‘’Savunma yapmazsan‘’
Dünkü yenilginin açıklaması, Fenerbahçe’nin savunmaya yeteri kadar konsantre olmaması, Obradoviç’in olası ayrılığı sonrası Fenerbahçe Doğuş’un ilk coach tercihi olan Jasikevicius’un maça çok daha iyi hazırlanmasıydı. Hayatımda bir maçta 2 top kaybeden bir takım hatırlamıyorum. Ve bir maçta 2 top kaybı yapan bir takım o maçta mağlup oldu.
Basketbol mucizesi belki ama düne kadar ortalama 60’lı sayıları potasında gören Sarı- Lacivertliler, 90 sayı yiyip, harika hücum ettiği gecede mağlup oldu. Fenerbahçe 2, Zalgiris 14 top kaybetti. Fenerbahçe, rakibinden tam 15 kez fazla hücum etti. Zalgiris’ten 15 fazla topu potaya atıyorsun ama yeniliyorsun. Vurdumduymazlık, ‘nasıl olsa kazanırım’ havası, savunmadaki gevşeklik. Tamam; Jasikevicius vasat oyunculara sahip olmasına rağmen Fenerbahçe’nin zaaflarını çok iyi belirlemiş, ona göre harika hücum stratejisi belirlemiş ama sonuçta Zalgiris, deplasmanda 90 sayı atacak bir takım değil.
Yenilginin baş nedenleri bunlar değil
Fenerbahçe’nin aklı son 5 dakika yerine geldi ama Sloukas’ın tecrübesine yakışmayan hücum tercihi, Wanamaker’a çalınan yanlış faul belirleyici oldu belki ama, dünkü mağlubiyetin nedeni değildi. Maç oraya gelirse, bir hatanın arkasına sığınılmaz. Wanamaker, iki kere Pangos’u kaçırdı ve iki üçlük yedi Fenerbahçe o hatadan önce. Oyun çok daha erken kopabilirdi ama olmadı. Sonuçta, evde böyle bir takıma karşı alınan yenilgi, hesapta olmayan bir kayıp ama telafi edilemeyecek de değil.
‘’Fenerbahçe doğru yolda‘’
Euroleague Şampiyonu kadrodan beki 4 oyuncu yok ama, Fenerbahe Doğuş yeni sezonun en hazır takımlarından biri, bir çok eksiğine rağmen...
Bobby, Kaliniç rotasyona giremedi, Bogdanoviç, Udoh gitti, yenilerden Thompson, Guduriç ve Sinan çok az katkı veriyor belki ama Fenerbahçe Doğuş maçlarını çok rahat kazanıyor.
3-5 yıl önce Barcelona’yı İspanya’da yensek, destanlar yazılırdı belki, şimdi çok önemli ama sıradan bir normal sezon galibiyeti gibi... Kazanma alışkanlığı bu olsa gerek... Eksikler var ama Nunnally çok başka bu sene. Keza Vesely. Dünkü maçın MVP’si Sloukas da öyle. Bu üç oyuncu Fenerbahçe forması altında en şu ana kadar en iyi performanslarını sergiliyorlar Barcelona maça 5/5 üçlükle başladı.
Euroleague’in en iyi savunma yapan takımına karşı sıra dışı bir yüzdeydi bu. Nitekim takip eden üç periyotta Sarı-Lacivertliler, normal savunma performansına döndü. 5/5’te atan Barcelona, sonraki 10 üçlük denemesinde sadece 1 isabet bulabildi.
2. çeyrekte 10, 3. çeyrekte 13, son periyotta ise 17 sayı atabildiler. Evinde 80’leri rahat geçen Barcelona hücumu, diğer takımlar gibi Fenerbahçe duvarına tosladı. Sloukas 17 sayı 5 asistle Fenerbahçe hücuklarını nakış gibi işledi. Yılın en formda ismi Nunnally 3 üçlükle 14 sayı üretti.
Udoh’un görevini bu sene Vesely yapıyor. Ortada topla buluşup, Udoh gibi hücumları yönlendiriyor. CSKA deplasmanında 6 asist yapan Çek pivot, dün de 13 sayı atıp 2 asist üretti. Melli oyunu hiç zorlamıyor, pozisyonun kendisine gelmesini bekliyor. Geldi mi de gereğini yapıyor. En önemlisi 6 deplasmanın 5’inde rakipleri 60’lı sayılarda tutabilmek. Bu savunma performansı devam eder, Bobby ve Kaliniç takıma eklenir, Thompson ile Guduriç sisteme biraz daha uyum sağlarsa Fenerbahçe Doğuş’u güneşli günler bekler.
‘’Son söz Kartal'ın‘’
Tahincioğlu Basketbol Ligi’nde oynanan derbide, Beşiktaş Sompo Japan, müthiş bir heyecana sahne olan maç sonunda Anadolu Efes’i devirdi, 9. haftada 7. galibiyetini aldı. Baştan sona büyük çekişme içinde geçti derbi. İki takım da arka arkaya seriler yakaladı, üstünlük sürekli el değiştirdi son gülen ise ev sahibi Beşiktaş Sompo Japan oldu: 67-64. Perasoviç, Adams’ın yerine Dragiç’e lisans çıkarırken, Ledo’yu da tribüne yollamıştı. Daha düzen içinde oynamayı tercih etmişti Beşiktaş karşısında. Ufuk Sarıca da mümkün olduğu kadar tempoyu aşağı çekip, Efes’e sevdiği açık alanları vermemeye çalıştı. İlk yarıda iki takım da birbirine üstünlük sağlayamadı.
Boatright işi bitirdi
İkinci yarının başında ise McCollum çıldırdı. Arkaya arkaya basketlerle Beşiktaş savunmasının dengesini bozarken Efes 46-40 öne geçti. Ama top Efes’deyken McCollum önce hücum faul yaptı, ardından teknik faul aldı. İvme de bir anda el değiştirdi. Bu andan itibaren Kenan, Weems ve Strawberry ise 17-3’lük seri yakalayan Siyah- Beyazlılar, 10 sayılık farka ulaştı: 59-49. Bu kez seri yakalayan taraf Anadolu Efes oldu. İyi savunma yapan Lacivert- Beyazlılar, rakibe 4,5 dakika sayı imkanı tanımadı, Simon’un üçlüğüyle 38.30’da 11-0’la 60-59 öne geçti. Sarıca, o ana kadar çok düşünmediği Boatright’i, Kenan’ın 5 faul alması nedeniyle mecburen sahaya sürdü. Maçın kaderini ise Boatright çizdi. Amerikalı önce iki, ardından da attığı üç sayılık basketle skoru bir anda değiştirdi, Kartal salondan 67-64 galip ayrılıp Tahincioğlu Basketbol Ligi’ndeki 7. zaferine ulaştı.
‘’Fenerbahçe fiyaka bozdu‘’
Baskonia sezona kötü başladıktan sonra Pedro Martinez’i takımın başına getirdi ve müthiş bir seri yakaladı. Real Madrid’i 30 farklı yenerken, son 3 maçını kazanmıştı Bask ekibi. Bu ayın en formda takımıydı. Fenerbahçe Doğuş ise Baskonia deplasmanında 7 maçtır kazanamıyordu. Geçen sezon ise Fernando Buesa Arena’da 34 farkla mağlup olmuştu. Bu istatistikler belki de ekstra motivasyon kaynağı oldu Fenerbahçe için. Obradoviç maça, sürpriz bir şekilde ilk beşte Ahmet’le başladı. Ahmet kısa sürede 8 sayı atarken, Obradoviç’in güvenini boşa çıkarmadı. İlk periyodun son 3 dakikasında 11-0’lık seri dışında, Kanarya bütün maçın tek hakimiydi. 11-0’la skor 25-15 oldu ama Sarı-Lacivertliler, kalan 3 periyotta sadece 44 sayı yedi. Zaten ligin en iyi savunma yapan takımı Fenerbahçe’ydi, buna Baskonia tribünleri de canlı şahit oldu. Evinde 80’li sayılara rahat ulaşan Baskonia’yı 60’larda tutmak önemli bir başarı. Sloukas 14 sayı atarken, 6 asistle hücumları çok iyi yönetti. En ilginç istatistik ise Vesely’nin de 6 asist yapmasıydı. Çek pivot kusursuza yakın oynadı. Takımın bu dönemde en formda ismi Nunnally. O da Baskonia potasına 14 sayı bıraktı. Yapılan 23 asist, hücumun da en az savunma kadar mükemmel işlediğinin bir göstergesi oldu.
Efes yarışın içine girdi
9. hafta sonunda sadece 2 galibiyeti bulunan, evinde ise hiç kazanamayan Anadolu Efes, dün İstanbul’da oynadığı 11 maçta da yendiği Milano’yu devirip şeytanın bacağını kırdı. Yine toplama takım görüntüsünde olan Milano karşısında, maçı her zamanki gibi zora soksa da, bu kez sonunu iyi oynadı Lacivert-Beyazlılar. İlk yarıda hiç sayı atamayan McCollum’un ikinci yarıdaki 15 sayısı, galibiyetin anahtarı olurken, Efes’in bu yılki en büyük artısı olan hücum ribauntlarındaki etkinliği dün yine onlara fazlasıyla yardımcı oldu. Kötü hücum etmelerine rağmen 14 hücum ribaundu alıp, ikinci şans sayılarıyla skor bulan Lacivert- Beyazlılar, kalan 20 hafta öncesi hayata tutundu.
‘’Çifte kazanç‘’
İlk defa milli olan genç oyuncuların katkısıyla kazanmak daha da güzel. Milli takım dün önemli bir iş yaptı Kiev’de... Sıkıcı bir maçtı belki, özellikle ilk yarı iki takım da son derece kötü hücum etti ama, kilidi Tolga Geçim açtı. Ufuk Sarıca’dan aldığı şansı çok iyi kullandı genç yıldız. Kullandığı ilk 6 şutun 5’inde isabet buldu, iki kritik asist yaptı, 2 de top çaldı hücumdaki bütün sorunları bir anda çözdü. İlk maçın yıldızı Melih’in 9’da 1’le şut attığı gecede, Tolga’nın açtığı kapıdan Barış Ermiş devam etti. Yıllardır A Milli Takım’a çağrılmayan tecrübeli oyun kurucu, son iki dakikada attığı zor basketlerle, Ukrayna’nın kalan umutlarını da bitirdi. Barış gibi, Sertaç da iki maçı da istikrarlı oynayan isim oldu. Sertaç geç olgunlaştı ama her geçen gün gelişiyor. Stres dozu yüksek bir deplasmanda 7’de 5 isabetle 14 sayı üretti. Metin, Metecan, Furkan Aldemir, Doğuş ve Göksenin de önemli katkılar yaptı.
Takvim sorunu bize yarayacak!
Takvim sorunu belki de en çok bize yarayacak. Dünya Kupası Elemeleri’ni mecburiyetten genç oyuncularla oynuyoruz. Ama bu gençler iki maçta da yüzümüzü güldürdü. Çok konsantre, kendilerinden emin ve özgüvenliler. Hem maçları, hem de gençleri kazanıyoruz. Belki de FIBA’ya teşekkür etmememiz gerekecek. Ufuk Sarıca, iki maçı da çok iyi yönetti. Düne kadar sahaya kiminle çıkacağını bile bilmiyordu. İki üç günlük hazırlık dönemi sonrası, bütün oyunculardan maksimum verimi almayı başardı.
‘’Devler müthiş başladı‘’
Yıllar sonra ilk kez Milli Takım’lar sezon içinde kendi taraftarı önüne çıkıyor. Müthiş bir heyecan yaşanması beklenirken, FIBA’nın anlamsız inadı, takımların sahaya eksik çıkmalarına neden oluyor. Herşeye rağmen tribünler tıklım tıklım ve coşkulu, A Milli Takım ise muhteşemdi ilk maçta. Bütün ülkelerin NBA ve çoğu Euroleague oyuncusu yoktu. Hazırlanma fırsatları da bulunmadı. Ama Ufuk Sarıca ve ekibi az zamanda büyük iş çıkardı. Melih’in son anda kadroya dahil olması ise galibiyetin anahtarı oldu. Avrupa Şampiyonası’nda bir maçta 7 üçlük atıp rekor kıran Melih, dün de Letonya potasına 6 üçlük bıraktı, tam 24 sayı üretti. Gerçek bir yıldız gibi oynadı, Euroleague’de yüzüne çok bakılmasa da, sorumluluk verildiğinde neler yapabileceğini gösterdi.
Herkesten büyük katkı
Sertaç Şanlı 15 sayı, 3 ribaund 3 asistin yanı sıra tam 5 blok yaptı, potayı Letonyalılar’a kararttı. O da Euroleague seviyelerine geliyor. İşler kötü girerken, maçı çeviren isim ise Göksenin oldu. Savunmayı ateşledi, kaptığı toplarla rakibin ritmini bozarken en çok ihtiyaç duyulan anlarda ise sorumluluk aldı ve 11 sayı üretti. Açıklanan 24 kişilik geniş kadroda olmayan, her ne hikmetse sonradan 12’ye girip takımın birinci oyun kurucusu olan Barış Ermiş, Tofaş’ta yükselen grafiğini Ay-Yıldız’a da yansıttı. İlk kez A Milli olan Metecan ve Metin, kulüp takımlarında süre almanın faydasını çok fazla görmüş. Burada da önemli katkı verdiler. 2019 için yola güvenli ve moralli çıktık. Sırada Ukrayna deplasmanı var. Takımın mücadelesi, savunması, yardımlaşması harika. Umarız Kiev’de de bu şekilde devam ederiz.
‘’Moskova'dan Melli geçti‘’
Son finalist Olympiakos’a evinde uzatmada kaybeden Fenerbahçe Doğuş, sevdiği deplasmanda önceki yılın şampiyonu CSKA Moskova karşısına çıktı. Moskova’da 4 maçtır kaybetmiyordu Kanarya, geleneği devam ettirdi. Olympiakos karşısında takımın enerjisi ve mücadele seviyesi düşüktü.
Bir gün aradan sonra müthiş bir reaksiyon gösterdiler, yorgun olmalarına rağmen. Yorgun diyorum çünkü Olympiakos maçını 7 kişiyle oynamışlardı, dün de 8 kişi ile maçı tamamladılar. Oyunun başında pas ritmi müthişti. İkili oyunlar sonrası Vesely, CSKA potasını smaç bombardumına tuttu.
Thompson geldiği günden bu yana en konsantre ve iyi maçını oynuyordu. İki oyuncu kurucu Sloukas ve Wanamaker bu kez kontrolü eline almış, asist üzerine asist yapıyordu. Fark ilk yarıda 18 sayıya kadar çıktı. Melli girince rüzgar tersine döndü. Arka arkaya blok yiyen ve top kayıpları yapan Melli’nin yüzünden, 11-0’lık seri yakalayan CSKA, bir anda oyunun içine girdi. Burada İtoudis, savunma stratejisini değiştirdi. Bazı coachlar inat eder. Maç öncesi ‘doğru plan yaptım’ der, onda ısrar eder.
İtoudis hemen vazgaçti. 4 kısaya döndü, her perdelemede adam değiştirdi. Fenerbahçe de o ikili oyunların hiçbirini oynayamayınca, maç yeniden başladı. Bundan sonrası ise adeta yıldızlar savaşı gibiydi. İzlemesi müthiş bir mücadele vardı sahada. Bir tarafta Rodriguez, De Colo, Higgins, diğer tarafta Vesely, Datome, Melli resital sunuyordu. Fenerbahçe’nin bu yılki en büyük sorunu, maç sonunu oynayamamak. 1.5 dakika kala 7 sayı öndeyken, bunu koruyamadılar.
Melli’nin hatası ile bir hücumda 4 sayı bulan Rodriguez maçı uzatmaya götürdü. Uzatmada Vesely’nin hücum ribauntları ile fark yine açılsa da, CSKA yine yakaladı. Wanamaker çok yanlış bir tercih yaptı ama, Melli mucize basketle hem kendi, hem de Wanamaker’ın hatasını telafi etti.
Kanarya, kaybettiği maçlarda ribauntlarda hep yeniliyordu. Dün 37’ye 26 üstünlük sağladılar. Tam 18 hücum ribaundu aldılar. Bu, maçı ne kadar istediklerinin ve mücadele ettiklerinin göstergesiydi. Wanamaker- Sloukas ikilisi 9’ardan 18 asist yaptı. Hep böyle oynamaları dileğiyle...
‘’Anadolu Efes fırsat tepti‘’
EuroLeague’e 0-5’le başladıktan sonra alınan 2 deplasman galibiyeti Efes’i tekrar umutlandırmıştı. Dün Panathinaikos’u yenseler, bir anda üç galibiyete ulaşacaklar ve yarışa ortak olacaklardı. Gerçi hala erken ama iç sahada alınan 4 yenilgi, ilerisi için tehlike arz ediyor. Moralli ve özgüvenli olarak Panathinaikos karşısına çıkan Lacivert- Beyazlılar, motive ve agresif başlamadı maça. Panathinaikos potaya çok rahat giderken, yüzde 70’e yakın şut yüzdesi ile 28 sayı üretti. Daha sonra Efes yavaş yavaş oyuna ortak oldu.
Özellikle Motum’un kenardan gelip skora yaptığı önemli katkıyla Efes momentumu eline geçirmeye başladı. Savunma da sertleşmişti. 32. dakikada skor 69-62 olduktan sonra, Calathes sazı eline aldı. Perasoviç bu anlarda Motum ve McCollum’u kenara alınca, Efes ritmini de kaybetti. Özellikle Calathes savunmasında sınıfta kaldılar. Tecrübeli oyun kurucu, 29 sayı 10 asistle oynarken, en kritik basketleri de attı.
Kötü niyet!
Panathinaikos ise McCollum savunmasında oldukça başarılıydı. Özellikle perdelemelerde adam değiştirdikten sonra uzun oyuncuları, McCollum’a ya geçilmedi, ya da şutunu bozdu. Nitekim maç topunda da Gist, McCollum’u bloklayınca Efes salondan 82-81 mağlup ayrılıp, önemli bir fırsatı tepti. Calathes takımını 82-79 öne geçirdiği üçlüğü attıktan sonra uzun süre tribünleri tahrik edici hareketler yaptı. Tam da hakemlerin gözü önünde. Fauller falan çalınmayabilir ama o teknik faulü atlamak, kötü niyet göstergesi.
Cesur oluyorlar
Geçen yıl da Papanikolau, Efes’le oynanan Play-Off serisinde, tribünlere terbiyesiz hareketler yapmıştı. Bu oyuncular nedense Efes maçlarında cesur oluyorlar, Fenerbahçe ya da Galatasaray’a karşılaşmalarında ise ‘süt dökmüş kedi’ gibiler!









































