‘’Yeter Artık!‘’
12 Dev Adam’ı adım adım izleyen Gökhan German, bugün başlayacak Efes Cup öncesi uyarılarda bulundu:“Son üç turnuvada hayal kırıklığı yaşayan Ay-Yıldızlı ekibimiz, Japonya’da bir nebze olsun bunları unutturmalıdır.”Dünya Şampiyonası’na hazırlanan A Milli Basketbol Takımımız, bugün başlayacak olan Efes Cup Turnuvasıyla, ilk önemli sınavını verecek. İtalya kampında oynadığı Sırbistan-Karadağ ve İtalya maçlarında da takip ettiğimiz Ay-Yıldızlı ekibimiz, oldukça eksik bir kadro ile rakipleri önüne çıkmıştı. Gerçi Ümit Takım’dan gelen ve bence A Takım’ın da önemli oyuncularından bazıları olacak olan Hakan Demirel, Ersan İlyasova, Oğuz Savaş, Semih Erden ve Cenk Akyol, kadroya yeni dahil oldu. Bu turnuvada ne kadar verimli olurlar, orası şüpheli. Çünkü yoğun bir kamp döneminin ardından çok zorlu bir Avrupa Şampiyonası oynayan bu gençlerin, fizik olarak hazır olsalar bile, kafa olarak A Takım’a tam anlamıyla konsantre olmaları biraz zaman alacak. Hele favori olarak çıktıkları, şampiyonluk beklenen bir finali kaybetmiş olmaları, moral motivasyonlarını da iyice aşağı düşürdü.Kadro açıklandığından bu yana, çok yazıldı, çizildi, konuşuldu. Hala da devam ediyor bu tartışmalar. Hidayet, Mehmet, teknik ve idari kadro, başkan, herkes eleştirildi, herkes bir taraf oldu. Artık, öyle ya da böyle Japonya’ya bu oyuncular, bu teknik ve idari kadro ile gideceğiz. Bundan sonra yazılıp, çizilenler takıma yarardan çok zarar verir. O nedenle, son kez bir kaç cümle yazıp, konuyu tamamen kapatacağım.Milli takım görevdirHidayet ve Mehmet’in Japonya kadrosunda olmamasını bazı yazarlar, Milli Takım yöneticilerinin basiretsizliğine ve yaptığı hatalara bağlıyor, NBA’cileri tamamen suçsuz görüyor. Kısmen de olsa doğruluk payı var. Geçen yıl çok eleştirmiştik, hem oyuncuları, hem yöneticileri... Alınan başarısız sonuçlardan sonra günah keçisi olarak onlar gösterilmişti ilk olarak, idari kesim tarafından. Üstlerine fazla gidilmişti. Onlar da doğal olarak küstüler. Yapılan yanlıştı belki, ama onların da küsmeye hakkı var mıydı? Çünkü burası Milli Takım. Kimse için değil, Türkiye için mücadele ediyor orada bulunan her birey. Ben inanıyorum ki, Hidayet ve Mehmet Okur isteselerdi bugün Japonya kadrosunda olurlardı. Daha önce yaptıkları gibi fedakarlıkta bulunabilirler, sakatlıklarının tedavisine Milli Takım’da devam edebilirlerdi. Ama yine olası bir başarısızlıkta ön plana onlar çıkacaktı. Bu nedenle, biraz da sorumluluk almaktan kaçtılar. Biz de çok eleştirdik kendilerini, ama herşeyin bir bedeli olduğunu unutmamalı onlar da. Milli Takım, şampiyonluk beklenen bir turnuvada hüsran ötesi bir sonuç alırsa, yapılan eleştiriler de, alınan transfer ücretleri ile doğru orantılı olur. Niye bu takım elendi diye, Fatih Solak ya da Cenk Akyol’la, Mehmet Okur ile Hidayet Türkoğlu’ndan aynı hesap sorulmaz. Sonuçta ikisi de yok bu kadroda. Olanlar da, artık verilen her demeçte onları suçlayıp, kendilerini yere göğe sığdıramamayı bırakmalılar. “Biz de çok yoğun bir sezon geçirdik ama Milli Takım’a geliyoruz.” Geleceksiniz tabii ki, işiniz bu sizin. Gelmemek onların sorunu. Sizin burada olmanız, bir artı değil, görevdir. Artıya geçmeniz için, görevinizi eksiksiz yapıp, Japonya’da ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek, son üç turnuvadaki hayal kırıklıklarını bir nebze olsun unutturmanız gerekir. Bir de yarın yine yüzyüze bakacak, başarı için omuz omuza verecek bu oyuncular, antrenörler, menacer ve koordinatörler. O yüzden bırakalım artık, Hidayet-Mehmet konusunu, önümüze bakalım.Gelelim Efes Cup’a...Üç rakibimiz de Dünya Şampiyonası’nda mücadele edecek. Katar ve Lübnan kısmen zayıf rakipler olsalar da, kendi bölgelerinin en iyi takımları. Başlangıç için iyi hazırlık olabilir. Esas pazar günü Slovenya ile oynanacak maç ölçü sayılabilecek. Avrupa’nın en iyi takımlarından biri olan Slovenya karşısındaki oyunumuz, hazırlıkların başından bu yana ne kadar yol kat ettiğimizin bir göstergesi olacak.
‘’Daha kötüsü olmaz‘’
1995, 97 ve 99’da şu anki kadronun ayarında bile olmayan takımlarla Avrupa sekizincisi, 2001’de ise kendi evimizde düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalya kazanmıştık. Hidayet, Mehmet, Kerem Tunçeri, Kaya Peker daha kariyerlerinin başında, Mirsad ve İbrahim de 5 yaş daha gençti. Bir on yıla damgasını vuracak bir kadroya sahiptik. Bunu elbirliği ile yerle bir ettik. 2002 Dünya, 2003 ve 2005’deki Avrupa Şampiyonaları’nda büyük fırsatlar kaçırdık. Nedenlerini herkes biliyor. Çok yazıldı, çizildi bahsetmeye gerek yok. Şimdi bir başka Dünya Şampiyonası’na hazırlanıyor milli takım. 2001’den bu yana bütün turnuvalara favori olarak gitmiş, ilk sekize bile kalamadan geri dönmüştük. Yani 10 yıl önce zar zor girdiğimiz ve çeyrek final yaptığımız şampiyonalardan bile daha kötü dereceler elde ettik, yıldızlar topluluğu (!) kadrolarımızla. Çeşitli nedenlerden dolayı kadroda olmayan Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Mirsad Türkcan ve Kerem Tunçeri’den yoksun Milli Takımımız? En başta şunu söylemek gerekir, son üç turnuvadan daha kötü bir sonuç olmaz. Çünkü en kötüsünü yapmıştı Dev Adamlar! (!) son sekize kalamadan bavulları toplayıp kös kös geri dönmüşlerdi. Yani en kötü olasılıkla, 6 takımın bulunduğu grupta, ilk dörde giremeyip eleniriz. Bu 4 oyuncunun olduğunu varsaydığımızda da o gruptan çıkacağımızın garantisi yoktu.Grubumuz çok zorNedenlerine gelince;Son Avrupa Şampiyonu Yunanistan bizim grubun favorisi. Bakın kadrolarına, bir tek oyun kurucuları Papaloukas’ı alırız bizim Milli Takım’a. Öyle büyük yıldızları yok. Ama basketbol nasıl oynanırın dersini verdiler geçen sene. Takım ruhu, takım savunması, hücumda top paylaşımı, yardımlaşma, sert olma, direnç gösterme, herşey var. Hele yarı finalde bir Fransa maçı kazandılar ki (gerçi biraz Fransa’nın hediyesi oldu) son dakikada 10 sayı farkı kapatıp, finale çıktılar. Pes etmediler, mücadele ettiler, savaştılar, kazandılar. Yunanistan’dan sonra Litvanya var bizim grupta. Son Avrupa Şampiyonası’nda da açılış maçını oynamıştık. Yıldızlarını getirmemiş, daha tecrübesiz bir ekiple bizi farklı mağlup etmişlerdi. Şimdi o oyuncular bile yok. Tamamen yeni, genç ve isimsiz bir ekiple geliyorlar. Ama her zaman söylüyorum, Litvanya’da yoldan geçen 5 kişiyi çevir hemen takım olurlar, herkesle başa baş oynarlar.Brezilya Milli Takımı, 4 NBA oyuncusu ile geliyor. Son Güney Amerika şampiyonular. Şu anki kadromuzdan daha güçlüler. Avustralya da üst düzey basketbol oynayan, sert ve her zaman bu tip turnuvalarda katılan tecrübeli bir takım. Katar’ı yeneceğimizi düşünürsek işimiz hiç te kolay olmayacak.4 önemli oyuncusundan eksik Milli Takım’ı İtalya’daki idmanlarını ve iki maçını izledim. İtalya’ya sürekli yeniliyorduk, yine yenildik. Sırbistan Karadağ karşısında ise Serkan’ın da olmamasına rağmen başa baş oynadık, rakip bir faul kaçırsa kazanıyorduk.Opsiyonlarımız kısıtlıHücum opsiyonlarımız kısıtlı bir ekip olacağımız kesin. En büyük iş, İbrahim ve Serkan Erdoğan’a düşecek. Ermal, Kaya, bu kez geçen yılki büyük hatadan dönülüp, dört numaraya çekilen Kerem Gönlüm ve Fatih Solak, uzun rotasyonunda yer alacak. Üç numara pozisyonunda eksiğimiz var gibi gözüküyor. Burayı Ümit Milli Takım’dan Ersan İlyasova ile dolduracağız. Artı Hakan Demirel, Oğuz Savaş, Cenk Akyol ve Semih Erden gelecek Ümitler’den. En az 4’ünün Japonya’ya gideceğini düşünüyorum. Görünen o ki, bazı pozisyonlarda sıkıntı çekeceğimiz ve yetersiz kalacağımız kesin. Ama bu takımın artısı, mücadele eden ve savaşan bir ekip olacağıdır. Eksikler bu şekilde giderilmeye çalışılacak. Ama bu yeterli olacak mı, hep birlikte Japonya’da göreceğiz.Favoriydik, eli boş döndükSonuçta baktığımızda Ender, Kerem Gönlüm, Kaya, İbrahim, Ermal, Serkan Erdoğan gibi Euroleague’de üst düzey basketbol oynayan isimlere sahibiz. Keza Barış Ermiş, Oğuz Savaş, Cenk Akyol gibi gençler de Euroleague tecrübesine sahipler. Ersan İlyasova ve Engin Atsür, ABD’de çok sayıda maç oynadılar. Hakan Demirel ve Semih Erden 19 yaşında olmalarına rağmen her oyuncuya nasip olmayacak bir şekilde Fenerbahçe’de çok önemli dakikalar bulup tecrübe kazandılar. Bu isimler, bir araya gelip takım olmayı başarabilirlerse, yine beklenmedik bir sonuç çıkabilir. Son iki turnuvada madalya almayı bekliyorduk, avucumuzu yalayarak geri dönüyorduk. Bu kez iddialı bir ekiple gitmiyoruz, bakalım tam tersi olacak mı?
‘’Mücadele ettiler‘’
Maçın başında çok hata yaptık. Genç oyuncular ilk kez milli olmanın heyecanıyla bol bol top kaybı yaptı. Savunmada da pozisyon hataları yapınca Sırplar bir anda farkı açtı. Biz NBA oyuncularının yanı sıra, sakat olan Serkan’ı da kullanamadık. İbrahim sadece 3 periyot oynayıp 22 sayı atarken sakatlanana kadar sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirdi. Takımın guardı olan Ender, daha ilk yarıda 4 faule ulaştı. Daha ilk maçımız ve genç bir ekip olmamıza rağmen, iyi mücadele ettik. En çok dikkat çeken isim Uluğ Kaçaniku oldu. Tofaş’ta ikinci ligde forma giyen Arnavut asıllı basketbolcu, kendine güvenen, ne yaptığını bilen bir görüntü çizdi. Özellikle savunmada katkı yaptı. Engin Atsür ilk başlarda bocalamasına rağmen, daha sonra alıştı. Daha ilk yarı 16 top kaybı yapan, 14 sayı geri düşen Milliler’in sonuna kadar mücadele etmesi güzeldi. Dönem dönem de çok iyi basketbol oynadılar. Ender’in erken faul almasından sonra Barış 14 sayı üretti. İkinci yarıda top kayıpları minimuma inip, savunmayı da sertleştirince son ana kadar oyuna ortak olduk. Ancak son dakikada yapılan taktik faullerde 8’de 8 eden Sırplar onları yakalamamıza izin vermedi.Daha yolun çok başındayız. İlk maçımızı oynadık. Daha hiçbirşey oturmuş değil. Yapılan top kayıpları, savunma hatalarına rağmen basketbolda bir ekol olmuş, İtalya’yı 30 sayı fark farkla yenmiş Sırplarla başa baş oynamak ilk günler için olumlu sinyal oldu.
‘’Yine aynı senaryo‘’
Beşiktaş, yine toplamda 55 sayıda kalırken, toplam 8 periyodun hiçbirinde 20 sayıya ulaşamadı. Beşiktaş’ın sezon boyunca başarılı olmasındaki en önemli etken, hızlı hücum etmek ve tempolu basketbol oynamaktı. Ama iki maça baktığımızda Kartal’ın bir tek fast break sayısı bile yok. Sete set hücumlarda, sayı bulamadıkları ve bundan sonra da bulamayacakları ortada. Coach Murat Didin, iki maçta çaresiz kaldığı Efes savunması karşısında, 3. karşılaşmada çok farklı bir basketbol oynatmadığı taktirde finalden uzak kalma olasılıkları oldukça yüksek. Efes ise bildiğiniz gibi. Sezon boyunca Euorleague’de uyguladığı savunma sertliğini, Beşiktaş’a karşı arttırarak devam ettirdi. İki maçta da ligin skorer takımlarından Beşiktaş’ı 55 sayıda tuttu, bu da galibiyetin anahtarı oldu. Akatlar’da da Kartal’ı bu yıl yenen ikinci Türk ekibi olup, final yolunda büyük avantaj elde etti. Efes sahada, “Patron benim. Beşiktaş’ın değil benim basketbolum oynanır” deyip gücünü ispatladı.Smith her geçen gün takıma alışıyor. Dün yüzde 43 isabet oranı ile 6 üçlük attı. Bu 6 üçlüğün önemi, maç kısır geçtiği için daha da büyüdü. Savunmada tam 13 top çalan Lacivert-Beyazlılar, bunların hemen hemen hiçbirini fast break olarak değerlendiremedi. Coach Oktay Mahmuti ısrarla iki oyun kurucusuna hızlı çıkın uyarısı yapmasına rağmen, kapılan toplar fast breakle sonuçlanmadı. Eğer bu durum gerçekleşseydi karşılaşma daha da erken kopabilirdi. Beşiktaş dün 24’te 6 üçlük, 15’te 7 de serbest atış isabet oranı ile oynadı. İyi oynayan bir oyuncu bile bulmak güçtü. Beşiktaş taraftarı sezon başından bu yana yalnız bırakmadığı takımını Play-Off’ta da desteklemeye devam ediyor. Üç büyükler arasında takımlarına sahip çıkan tek takım Beşiktaş seyircisi. Abdi İpekçi’den sonra dün de salonu tıklım tıklım doldurup hiç taşkınlık yapmadan takımlarına destek oldular, maç sonrası da yenilen oyuncularını bağırlarına bastılar. Oyunun bir bölümünde Efesli oyuncular ve kızıdıkları hakemleri tükürük yağmuruna tuttular. Genelde hakemleri eleştiriyoruz. Dün genç bir üçlü olmalarına rağmen, zorlu atmosfer ve maçın altından başarıyla kalktılar.
‘’Gelenek bozulmadı‘’
Abdi İpekçi’de de aynı senaryo gerçekleşti. Beşiktaş maçlarını çok seven Damir Mrsiç yine başroldeydi. Çoğu zor pozisyonlarda olmak üzere 6/8 üçlük atan Boşnak oyun kurucu, 5 ayrı oyuncu tarafından savunulmasına rağmen durdurulamadı.Kanarya’nın en dikkat çekici yönü son bir kaç haftadır savunmadaki performansı oldu. Sezon başında savunmasını bir türlü oturtamayan, 90 sayı attığı maçları bile kaybeden Sarı-Lacivertliler, Play-Off yaklaştıkça rayına oturmaya başladı. İvme kazanan takım, potansiyelini sahaya yansıtmaya başlayınca, başarılı sonuçlar da kendiliğinden geldi.Beşiktaş, kazandığı derbilerin aksine Fenerbahçe karşısında, ne hücumda organize olabildi, ne de istediği gibi savunma yapabildi. Bunda takımın guardı Kerem Tunçeri’nin oyunun hemen başında sakatlanmasının da rolü vardı, ama maçın hakimi olan Fenerbahçe, haklı bir galibiyete imza attı.Play-Off’a kalacak takımı büyük ölçüde belirleyecek maçta Darüşşafaka, Galatasaray’ı devirip büyük bir avantaj sağladı. Dixon’u çok iyi durduran Yeşil-Siyahlılar, galibiyeti bu şekilde elde etti. Bitime 3 hafta kaldı. Daçka’nın fikstürü daha zor gibi gözükse de, 2 yenilgi alıp, Galatasaray’ın da tüm maçlarını kazanması gerekiyor.Kümede kalma yarışında ise Beykoz ve Erdemir başbaşa kaldı gibi gözüküyor. Erdemirspor, evinde iyi oynamasına rağmen Türk Telekom’a mağlup olunca, şansını kalan üç haftaya bıraktı. Keza Beykozspor. Ligin yeni takımı, Karşıyaka deplasmanından eli boş dönünce, Erdemir’le aynı puanda kaldı. Arka arkaya aldığı galibiyetlerle tehlike bölgesinden uzaklaşan Mersin BŞB’yi yenen Büyük Kolej de, hayati bir sonuca imza attı. Euroleague’den elenen Efes Pilsen, ligin güçlü takımlarından Tekelspor karşısında zorlansa da son periyottaki etkili oyunuyla sonuca gitti, lider Ülkerspor’u takibini sürdürdü. Sakatlıktan çıkan Popoviç ve yeni Amerikalı Smith takımın en skorer isimleri oldu. Coach Tab Baldwin ve Cameroon takıma katıldıktan sonra çıkışa geçen Banvitspor, Tuborg Pilsener’i de yenip yerini korudu. Ülkerspor da henüz galibiyeti bulunmayan İTÜ karşısında sürprize yer vermedi liderliğini sürdürdü.Bu hafta Adana’da Türkiye Kupası maçları oynanacak. Takımların form durumlarına baktığımızda, oldukça çekişmeli ve kaliteli maçların bizi beklediğini düşünüyorum. Adanalı basketbolseverler için şölen havasında geçecek bu organizasyonda, derin kadroya sahip olan ve rotasyonda daha çok oyuncu kullanan takım, şampiyonluk için daha şanslı olacaktır.
‘’Coach geldi böyle oldu‘’
Coach Tab Baldwin'in Yeni Zelanda Milli Takımı'nın başında bulunduğu üç maçta da galibiyet yüzü göremeyen Banvitspor, ABD'li antrenörün gelmesiyle Telekom'dan sonra Ülkerspor'u da yenmeyi başardı, hem de deplasmanda. Basketbolda, bir coach'un takım üzerinde ne kadar etkili olabildiğinin göstergesiydi, son bir aydaki durum. Dünya üzerindeki bir antrenörün basketboldaki kadar oyunun kaderine direkt etki edeceği başka spor dalı yoktur. Baldwin ve Banvitspor da bunun en güzel örneklerinden birini ortaya koydu. Ülkerspor da, son periyotta sadece 8 sayıda kalıp salondan mağlup ayrılırken, kalan 4 haftada bir yenilgi daha alırsa, liderliği de kaybetme tehlikesiyle yüz yüze geldi.Haftanın önemli galibiyetlerinden birini de Fenerbahçe elde etti. Son 5 maçının dördünü kazanan Sarı-Lacivertliler, zorlu Başkent deplasmanında Telekom'u farklı yenip çıkışını sürdürdü. İstanbul'daki ilk maçta rakibine tam 22 hücum ribauntu verip, karşılaşmanın tek pota oynanmasına neden olan Fenerbahçe, bu kez rakibinden çok üstündü. 4. yabancısı Cory Violette’i ülkesine gönderer Kanarya, Play-Off'lar yaklaştıkça daha iyi basketbol oynamaya başladı. Özellikle sezon başından bu yana savunmada büyük sorunlar yaşayan Fenerbahçe'nin, Telekom gibi çok sayıda hücum silahı olan bir takımı 65 sayıda tutması, kendileri için önemliydi. Rasim'in 4/4 üç, 5/5 serbest atış ortalaması ile 17 sayı üretmesi de, maçın en dikkat çeken istatistiği oldu.Galatasaray'a İzmir yaramıyor. Geçen hafta Efes Pilsen'i yenip büyük sükse yapan Cim Bom, Karşıyaka'dan sonra, Tuborg Pilsener'e de boyun eğdi. Play-Off için Darüşşafaka ile yarışan Cim Bom'un, kalan dört haftada rakibinden 1 fazla galibiyet alması gerekiyor. Darüşşafaka da, Mersin deplasmanından eli boş dönerek önemli bir fırsat kaçırdı. Tam 9 maç galibiyet yüzü göremeyip, küme düşme tehlikesini fazlasıyla yaşayan Güney ekibinin son haftalardaki önlenemez yükselişi devam ediyor. Daçka galibiyetiyle oldukça rahatlayan Mersin, gelecek yıl da TBL'de mücadele etmeyi büyük ölçüde garantiledi. Yeşil-Siyahlı ekipte Gilbert, 40 dakikada 17 adet üçlük denemesinde bulunmuş. NBA'de bile en çok top kullanan oyuncular, 17 kere üçlük atmıyor. Gerçi 7 tanesinde isabet bulup yüzde 41 ile oynamış ama böyle bir istatistiğin kesinlikle normal olmadığını söyleyebiliriz.Beşiktaş'ın zirve inadı devam ediyor. Ligin ilk yarısında çoğu maçı evinde oynadığı için, performansının düşeceği konuşulan Kartal, bunun aksini ispatladı. Liderin bir galibiyet gerisinde bulunan Beşiktaş, Beykozspor'u yenip rakibine kümede kalma yolunda darbe vururken, ikinci sıradaki yerini de korudu.Avrupa'ya veda eden Efes Pilsen, bir başka can çekişen takım Erdemirspor'u devirirken, Charles Smith'in performansı kendileri için sevindirici oldu. İlk iki maçında hiçbir varlık gösteremeyen yeni Amerikalı, 24 sayı, 5 ribaunt, 5 asistle kendine geldiğini gösterdi. İTÜ, bir kez daha galibiyete yaklaşmasına rağmen sonunu getiremedi. 26 haftada bir kez bile galibiyet sevinci yaşayamayan Bordo-Beyazlılar, bu sezon ilk kez bir maçın ilk üç periyodunu önde bitirdi. Bakalım son 4 haftada neler yapacaklar?Tekelspor da, Pınar Karşıyaka'yı yenip Play-Off koltuğuna biraz daha yerleşirken, İzmir ekibinin umutları iyice azaldı.
‘’Yazık oldu‘’
CSKA maça beklenmedik kadar iyi başlarken, Efes durgundu. Rus takımı ilk periyotta yüzde 75 ile hücum ederken hemen hemen her hücumdan sayı çıkardı. Rakibin en önemli hücum güçlerinden biri olan Holden’ı en iyi savunmacımız Domercant’la tutmamıza rağmen ABD’li 3’te 3 üçlük attı. Efes, ilk 9 dakika sona ererken sadece 2 ribauntta kalınca fark doğal olarak açıldı. Ama en büyük özelliği yılmamak ve sonuna kadar maça asılmak olan Lacivert-Beyazlılar, bildiğimiz karakterli oyununu ikinci periyotta sahaya yansıttı. Savunmamız oturdu, hücumda Domercant sahneye çıktı, ribauntları da almaya başlayınca, fark kapandı ve skora ortak olduk. İkinci yarı da, ilk devrenin bir kopyası oldu. CSKA Moskova, Efes’in dış oyuncularını çok iyi savunurken, Papaloukas’ın organize ettiği hücumlarla farkı yine açtı. Dördüncü periyodun hemen başında Langdon’un üçlüğüyle durum 55-41 aleyhimize oldu. Ama Efes bir kez daha pes etmedi. Yine ayağa kalkmayı başardı. Cenk Akyol, Langton’u durdururken, takım olarak da mükemmel savunma yapan ekibimiz rakibe yine potayı dar etti. Efes, Langdon’un üçlüğünden sonra tam 6.30 dakika sayı yemezken, hücumda da Ermal’i pota altında iyi kullandı. Domercant da rakip savunmayı oldukça zorladı ve fark 2 sayıya indi. Efes Pilsen bir kez daha oyuna ortak olmuştu. Ancak çok kritik anda Popoviç, arkadan gelen Papaloukas’ı farketmeyince çaldırdığı top potamızda basket oldu. Ardından 24 saniyede hücum edemedik, Hırvat oyuncu bir top kaybı daha yapınca kazanabileceğimiz bir maçı kaybettik. Sakatlıktan yeni çıkan Popoviç yine de elinden geleni yaptı. Diğer oyuncuların da çok sağlam olduğu söylenemezdi. Örneğin Prkaçin, bu nedenle gereken katkıda bulunamadı, keza Granger. Ancak dün şunu gördük ki Efes Pilsen, CSKA Moskova’yı eleyecek güçte ve kapasitede. Rus ekibi çok sert bir takım. Dış oyuncuları hem iyi savunma yapıyor, hem de hücum. Uzunları da özellikle müdafada çok etkili. Deplasmanda iki kez onlu sayılarla geriye düşüp maça ortak olmayı, her takım kolay kolay beceremez. Dün Efes bunu yaptı, ama sonunu getiremedi. Kritik anlarda hakemlerin evsahibi avantajını kullandığını da söylemeden edemeyiz. Langdon’un savunması karşısında kaybolan Granger’ın devreye girdiğini, Prkaçin’in de sağlığına kavuştuğunu hesaba kattığımız zaman CSKA’yı eleyememek için hiçbir neden yok. Dün, Ermal, Domercant’tan sonra çift haneli sayılara ulaşan ikinci oyuncu oldu. Kerem Gönlüm harika bir maç çıkardı. Domercant’a Türkiye Ligi maçlarında dinlenmek yaramış. Yine hücum görevini başarıyla yerine getirdi. Basketbolseverlere de yarın büyük bir iş düşüyor. Abdi İpkeçi Spor Salonu’nu tıklım tıklım doldurup Efes’i yalnız bırakmamaları gerekiyor. Çünkü bu yıl İstanbul’da oynanacak son maç bu. İki yıldır Final-Four’un kapısından dönüyorduk. Bu yıl yine çok yaklaştık. Efes, dolu tribünler önünde CSKA Moskova’yı yenip umudunu son maça taşıyacaktır. CSKA iki pivotundan dün toplam 6 sayı üretti. Kalan iki maçta rakip kısalara karşı savaşı bizimkilerin kazanması gerekiyor. Bu potansiyel de Ender, Popovic, Granger, Domercant, Mustafa ve Cenk’te var.
‘’Beykoz haftaya damgasını vurdu‘’
Haftanın en önemli sonucunu hiç kuşkusuz Beykoz elde etti. Ligin en zorlu deplasmanlarından biri olan Banvit’ten galibiyetle dönen Beykoz, kümede kalma yolunda hayati bir galibiyet aldı. Coach Behçet Üner’in yerine Serdoğan Ersözlü’yü göreve getiren İstanbul ekibi, yeni antrenörü ile çıktığı ilk maçta, iyi savunmanın yanı sıra takım olarak 20 asist yapıp, hücumda da oldukça etkili oldu. Tecrübeli coach Serdoğan Ersözlü ilk maçında aldığı farklı Banvit galibiyetiyle Beykoz’da kalan haftalarda gereken sonuçları elde edeceğini kanıtladı.Bandırma ekibi ise Commonwelth Oyunları’nda mücadele eden Yeni Zelanda Milli Takımı’nın başına geçtiği için, iki haftadır takımından uzak kalan Tab Baldwin’in yokluğunda iki maçını da kaybetti.Ligin ikinci yarısında büyük çıkış yakalayan ve hedef maçlarını kazanan Erdemirspor, en büyük rakibi Mersin Büyükşehir Belediye’yi de yenip, iki basamak birden yükseldi. Mersin ekibi ise, İTÜ maçını saymazsak son dokuz karşılaşmayı da kaybederek, düşme tehlikesini iyice hissetmeye başladı. Lider Ülkerspor, ülkesine kaçan Haislip’in yokluğunda Tuborg Pilsener’i İzmir’de farklı yenip zirvedeki yerini korudu. İki yıldız İbrahim ve Mirsad skora önemli katkı yaparken, genç Oğuz son haftalardaki başarılı performansını devam ettirdi.Haftanın en önemli maçlarından biri de Ankara’da oynandı. Ligin iki formda takımının mücadelesinden galip çıkan sakatlıklarla boğuşan Efes Pilsen oldu. Popoviç, Ermal ve Domercant’ın yanı sıra maç içinde Prkaçin’i de kaybeden Lacivert-Beyazlılar, bu durumdan hiç etkilenmedi, farklı bir galibiyetle İstanbul’a döndü. 10/12 gibi müthiş bir saha içi isabet oranı ile oynayıp 28 sayı atan formunun zirvesindeki Granger yine maçın yıldızı olurken, kenardan gelen Kerem Gönlüm, 7/9’la 19 sayı atıp, bu yılki en skorer oyununu sergilerken, takımın ona ihtiyacı olduğu anda, “Ben burdayım” mesajını vererek görevini fazlasıyla yerine getirdi. Beşiktaş’ın çıkışı sürüyor. Sırasıyla Efes Pilsen ve Ülkerspor’u yenen Siyah-Beyazlılar, yabancısız Karşıyaka karşısında da fazla zorlanmadı. Yine son haftaların en formda isimlerinden Michael Wright 33 sayı ve 9 ribauntla harika bir performans sergiledi. Kartal, Telekom’un da mağlup olmasıyla üçüncü sıraya tırmandı.Cuma günün oynanan maçta ise Galatasaray, arka arkaya 5 maç kazanıp tırmanışa geçen Tekelspor’a “dur” dedi. Rakibi karşısında baştan sona çok üstün bir oyun sergileyen Cim Bom, 20 sayı öne geçtiği maçta rakibine bir ara yakalanmasına rağmen, 7/9 üçlük oranı ile 37 sayı atan ligin sayı kralı Dixon’un durdurulamaz performansı ile sonuca gitti. Takım halinde yüzde 57 ile üçlük atıp, Tekel’den 17 fazla ribaunt alan Cim Bom, galibiyeti fazlasıyla hak etti. Büyük Kolej’i yaptığı iyi savunma ile geçen Darüşşafaka Play-Off yolunda önemli bir galibiyet alırken, rakibini de alt sıralara itti.