‘’Genç duruş‘’
Şampiyonlar Ligi iddiasından kopmuş Beşiktaş ile düşme korkusundan kurtulmuş Manisaspor görev olsun diye oynadılar. Geçen haftanın kafası karışık Hakan Arıkan’ı bu sefer kalede Rüştü’nün yerindeydi. Diğer kafası karışık ikiliden Serdar Özkan ve İbrahim Kaş ise 18 dışında Ümraniye’de valiz toplama telaşında olsalar gerek. Bu kafa karışıklığı ne demek? Profesyonel hayatta anlamak mümkün değil. Transfer bile yapsanız son maça kadar oynar, vedalaşıp gidersiniz. Giden arkadaşlar şunu unutmasınlar: İstanbul’un veya giydikleri formanın renginin rahatlığı başka yerlerde kolay bulunmuyor.
Oyunun 70 dakikası; çay içmeye gidip geri dönseniz, hiçbir şey kaçırmayacağınız görüntüdeydi. Hızlı hücumcuları olan Manisaspor; Simpson, Isaac ve Güven ile alıştığı pozisyonları İnönü gecesinde çok bulamadı. Bunun önemli sebebi, Beşiktaş’ın iki kanadındaki genç duruştu. Gecenin talihsizi Rıdvan, sol tarafta ise İsmail çabuk oldukları için rakibin çabuklarına pozisyon vermediler. Manisa’nın organize olmasını ise ortada çok koşarak oynayan Siyah-Beyazlılar engelleyince Hakan Arıkan geceyi rahat geçiren isim oldu.
Bu maçların skoru değil, geleceğe bakışı önemlidir... Görünen o ki, Beşiktaş bir oyun kurucu bulamaz ise sürekli koşan ama az üreten görüntüde kalacak. Umut veren taraf, sahada yer alan gençlerin iyi sinyaller vermeleri. Zor görünen kısım ise, var ile yok arası olan 11 yabancıdan en az yarısının gönderilip parasının verilebilmesi ve yerlerine de üç kaliteli yabancı alınabilecek kaynağın bulunabilmesidir. Taraftar bu seneyi kabul eder ama seneyi pas geçmez. Bizden söylemesi.
‘’Emekçi Kupası‘’
14 yıl önce bir 5 Mayıs’ta Trabzon’da 2-1’lik skorla bıraktıkları bir başka kupayı, bu sefer aynı skorla Urfa’da muhteşem bir atmosferde sonuna kadar hak ederek almasını bildi Trabzonspor. Emeklerini istekleriyle taçlandırdılar. Düşündüklerini sahaya yansıttılar. Tecrübeli hocalarının kurduğu oyun planını sonuna kadar uyguladılar... Oyun disiplininden kopmadılar... Geriye düştüler... Yılmadılar... Alex’in vals yapan sol ayağından çıkan şeytan zekalı golüne boyun eğmediler... Gönüllerindeki kupa için sahaya yüreklerini koydular.
Fenerbahçe geçmiş maçlardaki gibi önde basarak rakibi çıkartmadan bozarak oynamaya çalıştı ama, orada kaldılar. Geri dönüşleri yapamadılar, Trabzon’un ekmeğine yağ sürdüler. Maçın adamı Engin, Selçuk ve Alanzinho’yla birlikte çabuk çıkışlarla Trabzon’u gole rahatlıkla yaklaştırdılar. Umut satrforun yapması gerekenleri iyi niyetle yaparken, Güiza çiçek toplamaya çıkmış gibiydi. Emre ve Selçuk aksadığı için gol yememe rekoruna giden Fenerbahçe bu maçtaki skora dua etmeli. Atılan 3 golün dışında 5.dakikada Umut’un daha sonra Colman’ın 79’da Burak’ın atılmaması mümkün olmayan pozisyonlarını da koyarsanız, ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız.
Final stresini kaldıramayan hayrettir ki, Fenerbahçe oldu. Emeklerinin karşılığında aldıkları Türkiye Kupası’nın ismi bizce ortaya koydukları mücadele nedeniyle Trabzonspor için ‘Emekçi Kupası’ oldu. Zafer Trabzonlular’a kutlu olsun...
‘’Sen de mi Bünyamin hoca!‘’
Saha içine bakalım diyoruz, saha dışındaki olayları yazmamaya gayret ediyoruz. Taktik eleştiriler, güzel pozisyonlar, defans ve forvetle ilgili görüşler bildirmeye çalışıyoruz. Orta sahadan ve mücadeleden bahsetmek istiyoruz ama, gelin görün ki, ne yapıp ediyorlar futbolun dışında bizi de yazın diye, bu hakemler adeta zil çalıyor. Seyredenleri çileden çıkarıyorlar, yorumcuları da hayrete düşürüyorlar...
Aslında maç öncesinde düşündüğümüz gibi başladı oyun. Galatasaray’ın zayıf bölgesi orta sahası çok adamla bloke edilirse, Cim Bom’um oyun çabukluğu düşüyordu, taktik disiplini de kayboluyordu. Ertuğrul hoca bunu bildiği için, 4’lü defans önüne Hüseyin’i koyup, onun önüne de bir 4’lü blok daha yapmış, Sercan’ı da en önde kendisi için ani çıkışlarda kullanmayı ve Galatasaray’ın da geriden oyun başlatmasını engellemeyi düşünmüştü. Düşüncesinin bir bölümü gerçekleşti. Sercan gerekli desteği bulamamasına ve Bursalı futbolcular gol bölgesinde çoğalamamasına rağmen inanılmaz pozisyonlar buldu. Beceriksizce de harcadı. Galatasaray, geniş kalan orta sahayı ortalıkta gözükmeyen Elano ile her yere yetişmeye çalışan Topal’a bırakmıştı. Bu bölge de onun en sorunlu tarafı oldu. Her iki takım da aslında rahatça rakip kale önüne gidebildi. Becerikli olsalar lig rekoru kırılacak skor çıkabilirdi. İki takımın da Fenerbahçe’ye yarayan skorla Ali Sami Yen’den ayrıldıkları gece, Bünyamin Gezer için de bir kez daha söyleyelim; kocaman bir soru işaretiydi!..
‘’Hesap kestiler‘’
Uzun lig maratonu, 12 puan geriye düşülen anlar, sonra umutla dolan haftalar, yukarıdakileri yakalayış, şampiyonluk hesapları derken Kadıköy macerası ve kaybolan hedefler dün gece taraftara hesap kestirdi. Fenerbahçe’ye gönderme yaptılar, federasyonu da unutmadılar... Belli ki, onlar sezonun hesabını son haftalardaki kayıplarını göze alarak rakipleri Fenerbahçe’yi ama özellikle de Özgener’i hedef tahtasına koymuşlardı. Hesabı onlar üzerinden kestiler. Sezonun faturasını da onlara çıkardılar.
Saha içi futbol rengi yerine, sahadışı görüntüler geceye damgasını vurdu. Erken gittiğimiz stadda Beşiktaş kafilesinin İnönü’ye gelişini seyrettik. Şampiyon gibi getirildiler ve alkışlarla soyunma odasına gönderildiler. Sezon boyunca biraz unuttukları biraz da kırdıkları Rüştü’yü bağırlarına bastılar. Denizli hocaya moral pompaladılar, önümüzdeki senenin güvenini yolladılar. Fenerbahçe maçında atılanları da unutmadılar. Ernst’e tezahürat yaptılar ama, en önemlisi Toraman’ı adam gibi adam ilan ettiler.
Maçın yazılacak kalitesi de yoktu. Beşiktaşlı futbolcuların zaten konsantrasyonu kalmamıştı. Sivas’ın amacı ligde kalmak için tek puandı, onu da aldılar. Teknik analizi yapılacak tarafı olmayan maçta sadece goller ve Kuddusi Müftüoğlu’nun vermediği penaltılar ile çıkaramadığı kartlar konuşulacak karelerdi. Geleceğe bakmak için Rıdvan ile Necip’i seyrettik. Rıdvan topu seviyor, vedalaşması uzun sürüyor! Daha çabuk düşünmeli kendini hataya zorlamadan topu çıkarmayı öğrenmeli. Necip ise üstüne koyarak gidiyor. Zaman zaman fazlasını yapmak istiyor, o anda da hatalı işler yapmaya başlıyor. Ferrari’nin kötü olduğu, Kaş’ın da ondan aşağı kalmadığı gecede savruk ve dağınık bir maç, kavgalar eşliğinde bitti. Ama görünen o ki, Çarşı federasyona uzunca bir süre karşı.
‘’Lades‘’
Şeytanca bir planla; son haftalarda Saracoğlu Stadı’nda seyircinin kucağına rakip kaleye yakın yerlerden taçla başlatıyor Fenerbahçe oyunu. Bunun da mucidi Alex... Sonra taç pres yapıyorlar seyirci de tribün presi koyuyor, rakip afallayıp kalıyor. Kanarya elini çabuk tuttuğu bu anlarda golü buluveriyor. Dün de maç böyle başladı. Bu kadar çok savunmacıyla kalesini kontrol etmeye çalışan Beşiktaş, Alex’in şeytanca düşüncesi, ustaca pozisyon alışı ve imrenilecek buluşuyla Beşiktaş’ın kalesini düşürdü. Sadece kalesi düşmekle kalmadı Siyah-Beyazlılar’ın oyun disiplinleri de gitti. Çok güvendikleri dirençleri de kayboldu.
Fenerbahçe Topuz ve Özer’le Üzülmez ile Kaş’ı geride bloke ettiler. Başka takımlara antipatik gelse de Emre, Fenerahçe için takımı adına doğru işler yapıyor. Rakiple kavga ediyor, hakeme baskı koyuyor, arkadaşlarını gaza getiriyor ve sonucunu da alıyor. Dün gece de Selçuk’la aynı görüntüdeydiler. Önemli işler yaptılar.
Biraz da Hüseyin Göçek Siyah-Beyazlılar’a Fenerbahçe’den daha çabuk kart çıkarınca evsahibi de rakibini sindirdi. 79'da Gönül'e gösterdiği sarı karta inanıyorsa Lugano'nun ceza sahası içinde kayarken topu eliyle taşıdığı pozisyonu da düşünmeliydi. Geride oyunu kabul eden Siyah-Beyazlılar bu planda, ya rakip çıkarken kaptıkları ya da onların yaptığı pas hatasıyla kazandıkları topları çabuk ileriye atarak sonuç alabilirlerdi. Onu da beceremediler. Zaten bu oyuncu yapısı buna da müsait değildi.
Oyunun başından sonuna kadar Sarı-Lacivertliler, topun arkasına daha çabuk geçtiler. Oyunu istedikleri gibi yönlendirdiler. Etkisiz gibi görünen Güiza duvar yaptı, Alex de duvarda şova çıktı. Dün gece Beşiktaş adına bile bile ‘lades’ oldu.
‘’Üç attı üçü kaptı‘’
Duran toptan uzun zamandır gol atamayan Galatasaray, Keita’nın uyanıkça dokunuşuyla 21.dakikada golü bulunca rahatladı. Reha hoca, Manisa’yı önde başlatarak çabuk koşu yapabilen Simpson ve Güven’i Galatasaray’ın arkasına baskı yaptırarak kendi kalesinden tehlikeli Sarı-Kırmızılı ayakları uzakta tutmayı hedeflemişti. İlk 5 dakikada oldu. Ama Mehmet Nas ve Mehmet Güven istenen desteği veremeyince Galatasaray’ın Mehmet’i de dönenleri süpürmeye başlayınca, ibre Cim Bom’a döndü. Stres katsayısı her iki takım için de yüksekti bu maçın. Biri yukarıyı bırakmamak diğeri de aşağıdaki çukura düşmemek için zor maça çıktılar. Cim Bom çabuk oynamaya çalıştı. Keita ve Dos Santos ile kanatlardan çabuk geldiler ama, gol bölgesinde çoğalamayınca bu kanatlardaki çabuk oyun işe yaramadı. Sarı-Kırmızılılar topu bekleyerek oynadıkları anlarda oyundan düşüyorlar. Galatasaraylılar topa gittikleri, onu istedikleri ve kazanmak için mücadele etmeye başladıklarında farklarını ortaya koyuyorlar. Stoper sorununun sürdüğü gecede Sabri’ye kızanlar çok olmuştur. Ama bu onu o bölgede kademesiz bırakanların hatasıydı. Reha hoca, Momha ve Simpson ile öne çıkan iki Galatasaray bekini kademesiz yakalayacağını iyi hesap etmişti aslında...
Gecenin yıldızı Neill, Aslan’ı derbi öncesi av pozisyonuna getirdi. Manisa gecesinde 3 atıp, 3 puanı kapıp şampiyonluk hesabına Cim Bom yeniden başladı.
‘’Ya 3 ya hiç!‘’
Bölüm bölüm üstünlük kurdu her iki takım da birbirine. Temposu yüksek, pozisyonu bol, kalecilerin kahraman olduğu gecede, maç öncesi planlamaları kadar maç içinde yaptıkları hamlelerle oyuna etki etti hocalar. Daha önce Umut ve Teofilo’yu ilk 11’de birlikte sahaya sürmemişti Trabzon. Birlikte oynatarak Beşiktaş’ın geriden başlayacak tehlikesini Şenol hoca önde baskıyla bitirmeyi düşünmüş belli ki... Bu ikilinin arkasındaki Alanzinho tehlikesini gören Mustafa hoca da Fink’i bir pozisyon öne sürerek Ernst ile Trabzon’un tehlikeli üçlüsünün bağlarını koparmayı planlamıştı. Her ikisinin de düşündükleri zaman zaman gerçekleşti. Gerçekleşmediği zamanlar ise Beşiktaş kalesinde Rüştü devleşti, Ernst’ten çabuk çıkan topları kurtaran Onur da gecenin iyisiydi. Kartal ilk yarıda kazasız ve garantili skora göre oynadı. Oyunu biraz geride kabul etti. Trabzon’un defansını önde kurmasına izin verdi. Amaç belliydi; kaleden uzakta yakaladıkları defansın arasına atılacak toplarla, çabuk adamlarla skoru bulmaktı. Bunu da denediler ama, Holosko yeteri kadar Bobo’ya destek vermedi. Yusuf da Serkan karşısında beklenenin çok gerisindeydi.
Yazının başında hocaların hamlelerinden bahsetmiştik. 2. yarıda Mustafa hoca önce, Yusuf’u içeriye doğru çekti. O bölgede top yapmaya başladı Beşiktaş ve bol pozisyon üretti. Oyunun başında Umut’u önde kullanan Şenol hoca da Teofilo’yu tek bırakıp, onu sola çekti, Ekrem’in önünü tıkadı. Alanzinho’yu da Burak değişikliğinden sonra çizgiden ortaya çekip, pozisyon zenginliği yarattı. ‘Ya 3 ya hiç’ gecesinde Siyah-Beyazlılar biraz sakatların, biraz da stresin etkisiyle kendilerine yaramayan puanla haftayı kapattılar.
‘’Bir bahar akşamı‘’
Fenerbahçeli futbolcuların çıktıkları anda taşıdıkları pankart dikkatimi çekmişti. Taraftarına “Biz inandık, siz de inanın” mesajı veriyorlardı. Genelde bunları yazan ayrı, taşıyan ve uygulayanlar ayrı olduğu için ne yazdığının çok da önemi olmazdı futbolcular için. Ama dün gece belli ki Fenerbahçeli futbolcular gönülleri ve ayakları ile ne yazılmış ise onu kendilerinin yazdırdığını dosta düşmana gösterdiler. Müthiş bir enerji ve istekle oynadılar. Yedinci dakika dolarken üç gol pozisyonu iki de Emre şut denemesi vardı. Böyle oynayınca top da sizi seviyor. Kaybetseniz de dönüp dolaşıp tekrar size geliyor. Sarı Kanaryalar taktik tahtasında Daum’un yazdığının üstüne kendileri de bir şey yazmak adına sahada doğru işler yapıp coştukça tribünleri de Saracoğlu gecesinde ayağa kaldırıp arkalarına aldılar. Kayseri’nin işini iyice zorlaştırdılar. Baskıyı doğru koydular, Kayseri’yi saha içinde bunalttılar, seyirciyi de sahaya çekince gönülverenlerine bir bahar akşamında futbol adına doyurucu resimler gösterdiler. Aklımıza takılan bir haftadır idman yapmayan Güiza’nın ilk 11’de başlamasıydı.
Kayseri, Gökhan ile uğraştı
Onu da 24. dakikada Toledo düzeltti, ikili mücadelede sakatladığı Güiza’nın çıkması ve Gökhan’ın girmesiyle Kayseri’nin iki stoperi kucaklarına aldıkları Güiza yerine arkalarına dolaşan, onları sağa sola çeken Gökhan ile uğraşmaya mecbur kaldılar. Galatasaray maçındaki doğru olan oyun planını bu maçta da uyguladı Fenerbahçeliler. Aslında kanat adamı olmayan Özer ve Mehmet Topuz ile oraları tıkıyorlar, rakibi ortaya yönelmeye mecbur bırakıyorlar, orda da ustalar sazı eline alıyor, istediği gibi çalmaya başlıyor. Emre ve Alex herkesin bildiği gibi büyük koz. Alex’in futbol aklı, Emre’nin çalışkan ve isyankar tavrı yanına bir de Selçuk gibi tamamlayıcı alınca rakip için zorlu anlar başlıyor.
Kayserili dostlar Alex’in ilk golde ofsayt pozisyonunda topu aldığını yazmazsak eğer, sitem edecekler biliyorum. Ama biz de sorarız, Fenerbahçe kalesinde kaç tehlikeli pozisyonunuz var? Gol krallığında başta giden Makukula dün neredeydi? Santos-Özer tarafı Fenerbahçe’nin kolay hücum edilecek tarafı iken soldan cılız Mehmet Eren ataklarından ne beklediniz? Bunların cevabı bizce Fenerbahçe’nin neden kazanması gerektiğinin ve kazandığının cevapları olacaktır. Özetle Lugano-Bilica ikilisinin kargo görevlisi gibi geleni geçeni paketleyip cesur yürek gibi ortaya koydukları futbol, Emre ve Selçuk’un gecenin parlayan ayakları olması, Gökhan Ünal’ın ayak dışıyla bıraktığı soğukkanlı golcü vuruşu ve Fenerbahçeli futbolcuların tüm takım olarak inanmışlığını göstermeleri, şampiyonluk yolunda skordan daha güzeldi bizce.