Arama

Popüler aramalar

‘’Ligler bitti‘’

Başta söyleyelim en son ifade edeceklerimizi.
Kral çıplak.
Aaaaaa.
Hangi kral.
Kral diye başına taç taktığımız “Futbolumuz”
Neden ki!
Süper Ligin en kaliteli takımı zirvede yer aldı. Beşiktaş.
O bile Avrupa Liginde bir yere kadar gidebildi.
Akılcı hamleleri mükemmel sezon öncesi transferleri ile, açık ara Ligin en iyi top oynayan takımı olsa da Avrupa sahnesinde bir noktada kaldı.
Başakşehir akılcı bir Teknik adamın, mükemmel başkan hamleleri ile oluşan ortak çabasının ürünü ile yansıdı. Oyuncuların içinde bireysel yıldızlar sonuca etkidi.
Gerisi boşluk.
Hangi gerisi ?
Diğer takımlar…
Yok canım!
Bak o zaman…
Bazı maçlarda 3 pas görmedim.
Bazılarında tek şut ile maç bitti.
Son olarak Göztepe-Eskişehirspor maçı.
İngiltere 8. Liginden maç gibiydi.
Pozisyon anlamında kısır.
Pas anlamında sıfır.
Bireysel göze hoş gelen çıkışlar çok az.
Genç yetenekler kenarda,
Eskinin futbol yıldızları sahada.
Alt yapıdan çıkan oyuncu yok denecek kadar az,
Umut bağlanan isimler emeklilik bayrağını çoktan asmış,
Tesadüflere bağlı ataklar,
Doldur boşatlar,
Takımı seviyoruz diyen stat yakan taraftarlar.
Hüzünlerini koltuklardan çıkaran anlayışlar.
Futbol sahasına maç anlatmaya giden beni, donuna kadar arayan kıymetli güvenlik,
o meşaleler, ekmek arası köfte olarak akarken statlara ne yapardı acaba…
6222 oldu sonra 6252 sonra….
Hani kanunlar ile ceza alanlar,
Bir daha ibret için stada giremeyecek yazılan tribün koltukları.
Nerede imza için maç günü karakol yolu tutanlar,
Sahaya binlerce madde atıldı tek müdhale var mı?
Yok…Yok…Yok….
Yanan zeminler,
Kirlenen sahalar,
Çakmaktan, saate, telefondan maytapa kadar sahaya atılan yabancı maddeler.
Biri tribünde bağrıyor arkadaşlarına ; “Tutun atın beni sahaya”
100 kilo olmasa oda uçacak tribünlerden çimlerin boşluğuna…
Hey hat!
Bu takımların oyununa futbol,
Bu taraftara da destekçi diyoruz.
Sonra Avrupa’nın en büyük 6. ligiyiz diye övünüyoruz.
Yazı ile de yazayım mı?
“AVRUPANIN İLK ALTI LİGİ ARASINDAYIZ”
Rakamlar ile evet.
Ama hükümet sağ olsun destekledi,
Katarlı abiler el verdi..
Yoksa kim verir o paraları…
Sonra Dünya futbolunda tartışılmaz yerimiz naraları…
Hadi canım…
Bak bakalım…
Marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance'in yaptığı araştırmaya göre, 1 milyar 733milyon dolarlık marka değeriyle dünyanın en değerli futbol kulübü Manchester United olurken, Türk kulüpleri listede yer alamadı.
Dünyanın önde gelen marka değerlendirme şirketlerinden Brand Finance, "Dünya Futbolunun En Değerli İlk 50 Kulüp Markası" çalışmasını yayımladı. Buna göre, söz konusu listeye girebilen 50 futbol kulübünün toplam marka değeri 20 milyar 486 milyon dolar olurken, ilk 10'da yer alan kulüplerin marka değeri 11 milyar 616 milyon dolara ulaştı.
Türkiye’den 50 marka değeri olan Dünya kulübü arasında tek kulüp yok.
Yokuz.
50 büyük kulüp arasında yok-uzzz.
Kim var…
(en altta yazdım)
Peki neden yokuz…
Bak o zaman dost…
Başkan-Futbolcu-Medya-Yünetici…
Bu sözler bu isimlere ait.
“Ben onu sevmem,”
“Bu başkan şöyle demiş,”
“O varya o…”
“Bak bir daha bu maçta onu görmeyelim”
“Hayatta gelemezler buraya,”
“Şike var şike…”
“Bu oyun kesin satılmış,”
“Ben başkansan bu futbolcu gidemez hiçbir yere,”
“Oynamasın kardeşim kalsın kenarda,”
“Benim takımımı sevmeyen ölsün…”
İşte bu sözler ile öldürdük zaten..
Senin takım marka değil sevgili dost.
Ölmüş.
Haberin var mı?
İŞTE O KULÜPLER:
Futbol Kulübü Operasyonların yürütüldüğü ülke 2017 marka değeri 2016 marka değeri Marka değerinde değişim (Yüzde) (2016-2017)
Manchester United FC İngiltere 1.733 1.170 48
Real Madrid CF İspanya 1.419 1.148 24
FC Barcelona İspanya 1.418 993 43
Chelsea FC İngiltere 1.248 776 61FC
Bayern Munich Almanya 1.222 867 41
Manchester City FC İngiltere 1.021 905 13
Paris Saint-Germain Fransa 1.011 792 28
Arsenal FC İngiltere 941 858 10Liverpool FC İngiltere 908 748 21
Tottenham Hotspur FC İngiltere 696 441 58
Borussia Dortmund Almanya 519 371 40
Juventus FC İtalya 492 287 72
Everton FC İngiltere 360 279 29FC
Schalke 04 Almanya 338 282 20
Bayer 04 Leverkusen Almanya 332 290 14
Club Atlético de Madrid İspanya 324 266 22
West Ham United FC İngiltere 303 274 11
AC Milan İtalya 286 207 38
Southampton FC İngiltere 281 223 26
Leicester City İngiltere 257 237 8
VfL Wolfsburg Almanya 256 280 -9
Newcastle United FC İngiltere 247 129 92
Stoke City FC İngiltere 227 212 7
Swansea City İngiltere 226 175 29
West Bromwich Albion İngiltere 222 184 20
Bournemouth FC İngiltere 220
Olympique Lyonnais Fransa 218 138 58
FC Internazionale Milano İtalya 217 151 44
Borussia Mönchengladbach Almanya 208 173 201899
Hoffenheim Almanya 194AS Roma İtalya 180 131 38
SSC Napoli İtalya 177 118 51
Crystal Palace İngiltere 175 176 -1
VfB Stuttgart Almanya 171 95 81
AS Monaco Fransa 170 124 36
Olympique De Marseille Fransa 164 129 27
Hamburger SV Almanya 163 152 71.
FC Köln Almanya 162Hertha BSC Berlin Almanya 159 123 29
SV Werder Bremen Almanya 155 110 40
FC Zenit St Petersburg Rusya 154
Athletic de Bilbao İspanya 154 123 26
Villarreal CF İspanya 152 110 38
Burnley İngiltere 148
RasenBallsport Leipzig Almanya 145
Watford İngiltere 144 91 60
AFC Ajax Hollanda 144 116 24
Valencia CF İspanya 144 93 54
Eintracht Frankfurt Almanya 140
Sevilla FC İspanya 140 115 21

05 Haziran 2017, Pazartesi 08:30
YAZININ DEVAMI

‘’Final yolu‘’

15. kez finalde.
11 kez kazandı 4 kez kaybetti.
Finalin adı belli 1998 yılının aynı
Amsterdam’dan şimdi Cardiff’e aynı isimler geliyor.
Juventus-Real Madrid
Maçı yöneten Cüneyt Çakır çok başarılıydı.
Oyun başında kartlar ile oyuncuları yatıştırdı.
Sonra anlattı,
Dinlemeyeni kartı ile susturdu.
Penaltı kararı yerinde,
Vermediği tam isabetteydi.
Ona sallayanlara,
Onu hakir görenlere yanıt verdi.
Yine Şampiyonlar Ligi yine Final yolunda o vardı.
Onun başarısını tekrarlayacak gençlere seslenircesine yönetti.
Lafları değil icraata bakın.
Bu arada www.worldrefere.com internet sitesine göre Cüneyt Çakır,
Son dönemde gelmiş geçmiş en iyi 10 hakem içinde ,
Sıkı durun 2. Sırada.
Evet en iyi 2 hakemden biri.
Gururlanmayan var mı?
Gelelim Finale:
Real Madrid 1960 yılında Glaskow’da yine finaldeydi.
E.Frankfurt karşısında 7-3 kazanmıştı.
Puskas 4 gol, Di Stefano 3 gol atmıştı.
Sonra yine finaller geldi finaller geçti.
Bu yolculuk İskoçya topraklarına ilk olmayacak Real Madrid için.
Hele aynı ülkenin aynı şehrine,
Ve Cardiff…
Real Madrid için ikinci yolculuk
2014 yılında finalin stadında Sevilla’yı Ronaldo ile devirmişlerdi.
Süper Kupayı almışlardı.
Şimdi kupa yolunda yeni bir zafer peşindeler.
Real Madrid mi? Juve mi?
İki takım 1998 yılında Hollanda’da eşleşti
3 Haziranda inecekler Galler sokaklarına,
Tam 19 yıl önce Amsterdam’da olduğu gibi,
O zaman tarihler 20 Mayıs 1998’deydi
O zamandan bugüne çok zaman geçti
Oyuncular gitti,
Teknik adam olup döndü.
Değişimler yaşandı.
Ama Mijatoviç’in golü ile kazanılan kupa unutulmadı.
Juve 67. Dakikada yıkıldı.
Peruzzi kalesinde şoku yaşarken,
Amsterdam Arena’da İspanyol dansı vardı.
Ve en enteresan an,
Zidane o tarihlerde Juve’nin başarısı için ter döküyordu.
Zidane için farklı anlamları olan bir maç olacak.
Buffon içinde ..
Çünkü Buffon o tarihlerde Parma’da oynuyordu ve 3 yıl sonra Juve’ye gelecekti.
O günden kalan tek futbolcu Buffon,
Ya diğerleri:
Conte; Juve’deydi şimdi Chelsea başında ter döküyor teknik adam olarak.
Deschamps : Fransa milli takımının başında
Inzaghı : Venezia hocası olarak görevde
R.Carlos: Hindistan’da teknik adamdı ve ayrıldı.
Bazıları sportif direktör,
Bazıları yardımcı hoca,
Bazıları yorumcu…
Kadroların unutulmaz seyri bu:



1998 sonrası son 6 buluşma çok çetin geçti.
3 Juve kazandı
1 Real,
2 maç berabere bitti.
Son buluşmaları 2015’de yaşandı.
Şampiyonlar Liginde,
Juve’nin 2-1 kazandığı maçın rövanşında.
Gülen Juve oldu 1-1 ile turladı.
Morata ile Ronaldo golleriyle geceyi taçlandırdı.
Madrid evinde kaldı, Juve yoluna devam ederek finale uzandı.
Şimdi yine yeniden bir buluşma;
Kendi Liglerinde hedefe yürüyüşleri var.
Real daha sıkışık,
Juve rahat,
Maçta galibiyete yakın taraf Juve diyen çok.
Lakin Ronaldo faktörü,
Marcelo etkisi,
Ramos çıkışı
Benzama farkı İspanyolları öne çıkarıyor.
Bence Real Madrid bir tık önde.
Kısır bir maç olabilir.
Maçın hakemi de;
Alman hakem Felix Brych düdük çalacak.
Skor mu?
1-0 Real Madrid gol dk 78 Ronaldo…
Yaz bir kenara.

02 Haziran 2017, Cuma 19:15
YAZININ DEVAMI

‘’İki hikaye, iki göz yaşı...‘’

Beşiktaş şampiyon oldu.
Yerli teknik adam yönetiminde ilk yıldızı taktı.
25 yıl sonra üst üste 2.yıl şampiyon oldu.
O gün yaşamın soluğunda olmayan pek çok genç, bugün zaferin soluğu.
O gün doğanlar bugün zaferin tam göbeğinde.
Ve o gün Teknik adamlığa merhaba diyen Şenol Güneş bugünün mimarı.
Hikayeler yazılıyor,
Anılar parıldıyor,
Yıldızlar yeryüzünü kıskanıyor,
Kartallar uzak bir yerlerde Beşiktaş için kanat çırpıyor.
Sokaklarda dans,
Çarşıda coşku,
Nevzat Demir’de gurur,
Türkiye’nin siyah beyaz gönüldaşlarında destansı sevinç.
Beşiktaş şampiyon.
Ligin en çok gol atan takımı,
En az gol yiyen ikinci ekibi,
En çok kazanan,
En az yenilen takımı,
Maç başına 16 şut ile kaleye en çok şut atan ekip,
En fazla pas yapan takım.
Oyuncuları en çok rating yapan ekip.
Abubakar-Queresma-Oğuzhan-Talısca her takımın hayalini süslüyor.
Şenol Güneş anlayışı ve felsefesi ile fark atıyor.
Biliç’in elinde Queresma
Biliç’in elinde Oğuzhan,
Avrupa’da Babel,
Benfica’da Talısca…
Hepsi geçmişlerine fark attı.
Güneş dokunuşu bu.
Fenerbahçe’de olsaydı şampiyonun renkleri farklı olurdu,
Galatasaray’da olsaydı da…
Futbolcuların felsefesini değiştiren adam.
Futbol savaş diyen tüm teknik adamlara inat,
Savaştık kazandık diyenlere karşı,
Oyuncu oynayacak diyenlere cevap,
Sahaları arena görenlere yanıt…
Şenol Güneş ile;
Futbolu oyun olarak öğrendik,
Savaş değil taktik bilince erdik,
Farklı bakmanın önemini kavradık,
Oyuncuya değeri fark ettik,
Kızmanın ölçüsünü,
Sevmenin sınırlarını anladık.
Biz bu oyundan keyif aldık.
Güneş ile keyif veren lig yaşadık.
Tüm takımlar bir yana,
Başakşehir Beşiktaş diğer yana dedik.
Sabaha kadar oynasalar sıkılmadık.
Centilmenliklerine hayran kaldık.
Haykırışlarında intizam, nizam ve çalışma ögesini algıladık.
Beşiktaş fark atarken,
Güneş parıldadı…
Elbise diyenler,
Ayakkabı diyenler,
Cekete indirgenmiş bakış açısındaki sığ beyinler,
Bugün alkışlarken Güneşi sormak geldi içimden;
DÜN NEREDEYDİNİZ EFENDİLER…
----------------------------------------------------------
TOTTI-TOTTI-TOTTI-TOTTI-TOTTI…
Romanın gladyatörleri gibi yürüdü, Olimpiyat Stadı arenasına.
25 yıl önce babaannesinin ve annesinin desteği ile geldiği kulübe futbolcu olarak veda edecekti.
Bu belki de en çetin buluşmaydı.
En zor an....
Şampiyonluklar yaşadığı, aralında Real Madrid’inde yer aldığı pek çok transfer teklifini renklerin aşığı olduğu için elinin tersi ile iten Roma’nın tribün çocuğu Totti mikrofonu eline aldığında titriyordu.
BURADAN İZLEYİNİZ LÜTFEN https://www.youtube.com/watch?v=6zuj-i7dxyg
Şöyle dedi (İtalyanca bilmeyen dostlara):”bugün zaman gelip omzuma dokundu ve dedi ki:'artık büyümemiz gerekiyor, yarından itibaren bir yetişkin olacaksın. Şortunu ve kramponlarını çıkar, çünkü bugünden sonra sen büyük bir adamsın ve artık çimlerin kokusunu bu kadar yakından duyamayacaksın, karşı kaleye koşarken güneşi yüzünde hissedemeyeceksin, lanet olası zaman çok hızlı geçti 25 yıl daha oynamak istiyorum. Işığı kapamak kolay değil , korkuyorum. Romalı olmak bir ayrıcalıktır. Bu takımın kaptanı olmak bir onurdu. Sizi seviyorum" sözleriyle bitiriyor.
Ellerinde Totti’nin 10 numaralı formasına gönderme yapan pankartları tutan taraftar, Tottinin evlatları ve eşi de onun gözyaşlarına ortaktı.
İzlerken kesin gözleriniz dolacak ki benim öyle oldu…
https://www.youtube.com/watch?v=BQYTCpWj2Rk
Futbolun farkı bu,
Futbolu sevmenin,
Sahiplenmenin,
Minik gönüllerde yüceltmenin,
Totti kaptanlık pazubandını U-10 yaş takımından oyuncuya taktı.
Eğildi alnından öptü
Unutulmazlar arasında yerini alırken,
Belki bir çok kalpte unutulmaz anlar bıraktı.
Pazubandı taktığı çocuk için geleceğe yönerge verdi.
Usulca değil, haykırarak fısıldadı ona.
Sende Totti olabilirsin diye.
Ve sonra;
Tribünleri dinlemeye başladı.
Ona gözyaşları içinde veda eden,
Taraftar,
Yönetici,
Eşi,
Çocuğu,
Şöyle seslendiler.
Totti Roma'dır....
Bu anı görmeden ölmedik...

29 Mayıs 2017, Pazartesi 11:30
YAZININ DEVAMI

‘’ŞAMPİYONLUK YOLU..‘’

Geçen yıldan esen bir sevinç rüzgarını arkasına aldı Beşiktaş.
Kartalın planı bir yıla sığar mıydı? Sığmayacaktı....Hele, hele Türkiye ile kısıtlı kalmayacak ve sınırlardan taşarak yeni zaferlere kanat çırpılacaktı. Ama bu yol çetin, bu yol zorluydu. Rakipler bir yıl önce kaptırdıkları şampiyonluğu yine kaptırmak istemiyorlardı. Ama şampiyonluk yarışında ilk golü transferde rakiplerine atmıştı bile Beşiktaş.
Ezeli rakibinden Gökhan Gönül’ü kaptı. Inter üzerinden Caner ile el sıkışıldı ve Talısca ismi transfer borsasını sallarken, Beşiktaş onu imza masasına oturttu.
Kadro güçleniyor, bir yıl önceki sezondan kalanlar formanın artık çok çalışma ile kazanılacağını daha da iyi anlıyordu. Hedef büyüktü.
Şampiyonlar liginde ülkemizi temsil eden tek takım olarak kalınca kasa doldu.
Şenol hoca ile uyum daha da pekişince başlangıç mükemmel olacaktı. Lakin oda ne süper kupa ezeli rakip Galatasaray'a kaptırıldı. Ardından 2. Hafta Konya beraberliği gelince suratlar asıldı. Lakin söylemişti bu zor yoldu ve hiçbir şey kolay olmayacaktı.
İki kulvar koşusu başlamıştı.
Benfıca deplasmanından gelen 1 puan ardından Galatasaray derbisinde yaşanan beraberlik, evinde üstüne D.Kıev ile 1-1 biten maç ürpertti.
Ama sonra kartal bir başladı kazanmaya. Aralarında deplasmanda Napoli maçı da dahil durmadı. 4 maç üst üste 3 puan buldu.
Yılın sonu yaklaşırken daha yenilgi yoktu.
Üçüncü kulvar Türkiye Kupası da kapıya gelmiş dayanmıştı.
Fenerbahçe beraberliği sonrası yaşanan travmatik olabileceği düşünülen 6-0'lık D.Kiev yenilgisi kolay atlatılıyor ve Avrupa defterinde UEFA Avrupa ligi sayfası açılırken, liderlik koltuğu Bursa ve Kayseri galibiyetleri ile sağlamlaşıyordu.
Her şey yolundaydı bir de ilk yenilgi alınmasaydı. Kasımpaşa karşısında yaşanan 2-1'lik mağlubiyet moral bozdu.
Başakşehir ile girilen yarışta geriye düşüldü ve ilk 16 hafta tamamlanırken sıralamada 2. basamakta kalındı.
İlk yarı 16 hafta oynanmış 2. Yarı başlarken transfer sezonu açılmıştı. Babel kanata takviye olarak gelirken, Demba Ba yuvaya ve şarkılara güfte olmaya geri döndü. Ersan ise yedek kulübesi için buradayım demeye...
18. Haftada Başakşehir, Fenerbahçe önünde puan kaybedince, Beşiktaş yeniden liderlik koltuğundaydı.
Ligde işler iyiydi. Avrupa liginde şubatta sahne alınacaktı. Türkiye kupasına ise 1-0'lık Fenerbahçe yenilgisi ile nokta konmuştu.
Ocak ikinci hafta alınan liderlik, şubat sonu devam ediyordu.
Başakşehir ile puan farkı şubat sonu 4 oldu. Uefa Avrupa kupasında İsrailli Ben Sheva ardından mart ayında Olympıakos kartalın pençesi arasında ezildi.
Düşler Stockholm için Uefa finali için büyürken ligde puan farkı mart ayı sonunda 5 olmuştu. Fenerbahçe çok geride , Galatasaray yönetim derdinde, Trabzon yapılanma gayretinde tek Başakşehir ensedeydi. Odan yara almıştı. Bu şampiyonluk nisanda biter sesleri vardı.
Ama nisan bahar gibi olmadı. Kelebekler uçmadı. Kartal için çiçek açmadı. Uefa Avrupa liginde basit hatalar ile Lyon karşısında tur kaybedildi.
Sonra 3-1'lik Başakşehir şoku yaşandı.
Fark azaldı.
Dertler ve endişe arttı. Tartışmalar başlayacaktı ki...
Başkan Fikret Orman, tüm camiayı topladı. Sonra susturdu. Yaşanan divan tartışmalar diğer tüm yaşanabilecek sorunlar bertaraf edildi. Birlik daha da sağlamlaştırıldı. Sahada her oyuncu iki misli koştu. İki misli çalıştı. Şenol hoca geçmişte yaşadığı hayal kırıklıkları için yeni bir kabusa izin vermedi ve 2’ye düşen puan farkı için koruma çabası kendini gösterdi
Fenerbahçe beraberliği sonrası korkulan bursa deplasmanından 3 puan ile dönüldü. İlk yarıda çelme yedikleri Kasımpaşa engelini 4 golle aştılar ve rakipleri puan kaybedince puan farkını yine 4 yaptılar.
Sonra sonrası için Gaziantep’e akıldı. Hem de nasıl...
Onbinler Gaziantep dedi. Tribünlerin tamamını siyah-beyaz yaptılar. Antep sokaklarında kebabın kokusuna ağızlarda kalan tatlının o müthiş lezzetine kulaklara yansıyan Beşiktaş sesleri eklendi. Ve kartal yine en yüksekte uçtu..
Şampiyonluk şimdi pençelerde,
Şampiyonluk şimdi gözlerde, yüreklerde, sevinçlerde.
Şampiyonluk tarihin sayfalarında.
O sayfalar altın harfler ve krampona güç olan ter ile şekillendi.
Şampiyonluk şimdi gönüllerde.
Ve şampiyonluk çok yakında omuzlarda, dev bir bayrağın gölgesindeki 3. Yıldızda.
Şampiyonluk formadaki amblemin tam üzerinde,
HAYIRLI OLSUN 3. YILDIZ.

26 Mayıs 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’UEFA KUPASINA DOĞRU…‘’

2 numaralı kupa sahibini buluyor.
Damir Skomina yönetecek.
Yarın saat 21:45’de
İsveç’te
Stockholm’de Friends arena’da
Avrupa'nın 2 numaralı kupasını Ajax ikinci, Manchester United ise ilk kez kazanmaya çalışacak…
Sevilla, geçen yılki zaferiyle Avrupa Ligi'ni üst üste 3 kez ve toplamda 5 defa kazanan ilk ekip olarak tarihe geçti
46.FİNAL
Ben doğduğumda düzenlenmiş.
İlk kazanan
1971-71 Tothenham-WHW ile oynuyor.
İki İngiliz buluşuyor 1-1 ve 2-1 sonunda gülen Londra ekibi Tothenham
Öncesi Fuar şehirleri adı altında.
Son kazanan
Sevilla 3-1 Lıverpool
Ben 2010 Dublin’de oynanan Porto-Braga maçını anlatmıştım.
Harikaydı.
UEFA Avrupa Ligi finaline baktığımızda öne çıkan ülke hangisi ?
Avrupa Ligi'nin en başarılı teknik adamları, 10 kez şampiyonluk yaşayan İspanyollar oldu.
Trapattoni ve Emery, üçer kez ile Avrupa'nın 2 numaralı kupasını en çok kazanan teknik adamlar olarak öne çıktı…
Atletico Madrid'in Arjantinli teknik direktörü Simeone, Avrupa dışından bu kupayı kazanan ilk ve tek teknik direktör olarak tarihe geçti
UEFA Avrupa Ligi finaline bakıldığında kim kupayı en çok kazandı ?
Avrupa'nın iki numaralı kupasını en çok İspanya takımları müzesine götürdü.
Bu yıla kadar 15 takımı finallerde mücadele eden İspanyollar, 10 defa mutlu sona ulaştı.
İspanya'yı 9 kupa zaferiyle İtalya ve 7 şampiyonlukla İngiltere izledi…
UEFA kupasında isimlere bakalım ve kimler neler yamış işte rakamlar ve isimler…
1955'te Fuar Şehirleri Kupası olarak başlayan, 1971'den itibaren UEFA Kupası, 2009'dan bu yana yeni formatıyla UEFA Avrupa Ligi adını alan organizasyonun en çok kupa kazanan oyuncusu 5 kezle İspanyol Reyes
Kupada İsveçli Henrik Larsson(40) en golcü,
İtalyan Bergomi (96) en tecrübeli futbolcu konumunda
KolombiyalıFalcao, Porto formasıyla attığı 17 golle bir sezonda en çok gol kaydeden futbolcu
unvanına sahip..
BU YIL KUPANIN TARAFLARI ÖNCE RAKAMLAR
UEFA Avrupa Ligi'nde 572 milyon avroluk final..
Finalde karşılaşacak Manchester United ve Ajax'ın toplam futbolcu değeri 572,2 milyon avro. Alman internet sitesi Transfermarkt'ın verilerine göre Manchester United, 469 milyon avro, Ajax da 103 milyon 200 bin avro tahmini piyasa değerine sahip
Manchester United'da Pogba 80 milyon avro,
Ajax'ta Klaassen 15 milyon avro ile en değerli futbolcular
MUNITED
M.United’ın 7 finali 6 maçtan 4 galibiyet aldı.
Manchester United, kupada finale kadar yaptığı 14 maçta 9 galibiyet, 3 beraberlik, 2 mağlubiyetlik performans ortaya koydu.
İngiltere ekibinin en golcü futbolcuları Ibrahimovic ve Mkhitaryan (5) oldu.
Kariyerinde 14 kupa finaline çıkan Portekizli teknik adam, bunların 11'inde sahadan zaferle ayrılan taraf oldu.
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 2, UEFA Kupası'nda 1 kez şampiyonluk yaşayan Mourinho, 2003 yılında Süper Kupa'yı kaybetti
AJAX
Ajax'ın 10'uncu Avrupa kupası finali bunlardan 6’sını kazandı.
Ajax, finale çıkana kadar Avrupa Ligi'nde yaptığı 14 maçta 8 galibiyet, 3 beraberlik, 3 mağlubiyetlik performans sergiledi.
Hollanda ekibinin en golcü ismi, Dolberg (6) oldu
M.UNITED-AJAX
UEFA Avrupa Ligi'nde yarın finalde mücadele edecek Ajax ile Manchester United, Avrupa kupaları tarihinde 5. kez karşı karşıya gelecek
Taraflar, Avrupa'da oynadıkları maçlarda birbirlerine karşı ikişer kez galip geldi.
Bu karşılaşmalarda Manchester United 5, Ajax 3 gol buldu.
İlk kez 1976 UEFA Kupası'nda karşılaşan takımlar arasında tur atlayan
taraf, Manchester United oldu.
İlk maçı 1-0 kaybeden Manchester ekibi, rövanş ı2-0 kazanarak ikinci tura yükseldi.
Manchester United, 2012'de UEFA Avrupa Ligi son 32 turunda bir kez daha karşılaştığı Ajax önünde ilk maçı 2-0 kazandı, rövanşta ise 2-1 yenilmesine rağmen rakibini saf dışı bıraktı.
Avrupa'da daha önce 2 kez finalde karşılaşan iki ülkenin temsilcileri, birer defa şampiyon oldu.

23 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’KIYASLA-MA…‘’

İlkel beyinler kontrolsüz kıyaslamalar yapar.
Senin, buyun var benim yok..
Sizden bundan var mı?
Benim kupam seninkinden iyi…
Geç kardeşim geç.
Bu kıyaslamalar akıl ve fikir üretiminden yoksun.
Uefa ve Euroleague kupasını,
Galatasaray Futbol takımı ile Fenerbahçe basketbol takımını kıyaslamak.
Uefa kupası futbol tarihinde kulüp bazında en büyük kupa.
O zaman ALKIŞ.
Euroleague kupası Basketbol tarihimizin kulüp düzeyinde en büyük kupası.
O zaman ALKIŞ.
Gerisi Laf…
Kıyaslayanlar oturun ve susun.
Gerisi sevinsin coşsun çünkü haklı gurur.
İkisi de…
BU GÜN NE OLDU?
Dursun Özbek Galatasaray başkanı oldu.
Tarihler 23 Mayıs 2015 yılındaydı.
Kulaklarımda hala her söz.
Kupa töreni vardı.
Takım 3 kupa almıştı.
Sözler verilmişti;
Özbek:
Şampiyon olacağız…
Şampiyonlar Ligi şampiyonu olacağız.
Avrupa’yı sallayacağız…
Basketbol tarihinin en büyük sponsoru ile geliyorum…
Hamza Hamzaoğlu ile yola devam
İki yılda borçlar biter
Yıllık 5 milyon dolar ile otelimizi açıyoruz.
Pekiii..
Ne oldu bu sözler üzerinden geçen iki yılda…
HİÇBİRİ OLMADI.
Başkan balık hafızamız olmadığını öğrensin istedim…
ALKIŞLAMAK GEREK
Müdürü Remzi Arkaltı…
Bu ismi bir yere yazın.
Hayat değiştiren,
Katkı yapan,
Gençliği saran,
Başarı için adım atanlardan.
Yatmayan,
Hizmet üreten,
Başarı arayanlardan.
Kilis’in Sporunun başındaki isim.
Neden bu övgüler…
Kilis’te neler yaptı bakalım.
Yok bakmayalım benim eski öğrencim Ercan anlatsın biz dinleyelim;
“ Emre abi gelmeden önce virane bir spor salonumuz ve tek tribünlü çim futbol sahamız vardı. Ne uzman antrenör, ne de milli sporcumuz vardı. Ama geldikten sonra tesisleri yıktırarak yüzme havuzu tenis kortları 2500 kişilik çok amaçlı kapalı spor salonu kültür sanat ve gezi etkinlikleri için gençlik merkezi binası, sporcu kamp eğitim merkezi olan yeni ve modern bir komplex yaptırmak için Ankara’yı yol yaptı. Şu an 50 ye yakın uzman antrenör ve kızlı erkekli 30 milli sporcumuz var peki nasıl geldi başarı bütün anrenörlerle tek tek okulları gezdi, yetenekli gençleri servislerle GSGM’nin uzman antrenörlerine teslim etti. Bütün sporcuları kendi evlatları gibi sahiplendi …”
75 Milyon ülkemden sporcular çıkacak.
Şampiyonlar geliyor.
Ben inanıyorum.
Çünkü Remzi Arkaltı gibi isimlerin sayısı artıyor.
Bakan çok dikkatle atamaları yapıyor.
Spor sevene görevi veriyor.
Hak eden alıyor.
Başarıya aç olan çalışsın isteniyor.
İşte kanıtları diyelim noktalayalım.
Bakın bizim için yaptıkları yetmedi;
Mülteci çocukları savaşın etkilerinden kurtarmak için projeler yaptı;
Ve bu başarılı proje için rio olimpiyatlarının açılış töreninde konuşması yapması istendi
Türkiye şampiyonu ve balkan 3.sü kızlarımızla birlikte…

23 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Masal' dediler!‘’

Maçı her kişi yazdı,
Ben farklı gözlüklerim ile bakmayı tercih ettim.
Çünkü Veselly daha ilk hücumda o alley-oop ile sallarken fileyi anlamıştım destansı zaferi.
Çok güzel oldu.
Harika…

Hep beklemedik mi bu zaferleri.
Bir sevgiliyi beklediğimiz özlem ile bekledik,
Aşktan öteydi,
Umutları diri,
Soruları çok,
Ne olur bu sene ifadeleri yorucuydu.
Kayıplar yaşanıyordu.
Korkular büyüyordu.
Lakin bir kişi farklı düşünüyordu.
Nasıl mı?
Obradoviç anlatsın…

"Sezonda zor anlar yaşadık. Baskonia, bizi 36 sayı farkla yendi. Gece11'de orada oynadık. Herkes uykuluydu. Aziz Yıldırım otele geldi, 'Üzülme her şey yoluna girecek.' dedi. Bu konuşmayı oyuncularıma da anlattım. Başkandan böyle güven alırsanız, sonuç bu oluyor.”
Oluyor tabi,
Ama nasıl.
Bu zaferin ülke için anlamı ne?
Basketbol “Beyaz Gölge” dizisi ile tavan yaparken,
Bizler sokaklara akarken,
Anlattığımız biz bize maçlarda,
Oynadığımız tek pota karşılaşmalarda,
Kukiç olurken,
Koç Rivers olurken,
Obra ülkesi için ter döküyordu.
Avrupa basketbolda yürümüş,
Biz basketbol ile tanışma yıllarına merhaba demiştik.
Oysa öncesi karanlık değildi…

Dolardı o dönemde basketbolun
Hatta sporun salon tarafının mabedi,
Spor Sergi Sarayı.
Basketbol bu ülkeyi sararken bitti dizi,
Spor Sergi sarayı boşalacak mıydı?
Boşalmadı her gördüklerinde birbirlerini selamlayan,
Beraber sabahtan akşama kadar maç izleyen,
Evden getirdikleri azık ile karın doyuran,
Soğuk nedir bilmeyen,
Döşemeli parkenin yıldızlarına hayran,
Ama bir avuç kadar insan.
Onlar yılmadı parkeleri boşaltmadı.
Tofaş böyle büyüdü,
Eczacıbaşı,
Efes Pilsen,
Biz Efeleri sevdik, Aytekler ile potaya koştuk,
Necati Güler ile aktık potalara,
Erman Kunter büyüdü Süpermen oldu.
Sonra Koraç geldi.
Tarihler 1996 yılındaydı.
Harun Pegasus oluyordu o yıllarda…
Efes Pilsen’de Koraç kupasının zaferini yaşıyordu.
Aydın Örs ve evlatları. Ufuk-Mirsat-Volkan-Tamer-Murat-Bora-Hüseyin.
Peter’i ve McRea’yi eklersek…
Harika zaferdi.
Ama 2 numaralı kupadaydı.
Sonra yatırımlar.
Sonra çabalar.
Sonra gayret.
Sonra…

Aziz Yıldırım dokunuşu.
Bu başarı dün kendisinin de söylediği gibi onun ve Obra’nın zaferi.
Türk basketbolu sınıfta kaldı bu kupada.
Tek Türk oynamadı.
Ama bir ulusun inanmışlığı geleceğe ışık tutacak.
Bu kazanılan kupa yeni isimleri taşıyabilir zaferlere.
Melih ve Ahmet isimlerine yenisi eklenebilir.
Nasıl mı?
Obra var…

Ve bakın basın açıklamasına…

Obradovic:"Tekrar Avrupa şampiyonu olmaktan çok mutluyum. Fenerbahçe için ise daha fazla mutluyum. Çünkü takımın ilk Avrupa şampiyonluğu. Aziz Yıldırım'a çok teşekkür ediyorum. Herkes çok çalıştı. Bütün zafer oyuncularımın. Finalde inişlerçıkışlar olabilir. Fenerbahçe'nin milyonlarca taraftarı var. Hep bizimle oldular. Taraftarlarımızla bağlantımız çok özel. Onlara çok teşekkür ediyorum. Her büyük kulüpte bu olmaz. Ben pasaporta bakmam. Oyuncunun oynamasına bakarım. Kaç saat çalışıyor ona bakarım. Bazı oyuncular çok önemli isimler olacak. Ben hala açım. Sahada yatıp kalkıyorum. Sabah saat 09.00'da ofisime gidip akşam saat 22.00'de dönüyorum. Türk, ABD'li, Sırp oyuncu fark etmez. Kim basketbolu seviyorsa onu oynatırım."
Şimdi genç arkadaş,
Şimdi anneler, babalar,
Şimdi Milli Eğitim,
Şimdi Spor bakanlığı,
Şimdi kulüpler,
İş sizde.
Teog ve spor sıkışıklığını yaşamamak adına,
Spor tercihini ikinci plana bırakmamak gayreti ile,
Çalışmadan olur mantığı ile,
Kader ifadesi ile,
Torpil yok yaklaşımı ile,
Bu zaferler gelmez, bu forma sana verilmez.
O zaman çalışmak gerek.
O zaman sporu meslek haline getirecek anlayış gerek,
O zaman bu işten ekmek yiyenlerin sayısını artırmak gerek,
O yüzden umut veren bu başarıyı yüceltmek gerek.
Eşsiz bir başarı.

İster yabancılar ister yerliler ile olsun.
Müthiş bir yansıma,
Ülkemiz için.
Müthiş bir felsefe,
Anlayana.
Müthiş bir inanmışlık,
Düşünene.
Müthiş bir hırs,
Çalışana.
Müthiş bir açlık,
Obra gibi yeni zaferleri isteyene.
Müthiş bir umut,
Yarınlara.

TEŞEKKÜRLER FENERBAHÇE.
TARİH YAZDI. GERİSİ LAF-I SÖZ…

22 Mayıs 2017, Pazartesi 09:30
YAZININ DEVAMI

‘’OBRA-KADABRA‘’

Büyük iş.
Fenerbahçe Avrupa basketbolunun 1. Numaralı kupasına çok yakın.
Bu sadece Fenerbahçe başarısı.
Tekrar ediyorum sadece Fenerbahçe.
Aziz Yıldırım’ın ilmik, ilmik ördüğü bir zafer.
Ya Türk Basketbolu?
O sınıfı geçemedi.
Bak kadroya…
Udoh
Antic
Bogdanovic
Bennet
Sloukas
Nunnally
Veselly
Kalinic
Dixon
Datome
Veeeee. Ahmet ki süre almıyor, Melih çok az oynayabiliyor. Son maç yoktu.
Bakalım Yunan basketbol ekolüne.
Olympiakos yıllardır finalde,
Pana’da öyle.
Kadro :
Toliopoulos
Papapeterou
Spanoulis
Agravinis
Printezis
Papanikolaou
Mantzaris
Bu kadroya ek Green, Birch,Young ve Waters
Yunan basketbolu bizin Türk basketbolunu ezmiş.
Biz üretimde kaybettik
Oyuncu fabrikası değiliz
Ne yazık ki kazanılan bu başarılarda bunlar gözükmüyor.
Fenerbahçe bu akşam Olympıakos’u yener.
Tarih yazar.
Ve biz gururlanırız.
Lakin bu başarı kulübün Türkiye’ye başkan Yıldırım sayesinde armağan ettiği başarıdır.
Hidayet Türkoğlu izleyici olarak alkışlar, ama basketbol nerede der mi?
Turgay Demirel 22 yıl neler yaptığını sorgulatır mı?
Diğer basketbol paydaşları ?
Özet ile kazanan var.
Fenerbahçe
Peki ya Türkiye?
Kıyaslanamaz belki ama bir tarih sayfası aralayalım…
Aydın Örs ile gelen 1996 Koraç kupasını hatırlıyorum;
Noumoski ve Conrad McRea..
Ya gerisi..
Tamer
Murat
Ufuk
Volkan
Mirsad
Bora
Hüseyin Beşok
Özet ile dün ve bugün…
Fenerbahçe devrimi kulüp olarak yaptı,
Ve başarı tamamen onundur.
Türk basketbol ne kadar başarılı naralarına
Dükkan kapalı…

21 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI