‘’Deplasmanda ama Fenerbahçe favori...‘’
İki takım arasındaki rekabete baktığımız zaman 2011 yılından bu yana birbirini deplasmanda yenen yok. Evinde oynayanlar saha ve seyirci avantajını sonuna kadar kullanıyor. Ama bu kez şartlar, Galatasaray açısından iyi görünmüyor. Coach Ergin Ataman cezalı. Sezon başından bu yana süren yaprak dökümüne en son Mariç ve Arroyo da katıldı. Takım yıllardır zor şartlara alıştı, bir şekilde reaksiyon vermeyi, ayakta kalmayı başardılar ama bu kez mental olarak da düşüşe geçmiş görünüyorlar. Özellikle Zalgiris ve Real Madrid maçlarına baktığımızda dar rotasyonla oynayan Galatasaray’ın direncinin bir yerden sonra kırıldığını görüyoruz. Fenerbahçe Ülker ise hem moralli, hem de formda. Euorleague’de çok iyi gidiyorlar. Abdi İpekçi deplasmanında seyirci hariç tüm faktörler onların yanıda. En son 2011 yılında deplasmanda kazanmışlardı. Bu kez de galibiyete yakın taraf onlar.
‘’İpekçi'nin kralı Aslan‘’
Avrupa’da ülkemizin gururu iki devin mücadelesi yine nefes kesti. Kazanan yine evsahibi, yine bir basketle oldu...
Galatasaray Odeabank, bütün maçı önde götürdü. Bir kaç kez çift haneli farklara ulaştılar, ama Fenerbahçe her defasında hamle yapıp rakibini yakaladı. Özellikle son 5 dakikada Biba’nın performansı müthişti...
Galatasaray, rakibine oranla kısıtlı bir kadroya sahip. Özellikle şutör forvetleri yok. Ama Dubljeviç herşeyi yapıyor. Gerekirse uzun, gerekirse forvet pozisyonunda oynuyor. Üçlük atıyor, sırtı dönük oynuyor, potaya penetre ediyor, savunmada canla başla mücadele ediyor. Dün de sahanın yıldızıydı Karadağlı oyuncu. 20 sayı, 8 ribaunt, 3 asistle oynadı. Coach Ekrem Memnun, takımından maksimum verimi almayı başardı yine. Galatasaray’ın yegane oyun silahı Dubljeviç, Lyttle ve Nevriye’nin orta mesafe şutları. Dün bu üçlü 59 sayının 45’ini attı. Fenerbahçe’nin önlem alacağı yegane şey de, bu orta mesafe şutlar. Kısaları riske etseler belki rahat kazanacaklar ama takımda oyuncu değişikliklerini bile oyuncular kendi yapıyor. Daha birinci dakikada Tuğba kenara gelip, “Dubljeviç ile eşleştim. Benden çok uzun, onu tutamam, Biba’yı oyuna al” dedi. Winnicki de, “doğru söylüyorsun” gibilerinden bir cevap verip, Tuğba’nın dediğini yaptı. Bitime 5 dakika kala da Birsel benche dönüp, “Biba oyuna gir” dedi. Polonyalı yıldız da sahaya girip neredeyse maçı çeviriyordu. Bir tarafta coach takıma ne kadar hakimse, diğerinin geçen yıl İniguez’in olduğu gibi oyuncuları üzerinde hiçbir hakimiyeti yok.
Seri yine Ataşehir’e taşındı. Fenerbahçe, coacha rağmen küçük salonda seyirci ve kadro derinliği ile avantajlı taraf. Yine nefesleri kesen bir derbi bizleri bekliyor.
‘’Fener işi sıkı tuttu‘’
Bu tip maçları oynamak, konsantre olmak zordur. CSKA gibi bir takımı deplasmanda yenip, evinde hem de iki önemli oyuncusundan yoksun Nizhny’e karşı aynı ciddiyetle oynamak kolay değildi. Ama Fenerbahçe, 3. çeyrek hariç, iyi iş çıkardı. Parakouski’nin yokluğunda, maçın başında topu sürekli Oğuz’a indiren Fenerbahçe, doğru basketbol oynamaya çalıştı. Oğuz, çalınan iki tartışmalı ‘hatalı yürüme’ kararı ile oyundan düşerken, Nizhny haddini bilerek, tempoyu düşürerek oynadı. İlk çeyrek başa baş geçildi ama ikinci çeyrekte Fenerbahçe gücünü sahaya yansıttı. İyi savunma yapıp, net ribaunt alınca hızlı hücumlarla kolay sayılar buldular. İlk 1.45’te Hickman ve Bogdanoviç’in üçlükleri ile 10-0’lık seri yakalayan Fenerbahçe ilk yumruğu vurdu. Ardından seri 24-3’e, fark da 22’ye çıktı... Hickman’ın 3/3’le attığı üçlükler, onun eski günlerini anımsattı. Özgüvenli bir Hickmann’a, Final-Four yolunda çok ihtiyacı var Fenerbahçe’nin....
Tam “rahat bir maç izleyeceğiz” derken Fenerbahçe ikinci yarıya “maçı kazandım” havasında çıktı. Kinsey’in de oynamadığı maçta takıma sonradan katılan Mekel ve Kuksiks’in yanı sıra Thompkins’in sayıları ile Rus ekibi birden geri geldi. Fark 5’e indi ama burada “nasıl olsa kazanırım” havası biraz işe yaradı. Panik yapmayıp, soğukkanlılığını koruyan takım, (Bunda Zizis’in büyük payı var. 4. periyotta takımı müthiş oynattı, tam 5 asist yaptı), Nizhny’ye daha fazla yaklaşma imkanı tanımadı. Obradoviç de, skor kritik olmasına rağmen hiç oynatmadığı Melih ve Serhat’ı son bölümde sahada tuttu. Serhat 2, Melih de 1 üçlük atıp coachun güvenini boşa çıkarmadı. Haftaya grubun kader maçı var. 8 deplasmandır kaybetmeyen Fenerbahçe, Atina’dan da zaferle dönerse Play-Off’ta da saha avantajını çok büyük olasılıkla eline geçirecek.
‘’Tur için birlik beraberlik‘’
İkinci turu 6’da 6 yapıp grubu lider bitiren Pınar Karşıyaka, en şanssız eşleşmeyi yapmıştı. Bu kupayı iki kez kazanan, Euroleague tecrübesi bulunan Litvanya devi Lietuvos Rytas gözleri biraz korkutmuştu belki ama Ufuk Sarıca ve oyuncuları, Vilnius’ta çok gözü kara oynadı. Maça kötü başlayıp, potasını hiç savunamayan Karşıyaka, bir anda 30-18 geri düşmesine rağmen oyundan hiç düşmedi. Sakin kalmayı başaran, özgüvenle oynayan İzmir ekibinin bu direnci, Litvanyalılar’ı ürküttü. Karşıyaka, çember altını istediği gibi kullanamasa da çizginin gerisinden Diebler, Dixon’la skor üretip farkı da yavaş yavaş eritti. Periyodun sonlarına doğru skor 46-40 olduktan sonra Gecevicius’un üçlüğü devre skorunu belirledi: 49-40.
Rövanşı 1 sayıyla kazan ve çık!
Bu üçlük bile moral bozmazken, Karşıyaka ikinci yarıda müthiş savunma yaptı. Hücumda Dixon sazı eline alırken, kapılan toplar sonrası hızlı hücumlar bulan Kaf Kaf, önce 58-58 ile eşitliği sağladı, 4. periyodun başında da 71-67 öne geçti. Bu dakikalarda Rytas hücumları bocalarken, fırsatı değerlendiremedik. Karşıyaka kendi de hücumlardan boş dönünce oyunu koparma şansını kullanamadı. Rytas 10-0’lık seriyle 77-71 öne geçmesine rağmen büyük bir takım gibi tekrar direnç koyan Kaf Kaf, Dixon’un asistleri, Gabriel’in smaçları ile maçı 81-81 berabere bitirdi ve çeyrek final yolunda çok önemli bir adım attı. Karşıyaka, rövanşı 1 sayıyla bile kazansa turu geçen taraf olacak.
‘’İlk gülen Fenerbahçe‘’
Geçen yıl Euroleague’de final oynayıp ülkemizi gururlandıran iki takımımızı kader çeyrek final de karşı karşıya getirdi... Maç öncesi favori Fenerbahçe gibi duruyordu. Galatasaray, şampiyon kadrodan bir çok oyuncu kaybetmiş, son olarak Bone parasını alamadığı için ülkesine gidip, geri gelmişti. Maçta ise takımın oyun kurucusu Martinez sakatlanmıştı.
Fenerbahçe ise ‘Angel’ krizi dışında sorunsuz çıkıyordu derbiye.
Nitekim ilk yarı çok iyi savunma yapıp, Lyttle ve Nevriye’yi devre dışı bırakan Fenerbahçe, ilk 9 üçlüğü kaçırmasına rağmen 16 sayılık farka ulaştı. Hollingsworth pota altında bütün ribauntları alıp sayıya çevirdi, kenardan gelen Biba, skora önemli katkı yaptı.
Rahat bir maç olacağı düşünülmeye başlanmıştı ama Ekrem Memnun’un hamleleri arka arkaya geldi. İlk önce Tina Charles’ı oyundan düşürmeyi planlayan Memnun, bunda başarılı olurken, ikinci yarı diğer yıldızları da etkisiz hale getirdi. İki yıldır çok önemli oyuncularla oynamasına rağmen ‘coach’ tercihlerinde hata yapan Fenerbahçe’de Winnicki, Memnun’un aksine tercih yanlışlarında bulundu.
Sarı-Lacivertliler, hücumda Galatasaray’ın alan savunmasına çare bulamazken, gereksiz yere kendi de alan savunması yapınca Nevriye istediği boşlukları buldu. 16 sayılık fark da bir anda eridi. Biba kenarda, Bojoviç de sahada çok fazla kaldı. Maçın kaderini serbest atışlar belirledi. Durum berabereyken Zellous 2/2, Dubljeviç ise 1/2 atınca zafer Fenerbahçe’nin oldu.
Kanarya, Final-Four için avantajlı durumda. Kendi evlerinde Euroleague’de 29 maçtır yenilmiyorlar. Bu sahada deplasman takımının galip gelmesi zor görünüyor. Ama şampiyon Galatasaray da, kolay teslim olmayacağını gösterdi.
‘’Fener, Kaf Kaf'a rövanşı vermedi‘’
Ligde üst üste 6 maç kazanan Fenerbahçe Ülker, geçen hafta Gaziantep'teki Türkiye Kupası'nda devirdiği Pınar Karşıyaka'ya rövanşı vermedi, ligde liderliğini sürdürdü.
Pınar Karşıyaka’nın aklı yarınki Lietuvos Rytas maçında, Fenerbahçe ise CSKA zaferinin sarhoşluğunda... İki takımın da bu maçı yeterli motivasonla oynayamayacağı belliydi. Nitekim Karşıyaka ilk 12 dakikada 12 top kaybı yaptı. Dakika başına bir top kaybı... Fenerbahçe Ülker de pek aşağı kalmadı. İlk periyot 26-16 bittikten sonra Fenerbahçe Ülker 5 dakika sayı yemedi, skor 33-16 oldu. Son 5 dakikada ise Pınar Karşıyaka hiç sayı yemedi, 12 sayı atınca maça bir anda ortak oldu: 33-28. 3. periyot çekişmeli geçti. İki takım da 20’şer sayı buldu, son bölüme 53-48 girildi.
Olgun davrandılar
Fenerbahçe Ülker, Hickman ve Emir’le 14-3’lük seri yakaladı, 67-51 öne geçti. Ufuk Sarıca, son 5 dakika bütün aslarını kenara aldı. Soner, Yunus, Ceyhun, Cemal ve Gabriel’li beş, 11-0’lık seri ile skoru 67-62’ye getirse de, galibiyet için süre yetmedi. Son saniyede ise gereksiz bir gerginlik yaşandı. Bir gün önce Bilbao ve Laboral’in tüm oyuncuları sahaya girip bütün ‘bench’lerin diskalifiye olduğunu gördüğümüzde, bizimkilerin son derece olgun ve sakin davranması sevindiriciydi.
‘’İpekçi'de müthiş derbi!‘’
Galatasaray ve Ergin Ataman’dan görmeye alışık olduğumuz bir maçtı. Maça 10 kişi çıkmışlar...7 kişi ile, sahada 12, dışarıda 3 oynamaya hazır oyuncusu olan Anadolu Efes’e kafa tuttular son saniyeye kadar. Her türlü şart altında bir şekilde ayakta kalmayı başarıyor Ataman ve öğrencileri... Geçen yıl da yine neredeyse hiç kısa oyuncuları olmadan, Macvan ve Erceg’i 3 numarada kullanarak Efes’i devirmişlerdi. Dün de yine imkansızı başarmak üzereydiler ama gerek kendi hataları, gerek hakemlerin hayali düdükleri ile kazanabilecekleri bir maçı verdiler. Efes’in hakkını yememek lazım. Özellikle gençler Cedi, Furkan ve Emircan’ın...
Çoğu zaman kadroya bile giremeyen Emircan, eline gelen ilk topu gözünü kırpmadan potaya atıp soktu. Birkan’ın iyileşmesi sonucu papucu dama atılmak üzere olan Furkan, oyuna bir girdi 8 dakikada 8 sayı, 1 top çalma, 1 de ribauntla oynadı. Öyle bir derbi oynandı ki, her dakikanın ayrı bir hikayesi vardı. Sürekli el değiştiren skor üstünlüğü, top kayıpları, kaçan serbest atışlar, çalınan ya da çalınmayan, ya da uydurulan fauller vs...
Tribünler boştu, derbi havası yoktu ama sahada müthiş bir derbi oynandı. İki takım da maçın hakkını verdi. Ergin Ataman, en kolay teknik faul çalınan milli takım coachu... Belki diğerlerinden daha agresif davranıyor ama hakemlerden çok saygı gördüğü söylenemez... İşvereni ‘metazori’ ile yaparsa, başkaları neler yapmaz!!!
‘’Fenerbahçe'den çifte zafer!‘’
CSKA Moskova evinde hiç yenilmemiş, Fenerbahçe Ülker ise deplasmanda hiç mağlup olmamıştı. Grubun iki çetin cevizi Rusya’da karşılaştı, zafer Fenerbahçe’nin oldu. Hem de ne zafer... Hem CSKA ile puanlar eşitlendi, hem de ikili averaj üstünlüğü ele geçirildi. Hedef Final-Four’sa bu tip maçları kazanmak, bu tip deplasmanlarda oyunu kontrol edebilmek, iyi savunma yapabilmek gerekir. Fenerbahçe dün hepsini fazlasıyla yaptı...
CSKA Moskova evinde 96 sayı ortalaması ile oynayan, Teodosic, De Colo, Weems gibi müthiş skorerlere sahip bir takım. Ama Top 16’da savunma istikrarını koruyan Fenerbahçe, rakibini ortalamasının 20 sayı altında tutmayı başardı. Ribauntlarda müthiş bir üstünlük kurdu. Goudelock bile blok yaptı, düşünün takımdaki savunma konsantrasyonunu...
Maça 10-0 başladıktan sonra CSKA, Teodosiç’le, De Colo’yla, Weems’le sürekli hamle yaptı. Ama Fenerbahçe hiç geri adım atmadı. Her hamleye cevap verdiler. 6 sayı geri düştükten sonra Semih’in 2 smacı, Vesely’nin basket faulleri, Gouledock ve Bogdanoviç’in üçlükleri, Bjelica’nın ‘double-double’lık (11 sayı 13 ribaunt) performansı çeyrek finali müjdelerken, grup ikinciliği şansını da fazlasıyla artırdı...
Teodosiç’in yine şımarıp kontrolden çıkması, ikili averajın bize geçmesi açısından ekmeğimize yürdü. Euroleague’de üst üste 8. deplasman zaferi geldi. Her takımın yapabileceği bir iş değil. Şimdi sırada bir rövanş daha var. Kanarya, Atina’da da seriyi sürdürürse keyfimize doyum olmaz...









































