Arama

Popüler aramalar

‘’Ne yaptın Hakan‘’

Neden antrenmanlara çıkmadın? Neden milli maçtan önce arkadaşlarını motive etmektense, 45 dakika antrenman yaparak, hocanı 70 milyon insana yem yapmaya çalıştın? Neden hatadan dönmedin? Neden daha kariyerinin 3. resmi milli maçına çıkacak teknik direktörünü Türkiye’nin gelmiş geçmiş en başarılı, en istikrarlı santrforundan mahrum bıraktın? Neden bir teknik direktörü bir camiayı karşısına almak pahasına sensiz bir takım yaratmaya zorladın? Ne yaptın Hakan?Ankara cephesinde de benzer bir durum var dikkatlice bakarsanız... Sakaryaspor maçında oyundan alındıktan sonra maçı kulübeden seyretmeyip, arkadaşlarını bir anlamda yalnız bırakan Yusuf, Beşiktaş’tan sonra Galatasaray maçında da kadroda yoktu. Çünkü yanlış yaptığını bile bile özür bile dilememişti. Çünkü, Samet Aybaba da kendisini futbolcusuna ezdirecek biri değildi. Maç kaybetme pahasına... Vazgeçilmez olan futbolcu yoktur, efsane bile olsa!Hakan milli formayı alabilir ve almalı... Ancak büyüleyici bir sportif performans bile yetmeyecek gibi, en azından Yanal döneminde...Maçta Hakan Şükür’ün insanüstü mücadele edip, en azından sportif açıdan seçilmemesinin yanlış olduğunu kanıtlaması bekleniyordu. Beklentiler boşa çıktı. Çünkü Hakan,değil milli takım, Galatasaray’da oynayacak performanstan bile uzaktı... Geçen hafta Beşiktaş’ı devirip sükse yapan Ankaraspor’lular rakibin kalesine ilk 45 dakikada doğru dürüst tek şut atamadılar! İkinci yarının ilk 15 dakikasında 3 pozisyon yakaladılar ama Galatasaray’ın defansı mükemmel. Song ve Tomas ilk toplara basıp rakibin yüzünü döndürmüyor, Hakan Ünsal ve Cihan, tandem oynayan arkadaşlarının kademesine iyi giriyor, Saidou da hem top kazanıp, hem de topu iyi kullanınca ,sıkıntı kalmıyordu. Galatasaray’ın şimdiki 10 numarası Necati’nin çalışkanlığı ve fırsatçılığı takımı öne taşıyor, farkın açılması eski tüfekler Ergün, Hakan ve Arif’in performansına kalıyordu. Hepsi kötü oynadı. Aylardır kulübe ve tribün arasında mekik dokuyan Ümit Karan oynama şansı bulduğu 13 dakikada bir de gol yaptı. Galatasaray bu ligde kolay kolay 2 gol yemez, 3 attığı hiç bir maçta da puan vermez...

02 Ekim 2004, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fotoğrafçı Aybaba‘’

Fatih Terim ve Galatasaray’a edilen küfürlerin ardından Serdar Bilgili’nin basın toplantısıyla özür dilemesi Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay’ı istifaya götürürken, ekmeğini hep başka yerde arayan bir Beşiktaşlı’yı isyan noktasına getiriyordu. Daha 2 hafta öncesinde oynanan maçta Samet Aybaba’lı Trabzonspor, Beşiktaş’a 5-0 mağlup olurken, Aybaba gelenek haline ve ‘kimsenin özür dilemediği’ bir ritüel haline gelen ana avrat küfürlerden nasibini alıyordu. Geçen sezonun 7. haftasında Trabzon’la İstanbul’a gelip bir çuval gol ve binlerce küfür yiyen Samet Aybaba bu kez yine 7. haftada ancak farklı bir takımla geliyordu İstanbul’a... Bu kez yalnızca skor değişti, Samet Hocanın kaderi değişmedi. Oysa yine iyilik yaptı Beşiktaş’a... Beşiktaş’ın (teknik adam, yönetici, futbolcu ve taraftar) hepsinin gerçek fotoğrafını çekti. 47 yıllık lig tarihinde Beşiktaş formasını en çok terleten 7. futbolcu olan Samet hoca beşini 1,5 milyon dolara bitirdiği Brezilyalılarıyla Beşiktaş’lı yöneticilerin transferi bilmediğini, Del Bosque’nin taktik müdahale açısından yetersiz olduğunu, futbolcuların da aslında Ankaralı meslektaşlarından aldıkları paralar dışında bir üstünlüğü olmadığını, taraftarın da emeğe ve rakibe saygı duymadığını, vefa duygusundan yoksun olduğunu gösterdi...Gençlerbirliği sezonun en iyi, Fenerbahçe en kötü oynunu oynadı, yine de Fenerbahçe kazandı. Kadroları zaten muazzam, bir de genelde saklanan son dakikalarda ortaya çıkan bir süper starları var. Alex... Sebatspor maçından sonra Gençlerbirliği’nin uyumasının, kapanmamasının faturasını kesti. Fenerbahçelilerin sanki angarya gördükleri maçta iki şahane plase ile 3 puanı getirdi. Manchester maçında çok daha iyi oynayacaklardır.Trabzonspor Ziya Doğan’la zirve yolculuğuna devam etti. Petkovic’in devleştiği maç Sakaryaspor’un çok takımı yeneceğini, defansını ileri taşıyan takımların Fatih, Gökdeniz ve diğer sürpriz adamlardan çok gol yiyeceğini gösterdi. Galatasaray bu maçı ligin son haftasında oynasa, forveti bu golleri kaçırsa herkes gözü kapalı ‘şike’ derdi... İyi ki erken oynanmış! Galatasaray’ın bu kadar net pozisyonu kaçırdığı yine de 4 golü yakaladığı maç İstanbulspor’un çok şey yitirdiğini, haftada 1 maç oynayan Cim Bom’un Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarını yitirmediği takdirde son haftaya kadar tepelerde olacağını gösterdi. Defansları çok iyi, orta saha iyi, forvet çok çok iyi. Tek çalışmaları gereken son vuruş!Denizlispor bu kez Ankaragücü’nü yendi yine 4.lüğe yükseldi. Onların bu başarısı benim yazımdaki gibi küçük bir övgüyle değerlendirilecek. Malatyaspor daha 6. haftada, üstelik başarılıyken Sakıp Özberk’i gönderen Konya yönetimine faturayı 5 golle kesti. “Allah’ın sopası yok” denir ya işte budur... Malatya’nın başarısı da Denizlilerin ki gibi “şakacıktan” övgüyle değerlendirilecek. Samsunspor’un Kayseri’de yaptığı Sağlam darbesi ‘Takım çok iyi. Çok can yakarlar’ diye geçiştirilecek, Rizespor’un başarısından belki de hiç bahsedilmeyecek... Korkarım ki bu düzen de böyle devam edip gidecek. Büyüklerin ülkesinde büyükler konuşulur!Hepsine bir ‘helal olsun’ diyelim, önümüzdeki haftadan itibaren panoramalarımızda öznenin Anadolu takımları olacağını da yazımızın finaline ekleyelim...

28 Eylül 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Daum tutmasın yeter‘’

‘Futbol zamanı’ demiştik. Fenerbahçe şampiyon olurken de, ligin 5 haftasında da taraftarına keyifli, kadronun gücüne, kulübün 10 milyonlarca euroluk yatırımına yakışır bir futbol sergileyememişti. Daum inadından vazgeçti, geçen sene kulübeye prangaladığı Servet’i stopere yerleştirmesinden sonra, Genclerbirliği’nin ciğerleri Deniz’i defansın soluna, Serkan’ı Aurelio’nun yanına, Ümit’i daha iyi oynadığı sağ kanada, Hooijdonk’un da ısrarla istediği Nobre’yi Hollandalının yanına çekti, Sarı - Lacivertli’ler ligin en iyi ekiplerinden Malatyaspor’u ezdi geçti... 3’ü gol olan 19 şut attılar. Takım rahatladı! Ne yapabileceğini gördü, gösterdi... Bu futbol Şampiyonlar Ligi için de bir iddia ortaya koydu. Daum isterse, engellemezse bu takım iddialıdır...Bir konuyu da vurgulayalım. Milli takımda, Şampiyonlar Ligi’nde hep Fenerli futbolcular var ve görülen o ki; Koch takımı fizik kalite açısından iyi hazırlıyor, çarşamba - pazar oynamak Fenerbahçe için fark etmiyor. Fenerbahçe futbolcularının sezon boyu ihtiyacı olan, psikolojik travmayı kolay atlatmalarını sağlayacak bir destek...Galatasaray - Beşiktaş maçının gösterdiği çok şey var... Galatasaray’ın futbolcuları yüksek tempoyu 60 dakika oynayabiliyor, sonra düşüyorlar. Defans nihayet çok güvenli... Ve Hakan durursa, hep beraber duruyorlar... Beşiktaş takım olamıyor. Del Bosque müdahalede geç kalıyor. İbrahim Toroman ve Akın vazgeçilmezler olacaklar. Tayfun - Okan ve Ahmet Yıldırım Beşiktaş’ın yükünü uzun maratonda taşıyamaz. Hedef şampiyonluksa eğer hayal kurmamalı şöyle bakmalı... Fener’in göbeğinde Aurelio - Serkan - Tuncay, Beşiktaş’ın göbeğinde Tayfun - Okan - Ahmet var... Kim daha çok pres yapar, top çalar, dripling yapar, gol atar... Beşiktaş’ın şampiyon olması değil ilk üçte yer bulması başarı olur...Trabzonspor yorgunluğun ve sığ kadronun bedelini ilk puanlarını yitirerek ödedi. 6 gün maçsız geçecek ve Trabzon nihayet dinlenecek. Erken sezon açmışlardı düşüş normal. Gaziantepspor’un yaptığı anormal... Nurullah Sağlam’ın talebeleri 2 futbolcusunun atıldığı ilk maçta Denizli’ye yenilmiş, sonrasında Galatasaray ve Beşiktaş dahil önüne geleni devirmişti. Trabzon’da hakem büyük bir hata yapmasa belki 3 puan da alacaklardı olmadı. Ancak bu 1 puan onları bir bakarsınız zirve ortağı yapacak...Gençlerbirliği yöneticileri küçük küçük uyanıklıklarının, Deniz’i tutamamanın, Serkan’ı satmanın bedelini ödüyor... Bir takımın içi bu kadar boşalmışsa, motivasyonu bu kadar azalmışsa eğer, bunu yalnızca Erdoğan Arıca’ya bağlayamazsınız. Radikal bir müdahale şart! Sakaryaspor ve Sebat’ın teknik direktör değiştirdikleri haftada Ankaraspor ve Konya gibi iki takımdan puan çıkartması onlar açısından ümit ışığı yaktı. Konya’nın Özberk’le yollarını ayırması kafalarda soru işareti yarattı. Hakemler Konya’nın yüzde yüz penaltılarını verseler belki de Konyalılar 13 puanda olacaktı. Üstelik 45 dakika eksik oynayan evsahibi gerideyken Sebat’ı yakaladı. İyi futbolun cezası mı olur?Denizli ise bildiğiniz gibi. Deplasmanda daha rahat... Bu bir inceleme konusu...

21 Eylül 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güzel futbol zamanı‘’

Şanslı bir adam Daum... Bir pazarlama harikası olarak da kabul edilebilir. Çünkü, Fenerbahçe kazanıyor ama futbol adına ortaya bir şey koymuyor... “Alex’i alın” dedi, aldılar... “Volkan’la olmaz. Rüştü’yü de isterim” dedi onu da kaptılar. Öyle bir kadro kurdular ki, Yunanistan milli maçında oynayan Servet yoktu, Serkan da kulübedeydi. 2 gol atan Nobre de... Hatta A milli takımın formasını giyen Volkan da, Selçuk da, Fatih de, Murat Hacıoğlu da... Ümit milli takımda ter döken Semih ve Mahmut Hanefi ise kadroda dahi yoktu...Neymiş, Daum maçı çözmüş! 83. dakikada ikinci golü bulana kadar çerçeveyi tutan şutu yok Fener’in! Bir takım kötü oynarken bazen kazanır, iyi oynarken ise bazen kaybeder. İyi futbol da lazım! Şampiyonlar Ligi’nde de, ligde de. Bu malzemeyle bu yemeğin iyisini çok kişi, bu kadarını ise herkes yapar...Ziya Doğan’ın ve Trabzonspor’un çıkışı da sürüyor. Aynı zamanda Trabzonspor Fener’den daha iyi futbol oynuyor. Kulübün bütçesi Daum, Alex ve Hooijdonk kadar... Üstelik devirdiği takım 1 puanlı Sebat değil, 9 puanlı Denizlispor... Kulüp, taraftarın oyuncular üzerinde yaratacağı negatif ‘şampiyonluk baskısı’nı ne kadar yumuşatırsa, iddia o kadar büyük olur...Galatasaray, Samsunspor’lu Kirita’nın jenerikte kullanılabilecek golüne iki büyük golcüsü Hakan ve Necati’nin aynı şıklık ve ustalıktaki golleriyle yanıt verip takibini sürdürdü. Çok net gözüken de bir şey var. İstanbul’un en iyi futbol oynayan takımı Galatasaray...Beşiktaş Sakarya’yı hakem tercihi ile geçerken tarihindeki 800. lig galibiyetini alıp moral depolayamadı! Tempo hala düşük, defans hala problemli... Şimdiye kadar çıt çıkmadı ancak Galatasaray maçı kaybedilirse çok şey değişir. Ve bu Beşiktaş, en azından 1 ay daha hiç bir takımı bariz bir üstünlükle yenemez...Haftanın en güzel maçı ise Gaziantep’teydi... Nurullah Sağlam, Antep de sağlam... Jaziri sakat, Lazarov sakat, kondisyon sağlam, karakter sağlam... Ankaralılar yine Brezilyalı işi golü buldular, fark fırsatı yakaladılar. Atamayınca, ezici, iştahlı Antep karşısında sahadan mağlup ayrıldılar... Geçen senenin 6 milyar lira maaşlı çalıştırıcısı, İbrahim Toraman’ı satmış kadrosuna Daum ve Del Bosque’den daha iyi futbol oynatıyorsa eğer, övgümüzde bu kadar da cimri mi olmalıyız! Devam Nurullah hoca, devam...Rizespor İstanbul’da 3 puanı 3 golle aldı, ancak daha önceki maçlardaki güzel futbolunu oynayamadı. Yine de Rıza Çalımbay müthiş iş başardı. Çünkü onlar çoğunlukla iyi oynayıp da kazandı. Erol Tok ise Musa Kuş’tan forvet yaratıp, İstanbul’un ve kendisinin geleceğini ateşe attı.Malatyaspor Aykut Kocaman’ın, Gençlerbirliği Erdoğan Arıca’nın sistemine her gün biraz daha uyum sağlıyor. Malatyasporlu futbolcular sisteme inanıyor, Gençlerbirliği futbolcularının inançsızlığı göze çarpıyor... Bu yüzden Malatyaspor ligi Gençlerbirliği’nin üstünde bitirecek gibi görünüyor.

14 Eylül 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aklı olan kazanıyor‘’

Liderden başlayalım... Trabzonsporlular bu sezonun en iyi Gençlerbirliği karşısında net bir skorla galibiyete ulaştılar. Bu 3 puan 3 açıdan önemliydi.Tatile moralli çıkmak, Tolga, Erdinç ve Yattara’nın iyileşmeleriyle tam kadro oynama şansı bulmak ve tarihi yeniden yazmak... Bordo Mavililer Birinci Lig’de oynadıkları 31. sezonlarında, ilk kez dörtte dörtle başladılar. Ziya Doğan’la ‘takım’ oldular. Böyle büyük bir travmanın ardından Gençlerbirliği gibi güçlü bir takımı devirip, salanabileceklerini ama yıkılmayacaklarını ortaya koydular...Beşiktaş’ın imdadına ise milli maç arası yetişti. Bir ara 4-0 geriye düşen Siyah Beyazlılar buldukları 3 golle umutlandılar ancak evlerinin yolunu yine puansız ve şimdilik olaysız tuttular... Tam 13 futbolcu transfer ederek lige başlayan Kartallar, 2,5 milyon dolara sattıkları İbrahim Toraman karşılığında Libya’lı virtiöz Tarek, Bosna milli takım kalecisi Hasagiç, Angolalı Maçanga’yı bonservisleri ile alan, kasada da bir miktar para bırakan Gaziantepspor önünde tel tel döküldüler. Futbolu bir takım oynadı. Parası değil, aklı olanlar... Beşiktaş’ta İbrahim Akın ve Ali Güneş dışında forma hiç kimseye yakışmamıştı...Beşiktaş 47 senelik lig tarihinin en kötü 2. başlangıcını yaptı. 1975/76 sezonunda 2 beraberlikle 2 puan çıkartan Beşiktaş 4 gol atıp 7 gol yemişti. Averaj bu sene de aynı. Geçen sene 17 haftada 8 puan öndeyken, ligi şampiyonun 14 puan gerisinde bitiren bir takım için şampiyonluktan bahsederseniz, kimseyi inandıramazsınız. Fenerbahçe’nin 50 milyon dolarlık futbolcuları skor 1-0’ken Kayseri’li Gökhan karşı karşıya kaçırmasa, 100. yıllarına şampiyonluk parolasıyla başlayan Galatasaray’lılar genç kaleci Recep hata yapmasa tartışılacaklardı. 3 puan aldılar, eleştirilerden bir hafta kurtuldular...Milli maç arası, milli maç zamanı demek. Fener’den Ümit ve Servet, Trabzon’dan Fatih ve Gökdeniz, Galatasaray’dan Hasan formdalar, gerisi dökülüyor. Kalite kötü, bakalım ‘Damarlarımızdaki asil kan’ yetecek mi?Futbol kötü, goller şahane... Fener’den Hooijdonk ve Gençler’den Uğur’un frikikleri, Antep’ten Devran ve Tarek’in füzeleri, Malatya’dan Yunus’un sağ ayağının dışıyla ve kafasıyla attığı goller, Ankaraspor’dan Tita’nın volesi, Denizli’de Ersen’in asisti, Rize’nin attığı iki goldeki kanattan hücum organizasyonu ve golle bitirilişleri, Semavi’nin şahane volesi bir kalemde sayabildiklerimiz. Özetleri seyredenler ‘ne kaliteli lig’ deseler de, biz gerçeği biliyoruz. Aranın ilaç gibi gelmesini diliyoruz...

31 Ağustos 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tutamadılar Atamadılar!‘’

Belli ki aşırı motivasyonun ters etkisini yaşadılar. Gol yememeyi, rakip oyunu bırakınca da atmayı planlıyordu Ziya hoca. Bütün bunlar ilk 5 dakikada belli oldu. Gökdeniz bir kontra topta 5 saniye oyalanmasına ve kaleye 20 metre mesafe kalmasına rağmen en yakın arkadaşı 30 metre arkasındaydı.Bir de becerisi ortaya çıktı Kiev’li futbolcuların... Yedinci dakikada Yugoslav Gavranciç kafayı vurup golü atarken bir önceki pozisyondaki gibi iki stoper de son derece rahat durumdaydı! Gol, zaten şaşkın Trabzonsporlular’ı iyice dağıttı. Bu arada daha ilk 14 dakikada 4 hava topunun dördüne de Kievliler’in vurması Ziya Doğan’ın isyanının ne kadar haklı olduğunun ispatıydı. D’Haene ve Tayfun yerden mükemmel değiller, havadan vasat bile değiller. “Bana stoper alın” diye yalvaran Doğan’ı dinlemeliydiler.Kıpırdamadı Trabzon... Psikolojik baskının yanında bir de mükemmel Kiev vardı Trabzon’da. Fatih’i Rodolfo sahanın her yerinde kovalarken, diğer 10 futbolcu mükemmel bir alan savunması yaptı. 10 kişi kaldıklarında bile son Kiev’li ile en ilerdeki Kiev’li arasındaki mesafe 40 metreyi hiç aşmadı. İlk 45 dakikada Trabzonspor net tek bir pozisyon yakalayamazken, 2-0’ı bulan Kievliler, iki mutlak gol kaçırdı, Petkovic ise bir topu çataldan çıkardı. Şanssızlık da yakayı bırakmadı. 31’de oyuna giren Yattara 45’de sakatlandı. İkinci yarının hemen başında Rodolfo, Fatih’i itti, ikinci sarıdan soyunma odasına gitti. Sayısal üstünlükle baskıyı kuran Trabzonspor, 59. dakikada Celalettin’in nihayet çizgiye inmesi ile ilk pozisyonunu üretti. Doğan, biraz daha riske girdi, Augustine ile forveti dörtledi. Son 30 dakikada Trabzonsporlular’ın eline yüzüne bulaştırdığı 7 fırsat yakalandı. Şans ise hep Ukraynalılar’ın yanındaydı.Ziya Doğan risk aldı, yönetim ise kumar oynadı. 1.5 milyon dolar karşılığında Şampiyonlar Ligi’nden gelecek 3milyon dolar belki de kasadaydı.Trabzonspor taraftarının kendi futbolcusunun elini ayağını titreten sabırsızlığı kötü, rakibi alkışlayarak göndermesi ise mükemmeldi. UEFA’da para yok ama ligde şampiyonluk ve UEFA’da yeni turlar için takviyeye ihtiyaç var.

26 Ağustos 2004, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yıldızımız bol olsun‘’

Timuçin, ‘Kimin büyük takım olduğunu gösterelim’ diyordu arkadaşlarına maçtan önce... Gösterdiler. Bu Denizlispor gerçekten büyük takım. Giray Bulak da büyük hoca... Sürekli oyuncu satıyorlar, sanki kadro olarak hep küçülüyorlar. Ancak geleni gideni yeniyorlar. Bu büyüklük denen ‘şey’ şahsiyetle, takım olmakla, elinden gelenin hepsini sahada bırakmakla ilgili... Büyük futbolcuların haftasıydı bu hafta...Önce Alex sahne aldı... Mütevazı, soğukkanlı, top ayağına gelmeden 3-4 alternatifli hareket planı hazır sambacı. Attırdı, yatırdı, kaldırdı, oynattı, sonunda da attı. Rakibe, hakeme dönüp bakmadı. Aynı anda Ümit Özat da oradaydı ki; ‘kendisi Daum’un kurtarıcısıdır’, bir tek santrfor ve kaleci görevlerine soyundurulmadı.Sonra ‘Fatih Tekke’... Önce sol ayağıyla 35 metreden şahane bir gol yaptı. Ardından müthiş bir zamanlama ile ‘şahane’ bir kafa golü atıp takımını ileri taşıdı. Son derece heyecanlı, çekişmeli geçen maçta Malatyaspor skoru 2-3’e getirdi, Fatih müthiş bir zamanlama ile yine kafayı çakıp takımını rahatlattı. Öğrendik ki, Fatih 6 şişe serum yiyip maça çıkmış. Carew ise, nasırı canını acıttığı için Denizli’ye gitmedi! Fatih neredeyse canı çıkmışken, takımına hayat verdi...Malatya şanssızdı. Hem Trabzonspor’a hem de Fatih’e karşı oynadı, biri penaltı, 10’a yakın net pozisyon harcadı. Sabırlı olunursa, bu tür üzücü mağlubiyetlerde dağılmazlarsa, ligi 3 büyüklerden birini altına alıp tamamlarlar. Üstelik, Bilal’i de A Milli Takım’a vererek!Sonra da Timuçin... Hocasının deyimiyle, ‘Onun boyu da 1,65 metre, kalbi de...’. Hem attı hem attırdı, ‘Takım gibi takım’ olan ekibini galibiyete taşıdı. O belki hiç şampiyonluk yaşayamayacak, kendisinin tırnağı bile olamayacak meslektaşlarının yarısı kadar para kazanmayacak, ama bıraktığı izler unutulmayacak. Keşke, 5 sene daha oynasa...Sonra Necati... Komadaki Galatasaray’ı önce bir jenerik golüyle, sonra fırsatçılığıyla iki kez öne taşıdı. Takım da, Hagi de nefes aldı. Galatasaray Baliç’i nihayet kazandı. O böyle oynarsa, her maç biraz daha rahatlar, son paslar yerine gider, Gallardo’ya bile gerek kalmaz. Bakarsınız Galatasaray onu satar kasasına para bile koyar! Her maç 3-4 kişi sınırlarını zorlayarak iyi oynuyor Galatasaray’da, bu 5-6 olursa onlar da şampiyonluk kovalar...Gençler duruyor, Ankaraspor gelişiyor. Yusuf da eskisi gibi oynadı ama Jaba kolay fırsatları, takımı farkı kaçırdı. Samsunspor ise, Ankaragücü’nden sonra Konyaspor önünde de hem farkı, hem 2 altın puanı...

24 Ağustos 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gözlemcilik ciddi bir iştir‘’

Burada şunu da belirtmeliyiz ki, federasyonun şeffaflık adına gözlemcilerin, hakemlere verdiği notları açıklaması, gözlemcilerin de değerlendirilmesini sağlıyor.Bu hafta iki hakem tüm otoritelerin de hem fikir olduğu üzere çok kötü maç yönetip, kritik kararlarda yaptıkları hatalarla sonuçları etkiledi: Hakan Sivriselvi ve Bülent Demirlek. İki kritik hatayla Konya’nın iki puan yitirmesine neden olan Sivriselvi 6.1, 10’a yakın kritik hata yapan Demirlek ise 6.9 almış. Bir karşılaşma daha var... Yardımcı hakem Cemal Gemici’nin ‘devam’ dediği ofsayt kokan pozisyonda, topun çizgiyi geçip geçmediği yine Gemici kararıyla belli olan Ankaraspor - Malatyaspor maçı. Kritik karara imza atan Cemal Gemici, gözlemci Yahya Diker’den 7.9 alırken, Diker, orta hakem Hamza Mısır’a 6.5 vermiş. Yani Bülent Demirlek’ten bile az. Tartışmalı pozisyon yok, şikayet yok, maçta neredeyse Hamza Mısır yok. Notu 6.5.Şeffaflık iyi. Şimdi mecburen Gözlemciler Kurulu oturup, maçı tekrar seyredecek. Yahya Diker’in, neden bu kadar not kırdığı anlaşılmaya çalışılacak. Ve büyük ihtimalle Hakan Sivriselvi nasıl dinlendirilecekse, Yahya Diker de bir süre ekrandan gözlemleyecek. Diker’in geçtiğimiz yıllarda kendisine yeterince görev vermediği için Bülent Yavuz’a öfkelendiği ve Yavuz’a yakın gördüğü Hamza Mısır’ı düşük notla cezalandırdığı ileri sürülüyor. Dileriz ki, bu yalnızca dedikodu olsun.Şimdi gözlemcileri de izliyoruz.

19 Ağustos 2004, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI