Arama

Popüler aramalar

‘’Coşkuya Bremen dopingi‘’

“Yaz abi yaz” dedi gençten, esmer tenli, yanında çok alımlı bir Alman olan, Bordo-Mavili, arkasında Yatara 11 yazılı forma giyen, adının Hasan olduğunu söyleyen Trabzonspor taraftarı ve ekledi: 300 kilometre mesafeden geliyorum. İnternetten kombine biletimi aldım, Alman kız arkadaşımı da Trabzonsporlu yaptım.” Formasını tuttu, çekti ve bağırdı: Değer bu renklere... Sonra diğerleri eklendi: “Ben Antalyalıyım, ama Trabzonspor sevdalısıyım. Bir şampiyonluk göremedim, çocukken yaşadıklarım dışında.” “Elazığlıyım...”
Sarışın, burnu bizim oralardan olduğunu kendiliğinden ele veren genç, “Köln’den sabah çıktık yola 3 araba. Werder Bremen gibi bir takımı yendik. Bir eksikleri vardı, bizim de ‘Colman’ımız, ‘Isaac’ımız yoktu. Fırtına gibi eser bu takım, fırtına gibi. Helal olsun bu yorgunluğumuz onlara...”

Trabzonspor Yönetimi, üzerine adeta ölü toprağı serili camiayı yeniden canlandırdı. Bir hareket, bir hareket ki, bereketi de çabuk oldu. Kombineler, artan sponsorluk talep ve teklifleri, cadde ve sokaklara yeniden asılan bayraklar. Lisanslı ürünlerde satış patlaması, bir günde 57 bin YTL’lik forma geliri vs.
Egemen-Song, Ceyhun-Selçuk ve Umut-Gökhan uyumu, “Uyum sorunu” korkusu yaşayan biz dahil herkesin yüreğine su serpti. Ancak savunmanın sağı solu, orta alandaki üçüncü kişinin kimliği, Colman’ın durumu, onun yokluğunda Yattara’nın zorunlu bölge değişikliği, kenarlardaki kıvraklığının, verimliliğinin ve dahası şovunun azalması gibi kaygılar yok değil. Bir de 4-4-2 sistemi için gerekli sol kenar oyuncusunun yokluğu. Selçuk’un bu görevi üstlenmesinin, performansını olumsuz etkilemesi de söz konusu endişesini yok sayamazsınız..
Bir soru işareti de kale. Biz Tolga ve Onur’un Türk Futbolu’nun geleceği için önemli isimler olduğunu düşünenlerdeniz. Olaya bizim gibi bakıp da, zirve yarışında “deneyimli isim” beklentisinde olanlar, Silva ile rahatladılar. Ama Silva da bizim için şimdilik soru işareti.

Tüm bunlara karşın Scheneverdingen’den ilk izlenim, beklentiyi karşılama, verim, geleceğe yönelik olumlu sinyaller vs. bakımından taraftarın gönlünü ferah tutacak düzeyde. Akçaabat Fatih Stadı’ndan daha kötü koşullardaki Nordseestadion’unun yeşil zemininden, taraftarlara yapılan dopingi ise anlatmak zor, yaşamak gerek.

04 Ağustos 2008, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyiye doğru‘’

Trabzonspor’un mevcut kadro yapısına göre bizce de ideal diziliş; dörtlü savunmanın önünde topa basan ve en az ikisi iyi top yapan 3 kişi. Çift santrforun arkasında onları besleyen - yönlendiren bir kişi.
Bundesliga’nın güçlü temsilcilerinden Werder Bremen karşısında Ersun Yanal bu dizilişi denedi. Önce aksayan taraflarına bakalım: En önemli sorun öndeki ikilinin arkasındaki Yattara zorunluluğu. Bu oyuncu kesinlikle çizgi adamı. Zaten klas hareketlerini sağa ve sola kaçtığı zamanlarda yaptı. Tabii ki Gökhan Ünal’a attırdığı muhteşem goldeki klas uzun topu dışında. Cale savunmanın solunda zayıf. Bu durum dün ciddi biçimde hissedildi. Zaman belki ilacı olur. Selçuk ve Song kademesine girmese durumu pek parlak olmayacaktı. Sağ kanatta Tayfun, stoperdeki etkinliğini arattı. Önündeki Serkan da kendisine ayak uydurunca Bremen bu kanadı iyi kullandı. Az pozisyonları ve gol de buradan geldi.
Artılara gelince: Kalecilere pek iş düşmedi. Onur ilk yarıda kritik iki müdahale yaptı. Tolga’nın golde hatası yoktu. Egemen - Song iyi bir ikili oluşturdu. Çok iyi anlaşıyorlar. Burada Giray’ın işi pek kolay olmayacak. Selçuk, üst düzey oynadı. İlk goldeki usta asisti bir yana, geldi savunmadan top çıkardı, orta alanda rakibe iyi bastı. İyi de top kullandı. Ceyhun erken sarı kart gördü. Oysa ki orta alanda çok kritik müdahaleler yaptı. Oyundan alınışının nedeni ikinci kart tehlikesi oldu. Bu ikilinin yanında kim oynar? Colman’ın performansı çok belirleyici olacak. Sakatlığı nedeniyle riske edilmemesi, durumu hakkında fikir sahibi olunmayı engelliyor. İyi Colman, Yattara’nın gerçek görev yerine dönmesini sağlarsa, çok farklı bir Trabzonspor izlemeye hazırlıklı olalım. Santraforlar Umut ve Gökhan Ünal, attıkları güzel gollerle maçın genelindeki düşük performanslarını örttüler. Hele Gökhan’ın kendi ikinci golündeki kendine asisti ve son vuruşu çok akıllıcaydı. Ama yine de özünde Gökhan oyuna daha çok katılmalı, Umut, daha teknik olmalı, hakemle daha az konuşmalı. İkisinin de gollerine şapka çıkarılır, altını çizelim.
Skor bir yana üçüncü maçında, ideale yakın bir kadroyla oynayan Trabzonspor’un, arayışa yönelik oyuncu değişikliklerini yoğunlaştırana kadar, lig öncesi olumlu sinyaller verdiği rahatlıkla söylenebilir.

03 Ağustos 2008, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tek kelimeyle mükemmel‘’

1 Kaleci Tony Sylva ve Almanya’nın Hansa Rostock Takımı’nda oynayan Zafer Yelen olayında yönetim sizce hata yaptı mı?

İki transferdeki olumsuzluklar ilk bakışta yönetimi hatalı gibi gösteriyor. Ama 24 oyuncu renklerinize katma girişiminde bulunmuşsunuz, üstelik bunları 8 tanesi başta ezeli rakipleriniz olmak üzere bütün takımların renklerine katmak isteyeceği oyuncular. İkisinde sorun yaşamışsınız. Bu eksikliği görmezden gelebilirsiniz. Ama olay incelendiğinde, muhataplarından dinlendiğinde ortada bir hata değil, kurumun çıkarlarını koruma dürtüsünün ağır bastığını görüyorsunuz. Asbaşkan, “Bu eleştirileri kulübün kasasından biraz daha fazla ödeme yapar, engellerdik, yapmadık” diyor. Eğer kaleci işi olur da, Trabzonspor’un kasasından daha fazla para çıkmazsa, bu açıklamanın da haklılığı kanıtlanmış olur. Geçen sene Musampa olayını anımsayınız, gitti geldi, Trabzonspor 400 bin Euro daha fazla ödedi. Bu Sylva’ya örnek. Ersen Martin olayını anımsayınız, tavrını yeni kulübünden yana koydu gitti, Zafer Yelen de aynısını yapabilirdi, geri döndü. Trabzonspor’un kendisine tavır koymasını gayet normal buluyorum.

2 Yanal, “Buraya zaferler yaşamaya geldim. Avrupa’da boy göstermek, kupalar kazanmak istiyorum” dedi. Bu söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sezon bittiğinde birlikte çalışıp çalışmayacakları yolunda çok ciddi spekülasyonlar yapılan Trabzonspor Yönetimi ve Ersun Yanal’ın, transferden beklentilere, kulüp için yaşamsal önem taşıyan konularda tam bir mutabakat içinde oldukları ortaya çıktı. Taraflar bu durumu kamuoyuyla paylaştı. Başarı için güven şarttır. Yönetim, son dönemde büyüyen beklentiler üzerine, “Biz görevimizi yaptık, bundan sonrası hocanın işidir” kolaycılığına kaçmak yerine transferin bütün sorumluluğunu üstlendi. Yanal da, kamuoyuna verdiği mesajlarda, önce şampiyonluk sürecinin başladığını, bunun zaman alabileceğini, bu nedenle sabır gerektiğini söyledi. Sabırla ilgili belirsiz sürenin kafalarda yarattığı soru işaretlerini fark etti ve böyle bir kariyere sahip bir teknik adam için kişisel olarak risk diye nitelendirilebilecek bu açıklamayı yaptı. Bu tavır, yönetimin jestine yanıttır. Bu tavır Trabzonspor’dan beklentileri büyük olanlar için kredi kartıdır. Kulübe aidiyeti profesyonel bir akitten ibaret teknik adamın işi bu kadar sahiplenmesi, çok önemli bir ayrıntıdır ve olası başarının işaretidir.

3 Turkcell Süper Ligi’nde yeni sezon fikstür çekimi yapıldı. Trabzonspor için bir avantaj ya da dezavantaj söz konusu mu?

Trabzonspor, bu sezon bütün takımlarla ikişer maç yapacak. Dolayısıyla bunun biriyle önce diğeriyle sonra oynamasının bir avantajı ya da dezavantajı söz konusu olamaz. Ancak buna karşın fikstür işi yine de şanstır. Bazı takımlar erken form tutar, bazıları geç. Zamanla toparlanır bu takımlar. Bir kulübün şansı burada ortaya çıkar. Örneğin ilk maçı seyircisiz ve Ankaraspor’la oynayacak. Rakibin sezon başı performansı düşükse bu bir şans olur. Ama her sezona şampiyonluk parolasıyla giren ezeli rakipleriyle maç programına göre avantajlı kabul edilebilir. Beşiktaş ile 3. haftada kendi evinde ve ilk seyircili maçı. Galatasaray ile oynayacağı 7. haftaya kadar da kayıpsız gidebilme fırsatı söz konusu. Bunu değerlendirebilirse fikstürden yararlanmış olur.

4 Yeni sezonda Trabzonspor’da nasıl bir oyun planı ve onbir bekliyorsunuz

Trabzonspor’un geçen sezon en büyük sıkıntısı alternatifsiz bir kadroya sahip olmasıydı. Geçtiğimiz günlerde bu sütunlarda iki ayrı kadro yayınlandı. Onların da yedekleri vardı. Bu demek oluyor ki böyle bir sorun yaşanmayacak. Yanal’dan ilk aşamada 4-3-1-2 gibi bir yerleşim bekliyorum. Kalede gelirse Sylva oynar. Yoksa Tolga. Savunmanın sağında Serkan Tayfun yarışı olacak. Göbekte Song,Giray ve Egemen arasında büyük yarış olur. Solda Cale rakipsiz değil, İsmail büyük rakip. Orta alan alternatifi en bol bölge. Selçuk ve Colman rakipsiz. Hüseyin, Ceyhun’la çekişir. Bu bölgedeki üçlünün geçen yıldan farkı Colman ve Selçuk gibi top yapan iki isme sahip olması. İleride Umut ve Gökhan Ünal, arkalarında Yattara oynar. İsaac öndeki üç oyuncunun alternatifidir, unutmamak lazım. Eğer Barış form tutarsa, Yattara ile kanatları paylaşır, santrafor sayısı duruma göre teke düşebilir.

25 Temmuz 2008, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fikstür üzerine‘’

Süreç işliyor: Önce transfer çalışmaları, ardından hazırlık kampları ve maçları, sonrasında Sivasspor’un İnter Toto macerası derken bugün de fikstür çekimi yapılacak ve Süper Lig’in heyecan kasırgası start alacak.
Haziran’da bir ay süren Avrupa Şampiyonası şöleni sonrası, günümüz dünyasının en popüler spor dallarının başında gelen futbolsuz günlerin ardından, ülkemizde bu spora gönül vermiş milyonların büyük merakla beklediği fikstür çekiminin, herhangi bir şaibeyi beraberinde getirmeyecek bir olgunlukta geçmesi dileğimizi yineleyelim. Zira derbi diye nitelendirilen maçlara fikstür çekiminde ayrıcalık tanımanın yarattığı sakıncaları geçmişte ciddi biçimde yaşadık. Son 4 yılda Fenerbahçe Galatasaray maçlarının 31-33. haftalara denk düşürülmesinin ne yararını gördü futbolumuz. İspanyollar geçen sezon lige Real Madrid Atletico Madrid derbisiyle başladı da ne oldu? Bu ayrıcalığın “diğerlerini” figüran konumuna soktuğunun altını bir kez daha çizelim. Bu çekinceler ışığında fikstür çekimi gününde bugün, bütün takımlarımıza başarı dileklerimizi iletelim. Umuyoruz ki; esas kazananın “fair play” olduğu, olaysız, güzel futbollu ve bol gollü bir sezon geçirelim.
Süreç işliyor: Zira Trabzonspor Teknik direktörü Ersun Yanal, şampiyonluk beklentileri üzerine sürecin başladığını söylemişti. Başarılı geçirilen hazırlık kampının ilk aşamasından sonra, sürecin işlediğine en önemli kanıt, Trabzon’daki ilk antrenman oldu. Tesisleri yolu araçlardan kesildi, 3 bini aşkın taraftar, o daracık ortamda, büyük bir coşkuyla futbolcuları bir kez daha bağrına bastı.
Sürecin işlediğine en önemli kanıtlardan biri de, son günlerde bir reklam filminden esinlenilen, Trabzonsporlu çok sayıda okur tarafından bizim e-posta adresimize de gönderilen bir yazı: Geçen sezon “Türkcell Süper Lig bir bitse” diyorduk, şimdi, “Türkcell Süper Lig bir başlasa!” diye değiştirdik.

23 Temmuz 2008, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’10 numara sorunu‘’

Urbain Braems, bir süre önce Amsterdam’da Trabzonspor’un transferlerini mercek altına aldığımız sohbette, iyi tanıdığını söylediği Colman’ı konuşurken şunları söylemişti: “Çok iyi top kullanan klasik 10 numara tipine artık futbolda yer yok. Öyle olsa Alex’i Türkiye’de tutamazdınız. Colman bu anlamda tam isabet. Top kazanma mükemmel, top kullanma Alex kadar olmasa da üst düzeyde. Özetle günümüz futbolunun ideal 10 numarası.”
Çoğunluk, futbolu ‘takım oyunu’ olarak görür ama kadronun içinde ‘oyun kurucu’ya ayrı bir yer açar. İşte size bir görüş: Oyun kurucu kaptığı toplar ve aldığı paslar ile takım arkadaşlarına gol pozisyonları hazırlamaya çalışan, takımdaki en değerli ve en tecrübeli oyuncudur. İyi bir oyun kurucu oyunu her an değiştirebilme kabiliyetine sahiptir. Ne yazık ki bulmak genelde çok zordur.”
Yaygın olan bu görüşte iki önemli nokta var: “Takımın en değerli oyuncusu.” Gerçekten de ‘oyun kurucu’, takım oyunu içinde pas atma, uzaktan şutlar, top sürme, yaratıcılık gibi özel yetenekleri ile oyunun seyrini değiştirecek en önemli isimdir.
İkinci nokta dikkat çekicidir; “Ne yazık ki iyi bir oyun kurucu bulmak genelde çok zordur.” Trabzonspor uzun yıllardır böyle bir ‘beyin’ sıkıntısı yaşamaktadır. En son Aurello, sonra da Szymkowiak bu rolü üstlenmiş, onlardan sonra Trabzonspor böyle bir oyuncunun sıkıntısını, sıradan bir takım görüntüsü vererek yaşamıştır.
Şimdi yeni bir kadro oluşturan Bordo-Mavililer’de en çok merak edilenlerden biri de, bu göreve soyunacak olan Colman’ın performansıdır. Kendisi, “Trabzonspor’un maestrosu olacağım” diyor, izleyenlerden bazıları “Trabzonspor’un Maradona’sı olacak biri”, bazıları ise “İşte size 10 numara” diye yorumlar yapıyor.
İzlediğimiz kadarıyla Colman özellikleri ile bu takıma çok şey katabilecek bir oyuncu. O’nu merakla bekliyoruz. Zira, performansı Trabzonspor’un hedefleri ile o kadar bağlantılı ki...

22 Temmuz 2008, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Önemli adım‘’

Trabzonspor belli ki; futbolun ardından basketbolda da büyük bir hedefle yeni sezona girme kararlılığında. Zira; Ülker ekolünün devamı olan Alpella’nın tüm haklarını devralarak önümüzdeki sezon Türkiye Basketbol 2.Ligi’nde mücadele edecek olan Bordo-Mavililer’de bu noktadaki ilk yola çıkış mesajı; “Futboldan sonra basketbolda da dört büyükten biri olmak” sloganıyla verildi.
Teknik Sorumluluğu’nu Alaaddin Yakan gibi ülkenin en iyi yetiştiricilerinden birine veren, yine teknik ekibinde halen 2008 Avrupa Şampiyonası’na hazırlanan Genç Milli Takımımız’ın Baş Antrenörü Taner Günay’ı dahil eden Trabzonspor genç, yetenekli ve bir o kadar da tecrübeli bir takımla sezona merhaba diyecek. Asbaşkan Hayrettin Hacisalihoğlu ve Başkan Yardımcısı Saner Ayar’ın sunumundan son derece profesyonel bir yapı, anlayış ve kadroyla yola çıkıldığı apaçık ortada... Planlamada güncel bir adım gibi dursa da, 3 yıl olarak hesaplanan projenin bütününde hedeflenen adımlar arasında basketbolun Trabzon ve Karadeniz Bölgesi’nde talep edilen spor haline getirilmesi, amacın daha köklü temellere dayandığının en büyük göstergesi. Yapılanmanın detayına indiğinizde anlatılanlara göre; kurumsal bir bakış açısının, bireysel etkinliklerle takviyeli, toplu bir ticari anlayış çerçevesinde kaynak oluşturma modeliyle desteklendiğini gözlemleyebiliyorsunuz.
Maçları daha cazip hale getirecek çeşitli aktiviteler, lisanslı ürün satışları, salon girdileri, sponsorluk gelirleri gibi profesyonelleşme adımlarıyla ve çeşitli iletişim uygulamalarının harekete geçirilmeleriyle sağlanacak toplumsal bilinç ve desteğin, Trabzonspor Basketbol Takımı’nın tabana yayılmasındaki en ciddi argümanlar olacağını gözledik. Enformasyon-eğlence ve iletişim üçgeni sağlıklı kurulduğu takdirde, kitlelerin vereceği destek salonlarda beklenen rüzgarı mutlaka devreye sokacaktır.
Belli ki futbol takımına yaptığı takviyelerle daha şimdiden adından fazlasıyla söz ettiren Trabzonspor 2008-2009 sezonuna basketbolda da damga vuracak. Bayraklar saklandığı yerden çıkacak, hem sahada hem de salonda dalgalanacak.

20 Temmuz 2008, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Uyum görüşleri‘’

Trabzonspor çok iyi transferler yaptı. İyi bir çalışma dönemi geçiriyor. Kombine patlaması yaşanıyor. Beklentiler büyüdü. Ersun Yanal “süreci başlattı.” Böyle bir ortamda herkesin ortak ve tek kaygısı “Bir uyum sorunu yaşanır da, süreç gecikir mi?” şeklinde. Biz de bu sütunlarda, böyle bir olasılığın var olduğu gerçeğinin yadsınmaması konusuna zaman zaman dikkat çekiyoruz.
Geleceği yönelik en küçük bir tereddüt, bordo mavili renklere gönül verenlerin morallerinde ciddi bir travma yaratıyor. Bilgisayarına sarılan görüş ve düşüncelerini anlatıyor. Bunların içinde seçim yapmak tabi ki zor, ancak bugün, diğerlerini de temsilen biri tespit, diğeri de kaygı içeren iki görüşü sunmak istedik:
Almanya’dan Aslan Püskül, yeni transferlerle ilgili olası gelişmeleri sınıflandırmış: “ İlk kategorideki futbolcu, h angi takıma giderse gitsin, uyum sorunu yaşamaz, per formansı üstüne katarak gösterirler . İkinciler hemen uyum sağlayamazlar. Bazıları için bir sezo n bile beklemek gerekebilir. Üçüncüler ise kendi takımlarında çok iyi oynamışlardır, transferden sonra kaybolurlar. Augustin, Ceyhun Eriş örneği gibi. Dolayısıyla 21 futbolcu alan takımda 3 kategoriden de örnek çıkabilir. Hazırlıklı olmak gerek.”
İstanbul’dan Cafer Kılıçsoy’un yaklaşımı farklı: Bu sezon içimdeki heyecan bir başka. Kariyeri belli bir teknik adama, en iyileri alınarak verilen bir takım, iyi bir yönetim ve antrenmanları 3 bin kişiyle takip eden bir taraftar. Tek sorun var; uyum. 25 yıldır süren hasreti bitirmek için harcanan bunca para ve emeklere ya ‘’u yum sorunu’’ balta vurursa!”
Bizim uyum sorunu konusunda büyük sorun beklentimiz yok. “Kurum sorun olmasın” yeter. Örneğin camiada bütünlüğün sağlandığı dönemde, “içeriden hançerlenmeye” tepki gerekli miydi? Kaldı ki o hançer, uyum kurum sorunu olmazsa, bumerang olur, sahibine saplanmaz mı?

16 Temmuz 2008, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Süreç başlamıştır'‘’

“Camiamızın, yönetimimizin, taraftarlarımızın ve bizlerin tam mutabakatı ile kurulmuş olan bu takımın kaynaşması ve uzun yıllar bir arada oynamasını sağlamalıyız. Avrupa kupalarına katılmak, Milli takımlarda çok sayıda oyuncu bulundurmak, herkesin izlemek isteyeceği bir takım ortaya çıkarmak amacımız olacak. Trabzonspor’un kriteri şampiyonluklar yaşayacak bir kadronun oluşumudur. Bu süreç başlamıştır.”
Bu sözler Ersun Yanal’a ait.
Bizim de öngörümüz benzer, belli ki taraftarın da... Yoksa kombine bilet rekoru başka nasıl açıklanabilir ki! Ya Gerede’deki “baskın!” Yeni transferler, resmi maçlarda bile görememişlerdir o kadar topluluğu bir arada.
Bir soru: “Ya tutmazsa!”
Tabi ki 50 milyon YTL’lik harcamayla oluşan bu çabaların sonuç üretememe gibi bir riski her zaman vardır. Son iki yılında 150 milyon YTL gider ve 40 milyon YTL borçla kurulan ve bırakılan futbolcularından büyük çoğunluğuna talipli dahi bulunamayan kadro yapısıyla Trabzonspor’un başka seçeneği var mıydı?
Sorumluluk makamındaki kişilerin bu tercihi için şunu söyleyebilirsiniz: “Hayır, yarışmacı takım kurulmasın, bu harcama yapılmasın.” Demiyor, “Bugün değil, yarın konuşacağız!” kolaycılığına kaçıyorsunuz. Nedir öngörünüz? “Tutmayacak” diyebilirsiniz, “Trabzonspor batacak” diye de ekleyebilirsiniz örneğin. Yok, “diyemeyiz, öngörümüz yok.” O zaman, öngörüde bulunanları karala gitsin: ”Ahbap-çavuş ilişkileri var, olumsuzlukları söyleyemezler!”
Nedir olumsuzluklar?
Her sözleşme yenilemede, 4-5 milyon Euro’luk teklifler alırken, her nedense bugün kimsenin dönüp bakmadığı oyuncu neden mi kaldı? Sorsanıza. “Ankara’daki partili imza töreni” mi dediniz! Yazsanıza... Karaladıklarınız sordu, yazdı ama...

15 Temmuz 2008, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI