‘’Test sürüşü‘’
Kim ne derse desin akıllar ve planlar derbi içindi elbette. Hamza hoca, Manisa karşısında son rötuşları yapabilme, bazı oyuncularını izleme, oyun planını deneme şansı buldu. Galatasaray için ideal bir antrenman maçı oldu. Orta merkezde Dzemaili, Yekta; kanatlarda Emre, Yasin, forvette Pandev, arkasında klavye aslanlarını ikiye bölen Sneijder. Hollandalı’nın ilk 11’de görev almasını bir kısım eleştirirken, kimisi de “Sneijder’in şut antrenmanı 20.30’da Arena’da” diye Hamza hocaya destek verdi. Ancak onun şut idmanı direklere takıldı. Bu test sürüşünde en önemli faktör Semih Kaya’ydı. 2 aydır sakat olan oyuncu Kadıköy’de forma giyebilecek miydi? Semih maç eksiğini hissettirmedi, diriydi. Akıllı müdahaleler yaptı. Tedbir amaçlı ikinci yarı dinlenmeye alındı. Yasin solda Sneijder‘le işbirliğinde uyumlu ve başarılıydı. Çıkana kadar iyi işler yaptı. Sağ bekte Tarık yetersiz, kalede Sinan güvensiz, Pandev ise nefessiz göründü. Çok ofsayta düştü, olmadığı pozisyonlarda ise ağır kaldı. Yine de tecrübesiyle 2 kafa golüne imzasını attı. Dzemaili çalışkandı, maçın zorluk derecesi yüksek olmasa da orta sahayı doğru kontrol etti. Emre Çolak penaltı atma iştahını oyun geneline yayamadı. Kadıköy’de belki de şampiyonluğu getirecek maç öncesinde Sarı-Kırmızılılar’ın sol kanadında özellikle defansif anlamda sıkıntı yaşadığını görüyoruz. Erciyes maçında gol, o alandaki boşluktan doğdu. 10 kişi kalan Manisa da bu bölgeyi zorladı. Galatasaray, rakibiyle arasındaki sıklet farkını tabelaya yansıttı. Zorlanmadı, kupa yolunda önemli bir avantaj elde etti. Hafta sonuna moral depoladı.
‘’Kardelen‘’
Sivas maçı, zirve yarışında Galatasaray için kritik sürecin en önemli 90 dakikalarından biriydi. Hakemin düdüğü öncesi handikap oluşturacak koşullar Sarı-Kırmızılı ekibin aleyhinde gelişmişti. Melo son dakikada 18’e alınmadı. Hamza hoca belinde ağrıları olan oyuncusunu hem sakatlığı hem de sarı kart ceza sınırında olması nedeniyle riske etmedi. Hafta içinde Florya’yı kaplayan kar saha idmanına imkan tanımamıştı. Ayrıca Sıvas’ın eksilerin doruğunda dolaşan soğuk havası ve sert zemin teknik ayaklara zorluk çıkarabilirdi.Hamza hoca tüm eksilere karşın hücum artılarını sahaya sürdü. Sol kanadı yine Olcan-Yasin ikilisine emanet etti.Sabri Reis yerine dönmüştü. Merkez ortada Selçuk’un yanında Hamit görev alırken önlerindeki üçlü değişmedi.
Galatasaray golü erken buldu. Yasin’in akıllı vuruşu Sarı-Kırmızılı ekibe hamle avantajı getirdi. Oyunun kontrolünü elinde tutmasını sağladı. Ta ki Orkun Aktaş’ın Aatif’a yaptığı asiste kadar. Ne Göçek’in, ne de çizgi hakeminin fark ettiği faulü yaratan Aktaş, maçın seyrini eyyamla değiştirmeye kalkıştı. İkinci yarıda Burak Yılmaz bir gol bir de Telles’e asisti ile oyun dengesini tekrar takımı lehine çevirdi. Kral bir anlamda maçı koparan adam oldu. Bu soğuk gecenin futbol adına sıcak isimleri Sabri, Yasin ve Selçuk’tu. Bruma çalışkandı ancak denge sorununu henüz çözememiş göründü. Olcan sol bekte yine sırıtmadı. Chedjou, Sivas’ın iştahını kıran doğru hamleler yaptı. Oyunun son bölümünde İbrahim Akın’ın golü sonrasında Sivas’ın baskısı yetersiz kaldı. Galatasaray önemli bir deplasmandan değerli bir 3 puan çıkardı. Sahaya aklını koydu. Sivas’ta bir kardelen gibi açtı. Zirvedeki rakiplerinin önüne geçip liderliği aldı, bu kez baskıyı onlara fatura etti.
‘’Gördüğünü çalan Başkan!‘’
Duygun Yarsuvat gördüğünü çalan bir başkan! Elinin kantarı da yok, kimseden çekindiği de. Bazen taraftarları üzüyor, bazen geçmiş başkanları ve yöneticileri. Galatasaray’da bir misyon üstlendiğini belirtiyor. Bir başkanın istifa edip kaçmasını Galatasaray’a yakıştıramadığını, kulübü normal seçimlere hazırlamak amacıyla görev aldığını ve mayıstaki seçimde aday olmayacağını net söylüyor. Bu da bazı kardeşlerini (!) üzüyor. Kesin olan bir
şey Galatasaray’ın ekonomik durumu. Bu nedenle martta yapılacak mali genel kurul çok önemli.
Amacı ibranın önüne geçmek
Başkan Yarsuvat, Aysal döneminin ayrı ibra edilmesinden yana. Aysal’la birlikte çalışan bazı yönetim kurulu üyeleri buna karşı çıkıyor. Başkan Aysal ise medya aracılığıyla aday olabileceği yönünde haberleri kulaklara fısıldıyor! Aslında döneceği filan yok! Amacı mali genel kurulda döneminin ayrı ibra edilmesinin önüne geçebilmek! 2016’da UEFA’dan men sınırına gelmiş bir kulübün mali kaynaklarının kötü kullanıldığı bir gerçek. Bu noktaya nasıl gelindiğinin bilinmesi ise tüm Galatasaraylılar’ın hakkı olduğu kadar, gelecek planlamasında yanlışları tekrarlamamak adına da gerekli. Mali genel kurulda üyelerin o günkü tercihi Galatasaray’ın mayıs seçimlerinde belirleyici olacak ve camianın önünü açacak. Adaylar ve çalışma arkadaşlarının kimler olacağı ya da olabileceği netleşecek.
Hamza hocaya çok iş düşüyor
Bu arada oyuncuların maaşlarını ödemekte zorlanan ve sıcak paraya ihtiyaç duyan yönetim, yapılması planlanan B tipi hisse senedi satışı konusunu da önümüzdeki Divan’da gündeme getirecek. Galatasaray perde arkasında sorunlarla, dedikodularla boğuşurken; sahada Hamza hoca ve öğrencilerine çok iş düşüyor. Çünkü top çizgiyi geçtikçe kriz çözme motivasyonu o oranda artıyor!
‘’30 dakikalık gösteri!‘’
Galatasaray tıpkı kupada Konya'ya yaptığı gibi Balıkesir'in de işini ilk yarım saatte bitirdi.Hamza hoca maçtan önce "Her iki rakibimiz de kazandı,bizde kazanmak zorundayız"demişti.Oyuncular da zirve yarışında hocasını mahçup etmeyerek 3 puanı almasını bildi.Skor avantajını elde ettikten sonra takımın rahatlığı,rakibin eksik kalması ve gücü açısından belki sorun yaratmadı ama gelecek için uyarılar taşıdı.
Galatasaray maça önde baskılı,tempolu başladı.Ayağa pas oranında başarı oranını üst düzeye çekti.Özellikle Balıkesir sağ kanadını çökertti.Hamza hoca sol kanadı yine Olcan ve Yasin'e emanet etti.Bu bölgede özellikle Yasin çok etkili oynadı.İki golün asistine imza attı,bir de verilmeyen penaltı yaptırdı.Ancak Hamza hoca onu zamansız ve gereksiz bir şekilde kenara aldı.Etkisiz Bruma yerine onu tercih etmesi şaşkınlık yarattı.
Savunmada Koray ve Chedjou'ya çok iş düşmedi.Zaman zaman doğru hamleler yapan bu ikili zaman zaman da yerini kaybederek rakibe fırsat yarattı.Selçuk istekli ve mücadeleci göründü oyun boyunca.Arkadaşlarını ateşleyen Kaptan'dı.Melo'nun maç kondisyonu üst düzeydi.Ancak Brezilyalı bu hırsını ve kazanma arzusunu kontrol etmek zorunda.Eminiz o da hakemlerin kendisini yakından izlediğini biliyordur.Sneijder gerçekten futbolun süsü.Klas bir ayak,akıllı bir futbol beyni.Her an ne yapacağını merakla beklediğiniz bir futbol figürü.O da sizi çoğu maçta hayal kırıklığına uğratmıyor ve beklentilerinizi karşılıyor.Balıkesir maçında da tribünleri ayağa kaldırmasını bildi.Ancak o da takım istediğini aldıktan sonra oyunu rölantiye aldı.Burak Yılmaz sahada olmadığında takımın neler kaybettiğini başta Galatasaray tribünleri olmak üzere tüm futbolseverlere gösterdi.Attığı golde son vuruşu mükemmeldi.
İlk yarıda amacına ulaşan Galatasaray ikinci 45'te rakibin de eksik kalması üzerine maç konsantrasyonunu yitirdi.Nasıl olsa maçı aldık havasına dönen oyunun tadı kaçtı. Bitse de gitsek anlayışı, Balıkesir'in daha maç bitmedi arzusuyla çarpıştı.Bu düello rakibe bir de gol getirdi.90 dakika sonunda Galatasaray arzulu ve iştahlı başlangıç oyunuyla istediğini almasını bildi.Ancak sonrasında oyunu bir antrenman maçı zihniyetinde yaşaması gereksiz sıkıntılar yarattı.
‘’Ustalar işi bitirdi‘’
Hamza hoca için iyi bir prova fırsatı oldu Konya maçı. Bazı yedekleri görüp değerlendirecek, bazı oyuncuları dinlendirebilecek ama en önemlisi, büyük kozu Burak’ı test edebilecekti. Maç öncesi Burak kendini ‘fit’ hissetmiş, formayı istemişti. Rize maçındaki gereksiz macera ve etrafında dönen dedikodular tatlıya bağlandı. Nitekim Burak henüz 15. dakikada akıllı ve düzgün vuruşuyla tamamen iyileştiğini hocasına ve sevenlerine gösterdi. Kral,
takımın vazgeçilmezlerinden olduğunu hamleleri, mücadeleci oyunu, final vuruşlarındaki isabeti ile kanıtladı. Olcan’a yaptığı orta, gol kadar güzeldi. Ardından Sneijder sahne aldı. İki olağandışı şutuyla Galatasaray’ı
rahatlatan gollere imza attı. Takımın yaratıcı virtüözü olduğunu belgeledi. Galatasaray istekli futboluyla, ustaların oyuna ağırlığını koymasıyla maçı daha ilk 45 dakikada kopardı.
Olcan sol beki benimsemiş göründü. Önünde Yasin çalışkandı. Selçuk-Melo ikilisi zorlanmadı, hatasız oyunları da yeterli oldu. Savunmaya çok iş düşmedi. Sinan Bolat kaldığı yerden devam etti. ‘Bu güzel gollerden bir tane de ben yemeliyim’ dedi. Kalesinde tedirgindi. Tarık, Bruma göze batacak kadar sahaya futbol artısı koyamadı.
Galatasaray için tipik bir antrenman, Hamza hoca için iyi bir gözlem maçı oldu. Kupanın efendisi Galatasaray güle oynaya çeyrek finale çıktı.
‘’Yetmez ama evet!‘’
Kağıt üstünde zorlu bir 90 dakika bekliyordu Galatasaray’ı. Soğuk hava, sert zemin, eksikler ve bu kez riske edilmeyen tercihler. Maçın takım adına motivasyon artılarında ise Selçuk’un geri dönüşü ve zirve mücadelesinde ezeli rakibinin 2 puan kaybı vardı. Ancak 90 dakika boyunca sahada kağıdın üzeri gibiydi. Zorlu, sıkıntılı bir maç yaşadı Galatasaray. Güçsüz ve etkisizdi...
Hamza hoca, savunmanın önünde Melo-Yekta ikilisini tercih ederek başladı. Burak’ın yokluğunda Umut’un yalnızlığını; Emre-Selçuk-Sneijder üçlüsüyle gidermekti planı. Aynı zamanda da orta sahayı rakibe karşı güçlü tutmak... İlk yarıda bu düzen etkili olmaktan uzak kaldı. Hem de 20. dakikada gelen skor üstünlüğüne karşın... Gol, Sarı-Kırmızılı takımın kaleye ilk gelişinde oldu. Eskişehir; Sezer, Sissoko ve Serdar’la Galatasaray savunmasını zorladı. Mori’yi topla buluşturup gol aradı.İki kritik şutu önleyen Muslera’nın bir hatası beraberliği getirdi.İkinci yarıda “aklın yolu bir” müdahalesi geldi. Melo,Selçuk’una kavuştu. Ancak bu kurguda oyun üstünlüğü rakibe geçti. Skibbe’nin ekibi maçı adeta tek kaleye çevirdi. Bir çok fırsat buldu ama yararlanamadı. Hamza hoca 75’e kadar bu baskıya seyirci kaldı. Bruma’nın girince takım hiç olmazsa pozisyon buldu. Selçuk’un sihirli dokunuşu kritik bir galibiyet getirdi.
Galatasaray şampiyonluğa oynuyor hissi vermiyor. Sanki lig bitmiş, sıralama belli olmuş formalite maçları oynanıyor zihniyetinde. Hamza hoca iyi niyetli ancak kafasına göre takılan takıma müdahele etmeli. Yoksa bu anlayışla işler zor. Bu futbol Eskişehir’e ve 3 puana belki yetti ama, 4. yıldıza hiç yetmez.
‘’Kabul edenler!‘’
Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın kaptanı İsmail, attığı tweetle sosyal medyayı sallarken, kulübün tek dünya şampiyonu şubesinin geldiği noktayı da en acı şekilde özetledi: “2012’den beri alamadığımız primlerimiz, 4 aydır verilmeyen maaş. Yokluk değil, yokmuşuz gibi hissettirilmek acıtıyor canımızı.” Örnekler çok ve gerçekten de içleri acıtıyor. Erkek basketbol takımı antrenmanları boykot ediyor, en önemli oyuncusu Arroyo “Param ödenmezse Belgrad uçağına binmem” diyor. Ergin Ataman 7 aydır maaş alamıyor. Kadın basketbol takımı dağıldı.
Haziran 2015’e senet var!
Futbolcuların ellerinde 2014 Ekim ayı alacakları için 2015 Haziran ayına senetler var. UEFA için ‘alacağım yoktur’ kağıtları makbuz şartı olmasına karşın alınmış durumda. Menacer komisyonları yaklaşık 13 milyon Dolar. Neredeyse ortalama 3-4 oyuncu bonservis bedeline eşit. Kulübün birçok geliri temlik altında. 2014 Ocak ayı transferleri tam bir fiyasko ve büyük kambur oluşturmuş durumda. Aysal döneminden kulübün CEO’su, ticaret ve medya direktörü, medya ve iletişim direktörü, genel direktörü gibi önemli ve yüksek bordrolu isimleri ayrıldı. Yerlerine atanan hâlâ kimse yok. Ya boş
oturup maaş alıyorlardı ya da bünyede onların işlerini yapacak düzeyde elemanlar vardı.
Mart ayında ne diyecekler
2015 Mart ayında önemli bir mali genel kurul bekliyor Galatasaray’ı. Yukarıdaki tabloya daha fazla israf ve savurganlık örnekleri de eklenebilir. Kulüp 2006 yılında kasaba, manava borçlu durumdan çıkmış,
ayaklarının üzerinde doğrulmuşken; yürüdüğü yolu yanlış seçenler, deneyimsizler ve kifayetsiz muhterislerin elinde bugünlere geldi ne yazık ki. Bakalım genel kurul bu durumu mart ayında nasıl yorumlayacak? O halde, “Kabul edenler... Etmeyenler!”
‘’Perşembe'den Pazar'a‘’
Hamza hoca Rize maçını, Diyarbakır maçında kazandı aslında.Kupa maçındaki denemeleri ona doğruları gösterdi. Pandev'i,Yekta'yı,Olcan'ı gördü..
Melo'yu stoperde gördü..Gördüklerini beğenmedi.Ve bu 11'e döndü! Dört sezonun değişmez ikilisi Melo-Selçuk'u bozmadı.Emre Çolak'ı sol,Bruma'yı sağ kanatta kullandı.İlerde tek forvet Umut'a görev verdi.
Sarı-kırmızılı ekip oyuna istekli,arzulu ve tempolu başladı. Golü de erken buldu.Üst üste fırsatları harcadı.Bu oyunda takımın coşkusu kadar Hikmet hocanın eksiklerinden kaynaklanan defans kurgusu da Galatasaray'ın ekmeğine yağ sürdü. Rize'nin de stoper sıkıntısı vardı. Giray'ın yokluğunda orta sahadan Slyvester,önce Orhan sonra sağ bek Koray derken,Bruma biraz becerikli olsa maç daha 15. dakikada kopacaktı. Ama final vuruşlarında etkisiz kalan Bruma devre biterken yaptığı aşırtmayla hem takımın rahatlattı,hem de hak ettiği gole kavuştu.
Oyunun geneli Galatasaray'ın kontrolünde sürdü.Orta sahada Selçuk ve Melo savunmada ve hücumda doğru hamleler yaptı. Selçuk iştahlı oyunuyla göz doldurdu.Emre gereksiz arayışlara girmediği sürede iyiydi.Sneijder kalitesini oyunuyla,paslarıyla kanıtladı.O attıkça takım kazanıyor istatistiğine bir halka daha ekledi.Gol sonrası Hamza hocaya koşması ise attığı golden de kıymetliydi.Umut çok top ezdi.Muslera maçın kolay gözükmesine neden olan çok zor ve kritik toplara mükemmel uzandı.Hakan Balta'ya ise ayrı bir paragraf açmak gerek.Tam bir profesyonel tam bir görev adamı.Her zaman sakin,her zaman hazır.Yine çok çalıştı; her topa,her kademeye koştu..Tek bir hatasında bile gereksiz yere ıslıklanan Balta dün gecenin kusursuz oyuncusuydu.
Gecenin sıkıntısı ise Burak Yılmaz'dı. Yırtık derecesinin kaç kırat olduğunu net olarak anlayamadığımız,uzakdoğu krem kürleriyle 3 hafta yerine 5 güne iyileştiğine inandığımız Burak sahaya girdikten kısa bir süre sonra acıyla kıvrandı.Bu beklenmeyen değişiklikten akıllara takılan ise ya teşhiste,ya da açıklamalarda bir düzeltmeye gitmek gerektiği oldu.
Galatasaray lige kaldığı yerden devam etti.Arzulu oyunuyla göz doldurdu.Attığı kadar kaçırdı.Zirve için gerekli 3 puanı artı hanesine yazdırdı.Perşembe'den pazara çok şeyin değiştiğini kanıtladı.