‘’Favori Fenerbahçe‘’
Kadıköy’de sezonun en arzulu maçını oynayan Fenerbahçe işi seriye bağlamak için Antalya deplasmanına giderken, Aykut hocanın, “Kazanan takım bozulmaz” kuralını uygulayıp uygulamayacağı bana göre maçın kaderini belirleyecek. Öncelikle koşu temposu ve fizik güç konusunda rakibine göre daha üstün gözüken Aykut hocanın bu avantajı kalite ile pekiştirmesi şart.
Orta tandem bozulmaz
Orta saha ve defansif anlamda yapılacak seçimlerde Topal-Josef ikilisinin yeri garanti gibi. Çünkü santrfordan çok ofansif bir orta saha gibi gelip takımını yöneten, geriden gelip pozisyona giren Eto’o gibi bir oyuncu varken bu tandeme dokunmak hata olur. Ancak hücum hattının durumu o kadar net değil. Örneğin Valbuena’nın hücumları organize etme özelliğini, yüksek moralli Soldado’nun son vuruş becerisini göz ardı etmek mümkün değil. Aatif’ı kulübeye göndermek çok zor değil elbet. Ancak rakip stoperlere yaptığı baskı, hücum alanında bastığı yerden ses getiren ve çok faydalı oynayan Janssen’e yazık olabilir. Gerçi Hollandalı oyuncunun da sakatlığı bulunuyor.
Rekabet ortamı oluştu
Her ne kadar Aykut Kocaman için bunlar tatlı dertler gibi gözükse de maçın sonucuna direkt etki edecek seçimler. Ama uzun zamandır kulübede formda oyuncuyu mumla arayan Fenerbahçe’de büyük resime bakınca bir rekabet de söz konusu olmaya başladı. Rakibin durumuna gelince... Konya deplasmanındaki görüntüleri pek iç açıcı değildi. Önemli transferlere rağmen oyun disiplini, oyunu büyük alanda oynama gibi konularda sorunları var. Bu da Fenerbahçe’yi deplasmanda oynayacak olmasına rağmen maçın favorisi yapıyor.
‘’Hak ederek tarih yazdı!‘’
Beşiktaş’ın kontrollü oyunu hareketsiz oyunla karıştırması, çok kötü olmasa da vasat bir oyun çıkardı ortaya. Rakip kaleye çabuk gitme özelliğine sahip Porto, orta sahada dirençle karşılaşmayınca beklenenden rahat bir oyun oynadı. Pepe’nin tecrübesi olmasa daha fazla pozisyon üretebilirlerdi. Biz ise yediğimiz gole kadar organize olamazken golden sonra daha fazla adamla ve daha fazla rakip kaleyi düşünerek oynadık.
Cenk’in çabası
Şampiyonlar Ligi’nde Quaresma’nın adının yazdığı forma bile rakipleri psikolojik olarak baskı altına alıyor. Beşiktaş’ın attığı gole kadar hücumda yine en fazla rakip kaleyi şutlarıyla deneyen oyuncusu Quaresma oldu. Ancak kabustan uyanmamızı sağlayan gol bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde hiçbir stoperin karşılıklı oynamak istemeyeceği Cenk Tosun’un çabasıyla geldi. Bu çaba ile gelen gol bize Talisca’nın da sahada olduğunu hatırlattı.
Topu ayağımızda tutunca...
2. yarıya bu golün özgüveni ile topa ve oyuna hakim olarak grup lideri olduğumuzu rakibimize hissettirerek başladık. Sağlıklı pas trafiğini Quaresma ve Babel’in pozisyonlarıyla süsledik ama gol çıkaramadık. Topu ayağımızda tutunca Porto’nun da bir pozisyon hariç ciddi bir tehdidine izin vermedik. Ve sonuçta Pepe başta olmak üzere Tolgay, Atiba, Gökhan Gönül, Quaresma ve Cenk Tosun’un iyi oynadıkları maçta Beşiktaş gruptan lider çıkmayı hak ederek tarih yazarken, maçın bir diğer yıldızı ise maçı harika yöneten Mateu Lahoz’du.
‘’Galibiyet tamam sıra kalitede‘’
Kapanan takımlara karşı organize olmakta, dikine oynamakta ve pozisyon yaratmakta zorlanan Fenerbahçe bu sıkıntılarını yüksek koşu temposu, pres ve agresiflikle kapattı maçın ilk yarısında. Bu sezon ilk kez birlikte maça başlayan Aatif-İsmail ikilisi, Valbuena’nın yokluğunda organize olmaya çalışsalar da pozisyonlarda kilit anlarda Dirar vardı. Her topu doğru kullandı mı? Hayır. Ama 31. dakikada ceza sahasında adeta ite kaka ilerleyen pozisyonda temiz bir vuruşla golü yaptı.
Aykut hocaya mesaj
Sivasspor ise Fenerbahçe’nin presi karşısında ilk yarım saat zorlandı. Ancak golü yedikten sonra daha fazla adamla gelirken, Ziya’nın güzel ortasında Hakan kafayı dışarı atınca beraberlikten oldular. Ama 2. yarıya, fizik gücü maç boyunca hissedilen Kone-Emre-Bifouma üçlüsünün organizasyonu sonrası buldukları gol ile çok iyi başladılar. Fenerbahçe ise bu gole vites artırarak karşılık verdi. Aykut Kocaman’ın tam zamanında gelen Soldado hamlesi karşılığını verdi. Önce karambolde, sonra kendi kazanarak ve son olarak da Giuliano’nun asistinde golleri atarak 20 dakikada hat-rick yapmayı başardı. Bu performans bana göre Aykut hocaya bir mesajdı.
İç sahada Soldado
Bu takımın özellikle iç sahada santrforu Soldado’dur. Bu mesajı iyi mücadele eden Janssen’in performansı ile değil Soldado’nun özellikleri üzerinden değerlendirmek gerekir. Soldado’nun sahada olması belki bu maçı mücadele ve hırsı üzerinden kazanan Fenerbahçe’ye bundan sonraki maçlarda pas trafiği, iyi organizasyon ve Valbuena’nın dönüşüyle birlikte özlenen kaliteyi de getirebilir.
‘’Çarpışma‘’
Haftanın sonucu merakla beklenen maçında kaleciler devleşti, golsüz eşitlikle bitti. Galibiyetleri, gol sayıları ve puanları aynı olan Bursa ve Göztepe’nin kapışmasında gülen olmadı.
Galibiyetleri, attıkları gol sayısı ve puanları aynı iki takım maça da sanki bu istatistikleri ispatlarcasına dengeli başladılar. Bursaspor’da Kembo ve Batalla’nın; Göztepe’de Goufrran ve Jahovic’in devreye girememeleri 44 dakika kısır bir oyun getirdi. Halil’in defans arkası koşularıyla Göztepe; Stancu’nun ısrarıyla Bursa öne geçme şansını kaçırdı. İkinci yarıda ise fiziksel yorgunluklar başladıkça oyuna hakim taraf Bursaspor gibi gözükse de oyunu istediği şekle getiren taraf konuk takımdı. Pozisyon sayısı açısından üstün taraf Göztepe olsa da Bursaspor tarafında kaleci Harun; ‘İyi kaleci eşittir 1 puan’ sözünü doğrularcasına harika bir maç daha çıkardı.
Kaleciler kahraman
Maçın hakkı beraberlikti fakat beraberliğin kahramanları oyunculardan çok kaleciler oldu. Bursaspor tarafında ikinci yarıdaki oyunuyla Jorquera öne çıkarken Aziz Behiç ve Titi’nin yoklukları çok hissedildi. Göztepe’de ise Halil ve Castro oyuna ağırlıklarını koyan diğer oyunculardı. Hakem Mete Kalkavan için kusursuz bir yönetim göstererek maçın kaderine etki edecek en ufak bir hata yapmadı.
‘’Q7'nin inadı pahalıya patladı!‘’
Beşiktaş, katı savunma anlayışı ile maça başlayan Akhisar Belediyespor’un defans göbeğindeki ağır oyuncularının zaafiyetini ilk 10 dakika içinde değerlendirmek istedi. Çabuk ve öne oynama fırsatı yakaladığı ilk anda Lens’le, ikinci fırsatta Quaresma’nın penaltı vuruşunda fırsatı tepti. Aslında bu iki pozisyonda da organize ve boş alanı çabuk bulmalarına rağmen tek eksik gol vuruşlarıydı. Sonrasında savunma konsantrasyonunu iyice yükseltip oyunu iyice dar alana çeken Akhisar, Emnes ve Larsson’un çıkışlarıyla Beşiktaş’ı tehdit etti.
Kaleciler devrede
Lens’in kaçırdığı gol hem kendisi için oyundan çıkmak hem de Beşiktaş için devreye beraberlikle girmek demekti.
2. yarıya Cenk Tosun’la başlayan Beşiktaş, oyunu iyice rakip sahaya yığarken önce direk, sonra kaleci Lukac, Talisca’nın gol için önünü kestiler. Oyunun Akhisar’ın istediği şekle gelmesi ve yakaladıkları pozisyonlarda da bu kez Fabri devreye girdi. Aslında Beşiktaş maç boyunca ilk 10 dakikada kaçırdığı gol ve penaltının acısını hissettiği bir 90 dakika oynadı.
Anlam veremedim
Şenol hocanın Beşiktaş topa bu kadar hakimken ve gol ararken hem Negredo hem de Tolgay’ı çıkarmasına anlam veremedim. Sonuçta Quaresma’nın duran top kullanma hevesi özellikle Negredo ve Talisca sahadayken Beşiktaş’a pahalıya mal oldu. Maçın kaderini ise Quaresma, Lens ve Talisca negatif; Fabri ise pozitif olarak belirledi. Akhisar’da ise Soner kalitesini en fazla hissettiren oyuncu oldu.
‘’Kocaman'ın tavrı haklı‘’
Fenerbahçe’nin bugünkü durumunu Aykut Kocaman ya da sadece futbolcular üzerinden özetlemek mümkün değil. Bu yüzden Aykut hocanın gelgitlerinden sonra iki taraf içinde diğerine sitem etme hakkının Aykut hoca da olduğu bir gerçek. Teknik direktörlerin saha içi dizilişleri ya da oyuncu seçimleri her zaman tartışılabilir. Fakat müdahale edemedikleri bireysel hata konusunda Fenerbahçeli oyuncular daha 11 haftada kulüp rekoru kırdılar.
Fiziksel yetersizlik değil
İşte bu yüzden Aykut Kocaman’ın oyuncularına biraz mesafeli davranmasını normal kabul etmek gerek. Bireysel hataların bir-iki sebebi vardır. Bir tanesi fiziksel yetersizlik, antrenman bilimi konusundaki Aykut hocanın bir zafiyet göstermemesinden dolayı bu hataları fiziksel yetersizliğine bağlamak mümkün değil. Geriye sadece oyuncuların konsantrasyon eksiklikleri ya da öz güven problemlerinin olduğu söylenebilir.
Diziliş tartışılır ama...
Bu yüzden oyuncuların Aykut Kocaman’ın oynatmak istediği sistem kadar sahaya çıkarken yüksek motivasyonlarına dikkat etmeleri şarttır. Bundan sonraki dönemde Aykut hocanın seçimleri ya da dizilişleri mutlaka tartışılacaktır. Ancak Fenerbahçe’nin sezonun kalanında en önemli belirleyici kriterlerden birisinin futbolcuların farkındalıkları olduğu da bir gerçek.
‘’Babel ve Talisca...‘’
Maça pozisyonlarla başlayan Göztepe, golle başlayan Beşiktaş oldu. İlk 10 dakika içerisinde Fabri’yi 3 kez yoklayan Göztepe gol vuruşlarında çok becerikli değilken, Beşiktaş bunun aksine Talisca’nın sanki ayakiçi bir plase yaparcasına attığı klas kafa golüyle öne geçti. Sonrasında da rakibini kendi temposuna uydurarak oynamaya başladı. Hücum etmek için acele etmedi, bire bir denemek yerine yardımlaşarak açık aradı. Yine Talisca ile yokladı, olmadı. Skora göre kontrollü ancak rakibinin pozisyonlarına bakınca biraz riskli bir oyundu.
Göztepe yanlış yaptı
Göztepe ise top kendisine geçtiğinde hızlı oynamayı denerken Jahoviç ve Scarione gibi oyuncuların yokluklarını hem organize olmaya çalışırken hem de gol vuruşlarında hissettiler. İkinci yarıya ise Beşiktaş 10 dakika tempo yapıp önce Babel’in kendine has içe katederek attığı gol, sonra da Talisca’nın güzel pasında Cenk ile maçı erken kopardı. Şu bir gerçek; Beşiktaş’tan puan almak istiyorsan önce işin savunma kısmını oyunu dar alana çekerek yapmak şart. Göztepe ise kendi oyununu geniş alanda oynamaya çalışınca rakibine kolay teslim oldu. Tabii bunda sezona iyi başlamanın ve alınan puanların da etkisi vardı.
Lens neden girmedi?
Sonuçta Beşiktaş Göztepe’yi eksik ve düşüşte yakalayıp kolay deplasmanı kolaya çevirdi. Babel ve Talisca maçın yıldızlarıydı. Ancak maç 3-0’a geldiğinde daha 30 dakika varken Lens ve Negredo hamleleri bu oyuncuları hazır tutabilmek adına yapılabilecekken, Şenol hoca tercihlerini Medel ve Necip’ten yana kullandı. Neticede kazanan haklıdır ancak geniş kadro tüm oyuncuları hazır tuttuğun zaman avantaja çevrilebilecek bir ayrıntı ise Lens ve Negredo’yu hazır hale getirebilmek çok önemli.
‘’Futbol kalitesinden koptu!‘’
Maça son sırada başlayan Osmanlıspor, Fenerbahçe’nin en ciddi zaafı olan kapanan takımları açma sıkıntısına rağmen oyunu geniş alanda oynamak isteyince erken golü kalesinde gördü. Ozan Tufan’ın form durumu ile birlikte artan pas kalitesi golde hissedilirken Giuliano topla ceza sahası civarında buluştuğunda etkili olabileceğini gösteren bir gol yaptı. Fakat gole rağmen oyun kalitesi yüksek değildi. Maçın içerisinde bu kadar kaybolan bir forvet arkası oyuncu olmayı nasıl başarıyor bilinmez. Neustadter- Neto tandemi Fenerbahçe topu rakibe bıraktığında başarılı gibi gözükse de topa sahip olduklarında pozisyon hataları yaptılar. Özellikle maçın ilk yarısında arkalarına atılan toplarda Volkan Demirel kurtarışı olmasa skor dengelenebilirdi. Bu arada sakatlıklar geldi (Valbuena, İsla) ve erken değişiklikler yüzünden Aykut Kocaman 2. yarıya bi parça eli kolu bağlı başladı.
İmkansızdı...
Eğer skor benim için her şeyden önemli diyorsanız Fenerbahçe’nin 2. yarıdaki futbolu sizi rahatsız etmeyebilir. Ama futboldan keyif almak gibi bir beklentiniz varsa lig sonuncusuna karşı bile oyunu kontrol edemeyen, organize atak yapamayan Fenerbahçe beklentilerinizi karşılayamaz. Açıkçası topu son 20 dakika rakibine bırakıp gole davetiye çıkarırken, iyi oynayan oyuncu bulmak özellikle de Valbuena çıktıktan sonra zaten imkansızdı. Sonuçta Fenerbahçe şampiyonluk yarışından matematik olarak olmasa bile futbol kalitesi anlamında çoktan kopmuş gibiydi. Maçın yıldızını da unutmamak gerekiyor: Aminu.