Arama

Popüler aramalar

‘’Sivil savunma‘’

“Sistem değil bireysel hatalar öne çıktığı için bu denli basit goller yedik” diyerek geçiştirdi Ertuğrul Sağlam... Doğru. İbrahim Üzülmez, İbrahim Toraman gibi milli takım oyuncularının yapmaması gerektiği basit hatalar getirdi golleri. Kaldı ki, Beşiktaş baştan beri klasik dörtlü düzende seyrederken de zaman zaman kişisel yanlışların kurbanı olmuştu.
Ama mevzu o değil. Geçiştirilmemesi gereken konu, Beşiktaş’ta bir savunma karakterinin oluşup, oluşmadığı. Tecrübeleri tartışılmaz oyuncuları bile amatörce hatalara sürükleyen zemin. Biraz yüklenen rakipler karşısında geride oluşan karmaşa.
Kasımpaşa maçının ayazında Ertuğrul Sağlam’a kulübedeki ısıtıcıyı kapattıran hararetin sebebi biraz eskiye dayanıyor. Sezon başında bu takıma kaliteli bir savunma oyuncusunun gerekliliğini beyan edenlere, Ertuğrul Hoca sonunda şu cevabı vermişti: Ne yani... O çapta birini alsaydık da, Gökhan veya İbrahim Toraman’dan birini kulübeye mi gönderseydik.
İşte o günkü öngörü, bugün şampiyonluk potansiyeli azımsanmayacak bir ekibin tek endişesi. Bununla da sınırlı değil. Gökhan’ın 3 aydır kulübeye uğrayacak hali bile yok. Beşiktaş’ın stoperleri aralarına kimse girmedi diye kendi takımlarında kızağa çekilmediler belki. Ama bizce esas olmaları gereken milli takımın iskeletinde şu an maalesef birinci adam konumunda değiller. Siyah-Beyazlı ekibin savunmasında kurulamayan düzen yıprattı onları.
Bugün son fotoğrafta Kasımpaşa maçında karelenen Beşiktaş için ‘forveti şampiyonluğa rahat oynar ama savunması da küme düşmemeye’ analizi yapılıyorsa bunda en masum; Beşiktaş’ın defansını paylaşan oyunculardır. Beşiktaş savunması kendi alışkanlıklarıyla oynamalarına müsade edildiği için bu denli başıboştur. Bu savunmaya bağlantılı olarak geriden oyun kuramama becerisi de yine bu ekibin takım savunmasına aşırı yıpranmalar getirmiştir. O yüzden Ertuğrul Sağlam’ın dediği gibi dörtlüde de, üçlüde de, hatta ikili de oynasanız bireysel hatalardan korunmanın önlemi yok. Ama kurulamayan düzenin sorgulaması olmalı.
Bu satırların sahibi çok kısa süre önce Nobre’nin kilit oyuncu konumu ile Sağlam’ın Bobo ve Serdar Özkan’a olan duygusal bağlılığının riskli olacağından da bahsetmişti. Şimdi de oyuncular arası kredi kullanım eşitliğinin bundan sonrası için daha hayati olacağını bir kez daha hatırlatıyor.

22 Ocak 2008, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tek doğru Nobre...‘’

Teknik direktör kıyımı gelenekselleşen Beşiktaş’ta Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam’ın hala görevini sürdürüyor olmasının temel nedenlerinden birisi de, Tello ve Cisse’nin bu takıma kazandırılmış olmasıdır. Son dönemde alışkanlık haline gelen skor dezavantajlarının çevrilmesinde, bu oyuncuların klasının payı büyük.
Tel tel dökülen Beşiktaş savunması, Ertuğrul Sağlam tarafından bir de düzen değiştirince, şahtı şahbaz oldu. Rakip Kasımpaşa diye mi? Üzülmez’in savunmanın ortasına çekilmesinde sakınca görülmedi.
Ya da ayakta duramayan Serdar Özkan’a ilk 11’de yer verildi. İkisi de, rakibe gol hediye ederek Sağlam’ın kırdığı potu etrafa yaydılar. İlk yarının ortası dolduğunda, Serdar Özkan’ı sağbeke çekmek de ne önlemdi ama! Holosko’nun içi el vermedi.
Kendini Beşiktaş’ın sağ kanat savunmasına adadı. Umarız futbolun bu kadar hafif alınmayacağını, hele hele savunma olgusunun bu kadar boşlanmamasını Ertuğrul Sağlam’ın unutmaz.
Sadece Nobre’yi ilk 11’de tercih etmek, tek doğrusu gözüktü Sağlam’ın. Takımın en çalışkanıydı. Savunmayı yeterince yıprattı. Skora da fazlasıyla destek oldu.
Tello’nun yine gollerdeki payı öne çıktı. Delgado’nun özellikle de ikinci yarıda takımın ileri taşınmasında bireysel becerileri fazlasıyla etkili oldu.
Attığı muhteşem golle de zarafetini bir kez daha sergiledi.
Kasımpaşa, 2-0’lık skor üstünlüğüne ulaşınca heyecanlandı.
Ancak ondan sonra gereğini yapmakta yetersiz kaldı. Özgür Öcal sadece gollerde değil, oyun içinde takımını en etkili oyuncusuydu. Hakem Aytekin Durmaz ise bir ev sahibi ne kadar kollanabilirse, bunu layıkıyla yerini getirdi.

20 Ocak 2008, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bobo'nun kredisi 'Sağlam'‘’

ibrahim Üzülmez ancak dün gece ishal olmuşsa bu kadar kötü oynayabilirdi. Ondaki bu anlamsız ani düşüş son dönemlerde rastlanmamış defans zafiyetini de tetiklemiş oldu. Tello’nun artık daha çok hücum enstrümanı olarak kullanımasının da payı var bu işte.
Diğer taraftan Siyah-Beyazlılar’ın yediği gole bakarsak vahim dememiz gerekecek. Savunmanın kontrataktan dolayı bu denli gafil avlanması bir yana, Ali Tandoğan gibi bir tecrübelinin yediği kolay çalım da affedilecek cinsten değil. Taze transfer genç Gökhan, Beşiktaş savunmasını neredeyse tek başına silkeledi. Aslında Beşiktaş orta alanının klas ayakları da Başkent’te durmuştu ve galiba Kartal bu maçı baştan beri hafife almıştı.
Bobo’ya tanınan kredi artık abartı olmaya başladı. Sadece beraberlik golünde topu dürttü. Onun dışında ileri uçta kullanması gereken en az 10 tane top ezdi. Kenara alınacak oyuncu yine Nobre değildi. Konya’da henüz taze bir deneyim yaşamışken Beşiktaşlı oyuncuların dört gün sonra buzlu zemine çıkarken ikinci bir krampon fiyaskosu yaşaması anlaşılır cinsten değil. Konya ile Ankaragücü aynı zeminde takır takır oynarken, Siyah-Beyazlılar bir kez daha buz dansındaydı adeta. Maç boyu oyunda ikili mücadele, atak üstünlüğü hatta galibiyet hakkı Ankara ekibinindi. Yalnız onların da gücü ikinci bir gole yetmedi.
Beşiktaş şimdi de iki maçta 3 savunma oyuncusundan mahrum kaldı. Görülen kartlar, büyük ölçüde savunma kurulumdaki dengesizliğin eseri... Bu da Beşiktaş’ın aslında çok önceye dayanan transferdeki ihmalinin vebali.

17 Ocak 2008, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Delgado'ya ortak geldi‘’

Konya gibi bir deplasmanda da 5-6 net pozisyona girince, Beşiktaş’ın artan ofansif zenginliği ortak kanı olarak yaygınlaşmaya başladı. Bu gelişmeyi çoklukla Holosko faktörüne bağlayanlar var. Payını inkâr etmiyoruz, ancak perdenin arkasında sanki başka bir gizli düzen parmağı var.
Hatırlayacak olursak Ertuğrul Sağlam DİSKİ maçında oynamayan Delgado’nun görevini Tello’ya vermişti. O 75 dakikalık deneme, bazı ipuçları verdi kendisine... Sol kanadı çoğunlukla hücuma dönük olarak kullandığını bildiğimiz Tello son iki maçta artık orta alanın ortasında da çok görünür oldu. Ankaraspor maçında kaleciyle karşı karşıya iki kez bıraktığı Holosko’yla, Konya maçında Ali Tandoğan’ı, kaleciyi geçemediği pozisyonda Bobo’yu ve nihayet Nobre’nin attığı golde yine Bobo’yu buluşturduğu pasların son vuruş anında Tello orta alanın hangi coğrafyasında idi iyi anımsayalım.
Bu küçük gibi gözüken durum değişikliği Şilili oyuncuyu kenardaki sınırlı üreticilikten daha geniş pazarlara taşıdı. Delgado rahatladı, kullanabileceği alanları çoğalttı. Hepsinden çarpıcı olanı, Tello’nun yüksek pas yüzdesi, gerek forvetin gerekse de orta alandan sürpriz çıkış yapan oyuncuların daha fazla pozisyon bulmasını sağladı. Delgado’yla sınırlı bir ofansif kaynaktan Tello-Delgado ortaklığına dayalı bir hücuma dönüklük oluşturmak balansı iyi ayarlandığında (Tello’nun rakip hücumlarda İbrahim Üzülmez’e desteği) Beşiktaş adına çok işe yarayacak gibi...
Nobre mesajı
Kilit adam Nobre deyişimi bir kez daha yinelemek zorundayım. Sağlam-Nobre soğukluğu bir an önce bitmeli. Nobre ilk 11’de olmasa da son 7 dakikada oyuna girecek adam değil. Özellikle de deplasmanlarda zorlu savunmalara karşı forvet kurulumu Nobre’yle başlamalı. Onun yıpratıcılığı ile yorulacak savunmalar, Sağlam’ın daha sonrasında kullanacağı forvet tercihleriyle daha kolay aşılmaz mı? Konya maçındaki son saniye golü, Sağlam’a mesaj olmalı. Gerek Holosko, gerekse Bobo, Nobre’nin sırtı dönük oyunundan daha çok yararlanır. Serdar Özkan hazır olana dek, Holosko’nun sağ kenarı kullanır biçimde görev almasından Beşiktaş özellikle de evindeki maçlarda çok daha zengin bir hücum gücüne kavuşur.

15 Ocak 2008, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Nobre ipten aldı‘’

Aldatan futbolcular içinde en mimlisi Ali Tandoğan, hakem hocalarınca namlunun ucundaki adam olduğu halde ne keder ne gam... Sarı kartı görmüş, müptezelliğe hâlâ devam. Haliz Özkahya ikinci pozisyonda da çok rahat sarı kartı çıkartabilirdi. 10 kişi kalsaydı takımı, o zaman kimi aldatmış olacaktı Tandoğan! Buz gibi kaçırdığı iki de gol var ki, bir oyuncu kendi takımına zarar konusunda daha ne gibi potansiyel bir tehdit oluşturur kendisine sormak lazım. Disiplin denilen olgunun, hiç mi farkında değil Beşiktaş kenar yönetimi?
Bu maç için odak noktasında “Sağlam’ın şansı” vardı diyebiliriz. Çok hoşlanmadığı Nobre onu ipten aldı. Oysa o Nobre, Ali Tandoğan çıktığında oyuna girmeliydi. Devre arası tatilini sakat geçiren ve eksiği olan Serdar Özkan riskli tercihti. Nobre oyuna girip Holosko sağ kanada geçebilir, Beşiktaş bu oyuncuyu niye aldığının yararlarını tam da uygun bir maç atmosferinde görebilirdi. Ve Konya’nın kendi alanına çekilmesiyle oyunu yıktığı rakip ceza alanında istediği skora daha önce ulaşabilirdi Siyah-Beyazlılar.
Kartal’ın gollerini ve gol pozisyonlarını yine Tello’nun klas ayaklarından çıkan paslar üretti. Delgado’nun bu sahalarda ve oynatmamayı hedefleyen bu tür rakiplere karşı geçen sezona oranla çok daha canlı oluşu, Siyah-Beyazlılar’ın en önemli artısı. Baki’nin savunma neferliği belki de ilk kez bu maçta kazanılan üç puanda etkili oldu. Rüştü’nün kurtardığı 2 önemli pozisyonla İbrahim Toraman’ın attığı golü de sayarsak, Beşiktaş savunmasını bu önemli galibiyette pay sahibi olarak öne çıkarabiliriz.

13 Ocak 2008, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Klas ayaklar gösterisi‘’

Çok mücadeleye karşılık az üretim yapan ekip kimliğinden klas oyuncular işbirliğine geçiş yapan bir Beşiktaş portresi izledik dün gece.
Orta alanda rakibinin oynamasına gereğinden fazla müsade etti, buna karşılık hücuma kalktığında alışılmışın ötesinde çabukluk sergiledi Siyah-Beyazlılar. Tello’nun iki şık golünün öncesinde buluştuğu paslar bilinçli üretimin ürünü idi. Tello hem attığı goller hem takımını yönlendirme yönü ile Beşiktaş’ın en üst düzey performansa imza atan oyuncusuydu. Eğer Bobo hazır olmuş olsaydı dün gece seri hücumlarla rakip kaleyi bulan Beşiktaş ataklarında takımını tek başına farka götürebilirdi.
Holosko çizgiye yakın oynadığında daha etkili göründü. İkinci yarıda geliştirdiği ataklar esas oynaması gereken düzendi. Cisse ve Delgado’yu da her geçen gün bu takımın teknik kapasitesine kazandırdığı artılarla izliyoruz.
Siyah-Beyazlı savunmayı da dün gece başarılı buldum. Penaltıdaki basit hata hariç adam paylaşımı ve kademe olarak dengeli bir düzende seyrettiler. 2. Lig ekibi de olsa gerek Diyarbakır DİSKİ’ye atılan dört gol, gerekse dün Ankaraspor’a atılan üç gol ve girilen çok sayıda pozisyon ligin ikinci yarısında hücum zenginliği daha güçlü bir Beşiktaş’ın mesajını verdi gibi. Ertuğrul Sağlam’ın tek düşüneceği konu Cisse olmadığında orta alanını nasıl toparlayacağı.

09 Ocak 2008, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kilit adam Mert Nobre‘’

Yerli teknik direktörler arasında deneyim eksiğine rağmen Ertuğrul Sağlam’ın araştırıcı yönünü ayrı bir yere koymamız gerek. Sezona başlarken rotasyonu biraz fazla abarttı belki, ama eğer kariyer yükseltecekse bunu araştırmacı özelliğiyle başaracak. Her teknik adam düşündüğü sistem doğrultusunda dörtbaşı mamur transferler ister. Ancak saygınlık kazanacak teknik direktörün yolu başarabilirse takım içinden farklı çözümler üretmesinden geçer.
Şampiyonluk hedefleyen Beşiktaş’ın şu an hassas dengelere dayalı bir kadrosu var. Bobo, Nobre, Delgado, Holosko, Serdar Özkan ve Batuhan’la ofansif zenginliğe karşın savunma ve savunmaya dönük orta alan birikimi yetersiz. Bir karar verdi Beşiktaş... Zor pozisyon ve az gol üreten kısırlığını aşmak için riskli bir transfer yaptı. Holosko bonservisinin bedelinden dolayı kendisini baskı altında hissedebilir. Ertuğrul Sağlam da bu pahalı transferden yeterince verim alamazsa kredisini önemli ölçüde tüketebilir.
İş şimdi Sağlam’ın planlamasına kaldı. Esas araştırmacı kimliğinin testini bu devrede verecek. En son bıraktığımız yerde Delgado’yu en çok üreten aşamasına getirmişti. Şimdi Bobo, Nobre, Holosko ve Delgado dörtlüsünden oluşturacağı zincir çok önemli.
Az çok biliyorum ki, ligdeki maçlarını çoğu kez başabaş giden oyunlar sonucu kılpayı galip bitirdiğinden dolayı sıkıntılı Sağlam. Savunma ve orta alandaki kırılganlığı kamufle etmek için hücum yönünde çok pozisyon ve birden fazla gole ulaşacak bir düzen arayışı içinde. O yüzden seçildi Holosko ve o yüzden bu riski aldı Sağlam.
Bizce bu dörtlü zincirde kilit oyuncu Nobre. İstenilen forma bir türlü ulaşamamasına rağmen rakip savunma önünde duvar olabilen, defansla boğuşabilen tek oyuncu Brezilyalı. Delgado’nun dikine arayışlarında set olabilecek, Holosko veya Bobo’ya kulvar açacak olan da sadece o. O yüzden Sağlam’ın ilk yarıda kendisine son derece önemli katkıları olan Serdar Özkan ve Bobo’ya duygusal yaklaşımları belirleyici olacak. Holosko’nun güçlü fiziğine bağlı taşıyıcılığını iyi kullanabilecek bir yapı ancak Sağlam’ın istediği ofansif zenginliği getirebilir. Bobo ve Holosko çift forvetinin hayal kırıklığı yaratacağı daha güçlü olasılıktır.

08 Ocak 2008, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Forvet işi karışık!‘’

Ertuğrul Sağlam öncelikle Bobo ve Delgado’nun yokluğunda takımının performansını merak etmiş olacak. Tello’yu Delgado’nun yerinde kullanmayı denedi. Biz de hemen söyleyelim, Delgado olmadığı zaman Tello, Ricardinho’dan çok daha verimli olur bu görevde. Aydın Karabulut da Tello’nun yerinde Sağlam’ı memnun edenler içindeydi. Topla daha az ve basit oynamayı tercih ederse, Siyah-Beyazlılar bu genç oyuncudan daha da fazla yararlanabilir.
Holosko hakkında yapacağımız yorum için henüz erken. Çok az oynamasına rağmen anlaşıldı ki sırtı dönük oynatılırsa zorlanacak. Ama özellikle de kenarlardan yararlanılacaksa Beşiktaş için güçlü bir taşıyıcı. Yalnız Nobre çok hırslı göründü ve Sağlam’ın ligin ikinci yarısında forvetini kurgularken çok daha dikkatli düşünmesi gerekecek. Beşiktaş’ın dünkü maçtaki en olumlu yönü, gerek rakibin zayıf oluşunu, gerekse sert oyununu hiç kaale almadan oyun disiplinine son derece sadık kalışıydı. En fazla zaafını ise rakip kale önündeki yine son vuruşlarda gördük. Kaleci Tayfun’un acemiliği olmasa, dünkü maçta bu denli rahat bir sonuç ortaya çıkmayabilirdi. Cisse ise her zamanki gibi takımının en yararlı oyuncusu olarak göze çarptı.

Türk futbolunun büyük bir değerini yitirmesinin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu memlekette ‘Spor adamı’ sıfatını en soylu biçimde taşıyanların başında kim gelir deseler, benim için ilk üçte mutlaka onun adı hep bakidir ve hep öyle kalacaktır. Gündüz Hoca, Türk sporunun önünü aydınlatan hep bir ışık oldu ömrü boyunca. Yattığın yerde de aynı ışıklar seni aydınlatsın hocam...

06 Ocak 2008, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI