Arama

Popüler aramalar

‘’Espor ne oldu? Unutuldu yine...‘’

Pandemi döneminin yıldızları arasında yer alan espor alanı, futbolun hayatımıza geri dönmesi ile yeniden gözden düştü. Esporu sadece oyun olarak ele almak da ayrı bir cahillik örneği olabilir. Oyun satışları arttı işte diyebilirsiniz ama espor sadece oyun satışları ile doğru orantılı bir çalışma değil ki!

Öncelikle esporun ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu işte para varmış hadi hep beraber bu işe atlıyoruz demek en büyük tehlike olsa gerek. Takım kurmak, strateji ile mücadele etmek, rakip analizi ve yazılımsal destek nedir bilmeden işin içine giren yöneticiler olduğunu görüyoruz. Futbola verilen arada ünlü sporcuların aralarında yaptıkları gösteri maçlarına bile espor alanında karşı karşıya geliyoruz dedik.

Ozaman bir esporcunun günde oynadığı 30-35 maçı görmezden gelerek sadece popüler diye 2-3 maç yapılanlara espor demek kabul edin ki doğru değil! Neyse zaten çok da uzun sürmeden unutulmaya yüz tuttu. Bir ara yeniden pandemi olursa espor alanı yükselişe geçti diye haberler yapabiliriz.

Bu konuda biz gazeteciler bile hatalıyız. Yeni bir alanı tanıtmaktan daha çok o dünyanın reklam cazibesine katılıyor ve haberlerden daha çok o renkli dünyaları okurlara ulaştırıyoruz. Bunun en güzel örneğini şu soru ile anlayabiliriz:

"Tanıdığınız en iyi esporcu kim?"

Bu sorunun yanıtını espor ile gerçek anlamda ilgilenenler dışında kimse veremez. Sadece 'Oyun oynayarak para kazanıyorlar' diye baktığımız bir sektörün sadece belli zamanlarda gündem olması açıkçası beni derinden etkiledi.

Biz bir futbol ülkesiyiz bunu inkar etmek büyük aptallık olur. Ancak benim itirazım sanki espor alanı doğru yönetiliyormuş gibi bir algı yaratılması. Daha alınacak çok yol, katedilecek daha çok organizasyon var. Espor alanı kazanmaya devam ediyor, her ne kadar unutuldu desek de bu işi canı gönülden yapan firmalar ve bireyler mevcut.

Farkında mısınız ama sınırsız bir dünya ile yaratabilecek genç nüfusumuz var. Yazılım desteğimiz var. İnternet altyapısı sorunumuz var ama Bakanlıkların yardımı ile çözülemeyecek cinsten değil. Arenalarımız, Gaming House'larımız var. Esporcu olmak isteyenler fazlasıyla mevcut ama bilin bakalım ne yok? Kurumsal liglerimiz henüz tam anlamıyla kurulmadı. Düzenli olarak devam eden ve en fazla göz önünde olan League of Legends Ligi... DOTA, CS:GO, ZULA oyunlarının turnuvaları da var ama göz önünde olması sınırlı zamanı geçmiyor!

Bir futbol değil ama artık sadece bilenlerin espor alanında ciddi işler yapmasını istiyorum. Damdan düşer gibi 'Espor inanılmaz bir potansiyele sahip' cümlesinin cidden bu iş ile ilgili olanlar için söylenmesini istiyorum. Espora ve oradaki yarışmacı sporcuların da yeterince yer almasını istiyorum. Kısaca esporu bilmek, bilgilendirmek ve tecrübeli insanlar tarafından yönetilmesini istiyorum.

08 Temmuz 2020, Çarşamba 13:26
YAZININ DEVAMI

‘’Obradovic sonrası çok zor olacak‘’

Fenerbahçe Beko'da dün itibari ile bir devir sona erdi. Zeljko Obradovic her ayrılık sürecinde yaptığı gibi bir yıl takım çalıştırmama kararı aldı ve 7 yıllık maceraya son verdiğini açıkladı. Duygusal veda sözleri sarı lacivertli ekip tarafından paylaşılırken, o 7 yıl boyunca neler yaptığı gözümden akıp gitti.

Avrupa basketbolunun veteran ve tartışmasız en başarılı koçu olan Obra, Fenerbahçe'deki serüveninde 11 kupa da sıkıştırdı. Ancak Sırp koç sadece kupa kazandığı için gönüllere taht kurmadı.

Bir basın mensubu tarafından imza töreninde "Basketbolun Mourinho'su olarak görülüyorsunuz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?" sorusuna Obradovic'in yanıtı kısa ve net olmuştu. Sırp koç, "My name ise Zeljko Obradovic" demişti. Bu açıklama bile ne denli büyük bir otoritenin Türk basketboluna geldiğinin belli etmişti.

Maç esnasında mola alıp, Kostas Sloukas'a "Sadece maçta değil, hayatınız boyunca ne yapacağınızı bana soracaksınız" sözü de uzun süre akıllardan çıkmayacak.

Başarıdan daha çok Fenerbahçe ve Türk basketboluna aşıladığı kültür her zaman özlenecek. Elbet güzel günlerin bir sonu olacaktı. Belki de aniden hiç beklenmedik şekilde olması şok etkisi yarattı ama Ülker Arena her zaman onun yuvası olacağı kesin. Yolların yeniden kesişmesi zor gibi.

Hangi takımda geri döneceği bilinmez ama Obradovic, Fenerbahçe için büyük bir kayıp. Unutulmamalı ki Türkiye'de geçirdiği süre de büyük bir kazançtı aslında. Başarı odaklı bir spor branşından yeniden canlanmayı yaratan bu dehaya şapka çıkartmak herkesin görevi.

Bu ayrılık ile ilgili çok söz söylenir ama Obra'ya ayrı bir kitap yazmak gerekir. Her satırında farklı bir noktada kendimizi buluruz. Farklı takımları tutan isimler de olsa her basketbolseverin bu ayrılık sonrası moralinin bozulduğunu görmek mümkün. Bunu da başarabilecek sayılı insanlardan olması Obra'yı özel kılıyor.

Zor seçim, zor günler

Obradovic artık resmi olarak gittiğine göre Fenerbahçe'yi zor günler bekliyor. Her kim gelirse gelsin, isterse Popovich gelsin takımın başına her zaman o gölgede çalışmak zorunda kalacak. Gündeme gelen isimlere baktığımızda da Fenerbahçe'nin işi çok zor olacak.

Taraftarların bir numarası Sarunas Jasikevicius, EuroLeague tecrübesi de olmasına rağmen, Obra ile hep yarış içinde gündeme gelecek. Taraftarlar kötü gidişatta bu kez inanmak yerine tepki göstermeye başlayacaklar. Obra'nın yıllardır yardımcılığını yapan ve yaz aylarında NBA takımlarında deneyim kazanan Erdem Can ise denklemdeki sürpriz diyebiliriz. Başarılı olmak onun kariyeri açısından bambaşka bir seviye olabilir ama şu an Fenerbahçe camiası kırılgan. Herhangi olumsuz durumu kaldırmak hiç kolay olmayacaktır.

Ertuğrul Erdoğan ismi ise Galatasaray apoleti nedeniyle hep kafalarda soru işareti bırakacaktır. Göreve gelmesi durumunda EuroLeague ayağı için de yetersiz bir seçim olması salonun boş kalmasına neden olabilir. Son olarak da Ufuk Sarıca ismi gündemde. A Milli Takım koçluğunu da yapan Sarıca ismi her ne kadar sempatik gelse de taraftarların gönlünü fethetmesi için çok fazla mesai harcaması lazım. Obra'nın gölgesi onu her zaman kovalayacak. Bunu unutmaması gerekirken, Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan finaller akla gelecektir. Obradovic'in oyun okumasının bir üstte olduğu Ufuk hocayı o seride alt etmişti.

Sözün kısası, her kim gelirse gelsin Obra ve gölgesi onu Fenerbahçe camiasında yakasını hiç bırakmayacak.

Bu şartlar altında başarılı olabiliyorsa, büyük saygı duymamız gerektiğini de unutmamak lazım.

24 Haziran 2020, Çarşamba 12:55
YAZININ DEVAMI

‘’Bir varmış, bir yokmuş Fenerbahçe!‘’

Turkish Airlines EuroLeague'in 25. maç döneminde temsilcilerimizden Fenerbahçe Beko, 4 önemli isminden yoksun İstanbul'a gelen Real Madrid'e 94-65 mağlup olarak adeta dağıldı.

Basketbolda yenmek, yenilmek her zaman sporun doğasında olan bir durumdur. Ancak Sarı-Lacivertli ekip de asıl sorun bu sezon görüldüğü gibi şu: Bu takımın yeniden yapılanmaya ihtiyacı var.

Taraftar yine bağrına basar, Obradovic sesleri yine inler salonda ama bitkin oyuncu görmek bu taraftarı daha da sinirlendirir!

Maç içerisinde de gördük ki, Kalinic ve Datome yerine bu sene farklı isimler olsa daha iyi bir sezon olabilirdi. Bu isimlerin artık Fenerbahçe için olumlu bir adımı yok! Özellikle Kalinic'in ezdiği toplar ve oyunda bu kadar süre alması Obradovic'i en çok eleştirdiğim noktalardan. Kenarda oyun düzeni içerisinde Nunnally varken, Ali Muhammed varken, sürekli bu ısrarı anlamak mümkün değil! Datome gerek kültürü gerekse de Fenerbahçe bağları ile kalplere adını zaten yazdırdı. Fakat İtalyan sanatçı için değişim hem kendisi için hem de Sarı Lacivertli kulüp için iyi olacaktır.

Real Madrid maçının son çeyreği sezonun özetinin daha kısa versiyonu gibi oldu. Rastgele hücumlar, kaybedilen toplar, boş turnikelerin bile laubali atılarak kaçırılması, savunma zaten evlere şenlik... Savunmada sert kalmak, rakibinin bir adım önüne geçmek bu sezon Fenerbahçe için kullanılmayan tabirler haline geldi.

Obradovic'in tercihleri tartışmalı

Obradovic'in yaptıkları yadsınamaz, hatta inkar edilirse bile büyük ihanet olur ama sezon başından itibaren eleştirilmesi gereken başlıca konular var. Oyun rotasyonunda güvenmediği oyuncular var. Kadro yapılanmasında baştan aşağı kendisi sorumlu olunca buradaki hata tecrübeli hocaya yazar.

Özgüven için basketbolda koç kavramı her zaman bir numaradır. Bu sezon en büyük eksiliği oldu bu Fenerbahçe'nin. Sırp hocanın bu konuda ciddi bir öz eleştiri yapması gerekiyor. Takımı maçlara hazırlarken bir şeylerin eksik olduğu gözle görülüyor. Ufak hatalar bazen maçların sonucunu tayin eder ama bu sezon Fenerbahçe'nin EuroLeague serüveninde küçük detaylar değil, gözle görülen büyük hatalar belirleyici oldu.

Fenerbahçe aşağıdaki takımları değil, yukarıdaki takımları yenerek play-off adına umutlu olmalıydı ama görünen o ki bu sene işleri çok zor. Durum bu iken Obradovic ve ekibinin Maurizio Gherardini önderliğinde bir araya gelerek yeni sezonun yapılanmasını gerçekleştirmeli. Fenerbahçe, benim ön görüm play-off yapamaz ama yaparsa da bu serüvenin Final Four ile sonuçlanması oldukça zor gibi! Bundan dolayı artık değişim zamanı denilmeli. Obradovic'in tecrübesinden asla Fenerbahçe yönetimi tereddtü etmemeli, ancak tecrübeli hocanın da artık değişimin geldiğini anlaması gerekiyor.

Masalın hikayesinin değişmesi gerek, ya da karakterlerin...

Masallardaki Fener ile gerçek Fener arasında o kadar büyük fark var ki... Real Madrid ile sahanda oynadığın bir maç öncesi taraftarın en büyük beklentisi pes etmeyen bir takımın parkede olması... Deplasmanda bile pes ettiğin anlar olur ama kendi sahanda özellikle yapabildiğine inandırdığın bir takımsa asla olmaz. Bir varmış bir yokmuş Fenerbahçe diyerek masala yeniden başlanmalı ve hikayenin yeniden yazılması için kan değişimi (oyuncu bazında) ŞART!

20 Şubat 2020, Perşembe 23:08
YAZININ DEVAMI

‘’Kobe'ye veda etmek mi? İmkansız‘’

Haber önüme düştüğünde ilk başta anlam vermekte o kadar zorlandım ki! Çeviriye bakıyorum, bir yandan tekrar okuyorum, Twitter'da 'Ara' kısmından yazılanlara bakıyorum...

Gönlüm el vermiyor bir türlü Kobe Bryant'ın ölmüş olabileceğine... Haberler artık beynimde doğrulanmaya başlayınca öyle duruldum ki, anlatmama gerek yok. Çoğu kişi benimle aynı düşünceyi o an yaşadı.

Black Mamba'yı anlatmak ya da onun spora, basketbola kattıklarını tartışmak önce ona haksızlık olur. Bir kahramandan bahsediyoruz öncelikler bunu bilmeliyiz. Belki çok duygusal bir giriş gibi gözükebilir bu söylediklerim, ancak oyun tarzı ve liderlik misyonu ile beni hep etkileyen birisi olmayı başarmıştır.

Sadece tanımadan bir kişiyi nasıl seversiniz?

İstanbul'a geldiğinde onu canlı bir şekilde izlemek ve onun insanlara nasıl yaklaştığını, o güleryüzünü görebilmek hayatımın en muazzam anıydı.

Çok müthiş bir insandan bahsetmiyoruz bu arada! Hırsı için arkadaşlarını parkede harcayabilen bir isimden bahsediyoruz. Zaten çevremizde müthiş insan tanımına uyan kim var ki! Buna en güzel örnek, Shaq'ın Lakers'tan ayrılması ve sonrasında yaşananları örnek gösterebiliriz.

Peki müthiş bir adam değilse nasıl kahraman olur benim için? Cevabı basit. Basketbolu sevdiren, öldüğünde düşüncelere sevk eden, yaptığı her hareketinde yanlış olduğunu bilsen de onu savunmana yol açan koca bir adam benim KAHRAMANIMDIR.

Basketbol oynarken de izlerken de o hep idol bir isim olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini hep alacak. Çok erken tarih oldu o sayfalarda yer alması ama 'Mamba Life' hep akıllarda olacak.

Zoru başarmak MJ'in ardından seninle mümkün oldu Kobe! Unutulmayacağını bilmene rağmen bizi izlerken iyi bir baba olduğunu kendine ne olur hatırlat. Gigi de bu hayatta olmasa bile en iyi basketbolcu ile aynı yerde. Veda etmek bile yazarken hiç bu kadar zor olmamıştı.

SENİN SAYENDE HEP GÜÇLÜ KALACAĞIZ...

28 Ocak 2020, Salı 00:56
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe'de guardlar rahatlayınca sayılar leblebi gibi geldi‘’

Fenerbahçe Beko'nun bu sezon EuroLeague'de kabus gibi geçen sezonunda Olympiakos deplasmanından galibiyetle dönmek bir hayli önemliydi. Obradovic'in öğrencileri 96 sayı atarak deplasmanda önemli ve kritik bir galibiyete imza attılar.

Bu maçı diğerlerinden ayıran etken nelerdi?

Fenerbahçe'de Thomas'ın oyun planına kısa sürede özellikle savunma kısmında alışması en önemli artı olarak gösterilebilir. Böyle olunca savunmada bir hayli yıpranan guard rotasyonu bu kez işini daha düzenli ve dengeli yapabildi.

Thomas'ın bir de hücumda yaptığı katkıya bakarsak, pick'leri doğru zamanda getirince ve birbirlerine alışmış, birbirlerini anlayan guardlarla oynarsan, sayı ve boş adamı bulmak her zaman daha da kolaylaşıyor. Bu kez pick and roll'ler tam olması gibi çalıştı. Bir de De Colo gibi şutör bir adamınız varsa zaten o hücumu sonlandırmamak imkansız bir hal alır. Ayrıca hücumda o kadar enerjik bir görüntü sergiledi ki Fenerbahçe hücum ribaundlarında hep guardların içeriye akın etmesi işi avantaja çeviren en önemli etkenlerdendi.

Khimki'den dolayı EuroLeague'e alışkın olan tecrübeli pivot, oyun akışında daha aktif rol aldıkça oyun şemasını daha çok Obra'ya göre ayarlayacak. Şu için gösterdikleri de umut vaadeden tarzda. Umarız bizi yanıltmaz ve Williams ile de uyumu her geçen gün arttıkça yeni bir Ekpe-Vesely ikilisi olabilirler.

Özellikle kendini heba etmeyen ve nefesini düzgün kontrol edebilen bir Sloukas her zaman Fenerbahçe'nin ihtiyacıdır. Olympiakos maçında da kendi vatanında bunu en güzel şekilde gösterdi.

Westermann'a ayrı bir parentez açmak gerekir. Herkesin ben de dahil olmak üzere sezon başından itibaren eleştirdiği isimlerin başında geliyor. Özellikle Zalgiris performansı hep bir ümitle bakmamızı sağlayan yanıydı. Kötü Fenerbahçe onun da eleştiriler anlamında ön planda olmasını sağladı. Olympiakos maçında ise sistem doğru bir şekilde işleyince nasıl yararlı bir oyuncu olabileceğini gösterdi. Savaşan ve kendine güvenen bir Westermann her zaman yan roller içerisinde verilebilecek en büyük katkıdır.

Bir maçla her şey düzeldi mi? Tabii ki hayır! Olympiakos maçının 3. ve 4. çeyrekleri yine taraftarlar adına nispeten hayal kırıklığı yarattı. Bunun da en büyük nedeni uzun rotasyonunun istenildiği gibi olmaması. Jan Vesely belirsiz bir sakatlık yaşıyor. Joffrey bir türlü uyum sağlayamadı. Ahmet de ilk 2 sezonunun çok gerisinde kalınca, elde kalan Derrick Williams ve yeni transfer Thomas oluyor. Obra'nın yine radikal kararlar alması gerekir. Ancak bu şekilde ileriye umutla bakmak daha doğru bir yaklaşım olur.

Fenerbahçe yeni yıla iyi başladı, dileğimiz her iki temsilcimizin de olduğu Final Four coşkusunu yeniden yaşamak. Anadolu Efes zaten bu hedefe en yakın olan takımlardan biri. Fenerbahçe'nin de bu potansiyeli var. Engellere takılmazsa umarız yeniden o heyecanı yaşarız.

03 Ocak 2020, Cuma 00:19
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe Beko rezalet ve daha fazlası!‘’

Fenerbahçe Beko'nun EuroLeague sezonu kabus olmaktan daha öte bir hal almaya başladı. Sezon başında birisine bu tabloyu söylesek çok ağır bir küfürle sizi oradan hemen uzaklaştırıp bir akıl hastanesine yatırırlar.

Önceden de dediğim gibi takım oyunlarında yenmek, yenilmek, gücünün yetmediğine farkla kaybetmek her zaman oyunun içinde olağan şeyler. Ancak Fenerbahçe Beko OLAĞANÜSTÜ yeteneklerini bu sezona saklamış gibi!

Şampiyonluk kazanan bir takım, neredeyse her sene Obra ile Final Four yapan rakiplerine o parkeyi dar eden takım, bir saniye bile ne yapacağını bilmeyen, her hücumda aksayan bir ekibe nasıl dönüştü? Bu sorunun cevabı yukarıda verdik sanırım: OLAĞANÜSTÜ YETENEKLER!

Obradovic'i eleştirme zamanı çoktan gelmiş de geçiyor bile demek Fenerbahçe Beko'nun bu sezon nasıl içler acısı bir durumda olduğunu gösterir. Ağır bir ifade içler acısı ama kadro olarak bakıldığın karşılığını alamıyorsan bu sözü söylemek gerekir. Gelelim Obradovic'in yapmadıklarına!

ASVEL deplasmanında bir Stimac vardı ki uzun rotasyonunda verdiği enerji ile takıma galibiyeti getiren isim oldu. Euroleague'in sonuncusu Zenit geliyor ve sahanda uzunların erken faul prbolemine girmiş sen bu isimleri kullanmıyorsun! Diğer bir eleştirim De Colo'yla ilgili! De Colo'nun ne kadar tehlikeli bir şutör olduğunu yedi cihan bilmesine rağmen, kısa rotasyonunda topu sürekli ona kullandırmak amacı neden? Oyun planı hazırlanırken, neden ona şut imkanı sağlayacak bir oyun çizilmez?

Fenerbahçe'de asıl sorunun bir de Datome ile Kalinic'in olduğunu düşünüyorum. İstatistik açısında her ne kadar olumlu olsalar da oyun anlamında tamamen geri plandalar ve her kırılma anında takımı geriye düşüren bir oyunu benimsemişler gibi... Acilen Fenerbahçe yönetiminin ikili ile yolları ayırıp başarıya aç ucuz maliyeti olan oyuncuları almalı. Sözleşmeleri var ama bir çözüm bulunmazsa bu sezonu çöpe atmayı kabulllenmeliler.

Bu eleştirilerimiz sadece EuroLeague düzeyinde değil. Fenerbahçe ligde de oldukça iyi durumda değil. Kendisinden güç dengesi olarak bir hayli küçük takımları yenmek bir meziyet değil. Senin rakibin Anadolu Efes ise sen ona göre oynmaka zorundasın. TOFAŞ, Daçka ve Karşıyaka bangır bangır play-off'a girecek. Eğer bu şekilde giderse Fenerbahçe'nin bu takımlara karşı serilerden başarı ile çıkmasına olanak yok!

Çözüm hep vardır, Obra gibi büyük bir coach'un bu işin içinden çıkabileceğine herkes inanıyordur buna en başta ben dahil! Anlaşılan o ki Obra da oyuncuların maç içerisindeki özgüvensizliklerin yakınıyor ama bunu sağlayacak olan yine kendisi! Ne taraftar, ne bizler, ne de kendi işine asla karıştırmadığı yönetim! Artık büyük bir Coach olduğunu gösterme zamanı Obradovic... Eleştirilere de takım bu haldeyken katlanmak zorundasın!

19 Aralık 2019, Perşembe 23:09
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe Beko play-off yapamaz!‘’

THY EuroLeague'in 14. maç döneminde Fenerbahçe Beko, OAKA'da tam istediği gibi bir ortamda maça çıktı. Tribünden çıt çıkmayan bir karşılaşmaya çıktı. Bu sezon beklentilerin aşağısında kalan Yunan temsilcisi Panathinaikos ile karşılaşan Obra'nın öğrencileri yine bir deplasmandan mağlup ayrıldı.

Fark atılır, farkla yenilen bir takım sahada olur...

Maçlar kaybedilir, kazanılır ama tepki vermek her zaman için Fenerbahçe taraftarının tek isteğidir. Bu sezon sakatlıklar, takım uyumu derken EuroLeague bir faciaya dönüşmek üzere...

Parasal mevzulara asla katılmayan biri olarak Fenerbahçe Beko'nun en başından beri eleştirilen yanı değişikliğe ihtyaç duymasıydı. Yönetim ve Obradovic ise bunun tam terisini düşündü. Takıma ek paket program olarak, Derrick Williams, Nando De Colo ve Leo Westermann'ı ekledi.

Aralarında tam motive şekilde gelen isim ise Williams olurken, süper yıldız De Colo sakatlığı nedeniyle tam anlamıyla takımdaki yerini bulamadı. Westermann ise tam anlamıyla yanlış bir karar olduğunu her defasında göstermeyi başardı.

Şimdi iddiama gelecek olursak, zirveye oynaması gerekirken bir hayli geride kalan Fenerbahçe'nin play-off oynamasının zor olduğunu savunuyorum. Bunun da nedenine gelirsek, bu sezon her takımın güç seviyesi anlamında birbirine en yakın ve en mücadeleci olduğu gerçeği!

Panathinaikos maçında bunun bir kez daha göze çarpan bir kaç detay sayesinde görmüş olduk. 30 saniye kala rakip ile Fenerbahçe arasında gidip gelen maçta benchte oturan Ali Muhammed'in gülerek bir konu hakkında arkadaşları ile konuşması oldu. Takım oyununda konsantrasyonun sıfır olduğunu gösterir bu da. Ayrıca son saniye De Colo'nun 3'lük atarken rakibin yaptığı faulü hakem vermedi. Verse Sarı Lacivertliler, maçı kazanıp yoluna devam edecek!

Ancak sorun şu bunun faul olduğuna inanan bir tane Fenerbahçeli yok ve buna itiraz eden bir oyuncu dahi hakemin etrafında dolanmadı. Hemen oyuncularla tokalşma yaşandı ve sahadan ayrıldılar.

O zaman akıllara gelen soru şu: Fenerbahçe enerji ve isyanını sahaya yanıstamayacaksa nasıl play-off yapma şansı olsun?

Obra'nın muhtemelen çözmesi gereken çok sorun var ama anlaşılan takım içinde disiplin konusunda da sorunlar olduğu aşikar. Rölanti ya da öylesine bir maç gözüyle bakılması bir basketbolsever olarak beni rahatsız etti.

18 Aralık 2019, Çarşamba 00:35
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe Beko'lu oyuncular bir vardı şimdi yok!‘’

Fenerbahçe Beko'nun bu sezon EuroLeague kabus olmaya devam ediyor. Mental açıdan bir takım olma olgusunu yaklayamayan Sarı Lacivertliler'de sorunlar tüm hızıyla devam etmesine rağmen bir reaksiyon verilmesi artık zor gibi duruyor.

Barcelona gibi güçlü bir rakiple bu sezon oynamak zor ama Fenerbahçe Beko'nun savaşmadan maçları vermesi eminim Obradovic kadar taraftarların da sabrını taşırmaya başladı. Oyunu yönlendirmek bir yana topu taşımak adına hiçbir plana sadık kalmak yok. Özgüven sorunu artık had safhaya çıkmış durumda. Obra önce kötü sözlerle takımı itmeye çalıştı olmadı. Sonra güzel sözlerle itmeye çalıştı yine olmadı. Ozaman sorun oyuncuların bir türlü kafalarında basketbol oynama ışığının olmaması!

Sloukas'ın kendisini toparlamaya ihtiyacı var desek de galiba onun buna niyeti yok gibi.

Vesely, sakatlık dönüşü herkesin sevincini kursağında bırakan bir oyun oynamaya devam ediyor. Onun ateşi çoktan sönmüş ve közleri yerlere dağılmış gibi.

Ahmet Düverioğlu, kararlığı dışında oyuna katkısı zaten olmayacağını bildiğimiz bir isim. Ancak yine o fiziğini kullanmamakta ısrarcı. Box out yapmak bile artık onun umrunda değilmiş gibi.

Joffrey Lauvergne pota altında ne kadar sıkı bir adam olduğunu her defasında gösteriyor. Onun da sorunu boyalı alandan uzaklaştıkça sıkı adamın, cılız adama dönüşmesi oluyor.

Melih Mahmutoğlu, Obra ile birlikte ne kadar gelişebeileceğini her defasında kanıtladı. Ancak kaptanın da eksi yanı top kullandığında ne kadar kötü bir guard olduğu. Milli Takım'da en azından bu sorunu ne kadar güzel aşabildiğinin esintilerini sunmuştu ama gelinen bu noktada artık sadece şutör bir yapıda olması gerektiği aşikar.

Kalinic, EuroLeague şampiyonluğunda onun yardımcı rolü farkı belirleyen ve kararlı bir takımın parçası nasıl olur tüm Avrupa'ya göstermişti. Ancak Kalinic de ne savunmada ne de hücumda olmayan isimlerin başında geliyor. Yardımcı rol olarak zaten katkı veremeyecekse aldığı rakamların bu kadar yüksek olması da gereksiz değil mi diye sormaları lazım adamlara!

Gigi Datome, yıllarca takımın hem entellektüel yüzü hem de sahadaki savaşçısı oldu. Ancak şu an tanınmaz haldenin bile yakınında değil. Evet kabul etmek lazım, yaşı var artık eskisi gibi değil ama bir reaksiyon ortaya koyamazsa iyi başlayan hikaye onun için kötü bir sona dönüşecek. Çok sevdiği Türkiye macerasında nefret edilmemesi için elinden geleni artık yapması lazım.

Tarık Biberovic, Obra'nın en önem verdiği genç oyuncuların başında geliyor. Hatta bazı basketbolseverler onu Bogdan Bogdanovic'e benzetiyorlar. Gerek fizik olarak gerekse de yüz yapısı ve soğukkanlılığı ile onu andırıyor. Ancak o da resmen takımın yeni savaşamayan haline uyum sağlamış gibi sadece topu kötü kullanan bir guard'dan öteye geçemedi. Aslında kötü günler onlar için büyük şansken genç oyuncunun bunu kullanamaması yazık!

Gördüğünüz gibi her oyuncu için bu sezon bol 'ancak'lı bir yazı yazabiliriz. Daha aklımıza gelmeyen niceleri vardır. Fenerbahçe Beko cidden bu kadar kötü mü, yoksa biz mi abartıyoruz diye sorguladığımızda Obra'nın Fenerbahçe'sinin neler yapabildiğini çok iyi biliyorum. Hatta biliyoruz. Yenilebilir bir takım hatta fark da yiyebilir ama sorun şu bu şekilde ASLA! Savaşmadan, özgüvensiz ve sahada ne oynadığı belli olmayan bir Fenerbahçe Beko geçtiğimiz sezonları çok çabuk unutmuş gibi duruyor.

Bu senaryo ne zaman düzelir bilinmez ama Fenerbahçe Beko'daki ANCAK'ların hemen yarın düzelmesi zor gibi duruyor. Eğer deplasman galibiyeti gelmezse de play-off umutları bu sene için rafa kalkabilir.

21 Kasım 2019, Perşembe 11:48
YAZININ DEVAMI