Arama

Popüler aramalar

‘’3'lük‘’

Başakşehir maçından sonra mutlak kazanılması gereken Kasımpaşa gecesinde, ilk yarıdaki futbol ve skor yürekleri ağıza getirmişti. İkinci 45’le birlikte Galatasaray gerçek ‘3’lük’ attı... Hem şampiyonluk ipine tutundu hem de derbiye çıkacak rakiplerine stres topu attı. Geri dönüşü elbette ki, takdir edilmeli, 3 puan da alkışlanmalı... Ancak yarına yansıyan futbol tehlikeleri de gözardı edilmemeli Galatasaray için... Orta sahası yumuşak ve oynatmamaya değil, oynatmaya niyetli Kasımpaşa karşısında geri dönüşü bu şekilde yapabilirsiniz ama, bir Anadolu deplasmanında bu yumuşaklıkta, rahatlıkta rakip bulamazsınız. Sonuç hüsran olur, bizden söylemesi.

Sarı-Kırmızılılar’da defans yönü ağırlıklı futbolcu sayısı az olduğu için öne geçse de özellikle orta sahada agresif baskı koyamadığı için her maç tehlike oluyor. Şampiyonluğa oynayan takımın kalesine Kasımpaşa bu kadar rahat gelememeli. AVM’de bile, o kalabalıkta bir omuz yersiniz ama Galatatasaray’da Muslera ile rahatlıkla çay partisine gidebiliyorsunuz. İşin tuhafı; topun arkasında çoğalamayan Galatasaray, hücumda da çoğalıyormuş gibi, yapıp final noktalarında skor elde etme anında eksik kalıyor. Hem geride hem önde eksik yakalanmak kompakt oynayamayınca ve sahada doğru pozisyonla takım savunması yapmayınca olur.

Muslera’nın çıkardığı ve direkten dönen top sonrası Sarı-Kırmızılılar için adeta geleceğe dönüş oldu ama, milli takım arasında Hamza hocanın her maçta yiyen defans kurgusunu öndeki oyuncularla birlikte çok çalışması gerekli.

22 Mart 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Birhiç!‘’

İlk maçın ardından başlangıç için ikinci maçın planı doğru gibi görünse de, gol sonrası düşen orta sahayı görmemek gecenin sonunun kötü bitmesinin önemli sebebiydi. Büyük bir coşku, çok büyük bir beklentiyle, çokça da umut ederek başlayan 90 dakikanın ilk anlarında istediğini yapamayan futbolcu çokluğu maçın arta kalan süresinde sıkıntı yaratacak gibi görünüyordu, öyle de oldu. Franco’nun ağır kalışı, Olcay’ın bir türlü oyuna başlayamayışı, Gökhan Töre’nin ‘her şeyi kendim yaparım’ havası, Demba Ba’nın içi boşalmış hali ve Pektemek’in panikle karışık anlamsız giriş çıkışları, Veli’nin oyunu yönetme kalitesi yerine sadece kesici olması, merkez hücumlarında üstüste gelen tehlikeleri Bilic’in ‘Birhiç’miş gibi görmezden gelmesi sonun başlangıcıydı aslında...

Motta’nın şahane golü arkasında yapılması gereken, merkezdeki açığı kapatmak olmalı, dörtlünün önüne bir süpürücü yerleştirmeliydi. Necip’i öne atıp, Ersan değişikliği önleyici olabilirdi. Zaten 60’tan sonra düşen oyun yapısı ile bu öngörüde bulunmalıydı kenar yönetimi! Bu tür çabuk çıkan takımlara, dar alandan çabuk pasla öne çıkışlara topa fazlaca sahip olup rakibin oyun etkinliğini kırarak, agresif ve doğru baskı yaparak önlem alabilirsiniz. Beşiktaş bunları da yapamadı. Agresifti ama yanlış takım defansıyla oynadı. Topun arkasına geçme zamanlaması hatalıydı. Buraya kadar getiren futbolcuları yine de ıslıklamak doğru değil, hele ardında derbi varsa!...

20 Mart 2015, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Adrenalin bitince‘’

Adrenalini yüksek maçların arkası hep zor geçer. Üstelik de mutlulukla biten ve hedefe tutunmanın rehavetine dönen maçlardan sonra... İki oyuncu hariç 120 dakikayı perşembe gecesi oynamış futbolcuların kafasında, Bilic’in de taktiksel anlatımıyla büyük ihtimalle maçı çabuk koparmak vardı. Süre işledikçe, iki farklı skor yakalanmadıkça bu tip Avrupa dönüşü maçları çözmenin zorluğunu elbette biliyorlardı. Maça öyle de başladılar.

Solda oynayan Olcay, sağdan vurdu. Sağda oynayan Töre, soldan vurdu. İkisi de az farkla dışarı çıktı, henüz dakika 3’tü. Belli ki çabuk çözmek istiyorlardı. Ancak anlamsızca durdular. 12. dakikada Gökhan Ünal, 14. dakikada Zec’in yüzde yüz kaçırdıkları ile Beşiktaşlı futbolcular oyuna döndü. İlk yarının sonuna kadar kesik kesik de olsa oyunu domine ettiler. Bazı anlar Beşiktaş, Balıkesir kalecisi Vukovic’e karşı oynar hale geldi. Penaltı, aslında Balıkesir’i rahatlattı. Geçen haftanın mağlubiyetinden sonra, ‘Nasıl olsa düştük’ diyen rakip daha çok kontraya çıkmaya başladı. Opare’nin attığı gol Kartal’ı rahatlatsa da iki farka çıkmadan 3 puanın gelmeyeceği belliydi.

Töre etkili ama kendine çok güvenip topla çok süre oyalanıyor. Siyah-Beyazlılar, özellikle ikinci yarı oyundan düşüp, üçüncü bölgede çoğalamadılar. Sosa’nın etkisizliğinde, Liverpool maçını da göz önüne alırsak Tolgay ilk 11’de başlamalıydı. Olcay ve Atiba ise bir an önce eski formlarına dönmeli. Beşiktaş da Avrupa ve kendi ligini bir arada götürebileceğine inanmalı. Yoksa sene boş geçer...

02 Mart 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fazlası gerek‘’

Son haftaların flaş ekibi Sivas’ın sahasında zor bir maça çıkan Galatasaray, oyun olarak değil puan olarak beklediğini aldı. Gerçi Sivas’ın da son maçlardaki performansını dün gece göremedik. Ev sahibi
çok adamla özellikle ikinci bölgede baskı yaparak, Galatasaray’ı karşıladı. ..Ve kalesinden de hep uzakta tutmaya çalıştı. Kadir ve Adem’in önüne Mehdi’yi koyarak Galatasaray’ı oynatmadığı gibi daha çok pozisyon üretebilecek organizasyonları da yaptı. Ancak ilk hücumunda Galatasaray, Yasin’in soğuk kanlı vuruşuyla golü bulunca Sergen hoca risk alarak Kadir’i çıkarıp Batuhan’ı oyuna soktu ve Galatasaray’ı orta alanda rahatlatıp, oyun hakimiyetini verdi.

Telles’i alması akıllıcaydı

Aatif’in golünde de İbrahim Akın’ın golünde de defansın uzaklaştıramadığı toplar alınan pozisyondaki yalnışlar, kademe hataları şampiyonluk yolunda yapılmaması gerekenlerdi. Selçuk, Sabri ve Burak bunlara ilaveten Olcan görevini yapanlardı. Hamit ise yüzde 100 top kaybıyla Sivaslılar’a pozisyon hazırlayandı. Cicinho tarafına Hamza hocanın Yasin’i çıkarıp çabuk Telles’i yollaması akıllıcaydı, sonucunu da aldı. Melo olmadığı zaman Galatasary atak keserken zorlanıyor. Takım içi alternatif üretilmeli.

Bekleneni vermeli!

Dzemaili katkı sağlamalı. Bruma ve Yasin kanatları bu kadar çalıştırabilen rakipler karşısında mutlaka daha efektif oyunu iki yönlü oynamalılar. Sneijder ise topu oyunda tutmak ve rakip sahaya takımını yerleştirmek için kalan haftalarda maç seçmeden kendisini çok seven Galatasaraylı taraftarlara bekleneni vermeli. Kötü oynarken de 3 puan alınması olmayan faul sonrası yenilen golün ardından oyunun bıkılmaması Cim Bom adına kazançtı... Ancak bir uyarı: Şampiyonluk için ‘Daha fazlası gerek.’

22 Şubat 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’4. yıldız?‘’

4. yıldız peşinde koşan Cim Bom ile bu sene bir türlü esmeyen Es Es’in mutlak 3 puanla çıkması gereken gecede bütün futbol adına eksiklerine rağmen Galatasaray, istediğini alarak Eskişehir’den ayrıldı. Bursa maçından sonra belki ders almıştır, eksiklerini görmüştür diye düşündüğümüz Sarı-Kırmızılar, geçen haftadan daha zayıf görüntüdeki rakipleri karşısında beklentilerin uzağındaydı. Yeni transfer Yumlu ile stoper olmayan Sezgin’in arasında eriyen Umut o bölgeye atılan uzun yüksek topların boşa gittiğini görmeyen Hamza hoca tatili bitmemiş görüntüdeki Sneijder, bir var bir yok Çolak, narin yapısıyla Tarık, defansif yönü kötü Telles, üç pası arka arkaya yapamayan organizasyon bozukluğu yakışmayacak pas hataları ve bu kadar top kaybı ile Galatasaray’ın işi zor gözüküyor. Üretken değiller, baskıyı takım halinde yapamıyorlar, bir birlerinden kopuk ve koşu tempoları da düşük olduğu için rakibe prese giderken alamadıkları her topta orta alanda eksik yakalandılar.

Kilidi açacak 2 oyuncun var

Rakipleri Cim Bom’u oynatmamayı bu yavaş temposuz yapısından dolayı kolayca sağlıyor. Hamza hoca değiştirmek istemediği sisteminde futbolcuların yerlerini çok değiştirerek sonuç almak istiyor, o da takım istikrarını ve güvenini bozuyor. Bu tür sıkışmış oyunlarda kilidi açacak kalitede iki ayağı var, Sneijder ve Selçuk, onlarda katkısız kalınca iş zorlaşıyor. Dönen topları toplamazsan, bu kadar pas hatası yapıp kaptırdığının peşinde koşup oyun kurmak yerine kovalamak zorunda kalırsan 4. yıldıza da uzak olursun.

10 Şubat 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güzel skor‘’

Kazanılması gereken maçı net skorla kazandı Trabzon. Penaltının çözdüğü, Ekici’nin usta işi vurduğu ve Cardozo’nun noktaladığı gecede, sakat ve Afrika Kupası’na gidenler dahil 10’dan fazla futbolcusu yoktu Bordo-Mavililer'in. Üstelikte son haftaların başarısız skorlarının baskısı da bu maça yansıyabilirdi. Yansımaması biraz da Sivas’ın çabuk adamları olmasına rağmen, oyunu ağır oynamasından kaynaklandı. Fırtına, rakip sahada topu tutup çok adamla bulunup oynamayı seviyor. Böyle anlarda kendi kalelerine hızlı çıkışlar onları zorluyor fakat dün gece böyle bir rakip yoktu. Transfer yanlışları ve sürekli saha dışı tartışmalara rağmen Ersun hoca ve ekibi doğru futbola yönelik işler yapıyorlar. Hakan Arıkan yerli yerinde, Erkan Zengin ise değerlendirmesi önümüzdeki günlerde olacak transferler. Kalabalık alanı açmak için Constant kalitesi gerekiyor takıma. Ayrıca dün sahada görmediğimiz Sefa, Yusuf ve Özer’in daha etkili olmaları gerekiyor. Değişik kadroyla yapılan pozisyon ve alan kapama yanlışlarını eksikler tamamlandıktan sonra değerlendirelim. Ve kritik eşikte moral ve yukarıdan kopmamak adına önemli bir galibiyet alındığını yineleyelim.

24 Ocak 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Klasik Olimpiyat‘’

Kötü zemin, üstüne üstlük yağmur bir de rüzgar olunca, tribünlerde boş kalınca adı derbi kendisi “olimpiyat traşı” bir maç çıktı ortaya. İlk 45 dakikayı seyrettik, adeta bayıltıcıya ayarlanmış gibiydi. Haksızlık yapmayalım şartlar zor, anlayışla karşıyalım diyeceğiz ancak toplamı çok eurolara varan 2 takımın bu kadar pas hatası yapması, bu kadar pozisyonsuz kalması pekte normal değil. 39. dakikadaki Galatasaray atağına kadar maç uykuda geçti. Hemen arkasından Sosa hamlesine Muslera kapanması olmasa akılda hiçbir şey kalmayacaktı. İlk yarı görüntüsü futbol adına daha olgun düşünce sahaya yansıtan Galatasaray’dan yanaydı. Chedjou ve Semih kesici olarak kalmadılar, topla oyuna dahil oldular. Sarı-Kırmızılılar, defansı öne çıkarıp yakınlaşıp yardımlaşınca, Veli’ye kalan orta saha Galatasaray’ın alan hakimiyetinde kaldı. Galatasaray oynayan Beşiktaş oynamaya izin veren görüntüdeydi. Telles tarafı, Galatasaray’ın zayıf kanadı olacak derken Baeşiktaş ilk yarıda Sabri kenarını daha çok kullandı. Ne oynamak istediği belirgin olan Galatasaray’a karşın, sürekli Demba Ba ya top şişirmeye çalışan Beşiktaş, beklenilen görüntüsünün dışındaydı. Bu hava şartlarına rağmen şut avantajını kullananda yoktu. İkinci yarı Galatasaray’ın golüyle oyun hareketlendi, Gökhan Telles’i darmadağın etti, buna sebep kademenin olmayışıydı. Hamza Hoca’nın Hamit ve sonraki hamleleri doğruydu. Veli ise Beşiktaş’ın ipini çeken oldu. Beklenilenlerin terslerini yaşadığımız gecede Melo’nun direnci akılda kalan enstanteneydi. Tuhaflık golü atan Galaktasaray’ın 10 kişi karşısında ikinciyi arayacağına paniklemesiydi. Bu maç kaybedilseydi Galatasaray büyük ihtimal yarıştan kopardı. 4. yıldız yolunda önemli bir galibiyet gelmiş oldu.

05 Ocak 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kafa‘’

‘Sakatlıklar, derbiye saklananlar ve kart sınırında olanlar’ derken Sarı- Kırmızılı tüm kafalar tatile çıkmışlar. Hamza hoca geldiğinden bu yana, kendisi ve oyuncuları da dahil bu kadar konsantrasyonsuz görmemiştik hepsini... Ne fizik olarak ne de kafa olarak sahadaydı Cim Bom. Zemin kötü mazeretinin arkasına saklanmak da yersiz. Aynı zeminde 10’da 1 maliyetli bir takım; Gençlerbirliği, sizi kendi
sahasınıza hapsediyorsa düşünülecek çok şey vardır. Sarı-Kırmızılılar, 90 dakikada sadece goldeki doğru pas organizasyonu ve doğru koşularla büyük takıma, yani kendilerine yakışanı yaptılar. Gerisi koskocaman bir hiç.

İki yabancı şarkısı gibi

Yabancı kısıtlamasından şikayet ediyorsun, iki yabancıyla oyunyorsun. Zaten takımın tamamı birbirine ‘iki yabancı’ şarkısındaki gibiydi. İlk kez biraraya gelmişçesine 2 metreye pas atamadılar. Topu indirip hücum organizasyonu yapamadılar. Bu Gençlerbirliği’nin baskısından değil, isteksiz gecenin sonucuydu. Umut- Burak çifti oynarsa, kanatlar çalışmalı. Ne Olcan ne de Hamit bu işi yapamadılar. Büyük takım forması giymenin önemini anlamalılar. Stoperler oyuna topu sokamadığı gibi, dan dun vurdular. Gol de Semih’in çifte hatasından geldi. Önde top tutan da yoktu, kenardan müdahale eden de...
Bunu bir musibet kabul etmeli, eğer anlarlarsa bin nasihatten iyi olmasını ders çıkarmak açısından dilemeli.

27 Aralık 2014, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI