‘’Şampiyon Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe Beko, Türkiye Kupası finalinde bir ara 31 sayı öne geçtiği maçta Beşiktaş Fibabanka'yı 104-81 yendi ve üst üste 2, toplamda da 9. kez şampiyon olmayı başardı.
Fenerbahçe başka boyutta
Sarı-Lacivertliler son iki aydır çok farklı bir seviyede basketbol oynuyor. Nitekim Euroleague'de zirveyi zorlayan Kanarya, Türkiye'de kupayı kazanırken çok önemli 3 rakibini çok rahat yendi. Bahçeşehir ve Galatasaray'ı farklı deviren Kanarya, finalde de ezeli rakibi Beşiktaş'ı kendine hiç yaklaştırmadı. Oysa çeyrek finalde Anadolu Efes'i eleyen Beşiktaş'ın kazanamasa bile en azından biraz rakibini zorlamasını bekliyorduk. Fakat Fenerbahçe Beko buna hiç fırsat vermedi. Öyle bir savunma yaptılar ki Siyah-Beyazlılar, birebir zorlamalar dışında neredeyse hiç kolay basket, ya da doğru şut bulamadı. Hücumlar ise yine makina düzeninde işledi.
29 üçlükten 16'sında isabet
Sarı-Lacivertliler'in set temposu yine müthişti. Topu çok hızlı çevirdiler, 104 sayıyı tam 24 asist üzerinden buldular. Topu iyi çevirip doğru şutu bulduğunda da o şutlar genelde isabetli oluyor. Nitekim Fenerbahçeli oyuncular kullandıkları 29 üçlüğün tam 16'sından isabet buldular. Özellikçe Sertaç'ın formda olması diğerlerini de çok rahatlatıyor. Fenerbahçe 5 numaradan şut bulunca savunma açılmak zorunda kalıyor ve diğerleri çok rahat hücum edebiliyor. Sertaç dün 4 üçlük atarken, Davis de 4 üçlükle ona eşlik etti. Geldiği günden bu yana beklentilerin çok üzerine çıkan McCollum 3 üçlük üzerinden 13 sayılık katkı verdi. Hall ve Biberoviç'in ilk yarıdaki skorer oyunu, farkın da erken açılmasına neden oldu. 4. çeyreğin ortalarında tam 31 sayıya (101-70) çıkan fark sonrası salonrdan 104-81 galip ayrılan Kanarya, Şanlıurfa'dan zaferle ayrılan taraf oldu. Ve tabii ki Nigel Hayes Davis... İki yıldır takımın lideri konumunda. Dün de 22 sayı ve 9 ribauntluk performansla finalin MVP'si oldu...
‘’Urfa'da sürpriz yok‘’
Neredeyse her Türkiye Kupası’nda benzer senaryolar yaşanıyor. Basketbol Federasyonu, ligde deplasman tribün yasağı uyguluyor. Ama Kupada mecburen temsil edilen tüm takım taraftarları tribünde yer alıyorlar. Hal böyle olunca bir maç bile olaysız bitmiyor. Geçen sene de tribün olayları nedeniyle ceza alan Fenerbahçe Beko, Bahçeşehir maçını seyircisiz oynamıştı. Dün de Urfa’da sahada hiç bir gerginlik yokken, takımları da 18 sayı öndeyken Galatasaray benchine sürekli yabancı madde atan Sarı-Lacivertli taraftarlar tribünü terk etmek durumunda kaldı. Fenerbahçe takımı yine bir kupa maçını seyircisiz oynayacak. Bu kadar akıl dışılığı anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum.
Maça gelince...
Fenerbahçe son iki aydır çok formda. Takım savunmaları inanılmaz bir seviyeye ulaştı. Kupada da Euroleague seviyesinde savunma yapınca Galatasaray neredeyse potayı göremedi. Sarı-Kırmızılılar ise tam tersi durumdaydı. Takım olarak düşüşteler, oyuncu bazında da çok fazla formsuz isme sahipler. Düne kadar takımın en skoreri Palmer’dı. Fenerbahçe savunması onu da etkisiz hale getirince Galatasaray’ın yapacak hiçbir şeyi kalmadı. Boş şutları bile sokamadılar. 34. dakikada fark 21’e (71- 50) çıktığında kullandıkları 16 üçlüğün tam 14’ünü kaçırmışlardı. Maçın geri kalanı da formalite icabı oynandı ve Fenerbahçe hak ettiği bir maçı farklı kazanmasını bildi.
Kartal son çeyrek açıldı
Diğer eşleşmede ise Anadolu Efes’i eleyerek Şanlıurfa’ya gelen Beşiktaş, Final-Four’un sürpriz takımı Mersin karşısında ilk 3 periyot zorlanmasına rağmen, son bölümde yakaladığı 16-2’lik seriyle 76-57 öne geçti ve adını finale yazdırdı. Çok iyi savunma yaptılar. Çeyrek finalde Tofaş’ı eleyen Mersin, dar bir rotasyonla oynuyor. Cruz’un yorgunluğu ve potaya bile bakamaması nedeniyle çok düşük skorda kaldılar. Ama ligin yeni buralara kadar gelerek bence büyük başarı elde etti.
‘’Fenerbahçe ezdi geçti!‘’
Salı günü Atina’da elindeki maçı şanssızlıklar nedeniyle kaybeden Fenerbahçe Beko, İstanbul’da eksik Real Madrid’i adeta ezdi geçti. Real’de Hezonja ve Musa yoktu. Coach Matteo, oyunun büyük bölümünde alan savunması denedi. Fizikli beşlerle sahada kalıp Fenerbahçe’yi ritmden çıkarmaya çalıştı. Önlem almaya çalışan, ama çaresiz kalan taraf Real’di. Transfer döneminde Fenerbahçe dahil hiçbir takımın teklifine bile bakmayıp doğrudan Real’i tercih eden Bruno Fernando 4 numarada, Tavarez ise 5 numarada oyuna başladı. İlk 4 dakika sayı olmadı. Fenerbahçe pas ritmini bulamadı belki ama şu an ligin en kaliteli uzun rotasyonuna sahip olan Madrid’e karşı Sertaç tek başına savunmada devleşti. McCollum girer girmez 8 sayı attı, maç da 5. dakidadan sonra başladı. McCollum’a Davis de katkı verince Fenerbahçe Beko 40 sayıya ulaşıp, Real’i ilk yarıda tam 28 sayıda tuttu. Coach Jasikevicius, maç fiziksel bir oyuna dönünce rotasyonda düşünmediği Pierre’i de sahaya sürdü. Ondan da kısa sürede 4 sayılık katkı aldı. İkinci yarı da benzer şekilde geçti. Real, hücum ribauntları ile skorda kalmaya çalıştı ama sadece bireysel çabalarla, organize olamadan Fenerbahçe’yi yenmenin imkansız olacağını çok erken anladı. Nitekim 4. çeyreğin başında Davis’e, Guduriç, Hall ve Biberoviç de üçlükleriyle eklenince fark bir anda 20 sayıya çıktı ve galibiyet coşkusu çok erken yaşanmaya başladı.
Böylesini beklemiyordum
Fenerbahçe tribünleri son dönemdeki gibi yine takıma önemli destek verdi. Sarı-Lacivertliler, çift maç haftası sounda Final-Four’un en güçlü adayı olduğunu bir kez daha gösterdi. Uzun süre peşinde koşulan Fernando iyi ki gelmemiş. Karakter olarak bu takıma uygun olmadığını düşündüm. Sezon sonu baktığımızda Bango daha çok katkı verecektir. Harika bir galibiyet. Moral ve özgüven kazanılması açısından da önemliydi. McCollum’un ciddi katkılar vereceğini düşünüyordum ama böyle zorlu maçlarda bu kadar etki yapacağını hiç tahmin etmemiştim.
‘’Efes hayata tutundu‘’
Luca Banchi yönetiminde sadece 1 galibiyet alabilen Anadolu Efes, Shane Larkin’den yoksun oynadığı maçta Real Madrid’i iyi savunma yapıp 73 sayıda tuttu, Elijah Bryant’ın 21 sayılık performansı ile galibiyete ulaştı ve hayatta kalmayı başardı. Real Madrid son dönemde toparlanmış, Dennis Smith ve Bruno Fernando gibi NBA oyuncuları ile kadrosunu güçlendirmişti. Ama bu iki isim henüz alışma döneminde... Musa sakatlanıp ikinci yarıyı oynayamadı. Hezonja ve Campazzo’yu da etkisiz hale getiren Efes, hak ettiği bir galibiyete imza attı.
Bryant karakter koydu
Son dönemlerde Bryant büyük sorumluluk alıyor. Karakter ortaya koyuyor. Dün de 21 sayı, 6 ribaunt ve 3 asistle oynadı. Poirier eski takımına karşı çok iyi mücadele etti, 7/8 isabet oranı ile 15 sayı üretti. Efes, maçın kırılma periyodunu harika oynadı. Oyuna iyi başlayan, ama 2. ve 3. çeyrekte geri düşen ve son bölüme 56-61 mağlup giren temsilcimiz, muhteşem bir final periyodu başlangıcı ile hem potaya girdi hem de Real’i ateşe attı.
Her takımı yener...
Bu bölümde 19-6 ile 75-67 öne geçen Lacivert-Beyazlılar, iyi savunmasını sürdürüp salondan 79-73 galip ayrıldı ve umutlarını kalan haftalara bıraktı. Larkin’in yokluğunda Thompson’un 12 sayı ve 5 asistlik performansı çok değerliydi. Efes’in bu ligde her takımı yenecek potansiyeli ve kadro kalitesi var. Tek sorunları devamlılık. Dün de çok iniş çıkış yaşadılar ama savunma agresifliğinden ödün vermediler. Umarız devamı gelir ve Efes, hak ettiği yerde sezonu tamamlar...
‘’Fener uçuş modunda‘’
Fenerbahçe Beko tam gaz ilerliyor. Bologna karşısında arka arkaya 6. galibiyetini alan Sarı-Lacivertliler ilk 4 hedefine de sımsıkı tutunuyor. Bologna ligin dibinde. Ama bu tip maçlar her zaman zor olur. Rakibi biraz ciddiye almazsan başın çok fazla ağrıyabilir. Ama Fenerbahçe işi baştan sıkı tuttu, özellikle savunma konsantrasyonu son 2-3 dakika hariç hiç düşmedi ve yine net bir galibiyete imza attı. Jasikevicius son haftalarda değişik savunma stratejileri belirliyor. Dün de zaman zaman eşleşmeli alan savunması yaptı. İyi savunma beraberinde iyi hücumları getiriyor. Yine set temposu harikaydı Sarı-Lacivertliler’in. Evinde kazandığı son üç maçta 90’ın üzerinde sayı ortalaması yakalayan Kanarya, dün de topu çok iyi çevirdi, tam 17 üçlük isabeti üzerinden yine 95 sayı atıp yoluna emin adımlarla ilerledi. Bu basketbolun oynanmasında tabii ki Guduriç’in formda olmasının payı büyük. O son haftalarda çok önemli performanslar sergiliyor. Hem atıyor hem de hücumların bu kadar iyi işlemesini sağlıyor. Sertaç’ın yüksek yüzdeli üçlükleri de rakip savunmanın açılmasına neden oluyor. Dün de 3/3 üçlük isabet buldu.
Yolu açık görünüyor
Fenerbahçe hücumlarının en sevindirici yönü ise artık Nigel Hayes Davis’e bağımlı olmalaları. Davis yine takımın birinci skor opsiyonu belki ama dün mesela sadece 8 sayı atmasına rağmen takım 95 sayıya ulaştı. McCollum etkisinden de bahsetmezsek olmaz. İlerlemiş yaşına rağmen takımın önemli bir parçası oldu. Fenerbahçe’nin eksiklerinden biri de, hücumların sıkıştığı anlarda kendi skorunu yaratacak, bireysel katkı verecek bir oyuncuydu. McCollum da bu işi harika yapıyor. Çok yüksek bir isabet oranı ile tam 15 sayı attı, kötü gününde olan Zagars’ın eksikliğini hiç hissettirmedi. Yeni transfer Bonga’nın da pota altı rotasyonunda takıma enerji katacağını düşündüğümüzde Fenerbahçe’nin yolu çok açık görünüyor...
‘’Fenerbahçe'den devasa galibiyet‘’
Kadro yapılanması tartışılan, uzun rotasyonu çok eleştirilen Fenerbahçe Beko, lider Olympiakos'u deplasmanda kusursuz bir oyundan sonra net bir şekilde yenip zirveye darbe yaptı. Olympiakos, Atina'da oynadığı 10 maçın 9'unu kazanmış, 100'e yakın bir sayı ortalaması yakalamıştı. Ligin en iyi hücum eden takımına karşı ligin en etkili savunma yapan ikinci takımı büyük üstünlük kurdu. İstanbul'da da Olympiakos'u yenmeyi başaran Fenerbahçe Beko, hem ikili averajı eline geçirdi, hem de rüştünü resmen ispat etti. Artık sağlıklı bir Fenerbahçe Beko, net Final-Four adayı diyebiliriz.
McCollum tam da bunun için transfer edildi. Çok tecrübeli ve hücumların sıkıştığı anlarda kendi pozisyonunu yaratabiliyor. Dün de Olympiakos savunmasına çok zor anlar yaşattı. Rakip skorun içindeyken beklenmedik anlarda beklenmedik işler yaptı. Az süre almasına rağmen 12 sayı atıp, 3 ribaunt ve 2 asistle oynadı. Az zamanda büyük işler yaptı.
Fenerbahçe'nin galibiyetindeki en önemli faktör tabii ki Olymipakos'u sayı ve asist ortalamasının altında tutmasıydı ama son 5 haftadır set tempoları inanılmaz arttı. Topu iyi ve hızlı şekilde çevirip çoğunda doğru şutu buluyorlar. Bir iki pozisyon hariç neredeyse hiç zorlama hücum etmediler.
Sertaç, 'pivot transferi yapılsın' çağrıları arasında devleşiyor. Fall ve Milutinov gibi iki azman uzuna karşı büyük üstünlük kurdu. Onun soktuğu üçlükler rakip savunmanın açılmasına, diğerlinin de daha rahat pozisyon bulmasına neden oluyor.
Tüm gözler Davis'in üzerindeydi. O, Vezenkov'la cebelleşirken hücumda ise oyunun kendisine gelmesini bekledi. Çok zorlamadı. 14 sayılık katkı verdi.
Ve tabii ki Guduriç.
O ne kadar iyi oynarsa takım da o kadar büyüyor. Hem organizasyonu harika yaptı, hem de çok az top kullanıp tam 21 sayı üretti. Gerçek bir lider gibi oynadı.
Zaten onun son 5 haftalık performansı takımın performansını doğrudan etkiliyor.
Arka arkaya 5 galibiyet aldı Kanarya. Olympiakos'un iki önemli skor yıldızı var. Fournier ve Vezenkov. Fornier 21, Vezenkov da 19 sayı attı. Ama nasıl attıkları önemli. Fournier 19 şutta sadece 6 isabet bulabildi. Vezenkov ise atarsa atsın. Zaten her maçta o skoru var. Önemli olan diğerlerini devreye sokmamaktı.
Fenerbahçe Beko dün bunu çok iyi becerdi. Fornier'in zaten faydadan çok zararı oldu. Ne Dorsey ne Fall ne Milutinov ne Goss ne Vildoza ne de Papanikolau çift haneli skorlara ulaşamadı.
Adeta bir ders verdi Sarı-Lacivertliler. 'Olympiakos'u deplasmanda nasıl yenersin' dersi. Bu dersi de 11 deplasman maçının 8'ini kazanan Fenerbahçe Beko'dan başkası da veremezdi...
‘’Efes, Milano'ya patladı!‘’
Luca Banchi yönetiminde üst üste 3 maç kaybedip hedeften uzaklaşan Anadolu Efes, kazanmaktan başka çaresi olmadığı maçta sakatlık sorunları yaşayan Milano’yu adeta sürklase etti: 110-66. Lacivert-Beyazlılar tarihi bir farklı kazanıp hayatta kalmayı başardı.
Anadolu Efes'in kazanmaktan başka çaresi olmadığı bir maçtı. Yeni coach Banchi yönetiminde oynadığı 3 maçı da kaybeden, ligde de Büyükçekmece'ye mağlup olan Lacivert-Beyazlılar için tehlike çanları çalıyordu. Efes'in imdadına da Milano yetişti. Takımın yıldızı Mirotiç olmadan İstanbul'a gelen Milano'da Causeur, Nebo ve Diop da sakattı. Leday, Bolmaro ve Dimitrijeviç de sakatlıkları bulunmasına rağmen sahaya çıktı. Bu şartlar altında Milano Efes karşısında en ufak bir direnç gösteremedi. Tabii ki bunda Efes'in baştan itibaren kararlı ve baskın oyununun etkisi de vardı. Yeni transfer Dozier önderliğinde mükemmel bir hücum performansı sergileyen Lacivert-Beyazlılar, ilk çeyreği 24-9 önde bitirdikten sonra farkı giderek açtı ve tarihi bir farkla galibiyete ulaştı. İkili oyunlar sonrası Poirier ve Oturu çok kolay smaçlar bulurken, son haftaların formda ismi Beaubois kenardan gelip çok skorer oynadı ve Milano'nun fişini çeken isimlerden biri oldu.
Play-In şansı hala zor görünüyor
Euroleague'de maç içinde 40 sayı farka ulaşmak kolay değil. Ama Efes her ne kadar aç ve arzulu oynasa da, Milano'nun yılgın ve bitkin hali de farkın buralara gelmesine neden oldu. 110-66'lık skor ile tarihe de not düşüldü. Dozier'in 9 asisti, Beaubois'nın 18 sayısı, forma giyen tüm oyuncuların skor bulması Efes için sevindirici yönlerdi. Ama takım sadece 10 galibiyette ve önünde Olympiakos, Real Madrid ve Panathinaikos'la oynanacak olan 3 maç var. Efes için Play-In şansı hala zor görünüyor...
‘’Hoş geldin Luca Banchi!‘’
Anadolu Efes bir şekilde hedefe doğru gidiyordu. Evinde oynadığı son 4 maçı ortalama 17 farkla kazanmıştı. Basketbolcular oynamaktan keyif alıyorlardı. Coach Mijatoviç tartışılıyordu, bir Euroleague tecrübesi yoktu belki ama bence işi idare ediyordu. Coach değişikliği gerçekleşebilirdi belki ama bu ismin Luca Banchi olması çok şaşırtıcı oldu. Yıllardır Euroleague’de bir başarısı olmayan, sadece Letonya Milli Takımı’na fena basketbol oynatmayan Banchi, vizyon olarak Efes’e bir şey katamaz. Günü kurtarabilir belki ama o işi zaten Mijatoviç yapıyordu. Nitekim dün Efes, 9 sayı geriden 11 sayı öne geçti. 20 sayılık bir diferans yakaladılar ama oradan Asvel gibi bir takıma maçı vermeyi başardılar.
Hamleler yapamadı
Özellikle 4. çeyrek tam bir fiyaskoydu. Efes, 10 dakika boyunca bir saha içi basketi bile bulamadı. 10 sayıyı serbest atışlardan ürettiler. İnanılmaz savunma hataları yaptılar. De Colo hiç kaçırmadan 4 üçlük attı. Asvel takım olarak tam 12 üçlük buldu. Dış adam savunması kötüydü ama çember altını da savunamadı Efesli oyuncular. Basketbolu yıllar önce bırakan (!) sonra Asvel’de ortaya çıkan Tarık Black 15 sayı ve 7 ribaunt ile kariyerinin sonlarında kariyerinin en iyi maçlarından birini çıkardı. İşler kötü giderken de Banchi de ritmi değiştirecek hamleler yapamadı. Sadece oyuncu değiştirdi o kadar. Zaten Bologna’da buna benzer bir sürü maç kaybetmişti. Umarım ben yanılırım ama bu sezonun devamı Efes için çok ama çok zor geçecek...