‘’Teşekkürler Başakşehir‘’
Rotasyonlu 2 takım vardı sahada ama hedefi olan bizdik. Bunun sonucunda topa daha fazla hakim olduğumuz ilk 20 dakika içinde İrfan Can’ın ortasında Visca’nın harika vuruşunda golü bulan da biz olduk. Ancak ilk yarının geneline bakınca oyun dengelendiği andan itibaren Braga 4-5 gol pozisyonuna girerken özellikle Fabio’nun gününde olmaması bizim için bir şans oldu. 2. yarıya ise kötü başladık. Şu bir gerçek Başakşehir ne Emre ne de Adebayor’u yedek bırakma lüksüne sahip değildi.
55’te gelen Mauro Silva golünden sonra Abdullah hoca en güçlü hamlesini yaparak Emre’yi sahaya sürdü. Bu hamle oyun anlamında etkisini çabuk gösterdi. Penaltı konusunda Mossoro’nun hakemi tabiri caizse kandırdığı pozisyonda kazandığımız penaltı ile biz istediğimizi aldık.
Basamak basamak
Fakat Ludogorets’de Almanya’da istediğini almıştı ve Uefa kupasına veda ettik. Sonuçta Başakşehir gibi teknik direktör istikrarını yakalamış bir kulüp için bu veda sadece gelecekteki maceralar için bir ders demek. Tıpkı basamak basamak ilerleyerek şampiyonluk adayı oldukları gibi yakın zamanda Abdullah Avcı iki kulvarda da yürüyebilecek bir kadroyu oluşturacaktır.
‘’Maçın adamı Tolga‘’
Maç başladığı andan itibaren sahada rotasyonlu ya da yedek demeye dilim varmadığı için Beşiktaş’ın diğer profesyonelleri, özverili bir performans sergiledi. Zordur uzun süre oynamadan kendini hazır tutmak. Ancak Oğuzhan, Tosiç, Talisca gibi sürekli şans bulanların haricinde tüm oyuncular bir Şampiyonlar Ligi maçını başından itibaren oynamışcasına mücadele koydular ortaya. İlk yarıda Lens’in bindirmelerinden birinde kazandığımız penaltı ile öne geçerken, Keita ve Bruma gibi dikine oynamayı başarabilen oyunculara karşı Tosiç, Mitroviç ve Tolga ile direndik. Fakat bu direnme işini ikinci devrenin başından itibaren fazlasıyla Tolga Zengin’e bıraktık. Beşiktaş’ın kaptanı da maçın adamı olacak bir performans gösterdi.
Talisca faktörü...
Porto’nun Monaco’yu yenmesi ile daha stressiz olan Leipzig, futbol adına iyi işler yaparken, Beşiktaş özellikle Mitroviç’in savunma hamleleri ile dikkat çektiği anlarda, çıkarken kaptırdığımız topta hazırlıksız yakalanarak golü yedi. Ama Beşiktaş grubun lideri olmasının tesadüf olmadığını, maçın iyilerinden Talisca’nın attığı golle bir kez daha gösterdi. Talisca maç boyunca baskı yediğimiz anlarda faul aldı, ayağındaki topları olumlu kullandı ve son olarak attığı golle de Tolga’dan sonra maçın en iyi oyuncusu oldu. Bu arada kısa süre almasına rağmen Orkan Çınar kumaşının kalitesini de belli eden bir oyun segiledi.
‘’Uyum sürecini atlattı‘’
Ön tarafta baskı yapan ve özellikle ilk yarım saatte Kasımpaşa’yı kendi sahasına hapseden Fenerbahçe, hücumda ise Şener-Dirar ikilisine Giuliano’nun katılımıyla sağ taraftan etkili oldu maçın ilk yarısında. Fakat sezon başı kadrosunda gol kralları resmi geçit yapan Fenerbahçe’de santrfor pozisyonu için ihale, sırtı kaleye dönük oynama özelliği olmayan Alper Potuk’a kalınca sağ kanattan getirilen toplardan bir sonuç çıkmadı. Yine de oyunun karşılığı olan skoru duran toptan Neustadter ile bulunca rahatlayıp biraz tempoyu düşürdüler. Ancak hem savunma yapmakta zorlanan hem de kaleci Volkan’ı neredeyse 40 dakika rahatsız edemeyen, istediği çıkışları yapamayan Kasımpaşa Mensah’ın frikiğinde top Josef’e çarpıp ağlara gidince ilk yarının karlı çıkan tarafı oldu.
Baskı hiç bitmedi
2. yarıya Fenerbahçe yine baskılı, yine sağ kanattan etkili başladı. 49’da ekmeğini taştan çıkaran Giuliano skoru önce 2-1’e, Şener’in ortasında attığı golle 3-1’e getirerek maçın yıldızı olduğunu 60 dakikada ilan etti. Şu bir gerçek Fenerbahçe için Giuliano ne kadar formda olursa kapanan takımları çözme başarısı da o kadar fazla. Önünde bir santrfor olmamasına rağmen hücumda yapılan her organizasyonda Dirar’la birlikte başrole soyunan Giuliano uyum sürecini tamamen atlattığını da gösterdi.
Janssen hariç...
Maça dönersek oyuna çok istekli giren ve girer girmez kalitesi hissedilen Valbuena takımı için her zaman çok özel bir oyuncu olduğunu gösterdi. Sonuç olarak Fenerbahçe hocasına sahip çıkmanın doğru bir karar olduğunu yakaladığı seri ile ispatlarken, santrfor almaktan ziyade Janssen hariç eldeki tüm alternatifleri elden çıkarmak için çalışmalara başlamak şart.
‘’İlk golde koptu!‘’
Başakşehir maçından çok önemli dersler çıkarmış Tudor. Beşiktaş’ın iç sahada anahtar oyuncusu Quaresma’yı Denayer ile savunup, takım halinde orta sahanın göbeğini kalabalık tutarak rakibinin oyunu dikine oynamasını engelledi. Topa hakim olmadan da doğru bir oyun oynanabileceğinin örneklerini sergilerken savunmada Fernando’nun başarılı oyunu dikkat çekti. Hücumda ise Rodriques ve Feghouli üzerinden de Beşiktaş’ın zaafiyetlerini aradı. Ancak uygun fırsatlar yakalamasına rağmen son paslarda ya beceriksiz ya da ağır kaldılar.
Tosic ders verdi!
Beşiktaş ise Quaresma ve Cenk Tosun’u topla daha çok oynayan taraf olmasına rağmen topla buluşturamadı. Talisca kulübede olunca şut atma konusunda da çok deneyen oyuncusu olmadı. Pozisyonsuz, işlerin Galatasaray için iyi gittiği bir ilk yarı oldu. İkinci yarının başında ise Beşiktaş’ın imdadına Muslera yetişti. Sektirdiği topta Cenk Tosun’un attığı gol ve adeta freni boşalmış bir kamyon misali yokuş aşağı giden bir Beşiktaş çıkardı ortaya. Oğuzhan’ın müthiş oynadığı, Galatasaray defansının arasına Cenk Tosun, Quaresma, Oğuzhan en az 4-5 kez sızarak Muslera ile baş başa kaldılar. Fakat son vuruş beceriksizliği maçın kopmasını biraz geciktirdi. Arkadaşları kadar yetenekli olmasa da Tosiç gol vuruşu nasıl yapılır gösterirken, Beşiktaş’ın oyuna girenleri Medel ve Negredo fişi çeken golü yaptılar.
Hakedilen 3 puan
Sonuçta daha çok ihtiyacı olan, daha fazla topla oynayan, sezonun en fazla pozisyonuna giren Beşiktaş hakkettiği bir galibiyet aldı. Şampiyonlar Ligi stresini bir kenara bırakan ve artık tüm ağırlığını lige vereceğini belirten Siyah-Beyazlılar, derbide bunu net bir şekilde gösterdi. 3- 0’lık skor ve futbol, son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş’ın zirve yarışından asla kopmayacağının kanıtı. Galatasaray tarafında ise Muslera’nın beklenmedik hatası tüm oyun planlarını bozarken, golden sonra çok dağınık ve ne yaptığının farkında olmayan bir görüntü veren Sarı- Kırmızılılar’da Tudor’un elinden hiçbir şey gelmedi.
‘’Derbinin favorisi Beşiktaş‘’
Beşiktaş için Vodafone Park açıldığından beri eksik olan tek ayrıntı derbi galibiyeti. Futbol adına çok iyi işler yapmasına rağmen Avrupa Kupası maçlarının trafiği, Beşiktaş için derbi maçlarını eksik konsantrasyon ya da yorgunluklar yüzünden genelde olduğundan daha zor bir hale getirdi. Ancak bu kez durum farklı. Özellikle Şampiyonlar Ligi’nde işi bitirmiş olması, milli takım arası ya da hafta arasında as kadrosundan oyuncuların kupada forma giymemesi ve sakatlık, cezalı oyuncusu olmaması Şenol Güneş’in ilk kez bir derbiye bu kadar güçlü çıkması demek.
Taraftar etki yaratır
Beşiktaş taraftarı, Süper Lig’in belkide en büyük itici gücü. Geçtiğimiz yılın derbilerine şöyle bir göz atınca ligde Galatasaray, Başakşehir, Avrupa’da Benfica gibi önemli maçlardaki geri dönüşler taraftar etkisi üzerinden okunabilir. Galatasaray’ın bu yılki derbi performanslarının olumsuzluğu ve Beşiktaş’a göre daha yeni kurulmuş bir takım olması taraftarın etkisini bir kat daha artırabilir. Tabi bir de madalyonun diğer yüzü var. Puan olarak rahat olan Galatasaray’ın erken bulacağı bir gol ya da topu ayağında tutabilme becerisi taraftarla beraber Beşiktaş için de yüksek stres ve tedirginlik demek. Yani en büyük avantajınız bir an da dezavantajınız da olabilir.
Tudor’un kadrosu belirsiz
Tudor demişken maç öncesinde Şenol Güneş’in ilk 11’i daha net gözükürken, Tudor’un ne yapacağı belli değil. Oyuncu seçimi kadar hangi dizilişle oynayacağı, 11 seçimi ve maç kötü biterse kaderinin ne olacağının belli olmaması Tudor’u Beşiktaş deplasmanında 6 puanlık farka rağmen tedirgin ve hataya daha müsait taraf haline getirebilir.
Cim Bom’un zaafı sol kanadı
Beşiktaş’ın kazanmak için yapması gereken ilk şey, bu yıl çok beceremediği Şampiyonlar Ligi konsantrasyonunda bir maça çıkmak. Zaten bu konsantrasyon topa hakim olduğu kadar dikine ve çabuk oynama özelliğini de ortaya çıkaracaktır. İkinci olarak ise düne kadar en fazla yaptığı iş olan Quaresma üzerinden oynanan oyunu belki de 1 hatta 2 seviye yukarı çekmesi. Galatasaray’ın ister 3’lü, ister 4’lü oynasın en zaaflı bölgesi sol kanadı. Yani Beşiktaş set hücumunu ya da bir başka deyişle kalabalık savunmaya karşı hücumu en sağlıklı şekilde Quaresma üzerinden yapabilir.
Kilit adam Talisca
Maçın, daha doğrusu her derbinin kilit oyuncuları vardır. Ve bu oyuncular dengede giden maçı bireysel yetenekleriyle takımlarının lehine çevirirler. Bu konuda da Beşiktaş biraz daha önde. Örneğin sezonun en değerli oyuncusu olmaya aday Cenk Tosun, Quaresma ve oyunun içinde zaman zaman kaybolsa da şut özelliği ile öne çıkabilecek Talisca maçın anahtarı olabilirler. Galatasaray’da ise beklentileri özellikle sert maçlarda karşılayamayan Belhanda’ya rağmen yarım pozisyondan bile gol çıkarabilecek Gomis, çabukluğuyla çok oyuncuyla hücum eden Beşiktaş’ın bırakacağı boş alanları kullanabilecek Rodrigues bu maçta Tudor’un en önemli kozları olurlar.
Güneş kulübeyi iyi kullanmalı
Son olarak Şenol Güneş’in kulübeyi iyi kullanması şart. Bu güne kadar Lens ve özellikle Negredo’yu yeterli derecede kullanamayan Şenol hoca için rakip ne kadar zayıf olursa olsun Türkiye Kupası’nda bu iki futbolcunun oynama iştahı, bir mesaj demek. Sonuçta maça taraftarının gücünü arkasına alarak başlayacak, daha fazla ihtiyacı olan, daha yüksek konsantrasyonla ve tam kadro çıkacak Beşiktaş maçın favorisi.
[Content:{1316263}]
‘’Zirveye el attı‘’
İlk yarım saatte sahanın her yerinde yaptığı presle Başakşehir’e organize olma şansı vermeyen Kayserispor, Gökhan İnler’in dalgınlığından faydalandığı pozisyonda Deniz Türüç’ün asisti Umut Bulut’un golüyle öne geçti. Başakşehir ise o bildiğimiz pas trafiğini, dikine oynama özelliğini Kayserispor’un Şamil-Badji orta sahasının enerjisi yüzünden ortaya koyamadılar. Kaleye şut dahi atamadıkları 30 dakikanın ardından ise imdada Adebayor yetişti. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Başakşehir, İrfan Can’ın doldurduğu topta sahadaki liderliğini zaman zaman hissettiren Adebayor ile golü buldu. Gol için Adebayor’un topu elle alarak atması ise Alper Ulusoy’un maçın kaderi ile daha ilk yarıdan oynadığı anlamına geliyordu.
Deniz’e ayrı parantez
İkinci yarı ise Başakşehir sazı eline aldı. Ancak şu gerçeği kabul etmek gerekir ki şampiyonluk adayı takımlar geniş kadrolarına rağmen hem Avrupa hem de ligi beraber aynı oyun kalitesi ile götüremiyor. Başakşehir’de de bu sıkıntı üst düzey hissedildi Kayseri’de. Kayserispor için Umut Bulut’un kaçırdıklarına rağmen alınan 1 puan kazanç kabul edilebilecekken, Başakşehir tarafında Kayseri deplasmanındaki beraberlik kayıp 2 puan demekti. Maçın hakkı beraberlikti. Maçın iyileri Kayseri’de Deniz Türüç, Başakşehir’de ise öne çıkan bir oyuncu yok. Maçın kötüsü ise Adebayor’un pozisyonunda eli göremeyen Alper Ulusoy oldu.
‘’45 dakikalık oyun yetti‘’
Aatif ve Giuliano’nun rakip yarı sahada aldıkları sorumluluğu iyi değerlendirmesi, zaten koşu kalitesi ve fizik gücü iyi Fenerbahçe için en önemli ayrıntıydı maçın ilk yarısında. Antalyaspor’un oyunu geniş alanda oynaması ve rakibine çok müdahale eden bir takım olmayışı da Fenerbahçe için bir başka avantaj oldu. Bu detaylar hem oyunu hem de pozisyon sayısını Fenerbahçe’ye çevirdi. Ancak gol için 45 dakika beklemek zorunda kaldılar.
Cezayı kestiler
Giuliano’nun kendisinin başlatıp bitirdiği, Janssen’in en önemli özelliği ile duvar olduğu pozisyonda, Antalyasporlu ağır savunma oyuncularına hem de 2’ye 4 hücum ederek cezayı kestiler. Antalyaspor ise 45 dakika boyunca Eto’o ve Nasri’nin devreye girmesini beklerken ne iyi bir savunma ne de iyi bir hücum takımı görüntüsü vermediler. 2. yarıya vites artırıp Eto’o’yu ceza sahasında daha fazla buluşturdukları 10 dakika içinde etkili olmalarına rağmen Volkan Demirel’e takıldılar.
Yıldızlar hayal kırıklığı
Fenerbahçe dakikalar ilerledikçe iyi savunma yaparak, hücumda rakibini hazırlıksız yakaladı. Fakat 2. gol için becerikli olabilecek Soldado girer girmez sakatlandı. Valbuena ve Dirar ise girdikleri pozisyonlarda kötü seçimler yaptı. Sonuçta çok önemli bir deplasman galibiyeti iyi analiz edilmiş bir ilk 45 dakika sonunda geldi. Maçın yıldızları Fenerbahçe adına Janssen, Giuliano ve Volkan Demirel olurken, maçın hayal kırıklığı Antalyaspor tarafında Nasri ve Eto’o oldu.
‘’Derbi öncesi stres azaldı‘’
Galatasaray’ın kolu kanadı kırık yakaladığı Aytemiz Alanyaspor’a karşı tempo yapmaya çalıştığı anlarda sağ tarafta Rodrigues ve Mariano etkisi hissedildi en fazla. Çabukluklarının yanı sıra yüksek top teknikleriyle “Buradan kaleye gitmek daha kolay” der gibi oynadılar. Ancak yeterince tercih edilmediler. Selçuk’un organize ettiği ataklarda ilk yarı boyunca varlıkları yoklukları hissedilmeyen Ndiaye ve Belhanda etkisiz kalınca pozisyon sayısı da yüksek tempoya rağmen düşük kaldı.
Koparma şansı yakaladılar
Bunun yanı sıra Yasin, Gomis’in şutunda güzel bir takipçilik örneği göstererek golü atıp, skorun dengede kalacağı her dakikada büyüyecek stresten takımını kurtardı. 2. yarıda bu rahatlığın getireceği yüksek oyun kalitesini beklerken özellikle Belhanda’nın vasat performansının seviyesini arttırması Galatasaray’ın oyuna bir türlü ağırlığını koyamamasına sebep oldu. Yine de Alanya’nın çok adamla rakip kaleye gitme çabasıyla maçı 3 kez koparma şansını yakaladılar. Ancak 2 kez Rodrigues, 1 kez Gomis net fırsatları harcadı. Sonunda ise maçın yıldızlarından Yasin öyle bir asist yaptı ki Gomis de bu ikramı reddedemedi ve maçı adeta bitiren golü attı.
Maçın kötüsü Belhanda
Maçın yıldızı, oynayacağı takım ısınırken belli olan Yasin olurken, maçın kötüsü kendi adıma çok şeyler beklediğim Belhanda oldu. Alanyaspor tarafında ise rakip cezasahası önlerine kadar gelmelerine rağmen bu takımın neredeyse her şeyi olan Vagner Love ve Fernandes’in yokluğu oldukça fazla hissedildi. Sonuçta alınan galibiyetin liderliğin devam etmesi açısından önemli olmasının yanı sıra derbi öncesinde yakalanan 6 puanlık fark da Galatasaray’ı Beşiktaş’a göre daha az stresli ve rahat taraf yaptı.