Arama

Popüler aramalar

‘’Güldüren ıska‘’

Estetik, zarafet, sürat ve klastan o kadar yoksundu ki Galatasaray. Ne gam! Kalli’nin şansı durduğu yerde duruyor.
Kötü oynarken kazanmak iyi de. Bu kadar kötü oynarken nereye kadar gidilebilir. Rize maçındaki 5 gollü gösteri, belli ki büyük ölçüde rakibin eseri.
Tek şut var ilk 54 dakikada... Nonda’dan gol olan... Ona da pası ne soldaki Hakan’la Volkan, ne sağdaki Barış ve Uğur, ne Lincoln’ün veliahtı Arda verdi. Topu ona Bülent Yıldırım’ın ‘oyna’ dediği üç boğuşmanın ardından, İsmail Güldüren’in ıskası getirdi. O da işini yaptı.
Galatasaray hücumda akıllı tek bir pas ve hücum organizasyonu yapamadan gol bulurken, küme düşme endişesi taşıyan Bursaspor, Veli’nin şutunda Orkun’a takıldı. Volkan Şen’in ortasında Ömer’le dört adımdan golü kaçırdı. Sonra Mustafa Sarp kaçırdı. Zuniga’nın vuruşunu Orkun kurtardı. Taraftarın yüreğini ağzına getiren pozisyonda Tum, bir adım geride kaldı.
Golden başka akılda kalan, Uğur’un kaptan Egemen’e çelmeyi takıp yere sırtüstü yapıştırdığı boğuşmaydı. Judoda bu ‘ippon’ olacak Uğur kazanacaktı. Bunun futbolla ne alakası vardı demeyin. Futbol vardı da biz mi yazmadık!
Bırakın gol atmayı, şut atmayı denemeyen Hakan Şükür’le kendisi için sıradan işleri yapamayan Arda, bu takımı 9 kişi bırakıyor. 9’a 11’le bundan fazlası olmuyor.
Galatasaray’da Servet ve Orkun mükemmel, diğerleri vasattı. Paf takımına dönmüş Bursaspor’un hakkı, oynadığı futboldan sonra en azından bir puandı.

21 Ocak 2008, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Siyah inci‘’

Herkesin forvetlerine imrenerek baktığı Galatasaray, Necati ve Hasan Kabze gibi iki önemli futbolcuyu gönderip, üstelik son derece ucuz bir maliyetle Nonda’yı aldığında şüpheyle karşılanmıştı. Nonda’nın ilk devredeki performansıyla Sarı-Kırmızılı futbolcular, şampiyonluk için camiayı havaya sokacak bir skorla sahadan ayrıldılar.
Nonda, Servet’in kafasını diziyle kontrol edip gol yaptığında henüz maçın başıydı. Galatasaray 8 pozisyona girip, devreyi 3 golle tamamladığında, Nonda 5 pozisyonda başrolü kapıp ve 2 golle gripten bir ayda kurtulan hocasının itibarını kurtaran ilaç işlevi görüyordu.
Feldkamp, Hasan’ı kadroya almayıp disiplin gösterisini sürdüredursun birkaç futbolcunun ekstra becerisi, Rize defansının inanılmaz yan top zafiyeti skoru kolay getirdi. Defansta Servet ve Volkan, göbekte Mehmet Topal ve forvette de Nonda ekstra performans gösterdi. Emrah’ın geldiği kanat iyi kapatıldı. Ancak Arda ve Barış’ın içeriye kat etmesi, Uğur’un etkinliğini azalttı.
İki küçük not: 1) Bouzid çok iyi bir insan olabilir. Ancak bu düzeydeki bir takımın stoperi değil. Song gelene kadar onun yerine Mehmet Güven kullanılabilir.
2)İlk kez yan toplar bu kadar etkiliydi. 1.85’ten uzun beş oyuncu varsa, yan toplar bel hizasında değil en kötü dün geceki gibi kullanılmalıdır.
Rizesporlu futbolculardan ve oyun planlarından da bahsetmek isterdim. Ama mümkün değil: Yoktular! Galatasaray’ın 5., Nonda’nın 3. golü Galatasaray’ın becerisini Rizespor’un içler acısı halinin bir belgesi mi? Yorumlamak zor. En iyisi atanı alkışlamak.

13 Ocak 2008, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne demeli?‘’

UEFA’da Bayern ile final oynar denilen bir kadro var. Gruptaki takımlar Türkiye Ligi’nde orta sıralarda yer bulmakta zorlanırlar. Bordeaux turnuvayı ağırlıklı olarak yedekleriyle götürüyor, Panionios maçına suyunun suyuyla çıkıyor. Galatasaray’ın Wien’i yenmesi halinde, Bordeaux’nun Panionios’tan beraberlik koparması bekleniyor. Daha maçın 20. dakikasında Panionios 2-0 yapınca, umutlar yerini mucize temennilerine bırakıyor. Galatasaray bu arada kah kaleci çalıştırıyor, kah topu gökyüzüne gönderiyor. 75. dakikada 2-2 haberi geliyor. Ama Galatasaray şuursuzca oynuyor ve yine atamıyor. Maçın başından sonuna kadar sol tarafta Volkan yalnızları oynuyor, sağ taraftan gelen Galatasaray’ın kanat oyuncuları orta yapmıyor şişiriyor! Birkaç pozisyonda da kaleci devleşiyor.
87’de tribündeki Galatasaraylı taraftarlar sevinçten kuduruyor, çünkü mucize gerçek oluyordu. Bordeaux’nun bulduğu üçüncü golle tur atlamayı garantiliyor, Galatasaray gol atmadığı bir maçı galibiyetle bitiriyor.
Böyle olmamalıydı. Tarihinin en büyük yatırımını yapan Galatasaray, bu gruptan minumum 10 puanla çıkmalıydı. Lincoln, Linderoth ve özellikle Feldkamp sahada olmalıydı. Ben, hayatımda böyle bir şey görmedim. Feldkamp’a şanslı demek yetmez, şans kelimesi çok yetersiz kalıyor. Galatasaraylı futbolcular, kan kusturdukları taraftarlarına bir zafer borçlular. Hezimetlerle gelen sonuç, başarı sayılmaz.

20 Aralık 2007, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Nihayet futbol‘’

45. dakikada Jaba’nın bomboş pozisyonda, sol alt köşeye giden vuruşunu, Hakan muhteşem bir refleksle kurtarmasaydı, maç nasıl biterdi bilinmez ama gözle görülür bir gerçek var ki; Beşiktaş futbol oynamaya başladı. Cisse’nin tek ön libero oynaması, Delgado, Tello, Ali Tandoğan ve Serdar Özkan’ın 3. bölgede daha fazla bulunmasına ve pozisyonlar yakalanmasına yaradı. Arjantinli yıldızın “Süperstar” performansı, soğuk gecede tribünleri ısıtırken, Ankaragücü orta sahasını da alt üst etti. İbrahim Kaş rakibin güçlü forveti Bebbe’yi maç boyunca etkisiz kıldı. Ama Murat Erdoğan’ın kornerinde, hem Milli futbolcu, hem de Cisse uyudu. Jaba’nın 19. dakikada kaçırması atmaktan zor pozisyonu harcadığını da düşünürsek, Siyah-Beyazlılar’ın ara transferde en önemli ihtiyacının pozisyon bilgisi yüksek olan bir stoper olduğu gerçek.
Nobre de sezonun iyi futbollarından birini sergiledi. Bobo, biraz eşlik edebilse, Beşiktaş’ın daha farklı kazanması işten değildi.
Beşiktaş’ın ikili, üçlü oyunlarla rakibi alt-üst etmesi, kanat oyuncularının bol bol çizgiye inmesi, biraz Ankaragücü’nün yenmeye gelmiş olmasından, çokca da Delgado’nun ustalığındandı. Bir 10 numara ne yapması gerekiyorsa, onu yaptı. Beşiktaş bu galibiyetle, sancılı geçen yarının ardından 3 büyük rakibiyle evinde oynayacak olmanın verdiği fikstür avantajıyla iddiasını, ligin sonuna kadar sürdürme şansı yakaladı. Hakan’ın Jaba’nın vuruşundaki muhteşem kurtarış da cabası! Genç kaleci 8-0’lık kabusun ardından özgüvenini tekrar kazanabileceği bir maç oynadı.

17 Aralık 2007, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir tatlı hayaldi...‘’

Son 7 senede 1 UEFA, 1 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu kazanan, dünya futboluna Mourinho ile birlikte 7-8 de büyük futbolcu sunan Porto ile deplasmanda grup finali oynamak zordu. Liverpool hezimetine rağmen, grup çıkma şansını sürdürmek ne kadar büyük başarıysa da iki kulübün futbol kültürü arasındaki fark, maçın hemen başında göze çarpıyordu. İki takım da alan savunması yapıyor, ancak Beşiktaşlı futbolcular yüzünü dönemezken, Porto ilk 8 dakikada Kartal’ın ceza alanına 8 top sokuyordu. Bobo topa iki kez temas etmemişken, Rüştü, Siyah-Beyazlı takımın topla en çok buluşan futbolcusu oluyordu.
Delgado’nun kaleci Helton’un kolay kurtardığı şutu ve Tello’nun Bobo vuramadan defans oyuncusu tarafından uzaklaştırılan ortası dışında Beşiktaşlılar hiç etkili olamazken, Bosingwa ve Sektioui’nin şutlarını kurtaran Rüştü devleşiyordu.
Devre bitecek, Porto gerilecek, risk alacak Beşiktaş bir gol bulacak, belki de turu atlayacaktı. Ali Tandoğan’ın büyük hatası ve iki ülke arasındaki futbol farkı hayallerimizi de aldı götürdü. 46 ve 47’de fırsatlar geldi. Serdar ve Cisse gol atmayı beceremedi. Rüştü, Quaresma’nın kafasını bir kez daha mükemmel kurtardı. Ama bir sonraki pozisyonda, Beşiktaş’ın bütün futbolcuları kadar değeri olan Quaresma bu kez, tecrübeli kalecimizi çaresiz bıraktı. Siyah-Beyazlılar’a da görev olarak çok çalışmak kaldı.
İki kişiyle sıkıştırılan Tello en kötü oyunlarından birini oynarken, Burak yoktu! Devre arası bir hücuma, bir defansa iki üstün kaliteli takviye yapılmazsa Beşiktaş’ın işi zor.

12 Aralık 2007, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tarihi şans‘’

Zico 2 senedir hazırladığı düzenle sahadaydı. Sürprizsiz, kumarsız. Galatasaray’ın ise ön liberosu Sabri’ydi! Ön liberosu Sabri olan defansın kalecisi olsa olsa pozisyon manyağı olur. Oldu! Müthiş direndi, Mondragon olmadı! Sabri ön libero, takım 3 santrforla oynamaya başlıyor, topu en iyi kullanan Arda kenara alınıyor, Feldkamp kariyerine yakışmayan hatalar yapıyor...
Ustası olacak adamın. Çok koşmadığı, rakibi yeterince kovalamadığı için eleştirilse de çilingirlik yapacak. Taçtan gelen top Servet’in kafasından ayağına gelene kadar Alex kararını vermiş, senelerdir Galatasaray maçı bekleyen Semih’e önündeki topa dokunmak kalmıştı.
Bir usta sahada, diğeri hasta!
Fenerbahçe 5. dakikadaki golden sonra rahatlar fark artar diye düşünürken, temposunu çok yükselten, fakat Feldkamp’ın tercihleri yüzünden rakip ceza alanına hiç giremeyen bir Galatasaray vardı. Ama Nonda’nınki de sayılmazsa ilk 45’te tek pozisyon bulamadı. Selçuk’tan fırsat bulurlarsa orta sahadan ceza alanına yüksek toplar yolladılar, Edu ve Lugano’yu bir kez aşamadılar. Oysa mahkum oynarmış gibi gözüken Fenerbahçe kendi yarı sahasında oynanan karşılaşmanın ilk yarısında Gökhan, Roberto Carlos ve Alex’le 3 önemli pozisyon yakaladı, üçünde de Orkun’a takıldı...
Galatasaraylı futbolcular için kâbus gibi bir ikinci yarıydı. 46 ile 66 arası Fenerbahçe yalnızca biri gol olan, dördünü Orkun’un kurtardığı tam 10 pozisyon yakaladı. Tarihi farkı çokça Orkun, biraz şımarıklık, biraz da şanssızlıkla kaçırdı.
Fenerbahçe’nin yıldızı Selçuk, maçın yıldızı Orkun’du...

09 Aralık 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güç ve akıl‘’

Önümüzdeki hafta oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray maçı da düşünülünce, Beşiktaş açısından zirveye tutunma karşılaşmasıydı. Son derece kötü oynayan bir rakip karşısında iki önemli puan harcandı.
Koca 45 dakikada Rüştü’nün kalesinde tek pozisyon bulamayan Rize, ilk etkili atağında, deneyimli kalecinin de büyük hatasıyla öne geçti.
Oysa Beşiktaş, son derece temiz oynayan Rize karşısında ilk yarıda birkaç farklı üstünlük sağlamalıydı, sağlamayadılar. Serdar Özkan 2 pozisyonu kolay harcarken, Nobre’nin tek şutu direkte patladı, İbrahim Üzülmez’in şutunda ise kaleci Gonzales başarılıydı. Beşiktaş’ın 2 puan yitirmesinin sebebi, tek düze hücum organizasyonuydu. Sağda Ali ve Serdar, solda Sedef ve İbrahim çizgiye inip ortalamalıydı, uyudular. Kendilerini de sıkıştırdılar. Kaleci Gonzales’in müthiş hava üstünlüğüne rağmen, ortaların hepini yüksek ve altı pasın üstüne yolladılar.
64’te Zafer Biryol pas vermekte gecikmese skor 2-0 olacak, futbolcu, taraftar ve yönetim kan kusacaktı. Delgado’nun olağanüstü güzel golü, tribünü havaya soktu ama Beşiktaş’ın maçı kopartacak gücü, aklı yoktu. Tello ve Cisse’nin yokluğu sırıtırken, genç Batuhan’ın Nobre’den çok daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Hakem Zafer Önder İpek, Serdar’a, Serhat’ın yaptığı faülü atlayıp sarıyı göstermeyince ve Cumhur’a kart göstermek için Bobo’nun gollük atağını kesince maç onun için bitti. Hakem-yardımcı hakemin felaket işbirliği sonunda, sarı kart Ali Tandoğan’a değil, Kürşat’a geldi.

03 Aralık 2007, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hatadan dönünce‘’

Futbolu sportif bir heyecan ya da eğlence olmaktan çıkartıp, işkenceye çeviren bir ilk devreydi. Ve sebebi kesinlikle futbolcular değildi!
Süper Lig’de liderlik her ne kadar çok önemli olsa da, “Avrupa Fatihi” Galatasaray’ın koca bir 45 dakika rakip kaleye şut dahi atamadığı bir maçı hatırlayanınız var mı?
Avrupa’daki hemen hemen bütün futbolseverlerin tanıdığı Hakan Şükür, Nonda ve Ümit Karan gibi 3 önemli santrforu kulübede tutup, Trabzon maçında görevini fazlasıyla yapan, ancak rakip stoperler için asla bir tehdit olmayan, topu saklayamayan, sırtı dönük oynayamayan ve ancak boş alan bulduğunda etkili olabilecek Serkan’ı tek forvet oynatmaktaki inadın sebebi ne ki?
Hücum bölgesine hiç giremeyen, tek atak bitiremeyen Galatasaray’ın hamlesiz futbolu bir santrforun oyuna girmesiyle değişti. O santrfor dün gece Hakan’dı. Onla Serkan nefes aldı, rakip stoperler dağıldı. Serkan bir gol atıp, bir de penaltı yaptırdı. Hoş bu iki golün ilkinde yardımcı, ikincisinde orta hakemin hoşgörüleri vardı... Üçüncü golde ise Hakan’ın şık kafası...
Bence de, Avrupa Kupası’nda kazanılan bir maçın kritiği böyle olmaz. Ama çok büyük yatırımlarla oluşturulan bir takım böyle oynamaz...
Yine de gol yemeden maç bitirmek önemli. 4’lü savunma iyice oturdu... Orkun ve Mehmet Topal büyük ihtimalle formalarının sahibi oldu. Tek sorun; diziliş. 4-1-3-2’de ileri ikili Serkan ve Arda olmaz! 3 santrfordan 2’si oynar Lincoln ve Arda da şov yapmakla kalmaz, ileridekileri kral yapar.
Avusturya Wien galibiyetini bekleyeceğiz...

30 Kasım 2007, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI