‘’Derbi gibi‘’
Bir tarafta şampiyonluğu için sadece 9 puana ihtiyacı kalmış bir Fenerbahçe. Diğer tarafta ise şampiyonluk trenini kaçırmış, devler ligine direk biletin peşinde bir Galatasaray. Beraberliğin bile Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna matematik katkı yapacağı bu 90 dakika; sarı-kırmızılı ekip için çok daha fazla şeyler ifade ediyordu. Mancini’nin hatta yönetimin geleceği açısından kazanım önem taşıyor,bir anlamda bu maç Galatasaray için sezon finali olarak anılıyordu.Nitekim Cim-Bom,kadro yapısına,yeteneklerine,inancına ve tarihine yakışan bir şekilde maçı almasını bildi. Şampiyonluk şarkıları söyleyen rakibine yenilgiyi tattırdı.
Galatasaray oyuna tüm bu öngörüleri destekleyen bir görüntüde çıktı. Baskılı,mücadeleci ve isteyen bir takım. Taraftarı da arkasına alan sarı-kırmızılılar golü de erken buldular.Mancini’nin derbiye çıkardığı kadro bence sahaya sürebileceği en iyi onbirdi.Sahada diziliş ve forma paylaşımı dışında maç başlayınca gördük ki sarı-kırmızılı oyuncular bu maçın onlar için ne ifade ettiğinin bilincinde mücadele ettiler.Melo-Sneijder-Selçuk-Hakan-Semih oyuna girdikten sonra Sabri bu zorlu virajda oyunlarıyla öne çıktılar.Galatasaray ilk yarı boyunca önemli gol şansları yakaladı. Drogba’nın bir şutu direkten döndü.Burak final paslarda ve vuruşlarda zayıf kaldı.İlk yarının bir kırılma anı da Emre Belözoğlu’nun atılması oldu.Öfke kontrolünü bu maçta da yapamayan Emre atılarak takımını yalnız bıraktı.
İkinci yarıda Galatasaray’ı eksik Fenerbahçe önünde daha baskılı ve etkili bekleyenler yanıldı. Sarı-kırmızılı oyuncular yan toplarla rakibin zayıf anını bekleyen boksör gibi dolaşıp durdular.Bu yarıda Burak çok önemli bir fırsatı Volkan’a çarptırdı.Fenerbahçe 90 dakika boyunca rakip kalede tek bir pozisyona giremedi.Kaleyi bulan tek şutu bile yoktu.
Hakem Bülent Yıldırım kartlarıyla derbi ateşini söndürmeye çabaladı. İkinci sarılarını her iki taraf için de kullanmadığı pozisyonlar oldu.Melo’yu ilk yarıda atabilirdi.Brezilyalı oyuncunun atılırken gördüğü kart gereksizdi. Bu sezon üçüncü(!) Galatasaray-Fenerbahçe karşılaması yöneten Yıldırım maçı idare etmeye çalıştı.
Gelelim Selçuk İnan’a.İki yıldır takımın orta sahasını sırtında taşıyan,iki şampiyonluğun mimarlarından bu oyuncuya taraftarın tepkisini anlamak mümkün değil.Orta sahada oyunun merkezinde top dağıtımını doğru bir şekilde yapan ve atılan golün başlangıcında imzası olan Selçuk’u bir topu oyuna geç soktu diye idam etmek ne kadar doğru.Hem de böyle bir derbi gecesinde. Galatasaray taraftarına kulaklarını dedikodulara kapayıp, söylentilerden etkilenmeden; değerlerine sahip çıkmak yakışır.
‘’Rüzgar ve Melo‘’
Deplasman fakiri Cim-Bom,Chelsea maçı sonrası Arena’da Kayseri’ye vuruldu, hafta içinde Bursa ile oynadığı kupa maçında 2-0’ı, 2-2 yaparak hayal kırıklığı yarattı.Önce Avrupa, ardından lig,son olarak da kupada yara alan Galatasaray’da kazan kaynamaya başladı. Ligde umutları tam anlamıyla tüketmemek, en azından Beşiktaş’ın kaybettiği haftada tekrar 2. sıraya yükselebilmek ve de önümüzdeki hafta oynanacak Fenerbahçe maçı için moral depolamak adına Konya maçı önem taşıyordu. Yönetim de elden birer birer giden hedefleri tekrar canlandırmak adına hafta içinde Florya’ya demir attı. Terim’i gönderdikten sonra futbol yönetimine atanmayan kalmadı. Kurumsallık söylemleri çöpe gitti, Ünal Aysal’ın profesyonellerinin yerini yöneticiler aldı. Tüm bunlar takımı ne yönde etkileyecekti? Bu sorunun yanıtı bulacağı zorlu 90 dakikanın perde arkası böyleydi. Ancak sahnede değişen bir şey olmadı. Kan kaybı devam etti. Galatasaray puan kayıplarına bir yenisi daha eklerken şampiyonluk şansını büyük ölçüde yitirdi. Çok şans yakaladı ama bunları değerlendiremeyince yine hüsran geldi.
Konya karşısında, sarı –kırmızılı ekip Melo ve Drogba’dan yoksun çıktı sahaya.Savunmada bana göre en doğru dörtlü,Eboue-Semih-Hakan ve Alex yer aldı.Onların önünde emekçi Selçuk sağda,Yekta ve Ceyhun merkezde Sneijder solda başladı. Galatasaray önceki deplasman oyunlarına oranla daha arzulu göründü, daha fazla çalıştı ama rakibi karşısında etkili olamadı. Bunda rüzgara karşı oynamanın da etkisi vardı belki ama orta saha Melo’nun eksikliğini bağırıyordu. İlk yarının kayda değer tek pozisyonu Umut’un pasında İtandje ile burun buruna gelen Sneijder harcadı. Bunun dışında kaleyi sıyıran iki frikik vardı. Galatasaray’ın pozisyon fakiri kalması; sahasından çıkarken rüzgara karşı topu ısrarla havaya dikerek oynamasından da kaynaklandı. İkinci yarıda Galatasaray sırtında rüzgarla daha çok yokladı rakip kaleyi.Sneijder,Berk İsmail ve Burak çok kritik fırsatları cömertçe harcadılar. Mancini’nin Berk ve Hayroviç değişiklikleri belki hocanın gençleştirme politikasına uygun düştü ama Galatasaray’ın gecesini kurtaracak seviyede değildi. 85. dakikada Burak Yılmaz’ın bombası direkte patlayınca maçın kaderi belli oldu. Konyaspor’da Djalma,Hleb,Hasan Kabze ve bence de gol tanrısı Gekas gibi klas isimlerle maçı domine etmeye çabaladı.Rakibinin adı altında ezilmedi.
Mancini, oyuna dokunuşlarında yetersiz kaldığı gibi ilginçliklere de imza atmaya devam etti. Hayrovic’le birlikte ünlü mektubunu yine yazdı. Hakemin oyunu bitirmek için fırsat kolladığı anlarda ise Ontivero’yu oyuna almaya çabalaması saç baş yolduracak cinsten bir hamleydi. Belki İtalyan hoca kronometre tutmuyor, belki de saati yok..Ancak yanında da Tugay dahil bir çok yardımcısı ve kurumsal yapının atadığı Ujfalusi var. Ama belki de onların hocayı uyaracak cesareti yok!
‘’G.Saray duruyor !‘’
Chelsea karşısında Galatasaray’ın aldığı sonuçtan çok,oynadığı isteksiz ve etkisiz futbolu konuşuldu.Londra’da tüm istatistikler dibe vururken,uçakta dedikodular ve çekişmeler tavan yaptı.Medyaya yansıyanlar içerde kazanın kaynadığını belgeliyor.Yönetim hem statta hem de uçakta yer kavgası yaparken,Florya da elbette duyduklarından etkileniyor. Bu ruh halindeki Galatasaray’ın Avrupa’ya veda sonrasında kağıt üstünde bulabileceği en rahat rakiplerden biri vardı karşısında.Ama kağıdın üstünün çimin üstünde geçmediği gerçeği dün gece bir kez daha belgelendi.
Mancini meşhur mektubunun ilk bölümünü maçtan önce yazdı. Yabancı makasını Chedjou,Eboue ve Drogba için kullandı.Londra’dan geç gelen Drogba’nın adele ağrıları nedeniyle dinlenmeye alınması haberi kimseye inandırıcı gelmedi.Bu tercih Burak’ı hücumda tek forvet bıraktı.4’lü defansın önünde Selçuk,Melo,Ceyhun yer alırken sağ kanatta Hayroviç,solda ise Sneijder görev yaptı.
Bu düzen ve tercihlerde Galatasaray’ın Arena futbolunun coşkusu da ortada yoktu.İlk 45 dakika sıkıntılı geçti.Hayroviç sağ kanatta tank gibi dolaştı durdu,çok top kaybı yaptı.Sneijder etkisiz,Selçuk istekli ama yetersiz göründü. İlk yarının ilk gol şansını Kayseri Mouche ile harcadı. Ardından Burak Yılmaz’ın altı pastan Sinan Bolat’ın baldırıyla kurtardığı pozisyon ise Galatasaray adına tek heyecan veren andı.Melo’nun çabası sadece sarı kart görmesine yetti.Haftalardır kart sınırında dolaşan Brezilya’lı cezalı duruma düşürken belki üzerinden o baskı kalktı ama Lugano’nun rekorunu kırma şansını yitird i(!)
İkinci yarıda Mancini; Ceyhun’u alıp Umut’la çift forvete döndü. Ardından da Hayroviç’in yerine Ontivero’yu. Arjantinliyle birlikte bir mektup daha yolladı sahaya.Selçuk mektubu yere atınca onun yerine de Sabri’yi. Burak’ın direkten dönen kafası,Ontivero ve Sneijder’in boş kaleye vuramadığı toplar maçın ve ligin kaderini çiziyordu aslında. Bitime saniyeler kala gelen gol ligin dibine demir atmış, teknik direktörsüz Kayserispor’u can verirken Galatasaray’ın hesaplarını alt üst ediyordu.
Galatasaray bu yenilgi ile zirve yarışında ağır yara aldı. Dış sahada süren kötü futbolunu Arena’ya da taşıdı. Arzusunu,isteğini ruhunu bırakmış futboluyla bu geceden sonra bu yarışı taşıması da zor.Florya’nın aylar önce dengesini bozan ego kavgası belki o gün Ünal Aysal’ın zaferiyle bitti.Ama o kavgasını kazanırken Galatasaray’ın neler kaybedilebileceğini hiç düşünmedi.
Bu arada bir çift söz de Galatasaray taraftarına.Hayroviç’e alkış,Ontivero’ya alkış.Kaleye iki adımdan topu havaya diken Sneijder’e tahammül,ama iki sezondur orta sahayı sırtında taşıyan Selçuk İnan’a tek pas hatasında tepki.Lütfen değerlerinize sahip çıkın .Bazı yöneticilere “HAS” söylemlerin gazına gelmeyin.Doğruyla yanlışı eminim siz daha iyi bilirsiniz,bazı yöneticilerden bile daha iyi.
ÖZHAN AĞABEY
Bu arada bugün ölümünden bu yana 4 yıl geçen Özhan Canaydın’ı rahmet ve hasretle anıyoruz. Her anı Galatasaray’a adanmış bir ömür, son nefesine kadar sarı-kırmızıya hizmetle, aşkla geçen bir yaşam..Tam bir centilmen ve fair play adamı Özhan ağabeyimizin mekanı cennet, ışığı sarı-kırmızı olsun.
‘’Umutlar tükendi‘’
Elimizi kalbimize götürdük ve bekledik. Düşündük ki, Galatasaray’ın olduğu yerde umut her zaman koşar dolaşırdı. Galatasaray’ın Avrupalı genleri böyle akşamlarda işbaşı yapardı. Umut ediyorduk ki sahada 11 Aslan parçası, arkasına 77 milyonu alıp çoşardı.
Ama yüreğimizden ne varsa geçen, henüz daha maçın başında Eto’nun şok golüyle dağıldı gitti. Sonrasında da sarı-kırmızılı ayaklar sevenlerinin beklediği inanç ve özveriden yoksun dolaştı durdu. İlk yarı bitiminde gelen 2. Chelsea golü ise devler liginde umutları bir başka bahara bıraktı.
Mancini dünkü basın toplantısında “Maçta mantelite ve performans önemli olacak” dedi. Her hafta farklı bir 11, her maç ayrı bir sistem, hatta oyun sırasında düzen değiştiren İtalyan hoca bu kez Chelsea önünde dörtlü defansla maça başladı. Kanatların sağında Burak’ı, solunda ise Sneijder’i kullandı. İlerde ise tek forvet Stamford Bridge efsanesi Drogba vardı.
Ne mantelite eşleşti Galatasaray aklıyla, ne de bu performans yakıştı sarı-kırmızı yapıya. Mancini’nin “İnanıyorsanız kazanabilirsiniz”sözü de çöp oldu. Oyun süresince kimsenin bu inancı algılamış gibi , ayaklarına sahip çıkıp maçı istediğini gözlemleyemedik. Sarı-kırmızılı ayaklar Londra’ya sanki tur için umudu olmayan bir takım hüviyetinde gelmiş gibiydi. Doğrusu hiçbir varlık gösteremediler. Mourinho’nun dünyanın en iyi üç 10’undan biri dediği Sneijder dün gece ilk 100 içinde bile adı anılmayacak şekilde sahada dolaştı. Drogba, etkili olabilecek topları alamadığı gibi, yıllar öncesinin hayal dünyasında yaşıyor gibiydi. Geride kalan oyuncular ise sanki bu ikiliyi izledi. Kimse elini taşın altına sokmadı.
90 dakikadan bize olumlu taşanlar Chelsea’nin Drogba’ya verdiği değer ve Galatasaraylı taraftarların hiç durmadan takımlarına verdikleri destek oldu..İngiliz taraftarlar “Her zaman kalbimizdesin”, “Daima Stamford Bridge’in Kral’ısın”,”Efsane’sin” pankartları ile eski oyuncularını yüreklerini sonuna kadar açtılar.Basın toplantısında “gol atarsam sevinmem” diyen Drogba eğer dün gece bir gol atsaydı eminiz ki Londra’da alkış alırdı.Tıpkı maç boyunca armaya adeta nefessiz kalarak sevgilerini tüketmeden, sonuç ne olursa olsun sonuna kadar destek verenlerin hak ettiği alkış gibi.
Galatasaray devler ligi hayalini Londra’da bırakırken ne adına,ne geçmişine ne de markasına yakışan bir düello sergileyemedi.Kalesinde 2 gol,bir çok tehlike gördü. Rakip kale önünde tek bir pozisyon bile bulamadı. Ne yazık ki Galatasaray’da bu seviyeye yakışan hiçbir şey göremedik.Maç öncesinde ”Mourinho ile yemeğe çıkabildiniz mi” sorusuna “Eğer kazanırsak elbette.Hesabı ben öderim.” şeklinde yanıt veren Mancini şampiyonlar ligine bu futbolsuz veda sonrasında bakalım neler söyleyecek? Takımına artık nasıl bir hedef koyacak? Belki Başkan Aysal’la yemek yiyecek. Belki de yönetimle toplu halde. Hesabı kimin ödeyeceğini ise bize zaman gösterecek.
‘’Lig Arena'da oynanmıyor‘’
Bu maç bize gösterdi ki Galatasaray gerçekten dış sahada sıkıntı yaşıyor. Arena’da coşan,coşturan futbolu ve golleriyle herkesi kendine hayran bırakan bir ekibin deplasmanda bu kadar değişmesi gerçekten anlaşılır gibi değil.
Zaten maç öncesi sarı-kırmızılı ekip için Karabük maçı öncesi olumsuz tüm istatistikler karşısında bir kabus gibi duruyordu.76 gündür deplasmanda kazanamayan bir takım. Dış saha maçlarında kayıpların bilançosu 20 puan olan bir takım. Üstüne üstlük bir cuma akşamı maçına çıkan takım. Galatasaray da 90 dakika sonucunda bu istatistikleri mahçup etmedi.
Karabük karşısında Mancini geçtiğimiz hafta Aksihar karşısında 3 puanı 6 golle alan düzeni sahaya sürdü. Sadece cezası biten ve geri dönen Selçuk orta sahada Ceyhun’un yerini almıştı. Tolunay hoca kendi sahasında değil de sanki Arena’ya çıkmış gibi oyunu sahasında kabul etti. Galatasaray bu anlayışta ilk yarı boyunca rakip alana yüklendi. Zaman zaman gole de yaklaştı. Drogba’nın frikiği ile bir kafa şutunda gol bulabilirdi. Ancak sarı-kırmızılılar final pasları ve vuruşlarında etkili olamadı.
Karabük ise Musa Çağıran’ın uzaktan şut denemeleri dışında hücumda varlık gösteremedi. Galatasaray’ın ilk yarıdaki görüntüsü; mücadale eden, koşan, her topu kovalayan oyununu,rakibini baskı altına alan,sahadan silen ‘Arena Futbolu’nu yine bir deplasmanda, bu kez Karabük’te kendini arattı. Bu görüntü ikinci yarıda da devam etti.Kanatlarda Alex, önünde Sneijder geçen haftaki oyunlarının gerisindeydi. Sağ kanatta Sabri önünde Yekta ile hucümda etkili olamadı. Orta sahada Selçuk’un durağan futbolu, Burak ve Drogba’ya pozisyon yaratmaktan uzak kaldı. İkinci yarıda Galatasaray’ın rakip kale önünde akıllarda kalan pozisyonu bile yoktu.
Galatasaray; 90 dakika boyunca Arena’da rakibini presle boğup golleriyle coştuğu futbolu arattı. Yine bir deplasman maçında,yine etkisiz ,güçsüz bir maç sergiledi. Bu sonuçtan Sarı-Kırmızılı oyuncuların çıkaracağı en önemli ders ligin sadece Arena’da oynanmadığı. Eğer siz şampiyonluk için mücadele ediyorsanız, sadece kendi sahanızda değil, deplasmanda da kazanmalısınız. Dışarıda maç kazanamadığınız sürece zirve şansınız törpülenir ve rakibinizle olan puan farkı daha da açılır.
Maçtan taşan altı çizilecek noktalar ise:
1)Rize’de 90 artı da yaptığı oyuncu değişikliği ile Tütüneker’in ekmeğine yağ süren Mancini’nin,bu kez takımının gole gereksinimi olduğu son anlarda Drogba’yı çıkarıp Ceyhun’u oyuna almasının dayanılmaz anlaşılmazlığı.
2)İlk devrenin bitimine doğru kale içinde Drogba’nın ortasına dokunmayan Burak’ın penaltı beklentisinde İlker Meral’ın devam kararında ki isabeti.
3) Deplasman kayıplarını primleri ikiye katlayarak kapayacağını düşünen yönetim anlayışının iflası.
‘’Wes-Alex AŞ.‘’
9 oyuncusu Milli takımlara gitmiş, bu nedenle haftayı bir arada fazla antrenman yapamadan geçirmiş bir Galatasaray vardı sahada. Orta sahanın beyni Selçuk İnan ise sarı kart cezası nedeniyle forma giyemedi. Rize karşısında Chelsea sonrası tempo sıkıntısı yaşayan ve etkili olamayan sarı-kırmızılılar kendi saha ve seyircisi önünde ne yapacaktı? Arena’da çoşan rakiplerini ezen futboluyla farklı görünen Galatasaray’ın puan kaybına tahammülü yoktu. Geçen haftaki “zorunlu dinlenme” sonrası Drogba’da formasını geri almıştı. Rakip kontratak futbolunun ligimizde en etkili uygulayıcısı Akhisar. Deplasmanda Kasımpaşa ve Trabzonspor’a 4 gol atarak kazanmış Akhisar ve sahasında Bursa,Eskişehir ve Beşiktaş’ı deviren ve 8 maçtır kazanan bir Galatasaray.
Tüm bu öngörüler iyi futbol ve bol gol habercisi ayrıntılardı maç öncesinde.Nitekim de öyle oldu.Galatasaray kritik geceyi 90 dakika boyunca müthiş bir futbol sergileyerek tamamladı.Sarı-kırmızılı oyuncular iyi mücadele etilen,koştular,çok iyi top çevirdiler,Akhisar’ı sahadan sildiler ve zirveye gözdağı verdiler.Şampiyon gibi oynadılar.
Mancini,Eboue-Semih-Hakan ve Alex’ten kurulu 4’lü savunma önünde Ceyhun,Melo,Yekta orta sahada yer aldı.Sneijder oyun içinde sol kanatta bazen de forvet arkasında yer değiştirerek oynadı. Forvette Drogba-Burak ikilisi sahne aldı.Bu düzende Galatasaray oyuna hızlı ve atak başladı. Özellikle sol kanatta Sneijder-Alex işbirliği seyredeğerdi. Drogba’nın “kafa böyle çakılır “ dersi Arena’yı coşturdu. Ardından gelen müthiş Alex golü Cim-Bom’u rahatlattı. Galatasaray’ın “Arena Sürümü “ arzulu-istekli-coşkulu oyunu ve golleriyle ortaya çıkmıştı. İkinci yarıda da fırtına sürdü.Sarı-kırmızılılar futbolları ve golleriyle yağmur olup yağdılar.Takım olarak iyi organize olan Galatasaray’da savunmada Hakan Balta,orta sahada Melo-Yekta kusursuz oynadılar.Bu ekibe Ceyhun’da elinden geleni yaparak katkıda bulundu.Alex ofansif oyundaki etkinliği,attığı şık golle yılların solbek özlemini gideren isim olduğunu gösterdi.Sneijder küsmeyi unutup futbolunu oynadığında ne kadar etkili olabileceğini kanıtladı.
Burak,taraftarların ona kucak açtığı ve sevgisini paylaştığı ölçüde büyüdü.O dün gece “Yılmaz Burak”tı.Ancak gecenin adamı Drogba oldu.Parçalı Fil,kontrat-istirahat-konteynır-Amerika ne kadar dedikodu varsa elinin tersiyle itti.Belki hepsi gerçekti ama dün gece o sırtına Galatasaray formasını geçirdi ,formanın hakkını sonuna kadar verdi ve bugüne kadar futbol dünyasına adını boşa kazımadığını belgeledi.Attı,attırdı,Arena’yı ayağa kaldırdı.
Bu arada hakemlerin çifte standartına örnek olacak bir davranış yine Arena’da ve bu kez Fırat Aydınus’tan geldi. Saraçoğlu’nda ısınmaya çıkmaktan çekinen Aydınus, Galatasaraylı bir oyuncuya küfür etmekten çekinmedi. Kameralara yakalanan bu küfüre karşılık bakalım PFDK ‘nın tavrı nasıl olacak?
‘’Diarra'nın hareketi penaltı‘’
Drogba’nın İstanbul’da kaldığı, 24 saat önce Fenerbahçe’nin 3 puan aldığı ve de zorlu bir Chelsea maçı sonrası Galatasaray, Rize karşısına çıktı. Üstelik bir de deplasmanda istediği puanları toplayamayan bir istatistikle. Saydıklarımız sarı-kırmızılı ekip için bu maç öncesinde handikap gibi gözükse de asla mazeret olmamalıydı. Sonuçta kadro kalitesi, farklı yapısı ve oluşumuyla Galatasaray oyuncuların bu maçları 3 puanla kapaması gerekiyor. Hele bir de şampiyonluk yarışındaysan.Ama sarı-kırmızılı oyuncular beklenin aksine 90 dakika boyunca sahada uyurgezer gibi dolaştılar. Oyunlarıyla Rize’yi de uyuttular.Ama skor farkını yaratamadıkları için son dakikalarda gelen penaltı golüyle 2 puanı kaptırdılar.
Mancini’nin on biri, Beşiktaş ve Chelsea maçlarının iyilerinden oluşan ve yabancı kısıtlamasına takılmayan oyunculardan oluşmuştu.Dörtlü defansın önünde,Chelsea maçında orta sahanın başarılı ismi Yekta,onun önünde ise 3’lü dizilişte Selçuk-Melo ve Sneijder yer aldı.İlerde Burak’ın yanında ise Umut görev yaptı.
Galatasaray maç boyunca tempo sorunu yaşadı. Oyuna hız kazandıramadı. Rize sahasında kontrollü oynadı. Sarı-kırmızılılar kontralarda ağır kaldı. Rizespor atak dönüşlerinde hücum pres uyguladı. Bu da ortaya tatsız ve ruhsuz bir futbol görüntüsü çıkardı. Galatasaray’da Yekta,Telles biraz Veysel biraz da Chedjou öne çıktı. Sneijder topu koşturdu;kendi durdu, seyretti.Sadece golde topu adrese gönderdi.Semih kritik hatalar yaptı.Penaltıda da rakibini kaçırdı.Chedjou’nun kafasından gelen gol Galatasaray’ın uyku sarhoşluğunu sürdürdü.Nitekim 72’de Umut’la,78’de Sneijder’le, bu oyuna karşın ayaklarına gelen altın fırsatı teptiler.O pozisyonları yaşamadılar,cezasını de Kweuke’nin penaltısında çektiler. Tam bir atamayana atarlar maçı izledik.
Mancini’nin daha elinde 30. dakikada mektup göründü. İtalyan hoca başına geleceğin farkında kulübe çırpındı durdu.Sneijder’in kaçırdığı golden sonra az daha soyunma odasına gidiyordu.Ama oyuncular onu da hissetmedi.Sonuçta zirve yarışında kritik 2 puan yitirildi.Galatasaray kendi hatalarıyla maçın sonucunu belirledi.Hayal kırıklığı yarattı.
‘’Sıkıntı büyük!‘’
Believe. .Fight .. Win.. Maç öncesi Galatasaray’lı taraftarların astığı bu pankart takımlarına olan inançlarını sergiliyordu. Önce inanacaklar, mücadele edecekler ve sonra da kazanacaklardı. Chelsea karşısında ilk 45 dakika sıkıntı yaşayan Galatasaray ikinci yarıda Avrupalı genlerini harekete geçirdi. Rakibi karşısında baskı yarattı, Chedjou’nun golüyle de tur umudunu Stamford Bridge’e taşıdı.
Karşılaşma şok bir golle başladı. Maçın henüz 9. Dakikasında Eboue’nin kritik top kaybı ,Torres’in gol vuruşuyla sonuçlanırken tüm öngörüler alt üst oluyordu. Chelsea bu erken gelen golle oyunun kontrolünü elinde tuttu ve kapalı futbol anlayışını Arena’da da sürdürdü. Galatasaray ilk yarı süresince topla oynayan taraf gibi görünse de etkili olmaktan uzaktı .Herkes İtalyan Hoca’yı Semih-Hakan tercihi konusunda eleştirirken sahaya çıkan 11’de zayıf halka Hayrovic oldu. Nitekim Mancini,Hayrovic’in kötü futboluna ancak 30 dakika dayanabildi. Yekta ile orta sahayı güçlendiren İtalyan hoca, Burak’ı sağ kanada alıp Drogba’yla tek forvete döndü.İlk 45 dakika boyunca Galatasaray rakip kale önünde pozisyon yaratamadı.
İkinci yarıda sarı-kırmızılı ekip maçı daha çok istedi. Sneijder daha çok top yaptı. Drogba bu nostalji gecesinde yerini Umut’a bırakana dek çabaladı, ama sonuca etki etmekten uzak kaldı. Yekta orta sahada takımına güç kattı. Chedjou’nun golü Arena’yı ayağa kaldırdı. Golle birlikte Galatasaray oyuna ağırlığını koydu ve rakip sahaya yüklendi. Chelsea’nın pozisyonu bile yoktu. Ama 2014 yılında kalesinde 3 gol gören rakibi karşısında Galatasaray galibiyet golünü bulamadı.
Sonuçta Galatasaray için her şey bitmiş değil. Bu turun henüz ilk ayağı 1-1 sonuçlandı. Şimdi Londra’da sonucu belirleyecek bir 90 dakika daha var. Galatasaray gücünü, Avrupa nosyonunu sahaya yansıtırsa Londra’da tur hayal değil.