‘’Jesus Fenerbahçe’yi kafasında bitirmiş‘’
Fenerbahçe, Trabzonspor karşısında net bir skor ile galip gelmeyi bildi. Maça diğer maçlara nazaran daha istekli ve baskın başlayan Fenerbahçe, bunun semeresini hemen oyunun başında bulmuş olduğu gol ile üstünlüğü sağladı. İlerleyen dakikalarda yine o bildiğimiz klasik yan paslarını yapmaya başladı, rakibin hiç gelmeye tenezzül etmediği dakikalarda, resmen davetiye çıkararak ilk yarının sonlarına doğru oyun üstünlüğünü rakibe vermiş oldular. Eğer Trabzonspor yakaladıkları iki önemli pozisyonu gole çevirebilselerdi, o zaman başka şeyler konuşulup yazılacaktı. Devre arasından sonra Fenerbahçe’nin çehresi değişti, ilk yarının başındaki gibi istekli, iştahlı ve önde pres yaparak rakibini yine sahasına hapsederek oyuna başladı. Nitekim ilerleyen dakikalarda Fenerbahçeli oyuncular bu etkin oyun sonucunda peş peşe golleri bularak, maçı kazanmak adına istediği skoru elde etmeyi başardılar. Fenerbahçe takımı diğer maçlara göre bu maçı nasıl daha rahat kazandı derseniz, oyun mantalitesinin değişikliği derim. Çünkü diğer maçlara göre öne geçtikten sonra skoru korumak yerine, yine aynı baskı ve iştah ile ikinci ve üçüncü golü bulmak adına çaba sarf ettiler ve bunun sonucu olarak rahat bir galibiyet aldılar. Ancak maç içinde önemli bir durum vardı, işler Fenerbahçe lehine çok iyi giderken birden Jesus çok anlamsız oyuncu değişiklikleri yaparak takımın ritmini bozdu. İkinci golde harika hareketler yaparak bireysel becerisini ortaya koyarak ikinci golün asistini yapan ve ritmini bulan Zajc neden çıkartılır, ayrıca üçüncü golü yine bireysel beceri ile gol atarak, moralini yükselten Valencia neden oyundan alınır. Futbolda illaki her maçta oyuncu değişikliği yapılması mı gerekiyor. Takım farklı şekilde önde iken, oyuncuların özgüveni tavan yapmışken, istekleri artmışken neden buna çomak sokulur anlaşılır gibi değil. Ben Jesus’un uzun süredir formsuz olduğunu hep yazdım, en son bu yaptıklarından sonra kafasında Fenerbahçe’yi bitirdiğini düşünüyorum. Bakalım lig sonunda ne gibi aksiyonlar göreceğiz merakla bekliyoruz.
Lig yarışında geri kalan Fenerbahçe, Türkiye kupasını alarak, taraftarına bir kupa hediye etmesi şart oldu diyebiliriz. Jesus’un da en azından Fenerbahçe’ye bunu borçlu olduğunu ve gerekeni yapması gerektiğini düşünüyorum.
‘’Fenerbahçe yine dejavu yaşattı‘’
Fenerbahçe küme düşen takımlara puan kaybetme hastalığına devam etmektedir. Giresunspor ile berabere kalarak bir kez daha önüne gelen olası şampiyonluk fırsatını geri tepti diyebiliriz. Benim gözlemlediğim kadarıyla Fenerbahçeli oyuncular bu şampiyonluk yükü altında eziliyorlar. Bu baskının vermiş olduğu sıkıntıları maç içinde, oyuncuların normalde çok rahat yapabildikleri hareketleri yapamamasına yol açtığını görebiliyoruz. Özellikle sezonun ikinci dönemindeki istikrarsız oyunun, bunun göstergesi olduğunu düşünüyorum. Bir hafta doyurucu futbol oynarken, sonraki hafta takımı tanımakta zorluk çekiyoruz, bazı maçları zaten bireysel yeteneklerle kazanmışlardı, ancak bu maçta hepsi kötü olduğundan dolayı puan kaybı kaçınılmaz oldu. Fenerbahçe de bir diğer hastalık ise, maçta ilk golü atana kadar oynamış olduğu baskılı oyununu, golden sonra devam ettirmiyor. Yani maçta öne geçiyor, sonra gereksiz yan paslar yaparak maçı tutmaya çalışıyor, oysaki yine aynı baskılı oyununa devam ederek, ikinci, üçüncü golü arasa, olası yenilebilecek gollere karşı skor anlamında önlemini almış olursun. İşte bu hatalı oyun tercihinden dolayı bir çok defa, daha güçsüz takımlara karşı puan kaybettiler. Ayrıca Jesus’un da formsuz olduğunu söyleyebiliriz, oyuncu tercihleri artık isabetli olmamaktadır, rotasyon işi sezonun ilk yarısında işe yaramıştı, ancak ikinci yarıda bu rotasyon oluşumundan verim alamadı. Belirgin olan on bir ile maçlarına devam etseydi, daha iyi sonuçlar alabilirdi. Özellikle takımın omurgası olan orta sahada her hafta değişik kişiler ile maça çıkması, oyun kurgusunda hep sorunlar yarattı. Bu gidişattan dolayı Jesus kendisini de sorgulamalı bence.
Fenerbahçe puan kaybettiği haftalarda treni kaçırdı dedik, ancak bir şekilde o trene binmeyi başardı. Bakalım bu sefer treni kaçıracaklar mı? Galatasaray maçından sonra göreceğiz.
‘’Fenerbahçe yine herkesi şaşırttı‘’
Fenerbahçe her hafta futbolseverlerin tahminlerini yanıltmaya devam ediyor. Geçen hafta bütün Türkiye’nin kazanacağına dair emin olduğu maçta, inanılmaz bir şekilde berabere kalarak puan kaybetmişti. Bu yaralayıcı skor dan sonra, bu hafta sonu Sivas ile oynanacak olan maçta bu kadar rahat kazanacağını çoğu futbolsever tahmin etmiyordur. Aslında burada değinmek istediğim konu, Fenerbahçe’nin nasıl istikrarsız bir takım olduğunu vurgulamaktır. Kendi seyircisi önünde futbolcular herhalde baskı altında kalıyor, deplasmanda bu baskıyı hissetmediklerinden dolayı daha rahat oyun sergileyebiliyorlar. İlk dakikalarda dengeli giden oyunda Valencia’nın sakatlanmasıyla oyuna Rossi girdi ve kendi adına sezonun en güzel gollerinden birini attı diyebiliriz. Topu alışı, sürüşü ve sonra doğru yere topu vurarak golü atması çok klastı. Arda artık bu takımın değişmez bir oyuncusu olmuştur, her hafta oynadığı oyunun üzerine, doğal yeteneğini katarak takımı çok iyi yönetmeye başladı, nazarımız değmesin. Ayrıca bir adam vardı ki, bence maçın adamı olan Ferdi Kadıoğlu için de bir paragraf açmalıyız. Şu an Avrupa da bir çok takımın transfer listesinde olan bu altın çocuk, maçta o kadar güzel işler yaptık ki ne desek azdır. İleri geri koştu, hep dripling yaptı, forvete destek verdi ve takipçiliği sayesinde iki tane kaliteli gol atarak maça damgasını vurdu diyebiliriz. Sezonun Fenerbahçe adına en istikrarlı oyuncusu kesinlikle Ferdi Kadıoğlu’dur. Bir paragrafta İrfan Can Kahveci için açmamız gerekiyor, bu yaptığı kaçıncı sorumsuz hareket, hiçbir tehlike olmayacak bir alanda, bu şekilde bir faul yaparak oyundan kendisini attırması kabul edilebilir gibi değildir. Kendisi eminim ki pişmandır, ama artık bu formanın ağırlığının farkına varması gerekiyor, bu şekilde devam ederse forma yüzü görmesi imkansızdır.
Fenerbahçe aldığı bu galibiyetten sonra, taraftarın gönlünü tekrar kazandı diyebiliriz. Şimdi gözler derbi maçına dönmüştür, hani hep sezon için de dillenen bir konu var, maçını önce oynayan ve kazanan takım, rakip takım üzerinde baskı oluşturuyor diye, bakalım bu durum Galatasaray takımını etkileyecek mi hepimiz göreceğiz.
‘’Daha kaç defa fırsat gelir bilinmez‘’
Fenerbahçe bir kez daha puan farkını kapatma fırsatını, sahasında İstanbulspor ile berabere kalarak elinin tersi ile itti diyebiliriz. Küme de kalmaya çabalayan bir takıma karşı, Arda’nın büyük çabası ile 2-0 öne geçiyorsun, ancak bu skor avantajını koruyamayarak, maç sonunda berabere kalıyorsun. Bu sene bu kaç defa Fenerbahçe’nin başına geldi sayamıyoruz. Yazılarımda hep belirttiğim gibi Fenerbahçe takımı defans yapmasını bilmiyor, hep bir kademe hatası, adam takip etmeme, müdahalelerde gecikme yaşandığından dolayı, gol yemeden bir maçı kapatamıyorlar. Çizgi defans yapacağız diye, kademeye girmeyi ve rakibi karşılamada hep sorun yaşıyorlar. Bu sorunlardan dolayı, dikkat edin maçları hep büyük zorluklarla kazanıyorlar. Son üç maça bakarsak, uzatma ve son dakikalarda goller atıldığından dolayı, rakibe zaman kalmadığından dolayı maçları kazanmayı başardılar. Ayrıca özgüven kaybı da var, gol attıktan sonra skoru koruma korkusu devreye giriyor, normal de yapamadıkları işleri yapmaya çalışıyorlar, ama onu beceremediklerinden dolayı sonu hep hüsran ile sonuçlanıyor. Sezonun ilk yarısında ki Fenerbahçe rakiplerine göz dağı verebiliyordu, yaptıkları ölümcül pres ile rakiplerini sindiriyor ve maçlarını rahat kazanıyordu. Ama zaman geçtikçe bu sistemin açıklarını çözen takımlar, artık daha öz güvenle gelerek, Fenerbahçe’nin zaaflarından kolaylıkla yararlanmaya başladılar, tabi bu durumun oluşmasın da Fenerbahçeli oyuncularının form durumları, ruh halleri ve Jesus’un da katkısı var diyebiliriz. Maç ta güzel olan olay ise Arda’nın artık kendisini göstermeye başlamasıdır. Mücadele ve fiziki gelişimini kendi doğal yetenekleri ile birleştirmeye başlayarak, o beklenen Ardayı bize izlettirmeye başladı diyebiliriz. Fenerbahçe ve Milli takım için geleceğin 10-15 yılına damga vuracağına eminiz.
Artık ligin boyu çok kısaldı, Fenerbahçe’nin bu oyunu hiç ümit vermemektedir, daha kaç defa bu şekilde ikram gelir bilinmez, ancak şu bir gerçektir, zayıf bir ihtimal ama, Fenerbahçe şampiyon olsa bile, bu takım ile bir yerlere gelmesi imkansızdır.
‘’Taraftar kalp hastası oldu‘’
En son yazımda belirtmiştim, Fenerbahçe çekirge misali daha kaç defa zıplayabilir diye. Görüyoruz ki zıplamaya devam ediyor. Fenerbahçe taraftarının devamlı check up yaptırması gerekiyor, çünkü bu maçlara kalp dayanmaz. Son üç maçın senaryosu hep aynıydı, önce golü yedi, son dakikalarda beraberliği yakaladı ve uzatmalarda galibiyet golünü atarak maçlarını kazandı. İstersen şans de, istersen mücadele de, şu bir gerçek ki Fenerbahçe bu oyun ile sezon sonunu getirmesi pek mümkün görünmüyor. Tabi bunun etkenleri var, Jesus son dönemlerde pek formda değil. Son maçlarda yaşanan sıkıntılar, Jesus’un hatalı kadrolar çıkarmasından dolayı olduğunu düşünüyorum.
Bu maça özel bakarsak, Osterwolde sakatlıktan yeni çıkmış, oyuncu hazır olmadan maça on bir çıkarıyorsun, oysaki Alioski oldukça formda ve iyi oynarken onu ilk on bire koymamak ne derece doğru. Ayrıca yaratıcı oyuncu eksikliği varken Arda’yı oyundan almak pek mantıklı gelmiyor bana, işler kötü giderken ilk onu çıkartarak, işin kolayına kaçıyormuş gibime geliyor. Tabi Jesus’un doğru yapmış olduğu değişikliklerde yok değil, rakip on kişi kaldıktan sonra, forvetleri çoğaltarak, Valencia’yı kenara çekerek etkin olmasını sağladı, akabinde oyun içinde yapmış olduğu bu değişiklerle maçı çevirmeyi bildi. Hatırlayın Jesus ilk dönem de zorunlu olarak yapmış olduğu rotasyonlardan çok verim almıştı, oyuncuları küstürmeden mükemmel idare edebiliyordu, alınan sonuçlar bunun göstergesiydi. Ancak ikinci yarı bunları yapamadı, artık lig daraldı hataya tahammül yok, o yüzden en formda olan ve hazır olan oyuncular ile sahaya çıkılması gerektiğini kendisi de fark etmelidir.
Fenerbahçe önümüzdeki haftalarda bizlere neler yaşatacak merakla bekliyoruz. Bu heyecana taraftar daha ne kadar dayanabilir bilemiyorum, taraftara son cümle olarak şunu demek isterim, aman kalbinize dikkat edin.
‘’Bu çekirge daha kaç defa zıplar‘’
Fenerbahçe sahasında oynadığı Ankaragücü maçında yine öldü öldü dirildi dersek yalan olmaz. Oyuncuların üzerinde o kadar büyük bir baskı var ki, bu baskı altında maalesef çok eziliyorlar.
Normalde idmanda çok rahat yaptıkları hareketleri, maç atmosferinde yapamıyorlar. Hata yapma korkusunun vermiş olduğu baskı, normal oyunlarını etkilemektedir. Bu durumda bize şunu gösteriyor, Fenerbahçeli oyuncuların zihinsel desteğe ihtiyaç oldukları sonucudur. Bunu da sağlayacak olan tabi ki başta Jesus ve yönetimdir. Örnek verecek olursak, Arda gibi yetenekli bir oyuncunun kendi çabası ile yarattığı o kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonu gol yapamaması bence bu baskıdan kaynaklanıyor.
Eminim ki antrenmanda bu tür golleri daha estetik bir şekilde golle sonuçlandırıyordur. Ligin sonuna doğru yaklaşırken, daha zorlu maçlar Fenerbahçeli oyuncuları beklemektedir, bu baskının üstesinden gelebilirlerse daha rahat sonuca gidebildiklerini kendileri de görecektir. Maçın hakemine gelirsek, yine çok net bariz hatalar yapmıştır. Penaltı çok tartışılır, kolay çaldı diyebiliriz. Daha sert yapılanlara verilmediğini çok gördük, ayrıca İsmail’in bir pozisyonu var ki net bir şekilde topa ve adama hiç dokunmadan yapıyor, ama hakem faulü veriyor ve üstelik sarı kart ile cezalandırıyor. Bunun gibi maç içinde her iki takım aleyhine baya yanlış kararları oldu diyebiliriz. Bu hakem kaosu nasıl çözülür, bizler görebilir miyiz bilemiyorum. Ama şunu biliyorum ki, böyle devam ederlerse çok daha büyük olaylara tanık olacağımıza eminim.
Sonuç olarak Fenerbahçe çekirge misali sıçrayarak maçlarını kazanmaya devam ediyor. Daha kaç defa sıçrayabilir bilemem, ama Fenerbahçeli oyuncuların şunu bilmesi gerekiyor, şampiyon olmak istiyorlarsa, bundan daha iyisini yapmak zorunda olduklarına dair kendilerini inandırmalarıdır.
‘’Her hafta yeni bir skandal‘’
Ülkemizde nedense futbolun doğasını bir türlü yaşayamıyoruz. Ligimizde oynanan maçlarda, hakemlerin konuşulmadığı bir haftayı hiç hatırlamıyorum. Acımasız olma, diğer liglerde de bunlar oluyor diyebilirsiniz, tamam katılıyorum, ancak bizde olan olaylar o kadar bariz hatalar ki, teknolojiyi bile yok sayıyoruz. Herkesin gözünün içine bakarak yanlış karar verebiliyoruz. Evet dün oynanan Fenerbahçe-Karagümrük maçında da yine bunlara örnek skandal kararlar izledik. Fenerbahçe’nin yediği ilk golde, Karagümrük kalecisinin topu bloke ettikten sonra bırakması ve tekrar eline alarak atak başlatması sonucunda gelişen atakta Fenerbahçe gol yedi. Oysaki Fenerbahçe lehine Karagümrük ceza sahası içinde oyunun başlaması gerekiyorken, gol kararı verildi. Durun daha bitmedi, maçın ikinci yarısında Valencia’nın ceza sahası içinde düşürülmesi var ki, kamera her açıdan net bir şekilde pozisyonu verdiği halde hem var hakemi, hem de maçı yöneten hakem hiçbir şekilde izlemeden devam kararı vermiştir. Dedim acaba bende mi bir sorun var, hatalı olabilirim diye bütün hakem otoritelerini dinledim, hepsinin yüzde yüz penaltının verilmesi gerekir diye görüşlerini beyan ettiklerini duydum. Şimdi böyle bir ortamda hakemlerimize nasıl güveneceğiz, doğal olarak normal olan her aksiyonun altında taraftarlar hep bir şey arar oldular. Böyle bir düşüncenin oluşmasında hakem camiasının çok büyük bir rolü olmuştur, bu skandal kararların mağdurları bütün takımlarımızdır, alt liglerde ise daha kötüleri vardır, bu karanlık durumun aydınlığa getirilmesi için çok köklü değişimlerin yapılması ve tekrar güven kazanılabilmesi için bütün kulüplerimizin tam desteğini alarak yeni bir oluşumun başlatılması gerekmektedir. Yoksa bu sorun asla işin içinden çıkılamaz boyuta gelmiştir.
Fenerbahçe pamuk ipliğine bağlı bir şekilde maçlarına devam etmektedir, hakeme rağmen bu hafta kazanmayı bildi ve yarıştan kopmamak adına lige tutundu diyebiliriz. Önümüzdeki haftalarda oyununu yükseltebilirse, lig sonuna kadar yarışta olacaktır. Ama önce taraftarın gönlünü alması gerekmektedir.
‘’Fenerbahçe iflas etti‘’
Fenerbahçe bu sezon hiçbir derbi maçını kazanamadı. Nedendir bilinmez oyuncular bu tür maçlara hiçbir şekilde ne hazırlanıyor ne de teknik sorumlular oyuncuları hazırlıyorlar diyebiliriz. Fenerbahçeli futbolcuların bu tür maçların önemini zihinlerinde kavramış olduğunu göremiyoruz, oysa ki geçen senelerde hiç antrenman yapmasalar bile oyuncular yüksek konsantrasyonla maça kendilerini hazırlarlardı. Şimdi herkes Valencia ikinci penaltıyı atsaydı sonuç farklı olurdu diye söylemlerini duyabiliyorum, ben bunu kabul edemiyorum. 1-0 öndesin üstelik rakibin 10 kişi kalmış ve 40 dakikada 4 gol yiyorsun, hayır arkadaş, gerçeklerden kaçamayız, defansın defosu ortaya çıkmıştır. Galatasaray ve Beşiktaş, Fenerbahçe’yi öyle güzel çözmüşler ki , baskın presler ile orta sahada akıllı top yaparlarsa Fenerbahçe’ye karşı gol bulabileceklerini biliyorlar. Çünkü defalarca yazılarımda belirttiğim gibi, Fenerbahçe’nin defansif olarak iyi bir takım olmadığını, çoğu maçları hücum gücü ile aldığını ve rakibi pres ile kalesinden ne kadar uzakta tutarsa o zaman sonucu elde ettiğini hepimiz gördük. Beşiktaş hakkı ile oldukça akıllı bir oyun ve on kişi kaldıkları zamanda bile yine aynı şekilde çok mücadele ederek maçı kazanmayı bildiler.
Bence Fenerbahçe bu maçı kaybederek bu sene için iflas bayrağını çekmiştir. Bundan sonraki haftalarda neler yaşanır bilemem. Ama şu bir gerçek ki bu oyun ile bu senede şampiyonluktan çok uzak olduğunu söyleyebilirim. Ali Koç’u çok zor bir dönem beklemektedir, bunun altından nasıl kalkacak, taraftara ne gibi mesajları olacak hepimiz göreceğiz.