Arama

Popüler aramalar

‘’Antep 23. dakikadan sonra!!‘’

Gaziantepspor'un, daha karşılaşmanın ilk dakikalarda "maç sanki kaybedilmiş, bitiyormuş" gibi panikli bir şekilde maça başlamasını bir türlü çözemedim. İşte o panik anlarında araya atılan 3 topla Lua Lua, İlhan Parlak ve Ahmet ile Karabük gol pozisyonuna girip Antep kalesini yokladı. Panik üstüne yenilen gol olabilecek ataklar Gaziantepspor'u germeye yetti, ama ta ki 23. dakikaya kadar! Cenk'in arka arkaya iki şutu Waterman tarafında önlenince, Gaziantepspor maça psikolojikman yeniden başladı! İlk yarının bitimine doğru Medunjanin'in uzaktan şutu müthişti. Karabük ise Ahmet, İlhan Parlak ve Lua Lua ile özellikle sağ kanattan geliştirdikleri ataklarla Antep kalesini zaman zaman yokladılar. Direkler de dahil olmak üzere Serdar gole izin vermedi ve ilk yarı 0-0 bitti.

İkinci yarıda genç ama kısmetsiz yetenek Muhammed, topu frikikten bir direğe birde şutunu Waterman'a nişanladı ama Cenk, Serdar'ın soldan müthiş ortasını iyi değerlendirince golü atıp takımdaki stresi sona erdirdi. Gökhan Ünal, Sow takviyeleriyle Karabük kenar yönetimi oyunu daha öne yıkma düşüncesi olsa da Antep de kenar bindirmeleriyle Traore, defansta Stankevicius'un rakibin topunu kesici vuruşlarla engelledi. İlk golün asistini yapan Serdar, sol çaprazdan müthiş vurup farkı arttırınca Gaziantepspor da taraftarı da iyice rahatladı. Yeni transfer Milevski'nin aşırtma golü ile fark 3 oldu, maç da bitti.

Özellikle kadro yapısı olarak diğer takımlara göre eşit durumda olan Gaziantepspor'a bir ateş, bir kıvılcım gerekiyordu. Bu haftaya kadar galibiyeti olmayan Kırmızı - Siyahlılar, maç başındaki stresini de organize ataklarıyla bastırıp ligin ilk haftalarında flaş galibiyetlerle adını duyuran Karabükspor'u evinde yenip bu sezon ilki yaşadı, galibiyeti tattı. Kafalarındaki stresini de bitirdi..Yani Gaziantepspor yeni sezona 6. hafta başladı...

28 Eylül 2013, Cumartesi 21:00
YAZININ DEVAMI

‘’Mert ES'tirmedi‘’

İlk 25 dakikalık bölümde takımın düşüncesi kanatları fazla kullanmadan sol bekte çakılı oynayan Tarık, N’diaye ve Özgür ile yapılan arapaslarla Egemen’in adeta bire bir oynadığı Bienvenu’yü pozisyona sokmaktı. Bu bölümde başarsalar da gol çıkmadı. İlerleyen bölümlerde Kuyt-Emenike bağlantısını Akaminko kesmeye çalıştı. 31’de Bienvenu yakın mesafeden kafayı vurdu ama golü atamadı. Kaçan gol kulübesini de hareketlendirdi. Erkan 41’de soldan Gökhan’ı geçerek şutladı. Mert ayaklarıyla golü önledi. 44’de arka arkaya kapılan toplar Fenerbahçe ceza alanında sonuçsuz kalınca devre golsüz bitti. 50’de Meireles’i geçen Kamara’ın uzaktan şutunu Mert uçarak çeldi. Futbolun altın “atamayana atarlar” kuralı misali ceza alanında Tarık, Kuyt’ı engelleyemeyince Eskişehirspor sezonun ilk golünü yedi. Ertuğrul Sağlam 55’de Necati’yi oyuna alarak forveti güçlendirdi. 58’de golcü Necati sağdan Erkan’ın kaleye paralel gönderdiği topa yakın mesafeden vuramadı. 59’da Alper’in ceza alanında topu elle kesmesiyle verilen penaltıyı Necati kullandı, ama o da topu Mert’e nişanladı. Tarık ve Aytaç ikinci yarı sahada hiç görünürde yoklardı. 71’de Erkan yine Mert’i geçemedi. Sağlam, Aytaç’ın yerine Erkut’u oyuna alarak ikinci yarı sönen orta sahasına müdahale etti. 85’de Bienvenü’den seken topla buluşan Necati zoru yaptı ve karşısındaki kalenin üstüne topu auta attı. Boffin’in 89’da Sow ve Meireles’in peşpeşe şutlarını engellemesi “Mert varsa bende varım” dedirtti. ilk 7 haftası adeta cehennem fikstürü olan Eskişehirspor bu sezon Kadıköy’de ilk golünü yedi ve ilk mağlubiyetini aldı.

25 Ağustos 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Pele'nin intikamı...‘’

İki teknik adam için anlamlı ve duygusal bir maçtı. Bülent Uygun’lu Sivasspor, Şampiyonlar Ligi’ne kadar gitme, Rıza Çalımbay’lı Eskişehirspor ise yıllar sonra Süper Lig’de tutunarak adından söz ettirme başarısını göstermişti. Kader bu ya, şimdi karşı takımlarının hocaları... Bülent hoca Serdar’ı cezalı Burhan’ın yerine, Çalımbay ise Eneramo’yu yedeğe, Pedriel’i ilk onbirle sahaya çıkardı. 4-1-3-2 sistemiyle sahaya çıkan Es Es karşısında 4-1-4-1 sistemli Sivasspor’u buldu. Rıza Çalımbay ile geçmişte sıkıntı yaşayan, Ümit Karan’ın bunu hırsa dönüştürüp sahaya yansıtması daha ilk dakikalarda kendini gösterdi. Ancak ev sahibi ekibin iki kaleye de gol atmasıyla bir anda skor 1-1 oldu, Serdar sevindi, Diego yıkıldı! Erkan-Grosicki, Mehmet Yıldız-Sezer-Tello’nun takımları adına oyunda etkili olamamaları goller hariç ilk yarıda futbol için sahada bir aksiyon yaratmadı. 53’de önce Pedriel ve aynı pozisyonun devamında Kadir’in şutlarını Ivesa’nın çelmesi, Diego’nun kafasını Ziya’nın çizgiden çıkarması bir anda oyunu renklendirdi. İki takımın da gol isteği vardı. Rıza Çalımbay, Mehmet’in yanına Eneramo ve Kamanan’ı da oyuna alarak üç forvetle “Ya hep ya hiç” mantığını açıkça sahaya yansıttı. 68’den sonra maç adam adama markaja döndü... Doğa-Erman, Diego-Eneramo, Ümit-Navratil, Volkan-Mehmet Yıldız adeta birbirlerine yapıştılar. Hocalar son hamlelerini taraftar da takımları lehine şarkılara maçın son dakikalarında başladıysa da 78. dakika itibariyle “Al gülüm ver gülüm” misali top kaptırmalar, isabetsiz şutlar gol getirmedi. Eneramo ve Mehmet’in kaçırdıkları Sivas’ın kısmetsizliğiydi. Son dakikada serbest vuruşta topu “Sen atacaksın, ben atacağım” kavgası yapan Sezer ve Pele herkesi güldürdü. Ama Pele haklıydı, serbest vuruştan golü attı. Maçı da, eski hocasını da bitirdi...

19 Şubat 2011, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bursa'nın Miller keyfi!‘’

Ertuğrul Sağlam’ın, Sercan ve Volkan’ı kenarda oturtup, yeni transfer Miller’la maça başlaması, Turgay’ı sağda, Ozan’ı solda kullanması, göbeği Batalla’ya teslim etmesi ve sahaya 3-4-1-2 düzeninde çıkması, inat mı yoksa taktik mi diye düşündürdü bizleri... Taktikmiş.

Daha 2. dakika dolmadan Ozan’ın bulunduğu kanatta yapılan iki top kaybı ve arkasından 9. dakikada Sabri’nin çaprazdan şutunu İvankov’un çıkarması, Bursaspor’u diriltti. İskoçya’dan yeni transfer Miller’a göre, bu gece Britanya Adası’yla Bursa’nın tek benzerliği havanın soğuk olmasıydı. Attığı gol, topu elle mi düzeltti yoksa ofsayt mıydı tartışılır ama Galatasaray’ı bitirdi.

Stepanov’un ara sıra Yekta’ya top kaptırmasıyla Galatasaray’ın atakları oluştu ama sonuç çıkmadı. Vederson’un füzesi, takımına 3 puanı daha ilk yarı bitmeden getirmişti.

İkinci yarıda, Galatasaray’ın Stancu’yu alıp Yeşil-Beyazlılar’ı sıkıştırmaya yönelik çabaları da sonuç vermeyince bu sefer devreye yine Sağlam Hoca girdi. Volkan ve Sercan’ı oyuna alan Ertuğrul Hoca, zaten hakem düdüğü çalmadan maçı bitirmişti. Bursaspor, ikinciliğine yakışır bir oyunla Galatasaray’ı kendi evinde yendi ve şampiyonluk yolunda, büyük engeli daha aşmanın mutluluğunu yaşadı.

Bir sözüm de hakem Yıldırım’a.. Culio’nun Batalla’yı ceza sahasına girerken düşürmesine devam diyorsa, Servet’in Miller’a attığı dirsekleri görmüyorsa, ben bu maçı çok iyi yönettiğini söyleyemem.

Gelelim Galatasaray’a... Ligin telafisi olmayan haftalarında 45 metreden gol yiyorsa, takım kaptanı olarak çıkan Ayhan, biri itirazdan biri faulden kendini attırıyorsa, “Fenerbahçe’den kaptık” dedikleri Kazım 5 metreden golü atamıyorsa, koskoca Galatasaray’ın durumu bu sene için vahim demektir.

30 Ocak 2011, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Komisyoncu Vural!‘’

Güzel şehir, Eskişehir. Şehir planlamasıyla, Anadolu ve Osmangazi Üniversiteleri’nin öğrencilerinin verdiği hareketle, güzel bir şehir. Ancak stada geldiğimiz zaman, bu kadar güzel bir yerin, bu kadar kötü bir stadı olamaz diyoruz. Işıklar kandil gibi. Tribünler her sene birbirine ek yapılmış ve daha önemlisi taraftarları hep eskiden kalma sahte düşünceleri silememiş gibi. 1995-96 sezonunda Eskişehirspor’un Teknik Direktörü Yılmaz Vural... Takımı o kuruyor, sonra o takım küme düşüyor. Eskişehirspor taraftarlarının düşüncesi şu; takımı o batırdı, getirdiği oyunculardan komisyon aldı. Dünkü maçta Kocaelispor’un hocası Yılmaz Vural’a öfke dinmedi. ‘Komisyoncu Vural, hırsız Vural’ tezahüratlarına, çok üzüldüm. Neyse maça gelelim...
Rıza Çalımbay’ın cezalı olması nedeniyle takımı yöneten yardımcı Bülent Albayrak’ın kenardaki hırsı beni memnun etti. Çünkü artık Türk Futbolu’nun yeni hocalara ihtiyacı var, ama eskilerinin de değerini bilmek gerek. Herkes, İvesa’nın boyuna takmış: 2.05. ‘Kaleci olur mu bundan’ diyorlar. Ama 13 ve 36. dakikalardaki Taner ile girdiği pozisyonlarda golü önlemesi, kalitesini gösterdi. Hakem Abdullah Yılmaz, pozisyonları yakın takip etti ancak 44’te Semavi’nin Youla’ya yaptığı, 47’de ise Tutoriç’in Sezgin’e yaptığı faulleri görmedi, bana göre sarı kartlıktı. Hele Tutoriç 47’de sarı görseydi, 49’da gördüğü ikinci sarı karttan oyun dışında kalabilirdi. Eskişehirsporlu Serdar Özbayraktar’ı çok beğendim. Sonlara doğru oyundan düştü ancak sağ kanattan getirdiği toplarla, forvet hattını besledi.
Bir lafımda Serdar Kulbilge’ye. 81’de sakatlanıyorsun, 3 dakika sahada yatıyorsun. 90. dakikaya kadar ise ağır hareketlerde bulunuyorsun. Golü yedikten sonra da bir o yana, bir bu yana uçuyorsun. Hani başın dönüyordu ? Milli Takıma yükselmiş bu değerli kalecimize, bu hareketleri yakıştıramadım.

06 Ekim 2008, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI