Hikmet Karaman geldiğinden beri kazanmak kadar kaybetmemenin futbolda çok önemli olduğunu aldığı sonuçlarla benimseyen Kayserispor, Fenerbahçe maçına da yüksek savunma konsantrasyonu ile başladı. Sarı-Kırmızılılar, savunmada sıfır hata ile oynarken, hücumda da Fenerbahçe’nin oyununu bozarak hata yapmasını bekledi. Hataların ilkini, ortada ciddi bir gerginlik yokken Soldado’nun kendini attırması ile yakaladı.

Yine bir ikinci yarı risk almak yerine, sabırlı oyunu tercih edince, pozisyon kısırı maç son anlara kadar dengede kaldı. Fakat bir hata da kötü oyuncu değişiklikleri yapan Ersun Yanal’dan geldi. Bu değişiklikler sonucunda da yapılan hatayı iyi değerlendirip, Kravets’in attığı golle Kayserispor akıllı ve sabırlı oyununun karşılığını 3 puanla almayı başardı.

Günün sorusu

Roberto Soldado kendisini attırdı, Tolgay maçtan sonra gereksiz yere kırmızı kart gördü. Fenerbahçe’de takım içerisinde disiplin sorunu mu var?

Maçın starı

Kravets pozisyon bulmakta zorlanılan maçta Kayseri’nin bulduğu neredeyse tek pozisyonda çok zor bir gol atarak maçın yıldızı oldu.

Maçın olayı

Ersun Yanal’ın topu önde tutabilmek adına oyuna aldığı Frey ve kenarda Valbuena varken topu rakip kaleye götüren Elif Elmas’ı, Ayew’in yerine tercih etmesi Fenerbahçe’ye mağlubiyeti getiren iki değişiklik oldu.

Kısa mesaj

Sezonun kartlar konusunda tabiri caizse sudan ucuz olduğu maç, iki taraftan birinin başını yakacaktı. Başı yanan Fenerbahçe oldu.

Futbolcuların performansını artırmak için, yaptıkları işten keyif almalarını sağlamak; birlik ve beraberliğin sağlanması için ise birlikte iyi vakit geçirmeleri çok önemlidir. İmza töreni organizasyonunu kim akıl ettiyse bu beraberliğin oluşabilmesi adına güzel bir adım atmış.

Bir futbolcu grubunu iyi takım haline getirebilmek sadece saha içinde olmuyor. Saha dışında da aynı hedefe odaklanmaları adına yapılan imza töreni bundan sonrası için olumlu etkiler yaratacaktır. Özellikle taraftarın da oyuncuların bu hallerini görmeye ihtiyacı var. Sezon başından beri her sonuca rağmen desteklerini esirgemeyen Fenerbahçe taraftarı için bundan sonra yüzleri gülümsetecek her organizasyon en az alınacak galibiyetler kadar önemli.

Sonuçta futbol oynayan için de izleyen için de bir eğlence demek. Bunu unutmayan kulüpler ise her zaman 1-0 önde.

Comolli’nin Fenerbahçe’ye uygun olmayan oyuncu transferleriyle verdiği zarar anlaşılan o ki bu oyuncuları gönderirken skandalları da beraberinde getirecek.

Son maçlarda sürekli 11’de kendisine yer bulan Benzia’nın adını TFF’ye bildirmeyerek sezonun kalanında sadece Avrupa ‘da oynatabilecek olması tam anlamıyla skandal.

Öncelikle ligde oynatmadığın bir oyuncunun kendini antremanla hazır tutup Avrupa maçlarında iyi oynaması beklenilebilir mi ? Eğer bu oyuncu ile ilgili niyetin oynatmamaksa şimdiye kadar bu oyuncuyu maddi anlamda zarar etmeden göndermenin yolunu neden aramadın?

Bundan sonra oynatmayı düşünmediğin Benzia’ya 2 Avrupa kupası maçı oynasın diye mi sezonun kalanında para ödeyeceksin? Kısacası Fenerbahçe’nin parasına yazık değil mi?

Ateşi yüksek başlayan maçın ilk 5 dakikasında karşılıklı pozisyonlar vardı. Ömer Ali karşı karşıya kaleci Muhammed’e, Aytaç ise Latovlevici’nin ortasında direğe takıldı. Sonrasında oyunun temposunu ayarlayan Bursaspor oldu. Özellikle Yusuf’un kanadından aradılar ancak ligin en iyi savunma yapan takımlarından Konya pek fırsat vermedi. Hücum etme konusunda ise Jahovic’in hareketliliği zaman zaman net olmasa da fırsatlar getirdi. İlk yarının sonunda ise Jevtovic’in Vergini’yi indirmesi ile öne geçme fırsatından Umut Nayir’in penaltıyı kaçırması sonucunda faydalanamadılar.

‘Aybaba en iyisini yaptı’

İkinci yarıya da daha fazla isteyen daha fazla arayan taraf olarak başlayan Bursaspor oldu. Umut Nayir’in denemeleri Serkan’ın ellerinde erirken Yusuf ve Fofana’nın karşılıklı beceriksizlikleri skorun dengede kalmasının en önemli sebebiydi. Bursaspor adına oynanan maçın tek eksiği goldü. Sonuçta maçın iyisi ve 2 puan kaybedeni Bursaspor oldu. Samet Aybaba elindeki kadronun kalitesi ve ekonomik sıkıntılar düşünüldüğünde yapabileceğinin en iyisini yapmaya devam etti. Konyaspor ise 3. sıraya çıkma şansını kaçırmış gibi gözükse de oynadığı oyunun karşılığı en fazla 1 puandı. Gecenin kahramanları ise 2 takım adına da kaleciler Serkan ve Muhammed oldu.

İlk yarım saatlik karşılıklı tempolu oyunun hemen ardından Gökhan Gönül’ü en özel yapan ayrıntı, yaptığı bindirmeleri sonuçlandırması biraz da Boffin’in zamanlama hatası ile karşılığını buldu. Kazanılan penaltı ve Ljajic’in golü ile adeta maçın çorap söküğü gibi gelmesi, sezonun en organize gollerinden birinin formda Dorukhan ile gelmesi ve Ljajic’in duran top ustalığı derken maç beklenenden rahat hale geldi. Fakat bu rahatlık Antalyaspor’un Beşiktaş’ı kendi oyununa ayak uydurması ve Doukara’nın golü ile kayboldu gitti. Dalga dalga gelen Antalya bu coşkusunu uzun sürdüremedi. Lens’in büyük çabası gelen 4.gol ile oyun tekrar koptu. Kagawa’nın topla buluştuğu ilk anda rakip fileleri havalandırması ve frikikten de takımının 6. golünü kaydetmesi gecenin en güzel ayrıntısı oldu. Beşiktaş kendisini yarışa ortak eden galibiyeti ve ilk maçın rövanşını alarak İstanbul’a dönmeyi başardı.

Gecenin sorusu

Şenol hocanın değişiklikleri? Beşiktaş pas oyunundan uzaklaştığı anlarda Larin-Caner değişikliği yerine topu daha fazla ayağında tutarak Antalyaspor’un direncini kırabilmek adına Kagawa ya da Oğuzhan tercih edilebilirdi.

Maçın starı

Adem Ljajic saha içinde ne kadar çok sorumluluk alır, topla buluşur ve ne kadar çok denerse Beşiktaş o kadar başarılı olacak. En azından Kagawa gelene kadar takımın lideri Ljajic.

Maçın olayı

Beşiktaş sezonun en gollü galibiyetlerinden birini alırken ortada yine iyi oynayan bir santrfor olmaması gecenin olayıydı. Antalya maçı tamam ancak her maç böyle santrfor performansı olmadan kolay kazanılamaz.

Kısa mesaj

Kariıs hem yediği gol hem de baskı yenen anlarda fazla acemice davrandı.

Sezon başından beri en iyi maç başlangıcını yaptı Fenerbahçe. Oyuncuların iştahı, yardımlaşması, dikine oynama çabaları ve bunu başarmaları pozisyonlarla beraber erken golü de getirdi.

Isla’nın bindirmesi, Soldado ve Ayew’in dokunuşları skoru çabuk getirdi. Benzia, Ekici gibi oyuncuların arkadaşlarını organize ederken topla çok fazla oynamamaları da oyunun coşkusunu artırdı. Eksik kalan tek ayrıntı daha fazla gol bulunamamasıydı.

Göztepe tarafındaysa yenilen baskıya karşılık verilememesi çabuk oyuncuların topu önde tutma konusunda iyi olmaması ile doğru orantılı olunca devrede Yasin hamlesi geldi. Ancak Jerome devrenin başında öyle bir tekme atıp kendini attırdı ki Fenerbahçe için maç daha daha kolay hale geldi. Fakat tempo ilk yarıdaki tempo olmayınca Ersun hoca, Tolgay, Jailson ve Moses’la dokunup maçı garantiye aldığı golü hamle oyuncularının organizasyonu ile buldu.

Sonuçta Fenerbahçe maça çok iyi başladı, rakibine çok şans tanımadı ve hem 11 hem de kulübedeki hamleleri ile maçı hakederek kazanmayı başardı.

Gecenin sorusu

Seri gelir mi? Kazanma alışkanlığı, forma rekabeti ile birlikte çok daha kolay kazanılabilir. Fenerbahçe’nin görüntüsü seri yakalayabilecek kadar istekli bir oyuncu grubu olduğunu hissettirdi.

Maçın starı

Ersun Yanal’ın oyun anlayışında en fazla fark yaratan olan ayrıntı beklerdir. Isla, Ersun hocanın istediği bek profiline bürünmüş, müthiş iştahlı ve coşkulu bir maç oynayarak maçın yıldızıydı.

Maçın olayı

İki hafta önce Bursa maçında 50’den sonra oyundan düşen Fenerbahçe’nin Göztepe maçındaki tempolu oyunu bana göre gecenin olayıydı. Pozisyon sayısı anlamında da mücadele olarak da baskın bir Fenerbahçe vardı.

Kısa mesaj

Moses'ın Fenerbahçe’nin 11’e girmesi çok uzun sürmez. Gol atmasına rağmen Ayew’den çok daha faydalı olabilir

Fenerbahçe, maçın ilk yarısında Malatya’nın sezon boyu gösterdiği futbol sertliğine aynı şekilde karşılık verdi. Sarı-Lacivertliler, Mehmet Ekici’nin uzun zamandır beklenen skorerliğinin hissedildiği maçta 2 kez öne geçmesine rağmen Malatya özellikle stoper Mina’nın yüksek toplarda Fenerbahçe stoperlerine sağladığı üstünlükle içeriye beraberlikle girmeyi başardı. Büyük takımların böyle dönemlerden geçtiği zamanlar futbol kalitesinden çok mücadelenin arandığı zamanlardır. Fenerbahçe için de görüntü iyi mücadele etmeye odaklanmış bir takım görüntüsüydü. Bu görüntü 2. yarıda da galibiyete yakın tarafı Fenerbahçe yaptı. Penaltıyı kaçırmalarına rağmen pes etmediler. Oyunu daha çok Malatya’nın sahasına yıkıp Topal ile golü bularak belki de sezonun en değerli galibiyetlerinden birini aldılar.

Gecenin sorusu

Fenerbahçe’de değişen bir şey var mır? Daha fazla isteyen, daha çok koşan, daha iyi konsantre olan bir Fenerbahçe vardı. Kazanmayı hak eden taraftı. Sadece maçı değil güçlü Malatya’yı yenerek özgüvende kazanmayı başardı.

Maçın starı

Bir tarafta penaltı kaçırmasına rağmen santrfor performansına muhtaç Fenerbahçe’nin imdadına yetişen Mehmet Ekici, diğer tarafta Malatya’nın attığı golleri atan ve attıran Mina maçın yıldızları oldular.

Maçın olayı

Guilherme gibi yetenekli ve formda bir oyuncunun kazanmak uğruna ilk yarıda yaptığı kandırmaca tam anlamıyla rezaletti. Maç sert geçmesine rağmen bu sertlikten çok Guilherme’nin hareketi oyuncuları gerdi.

Kısa mesaj

Moses fizik gücünü çabuk hissettirdi. Aynı çabukluğu uyum sürecini atlatmakta da gösterirse Fenerbahçe için doğru transfer denebilir.

Özellikle maçın ilk yarısında rakip savunmaların yerleştiği anlarda hücum etmekte zorlanan iki takımın topu kazandıkları anda rakip kaleye gitme çabaları final paslarının kötülüğüne kurban etti. Maçın ikinci yarısında ise karşılıklı atakların baskın tarafı Trabzonspor’du. Özellikle Abdülkadir Parmak’ın orta sahanın ortasına geçtikten sonraki performansıyla paslar daha doğru çıkmaya başladı. Fakat orta sahadaki küçük bir faule sinirlendikleri anda yaşadıkları konsantrasyon kaybıyla Emre Kılınc’ın asisti ve Kone’nin golü ile geri düştüler. Başta Ünal hoca olmak üzere Nwakaeme ve Novak’ın zorlaması daha golün anonsun yapılırken, Abdülkadir Parmak ile buldukları gol maçın geri kalanının hakimi de Trabzonspor yaptı. İki kez direğe takılıp, galibiyeti kaçıran taraf Trabzonspor olurken, özellikle maçın ikinci yarısında iki takımın da kazanmak adına gösterdiği çaba takdiri hak etti.

Gecenin sorusu?

Sosa ve Robinho’nun yoklukları ne kadar hissedildi? Sivasspor tarafında Diabate, çok iyi bir transfer olduğunu göstermiş olmasına rağmen, oynadığı kadar oynatma yeteneği Robinho’yu farklı bir oyuncu yapıyor. Trabzonspor tarafında ise özellikle orta sahada yapılan basit pas hataları ah Sosa olsa dedirtti.

Maçın starı

Trabzonspor’un gençleri; Abdülkadir Parmak ve Hüseyin Türkmen, bu performanslarına devam ederlerse Türk futbolu gelecek yıllarda çok önemli iki yıldız oyuncu kazanabilir. Sahada iki genç gibi değil iki lider oyuncu gibi bir maç oynadılar.

Maçın olayı

Şampiyonluk potasında bulunan Trabzon’un gençleriyle yakaladığı ritim ve bu oyuncuların saha içerisindeki özgüvenini öncelikle Ünal hocaya bağlamak lazım. Trabzonspor, büyük resme bakarsa altyapıdan yetiştirdiği oyuncular ile uzun seneler Süper Lig’de başarılar elde edebilir.

Kısa mesaj

Kaleci Uğurcan’ın, özellikle sıfır hatalı bir maç oynaması gelecek yıllarda Türk Milli Takımı’nın kaleci problemi yaşamayacağının habercisi gibi.