‘’Süper lider‘’
Maça, ancak birlikte oynama pratiği yüksek oyuncuların yapabileceği organizasyonda klas bir golle başladı Başakşehir. İlk yarının en etkileyici performansını sergileyen Emre Belözoğlu, Mossoro’ya attığı ara pasında Visca golü attı. Bu gol; Başakşehir için oyunun kontrolünü ellerinde tutmalarına, aynı zamanda rakip ceza sahasına rahat girmelerine rağmen haddinden fazla rahatlık 2. golün gelmesini geciktirdi. Kasımpaşa tarafı ise ya çabuk ve dikine oyunla ya da duran top silahıyla etkili olmayı planlamıştı. Bu plan 43’te Mensah’ın harika ortasında Veysel’in golüyle hayat buldu. 2. yarıya işi daha ciddiye alarak başlayan Başakşehir, Kasımpaşa’yı kendi sahasına adeta kapattı. Pozisyon sayısına yansımasa bile dönen topları kazanan ve rakibinin hızlı ataklarına çok fazla izin vermeyen Başakşehir gol için Kerim Frei’in ortasında Süper Lig kariyerindeki ilk kafa golünü atan Mossoro’yu beklemek zorunda kaldı.
İyi mücadele yetmez
Son 15 dakikada risk alarak öne çıkan Kasımpaşa fırsat yakalasa da özellikle Trezequet’in gününde olmaması sebebiyle beraberlik şanslarını kullanamadı. Sonuçta oyunun kontrolünü genel anlamda elinde tutan Başakşehir Mossoro ve Emre Belözoğlu’nun öne çıktığı maçta ilk yarıyı lider bitirmesini sağlayacak skoru almayı başardı. Kasımpaşa’da ise aradaki güç dengesine rağmen iyi mücadele puan almaya yetmedi.
‘’Samet hoca ders verdi!‘’
Beşiktaş maça istekli başlamasına, oyuna ve topa hakim olmasına rağmen Quaresma’nın kaptırdığı, Fabri-Pepe ortak hatasında golü kalesinde gördü. Beşiktaş’ı rakiplerinden ayıran en önemli özelliklerden, her oyuncunun kafasında hücum etmek, boş oyuncuyu en kısa zamanda bulma çabası gibi işler zaman zaman Sivasspor’u kendi kalesinin önüne kadar kapatmalarını sağladı. Ancak bazen Tolgahan, bazen de bir kaleci gibi kurtarışlar yapan Ziya sayesinde Sivasspor Talisca’nın yaptırdığı, Negredo’nun attığı penaltı haricinde gol yemezken az ama öz hücum eden taraftı.
Başakşehir gibi...
İkinci yarının hemen başında yedek kulübesini devreye sokan (ki bana göre çok erken oldu) Şenol Güneş, en önemli hamlesi Cenk Tosun’u sahaya sürüp, topla oynama seviyesini maximuma çıkartmasına rağmen golü bir türlü bulamadı. Hemen hemen tüm oyuncuların Tolgahan’ı yoklaması ve Babel’in gayretlerine rağmen son vuruş becerisi konusunda sınıfta kalan bir Beşiktaş izledik. Samet Aybaba yönetimindeki Sivasspor ise haddini bilerek nasıl futbol oynanır, Başakşehir maçından sonra Beşiktaş’a karşı da adeta ders verir gibi gösterdi.
Savunmayı açamıyorlar
Emre Kılınç’ın öne çıktığı maçta kaleye gittiği her atağın kıymetini bilircesine sonuçlandıran ve attığı ilk kornerde golü bulan Sivasspor mütevazı kadrosuna rağmen çok önemli bir galibiyet daha almayı başardı. Beşiktaş tarafında sezonun başından beri lig maçlarını adeta ikinci plana atmanın sıkıntısını, iyi savunma yapan her rakibine karşı aldığı kötü sonuçlara ligin son maçında da devam ederek kötü bir dersle ilk yarıyı kapattı.
‘’Antalya'dan müthiş açılış‘’
Alanyaspor’un puan olarak daha rahat bir konumda olması nedeniyle oyunu daha kontrollü oynadığı ilk yarıda Vagner Love’un ağır stoperlerle baş başa kaldığı ilk anda attığı gol adeta altın değerindeydi. Oyunun kontrolü elinde olduğu anlarda Gassama’nın rahat pozisyonda Fernandes’e çıkaramadığı top maçı 2-0’a getirme ve koparma şansıydı ancak Şilili oyuncu bu şansı değerlendiremedi. Antalyaspor ise Eto’o ve Nasri’nin yokluğunda ceza sahası önlerine rahat gelmesine rağmen son vuruşlardaki beceriksizliği ile dikkat çekti. Yine de sezonun ilk yarısında yapılamayan işi yapan Emre Güral uzaktan attığı golle takımını hayata döndürdü. İlk yarı 1-1 eşitlikle sonuçlandı.
Maçın adamı Haydar...
Sakıb’ın harika ortasında Deniz Kadah golü atarak takımını öne geçirdi. 84. dakikada ise altıpasın önünde topla buluşan Emre Güral, farkı 2’ye çıkaran golü kaydetti. Bu dakikanın ardından karşılaşma El Kabir ve arkadaşlarıyla kaleci Haydar arasında geçti. Maçın adamı skora rağmen yaptığı 5 kurtarışla Haydar oldu. Antalyaspor sahadan 3-1 galibiyetle ayrılırken, Kırmızı- Beyazlılar, 5 hafta sonra rahat bir nefes aldı.
‘’Üstüne çıkması şart‘’
İlk yarıda daha şimdiden gelecek sezonun planlamasını yapmaya başlayan Karabükspor’a karşı belkide sezon başından beri en kısır oyunlarından birini oynadı Fenerbahçe. Karabükspor’un topu ayağında oyalamak yerine çabuk kaleye gitmek için dikine oynaması, Mehmet- Josef orta sahasını istedikleri presli oyunu oynayamadıkları için tam anlamıyla gereksiz kıldı. Zaten beklerinin hücum katkısı tartışılabilecek Fenerbahçe’de Mehmet ve Josef’de sürekli yana oynayınca iş tamamen Giuliano, Soldado ve Aatif üçlüsüne bırakılmıştı.
Yedek kalmamalı
Ancak Karabükspor’lu oyuncuların kaybetme stresi yaşamadıkları maçın ilk yarısında defansif anlamda kusursuz oynamaları bu üçlünün sahada olmadıkları hissini verdi. Tabii sorulması gereken soru, ‘Kapalı savunmaları açma konusunda elindeki en yaratıcı oyuncu Valbuena yedek kalır mı?’ Cevap ikinci yarının ilk dakikasından itibaren ortadaydı. Ne içerde ne dışarıda Valbuena sakat ya da çok formsuz olmadığı sürece bu takımda yedek kalmaz. Oyuna girdiği anda forvet hattındaki tüm oyuncular ile pas alışverişine giren, dikine oynayıp adam eksilten ve sorumluluk almaktan sırtında rakip varken bile çekinmeyen Valbuena önce Topal’a golü attırdı, sonra da takımının tedirginliğini tamamen ortadan kaldıran golü ağlara gönderdi.
Oyun tat vermedi
Yakalanan serinin son kahramanı Valbuena olsa da Karabük maçındaki oyun bu seri içinde çok tat vermedi. Şu bir gerçek ki sezonun ikinci yarısında Fenerbahçe’nin bu oyun kalitesinin üstüne çıkması şart. Özellikle şampiyonluk yarışında çok fazla rakip olduğunu düşünürsek sonuca odaklı maçlar süreklilik için yeterli değil.
‘’İş disiplini‘’
Maçın ilk dakikasından itibaren oyunu domine eden Beşiktaş, top rakibe geçtiği anda da Medel ve Atiba ile topu çok çabuk geri kazanarak, yaptığı hücumların tamamında diri kalmayı başardı. Özellikle sağ kanadını Gökhan Gönül ve Quaresma ile iyi kullanan ve şimdiye kadar oynanan maçlarda en yüksek orta sayısını yakalayan Beşiktaş, yarım saatlik oyunun ardından sol beki Adriano’nun ortasında sol açığı Babel ile golü buldu. Beşiktaş’ın oyun karakterinde, Fabri hariç tüm oyuncuların hücum katkısı vermesi, iştahlı ve aynı zamanda disiplinli oyunu, Babel’in ikinci golüyle beraber daha ilk yarıdan maçı kopardı.
Daha fazla pozisyona girdi
İkinci yarıya ise skorun rahatlığı ile değil, iş disiplini ile başlayan Beşiktaş, özellikle Medel’in temposunu yüksek tutmasıyla bırakın oyunu rölantiye almayı, ilk yarıdakinden de daha fazla pozisyona girdi. Takımın iştahı, oyuna giren ve yedek kalmayı umursamayan oyuncularda da olunca Beşiktaş sezonun en fazla orta yaptığı, ceza sahasına en çok girdiği maçta tam anlamıyla oynadığı oyunun karşılığı bir skor aldı ve Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada fırsatı kaçırmadı.
Sinyallerini aldı
İlk yarının genel değerlendirmesini biraz erken yaparsak, Şampiyonlar Ligi’nde çok önemli bir iş yapmış olan Beşiktaş’ın, lig lideri Başakşehir’in sadece 3 puan gerisinde olması bana göre çok başarılı bir ilk yarı geçirdiğini gösteriyor. Medel ve Negredo’nun performanslarına bakacak olursak eğer, yüksek maç trafiği geldiği karşılaşmalarda Şenol hocanın bu geniş kadroyu çok daha iyi kullanabileceğinin sinyallerini aldığı bir maç oldu.
‘’Gümbür gümbür‘’
Sadece saha içindeki sakat ve cezalılarından değil saha kenarındaki hocasının hastalığından da muzdarip olan Bursaspor, formda Trabzonspor’a karşı işin defansif kısmını neredeyse kusursuz yaptı maçın ilk yarısında.
Buna karşılık Trabzonspor özellikle sağ kanatta Abdülkadir’in driblingleri ve Burak Yılmaz’ın alışılagelmiş defans arkası koşularını denedi. Ancak futboldaki en zor iş olan kapalı savunmayı açmak için 1-2 oyuncudan daha fazlasını devreye sokmak gerekir. Trabzonspor sol kanatta Mas ve N’Doye’un etkisizliği, Yusuf Yazıcı’nın sürekli dar alanda markajda kalması nedeniyle topa daha fazla hakim olmasına rağmen pozisyon üretmekte zorlandı.
Skoru etkiledi
2. yarıya Trabzonspor hızlı başladı. Yusuf Yazıcı dar alanda ilk kez bulduğu boşlukta ligimizin en formda kalecisi Harun’a öyle bir gol attı ki, izlemesi ayrı bir keyifti. Bu gol maçın hikayesini de değiştirdi. Bursaspor daha fazla oyuncu ile öne çıkınca Trabzonspor’lu oyuncular sevdikleri boş alanları fazlasıyla buldular. Ancak direkler, Burak Yılmaz’ın son vuruşlardaki şanssızlığı ve Halis Özkahya’nın net bir penaltıyı es geçmesi skorun artmasını engelledi.
En önemli detay...
Bursaspor fırsatlar yakalasa da sezon boyu sıkıntısını çektiği iyi santrfor eksikliğini yine hissederken, Trabzonspor savunmasında Hubocan-Uğur tandemi sezonun en iyi maçlarından birini oynadı. Sonuçta Trabzonspor Yusuf Yazıcı’nın ‘büyük oyuncu olacağım’ mesajını vermeye devam ederek yıldızlaştığı maçta Bursaspor’u geçmeyi başarırken, Rıza Çalımbay’ın takıma kattığı fiziksel direnç yakalanan serinin en önemli detayı oldu. Kısacası Trabzonspor, Rıza hoca ile gümbür gümbür geliyor.
‘’Kötü oyun...‘’
Beşiktaş, sezonun genelinde yaşadığı ilk golü bulma sıkıntısı ile başladı maça. Topa hakim olduğu ilk 20 dakikada Cenk Tosun ve Oğuzhan’ın rahat pozisyonlarda atamadığı anlar Beşiktaş için kırılma anlarıydı. Kendi sahasında oyunu dar alana çekme konusunda çok başarılı bir takım olan Kayserispor, girdiği ilk pozisyonda da Tosic’in pozisyon hatasında Umut Bulut ile golü buldu. Maçın sertliğini artırıp özellikle Quaresma’nın önünü çok iyi kapatmalarına rağmen Beşiktaş duran toptan bir kez daha kaçırınca sanki gol için Beşiktaş’ın bireysel bir hataya ihtiyacı olduğu hissedilirken bu hata Umut Bulut’tan geldi. Cenk Tosun’un çabuk davranarak kazandığı penaltı ve attığı gol bu sezon yenik duruma düştüğü hiçbir maçı çeviremeyen Beşiktaş için kabustan uyanmak gibiydi.
Avantaj kullanılamadı
2. yarıya tempo anlamında yüksek başlamasalar da Lopes’in atılmasıyla Kayserispor’un 10 kişi kalması ibreyi Beşiktaş’a çevirdi. Fakat ceza sahası önüne yaslanan Kayserispor’a karşı Quaresma, Babel ve oyuna sonradan giren Talisca’nın etkisiz oyunları Beşiktaş’ın pozisyona girmesini zorlaştırırken çok net olmayan kafa vuruşları kaleci Lung’u zorlayamadı bile. Sonuçta rotasyon yapmış olmasına rağmen sahada Beşiktaş takımında vasatın üzerinde oynayan bir oyuncu bulmanın zor olduğu maçta yine çok büyük bir avantaj kullanılamadı. Ve ilk kez bir puan kaybı Şampiyonlar Ligi konsantrasyonu üzerinden değil kötü oyun üzerinden okunabilir.
‘’Tek hata yetti‘’
Maçın ilk yarısındaki karşılıklı baskının içinde Fenerbahçe tarafında topu öne taşıma konusunda en fazla sorumluluk alan oyuncu Aatif’dı. Ancak genelde doğru işler yapsa da 3’lü savunmayı Türkiye’de doğru oynamayı başaran nadir bir takım olan Bursaspor savunması, ne Dirar’a, ne Janssen’e, ne de Giuliano’ya şut şansı dahi vermedi. Hücumda organize olma konusunda iki takım da sıkıntı yaşamasına rağmen, savunma konsantrasyonu konusunda neredeyse kusursuz oynadıkları 45 dakikada bu sayede pozisyon izleyemedik.
Şaşırtan Faty hamlesi
Kayda değer tek ayrıntı ise santrafor laneti devam eden Fenerbahçe’de Janssen’in 37’de yerini ‘hazır mı, ya da sakatlığı geçti mi?’ diye sürekli düşünmek zorunda kaldığımız Soldado’ya bırakmasıydı. İkinci yarıya neden yaptığını anlayamadığım Le Guen’in Faty hamlesi Bursaspor’un topu daha fazla rakibine bırakacağı anlamına geliyordu. Fenerbahçe fırsatı kaçırmadı. Topu önde daha fazla tutsa da gol için hala bir bireysel hataya ihtiyacı olduğu anda da Ekong, Soldado’yu indirerek bu hatayı yaptı ve Giuliano tabelayı değiştirdi.
Kahraman yönetimdir
Sonrasında ise maç boyunca organize olamayan Bursaspor’da Batalla’nın da kötü oynamasıyla, Fenerbahçe savunmasını doğru dürüst zorlayamadılar. Bursaspor son 5 dakikada pozisyon da gördü kalesinde. Sonuçta Fenerbahçe çok formda bir takımı, üstelik inanılmaz bir taraftar grubunun önünde zor da olsa yenerek önemli bir seriye imza atarken, bu serinin kahramanı; teknik direktörü tartışmaya açıldığı günlerde hocasının arkasında duran Fenerbahçe yönetimi oldu.