‘’Fener için kayıp değil‘’
Euroleague’de geçen hafta liderliğe yükselen Fenerbahçe Beko, kazandığı Baskonia maçına benzer bir oyun sergiledi bir başka İspanyol Barcelona karşısında. Baskonia karşısında da neredeyse 17 farktan maçı veriyorlardı ama bu kez Barcelona daha yetenekli oyunculara sahip olduğu için bu konsantrasyon kaybını affetmedi. Play-Off öncesi lider olmanın ya da dördüncü sırada yer almanın çok farklı bir anlamı yok. Önemli olan saha avantajını elde etmek ve Fenerbahçe de bunu başardı. Dolayısıyla kazanabileceği maçlara yeteri kadar motive olamıyor.
Son çeyrekte sadece 9 sayı
Nitekim dün Barcelona karşısında mükemmel bir ilk yarı oynadılar. Çok yüksek yüzdeyle tam 50 sayı atıp soyunma odasına 11 farkla önde girdiler. Barcelona’nın galibiyete şiddetle ihtiyacı vardı. İkinci yarı da bu farkı eritecek çok ekstra bir şey yapmadılar belki. Ama Fenerbahçe durduk yere oyundan düştü. Arka arkaya top kayıpları geldi. Hücum ritmi kayboldu. Onlarda da Parra özel akşamındaydı. Onun sıradışı performansı Barcelona’yı skorda tuttu. Son çeyrekte sadece 9 sayı atabilen Sarı-Lacivertliler, Play-Off yolunda mutlaka kazanması gereken Barcelona’ya kaybetmek durumunda kaldı. Coach Jasikevicius da bu maçı çok ciddiye almadı bence. Ama böyle bir maçta Nigel Hayes Davis’i 37 dakika sahada tutmak da çok anlamsızdı. Artık oyuncuları korumak ve Play-Off’a hazırlamak gerekiyor...
‘’Ligin beyi Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe Beko, bitime iki hafta kala hedefi buldu. Son iki aydır harika bir performans sergieyen Sarı-Lacivertliler, salı günü Paris’i Nigel Hayes Davis’in son saniye üçlüğü ile yenerken, dün de iddiası olmayan Baskonia karşısında çok kötü bir dördüncü çeyrek oynamasına rağmen savunmasıyla kazanmayı bildi, hem liderliğe yükseldi hem de Play-Off’ta saha avantajını cebine koydu.
Uzun süre 5 kısayla oynadık
İki uzun Bango ve Birch’ün yokluğunda Sertaç ve Melli de erken faul problemine girince Fenerbahçe Beko maçı uzun süre 5 kısa ile oynamak durumunda kaldı. Ama bu durum dezavantajdan ziyade, avantaja döndü bizim için. Metecan ve Pierre, 4 ve 5 numaralı pozisyonları paylaşırken, 17. dakikada fark 16’ya çıktı: 39-23. Maç benzer tempoda geçi. 3. çeyrek bittiğinde skor 72-59 Fenerbahçe Beko lehineydi. Ama 4. periyotta Sarı-Lacivertliler adeta durdu.
24 serbest atıştan 24 isabet
Hücumda hiç bir şey üretemediler. Belki de McCollum’un sakatlığı onları mental olarak etkiledi. 6 dakikada sadece 2 sayı atabilmelerine rağmen savunmada rakibini durdurmayı başardıkları için yakalanır gibi oldular ama maç hiç 2 toptan aşağı düşmedi. Davis, çizgiye gidip oradan sayı çıkarırken maçın istatistiği de 24 serbest atışın 24’ünde isabet bulunması oldu. Hücumların bu kadar tıkandığı anlarda serbest atışlardan 24 sayı çıkarmak ve iyi savunma yapmak galibiyeti ve liderliği Fenerbahçe Beko’ya getirdi. Play-Off’lar yaklaşıyor. Rakibin kim olacağın kestirmek gerçekten imkansız. Umarım McCollum’un ciddi bir şeyi yoktur. Birch ve Bonga da döner ve Sarı-Lacivertliler, nisan ayında tamamen sağlıklı olarak sahada olur...
‘’Son saniyede sarı-lacivert‘’
Hikayesi bol, maç içinde gel gitlerin çok olduğu, sonunda Hayes’in üçlüğü ile Fenerbahçe Beko’nun kazandığı bir maç oldu. Paris, 3 periyot klasik basketbolunu oynadı. Rakibini üç hafta önce deplasmanda 30 hücum ribaundu alarak yenen Sarı-Lacivertliler bu kez çok ama çok zorlandı. Özellikle de savunmada... Paris, hücumda 3-5 saniye içinde pozisyonu bulduğu anda şut kullanan bir takım. Dün de potamıza her geldiklerinde çok kolay basketler buldular. Bu durum tam 30 dakika devam etti. Sarı-Lacivertliler bu hücum karşısında bir türlü çare üretemedi. Taa ki son periyoda kadar. 3. çeyrek 84-71 bittiğinde, Guduriç ve McCollum’un skorer ve akıllı oyunu Fenerbahçe’yi skorda tutmuştu. Nigel Hayes Davis ile kullandığı 6 üçlüğün hiç birinde isabet bulamamıştı. Ama 4. çeyrekte rüzgar tersine döndü. Önce ikili sıkıştırmalarla Paris’in hücumu yavaşladı. Guduriç ve Tarık’ın üçlükleri sonrası, Nigel Hayes Davis üst üstü iki üçlük buldu ve Fenerbahçe 17- 2’lik seriyle 88-86 öne geçti. Tribünler de coşmuştu. Geriden gelmenin ivmesiye maçı koparacağımızı düşünüyorduk belki ama Paris hiç geri adım atmayan bir takım. Tekrar oyunun başındaki kimliklerine büründüler ve Shorts’un bitime 2.5 saniye kala attığı basketle 100-98 öne geçtiler.
Kader adamı...
Mola sonrası coach Jasikevicius’us sahanın yıldızı McCollum’a bir oyun çizmişti. İki Paris savunmacısı McCollum’a top aldırmayınca Davis boş kaldı. O da uzak mesafeli üçlükte isabeti bulunca zafer Fenerbahçe Beko’nun oldu... İlk 6 üçlüğünü kaçıran Davis, ardından 3’te 3 üçlükle maçın kader adamı olmayı başardı. Sarı- Lacivertililer bu galibiyetle Play-Off’u garantilerken ilk ikideki yerini de sağlamlaştırdı...
‘’Erken finalde zafer Mersin’in‘’
Euroleague finali dahil son yıllarda Türkiye Kupası ve Play-Off finallerinde defalarca karşılaşan iki takımın mücadelesinde bu kez gülen taraf Çimsa ÇBK Mersin oldu. Mersin, son iki yılın Euroleague şampiyonu Fenerbahçe Opet karşısında çok üstün bir oyun sergiledi ve Edirne’de düzenlenen TBF Türkiye Kupası’na bir adım daha yaklaştı.
Savunma takımını çok iyi hazırlamış
Oyunun başında pota altında McCovan ve Howard ile büyük üstünlük kuran Mersin, ilk periyodu 20-13 önde bitirdi. Mersin’in tecrübeli coachu Ahmet Kandemir, özellikle savunmada takımını çok iyi hazırlamış. Alan ve kombine savunmalarla Euroleague’in namağlup takımı Fenerbahçe’nin yıldızlarını tek tek susturdu. Gabi Williams dışında hiç bir oyuncusunu devreye sokamayan Sarı-Lacivertliler, hücumda büyük tıkanıklık yaşadı. Mersin de rakibin alan savunmaına dönüp, uzunlara ikili sıkıştırma getirmesinden sonra Johannes ile arka arkaya 3 üçlük bulup krizi çabuk çödü ve devreyi 43-31 galip tamamladı.
Mersin 17-1’lik seriyle farkı 28’e çıkardı
Maçın kırılma anı ise ikinci yarının başıydı. Yine iyi savunma yapıp hücumda pota altını iyi kullanan ÇBK’da ilk yarı skor üretemeyen Carleton da üçlüklerle katkı verince Mersin 17-1’lik seriyle 26. dakikada farkı 28’e çıkardı (60-32). Bu dakikadan sonra maç formalite icabı oynandı. Farkı korumayı başaran ÇBK Mersin, salondan 78-57 galip ayrılıp adını finale yazdırdı. Fenerbahçe Opet ve Çimsa ÇBK Mersin’in nisan ayındaki Euroleague finalinde karşı karşıya gelme ihtimali oldukça yüksek. İki takımımızı bir kez daha finalde görmek üzere...
‘’Bir Fener klasiği‘’
Fenerbahçe Beko, zorlu Paris ve Milano deplasmanlarından galibiyetle çıktıktan içeride aslıda tehlikeli bir maça çıktı. İddiası kalmayan takımlara karşı motivasyon zor oluyor. Nitekim Sarı-Lacivertliler hücumda çok zorlanmasa da, Asvel de nispeten kolay sayılar buldu. Fenerbahçe maçı sürekli önde götürdü ama son iki dakikaya kadar da koparaladı. Fransız ekibi süreki takip mesafesinde kaldı. Ama Fenerbahçe'nin son dönemdeki çıkışının en önemli nedenlerinden biri hücumda topu paylaşmaları, pas tempolarının üst seviyede olmasıydı. Yine benzer bir hücum performansı sergiledi Fenerbahçe Beko, Asvel karşısında. Toplam 25 asist hiç de fena bir rakam değil.
10 oyuncudan skor katkısı
Baldwin gün geçtikçe kendine geliyor. Dün de 15 sayı ve 6 asistle oynadı. McCollum ve Bonzie çift haneli farklara ulaşırken, dakika alan 10 oyuncu ciddi skor katkısı verdi. Nigel Hayes Davis'in üzerindeki yük artık azalıyor. O zorlamıyor, yorulmuyor, oyun kendine geldiğinde hamle yapıyor. 8 sayı, 6 ribaunt ve 3 asist, hiç de fena olmayan bir istatistik. Fenerbahçe Beko'nun kalan maçlarına baktığımızda sadece İstanbul'da kazansa bile sezonu ilk 4 içinde bitirecek ve Play-Off'ta saha avantajını eline geçirecek. Bunu da yapacaklar gibi görünüyor. Çünkü çok kararlı, motive ve istekliler...
‘’Efes 2. yarı açıldı‘’
Anadolu Efes’in hedefi doğrultuunda mutlaka kazanması gereken bir maçtı. Haftasonu Aliağa’ya sürpriz bir şekilde yenilen Efes, Euroleague’de iddiası kalmayan Bologna karşısına çıktı. İlk yarıda yine bekeneni veremeyen temsilcimiz, ikinci yarıda kendine geldi ve telafisi olmayan bir maçı galibiyet hanesine yazdırdı. Bologna gibi takımlara karşı biraz konsantre savunma yapıp kararlı hücum edince dirençleri kırılabiliyor. İkinci yarıda bunun farkına varan temsilcimiz Shane Larkin ve Bryant’ın hücumları organize etmesi ile kolay basketler buldu. Poirier iki pota altında da hakimiyet kurdu. Genelde ortalarda görünmeyen Dozier de, son bölümde asistlerle hücumlara katkı yapınca Bologna çabuk pes etti.
Potansiyelini yansıtması gerekiyor
Efes’in ciddi bir potansiyeli var. Sadece bunu parkeye yansıtması gerekiyor. Ligin sonu yaklaşıyor ve temsilcimizin Play-In hatta Play-Off iddiası devam ediyor. Fikstürü çok zorlu değil. İç sahada hata yapmadan, deplasmanda alınacak bir galibiyet Lacivert-Beyazlılar’ı hedefe ulaştırır. Yeter ki kendilerine inansınlar...
‘’Efes sürprize izin vermedi‘’
Euroleague’e verilen ara sonrası genelde sürpriz sonuçlar çıkar. Takımların yoğun geçen sezona tekrar konsantre olmaları bazen zor olabilir.
Nitekim, dün Fenerbahçe Beko, Maccabi deplasmanında farklı kaybederken, Kızılyıldız da evinde Zalgiris’e mağlup olup hedefleri doğrultusunda yara aldılar. Efes’in rakibi de ligin dibindeki Alba Berlin’di. Ama Lacivert-Beyazlılar, ilk dakikadan itibaren konsantrasyon kaybı yaşamadı, bunun da semeresini farklı galibiyetle aldı. Alba, son 13 maçın 12’sini kaybetmişti ama hafife alındığında can yakıcı sonuçlara imza atabiliyordu. Efes buna izin vermedi. Özellikle savunma sertliği yeterli seviyedeydi. Kenardan gelen Nwora kullandığı ilk 3 üçlükten isabet bulunca, skor üstünlüğü temsilcimize geçti. Alba, skordan bağımsız bir basketbol oynuyor. Çok rahat şut atıyorlar. Kaybedecekleri bir şey olmadığı için bu oyun tarzı bazen rakipleri bozabiliyor. Fakat, Efes yine kenardan gelen iki dört numarası Willis ve Smits ile pota altında büyük üstünlük kurdu. Oturu’nun etkili olmadığı günde Poirier de 14 sayılık katkı yaptı.
Dönüşü harika oldu
Uzun süredir basketboldan uzak kalan Shane Larkin’in dönüşü harika oldu. Tabii ki bu tip maçları baz almamak lazım. Larkin’in hedef maçlarında galibiyet kazandırması gerekiyor. Dün 8 sayı atarken, 8 de asist yapıp hücum organizasyonlarının baş aktörü oldu. Takımı oynatmayı başardı. O günündeyken, Efes’in de çehresi değişiyor. Umarız, Larkin geri kalan haftalarda da benzer performanslar sergiler ve Play-İn hedefine ulaşır...
‘’Devler zirveyi kaybetti‘’
A Milli Basketbol Takımımız, Avrupa Şampiyonası öncesi grup liderliği maçına çıktı İtalya karşısına. İki takım da finallere gitmeyi garantilemişti. Bu nedenle eksik kadrolarla parkede yer aldılar. Euroleague’de istikrarlı süreler alan Pajola, Spagnola, Procida ve Diouf gibi isimlerin etkili oyunu ve ribaunt hakimiyeti ile kazanan taraf İtalya oldu.
32 üçlükten 24’ünü kaçırdık
Beraber oynamaya alışık olmayan beşlerle sahada kalan ekibimiz, hücumda çok top kaybı, ritm bulamadı en önemlisi ise boş şutları sokamadı. Kullandığın 32 üçlüğün 24’ünü kaçırırsan, taraftar da işin içine girmez, senin de havaya girmen çok zor olur. Nitekim 1 aydır parkelerden uzak kalan Larkin’in formsuzluğu, Furkan Korkmaz’ın halen kendini bulmaya çalışması, kendi kulüplerinde dakika alan oyuncuların da şutları sokamaması böyle bir yenilgiye neden oldu.
Fark 19 sayıdan 7’ye indi ama devamı gelmedi
Bayern Münih’te hiç oynamayan Onuralp’in 4. çeyreğin başında 3/3 üçlükle 1 dakikada 11 sayı atması sonrası fark 19’dan 7’ye kadar (63-70) indi ama devamı gelmedi. Kalan bölümlerde top kayıpları devam etti ve ekibimiz sadece 4 sayı daha atabilince salondan 80-67 mağlup ayrıldı. Kendi taraftarı önünde İtalya’yı yenip Avrupa Şampiyonası’na lider gitmek moral ve özgüven açısından önemliydi. Yoksa İspanya’nın bile grubu 3. sırada bitirme ihtimalinin olduğu bir senaryoda kurada yer alınacak torbaların da çok önemi yok.
Tek endişem Larkin
Çok potansiyelli bir takımız. Furkan ve Onuralp’in ritmini bulması. Ömer Faruk’un sakatlıktan dönmesi, Alperen’in NBA’den müthiş bir özgüvenle gelecek olması, Biberoviç’in Türk gibi oynayacak olması ve bir devşirme hakkımızın daha bulunması bizi Avrupa Şampiyonası’nda madalya hedefi doğrultusunda fazlasıyla umutlu kılıyor. Tek endişem Larkin... Çok fazla sakatlanıyor. Bir B planı yapılması gerekiyor. Nunn teklifi kabul etmedi gibi ama Türkiye’yi iyi tanıyan bir Jerian Grant, iyi bir alternatif olarak duruyor...