Arama

Popüler aramalar

‘’Muazzam iki hazırlık maçı!‘’

Her koşulda münakaşaya hazırlıklı olduğumuzdan sahaya gönderilen kadroyu gördüğü anda sosyal medyada infiale kapılanların oluşturduğu kalabalığı tahmin ediyorsunuzdur sanırım. Vincenzo Montella takımlarında az süre alan, İrfan Can Kahveci gibi kadro dışı kalan ya da ezber isimlere alternatif oyuncuları 11’e yazarak ne yapmaya çalışıyordu acaba? Çoğunun yanıtı, ‘Bu adam futbolu bilmiyor’dur sanırım! Oysa hem farklı oyuncuları hazırlayıp, piyasa değerlerini korumak hem de Dünya Kupası yolundaki iki maç için takım için de alternatif bir takım oluşturup milli takıma çağrılan her oyuncuyu hazır tutmayı düşünmüş olamaz mı? Farklı oyuncularla farklı oyunlar denemeyi… Bir kez daha gördük ki biz sadece sonuç peşinde koşarken, o sonucu almak için çocuk yaşlarından beri aynı işleri yaptıklarını her hamlelerinde belli ediyordu İspanya Milli Takımı. İlk devre 1-1 bitmiş olsa da hızlı ancak aceleci olmayan tarzlarıyla bizimkilerden yaklaşık 4 kat fazla pas yapmışlardı (441/120).

Alınabilecek kadar pozisyon...

Topun yönünü değiştirerek 4. dakikada attıkları gol de ilginçti! Dani Olmo’nun vuruşunu biz 2002’den hatırlıyoruz! Brezilya’nın 1-0 kazandığı Dünya Kupası yarı final maçında ‘Gerçek Ronaldo’ eskiden ‘Pis burun’ ya da ‘Baba burun’ adı verilen bu vuruşla atmıştı golü. Daha az bir arada oynadıkları için ön alan oyunlarını kurgulamakta zorlanıyorsa da milli takım ilk devre boyunca kaleyi ve çevresini iyi savundu. Geri kalanını da Altay Bayındır halletti. İkinci devrede ise daha örgütlü, alanı daha doğru kullandı bizimkiler. Yani iki devrede çeşitli varyasyonları olan iki farklı oyunu böylesi bir maçta başarıyla icra ettiler. Ezcümle.. ’Kadro mimar, mühendislerinin ülkesi’nde İspanya gibi bir takıma karşı iki gol atıp alınabilecek kadar pozisyon aldı milli takım. Ve Dünya Kupası yolundaki son iki maç için muazzam iki ‘Hazırlık maçı’ yapmış oldu.

19 Kasım 2025, Çarşamba 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Kaygı verici oyun!‘’

Grupta oynanan son iki maç ‘’kazanma’’, ‘’kaybetme’’den çok bundan sonra Dünya Kupası’na gitme yolunda oynanacak iki maçın hazırlığı olarak düşünülmeli. Evet, hücum sorunları var takımın ve Bulgaristan yerleşimi bu sorunları iyice görünür kıldı ama iyi ki de böyle oldu. Tanımlı ‘‘klasik santrfor’’ olmadığından bu bölgede çözümü Kerem Aktürkoğlu’nda bulan Vincenzo Montella yanlış değildi şüphesiz.

Ancak bu maç özelindeki Arda Güler ile Kenan Yıldız ikilisinin elle tutulur ‘’verimsizliğini’’ tersi çevirecek olan üçlününün diğer karakteri Oğuz Aydın da değildi sanki. O kanatta rakibi şaşırtacak pek bir şey yapılmamışken Kenan’ın ters kanatta olgunlaştırmaya çalıştığı pozisyonlar maçın en kıymetli anlarıydı denebilir. Oysa hazır ilgi Kenan üzerindeyken ters kanatta da ‘’sürpriz gol girişimleri’’ örgütlenebilirdi, olmadı.

Azalan bir takım!

İkinci devresi beklenenin çok altında kalan hücumda ise rakibin gruptaki yerine ve yapabildiklerine göre savunmada daha çok azalan bir milli takım! Devrenin en özel oyuncusu kaleci Uğurcan Çakır olduğuna göre üzerine düşünülecek şey hayli fazla.

Neyse ki ilk maçta olduğu gibi Bulgaristan kendi kalesine gol atınca en azından ‘’ülke puanı’’ düzeyinde alınması gerekenler alındı. Doğrusu ya öğrenim ve ihtiyaçların tespit edilmesi açısından son derece öğreticiydi maç. Dünya Kupası için oynanacak eleme maçları için kaygı verici bulunabilir oyun. Ancak bu da futbolun ruhuna uygun düşmez. Çünkü ‘’zor maçları’’ oynamak görece kolaydır! Tıpkı bu maçta tersi olduğu gibi...

16 Kasım 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük şans yakalayamadan!‘’

Ligin en sükseli takımı olan Galatasaray aslında sahasındaki Trabzon maçında nasıl durdurulacağına dair epey ipucu vermişti. Selçuk İnan’ın analiz ekibi bu ipuçlarına iyi çalışmış ve teknik ekip de takımı bu doğrultuda hazırlamış olmalı ki ilk devre Galatasaray sahada yok gibiydi. Yetmez, biri gol olan üç önemli gol girişimi de ev sahibinden geldi. Gerçi Mauro Icardi’nin sahadaki varlığı Galatasaray’ın olası gücüne olumsuz etki etmiş görünüyordu. Çünkü en azından Leroy Sane ile Barış Alper Yılmaz’ın, Victor Osimhen’i bulma ezberlerinin bozulmuş olması anlaşılırdı.

Ezberlenmiş hücum şablonları Icardi ile karışmış görünüyordu. Beri yandan Tayfur Bingöl’ün girdiği pozisyonlarda Uğurcan Çakır’ın etkisinde kalmış olması da maçın sonucu açısından düşünülmesi gereken bir başka parametre olarak not edilmeli kanımca! Okan Buruk ikinci devreye Wifred Singo ile Roland Sallai’yi değiştirerek hücumu öncelemeye çalıştı. Ancak Lucas Torreira’nın sakatlanması zaten bir türlü yola girmeyen Galatasaray’ın düzenini bir kez daha revize etmeye zorladı.

Fırsatı kullanamadılar

Gabriel Sara ile Eren Elmalı da oyuna dahil olunca tamamen öne çıkar oldu lider. Dolayısyla savunma çizgisi ile kalecisi arasındaki mesafe büyüdükçe büyüdü. Kocaeli açısından verimli alan apaçık ortadaydı. Ev sahibi bu verimli alanı 80’e doğru kullanabildi ve rakibini ikiye bir yakaladı. Ancak acemilik mi dersiniz, ihtiras mı yoksa ürkekli mi, bilinmez fırsatı kullanamadılar! Bu baskı ve fırsat oyununda Kocaeli ikinci yarının tek fırsatını kullanamazken, Galatasaray baskıdan bir gol bulsa da ‘’yarı otomatik ofsayt’’ sistemine takıldı. Ve maç bitti. Ligde geçen sezon Beşiktaş’a yenilen Galatasaray, Icardi ve Osimhen’e ama daha çok da Icardi’ye rağmen tek ‘Büyük şans’ yakalayamadan bu kez Kocaeli’ne yenildi.

10 Kasım 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Matah işler yapamadı‘’

Ev sahibi Antalya ilk devre boyunca neredeyse hiçbir şey yapamadı. Ne hücum ne savunma… Özellikle ilk 15 dakika her alanda önde olan Beşiktaş devre istatististiğinde de bu üstünlüğünü korurken Gökhan Sazdağı, Wilfred Ndidi, Cengiz Ünder üzerinden yüklendi. Bu bölümde Antalya hiçbir şey yapamadı dersek yeridir. Öyle ki, atarken girdiği pozisyonlardan daha fazlasını kullanamadı Beşliktaş.

Haliyle insan düşünmeden edemiyor; demek Erol Bulut’un ilk iki maçında şikayet ettiği Antalyaspor içindeki ‘’köstebek’’ bu kez o denli iyi çalışmış ki, takım ne yaptığını bilmez haldeydi! Ya bir de Rıdvan Yılmaz, Salih Uçan, Vaclac Cerny çalışsaydı?… İkinci devre başlar başlamaz, transfer edilme nedeni kafamda hala oturmamış olan onca Beşiktaşlı oyuncudan biri olan Rıdvan Yılmaz’ın ‘’Al da at’’ dercesine önüne yuvarladığı topla golü bulan Yohan Boli takımını maça çekti. Ancak takımının ‘’Geldik, hayli gidelim’’ diyecek hali yok gibiydi.

İkinci yarı sönünce...

Beşiktaş da ilkine göre ikinci devre ‘’sönünce’’ maç süratle ülke normallerine döndü. Ve nihayet 78. dakikaya gelindi… Futbol oynamak yerine zor iş olan ‘’hakemliğe soyunan’’ Antalyalı oyunculardan Doğukan Sinik’in penaltı beklentisini VAR’a taşımaya çalışan Soner Dikmen ‘’sarı kart’’la cezalandırıldı. Peki dönüşü…

Vaclav Cerny pasında Jota Silva golü! Acaba bir, iki dakika içinde yaşananlar da ‘’köstebek’’ işi miydi? Yoksa ülke oyun kültürünün içinden çıkılması zor sorularından biri mi, varın sizin düşünün… Maçın ilk bölümü hariç Beşiktaş matah işler yapamadı. Lakin karşılaşma boyunca Antalya neredeyse hiçbir şey yapamayınca onlar da mühim şeyler yapmış gibi görünüp, maçı kazandılar.

09 Kasım 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Acı çeker gibi..‘’

Fevkalade sıkıcı geçen ‘oyunsuz’ ilk yarının iki takım açısından da ilk nedeni ‘gol yememek’ olarak açıklanabilir. Ne var ki, oyuncuların adeta oynamaktan acı çeker göründükleri bu zaman dilimi biz, o saatin uykusuzları için çoktan gerçek anlamda ‘acı’ya dönüşmüştü bile. Son haftalarda toparlanmış görünen Fenerbahçe’nin bu halini epeydir ilk 11’de görmediğimiz Szymanski ile Talisca’nın saha içi varlığına bağlayacaklar olacaktır. Ancak takımın da bu ikiliye yardım etmeye çalıştığını söylemek de hayli zordu. İlk yarı boyunca alanını savunma dışında neredeyse hiçbir şey yapmadı Fenerbahçe.

Plzen de uyandı

İkinci devre başlangıcı da ilkinin benzeriydi. Evet, ev sahibine göre daha çok pas yapıyor görünümündeydiler ama Tedesco’nun 60. dakikadaki üç değişikliğine kadar Viktoria Plzen kalesini uzaktan dahi göremediler! Yani bu devreden 15 dakika. Etti mi oyunsuz geçen 60 dakika! O andan sonra önce yeni girenlerden Duran kaleyi karşıdan yokladı ardından Fred çaprazdan dışarı vurdu. O saatte biz televizyon başındakilerin göz kapakları ağırlaşırken Fenerbahçe yeni yeni uyanır gibi olmuştu. Elbette bu uyanış Plzen’i de uyandırdı ve üst üste bir iki gol girişimi de onlardan geldi 75. dakikaya yaklaşırken. Hatta 78’de Adu’nun vuruşunda direğe takıldılar.

Başladığı gibi bitti

Piyasa değeri olarak ev sahibinin 4 katı büyüklüğündeki Fenerbahçe, takımın iyilerinden Brown’un öne çağırmasıyla zaman zaman soldan yüklendiyse de çift haneli Euro piyasa değeri olan tek oyuncusu olmayan ev sahibi fiziksel yeterliliğiyle karşılık vermekte gecikmedi. Ve son anda Fenerbahçe lehine VAR’a çağırılan hakem kararında ısrar edip penaltıya hükmetmeyince bu geneli sıkıcı olan maç eskilerin deyimiyle ‘başladığı gibi bitti’

07 Kasım 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Zor günler bekliyor!‘’

Topla oynayan Fenerbahçe’yse de açıkları bulan, golleri atan Beşiktaş’tı ve üstelik bunu ilk 25. dakika içinde yapmıştı. Gerçi o ana kadar goller dışında ciddi anlamda etkisi var denemezdi Beşiktaş’ın. Hatta El Bilal Toure attığı golden önce topu Vaclav Cerny’e hatalı göndermişti ama yardımcıları rakip stoperler oldu!..

Beşiktaş sol beki Rıdvan Yılmaz’ın - ki maç devre içinde varlığı yokluğu belli olmayanlardandı - koşuyla taşıdığı Fenerbahçe savunma göbeğindeki Milan Skriniar ile Jaden Osterwolde ’nin boşalttığı alanda El Toure kafayla golü buldu.

Olanlar oldu

2-0 öne geçmişken gerek Orkun Kökçü’nün kontrolsüz faul ile oyun dışı kalması gerekse Sergen Yalçın’ın anlamsız agresifliği durduk yere Fenerbahçe’yi maça aldı. Oysa o ana kadar güçlü bir oyun icra edemese bile gelişmeler Beşiktaş’ın lehine ilerliyordu. Sonrasında olanlar oldu ve maç devre sonunda beraberliğe geldi. Beşiktaş’ı hem eksik hem mecalsiz görmüş olmalı ki Tedesco ilk devrenin ‘’görünmezlerinden’’ Dolgeres Nene ile şutörü Anderson Talisca’yı yer değiştirdi. Yine de oyuna ilk devre sonundaki etkiyi koyamadı Fenerbahçe. Haliyle Beşiktaş sayısal eksikliğini pek de hissetmeden maçı son bölüme taşımayı başardı.

Ne var ki, Beşiktaş’ın ikinci golünde baskıyı yapıp golü atan Emirhan Topçu’ya bu kez John Duran baskı yapıp golü attı! Yani Beşiktaş başta öyle ya da böyle eline aldığı maçı rakibi fevkalade şeyler yapmamış olmasına rağmen kaybetti. Fenerbahçe ise topla daha çok oynadı, daha çok denedi Ersin Destanoğlu’na daha çok kurtarış yaptırdı ve 3 gol atarak maçı kazandı. Maçın önünde yönetim ve ‘’ibra’’ tartışmaları yaşayan, maç içinde ise yersiz kırmızı kartlarla oyunu da kaybeden Beşiktaş’ı zor günler bekliyor. Gerek mevcut yönetim ve tercihleri, gerekse takımın hâl ve gidişi Beşiktaş’ın bir türlü çıkamadığı trübülanstan kolay çıkamayacağının habercisi sanki...

03 Kasım 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray kopya verdi!‘’

Memleketimizin güzide köşelerinden komşu köyümüz Uçmakdere’de dostumuz Hasan’ın oteli Avdimio’da bir grup arkadaşla izledik maçı. Metropol, kent, köy fark etmiyor… Futbolumuz nerede izlerseniz izleyin, “vasat altı”! Federasyonun hakem merkezli “bahis soruşturması”nın yükünü de taşıyacak olan Cihan Aydın’ın yönettiği maçın ilk yarısı tam da beklediğim gibi, “etkisiz” tamamlandı! Devre boyunca dişe dokunur pek bir şey olmadı. İki takımın da bir kaç cılız hücum girişimi güçlü görünen savunma hatlarında eriyip gitti. Öyle ki, ilk devre boyunca istatistik puanı en yüksek oyuncular iki takımda da stoperlerdi. “Kaleci kurtarışı” istatistiğinin iki takım açısından da 1 (bir) olduğu devrede ritmin düşük, arayışın sınırlı olduğu devrenin belirleyicisi ise Trabzonspor’un tutarlı savunması oldu.

Bugünü etkileyecek

İkinci devre Oleksandr Zubkov’un kafa vuruşu alt köşeden çıkaran Uğurcan Çakır’ın kurtarışıyla başladı. Ancak ardından yine “maç normali”ne döndü oyun. Çok şey beklenen iki santforun, Victor Osimhen ile Paul Onuachu’nun ortalıkta görünmediği, daha doğrusu iki takımın da santrforlarına topu ulaştıramadığı maçta Okan Buruk hem Ismael Jakobs’u hem de Mauro Icardi’yi oyuna gönderdi. Galatasaray hücum yönünü çeşitlerken Trabzon iyice savunmaya gömüldü. Onlar açısından böyle bir deplasmanda kaybetmemek önemliydi ve düzenli davranarak yenilmeden ligdeki pozisyonlarını korudular. Sorun Galatasaray’daydı! Ligin en güçlü takımı en etkili oyuncularının nasıl durdurulacağına dair ciddi kopyalar verdi diğer takımlara. Bakalım bu maçın böyle bitmiş olması bu akşam ki maçı nasıl etkileyecek?

02 Kasım 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Milli ara heba edilmiş‘’

Kimileri burası için ‘’Zorlu bir lig’’ diyor! Belki de haklılar… Öyle ya, Beşiktaş’ı deplasmanda yenen Gençlerbirliği, Beşiktaş’ın deplasmanda yendiği Konya’yla oynuyor ve Konya, deplasmanda Beşiktaş’ı yenen Gençlerbirliği’ni deplasmanda yeniyor!.. Böyle bir lige ‘’zor’’ denmez de ne denir? Cümlede ne çok ‘’deplasman’’ geçti değil mi?.. İşte, ilk devrelerinde futbol adına genellikle çok az şey olan bu ‘’zorlu lig’’in bir ‘’zorlu maç’’ında daha örgütlü hücum sayısı azsa da ziyadesiyle hareketlilik oldu. Beşiktaş’a verilip Tammy Abraham’ın kaçırıp Andreas Gianniotis’in kurtardığı penaltı...

Çaresizlik...

İlk devre gol dışında sahada görünmeyen Cengiz Ünder’in bir maç önce ikinci devreye çıkamayan Vaclav Cerny’nin asistinde attığı gol… Mert Günok yerine tercih edilen Ersin Destanoğlu’nun Claudio Winck’in kurtarılabilir kafa vuruşundaki çaresizliği!.. Kasımpaşa lehine verilen penaltı kararının VAR’dan dönmesi ve bir iki şey daha… Topla daha çok haşır neşir olup birini de gol yaptığı üç büyük gol şansı yakalayan Beşiktaş’ın, devreyi önde bitirememiş olma üzerine ciddi kafa yorması gerekir…

Savunma bilgisi...

İkinci devre, özellikle de 60. dakikadan sonra iki takımın da hücuma elini kolunu sallayarak çıktığını izledik. Buna ülkemizde ‘’’Risk almak’’ deniyor da ‘’Sahi savunma bilgisi bu işin neresinde?’’ diye soran olmuyor! Atılabilir görünen gollerin bu kadar kolay heba ediliyor oluşu da tıpkı savunma zaafiyeti gibi bir ülke gerçeği olarak kabul edilirse, çalışarak çözülür. Ülkede şöyle bir doğru bilinen yanlış vardır; ‘’Kötü oynarken de kazanmayı bileceksin!’’ Bu önerme kaybedenin daha da kötü oynadığını ihmal eder. Bu tür maçlardan sonra ise teknik adamlar rakibe pozisyon vermediklerini belirtip daha çok pozisyonu olan taraf olan iddiasındadırlar… Yine de hal böyleyken, ‘’İyi oynayıp kazanmayı bileceksin’’ diyen kimseleri duymadım desem yeridir. Neticede Beşiktaş’ın bir çok dilim gibi ‘’milli ara’’yı da heba ettiğini söylemek pek yanlış olmaz sanırım

27 Ekim 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI