat’ın da sıkıntısı. Kjaer atılmasa Fenerbahçe bu maçı muhtemelen vermezdi. Ancak bir değil, 10 Kjaer olsa bu orta saha havuzuyla bu iş yürümez. Tüm diğer sorunlar çözülebilir fakat orta saha havuzuna iki 8 numara ya da bir 8 bir 10 transfer etmeden buradan çıkmak mümkün değil.

29 Ağustos 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Riekerink sorunu gördü‘’

Sağ bekte Sabri’nin sol açıkta Yasin’n oluşu Galatasaray’ı geçen haftadan çok daha kompakt bir takım yaptı. Sinan ve Bruma’yla; Carole ve Linnes’i tamamlamak Galatasaray’ı bir çıkmaza sokuyor.

Bu kanat 4’lüsü ve özellikle hücumcularıyla mecburen 4-3-3 mantığıyla oynamak zorunda kalıyorsunuz. Ancak orta 3’lü buna müsaade etmiyor. Tolga-Selçuk ve Sneijder’le bunu oynamak çok zor. Dün Sabri, Bruma’yı yakından destekleyince (sonra buraya Yasin geçti) iş kolaylaştı. Sinan’ın yerine Yasin’in forma bulması, 4-2-3-1’in temel mantığındaki içeri de dönerek oynayan hücumcuyu bulmasını sağladı.

Net bir hakimiyet

Akhisar’ın 3’üncü dakikada bulduğu golle geri yaşlanması da buna katkıda bulundu. ..Ve tabii özellikle Custodio’nun tanınmaz halde olması, müthiş bitkinliği, Soner’in de yumuşaklığıyla orta sahada Akhisar dirençten uzak olması da. Böylece Selçuk - Tolga ikilisi öndeki 4’lüyü arkadan çok iyi tamamladı. Galatasaray rakip alana yerleşti böylece. Net bir hakimiyet kurdu. Akhisar neredeyse hiç kontratak yapamadan öylece yaslandı.

Galatasaray bu hakimiyetin karşılığı olan net tehdit sayısını yakalamadı belki. Ama oyun hep ellerindeydi. Bu sene sıkça göreceğimiz belli olan Chedjou-Eren timi her rakibi her an tedirgin edecek bir silah.

Finali iyi yaptı, gol ise her yönüyle ilginç. Geçen seneki hemen her Akhisar-Galatasaray maçında mutlak en az bir sakarlık yapan (kendi kalesine gol ya da asist) Douglao’nun anlamsız top kaybıyla gelen Bruma kontratağı Galatasaray’ın ilk yarıdaki set oyununa en uyumsuz oyuncusunun en değerli işi yapmasına yol açtı. Sonra Carole’ün çok iyi servisinde finali yaptı.

Büyük kalite!

Galatasaray geçen haftadan çok daha iyiydi. Çünkü Riekerink, bu kanat 4’lüsüyle işin yürümeyeceğine çabuk ikna oldu. Ancak bu iyi oyun tamir etmesi gereken bir kaç şey olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Ha unutmadan! Fernando Muslera ve Rodallega’ya, ligimizde oldukları için her hafta teşekkür etmek gerekiyor. Büyük kalite...

28 Ağustos 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’En büyük şans ManU‘’

Grubun kaderini Manchester United’ın bu kupayı ne kadar önemsediği belirler. Eğer önemserlerse ve tam takımla maçlara çıkarlarsa, tam puanla bitirmeleri mümkün. Ancak muhtemelen böyle olmayacak. Özellikle Premier Lig fikstürü onların bu maçlara bakış açısını etkileyecek. Tamamen rezerv lig kadrosuyla dahi çıktıkları maçlar olacaktır. Bu da grup hesabını karmaşıklaştırıyor. Hangi maçta hangi kadroları kullanacakları grubun kaderini tamamen etkileyecek. Nitekim Fenerbahçe maçından 3 gün önce Liverpool, 3 gün sonra da Chelsea ile oynayacaklar. Bu, Mourinho’nun hem prestij açısından en önemli dönemeci, hem de ligdeki kaderini belirleyecek haftalardan biri. Fenerbahçe maçına İbrahimovic, Rooney, Pogba gibi isimlerle çıkarsa ben çok şaşırırım. Muhtemelen rezerv takımdan ya da çok sık forma bulamayan yedeklerden bir 11’le çıkacaktır. Bu da bizim başımıza gelebilecek en iyi şey olur.

Ajax’tan iyi değil

Feyenoord direkt futbol ekolünün temsilcilerinden. Geçen sene Fenerbahçe’nin çok zorlanmadan geçtiği Ajax’tan daha iyi değiller. Ancak Fenerbahçe’nin Pereira yönetiminde Avrupa’ya oldukça uygun bir kontrol oyunu oynadığını unutmamak gerekir. Bu oyun Bebek’e denk gelmemiş olsa Sarı-Lacivertlileri finale kadar götürebilirdi. Bu seneyse henüz oturmuş bir oyundan bahsetmek mümkün değil. Özellikle bu seviye için hiç de yabana atılmayacak bir orta sahaları olduğunu söyleyebiliriz. Toornstra, Berghuis, Elia ve tabii Kuyt gibi oyuncuları var. Nicolai Jorgensen’in de standart üstü bir forvet olduğunu söylemek mümkün. Ancak tekrar etmek gerekirse geçen seneki Ajax’tan iyi değiller.

Transfer gerekiyor

Her şey bir yana Fenerbahçe’nin kadrosunun hem lig hem de Avrupa açısından nasıl şekilleneceği en önemli konu. Orta sahada şu an için hem seviye hem de derinlik açısından bir eksiklik var. Salih ve Ozan benim güvendiğim, gelecekte Fenerbahçe’yi taşıyabileceğini düşündüğüm oyuncular. Ancak yaratımın bu iki oyuncuya yıkıldığı bir orta sahayla sezonun geçmesi mümkün değil. Buraya mutlak oyuncular alınması lazım. Eğer bu olmazsa rakiplerin önemi yok. Eğer kadro derinliği sağlanırsa da kağıt üzerinde bir Şampiyonlar Ligi grubu gibi görünen bu gruptan çıkmak sorun olmaz.

27 Ağustos 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tek silah Muslerafobi‘’

Galatasaray’ın oyunu, geçen senenin devamı. İkili mücadele kısırlığı, akından dönen topların toplanamayışı ve çok basit pas hataları devam ediyor. Tüm orta saha ve savunma direnci sadece iki oyuncunun Tolga ve Selçuk’un üzerinde. Süper Kupa maçında Linnes-Carole’ün savunma bekleri 25-30. metreleri merkez alan bir oyun oynadıkları için salt doğru durarak bir direnç sağladılar. Ancak evinizde Karabük’e karşı oynarken oyun merkeziniz 50-60. metrelerde olmalı.

Önde oyun için yeterli seviyede olamadılar. Karabük rahat paslarla çıktı, özellikle Galatasaray’ın sağından çok iyi geldiler. Dolayısıyla Galatasaray önce uzun geri koşular yapmak zorunda kaldı. Sonra ön taraf bunu yapamaz oldu. Ve takımın boyu uzadı.

Başkası olsa gol olmuştu

Karabük bu oyunda 1 pozisyon verip ilk yarıda 4 net pozisyon buldu. Ev sahibi savunma hiç direnemedi. İddiam o ki, Galatasaray’ın kalesinde Muslera değil başka bir kaleci olsa mutlak golü bulurlardı. Hayır Nando’nun alışık olduğumuz muhteşem kurtarışlar yapmasından değil, Muslerafobi’den.

Rakip hücumcular karşılarında Muslera’yı gördüklerinde sağlıklı vuruş yapamıyorlarlar. Bu bir gerçek. ‘Atamam’ endişesi o vuruşu yaptırmıyor. Messi’yle karşı karşıya kalan kalecinin ruh haline benzer bir durum bu. Ve bu durum Galatasaray savunmasının en büyük silahı. Dün Galatasaray’ı ayakta tutan buydu.

Bir gün o da sıkılır

Ve sadece bu, İgor Tudor’un saha kenarında büyük bir çabayla yekpare tuttuğu takımının da dakikalar geçtikçe geriye yaslanmasına yol açtı. Son saniyede de gol geldi. Eren’in ondan beklenen işi yapmasıyla.

Ancak şunu da söylemek lazım: Galatasaray’ın bu orta saha yapısından vazgeçmeden sağlıklı ve sürdürülebilir bir oyun kurması kolay değil. Bruma ve Sinan tek hamleli oyuncular ve orta sahada savunma özellikleri yok. Sneijder’i rahat ettirecek bir yapı da oluşamıyor dolayısıyla. Mutlak bir şekilde Senijder’in arkasındaki grubu üçlemek lazım. Selçuk ve Tolga’ya bir yardımcı ya da daha ötesi. Mesela Diarra... Artık Sneijder solda mı olur, yoksa diziliş 4-3-1-2’ye ya da

4-3-2-1’e mi döner bilmiyorum, ancak bu savunma ve hücum kanatlarıyla Selçuk ve Tolga’yı çatlatırsınız, Sneijder’i de kaybedersiniz. Ve bir gün Muslera da sıkılıverir.

23 Ağustos 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kıpırdayamadılar‘’

Fenerbahçe’nin oyun kalitesini belirleyen kendisinden ziyade rakipleri oluyor. Monaco, Grasshoppers ve Başakşehir birbirinden çok farklı üç takım. Aralarında en kompakt olanı Başakşehir, en yetenekli ama dağınık olanı Monaco, en dağınık ve yeteneksiz olanı ise Grasshoppers. Bu 3 takıma 3 farklı oyun oynadı Fenerbahçe. Bu farklı oyunların 3’lü ya da 4’lü savunma oynamakla alakası yok. 3. dakikada gelen golden sonra Başakşehir’in oyun merkezini geri çekip kendi ceza sahası önüne kurduğu savunmayla 30 metre takım boyuyla oynaması normal. Zaten o gol olmasa da çok farklı olmayacak. Önce ön alan presiyle Fenerbahçe’nin oyunu kurmasını engellemeye çalışacaklar. Gol bulabilirlerse ne âlâ, bulamasalar da bir süre sonra geri çekilip oyunun boyunu kendi yarı alanlarında kısaltacaklar. Peki bu iki oyundan ilkinde, yani ön alan baskısından, Alper-Emenike-Volkan’la, yani topu önde tutması, sırtı dönük oynaması mümkün olmayan bir üçlüyle çıkmak mümkün olabilir mi? Hayır.

Fenerbahçe rakibi tanımıyordu

Peki Başakşehir savunmada mesafeyi daralttığında bu dar alanda Emenike’yle hücum etmek mantıklı mı? O da hayır. Dick Advocaat’ın neredeyse flat center, 3’lü düz bir orta sahayla hem de bu hücum 3’lüsü varken kurduğu oyun Grasshoppers karşısında mantıklı olabilirdi. Ancak marka bir oyunları olan Türkiye’de herkesin tanıdığı Başakşehir karşısında öyle değil. Avcı Topal’la Salih ve Ozan’ın bağlantısını kesince, Fenerbahçe kıpırdayamadı. İşte bu rakibi tanımamanın dezavantajı.

Orta alan zayıf kaldı

Advocaat’ın Emre’nin kırmızı kartı sonrası hemen 4-4-2’ye dönmesi anlaşılabilir bir hamle, az da olsa gelen ortalara hiç tepki vermeyen Emenike’nin yanına 2 stoperin dikkatini dağıtacak Van Persie’yi oyuna sokmak da. Fakat burada da orta saha üretimi çok ama çok zayıf kaldı. Salih’ten 2 sene doğru düzgün top oynamadıktan sonra 3 günde bir hem de lider rolüyle Fenerbahçe’yi taşımasını beklemek, benim gibi onu çok beğenen birisi için bile şimdilik bir hayal belli ki. Topal-Ozan ve Salih her anlamda çok zayıf kaldılar. Topal’ın kırmızı kartı da bunun farkında olan tecrübeli bir oyuncunun sınırlarını fazla zorlamasından.

Advocaat’ın zamana ihtiyacı var

Dick Advocaat kuşkusuz iyi hoca. Ancak Türkiye’nin lig matematiğini anlaması normal olarak zaman alacak. Bu ne kadar sürecek ve orta sahaya kaç transfer isteyecek? İşte soru bu...

22 Ağustos 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI