‘’Efsaneden saygılarla!‘’
Atletizmde yeni bir çağ başlatan Jamaikalı sprinter Usain Bolt pistlere veda etti. Bireyseldeki son yarışını cumartesi gecesi, 70 bin kişilik Londra Olimpiyat Stadı’nda 100 metre finaliyle yapan Bolt, alkışlarla uğurlandı. 30 yaşındaki atlet için yarış istediği gibi sonuçlanmadı. Justin Gatlin’e geçilen Bolt kapanışı altın değil de bronzla yapsa da zaten bugüne kadar, kırdığı dünya rekorları, olimpiyat ve dünya şampiyonasında elde ettiği madalyalar tarihe geçmesine ve adını literatüre altın harflerle yazdırmasına yetti de arttı bile...
Dünya rekorları bıraktı!
Tüm dünya onu, 22 yaşındayken katıldığı 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda 100 ve 200 metrede dünya rekoru kırıp, şampiyon olmasıyla tanıdı... Efsane o günden bugüne üstüne koyarak ilerledi. 2012 Lonra Olimpiyatı’ndan sonra, 2016 Rio’yu da boş geçmedi. 100 ve 200 metrede şampiyonluk unvanını koruyan Usain Bolt, üst üste 3. kez duble yaparak, bunu başaran ilk atlet olarak tarihe geçti. Dünya Şampiyonası’nda 2011 Daegu’daki yanlış çıkış yapmasının dışında 100 metrede 3 kez, 200 metrede 4 kez zirvede yer aldı. Bolt, ayrıca 100 metrede 9.58, 200 metrede de 19.19 gibi kırılması çok zor olan iki dünya rekorunu da gerisinde bırakmış oldu.
Artık unutulmazlar arasında...
‘Rüzgarın oğlu’ lakabını alan Bolt sadece başarılarıyla değil, uzun boyuna göre bu kadar hızlı koşması imkansız olduğu için, fizik kurallarını alt-üst eden adam olarak değerlendirildi. Yarış öncesi ve sonrasında kendine özgü hareketleriyle sempati kazanan Bolt’un tüm yarışlarda rakiplerine fark attıktan sonra sağına soluna bakarak finişi geçip, poz vermesi de şimdiden unutulmazlar arasına girdi. Tam 10 yıl boyunca bize müthiş heyecan yaşattığın için teşekkürler Bolt... Bu arada efsane resim olarak son yarışını 4x100’de cumartesi koşacak. Hatice Yücel
‘’Rüzgarın kızı‘’
Dünya Yıldızlar Şampiyonası’nda 100 metrede altın madalya kazanarak tarih yazan ve Türkiye’nin gururu olan 17’lik Mizgin Ay’ın başarısı aslında çok önceden ‘Geliyorum’ demişti. Derecesi bir tarafa hayat öyküsüyle de dikkat çeken milli atleti herkes yeni tanıdı. Ancak öz eleştiri yapmak gerek; Türkiye’de amatör branşlarda başarı gelmeden maalesef kimsenin ilgisini çekmiyor böyle hikayeler!..
Muhsin hoca ve Beypazarı!
Batman’dan 15 yıl önce mevsimlik işçi olarak Ankara’nın Beypazarı İlçesi’ne yerleşen 7 çocuklu ailenin 2 kızından biri; Mizgin Ay... Lise çağına kadar da ev ekonomisine katkı olsun diye hafta sonları tarlada çalışıyor, hatta atletizmle tanıştığında bile belli bir süre tarladaki işine devam ediyor. Dönüm noktasını ise 2010’da antrenör Muhsin Soysal’ın onu keşfetmesiyle yaşıyor. Başta hem atletizm hem tarlada çalışmak yoruyor yeni sporcuyu ve bu durum kış aylarında hastalanmasına neden oluyor. Bunun üzerine Muhsin hoca, Beypazarı Kaymakamlığı’nı ve belediyeyi devreye sokarak aileye maddi destek sağlıyor.
2014’te hiç geçilemedi ..
Ve tamamen atletizmde kanalize olan Ay, 2014’te patlama yaparak (100m, 200m, 300m, 400m) katıldığı tüm yarışları rekor kırıp kazanıyor, hiç geçilmediği için de ‘Rüzgarın kızı’ lakabını alıyor. Tabii federasyonun da gözünden kaçmayan Mizgin Ay’la bu noktaya kadar geliniyor. Son 2 yıldır profesyonel olan milli atlet, tarihi dünya şampiyonluğu kazandığı 100 metrede 29 Türkiye rekoru kırdı, 400 metrede 14 yıllık rekoru tarihe gömdü. Tabii bunlar bu kısa süreye sığdırdıkları... 2020 Tokyo Oyunları’nı hedefleyen ve Fenerbahçe’nin sporcusu olan Mizgin Ay, 100 metreden sonra bugün yarı final koşacağı 200 metreyi de kazanarak duble yapmanın peşinde... Yolun hep açık olsun ‘Rüzgarın Kızı’.
‘’Periler'den kötü son!‘’
Türk kadın basketbolunun önemli isimlerinden Nevriye Yılmaz’ın formasını emekliye ayırmasıyla birlikte A Milli Takım yeni bir yapılanmaya gitmiş ve ilk büyük sınavını da 2017 Avrupa Şampiyonası’nda verecekti. Tarihi başarılara imza atmış coach Ekrem Memnun ve ekibi kısa sürede takımı en iyi şekilde şampiyonaya hazırladı. Bu süreçte de Potanın Perileri hedeflendiği gibi, şampiyonada grubunu namağlup lider bitirdi ve Play-Off oynamadan adını direkt çeyrek finale yazdırdı.
Ay-Yıldızlılar için buraya kadar her şey muhteşem gitmişti ancak Yunanistan maçı, madalya umudumuzu suya düşürdü. Millilerimiz yarı final yolunda, Yunanistan’a karşı hayalkırıklığı yaratan bir oyun sergileyerek 29 sayı farkla 84-55 yenildi.
Pota altına top indiremedik
Şampiyonın en çok üçlük kullanan takımı Yunanistan’a karşı kızlarımız biraz tutuk başlasa da savunmasını oturtunca işler rayına girdi. Hücumda da Işıl ve Tuğçe’nin sayılarıyla ilk çeyrek 15-10 lehimize bitti. 2. çeyreğin başında pota altında Hollingsworth’ü iyi kullanmaya devam Potanın Perileri, dış şutlarda da Olcay ve Işıl’la üçlükler buldu ve fark 10 sayıya çıktı: 22-12. Ancak Yunanistan 8-0’lık seriyle cevap verdi ve devreyi 36-30 üstün geçti.
Zaten bu da sonun başlangıcı oldu. İkinci yarıda pota altını top indiremeyen, hücumda da boş dönmeye başlayınca, iyice ritmini kaybeden ve savunmada hiçbir şey yapmayan millilerimiz rakibi karşısındaki ribaunt ve asist üstünlüğünü de kaybetti. Müthiş top çeviren Yunanistan son bölüme 57-40 önde girdi. 4. çeyrekte Yunanistan dış şutlarla farkı daha da açarak sahadan galip ayrıldı.
‘’En büyük Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe sezonun en büyük iki kupası; Euroleague ile Süper Ligi müzesine taşımayı başardı. Kanarya bu iki kupayı alana kadar da inanılması güç bir başarı grafiği çizdi. Normal sezonu (28-2) lider bitirdi, Play- Off’larda (9-0) hiç kaybetmedi, 2017’de ligde oynadığı tüm maçlarını kazadı, 30 maçlık yenilmezlik serisini de sürdürdü. Bununla da bitmedi... Fenerbahçe sezonu, Avrupa Ligi’nde 35 (23-12), Süper Lig’de 39 (37-2) ve Türkiye Kupası’nda 1 maç (1-1) olmak üzere sezonu 75 maçla kapattı. Bu 75 maçtan 15’ini kaybeden Sarı-Lacivertliler yüzde 82’lik galibiyet oranıyla müthiş bir ortalama yakaladı. Çifte kupaların ardındaki bu başarı tablosu ister istemez, haklı zaferleri de getirdi...
14 sayıdan geldiler
Final serisine gelecek olursak... Fenerbahçe ile Beşiktaş ilk kez bu seviyede karşı karşıya gelmişti. Coach Ufuk Sarıca’yla bambaşka bir havaya giren ve müthiş bir sezon yakalayan Siyah-Beyazlılar, güçlü rakibi karşısında, finaldeki 4 maçta da inanılmaz bir direnç gösterdi. Ancak kadro derinliği, tecrübe farkı ve basit hatalar belirleyici oldu. Akatlar’daki 4. maçta bitime 2 dakika kala, Beşiktaş 14 sayı farkı yakalamıştı (75-69) ancak yorgunluk ve üst üste yapılan hatalar silsilesi, uyumayan Fenerbahçe’nin 44 saniyede 10- 0’lık seri yakalamasını sağladı ve karşılaşma uzatmaya gitti: 84-84. Uzatmada da Obra ve askerleri işi uzatmadan, kupayı getiren galibiyeti aldı: 94-98.
‘’Fener yolu yarıladı‘’
Final serisinin ilk maçında Beşiktaş’a karşı ilk çeyrekte 10 sayı geriye düşen Fenerbahçe, ikinci karşılaşmaya daha iyi bir başlangıç yaptı. Sarı-Lacivertliler özellikle savunmada daha etkiliydi, 3. dakikada skoru 4-1 yaptı. Ancak Beşiktaş çabuk toparladı, rakibinin sert savunmasına karşın dış şutlarda isabet bulunca 7’de skoru dengeledi: 10-10. Bu bölümde 5’te 0 üçlükle oynayan Fenerbahçe hücumdan boş dönmeye başlayınca, Beşiktaş ilk çeyreği 19-17 üstü geçti. Skorun sürekli el değiştirdiği ve farkın hiç açılmadığı 2. çeyrekte de müthiş çekişmesi devam etti. Fenerbahçe bu bölümde Bogdanovic’ten büyük skor katkısı alırken Beşiktaş hücum ribauntlarını (5) sayıya çevirdi ve Strawberry-Thompson’ın isabetli dış şutlarıyla 19’da denge bozulmadı: 34-34. Kalan 1 dakikada ise, karşılıklı gelen sayılar sonunda ev sahibi devreyi 39-36 galip tamamladı.
Beşiktaş’ın çabası yetmedi
Fenerbahçe ikinci yarıya Dixon, Bogdanovic ve Vesely’nin sayılarıyla müthiş bir giriş yaptı, 27. dakikada skoru 49-38’e taşıdı. Ancak Beşiktaş pes etmedi ve nöbetçi şutör Erkan Veyseloğlu 2 dakika içinde attığı 7 sayıyla takımını oyunun içinde tuttu ve 3. çeyrek Kanarya’nın 58-49 lehine bitti. Siyah- Beyazlılarr üç çeyrek sonunda ribauntlarda rakibine üstünlük kursa da (22/30) yaptığı 6 top kaybı hanesine skor olarak yazılınca bu bölüme geride tamamladı. 4. çeyrekte Beşiktaş’ın tüm geri dönüş çabaları, Fenerbahçe’nin hücum gücü karşısında yetersiz kaldı. Sloukas, Bogdanovic, Dixon ve Kalinic’le adeta rakip potayı dış şut bombardımanına tutan Fenerbahçe, 37’de çift hanelere çıkardığı farkı (63-51) koruyarak zafere gitti: 83-74.Fbe
‘’İlk raunt Fenerbahçe'nin‘’
Süper Lig tarihinde finalde ilk kez kozlarını paylaşan Fenerbahçe-Beşiktaş Sompo Japan serisi müthiş bir çekişmeyle başladı. İki takım da adına yakışır bir oyun ortaya koydu. Euroleague şampiyonu Fenerbahçe’nin en büyük handikabı, rehavet olacaktı -ki ilk çeyrekte bunu hissettirdi- ancak çabuk toparlandı. Coach Ufuk Sarıca yönetimindeki Kara Kartal ise, bu sezonki başarılı performansının tesadüf olmadığını, güçlü rakibini bir hayli zorlayarak gösterdi. Nitekim, son dakikaya kadar mücadelenin düşmendiği serinin açılış maçını Fenerbahçe 75-69 kazanıp, 1-0 üstünlük sağladı.
Kalinic’in üçlüğü işi bitirdi
Maçın başında Beşiktaş etkili savunmayla, ritmini bulmakta zorlanan ve 5’te 0 üçlük atan Fenerbahçe karşısında farkı çift haneli sayılara çıkardı: 8-19. Ancak Vesely’nin smacı sonrası toparlanan ev sahibi 10-3’lük seriyle ilk çeyreği 18-22 geride kapattı. Pota altında Stimac’ı çok iyi kullanan Beşiktaş hiç oyundan kopmadı ancak yavaş yavaş kendini bulan Fenerbahçe Dixon’ın arda arda gelen üçlükleriyle eşitliği buldu (28-28) ve Vesely ile rüzgarını arkasına alarak devreyi 43-33 üstün kapattı. Üçüncü çeyrekte Fenerbahçe’ye potayı göstermeyen Beşiktaş, 29. dakikada maça beraberliği getirdi: 49-49. Fenerbahçe, final periyoduna 52-49 önde girdi. Son bölümde ise büyük çekişme yaşandı. Weems ile Sloukas’ın karşılıklı basketleri sonrası son 5 dakikaya Fenerbahçe’nin 63-61’lik üstünlüğüyle girildi. Kalinic ’ten gelen üçlük de maçın galibini belirledi: 6 7-63 yaptı. Bu dakikadan sonra hata yapmayan Fenerbahçe Dixon ve Udoh’un da katkısıyla Beşiktaş’ın geri dönmesine izin vermeyen Sarı- Lacivertliler zafere gitti.
‘’Avrupa'nın 1 numarası!‘’
Efsane coach Zeljko Obradovic'in Fenerbahçe'nin başına geçmesiyle başlayan Avrupa yolundaki şampiyonluk serüveni sonunda mutlu sonla bitti, tabii şimdilik... Obra ve Askerleri, 3. Final-Four'da Euroleague'nin en büyüğu olmayı başardı ve Türk basketboluna tarihi yaşattı. Sarı-Lacivertliler, önce Real Madrid'i safdışı bıraktı ardından da Olympiakos'u yine müthiş bir basketbolla (80-64) geçip, Avrupa'nın 1 numaralı kupasını ilk kez Türkiye'ye ve kulübün müzesine taşıdı.
Kalinic'ten 5 dakikada 9 sayı
Real Madrid maçında olduğu gibi, Fenerbahçe, Olympiakos'a karşı da Udoh'un asisti ve Vesely'nin smacıyla mücadele giriş yaptı. Obra'nın öğrencileri yine müthiş savunmasıyla Olympiakos'a üst üste top kayıpları yaptırdı ve hücumda da faturayı Dixon, Kalinic'in üçlükleriyle kesti: 13-6. Görev adamı Kalinic bu çeyrekte bir harikaydı. 5 dakika içinde atışlarda yüzde yüzle oynarken, 9 sayı ve 2 ribaunt üretti. Bir de Bogdanovic'in üçlükleriyle ilk çeyrek 26-18 lehimize bitti.
Bogdanovic'im bu kez eli titremedi
İkinci çeyreğe iyi başlayan Olympiakos Green, Waters ve Milutinov'la etkili oldu ve 14'te farkı 4'e indirdi: 29-25. Fenerbahçe bu bölümün ilk 4 dakikasında sadece Nunnally ve Datome'nin serbest atışlarıyla 3 sayı bulurken, Olympiakos 7 sayı attı. Ancak hücumda sıkıntı yaşayan takımını Bogdanovic kurtardı. 2016'daki CSKA Moskova finalinde gözlerimizin aradığı Bogdanovic aradan geçen süreçte yeteneğinin üstüne tecrübeyi de ekleyince, kritik anlarda hiç eli titremeden Olymipakos potasını bombardmana tuttu, isabetli dış şutlarıyla takımına sok üretti, rakibinin farkı kapatmasına engel oldu: 34-25. Ancak 3. faulü alması Fenerbahçe'yi sıkıntıya soksa da devreye giren Dixon'la Kanarya ikinci yarıyı da 39-34 üstün geçti.
Serbest atışlar kilit nokta
3.çeyrekte Mantzaris'in üçlükleriyle oyunun içinde kalan Olympiakos 23'te skoru 44-40'a getirdi. Bu bölümde büyük önem kazanan serbest atışlar, bu bölümün kilit noktasıydı... Fenerbahçe 21 sayının 8'ini serbest atıştan ve 9'unu da üçlükten buldu. 26.dakikadn sonra Sloukas'ın üçlüklerine Datome'nin de skorer oyunu eklenince Sarı-Lacivertliler farkı yeniden açtı: 60-46.
Udoh'tan üst üste bloklar
Bir de Udoh potasına duvar ördü. Önce Spanolis'i blokladı ancak Fenerbahçe bu hücumu değerlendiremedi ve Olympiakos tam Papanikolau'yla sayıya giderken Udoh bir kez daha potayı göstermedi ve maçtaki 5.bloğunu yaptı. Temsilcimiz son bölüme 60-48 üstün girdi. Olympiakos oyuncuları moralleri bozulsa da pes etmedi ve tüm imkanlarıyla saldırmaya devam etti ancak bu yeterli olmadı. Çünkü Obra ve askerleri şampiyonluğa artık çok yaklaşmıştı ve son 10 dakikada bunu kaybetmeye hiç niyetleri yoktu. Bu kez Datome atışlarıyla skora katkı yapmaya başladı. Olympiakos 1 attıkça, Fenerbahçe 3 attı ve ister istemez fark da arttı, 35'te skor 70-54'e geldi. Son noktayı da Bogdanovic'in üst üste gelen isabetli şutları oldu ve Fenerbahçe 80-64'le maçı kazanıp, kupayı havaya kaldırdı.
‘’Kazanmaya inanmış takımların finali‘’
Yüksek bütçeli ve birçok yıldızı kadrosunda barındıran kulüplerden çok, takım ruhu içine işlemiş, kazanmaya inanmış takımlar daha tehlikeli oluyor. Son yıllarda buna örnek gösterilecek ekiplerin başında da Olympiakos geliyor...
Hiç bir zaman kupa favorisi gösterilmediler, 2012’de Kirilenko’lu CSKA’yı yıktılar ardından 2013’te aynı başarıyı tekrarladılar. Ve bu sezona kadar da istikrarlı olarak hep zirveye oynadılar. Tabii ki Spanoulis’in performansı başarıda büyük etken ancak öncelik takım olmak ve takım halinde tecrübe kazanmaktan geçiyor.
Fenerbahçe de Obra önderliğinde bu basamakları tek tek çıktı ve bu sezon tam kıvamını buldu. Evet... İyi bir bütçesi var ancak birlik olmabilmek başka bir şey...
Onlar da bunu başardı. Real Madrid’e göre Fenerbahçe’nin Olympiakos karşısında bu nedenle işi biraz daha zor olacak. Çünkü karşımızda hiç oyundan kopmayan birbirinin eksiğini kapatan oyunculardan oluşan bir rakip var. Ancak taraftar avantajı, Obra faktörü ve şampiyonluğa inanmış bir Fenerbahçe, türk basketboluna tarih yazdırır.









































