Arama

Popüler aramalar

‘’İşi zor!‘’

Fenerbahçe’nin çözmesi gereken hayli sorunu var, ne yazık ki. Bu sorunların en başında da Sayın Aziz Yıldırım’ın artık günün gerçeklerine cevap veremeyen yöneticilik anlayışından bir an önce kurtulmak geliyor. Kadro mühendisliği felaket. Kendisi itiraf etti; Van Persie müzmin sakat. Fernandao zaten sakat. Peki, iddialı şekilde şampiyonluk vaadinde bulunan bir başkanın gerekli takviyeleri zamanında yapması gerekmez mi?

Başka sorunları da var maalesef Fenerbahçe’nin. Misal, Volkan Demirel’in zihinsel sorunu var ve dolayısıyla konsantre olamıyor yeterince. Zaafın böylesi de defans oyuncularından başlayarak takımın tamamını olumsuz yönde etkiliyor. Koca Fenerbahçe eğer 4 maçta kalesinde 8 gol görüyorsa, sorunu sadece kadro yetersizliğine bağlamak da biraz insafsızlık olur bence.
Defansın solunda İsmail’i tercih ediyor kaç maçtır Sayın Aykut Kocaman. Saygı duyuyorum şüphesiz. Ama oyunun iki yönüne de aksıyor İsmail maalesef. Clıchy’in Adebayor’a attırdığı golün öncesini anımsatırım size. Fransız sol bek adeta meydanı boş buldu İsmail’in performansından dolayı.

Tabii, şu da bir başka gerçek;bu görüntünün tüm faturasını tek, tek oyunculara kesmek bir acımasızlık olur kanımca.Çünkü, kendisini paralamayan oyuncusu yok neredeyse Fenerbahçe’nin. Hem de oyunun tamamında. Yediği ilk golü gözünüzün önüne getirin. O kadar oyuncuyla kalenizi savunurken öyle bir golü yemek olsa, olsa uyum ve organize olma sorunuyla açıklanabilir ancak.
Ve en hazini kalitesinin kıyısına ulaşamıyor sarı lacivertli futbolcuların tamamına yakını. Demek ki, benimsenen oyun anlayışı ve takımın psikolojisi üzerinde ciddi şekilde düşünmek gerekiyor kanımca.

O halde onu bunu suçlamadan sorunu makro düzeyde ele alıp incelemek, doğru tanıyı koymak ve ona uygun tedavi yöntemlerini benimsemek lazım. Aksi durumda işin zorluk derecesi devasa boyutlara ulaşacak ne yazık ki.

09 Eylül 2017, Cumartesi 23:20
YAZININ DEVAMI

‘’Sorulacak soru çok!‘’

Gerçeği söylemek gerekirse şansız bir fikstürü var Fenerbahçe’nin. Omurgası tam oluşamadığı gibi iskeleti de bozuldu. Defansın lideri ve sigortası Kjaer’in ayrılması büyük dezavantaj. Yetmedi, Volkan Demirel kariyerindeki en büyük formsuzluğu yaşıyor. Ama bütün bu olumsuzluklar bile Fenerbahçe’nin oynadığı olumsuz futbolu gerekçelendirmeye yetmiyor. Dolayısıyla sorulacak çok soru var.

Genel kanı odur ki, Çubuklu forma’yı giyen her futbolcu hocasının kendisinden ne istediğini anlar ve onları sahada gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa onu yapar. Keza Fenerbahçe teknik direktörü de futbolcusundan neler isteyeceğini ve bu isteğini oyuncusuna anlatmasını bilir her halde. Yani bu olumsuz görüntünün nedeni iletişim ve sorumsuzluk olamaz.

O zaman sorun nerede? Kalite ve yetenek deseniz, o da yeterince ikna edici değil. Zira Fenerbahçe’nin kadrosu nereden baksanız Vardar’ınkini beşe, altıya katlar, öyle değil mi?
Ve unutmayın, bu kadrodaki futbolcuların büyük çoğunluğu ulusal takımlarının formasını sürekli giyen oyuncular.

Diyelim ki, sorun kadronun kalitesinde. O zaman neden gerekli takviyeleri yapmadınız? Yada kalitenizin yetersizliğini bildiğiniz halde neden şampiyonluk vaad ederek beklentileri o denli yükseltiyorsunuz?

Tabi sorulacak başka sorular da var. Misal, Aziz Bey, Sayın Kocaman ikinci kez görevi kabul ettiğinde “Hocam, Fernandao sakat, RVP ise müzmin sakat. Maalesef bizi kandırmışlar. Dolayısıyla istediğin bir santrafor varsa hemen o futbolcuyu transfer edip hazırlık kampına yetiştirelim” dedi mi veya demesi gerekmez miydi?

Taraftara da sorum var; Ya arkadaş, üç sezondur en çok kazanan futbolcu olarak yan gelip yatan RVP’yi her fırsatta alkışlıyorsun da yirmili yaşlarının başındaki Ozan Tufan’dan neden şefkat ve hoşgörünün zerresini esirgiyorsun.

Sayın Aykut Kocaman’a sorumla yazımı sonlandırayım; Hocam, müzmin sakat Van Persie’ye duyduğunuz güveni, tanıdığınız krediyi, verdiğiniz süreyi neden Salih Uçan’dan esirgiyorsunuz? Ondaki yeteneği görüp, çok daha genç yaşta onu Fenerbahçe’ye transfer ettiren ve her fırsatta ta o zamanlarda formayı veren siz değil miydiniz?

31 Ağustos 2017, Perşembe 19:35
YAZININ DEVAMI

‘’Boy aynası lazım!‘’

Fenerbahçe büyük düş kırıklığı yarattı bu sezonun başında. Yıllar sonra ilk defa bu kadar erken veda etti Avrupa’ya. Ligin ilk iki haftasında sadece 2 puan topladığını da biliyorsunuz zaten. Dünyanın sonu değil elbette, futbolun içinde olan şeyler bunlar. Ama sorun bu değil. Sorun, 9 kişi kalan rakipten bile tırsmak, skor üretememek ve iki stoperinizin böyle bir maçı sarı kartla tamamlaması. Yeniden göreve gelirken Sayın Aykut Kocaman’ın övgüye boğduğu futbolcuların büyük çoğunluğunun hocalarını tekzip ederek oynamalarında sorun.

Ozan Tufan şu takımda her zaman oynar. Çünkü gerekli (yani yararlı) futbolcudur. Yeter ki, kilolarına veda etsin ve tribünler onunla ilgili önyargısından kurtulsun. Mehmet Topal saygı duyduğum bir kişilik. Ama artık Fenerbahçe’de oynayamaz, en azından şu haliyle. Hasan Ali, Dirar ve diğerleri için de söylenecekler var. Ama koca Fenerbahçe, ilk yarıda tek şut çekmeden, rakibin kendi kalesine attığı golle öne geçiyorsa, durup düşünmek ve faturayı sadece futbolculara kesmemek lazım.

Şampiyonluğa oynuyor Fenerbahçe, ama Soldado doğru dürüst gol bölgelerinde topla buluşamıyor. Giuliano problem çözmek makamında, ama rakip kalenin kıyısında tutulmuyor. Defans bloğunda ise ne uyum ne de iletişim var.

Rakip 9 kişi, skor üstünlüğüne sahipsin, ama hala topa dan dun vuruyorsun, ayağındaki topu rakibe atıyorsun, organize olamıyorsun. Her halde bütün bu olup biteni yetenek ve kapasite yoksulluğuyla açıklayamayız, öyle değil mi? Sonuçta bu çocukların büyük bölümü kendi ulusal takımlarında sürekli oynayan futbolcular.

O halde sorun başka. Sayın Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman dahil, her kesin şöyle bir boy aynasının karşısına geçip kendilerini gözden geçirmesi, tercihleriyle misyonları arasındaki bu büyük çelişkiyi adam akıllı analiz etmeleri gerekiyor. Hem de hemen.

28 Ağustos 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hiç yakışmadı!‘’

Skor üretmek ve amacınıza ulaşmak için top sizde olacak, bu tartışılmaz. İyi de yüzde altmışa varan bir oranla topa sahipsiniz, ama üretemiyorsunuz işte. Çünkü top sizdeyken oyunun merkezinde ve forvet arkasında futbol zekasına sahip yetenekli oyuncu. hatta oyuncularınız olacak. Bu hayati eksikliğinize organize olmak sorunu da ulanınca işiniz ya Allah’a ya da rakibin büyük hatalarına kalıyor maalesef.

Mehmet artık ciddi şekilde düşüşte. RVP “püf” dense rüzgarda uçuşan sarı yaprağa dönüşüyor. Ozan’ın hem özgüven hem de kilo sorunu var. Dirar ve Alper’in devamlılık sorun devam ediyor.
En önemlisi “kilit” konumundaki oyuncular maçın önemli bölümünde kayıplara karışıyor. Dolayısıyla top kayıpları hat safhaya varıyor, takım oyununun kıyısına varılamıyor. Takım oyunu vasatı bulamayınca, iş bireysel başarıya kalıyor. Maalesef, şu anda bu takımı şimdilik Valbuena dışında bir tık yukarı çekecek ikinci futbolcu yok. Takım savunması konusunda ise “Köy takımı” denilen şu Vardar’ın bile gerisinde Fenerbahçe.

Tamam yeni takım, yeni hoca, yeni bir oyun anlayışı. Eyvallah. Zamana ihtiyaç var, ona da tamam. Ancak, bütün bunların da ötesinde sorunu sarı lacivertlilerin.

Çünkü Sayın Aykut Kocaman da dahil tepeden tırnağa kendisini, oyun anlayışını, kadro mühendisliğini gözden geçirmek zorunluluğu var Fenerbahçe’nin.

Düşünün, skor üretmek zorunluluğu söz konusu ve dakika 80 ama Ozan Tufan serseri şut çekiyor.

Sonuçta maalesef iki maçta da kaybederek Avrupa kupalarına veda ediyor Fenerbahçe. Benden söylemesi, eğer ciddi özeleştiri yapılıp gerekli önlemler alınmazsa, bu gidişat lige de yansır.

24 Ağustos 2017, Perşembe 23:15
YAZININ DEVAMI

‘’Hazır değil!‘’

Evet, maalesef hazır değil Fenerbahçe. Oyuncularla da sınırlı üstelik bu hazır olmama durumu. Zira teknik heyeti de kapsıyor bu olumsuzluk.Üst düzey bir takıma yakışmayan zaaf ve eksiği çok anlayacağınız Fenerbahçe’nin. Ama,en büyük zaafı birinci bölgedeki yetersizlik ve dikkatsizliktir bence. Bunun yanına konsantrasyon eksikliğini de koydunuz mu, Burak’tan o gölü yemenin nedeni kendiliğinden ortaya çıkıyor zaten.

Aykut Kocaman’ı bazen anlayamıyorum.Van Persie’nin bir türlü kalitesine yakışanı yapamamasının kendisinden kaynaklanan nedenleri var… Eyvallah..Yaşlı, müzmin sakat ve dolayısıyla da maç ve kondisyon sorunu var. Ama, tek neden bu değil ki. Misal,orta sahadan gereken kalite ve sayıda pas da alamıyor Hollandalı yıldız.

Peki, bu durumda Gıulıano kenarda otururken RVP’yi oynatmanın esprisi ne Tanrı aşkına? Üretken değil şu haliyle ve vasatı bile bulamıyor iki sezondur. O halde bu ısrar neden?

Orta sahasın yeterince üretememesi problem tabi. Ama defanstaki zafiyeti de az değil hani Fenerbahçe’nin. Dolayısıyla bu zafiyeti giderebilmenin olmazsa olmazı haline geliyor oyunun merkezindeki kaliteyi yukarı çekmek. Yani, Gıulıano ve hatta Aatıf şart artık bu Fenerbahçe’ye. Hele de Diar bu kadar yetersizken bu haliyle.

Fenerbahçe’nin yediği ikinci gol de savunmanın yetersizliğinin eseri. Roman, resmen rakibine pas verdi. Bütün bunlar da kadro mühendisliğindeki zafiyete götürüyor bizi. Kjaer’i satarken o bölgede doğacak kocaman boşluğu ve yetersizliği görememek başka türlü açıklanmaz her halde.

21 Ağustos 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tuş oldu‘’

Çok ağır oynuyor Fenerbahçe. Tellal çağırarak pas yapıyor neredeyse. Ayağında top bulunan arkadaşına pas opsiyonu yaratması gerekenler ise sabah uykusundan yeni uyanmışçasına mahmur, maalesef. Tabii o zaman da doğru oyunu oynayamıyorsunuz doğal olarak. Kameni bile topu oyuna sokarken çoğunlukla uzağa vurmayı tercih etti, eliyle topu oyuna dahil etmek yerine. İşin özü, Kjaer’siz savunmanın geriden oyun kurma gücü ve yeteneği dibe vurmuş yazık ki.

Aykut Kocaman rotasyona gitti dün akşam. Neustader değil Mehmet Topal, Volkan Demirel değil Kameni, Isla değil Şener Özbayraklı sahadaydı. Ama bu rotasyondan beklediği avantajı elde edemediği gibi Roman’ı da arar hale geldi, Mehmet’in performansından ötürü. Çünkü, Fenerbahçe’nin yediği o komik ikinci gol Mehmet Topal’ın eseriydi.

Tamam, eğer Ahmethan gününde olsaydı belki daha maçın ilk çeyreğinde 2 farkla öne geçerdi Fenerbahçe. Tecrübe bu kadar önemli işte. Yetenek doğuştandır ama ne yazık ki, yaşanmadan elde edilmiyor tecrübe. İyi de koca Fenerbahçe’nin Üsküp’te tuş olmasının faturasını gencecik Ahmethan’a mı çıkartalım yani? Hayır, bu büyük insafsızlık olur.

Her bölgede omurga sorunu var Fenerbahçe’nin. Valbuena’ya mahkum şimdilik koca takım. Alper bile kendi standartından uzak kaldı (asıl yerinde oynamadığı için olsa gerek) maçın tamamında. Savunmada ise Skrtel tek başına kaldı çoğunlukla. Yetişebileceği her yere yetişse de maalesef yediğimiz ilk golde ayağı kaydı, zeminin azizliğine uğradığı için.

Gerçeği söylemek gerekirse eksiği çok Fenerbahçe’nin. Ama yine de bu denli organizasyon yoksulu olmamalı Sarı Lacivertliler. Bireysel oynayan var, yer tutma sorunu var, akın sonuçlandırma beceriksizliği var, fizik-güç sorunu var, konsantrasyon sorunu var. Dolayısıyla üretim ve takım savunması sorunu var. Eh, bu kadar sorununuz olursa, tuş olursunuz doğal olarak.

18 Ağustos 2017, Cuma 00:15
YAZININ DEVAMI

‘’Takımın kimyasını bozuyor‘’

Daha önce de altını çizmiştim; Fenerbahçe’nin R. Van Persie’ye güvenerek uzun vadeli plan yapması Rus ruletidir. Gerçekten de çok yazık. Hem verilen paraya, hem duyulan güvene, hem de onunla harcanan zamana. Ve iddia ediyorum, bu aşamadan sonra dopingli sahaya çıksa bile, asla eski RVP’yi sahada göremezsiniz. Sayın Aykut Kocaman da artık bu acı gerçeği kabullenmek zorundadır.
İsmail Köybaşı’nın ilk on birde sahaya çıkması öyle pek de yadırganacak bir tercih değil. Çünkü Hasan Ali’ye göre daha atletik ve daha teknik. 5. dakikada Alper’e attırdığı gol de bunun kanıtıdır bence.
Ve lakin Fenerbahçe’nin en önemli zaafı Volkan Demirel’dir bana kalırsa. Öyle topları ağlarıyla kucaklaştırıyor ki, rakipler bile gözlerine inanamıyor. Kanıtı mı; Göztepe’nin dün akşamki ilk golü.
Volkan’ın yediği o gol bence sadece rakibi motive etmedi, bir o kadar da Fenerbahçe’nin kimyasını bozdu. Bu da doğal olarak Fenerbahçeli futbolcuları endişelendiriyor, onların performansını olumsuz yönde etkiliyor.
Göztepe her şeyiyle ”Yeni” bir takım. Süper Lig’de 14 yıl sonra yer alıyor. Hocası ve ilk on birde yer alan 10 futbolcusu da yeni. Bütün bunlara rağmen, (hem de seyircisinden yoksunken) şampiyonluğun en önemli namzetlerinden biri olan Fenerbahçe’yle (gollü olarak) berabere kalmak kıymetlidir bence.
Dolayısıyla İzmir’imizin Süper Lig’deki tek temsilcisi GÖZ- GÖZ sabrı hak ediyor ve kesinlikle ihtiyacı olan zaman Tamer Tuna ve öğrencilerine tanınmalıdır.
Tabii, bütün bunların ötesinde Futbol Federasyonuna da söylenecek şeyler var. Yahu, koca İzmir’in yıllar sonra bir takımı Süper Lig’de ilk maçına çıkıyor, ama seyircisiz. Süper Kupa maçındaki olaylardan ötürü Beşiktaş’a verilen ceza kadar bu da insanları üzüyor ne yazık ki.
Tanrı aşkına, artık eksik, yanlış ve yetersizliklerinizin faturasını günahsızlara kesmeyin, n’olur.

13 Ağustos 2017, Pazar 00:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yolu açık olsun!‘’

Peşinen söylemek isterim ki, taraftar Ozan Tufan konusunda biraz peşin hükümlü davranıyor. Oysa, zamana ve sabra ihtiyacı var ve sanırım bunu da hak eden kumaş ve yeteneği genç futbolcunun. Çünkü sanıldığı kadar kolay değil büyük kulüplerde bir futbolcunun “Ha” deyince kapasitesine ulaşması. Unutulmasın, Tarık Daşgün, Ortega, Halil İbrahim, Maldonado, Krasiç ve daha nice yıldız ve yıldız adayı futbolcu kalitesinin kıyısına ulaşamayan performanslar sergilediler Fenerbahçe’de.

Ahmethan hücum preste harikaydı oyunda kaldığı sürece. Ama takım savunmasına katkısı daha da alkışlıktı bence. Hasan Ali ve Şener’in iyi niyetlerine de profesyonellik anlayışlarına da saygı duyuyorum. Fakat önemli hedefleri olan bir takımda olsa olsa kulübede bulunacak oyuncular olabilirler ancak. Özellikle Şener atak sonuçlandırmakta çok yetersiz kalıyor ve takım sırf onun yüzünden geriye koşmalarını ikiye katlamak zorunda kalıyor.

Oysa futbol, özünde nerede, ne zaman ne yapacağını bilmek, pozisyon almakta ehil olmak demektir. Tabii, oyun ve takım disiplinine de uyma koşuluyla.
Misal, Ahmethan özellikle baskı yenilen anların tamamında savunmanın en önemli aktörlerinden biri oldu. Yetmedi, hücumda da en yıpratıcı oyuncusu oldu Fenerbahçe’nin.
İşin özeti şu; eksiği var Fenerbahçe’nin. Ama daha ligi başlamadan, liginde ikinci haftayı iki galibiyetle geride bırakmış Sturm Graz gibi hazır bir takımı elemek de en hafifinden alkışı hak ediyor. Hem de aşırı sertliğe göz yuman İngiliz hakeme rağmen.

Şüphesiz, dün akşamın en güzel fotoğraflarından biri de sarı lacivertli taraftarı nihayet tribünleri doldurmasıydı. Tek başına bu faktör bile Aykut Kocaman faktörü ve katkısının Fenerbahçe adına yeni sezonda ne denli değerli olduğunu anlatıyor bence. Ne diyelim, yolu açık olsun.

03 Ağustos 2017, Perşembe 23:05
YAZININ DEVAMI