Arama

Popüler aramalar

‘’Makbule‘’

Seçimin olağanı makbuldür. Olağan olmayan seçimler makbuledir. Makbule seçimlerde amaç, güven tazelemektir. Seçim sürecinde camianın ileri gelenleri geride kalanlarıyla bir araya gelerek fikir alışverişi yapar, mümkünse indirimden faydalanırlar. Bir de nerden geldikleri belli olmayanlar vardır ki onlar seçimden sonra yine yok olurlar. Galatasaray’ın tartışma konusu yaratmakta usta olan hocası
Prandelli, bu maçta da Olcan’ı İstanbul’da bırakıp sağ beke de Yasin’i çekmiş. Çekilecek kahır mı bu yoksa Sabri’yi unutturma çabası mı? Veysel ve Tarık transferine rağmen sağ bekte Yasin.. Sol bekte de Tarık... Problem, sağ bekte mi sol bekte mi anlayamadık. Galatasaray maça iyi başladı. Sneijder’in şutunda topun önce rakibe sonra da direğe çarparak gol olmamakta direnmesi büyük şanssızlık. Aynı şanssızlık Balıkesirspor için geçerli değil. Canı gol olmak isteyen top, Sercan’ın şutunda Semih’e çarpıp ağlarla buluşuyor... Cim Bom’un şanssızlığı bununlada bitmedi. Chedjou’nun uzaklaştırmak istediği top, Santos’un ayağına çarpınca bu sefer gol pası olup Bal-Kes’in diğer golcusü Gökhan’ın önüne düşüyor. Sonuç malum: 2-0.

Burak’tan rekor bekliyorum!

Galatasaraylı futbolcular, oyun kuruluşlarında topu hep Yekta’ya atıyor. Bitirici pas beklentisi ise kaptan Selçuk’tan. Dzemaili, ataklara en çok çıkan orta saha oyuncusu Sarı-Kırmızılılar’ın. Burak, gollerini düdükten sonra ve ofsaytta iken atınca Galatasaray ikinci yarıya iki geride başladı. Burak, geçen sezondaki ofsaytta kalma rekorunu bu sezon da kıracak mı acaba... 2-0 mağlup Galatasaray, 2. yarıya oyuncu değiştirmeden başlıyor! Prandelli beksiz oynamakta ısrarlı.. Hocam hiç değilse Tarık’ı sağ beke alsaydın da çocuk bindirmelerini etkili ortalarla bitirseydi. Sol ayağı ile yaptığı ortalar cılız.

İsmail hoca tebrikler...

Bravo İsmail hocam! Süper ligdeki ilk galibiyetin Galatasaray’a karşı. Oyuncularını ve cesaretini kutluyorum. Çift santraforla maça çıkmak kolay değil ama sen zoru seversin.. Seçimin gölgesi takımlara pek yaramaz. Kulisler yapılır, birileri harcanır. Transferde harcanan milyon Dolar’lar yetmez. Sıra adam harcamaya gelir. Yabancılar için sorun yok. Tazminatlarını alır giderler. Evlatlarımıza da ıslıklar kalır. Melo’da
yok ki. Üçlüyü kim çektirecek?

21 Eylül 2014, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Asterix!‘’

Komşu bizi iyi etüt etmiş. Oyunun başında kanatlarımızı kapatmaya çalıştılar. Yapabileceğimizin en iyisi uzaktan şutlar. Frikik dahil 5 şut attık, kaleci top tutmadı. Kaleyi tutan topumuz da gol. Golün dakikası da süper. Bilic’in 2 sol bekten bir sağ bek yaratma çabasından vazgeçmesi olumlu. Ancak Necip’in, Gökhan’ın içeriye katettiği pozisyonlarda öne çıkması bindirmeye hazır olması lazım ama Necip de bek değil, bekçi değil. Topla oynamayı rakibi oynatmamaktan daha çok seviyor. Eninde sonunda kötünün iyisinde karar kılacağız, Serdar’a formayı vereceğiz.

Oyun kurucu Oğuzhan

Beşiktaş’ın oyun kurucusu Oğuzhan. Top ayağında olan defans oyuncusu onu arıyor, boşsa veriyor. Oğuzhan gelmişken Veli gidiyor. Veli geldiğinde Oğuzhan önde. Bu gelgit, rakibin dengesini bozmakta. Orta sahada adam adama oynayamıyorlar. Artı, topun Oğuzhan’ın ayağında daha iyi kullanıldığı gün gibi aşikâr. Tek sıkıntı Oğuzhan’ın rakip kaleden uzak kalışı. Gökhan töre, içeriye girdiğinde topla buluşabilirse ne âlâ. Ondaki endam ve çalım kimsede yok. Şutlarındaki dışa falso kaleciyi terse yatırıyor. Aynı etkiyi Olcay’da göremedik.

Panik bizi bitirdi!

İkinci yarıdaki oyunda ilk yarıdan tek fark bizim gereksiz paniğimiz. Atağa çıkarken kaybettiğimiz her top tehlike. Çünkü defansımız konsantre değil. Sivok, sakatlıktan kurtulmuş ama fizik kondisyonunu yeterli seviyeye getirememiş. Franco, zayıf rakiplere karşı iyi gözüküyor. Top alışverişi harika. Dexter’dan bile soğukkanlı. Ancak kademelerde ve top kapmalarda eksik. Sağ bekte denemediğimiz bir tek malzemeci Süreyya kaldı. İşimiz de Allah’a... Helal olsun bize. Asteras’ı bile Asterix yaptık!

19 Eylül 2014, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Atiba bile yetmedi‘’

İsmail bindirme yapmakta zorluk çekiyor. Çünkü çizgide etkili bir orta yapması mümkün değil. Soluna alıp ortalaması epey zaman alacağı için, bu da defansın yerleşmesi anlamına denk düşüyor. Ersan’ın sakatlığı ve Motta’nın kötü oynamasından dolayı yapılan iki değişiklikten sonra İsmail öz mevkisine geçti ve etkili ortalarını nihayetinde yapabildi. Değerli hocam Bilic, Passo Lig sıkıntısını derinden hissetmekte. Bunu da her fırsatta yüksek sesle dile getirmekte.

Beşiktaş orta sahasında Atiba her zamanki gibi toparlayıcı rolünde. Veli ise koşuyor ama bir şey üretmiyor. Demba Ba’nın yokluğunu çift forvetle gidermek olası. Ancak bu ikili bir arada ilk maçını oynuyor ve zamana ihtiyaçları olduğu kesin. Üstelik Cenk, Mersin maçındaki formunun görüntüsünden oldukça uzak. Oğuzhan’ın cezalı olması büyük handikap. Son transfer Sosa’yı göremeden kaybettik. Gerçekten 10 numara bir transfer oldu.

Mehmet Özdilek, Beşiktaş’ı gerçekten iyi analiz etmişe benziyor. Mehmet Özdilek, Beşiktaş’ın en büyük zaafının defansta olduğunu iyi tespit etmiş. Rize, Holosko ve Lualua gibi çabuk adamlarıyla ani kontratak çıkışları denediler ve maçı kazanmaya yetecek kadar pozisyon buldular. Orta sahada Kıvanç ve Kaan’ın çalışkanlığı ile Giray’ın cengaverliği Rizespor’a 1 puan getirdi. Sol bek Ali Adnan’a herkes sahip olmak ister. Hiçbir şey yapmazsa bile tacıyla asist tehlike yaratır.

Giray’ın elle kestiği pozisyon Hüseyin Göçek’in gözlerinden kaçtı. Sahada herkes kötüydü buna hakemler de dahil.

16 Eylül 2014, Salı 02:45
YAZININ DEVAMI

‘’Artılar, eksiler!‘’

Maç öncesi iki teknik adam da sıkıntılı. Sakat ve cezalı oyuncularının yanında bir de +3 belası var. 5 yabancı oynatabiliyorsun, federasyondan oturma izni aldığın 3 yabancın da yanında. Yanındaki yabancılardan birini sahaya sürmek istesen, sahadaki bir yabancını çıkarman gerekiyor. Sanki oyuncu değil rehine değiştiriyoruz. Türk futbolunun başındaki bu + belasından kurtulsak da takımlarımızı daha fazla eksiltmesek...

Yeni bir ‘Varis’ başlangıcı!

Maça hızlı başlayan Trabzonspor’un ilk tehlikeli atağını Caner sakat olan sağ baş parmağı ile uzaklaştırıyor. Fenerbahçe’nin ilk tehlikeli atağında Trabzon defansındaki müdahale, teknik direktör Vahid Halilhodziç’ten geliyor. Defansının eksik yakalandığını farkeden Boşnak hoca Fenerbahçe’nin taç atmasına müsade vermiyor. Ancak yan hakemi ofsaytlarda taciz etmesi yanlış. Yan hakemlik yapacaksan son adamınla aynı hizada olman gerekli değerli hocam! Fenerbahçe’nin yaşlı ve ağır defansında bir ‘Varis’ başlangıcı görüyoruz. Trabzon’un bu pahalı transferi benzer defanslara karşı oldukça etkili olacak gibi. Yeni transferler Yatabare ve Constant da göz dolduruyor. Medjani’nin biraz daha zamana ihtiyacı var. Fenerbahçe’nin yeni transferi Diego’nun da klası ortada. Ancak onu bekleyen bir tehlike var. Alex ile mukayese edilmek. Alex’i unutturmasının tek yolu da böyle derbilerde ve uluslararası maçlarda iyi
oynaması. - 1 ile başlıyor!

Biraz öne çık Mehmet Topal

Mehmet Topal oyunun ilk yarısında milli maçta olduğu gibi kendi defansının arasına girip top almaya çalıştı. Bu durumda Emre ve Diego da gelip defanstan top almak durumunda kaldılar. Bu şekil Fenerbahçe’yi ilerde çoğalmaktan yoksun bırakıyor. Emre gel top al Diego gel top al, nerede bizim Mehmet Topal! Öne çık Mehmet’im defansının arasında değil de forvetinin arkasında top al. Böyle güzel şutlar at... Gol gelecek nihayetinde...

15 Eylül 2014, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sarktık‘’

Türk futbolunda bir terim vardır. Adı Fatih’tir. Futbolculuğunda Türk futbolunun sarkık liberosunu öne çıkararak büyük bir cesaret göstermiş, futbolumuzun estetiğini güzelleştirmiştir. Bu hamlesi Galatasaray’ın şampiyonluğuna yetmemiş, hocamız Fatih Terim şampiyonlukları teknik adamlık kariyerinde yaşamıştır.

Semih’in yokluğu ve diğer iki stoperimizin ağır oluşu, sanıyorum Futbol Direktörümüz’ü ‘yeni bir ben yaratabilir miyim?’ diye düşündürmüş olacak ki, Mehmet Topal’ı defansımızın göbeğinde bulduk. Bu üçlü anlayış kağıt üzerinde Caner ve Gökhan’a daha ofansif oynama ∫ansı veriyor. Ancak saha üzerinde bu iki oyuncumuzun kanatları kapatamaması kalemizde bir orta sağanağına sebep oldu. Rakibin tehlikeli kornerleri de cabası. Ve biz her uluslararası müsabakada olduğu gibi yine bir yan topta geriye düştük 0-1. Rakibin taç atışlarındaki konsantrasyon eksikliğimizde pozisyon vermemize sebep oluyor. Şu kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçemedik.

Tek vuruş eksikliği...

Skoru dengeleme çabalarımız kısa paslardan ibaret. Arda’nın bireysel yeteneği ile attığı şut ilk yarıdaki en etkili atağımız. Olcan ceza sahasında aldığı pası stop etmek yerine şutla ya da bir gol pasıyla değerlendirse daha iyi bir pozisyon yakalamış olacaktık. Ama tek vuruş eksikliğimiz bizi yine bir golden ediyor. Ve kimse bunun farkında değil.

Hakem Arda’yı bir anlasa!

İkinci yarının hemen başında ilk yarıda olduğu gibi rakip ceza sahasında Gökhan’ı topla buluşturmayı başardık. Ancak Gökhan’ın ne sağ ayağı ne de sol ayağı son vuruşu yapamadığından sonuç sıfır. Bu arada rakibin etkili atakları bitip tükenmiyor. Allah’tan genç Sigurdsson son vuruşlarda beceriksiz. Arda Turan’ın hakemle diyaloglarında ağzını kapatmasında fayda var. Hırvatlar bu ara bizim dizileri çok seyrediyor. Hakem Arda’nın ağzından çıkanı anlasa sahada iki noksan kalacağız. Rakip ceza sahası etrafındaki pas organizasyonumuz Arda’nın mükemmel pasıyla sonlanınca Burak’la en iyi pozisyonumuzu yakaladık. Ancak kaçan bu gol, umutlarımızı da tüketti. Rakibin pozisyon harcamadaki cömertliği de tükenince bir anda 3-0 oldu. Rakip bizden çok daha iyi organize olmuştu. Oyun kurmakta ve pozisyona girmekte de oldukça başarılıydılar. Topu çabuk kullanıp bizi birçok kez eksik de yakaladılar. Yurt dışında oynayan oyuncularının da sayısını düşünürsek, bizi Türkiye’deki yabancı sayısıyla değil, yurt dışına yollayabildiğimiz futbolcu sayısı meşgul etmeli. Bu maçın bahanesi yok. Oyuncumuz atıldı. Hakem penaltımızı vermedi, deprem oldu falan filan. Bu silik oyunun karşılığı budur...

10 Eylül 2014, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Böyle oynarlarsa salı hüsran olur‘’

Kartal’ın efsane golcüsü Feyyaz, Devler Ligi’ne dikkat çekti:

Beşiktaş’ta kısa paslaşmalar, ileriye çıkışlar tamam ama sorumluluk alacak oyuncu yok. Derbi karneleri ortada. Bu yenilgiden gereken ders alınmazsa, Manchester United sınavının sonucu ürkütüyor


-Mustafa Denizli’nin sahaya sürdüğü kadroyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle de gol ayakları durumundaki 3 isim, Nobre, Holosko ve Bobo’nun yedek oturmasını...“Tabii ki bu, Mustafa Denizli’nin kararıdır, saygı duymak lazım. Yani maçı kazanmaya en hazır oyuncular olması lazım ilk 11’dekilerin. Ancak ben geneli değerlendirecek olursam açıkçası bu inancı futbolcularda görmedim. Beşiktaş bol bol pas yaptı, genelde topa hakim olmayı başardı. Ancak bunlar yetmiyor tabii ki. Pozisyona girme cesareti lazım. Bakın Beşiktaş’ın son yıllardaki derbi istatistiklerine. Takımın ciddi bir lider eksiği var. Kimse sorumluluk almak istemiyor. Sürekli bir 10 ya da 10 buçuk numara arayışları var ama çerçeveyi bulamıyorsanız o zaman 9 numaranız da eksiktir!”

-Tabata’yı nasıl buldunuz? Beşiktaş’ın malum sıkıntılarını giderebilecek mi sizce?
“Tabata iyi bir oyuncu, dün de birşeyler yaptı, yapmaya uğraştı. Ama şimdi Beşiktaş’ın ilacı Tabata mı, derseniz ona yanıt vermek pek kolay değil. Bunu sadece dünkü performansı için değil, geneli için de söylüyorum. Siz sezon başından beri gol sıkıntısı çekiyorsunuz, Şampiyonlar Ligi oynayacaksınız. Ve transfer şansınız da varken gidip bu hakkınızı Tabata’dan yana kullanırsanız burada bizim anlayamadığımız bir parlak fikir var demektir.”

-Bu sonuç M.United maçı öncesinde Beşiktaş’ı nasıl etkiler? Alınması gereken dersler nelerdir?“İlk yapılması gereken, herkesin tüm olumsuzluğa rağmen bu Galatasaray maçını hemen unutması lazım. Şampiyonlar Ligi sınavı var Beşiktaş’ın önünde. Ve bu sadece Beşiktaş’ın değil, ülkenin de maçı. Kartal, derbiyi kazansaydı tabii ki onun vereceği pozitif katkı Beşiktaş için artı değer olacaktı. Ancak bu maçtan gereken dersler alınırsa o da en az bu karşılaşmanın vereceği moral kadar önemlidir. Bir kere Beşiktaş, Manchester United karşısında bu kadar rahat olmaz. Onların karşısında eğer 3 pozisyon buluyorsanız, bunun 1 tanesini atacaksınız. E tabi bir de onların girecekleri var! Yani Beşiktaş’ın hem hücum hem de savunma anlamında kendine bir çeki düzen vermesi lazım. Yoksa büyük hüsran olur.

13 Eylül 2009, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI