Arama

Popüler aramalar

‘’Çok kolay oldu‘’

Umut’la başlayalım. Çok güzel bir kafa golüyle perdeyi açtı. Burak’ın attığı golde övgüler son pası atan Selçuk’a gelse de Umut, Kayserispor orta sahasından 3 kişiyi oyundan düşüren pasıyla en önemli paydaştı. Amrabat’a verdiği ‘al da at’ pası da çok güzeldi. Selçuk bildiğimiz gibi. Çok koştu. Biri duran toptan 2 gol pası verip takımın sahadaki lideri olduğunu bir daha gösterdi.

Riera, Cluj maçında olduğu gibi takımın en etkili oyuncularından biriydi. Şüphesiz ki Terim’in bu maçta iki kazancı vardı; Yekta ve Cris... Yekta, ülkenin en teknik orta saha oyuncularından biri. Maç eksiği bittikçe Melo’yu hiç aratmayacaktır. Dany’nin Terim dahil herkese soğuk terler döktüren riskleri Semih-Cris ikilisiyle son bulacaktır. Cris’in pozisyon bilgisi de, tekniği de, tecrübesi de takımdaki tüm stoperlerden iyi. İki gollük atağı son anda önledi, hava toplarında etkiliydi, bir de güzel gol atmayı başardı.

Galatasaray’ın meselesi giren oyuncu, çıkan oyuncu değil: Takım savunması. Kayserispor maç boyunca iki şut attıysa da golle bitebilecek 5-6 atak geliştirdi. Son pasları ya da vuruşları yapamadılar. Daha klas ya da “şanslı” takımlar cezayı kesiyorlar, Kayserisporlular yapamadılar. Kayserispor, kaliteli kadroya rağmen; birincisi takım değil, ikincisi kolay gol yiyor ve pozisyon veriyor, üçüncüsü tecrübeli değiller ve dördüncüsü savunma dörtlüsü birbirini ezberlemeli... Prosinecki takımı pozitif oynatmaya çalışacak belli ki; sevindirici...
Lafın sonu. Galatasaray ilk 8 maçta 9 puan kaybetmiş olsa da, ligin 2 kalite yukarısında. Mesele ligde değil, sıra her zaman Galatasaray’ın ilk hedefi olan Avrupa kupası macerasındaki başarıda...

28 Ekim 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Penaltıyı atacaksın‘’

Terim’in Gençlerbirliği maçından sonra dediği gibi yine saçma ve şanssız bir gol yediler. Kapetanos’un vuruşu büyük ihtimalle aut olacaktı, Dany’ye çarpıp çataldan gol oldu.

Rumenler’in atak yaptığı kaleye doğru top yağ gibi kayıp giderken Galatasaraylı futbolcular resmen gölette dripling yapmaya çalışıyordu! Hamit’in sakatlığının sebebi, zeminin en ağır ve sulu bölgesinde top yapmaya çalışmasıydı.

Hakemin verdiği hatalı penaltıyı Melo kullanamadı. Topu alırken kararlı Brezilyalı, penaltı anında darmadağındı. Kaleci kurtarmadı, Melo kaçırdı. Koca ilk yarı pozisyon yakalanamadan tamamlandı.

Öyle kötü bir zemindi ki iki kez ikiye bir yapabildi Galatasaray. İlkinde rakip 10 kişi kaldı, ikincisinde Riera saçma sapan bir orta yaptı. Elmander’in sakatlanması bambaşka bir handikaptı.

Ancak ağır zeminde 62 dakika bir kişi fazla oynama şansı da bulunmaz fırsattı... Galatasaraylı futbolcular biraz daha zorlayarak çizgiye inip orta üretmek, dönen toplardan gol bulmayı denemek yerine ortadan yüksek topla oynamayı deneyince karambolden de fırsat yakalanamadı.

Ne zaman uyurgezer gibi oynayan Eboue yerine Sabri girdi, Emre sağa, sahanın en iyisi Amrabat sola geçti, pozisyonlar çoğaldı. Amrabat’ın ortası da Burak’ın gol olan kafası da harikaydı. Makul süre de vardı! Burak güzel bir ortayı gol yapamadı, Selçuk frikiği kullanamadı.

Tek puanla yine de umutları sonraki maçlara taşıyan müsabakanın sonunda Melo’nun ceza alanının köşesinden denediği röveşata, takımın en kötüsü Dany’nin 35 metreden denediği şut saçmalık, arkadaşlara yapılmış saygısızlık değil de neydi?

24 Ekim 2012, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gençler'e alkışlar‘’

Koca ilk yarıda Galatasaray pozisyon bulamadıysa, Gençlerbirliği, Hakan ve Eboue’nin savunduğu kanatta bir işleyip, bir de gol bulduysa Galatasaraylı futbolcular şapkayı önüne koyup düşünmeli. Bizi buraya getiren rakiplerimizden üç kat fazla kazandıran gerekçe nedir?

Braga ceza alanından çıkmadı. Orduspor savundu, alan bırakmadı. Ama Gençlerbirliği bunu yapmadı, sürekli gol bulmak için oynadı. Galatasaray fark yaratamadı. Fark, Galatasaray’ın en hakiki ve maliyeti düşük futbolcusu Umut’taydı. Terim, milli maçta sakatlığı sebebiyle oynayamayan Burak’ı çıkartıp, Umut’un formasını almasındaydı. Umut 1 attı, 1 attırdı. Galatasaray sanki biraz rahatladı. Ancak tekrar belirtiyorum sorun savunmadaydı. Fuat Çapa’nın öğrencileri iki dakikada biri şansla iki gol yakaladı. Ancak Aykut’un ayağından gelen golde iki Gençlerbirliği oyuncusu arka direkte bomboş durumdaydı.

Hak ettiği saygıyı görmeyen Fuat Çapa’nın talebeleri benim gözümde bu maçın galibidir. ‘Fenerbahçe’yle birlikte fark yaratırlar, zirvede yapayalnız kalırlar’ dediğimiz Galatasaraylı futbolcular, bu oyun disipliniyle önümüzdeki senelerde kulüplerini çok ararlar. Gençlerbirliği’ne bir kez daha alkışlar.

20 Ekim 2012, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Offfffff maçları‘’

Orta sahadaki teknik futbolcularımız Emre, Nuri ve Mehmet Ekici ile topu da, oyunun kontrolünü de elimize geçirdik. İyi oynarken Caner’in pasında Mevlüt’le skor üstünlüğünü de yakaladık. Gol yememek lazımdı, başaramadık. Ömer Toprak’ın büyük hatasında Koman’ın vuruşunda topu ağlarımızdan çıkardık. Mehmet Ekinci ve Nuri savunmaya hiç yardım etmeyince, öndekiler top tutamayıp Tunay’la adeta 10 kişi oynarken, çıkarken kaptırılan toplarla ve bireysel hatalarla 2 kere daha avlandık.

Macarlar, oyunu rölantiye alınca pozisyonlar yakaladık. İtalyan hakem, Nuri çam gibi budandığında penaltı çalmayınca iyice umutsuzluğa kapıldık. Mevlüt kaçırdı. Farkı indiremeyince, rakibi panik havasına hiç sokamadık.

En nihayetinde sanırım artık play off değil, ‘offffff’ maçlarına kaldık.

Ancak, faturayı Avcı’ya çıkaranlar hem ayıp hem de vicdansızlık eder. Çünkü tüm futbol ailesi sınıfta kaldık.

Mesela, Volkan, Egemen, Emre ve Caner bir yana, Hamit, Ömer Toprak, Hasan Ali, Nuri, Mehmet, Tunay, Mevlüt diğer yana... Fark etmişsinizdir. İlk yazdıklarım eğitimlerini ülkemizde alanlar, sonra yazdıklarım altyapı eğitimlerini Avrupa’da tamamlayanlar. Türkiye’de yetişen oyuncuların gelişimine katkı sağlayanların ellerinden öperim de, yıllarca kulüplerin başkanlığını şişine şişine yapıp, kulüplerine ve milli takımlara oyuncu yetişmesini sağlayacak düzeni kuramayanlara, kurdurtmayanlara da selam yollarım. Güzel futbol oynatmaya çalışanlar kaybettiğinde idam sehpalarını kurup, anti futbol oynatanlar kazandığında kahraman ilan edenleri de ayrıca kınarım.
Silkinme zamanıdır...

17 Ekim 2012, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’5 saniyede 6 pastan 4 şut‘’

Cris dışında tüm oyuncular uzaktan baktı. Anti futbol oynayan rakipler karşısında Eskişehirspor dahil acı çeken Sarı-Kırmızılılar 5 dakikalığına da olsa savunma önceliğini hatırlamalıydı. Daha birinci dakikada Tello’nun gollük pasını kesen Cris arkadaşlarının krize girmesini önlerken, Eskişehirspor’un açık oynayacağını ve gollü bir müsabaka seyredeceğimizi düşünmüştüm. Oysa Yanal da takımını Orduspor ve Braga gibi oynatınca seyredilmese de olacak bir ilk 45 dakika çıktı ortaya. Diğer iki maçtan farklı olarak Sarı-Kırmızılılar pozisyon da bulamadılar. 23. dakikada Selçuk’un Hürriyet’e faul yaptırışı ve Boffin’in yine Selçuk’un şutunu çataldan kurtarışı dışında maç Eskişehirspor nasıl istediyse öyle oynandı. Başarıyla yapılan kademeli alan savunması Galatasaray’ı çaresiz bıraktı. Merkezdeki iki oyuncu Selçuk ve Melo, Eskişehirspor’un merkez oyuncuları Hürriyet, Alper ve Veysel’le kontrol altına alındı. Akaminko Emre Çolak’ı etkisiz hale getirirken, Hamit ve Eboue Dede’nin kanadından hiç etkili atak yapamadı.
İkinci yarıda da gole kadar değişen bir şey olmadı. Ancak bir farkla. Rakibin en tecrübeli ismi Dede amatör futbolcu gibi topu Burak’a indirince Sarı-Kırmızılılar Burak’la golü yakaladı.. Ve futbol oynanmaya başladı.

Hamit kendisi için kolay pozisyonda topu 3 pastan auta yolladı, Amrabat’ın güzel vuruşu auta giderken, Burak’ın kötü, Selçuk’un mükemmel, Amrabat’ın gollük şutları Boffin tarafından kurtarıldı. Golden sonra 5 kısa sürede 5 gollük pozisyonu kullanamayan Galatasaray golü bulamadığı gibi, savunmayı da unutunca hevesi kursağında kaldı. Tek kale oynanan 60 dakikada tek pozisyon yakalanamıyorsa alan savunmasına nasıl hücum edileceğine çözüm üretmek gerek. Görülen o ki kimse Galatasaray’a meydan okumayacak, alan bırakmayacak!

07 Ekim 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kısmet!‘’

2 penaltısı verilmeyen Galatasaray yediği golün altından kalkamamıştı. Braga maçının hakemi hata yapmadı, Sarı-Kırmızılılar bir Devler Ligi maçı için yeterli fırsat yakaladı, ama yapamadı. Kısmet de olacak.
2’de Melo’nun gördüğü sarı ve o pozisyonda kullanılan serbest vuruşla verilen pozisyonla başladı maç. Sonra Aslan oynadı, Braga fırsat kovaladı ve 27’de golü buldu!
Yatarak, her fırsatta zamandan çalarak oynayan Bragalılar maçı kopartacak pozisyonları da yakaladı. Muslera ardı ardına gelen iki pozisyonda müthiş kurtarışlar yaptı.
42’de Umut, Melo’nun şahane pasında vurmayı düşünmedi, net bir pozisyon heba oldu gitti. 44’te Emre’nin ortasına Burak kafayı kötü vurdu. 58’de Aydın’ın pasında Burak vurdu, ama Beto’nun üstüne... Sonra Riera harika orta yaptı, Burak’ın kafası Beto’nun üstüne gitti. Sonra Aydın güzel orta yaptı, Umut kendisi için kolay pozisyonda topu auta yolladı. Ardından Aydın ceza alanı dışından güzel bir plase yolladı. Top çataldan döndü. 90+2’de Burak maçı dengeye getirecek fırsatta dokunamadı. Golden sonra yatan Portekizliler ilk fırsatlarını maçın son dakikasında yakaladılar, onu da attılar.
Dediğimiz gibi kısmet de olacak!
Lig kalitesinin yine çok üstünde oynadı Sarı-Kırmızılılar. Muslera görevini yaptı. Semih ve bir hatası dışında Dany ile Riera mükemmel oynadı. Melo ve Selçuk çok iyi alan savunması yapan Braga karşısında zorlandı. Amrabat’ın yerine giren Aydın net bir çıkışta ama şans onunla değil. Emre çok çalıştı, defansa yardım etti, gollük paslar ve gollük bir şut attı. Burak çalıştı, hem şanssız hem beceriksizdi. Umut ilk kez bir stopere bu kadar hava topu kaybetti, yakaladığı iki net pozisyonun birinde yanlış tercih yaptı, diğerinde kötü vurdu.
Cluj, Braga’yı; Braga, Galatasaray’ı deplasmanda yenebiliyorsa; Galatasaray, Cluj’u 2 maçta da yenip, Braga’yı deplasmanda devirebilir. Avrupa macerasının Şampiyonlar Ligi’nde sürmesinin olmazsa olmaz şartı budur.

03 Ekim 2012, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Cuper'in senaryosu‘’

Şimşek “oyna” deyince yine Nedim Türkmen’in bir Anadolu kulübü için astronomik bir bonservis bedeli ödeyerek aldığı (2,5 milyon euro) Stancu farkı ikiye çıkardı ve puan Sarı-Kırmızılılar’ın çok uzağında kaldı. Hasan Kabze’nin muhteşem röveşatası ile bulduğu golden, skorun 2-0 olduğu dakikaya kadar Orduspor golü atıp, en iyi yaptığı işi yapmaya, savunmaya başlamış, Fatih Terim de biri zorunluluktan 3 oyuncu değişikliğini tamamlamıştı. Orduspor o arada Stancu’yla yakaladığı bir pozisyon dışında fırsat yaratamazken, Galatasaray gol üstüne gol kaçırdı. Kaleye ilk şutunu 20. dakikada atabilen Galatasaray Selçuk’un direkten auta giden şutunda olduğu gibi, şanssızlık, beceriksizlik ve Fornezzi’nin kurtarışlarıyla pek çok fırsatı kaçırdı. Orduspor’un orta sahada Ali ve Nizamettin, solda Atilla ve Monje, sağda Umbides, defansta da İbrahim ile çok iyi mücadele ettiğini söylemek de lazım.

Selçuk yine çok kritik paslarıyla takımın en önemli oyuncularından biri oldu. Kapalı defans içinde pozisyon bulmakta zorlanan Burak’ın ilk yarıda kaçırdığı gol de maçın kader anlarından biriydi. Umut oyuna girdikten sonra Elmander’den daha etkili bir görüntü çizdi. 2 gollük vuruş yapan milli futbolcu, iki de gollük pas üretti. Sol kanatta etkili olamayan Amrabat sağda daha etkiliydi.

Yine söylemeli ki; taçtan pozisyon vermek ve ardından gol yemek Galatasaray için “konsantrasyonun” en önemli sorunlardan biri olacağını gösterdi.

Galatasaray kazanabileceği maçı kaybetti, Orduspor Cuper’in kafasındaki senaryoyu bire bir oynayarak haklı bir galibiyet elde etti.

Sarı-Kırmızılı futbolcuların ligde de rakipleri kadar tempo yapıp mücadele etmesi lazım.

29 Eylül 2012, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Farklı liglerin takımları‘’

Bir yandan İspanya Milli Takımı ve Liverpool’un eski oyuncusu Riera’yı kerhen oynatan ve 6 yabancıyla oynayan Galatasaray, rakip olarak tek yabancıyla sahaya çıkan ve 3 ilk 11 oyuncusundan yoksun Akhisar. Doğal favori sıkmadan, zorlanmadan, zorlamadan kazandı.

Ancak ilk 25 dakika Akhisar nasıl isterse öyle oynandı. Defansı bekleyerek değil, Galatasaray’ı önde karşılayarak yapan misafir ekip, Sarı-Kırmızılılar’ın kolay oyun kurmasını engellerken Oğuz’un kurtardığı şut pozisyonu dışında fırsat vermedi.

Ne zaman ki; Emre sorumluluk aldı, Melo ile yaptığı duvar pasının ardından Burak’a ∫ahane bir pas yolladı, kral için çok da zor olmadı. Trabzon’da sahada sanki sadece kendi golleri için ya∫ayan Burak attığı golün ardından, Kür∫at’tan kazandığı topta kendi atmak yerine Sercan’ı da golle tanıştırdı ki, doğrusu da, alkışlanacak olanı da budur.

Sonrasında Galatasaray keyifle, kanat değiştirerek, topu kaybettiği yerde pres yaparak tamamladı maçı. Akhisar büyük bir hata daha yapınca, Galatasaray kontratağında orta sahada üçe bir yakalanınca Burak kolay bir gol daha yaptı. Galatasaraylılar zorlasalar maç çok yıkıcı bir skorla da bitebilirdi.

Sarı-Kırmızılılar’da iki gol atıp bir gol pası veren Burak, her maç üstüne koyan Hamit, Selçuk, Emre Çolak arkadaşlarından daha iyi oynadı. Cris için yine bir test maçı olmadı ama en azından arkadaşlarıyla tanışıyor. En önemlisi bence ülkenin en iyi orta saha oyuncularından Yekta futbola tekrar ısınıyor. Bir uyarı daha vardı ev sahibine. 4 yan top aldı Akhisarlılar. Duran top zaafı hala yerinde duruyor. Galatasaray çok iyi bir gününde herhangi bir takımı gole boğabilir diyerek yazıyı noktalayalım.

Bakalım piyango kime çıkacak.

24 Eylül 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI