Arama

Popüler aramalar

‘’Mete Kalkavan karışmamalıydı‘’

62’de Barbosa’nın Linnes’i düşürdüğü pozisyonda da Arslanboğa yanılmadan ve işini VAR’a bırakmadan doğru bir penaltı düdüğü çalmıştı. Ne olduysa 75’te oldu. Diagne, Lopes’in arkadan yatarak yaptığı hamle sonrasında yerde kaldı. Arslanboğa ‘devam’ dedi fakat VAR’da Mete Kalkavan, Arslanboğa’yı pozisyonu tekrar izlemesi için kenara çağırdı. Arslanboğa da penaltı kararı verdi.

Protokole göre gereksiz

Sağlıklı göreceğimiz açılardan birinde Diagne topa dokunmuş görünürken, diğer açılarda Lopes topa vurmuş görünüyor. O yüzden Arslanboğa’nın ‘devam’ demesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Protokole göre bu pozisyonda VAR müdahalesi olmaması gerekirdi. Kalkavan gereksiz şekilde pozisyona karıştı.

Hakemin midesi bozulsa!

Penaltı sonrası Lopes’in yaptıklarını kabul etmek mümkün değil. Gördüğü kırmızı kart doğru. Sonrasında çıkan kartlara da söylenecek bir şey yok. Hakem, otoritesine karşı gelen oyuncular için gereğini yaptı. MHK’ye şöyle bir soru sormak istiyorum: Maç sabahı uyandığında Arslanboğa midesini bozduğunu fark etse, henüz ligde 3 maç yönetmiş olan 4. hakem Bahattin Şimşek mi yönetecekti maçı?

16 Mayıs 2019, Perşembe 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Penaltı verse daha doğruydu‘’

Çakır ve ekibi başarılı sayılabilecek bir performans sergiledi. Maç sonunda, sonuca tesir edecek bir hakem hatası olmadı.

Çakır 3 kez elini cebine attı, gösterdiği sarı kartlarda haklıydı. Bu maçtaki performansıyla MHK’nın de elini rahatlattı.

Çünkü hakem adına yaşanabilecek bir olumsuzlukta önümüzdeki hafta oynanacak ligin kader maçı Galatasaray- Başakşehir maçına atanmasını tartışmalı hale getirebilirdi. Bu maçta belki de hakem adına tartışabilecek tek pozisyon 25. dakikadaki Caner-Welinton arasındaki mücadeleydi. Caner ayağını şut atmak için savurduğunda Welinton ayağını Caner’in savrulan ayağının önüne engel olarak koydu. Çözülmesi çok kolay bir pozisyon değildi ama penaltı kararı verilse daha doğru olurdu.

14 Mayıs 2019, Salı 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’3 büyük yanlış‘’

Bu maçta konuşulacak çok pozisyon var. Ancak en kritik 3 pozisyondan bahsetmek istiyorum. 35’te Galatasaray lehine VAR müdahalesiyle penaltı kararı verildi. Topun korner atılırken oyuna girip/girmediği ile ilgili tartışma var. Milimetrik bir değerlendirme yapmak lazım. Görüntülere göre şahsi fikrim topun oyuna girmediği yönünde. VAR’da başka bir görüntü açısı varsa bilemiyorum.

Penaltı tekrarlanmalıydı

Penaltı vuruşu sırasında ise her iki takımdan da oyuncular henüz topa vurulmadan çok açık şekilde ceza sahasına girdiler. Bu durumda penaltı vuruşunun tekrarı gerekirdi. Fakat hakem oyun alanına giren oyuncuları değerlendirmedi ve Diagne’nin direkten dönen topla 2. kez oynamasını değerlendirerek endirekt serbest vuruş verdi. Penaltıyı tekrarlatmayarak önemli bir hata yaptı.

Kırmızı kart hatalı

Emre Akbaba’nın sakatlandığı pozisyonda, VAR müdahalesiyle Samudio’ya kırmızı kart çıktı. Oyuncunun sakatlığının ciddiyeti ile gösterilecek kartın rengi arasında bir korelasyon yoktur. Samudio’nun hedefinde top var ve topa savrulmuş ayağın önüne Emre ayağını sokuyor. Bence kırmızı kart hatalı... Hakemler duygusal davranmış olmalılar.

Son penaltı yanlış

Son dakikalarda Galatasaray lehine verilen penaltıya da katılmıyorum. İki oyuncu arasında mikroskopla tespit edilecek bir temas var. Futbol bir temas oyunudur. Bu temas oyuncunun bir sonraki yapmak istediği hareketi engellemeli ki, penaltı olsun. Galatasaraylı oyuncu ayağını yere basıyor ve kendisini kolay bırakıyor. Hakem kendi kararıyla penaltı verse; ‘böyle taktir etti’ derdim ancak VAR nasıl müdahil oldu anlayamadım. Pozisyonda ‘açık ve bariz’ bir hata yokken, VAR müdahalesi tamamen gereksiz oldu.

12 Mayıs 2019, Pazar 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Penaltı kararı ağır‘’

Abdulkadir Bitigen, Süper Lig kariyerinde ligde ilk kez bir 3 büyüğün maçında düdük çaldı. Sabri Çelik MHK’sının gelmesiyle arka arkaya görev almaya başlayan Bitigen, gösterdiği performansla MHK’yi mahcup etmedi.

Bu maçta da sonuca etki edecek bir hata yapmadı. Sakin, tutarlı davranışlarıyla oyuncuların güvenini kazandı. 6 kez sarı kartını kullandı, kartlarında haklıydı. İki takımın da cılız penaltı beklentileri oldu, devam kararları yerindeydi.

Bitigen’i sadece Fenerbahçe lehine verdiği ve Soldado’nun kaçırdığı penaltıda eleştirebilirim. Karar biraz ağır oldu. Çünkü Dirar’ın yakın mesafeden şutu, Güray’ın kolundan döndü ancak Güray’ın kolu vücudundan açık değildi ve mesafe kısaydı. Devam kararı daha doğru olurdu.

12 Mayıs 2019, Pazar 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Bursa'dan kritik 3 puan‘’

Ev sahibi ekip Avrupa Ligi, Bursaspor ise ligde kalabilmek için maça çıkmıştı. Deplasmanda 8 maçtır kazanamayan; ligin ve deplasmanların en az gol atan takımı Bursaspor; maça istekli ve etkili başladı. İlk yarının neredeyse tamamını rakip sahada oynadı. Buna karşılık ev sahibi takım ilk yarıda etkisiz ve silik bir futbol oynadı. 16’da Bursaspor korneri paslaşarak kullandı. Topla buluşan Saivet’in adrese ortasına Chedjou harika bir kafa vurdu ve önde yakaladığı Boffin’in uzanamayacağı köşeye topu gönderdi: 0-1. Golden sonra hızını azaltmayan Bursaspor, Antalyaspor kalesinde etkili olmaya devam etti ancak farkı arttıramadı. İkinci yarıya da etkili başlayan taraf Bursaspor’du. Skoru korumayı düşünmediler. Birçok kez gol girişiminde bulundular. 71. dakikada Cissokho’nun gördüğü kırmızı kart sonrası denge tamamen Bursaspor’a kaydı. Antalyaspor’un etkili diyebileceğimiz ilk ve tek pozisyonu 81. dakikadaydı. O pozisyonda da Serdar Özkan kaleyi bulamadı.

Akıllarda kalanlar...

Bursa’da maçtan önce sakatlanan Tunay’ın yanı sıra; Onur ve Umut da maçta sakatlanarak oyundan çıktılar. Mesut Bakkal’ın zorunlu değişikliklerine karşılık; Bülent Korkmaz'ın Serdar ve Doğukan hamleleri sonucu değiştirmedi. Bursaspor sahadan 3 puanla ayrılırken; akıllarda, Hüseyin Göçek’in kusursuz yönetimi, Umut Nayir’in hakemin hatalı kararı sonrası, centilmence ‘top benden çıktı’ demesi ve Umut’a bu sportmence tavrı karşısında tepki gösteren takım arkadaşları kaldı.

11 Mayıs 2019, Cumartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’En riskli atama Rize'de!‘’

Ligin sonuna doğru çok önemli bir virajdayız. MHK için zor haftalardan biri. İsim isim atanan hakemlerde sorun görünmüyor... Ama o isimlerin son haftalardaki performansına ve maçın önemine bakıyorum; o zaman biraz yutkunuyorum... Bence en riskli atama Galatasaray maçında. Serkan Çınar’ın son görev aldığı maçlar ve VAR masasındaki performansı bence ligin kader maçlarından birini yönetebilmesi için yeterli değil. MHK risk almış, sorumluluk da elbet onların olacaktır.

Çakır can simidi

Zirvenin diğer ortağı Başakşehir’in maçında da Aydınus var. Uzunca bir süre maçlardan ayrı kaldı. Cezasını çekti, lige döndü ve arka arkaya maçlarını alıyor. Tecrübesi bu maç için yeter de artar bile. Beşiktaş maçında Çakır; yine MHK’nin can simidi olmuş. Derbiden sonra ‘Beşiktaş’la yeni bir sorun yaşamayalım’ düşüncesi ağır basmış ve formunun zirvesinde olan Çakır bu maça verilmiş. Fenerbahçe maçı ise nispeten kolay bir maç gibi düşünülerek; ligde ilk kez 3 büyük maçı yönetecek olan Abdulkadir Bitigen görevlendirilmiş.

Palabıyık düşme potasında

Düşme hattı maçları da zor... Göztepe’nin maçında Palabıyık var... Tartışmalı Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonrası ilk kez sahada. Geçtiğimiz hafta VAR masasındaydı, orada da başarılı olamadı. İnşallah bu maçta gününde olur.

Uğurlu problem olabilir

Benzer bir durum düşme adayı Erzurumspor’un maçında da var. Yaşar Kemal Uğurlu’nun bu maçı yönetecek tecrübesi elbet var ama son yönettiği iki maçtaki hatalarını tekrar ederse, o zaman ciddi problem olur!

10 Mayıs 2019, Cuma 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’İşte MHK'nın yeni sistemi‘’

Dün TFF sitesinde şöyle bir haber vardı: Yönetim Kurulu’nun 17.04.2019 tarih ve 114 sayılı toplantısında alınan kararla, MHK Talimatı’nda değişiklik yapıldı. TFF sitesinde bu haberin aynısı; 04.07.2018 tarihinde de vardı. Ondan 5 ay önce 14.02.2018 tarihinde de... Hatta 26.05.2017 tarihinde de... Hatta ve hatta 31.05.2016 tarihinde de... Daha fazla geri gitmeye gerek yok sanırım...

Anayasa gibi!

Bilmeyenler için “MHK Talimatı” nedir, açıklamakta fayda var. En net ifadesiyle “Hakemliğin Anayasası”dır! “Hangi hakem, hangi ligde maç yönetir, kadrolar kaç kişiden oluşur ve bu oluşumların kriterleri nelerdir?” açık açık yazar. Geçmişteki değişiklikleri yapanlar, hakem kadrolarını nitelikli hale getirmek için bu değişiklikleri yaptıklarını savundular. Ancak yapılan her değişikliğin, bazı özel(!) hakemlerin yükselişini kolaylaştırmak için yapıldığı da zamanla anlaşıldı! Umarız son değişiklikteki amaç farklıdır. Yeni talimat ile yapılan köklü değişikliklerden bazılarını ifade edeyim.

■ 24 olan en üst ligdeki hakem sayısı 43 olacak

■ Bu 43 kişilik kadrodan MHK istediklerini profesyonel yapıp maaş ödeyecek, profesyonel yapmadıklarına maaş ödemeyecek.

■ 2. Lig hakemlerinden, MHK uygun gördüğü hakemleri, en üst lig kadrosuna terfi ettirecek.

■ Her ligin hakemi ayrı kategori iken; artık Süper Lig ve 1. Lig hakemleri bir havuzda; 2. ve 3. Lig hakemleri bir havuzda yer alacak. Klasman sayısı 4’den 2 kategoriye inecek ve en üst noktaya çıkmak kolaylaşacak.

■ Profesyonel liglere terfi yaşı 32’den 36’ya çıkacak Değişikliğe kadro yetersizliği nedeniyle ihtiyaç duyulduğu söyleniyor. Kısmen katılıyorum. VAR sistemi ile birlikte daha fazla hakeme ihtiyaç doğdu ama benim cevabını aradığım sorular da var:

■ Daha önce denenmiş ve başarısız bulunmuş bir klasman yapısına tekrar dönüş ne kadar mantıklı?

■ Daha dün Pendikspor’un maçını yöneten hakemi; Çakır’la, Aydınus’la, Kalkavan’la aynı klasman kadrosuna bir anda yükseltmenin hakem camiası adına doğuracağı sorunları değerlendirdiniz mi?

■ ”Genç hakemlerin önü açılsın” diye herkes fikir birliğindeyken, profesyonel liglere terfi yaşının 32’den 36’ya çıkartılması ne kadar mantıklı?

■ Terfi ettireceğiniz 19 hakemle birlikte en üst ligin niceliğini arttırırken, nitelik sorununu nasıl çözeceksiniz?

■ TFF statüsü gereği MHK’nin görev süresi 1 Haziran’daki seçimle birlikte doluyor. Böylesi köklü bir değişikliğin yeni atanacak kurul tarafından yapılması daha etik olmaz mıydı?

09 Mayıs 2019, Perşembe 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Kusursuz yönetim‘’

8 sezondur Şampiyonlar Ligi’nde boy gösteren Cüneyt Çakır; Liverpool-Barcelona maçıyla birlikte Şampiyonlar Ligi’nde 44. kez düdük çaldı. Ayrıca bu sezonki 7. Devler Ligi maçı ile Avrupa arenasındaki rakipleri arasında en fazla maç yöneten isim oldu.

Öte yandan Çakır, bu ligde 7. yarı final maçını da yönetmiş oldu. Milli hakemimiz, kritik maçta yine ekibiyle birlikte kusursuz bir yönetime imza attı. Unutulmaz mücadelede akılda kalan, problem olacak bir karar vermedi. Oyuncular üzerinde büyük bir ağırlığı olan Çakır; hatasız bir yönetimle soyunma odasına girdi.

Tarihte yok!

Bu performans ve form grafiği onun finali fazlasıyla hak ettiğini gösteriyor. Fakat UEFA Hakem Kurulu, Şampiyonlar Ligi tarihinde henüz bir hakemine iki kere final yönettirmiş değil... Dolayısıyla 2014-15’te Devler Ligi’nde Barcelona-Juventus finali yöneten Çakır hak etmiş olmasına rağmen, finalde düdük çalma şansına sahip değil.

09 Mayıs 2019, Perşembe 06:01
YAZININ DEVAMI